Yüksek İdare Mahkemesi Numara 3/1991 Dava No 27/1992 Karar Tarihi 29.06.1992
Karar Dilini Çevir:
Yüksek İdare Mahkemesi Numara 3/1991 Dava No 27/1992 Karar Tarihi 29.06.1992
Numara: 3/1991
Dava No: 27/1992
Taraflar: Dr. Nevzat Öztabay ile Kamu Hizmeti Komisyonu
Konu: Kademe ilerlemesini durdurma
Mahkeme: YİM
Karar Tarihi: 29.06.1992

-D.27/92 YİM 3/91

Yüksek İdare Mahkemesi Olarak Oturun Yapan
Yüksek Mahkeme Huzurunda
Mahkeme Heyeti: Niyazi F. Korkut, Celâl Karabacak, Özkan Tunçağ.
Anayasanın 152. Maddesi hakk-ında.

Müstedi: Dr. Nevzat Öztabay, Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastahanesi,
Lefkoşa.
ile
Müstedaaleyh: Kamu Hizmeti Komisyonu vasıtasıyle Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyeti, Lefkoşa.
A- r a s ı n d a.

Müstedi namına: Avukat Kıvanç M. Riza.
Müstedaaleyh namına: Savcı Ali F. Yeşilada.



Yasa Maddesi: 7/79 sayılı Kamu Görevlileri Yasasının 93(13), 100(4)(ç) ve 100(4)(a) maddeleri.

İstemin Özeti: Müstedaaleyh tarafından alınan ve Müstedin-in kademe ilerlemesini bir yıl süre ile durdurulmasına ve en son çekmekte olduğu bir aylık net maaşının ¼'ünün kesilmesi ile ilgili kararın hükümsüz ve etkisiz olduğua ve herhangi bir sonuç doğurmayacağına karar verilmesi istemi.

OLAY: İshal ve kusması ol-an ve özel bir doktor tarafından 2,3 gün tedavi edilen 6 aylık bir bebek, Devlet hastahanesine çocuk bölümüne acil olarak yatırıldı. Başka doktorlar tarafından ve Müstedi tarafından muayene edilen bebek, ameliyat edilmesi gerektiği halde Müstedi tarafından- ameliyat edilmediği bu nedenle öldüğü gerekçesi ile Müstedi aleyhine Müstedaaleyh tarafından disiplin işlemi yapıldı ve başvuru konusu karar alındı. Başvuru bu karardan yapılmıştır.

SONUÇ: Müstediye, hakkında başlatılan soruşturma ile ilgili bazı belgele-ri inceleme fırsatı verilmediği, aleyhine getirilen ithamnamenin usulüne uygun hazırlanmadığı, kararın onun gıyabında okunup, ceza verilmezden önce hafifletici sebepler konusunda söz hakkı tanınmadığı gerekçelerine atfen Müstedaaleyhin başvuru konusu karar-ının hükümsüz ve etkisiz olduğuna ve herhangi bir sonuç doğurmayacağına karar verilir.

Atıfta Bulunulan Yargısal İçtihatlar:
YİM 98/90 sayılı Yüksek İdare Mahkemesi kararı.
YİM 117/90 sayılı Yüksek İdare Mahkemesi kararı.
YİM 47/77 sayılı Yüksek İdare Ma-hkemesi kararı.
YİM 43/78 sayılı Yüksek İdare Mahkemesi kararı.



H Ü K Ü M

Niyazi F. Korkut: Yataklı Tedavi Kurumları Dairesi kadrolarında çocuk cerrahi uzmanı olan Müstedinin bu başvuru altındaki istemi: Kamu Hizmeti Komisyonunca takriben 7.11.1990 tar-ihinde alınıp Müstedinin 19.11.1990 tarihinde bilgisine gelen ve Müstediyi 7/79 sayılı Kamu Görevlileri Yasasının 100(4)(ç) ve 100(4)(a) maddesine aykırı olarak Yasa, tüzük ve yönetmeliklerde öngörülen ödev ve yükümlülüklerini yerine getirmemekten ve göre-vin yerine getirilmesinde kasıt dolayısıyle yurttaşların gereksiz biçimde zararını hedef tutan davranışlarda bulunmaktan suçlu bularak kademe ilerlemesinin bir yıl süre ile durdurlmasına ve en son çekmekte olduğu bir aylık net maaşının ¼'ünün kesilmesi il-e ilgili kararının hükümsüz ve etkisiz olduğuna ve herhangi bir sonuç doğuramayacağına ilişkindir.

Müstedaaleyh Komisyon önünde yapılan disiplin duruşması sonunda ortaya çıkan olgulara göre ishal ve kusması olup 2, 3 gün özel bir doktor tarafından tedavi- edilen Doruk Aklan isimli 6 aylık bir bebek Dr. Burhan Nalbantoğlu Hastahanesinde çocuk doktoru olan Dr. Mustafa Turgut Çobanoğlu tarafından 4.6.1990 tarihinde özel kliniğinde muayeneden sonra, saat 19.00 sularında acil olarak hastahaneye gönderilerek yat-ırıldı. 5.6.1990 tarihinde hasta Dr. Çobanoğlu ve Dr. Malyalı tarafından sabah 8.30 sularında hastahanede muayene edildi. Saat 10.30 sularında hastanın karnının şişmeye başaldığının hemşirelerce gözlemlenmesi üzerine hasta yine aynı doktorlar tarafından mu-ayene edilerek altında anüsten gelen parça parça kan görülmesi üzerine direkt batın filminin çekilmesi istendi. Çekilen filimde, saat 12.30 sularında 2,3 yerde hava sıvı seviyesi bulunduğunun saptanması üzerine konu doktorlar hastayı Müstedinin de görmesin-de yarar gördüler. Serviste bulunamıyan ve Hastahane İdare Amiri tarafından evinden aranan Müstedi hastayı muayene edip çekilen batın filmini de gördü. Müstedi hastahaneye geldiğinde Dr. Çobanoğlu ile Dr. Malyalı hastanın yatmakta olduğu koğuşta değillerdi-. Müstedi çekilen filmi teşhis koyabilmesi için yeterli bulmayıp baryumlu bir film çekilmesi ve bu arada hastanın elektrolitlerininde yapılmasını istedi. ö.s. 14.30-16.00 arasında Dr. Erol Ulutekin bulunarak istenen baryumlu film çekildi. Dr. Ulutekin'e gö-re verilen baryum, barsaklarda aşırı gaz bulunması nedeni ile, ince barsak ile kalın barsağın birleştiği yer olan çekum'a kadar gitmeyip 30-40 santim kadar olan barsakların 15 santim kadarına gitti. Dr. Ulutekin istenmesi halinde tekrar başka film çekmek i-çin gelebileceğini söyleyerek hastahaneden ayrıldı. Saat 16.000-16.30 arası tekrar hastahaneye gelerek çekilen baryumlu filmi gören Müstedi filmin teşhis koyabilmesi için yeterli olmadığı ve tekrarlanması gerektiğini söyleyince Müstedi ile hastanın ailesi -arasında bir tartışma oldu ve Müstedi ameliyattan kaçınmakla itham edildi. Hastanın babaannesi Müstediye "madem ki ameliyat yapmıyorsun ben de Bakana giderim" şeklinde konuşunca Müstedi hastanın ailesine imza vermeleri halinde hastayı ameliyat edebileceğin-i söyledi. Müstediye istediği imza verilmedi. Müstedi de hemşirelere hastadan sorumlu doktor Malyalı tarafından yardımının istenmesi halinde evinden çağrılmasını söyleyerek hastahaneden ayrıldı. Bu arada hastanın ailesi Sağlık Bakanı ile görüştü. Sağlık Ba-kanının telefoniyen verdiği talimat üzerine hastahanenin Cerrahi Kliniği Şefi Dr. Alpay Alpman saat 17.00 sularında hastaheneye gelerek hastayı muayene etti. Dr. Alpman'ın Kamu Hizmeti Komisyonunda verdiği şahadete göre ortada gecikmiş ağır bir vaka vardı.- Dr. Alpman hastaya "Toksit ilyo çekal imnaginasyon" teşhisi koydu ve hastayı ameliyata aldı.

Dr. Alpman Müstedi avukatının sorularına verdiği yanıtlarda küçük çocuklarda bu gibi hastalıklarda ilk 24 saat içerisinde ameliyat yapılması halinde ameliyatın -başarılı olacağını; hasta 2'inci ve 3'üncü günde kaldığında yaşama şansının çok azalacağını ve hastanın da 24 saatı geçen bir vaka olduğunu ve esas zaman kaybının hasta hastahaneye getirilmeden meydana geldiğini; bir ameliyata girmezden önce yapılması gerk-en hazırlıklar bulunduğunu; hastahaneye gittiğinde hastaya Müstedinin talimatı ile serum verilmekte olduğunu ve baryumlu filminin çekildiğini müşahade ettiğini; teşhis koyamıyan bir doktorun hastayı ameliyat etmesinin beklenemiyeceğini; baryumla çekilen fi-limde baryumun barsakta ameliyatla aldığı yere kadar geldiğini; bir doktorun bir ameliyat yapamdan önce imza istemesinin normal olup imza alamdan hiçbir hastaya ameliyat yapmadığı gibi Müstedinin de imza almadan ameliyat yapmasını beklemediğini belirtti.
-Dr. Alpman şahadetinde hastanın ölümünün ameliyattan olmayıp vücuda yayılan zehirden olduğunu da vurguladı.

Müstedaaleyh Komisyon yapılan duruşma sonunda verdiği kararında sair şeyler yanında, Müstedinin hastaya teşhis koymadığını vurgulamasına karşın bi-lâhare Müstedinin hasta Doruk Aklan'a teşhis koyduğu halde gerekli tedavi ve müdahaleyi yapmadığı ve bunları yapmamakla da hastanın ölümle neticelenen bir durum içerisine girdiğinin sabit olduğu kanaatına vararak onu 7/79 sayılı Kamu Görevlileri Yasasının -100(4)(ç) ve 100(4)(a) maddelerine aykırı harekette bulunmaktan suçlu bularak kademe ilerlemesinin bir yıl süre ile durdurulmasına ve en son çekmekte olduğu bir aylık net maaşın ¼'ünün kesilmesine ilişkin karar verdi.

Müstedi avukatı Mahkemeye yapmış old-uğu hitapta, sair şeyler yanında;

(i) Duruşma tarihinde Müstedaaleyh Komisyonun 53/83 sayılı Kamu Hizmeti Komisyonu ve Dairesi Kuruluş Görev ve Çalışma Esasları Yasası'-nın 6.- maddesi uyarınca oluşmuş olmamsı nedeni ile sadece buna dayanarak Müstedi ile ilgili olarak alınan kararın iptâl edilmesi gerektiği;

(ii) Müstedi aleyhindeki ithamnamenin, kafi tafsilât içermemesi nedeni ile, sakat olduğunu;

(iii) 7/79 sayılı Kamu Görev-lileri Yasasının 98(13) maddesi uyarınca Müstedinin hakkında başlatılan soruşturma ile ilgili tüm belgeleri inceleme hakkı o-l-up bu belgeleri görmek istemelerine ve bu belgeleri duruşmada görebileceklerinin Müstediye bildirilmesine karşın 26.7.1990 tarihindeki duruşmada bu yöndeki istemlerine cevaben Müstedaaleyhin, savcılıktan mütalâa almadan herhangi bir belge veremiyeceklerine- ilişkin karar verdiğini ve aynı şekilde 30.7.1990 tarihli duruşmada da ayni yöndeki istemlerinin yine reddedildiğini;

(iv) Müstedi ile ilgili bu başvuruya konu kararın Müstedi ve avukatına haber vermeden okunup ceza verilmezden önce Müstediye savunma ve -söz hakkı tanınmadığını;

(v) Müstedaaleyhin huzurundaki şahadete ve özellikle Baş Doktor Öztekin Öztekiner ile Dr. Alpay Alpman'ın şahadetlerinden Müstedinin hasta Doruk Aklan'a teşhis koymadığı ve hastaya ilk teşhisi Dr. Alpman'ın koymuş olduğu sabit old-uğu halde bu olgulara ters olarak Müstedinin hastaya teşhis koyduğu halde gerekli müdahaleyi yapmadığına ilişkin bir karar verdiğini ve keza Müstedinin konu hastaya bir kastı olduğuna ilişkin herhangi bir şahadet bulunmamasına karşın ve verilen şahadete te-rs olarak Müstedaaleyhin Müstedinin kasıtlı olarak hareket ettiği kanaatına vardığını;

(vi) Müstedaaleyhin önünde şahadet veren tanıklara inanıp inanmadığına ilişkin gerekçeli bir karar vermesi gerektiği halde kararda hangi tanıklara inanılıp inanılmadığı-na ilişkin bir bulgu yapılmadığını;

(vii) Kararda hastanın annesinin Müstediye imza vermediğine değinilme-sine karşın bu konu ile ilgili olarak kararda bir değerlendirme yapılmadığını;

(viii) Sunulan şahadete göre hastanın 2,3 günlük ishal ve kusma ile D-r. Çobanoğlu tarafından 4.6.1990 tarihinde geceleyin hastahaneye acil olarak yatırıldığı halde o gece hastayı herhangi bir doktorun görmediği; 24 saat geçtikten sonra bu durumdaki bir küçük hastanın kurtulma şansının az olduğu; ameliyattan önce yapılması g-ereken tahlillerin de ameliyattan sonra yapıldığı ve ameliyattan sonra hastada morarma ve kasılmalar olduğu ortaya çıktığı halde Müsteda- aleyhin kararında bu hususlara hiç değinmediğini;

(ix) Yine şahadete göre baryumla açılma olmaması halinde barsak ame-liyatı yapıldığı; verilen baryumun, barsaklarda gaz oluşu nedeni ile, çekuma kadar gitmeyip 15 santimde kaldığı; ameliyat yapmadan önce imza istemesinin normal oduğu; Dr. Alpay'ın Dr. Malyalı'ya hastayı görmeden önce: "ameliyat edilmesi gereken bir hasta v-ar" dediği, her akut batın olayında ameliyat gerekmediği; kasılmaların ise elektrolit dengesizlikten olduğu; halbuki bu hastada elektro-litlerin ameliyattan sonra yapıldığı; Dr. Alpman'ın hastanın 2 günlük gecikmiş bir vaka olup esas kaybın hasta hastahane-ye getirilmezden önceki ilk iki günde olduğunu ve bu nedenle ölüm oranının yüksek olduğunu ve toksidin vücuda yayılması ile beyinin embole olup hastanın öldüğünü söylediğine ilişkin şahadet verip teşhis koymayan bir doktordan ameliyata girmesini beklemediğ-i gibi bir doktorun imza almadan ameliyat yapmamasının normal olduğunu belirtmesine karşın Müstedaaleyh Komisyonun bu şahadetler yokmuş gibi ve bu hususlarda hiç inceleme yapamdan bir karar verdiğini vurgulayarak alınan kararın iptâlini istedi.

-Müstedaaleyh adına Mahkemeye hitap eden savcı ise hitabında, sair şeyler yanında, Komisyonun oluşumu ile ilgili olarak üye sayısında eksiklik olmasına karşın disiplin işlemleri için, yasaya göre, üç üyenin yeterli olduğunu ve başvuruya konu duruşmada da 3- üyenin hazır bulunduğu; ithamnamelerin ise ilgili tüzükte öngörülen biçimde hazırlandığını, Müstedinin her türlü incelemeyi yaprak ve kendisine her türlü fırsat verilerek savunmasını yaptığı ve Müstediye ceza verilmezden önce hafifletici nedenlerle ilgili- olarak avukatına söz hakkı verilmemesinin bir eksiklik olmasına karşın verilen kararda Müstediye en hafif bir ceza verildiğine göre ortada bir haksızlık bulunmadığını; ve tüm şahadet incelendiğinde Müstedinin teşhis koyduğu halde bir takım nedenler ileri -sürerek ameliyattan kaçındığının görülebileceğini ve keza Müstedinin ameliyat yapabilmek için imza isteyip kendisine imza verilmediğinin de doğru olmadığını ve bu nedenlerle Müstedaaleyhin kararında bir hata bulunmadığını savundu.
-
Kamu Görevlilerinin tayin, terfi, özlük ve disiplin işleri konularında karar vermekle görevli özerk bir organ olan Kamu Hizmeti Komisyonu Anayasanın 152. maddesi kapsamında yürütsel ve yönetsel bir organ sayılmakta ve kararları da yargı denetimine tabi t-utabilmektedir.

Yüksek İdare Mahkemesi olarak birçok kez ve en son YİM 98/90 ve YİM 117/90 sayılı içtihat kararlarında vurgulandığı gibi yönetsel kararların gerekçesinin açık olması ve yargı denetimini kolaylaştıracak şekilde hangi olgulara dayandığının -belirtilmesi ve kararları alan organın düşünce tarzı ile esasa ilişkin olgulara olan yaklaşımının da kararda görülmesi gerektiği vurgulanmıştır.

Dava önce değindiğimiz Müstedaaleyhin Müstedi ile ilgili kararından da görülebileceği gibi konu kararda Müste-daaleyhin huzurunda şahadet veren tanıkların şahadetlerine ne değer verdiği ve hangi tanıklara inanıp inanmadığı hususunda hiçbir bulgu yoktur. Yine özetlenen olgulardan da görülebileceği gibi hastaya ilk teşhisi koyan Müstedaaleyh önünde şahadet veren ve -ameliyatı gerçekleştiren Dr. Alpman da şahadet sırasında Müstedinin ileri sürdüğü gibi çekilen baryumlu filmin yeterli olmadığını teyit etmektedir. İlâveten hastanın ailesinin Müstediye ameliyat için imza vermediği, ameliyat yapması için imza verilmeyen bi-r doktordan ameliyat yapmasının beklenemeyeceği, bu başvuruya konu hasta gibi küçük çocuklarda 24 saat geçtikten sonra kurtulma şansının az olduğu, bu hastanın da gecikmenin hasta hastahaneye yatırılmazdan önceki ilk iki günde olduğu ve hastanın ölüm neden-inin yine Dr. Alpman'a göre ameliyat olmayıp gecikmeye bağlı olarak toksidin vücuda yayılması ile beyinin embole oluşu olduğu, Müstedinin hastahaneye çağrıldığı hastaya serum takıp elektrolitlerinin yapılamsı ve baryumlu filminin çekilmesi için direktif v-erdiği hususunda da Müstedaaleyh Komisyon önünde şahadet bulunmasına karşın başvuruya konu kararda komisyonun önünde bulunan bu olgulara ters olarak ve kararın ilk başında hastaya Müstedinin teşhis koymadığına değinilmesine karşın bilâhare Müstedinin hasta-ya teşhis koyduğu halde gerekli tedavi ve müdahaleyi yapmadı ve bunları yapmamakla da ölümle neticelenen bir durum içine girildiğine ilişkin karar vermiş olması, önündeki şahadete ters oluşu nedeniyle hatalı olup sadece bu şahadetle ilgili hatalar yüzünden- konu kararın iptal edilmesi gerekir.

Bunlara ilâveten tutanaklardan da görülebileceği gibi 7/79 sayılı Kamu Görevlileri Yasasının 93(13) maddesi uyarınca Müstediye hakkında başlatılan soruşturma ile ilgili bazı belgeleri incelemesine fırsat verilmediği- gibi, Müstedi aleyhine getirilen ithamname de usulüne uygun olmayıp ithamnamede sadece Yasa, tüzük ve Yönetmeliklere aykırılıkların belirtilmesi yeterli olmayıp hangi suçtan tüzüğe veya Yasanın hangi maddesine aykırı olduğunun da belirtilmesi gerekmektedi-r: Gör:- YİM 47/77.

Bu hususular bir yana Müstedi ile ilgili konu karar, ona haber verilmeden onun gıyabında okunup Müstediye ceza verilmezden önce hafifletici sebepler hususunda söz hakkı tanınmamıştır. Anayasanın sözüne ve özüne uyularak, disiplin konu-larında bir kişiye ceza verilmezden önce ona söz hakkı tanınması da gerekirdi. Gör:-YİM 43/78.

Bütün bu nedenlerle Müstedaaleyhin Müstedi ile ilgili olarak almış olduğu kararın hükümsüz ve etkisiz olduğuna ve herhangi bir sonuç doğurama- yacağına karar -verilmesi gerekir.

Yukarıda değinilen hususlarda bir kanaata vardıktan sonra Müstedaaleyh Komisyonun oluşumuna ilişkin itiraz Müstedinin sair hususlardaki iddialarına değinmeye gerek görmüyoruz.

Sonuç olarak başvuru kabul edilerek Kamu Hizmeti Komisyon-unca takriben 7.11.1990 tarihinde alınıp Müstedinin 19.11.1990 tarihinde bilgisine gelen ve Müstediyi 7/79 sayılı Kamu Görevlileri Yasasının 100(4)(ç) ve 100(4)(a) maddesine aykırı olarak yasa, tüzük ve yönetmeliklerde öngörülen ödev ve yükümlülüklerini ye-rine getirmemekten ve görevin yerine getirilmesinde kasıt dolayısıyle yurttaşların gereksiz biçimde zararını hedef tutan davranışlarda bulunmaktan suçlu bularak onun kademe ilerlemesinin bir yıl süre ile durdurulmasına ve en son çekmekte olduğu net maaşını-n ¼ oranında kesilmesine ilişkin kararının hükümsüz ve etkisiz olduğuna ve herhangi bir sonuç doğurmayacağına karar verilir.

Masraflarla ilgili herhangi bir emir verilmez.


(Niyazi F. Korkut) (Celâl Karabacak) (Özka-n Tunçağ)
Yargıç Yargıç Yargıç

29 Haziran 1992




-


-8-



-


Full & Egal Universal Law Academy