Yüksek İdare Mahkemesi Numara 31/1988 Dava No 16/1989 Karar Tarihi 12.04.1989
Karar Dilini Çevir:
Yüksek İdare Mahkemesi Numara 31/1988 Dava No 16/1989 Karar Tarihi 12.04.1989
Numara: 31/1988
Dava No: 16/1989
Taraflar: Yakup Mustafa ile İskân Bakanlığı vd
Konu: Tahsis iptali
Mahkeme: YİM
Karar Tarihi: 12.04.1989

-D.16/89 YİM 31/88

Yüksek İdare Mahkemesi Olarak Oturum Yapan
Yüksek Mahkemede
Yargıç Hamdi Atalay Huzurunda
Anayasanın 152. Maddesi hakkında.

Müstedi: Müteveffa Hüsey-in Bafidi'nin terekesini temsilen Tereke İdare
Memurları sıfatıyle, Yakup Mustafa, Mağusa.
-ile-
Müstedaaleyh: 1. İskân Bakanlığı vasıtasıyle KKTC, Lefkoşa.
2. Saptama, Değerlendirme ve Tazmin Komisyonu sıfatıyle
- KKTC, Lefkoşa
3. Lefkoşa Tapu ve Kadastro Dairesi vasıtasıyle Lefkoşa.
A r a s ı n d a.

Müstedi namına: Av.- Işın Çelebi - Sadi Çelebi.
Müstedaaleyhler namına: Savcı Ali Fevzi Yeşilada.
İlgili şahıs namına: Av. Vehit Nekipzade.



Yasa Maddesi: KKTC Anayasasının 152(2)(3) maddesi, 27/82 sayılı Değişiklik Yasası ile değiştirilen 41/77 sayılı İskân, Topraklandırma- ve Eşdeğer Mal Yasasının 3, 40. maddeleri.

İstemin Özeti: Müstedi, Müteveffa Hüseyin Bafidi terekesine tahsisli konutun tasarrufunu Müstediden geri alan, İnceleme Dağıtım Komisyonu kararının; ilgili şahsa kiralanmasının ve bundan doğan tüm işlemlerin, ta-mamen etkisiz, hükümsüz, batıl veya geçersiz olduğuna; müteveffa adına tahsisli kaynakların varislerine, terekesine bırakılmamasının yapıl- maması gerekli bir işlem veya ihmal olduğuna; Müteveffanın yasal tasarrufunda bulunan kaynakların terekenin T2 cetve-line işlenmesi gerektiğine; Müteveffaya ait kaynaklar için terekesine kesin tasarruf belgesi verilmemiş olması nedeni ile yapılması ihmal olunan eylem veya işlemin yapılması gerektiğine dair hüküm talebi.

OLAY: Güney göçmeni olan Hasan Hüseyin Bafidiye, K-uzeyde konut ve tarımsal kaynak tahsis edilmiştir. Önce eşinin daha sonra da müteveffanın ölümü üzerine, ev adından iptâl edilerek ilgili şahsa kiralanmıştır. Müteveffanın tereke idare memurları işbu başvuruyu dosyalayarak, eşdeğer mal alacaklısı olan tere-kenin adından bu tahsisin iptal edilemeyeceğini ileri sürdüler.

SONUÇ: İlgili şahıs tarafından ileri sürülen zaman aşımı ile ilgili iddia incelendiğinde başvurunun Anayasanın 152(3) amir hükmüne uygun olarak yapılmadığı bu nedenle de başvurusunun ileri gi-demeyeceğine karar verilir. Yine ilgili şahıs tarafından ileri sürülen meşru müdafaa ile ilgili itirazda, Müstedinin meşru menfaatinden söz edilmeyeceğinden başvurunun red ve iptâl edilmesine karar verilir.

Atıfta Bulunulan Yargısal İçtihtlar:
YİM 20/78 -sayılı Salih Muharrem ve Hasan -M. Emir ile İmar İ-skân ve Rehabilitasyon Bakanlığı arasındaki Yüksek İdare Mahkemesi kararı.
YİM 111/82 sayılı Nevzat Hacı Emin ile Ekonomi ve Maliye Bakanlığı arasındaki Yüksek İdare Mahkemesi kararı.




K A R A R

Müstedi Yakup Mustafa bu başvuru ile müteveffa Hüseyin -Hasan Bafidi'ye tahsisli bulunan Güzelyurt - Bostancı, Şht. Celâl Bekiroğlu Sokak, D 3/a numaralı (V/H No.XX 41, Parsel No.53+56 (kısmen) konutun;

1.Tahsisinin iptalini öngören kontrol ve tasarrufunu Müstediden geri alan, İnceleme ve Dağıtım Komisyonu'nun- 17.7.1987 tarih ve (4) 64/77-13 sayılı kararının,

2. Alev Özikiz lehine kiralanması uygun görülen kiralama karar veya işleminin kira mukavelesi veya kira münasebeti ile bundan doğan tüm işlemlerin, tamamen etkisiz, hükümsüz, batıl veya geçersiz olduğuna-, herhangi bir sonuç doğuramayacağına,

3. Güzelyurt - Bostancı'da müteveffa Hüseyin Hasan Bafidi'ye tahsisili kaynakların müteveffaya, varislerine ve terekesine bırakılmamasının yapılmaması gerekli bir işlem veya ihmal olduğuna,

4. Yine müteveffanın ya-sal tasarrufunda bulunan kaynakların, konut veya binaların eşdeğer dosyaları tamamlanırken terekenin T2 cetveline işlenmesi gerektiği yolunda yapılması ihmal olunan eylem veya işlemin yapılması gerektiğine,

5. Müteveffaya tahsisli bulunan tüm kaynakların- Hüseyin Hasan Bafidi terekesine kesin tasarruf belgelerinin Müstedaaleyhlerce karar verilmemiş olması nedeniyle yapılması ihmal olunan bu eylem veya işlemin yapılması gerektiğine, dair bir hüküm verilmesini talep etmektedir.

Müstedi sözkonusu karar ve i-hmallerin Anayasaya, 27/82 sayılı Değişiklik Yasası ile değiştirilen 41/77 sayılı İskân, Topraklandırma ve Eşdeğer Mal Yasasına ve bu yasa altında yapılan tüzüklere aykırı olduğunu belirtmiş ve gerçekleri şu şekilde özetlemiştir.

Müteveffa puanları 3-4 m-ilyona varan güney mal varlığına sahip olup hayattayken Müstedaaleyhler nezdinde müracaatta bulunmuş bir eşdeğer alacaklısıdır. Mutlu Barış Harekâtında kuzeye geldiği zaman Güzelyurt - Bostancı'da D 3/a no'lu konuta iskân edilmiş ve aynı zamanda kendisine -bir miktar tarımsal kaynak tahsis edilmiştir. Müstedi başvurusunda, Hüseyin Hasan Bafidi ve Tereke İdare memurlarının müteveffa adına tahsisli bulunan konut ve tarımsal kaynakların kesin tasarruf belgelerini almak için bugüne kadar yaptıkları sözlü ve yazı-lı müracaatlarına karşın Müstedaaleyhlerin yazılı veya sözlü bir yanıt vermediklerini, bunların müteveffaya veya terekesine verileceği hususunda Müstedinin 23.2.1988 tarihinde müteveffanın mallarının durumu ile ilgili olarak İskân Dairesi Müdürü ile son ge-lişmeleri görüşürken, müteveffanın isminde tahsisli bulunan başvuru konusu konutun iptal edilerek hiçbir yasal hakka sahip olmayan ve güneyde eşdeğeri bulunmayan ve aile reisi olmayan Alev Özikiz'e kiralandığını öğrendiğini, kesin tasarruf belgelerinin ilg-ili mercilerin söz vermelerine rağmen verilmediğini, kesin tasarruf vermemenin bir ihmal olduğunu, müteveffanın güney mal varlığının puanlarının KKTC'de başvuru konusu konut ile birlikte tahsisli bulunan tarımsal kaynakları karşılayacak miktarda olduğunu, -müteveffa adına tahsisli konut veya tarımsal kaynakların T cetveline işlenmediğini, konutun tahsisinin Müstedaaleyhlerce iptal edildiğini, iptal edilmekle Müstedinin meşru menfaatlerini ters yönde ve direkt olarak etkilediğini ve yetkilerini kötüye kulland-ıklarını iddia etmiştir.

Müstedaaleyhler ise itiraznamelerinde, 41/77 sayılı İskân, Toprak-landırma ve Eşdeğer Mal Yasasının değiştirilmiş 40. maddesinin 4. paragrafına temas ettikten sonra başvuru konusu kararın gerekli araştırmanın yapılmasından sonra -yetkili organlar tarafından alındığını, sözkonusu konutun Hüseyin Hasan Bafidi'ye tahsis edildiğini, ancak müteveffa ve eşinin vefatı üzerine İ.D.K.'nın (4) 64/77-13 sayı ve 17.7.1987 tarihli kararı ile ilgili Bakanın onayı ile adından iptal edildiğini, İs-kân ve Rehabilitasyon Müdürünün 63/922-1076 sayı ve 18.2.1988 tarihli Devlet Emlâk ve Malzeme Dairesine yaptığı başvuru ile sözkonusu konutun Alev Özikiz'e kiralandığını, Müstedinin başvurusunda haksız olduğunu belitmiştir.

Bu başvuruda ilgili şahıs olar-ak bulunan Alev Özikiz de bir itirazname dosyalamış ve Müstedinin 41/77 sayılı Yasaya göre aile tanımı içine girmediğini, mülkiyet devir işlemlerinin tamamlanmasına kadar tahsis hakkı verilen aile fertlerinden herhangi birinin hayatta kalmaması halinde ail-eye verilen taşınmaz malların Devlete geçtiğini, konu konuttaki lehtar ve eşinin vefatı üzerine, konutun boş kalması ve kullanılmaması nedeniyle sözkonusu kararın yetkili organlarca alındığını, yetkinin kötüye kullanıldığına dair bir durumun olmadığını, Mü-stedinin meşru menfaatı bulunmadığını iddia etmiş ve teferruatlı bir şekilde yazdığı olgulara göre iptal kararının Resmi Gazetede yayınlandığını, Müstedinin yasal sürede bu karar aleyhine başvuruda bulunmadığını, ilgili şahsın da eşdeğer açısından hak sahi-bi olduğunu, atıl durumda olan sözkonusu ev için yaptığı müracaat müsbet karşılanıp İ.D.K.'nın 10.2.1988 tarihinde eşdeğere kaynak olmak üzere Alev Özikiz'e kiralanmasına karar verildiğini ve 22.2.1988 tarihinde de imzalanan mukavelename gereğince kendisin-e bir yıllığına kiralandığını belirtmiştir.

İlgili şahıs, ön itirazda bulunması nedeniyle, başvurunun duruşmasına başlanacağı sıralarda evvelâ ön itirazın dinlenmesini talep etmiş, gerek Müstedi ve gerekse Müstedaaleyhler bu talebe karşı çıkmamışlar ve M-ahkeme de bu talebi haklı bularak evvela ön itirazların dinlenmesine karar vermiştir.

Ön itirazda Müstedi şahadet vermiş ve bu hususla ilgili olarak İ.D.K. üyesi Ergin Alasya'yı tanık olarak çağırmıştır.

Ön itiraz üç hususu kapsamakla birlikte duruşmay-a başlanacağı sırada birinci paragraf tarafların anlaşması ile halledilmiş ve bu hususla ilgili ihtilaf ortadan kalkmıştır.

Kanımca ön itirazda üzerinde durulması gereken husus ikinci paragraftır.

Bu paragraf incelendiğinde görüleceği gibi, başvuru kon-usu konutun tahsis kararı yetkili makamlarca iptal edilerek Resmi Gazetede yayınlanmıştır. Bununla ilgili başvuru 75 gün geçtikten sonra yapıldığı için ileri gidemez.

Bu başvurunun başarılı olabilmesi için Müstedinin bir hak sahibi olması ve buna göre de- meşru menfaati bulunması gerekir.

KKTC. Anayasasının bu hususla ilgili 152. maddesinin (2). fıkrası okunduğunda şunların mevcut olduğu görülmektedir.

"152(2). Böyle bir başvuru, sahip olduğu meşru bir menfaati, bu gibi karar veya işlem veya ihmal yüzün-den olumsuz yönde ve doğrudan doğruya etkilenen kişi tarafından yapılabilir."

Bir menfaatin meşru sayılabilmesi için yasal bir dayanağı olması lâzımdır. Bu bakımdan Müstedinin bu başvuruyu yapmağa hakkı olup olmadığını yasalar çerçevesinde araştırıp önce-den bir karara varmak icap eder. Ön itirazları incelemeye başlamazdan önce Müstedaaleyhlerin ön itirazda mevcut olmayan ancak duruşma sırasında ortaya koyduğu ve Müstedinin itirazı ile karşılanan zamanaşımının lâyihalarda belirtilmediği konusuna da kısaca -değinmek istiyorum:

Bu hususla ilgili olarak Zaim M. Necatigil'in, "KKTC'de Yönetim Hukuku ve Anayasa Yargısı" adlı eserin 1986 sayılı baskısı sahife 36'da şunlar mevcuttur.

-"Yönetim Hukukunda zaman aşımı, özel hukuktaki zaman aşımı ilkesinden farklıdır. Özel hukukta zaman aşımı yargı organı kendiliğinden dikkate alamaz. Halbuki kamu hukuku alanında zaman aşımı kamu düzeni ile ilgilidir; yargı organı bu konuda itiraz yapılmamı-ş olsa bile, bunu kendiliğinden dikkate alır."
-
Buna göre Mahkeme Müstedi avukatının bu itirazına itibar edemez ve bunu geçerli bir itiraz olarak kabul edemez. (Görünüz YİM.20/78 sayılı hüküm)
İhtilaf konusu edilmeyen olgulara göre başvuru konusu konut güney göçmeni olan ve şimdi hayatta olmayan Hüse-yin Hasan Bafidi'ye tahsis edilmiştir. Önce eşinin ve daha sonra da müteveffanın vefatı üzerine kullanılmayarak atıl bir durumda ve boş bırakılması sebebiyle İ.D.K.'nın önerisi ve Bakanlık onayına göre tahsis, Hüseyin Hasan Bafidi adından iptal edilerek 16-.10.1987 tarihli ve 108 sayılı Resmi Gazetenin EK III'de ilan edilmiştir. Söz konusu Resmi Gazete aynen şöyledir: Sahife 100, A.E. sayı 579.

"TAHSİSLERİN İPTALİ KARARLARI
5. İlk iskânla Hüseyin Hasan Bafidi'ye tahsis edilen Bostancı Şht. Celâl Bekiroğlu -Sokak D 3/a no'lu konuta ilişkin tahsis; tahsis alan şahsın ve eşinin vefat etmeleri üzerine sözkonusu konutun boş kalması gerekçesine atfen İ.D.K.'nın (4) 64/77-13 sayı ve 17.7.1987 tarihli önerisi ve aynı tarihli Bakanlık onayı ile iptal edilmiştir."

İ-lgili şahıs ön itirazında bu başvuru konusu kararın Resmi Gazetede yayınlanmak suretiyle ilgililerin bilgisine getirildikten itibaren 75 gün zarfında dosyalanmadığını, bu nedenle başvurunun ileri gidemeyeceğini iddia etmiştir.

Anayasanın 152(3). maddesi -aynen şöyledir:

"152(3). Sözkon-usu başvuru, karar veya işlemin- yayınlanması tarihin- den veya yayınlanmadığı takdirde veya bir ihmal halinde, başvuran kişinin bunu öğrendiği tarihten başlayarak yetmiş beş gün içinde yapılır."

Bu maddeden de görüleceği gibi YİM'e yapılacak başvurunun konu karar veya işlemin yayınla-nması tarihinden veya yayınlanmadığı takdirde başvuran kişinin bunu öğrendiği tarihten itibaren 75 gün içinde yapılması gerekir. Anayasanın bu hükmü amir bir hükümdür. Bundan dolayı öngörülen süre içinde Mahkemeye yapılmayan başvurular ileri gidemez.

Bu b-aşvuru ile ilgili meselede İ.D.K.'nın iptal kararı Bakanlıkça da onaylandıktan sonra 16.10.1987 tarihinde Resmi Gazetede iptal nedeni de belirtilerek yayınlanmıştır. Başvurunun dosyalanma tarihi 29.2.1988 tarihlidir ve başka bir deyimle başvurunun 75 günde-n daha fazla bir süre geçtikten sonra yapı-ldığı görülmektedir. Bu böyle o-l-d-uğuna göre başvuru ileri gidemez ve bu safhada meselenin esasına girmeden reddedilmesi gerekir. (-Görünüz YİM.111/82 Nevzat Hacı E-min, İngiltere V KTFD. Başbakanı ve/veya Ekonomi ve Maliye Bakanlığı ve/veya Tarım, Doğal Kaynaklar ve Enerji Bakanlığı vasıtasıyle KTFD. Başsavcılığı, Lefkoşa arasındaki dava) (Yine görünüz YİM.20/78, 1. Salih Muharre-m, Yeşilyurt 2. Hasan M. Emir, Y-eşilyurt v 1. KTFD Başsavcılığı vasıtasıyle İmar, İskân ve Rehabilitasyon Bakanlığı, Lefkoşa, 2. İnceleme ve Dağıtım Komisyonu, Lefkoşa).

Ancak hükmün istinaf edilebile-c-eği ve İstinaf Mahkemesinin aksine bir karar verebileceği varsayımından hareket ederek başvurunun içeriği-nin de incelenmesinin uygun ola-cağı kanısındayım.

Müstedi ön itiraz safhasında iki tanık celbetmiş ve bu tanıkların şahadetinin başvuruda da nazarı dikkate alınmasını istemiştir. Daha sonra Müstedi tarafından celbedilen İskân ve Rehabilitasyon Dairesi Hukuk İşleri Amiri Alibey Ahmet d-e şahadet vermiştir. Biri Hüseyin Hasan Bafidi'nin Tereke İdare Memurlarından biri olan Yakup Mustafa ve diğeri de İskân Dairesinde görevli ve aynı zamanda da İ.D.K.'da üye olan memur Ergin Alasya'dır.

Müstedinin şahadetine göre göçmen olan Hüseyin Hasan- Bafidi'nin güneyde bıraktığı mallarına karşılık Bostancı'ya yerleştiğini, bu evin yarım inşaat olduğunu, 3.500.000. - 4.000.000 puanı olduğunu, 1975 yılında evin yarım inşaat olarak alındığını, 1981'de yarım kalan kısmın tamamlandığını, yatalak olana kada-r bu evde oturduğunu, sonra Mağusa'ya geldiğini, müteveffanın bir kısım tarımsal kaynak tuttuğunu, ancak bu kaynakların bazılarının derivasyon projesine girdiğini, eşdeğer işlemlerinin tamamlandığını, tuttuğu malların T cetveline işleneceğini, 26.7.1986'da- Hüseyin Hasan Bafidi'nin vefat ettiğini, 23.2.1988'de İskâna gittiğinde ise sözkonusu evin tahsisinin iptal edildiğini öğrendiğini, halbuki konu ile devamlı ilgilendiğini, Müstedaaleyhlerin kararının bu suretle Terekenin meşru menfaatlerini etkilediğini i-fade etmiştir.

Savcı tarafından yapılan istintakında, bu evde müteveffanın hanımı ile birlikte İskân edildiğini, müteveffanın üç çocuğundan birinin Mağusa'da, birinin Londra'da, üçüncü oğlunun ise ölü olduğunu ve bu eve gelip çocuklarının yerleşeceğini i-fade etmiştir. İlgili şahsa cevabında ise Hüseyin Hasan Bafidi'nin vefatından sonra da evde kimsenin oturmadığını, ölümünü İskân Bakanlığına bildirdiğini, ifraz işleminin geciktirildiğini, T cetvelinin çıkarılmadığını, tereke memuru olduktan sonra bu işle -ilgilendiğini, iptal kararının Resmi Gazetede yayınlandığını bilmediğini, kendisine söz verildiği halde bunların yapılmadığını ve Müstedaaleyhlerin ihmali olduğunu söylemiştir.

Ergin Alasya ise şahadetinde İ.D.K.'da üye olduğunu, Müstedinin muhtelif zama-nlarda daireye geldiğini, iptal kararının bölge sorumlularına bildirildiği ve Resmi Gazete'de yayınlandığını ifade etmiştir. İstintakında ise, Hüseyin H. Bafidi'nin vefatından sonra evde kimsenin oturmadığını, kullanılmadığı için tahsisin iptal edildiğini -ifade etmiştir.

İskân ve Rehabilitasyon Hukuk İşleri Amiri Alibey Ahmet ise hak sahibinin vefatı halinde tahsis hakkının iptali diye birşey olmadığını, Emare 18'de İ.D.K.'ya müracaat olduğunu, konutlarda tahsis sahiplerinin vefatında bazılarının terekey-e verildiğini ifade etmiştir. İlgili şahsın istintakında verdiği cevapta bir malın bizzat kullanılmamasının ise iptal nedeni olduğunu, makul süre varsa iptal gerekçesi sayılabileceğini, bu meselede tahsis sahibinin ölmesi ve konutun boş kalmasıyle iptal ol-amayacağını, aile fertlerinin kullanmamasından dolayı zaman zaman bırakılıp alınabildiğini, karar alınmasa bile malın Devlete geçtiğini, gizlenecek hiçbir şeyin olmadığını, Resmi Gazetede yayınlandığını, bilâhare görüşüldüğünü, terekeye çok taşınmaz kaynak- verildiğini ifade etmiştir.

Dinlenen şahadetten anlaşıldığına göre, müteveffa Hüseyin Hasan Bafidi yarım inşaat halindeki sözkonusu eve hanımı ile yerleşmiş, bilâhare hanımının vefatından sonra rahatsızlanarak Mağusa'da bulunan oğlunun yanında kalmaya b-aşlamıştır. 26.7.1986 tarihinde vefat etmesi ile evin boş ve bakımsız bir durumda kaldığı ortaya çıkmıştır. Bu hususta taraflar arasında herhangi bir ihtilâf yoktur. Bu şekilde bulgu yaparım.

41/77 sayılı İskân, Topraklandırma ve Eşdeğer Mal Yasasının 3.- maddesinde "aile"nin tefsiri şu şekilde yapılmaktadır:

-"Aile karı-koca ve varsa reşit olmayan füru ile reşit olup da evli olmayan ve aile reisi ile birlikte oturan füruları anlatır. Ancak reşit olup da yalnız yaşayan ve evli olmayan erkek fürularla vesayet altında bulunanlar da "aile" sayılır.
-Aile reisi varsa koca, yoksa kadındır."

Bu şekilde aile kavramı yasada açık bir şekilde izah edilerek kimlerin aile fertleri sayılacağı belirtilmiştir.

Emare 1 olarak ibraz edilen 4.3.1975 tarihli "Ev Tahsis Belgesinde müteveffa Hüseyin Hasan Bafidi'y-e iki kişilik aile için evin tahsis edildiği görül- mektedir.

Verilen şahadete göre sözkonusu evde Hüseyin Hasan Bafidi karısı ile birlikte kalmış ve daha sonra karısının vefatı üzerine bir müddet bu evde yalnız yaşadıktan sonra rahatsızlanarak evden ayr-ılmış ve Mağusa'da bulunan oğlunun yanına giderek 26.7.1986 tarihinde vefatına kadar orada kalmıştır. Bu husustaki ölüm kayıt belgesi Emare VIII olarak Mahkemeye ibraz edilmiştir.

41/77 sayılı İskân, Topraklandırma ve Eşdeğer Mal Yasasının 40. maddesi ay-nen şöyledir:

"40. 18. madde kurallarına tabi olmak kaydıyle, eşdeğer mal verme dışında, hak sahiplerine tahsis edilen konut, işyeri, tarımsal tesisler ve benzeri taşınmaz mallar, tahsis amaçları dışında kullanılamaz ve 20 yıl geçmeden devredilemez, kiray-a verilemez, satılamaz ve üçüncü şahıslar lehine ayni haklar konulamaz.
Bu şekilde tahsis edilen taşınmaz mallardan hak sahibi aile reisi ile birlikte aile nüfusunu oluşturan tüm aile fertleri eşit şekilde tasarruf hakkına haizdirler. Ancak karı ve- kocanın boşanmaları halinde bu haklar ilgili Mahkeme kararı ile yeniden düzenlenir. Esas durumda doğabilecek değişiklikler İskân işlerinden sorumlu Bakanlığa ilgililerce intikal ettirilir.
Bu taşınmaz mallara ait hakların devirlerine ilişkin usul, zam-an ve diğer hususlar, Bakanlar Kurulunca hazırlanacak tüzükle saptanır.
Mülkiyet devri işlemlerinin tamamlanmasına kadar tahsis hakkı verilen aile fertlerinden herhangi birinin hayatta kalmaması veya sürekli olarak Kıbrıs Türk Federe Devletini terketmes-i halinde, bu aileye verilen taşınmaz mallar Devletin kullanımına geçer.
Ancak şehit ve hadise kurbanının en yakını tanımına girenler için böyle bir işlem yapılmaz."

Bu maddeden açıkça anlaşıldığına göre kendilerine tahsis edilen başvuru konusu taşınm-az malı yasal olarak tasarruf eden şahırlardan, a-ile fertlerinden herh-a-n-gi birinin hayatta kalmaması halinde tasarrufunun Devlete intikal edeceği açıkça görülmektedir.

Bu başvuruda da aile reisi sıfatı ile yasal tasarrufu verilmiş olan Hüseyin Hasan Bafidi vefat etmiştir. Sözkonusu ev müstedileyhe kendisi ve karısından müteş-ekkil olan ailesi için tahsis edilmişti. Ailesi daha önce de vefat etmiş olan Hüsyein Hasan Bafidi'nin vefatından sonra yasanın anladığı manada evde oturan aile kalmamıştır. Yapılan tahsis iptalinin yasal olup olmadığını incelemek gerekir.

Tereke İdare M-emuru olan ve bu istidadaki Müstedi Yakup Mustafa, şahadetinde de belirttiği gibi Hüseyin Hasan Bafidi sözkonusu evde yatalak olarak hastalanıncaya kadar oturmuşsa da 26.7.1986 tarihinde vefat etmiştir. Üç çocuğundan biri ölü, biri Mağusa'da, diğeri ise Lo-ndra'dadır. Vefat olayından sonra evde kimse oturmamaktadır. Müteaddit defalar bu ev için Yakup Mustafa'nın gidip gelmesi hatta kendisine veya terekeye bu evin verileceğine söz verilmesi, ancak verilmeyip başka bir şahsa verilmesinin bu meselede Müstedaale-yhlerin herhangi bir ihmali olduğunu göstermemektedir. Mevcut şahadete göre müteveffanın evlâtlarının her biri başka yerlerde ikamet etmektedirler. Gerek Müstedi ve gerekse diğerleri sözkonusu evde, yasanın anladığı manada ikamet etmemekte, ancak arada sır-ada gidip kalmaları ise ikamet ettiklerini göstermemektedir.

Sözkonusu ev müteveffanın vefatından sonra boş ve bakımsız bir durumda kalmıştır. 26.7.1986 tarihinde vefat ettiği halde Müstedi Eemare IV'e göre 28.7.1987 tarihinde Tereke İdare Memuru olmuştu-r. Hüseyin Hasan Bafidi'nin vefatından sonra aradan uzun bir zaman geçmesine rağmen Tereke İdare Memuru olduktan sonra dahi Müstedinin bu evin kendilerine tahsisi hususunda herhangi bir müracaatının mevcut olduğuna dair şahadet yoktur.

Müstedi İskân ve R-ehabilitasyon Dairesine karşı yasal yükümlülüğünü yerine getirmemiştir.

Yakup Mustafa şahadetinde başvuru konusu evin kendisine veya terekeye verileceği hususunda söz verildiğini ikna edici bir şahadetle ortaya koy- maktadır. Evin bakımsız ve boş kalması- ve iki kişilik bir aileye verilmesi neticesi 17.7.1987 tarihinde İ.D.K.da, sözkonusu tahsisi ölüm nedeniyle boş kalmasından dolayı iptal etmiştir. İskân Bakanlığının bunu yapmakla Müstediye ve ailesine karşı herhangi bir ihmalde bulunduğundan söz edilemez-.

İskân Bakanlığı Anayasanın 152. maddesinin (3). fıkrasına göre kendisine konutun durumunu ve ilgililer hakkında bilgi verilmediği için Resmi Gazetede 16.10.1978 tarihinde iptal kararını yayınlamak mecburiyetinde kalmış-tır. Resmi Gazetede yapılan yayın- Anayasaya uygundur kanısındayım.

Müstedi veya terekesine sözkonusu evin tahsis edileceğine dair söz verildiği hakkında geçerli bir şahadet de mevcut değildir. İskân Dairesi Memuru Ergin Alasya İ.D.K. üyesi olarak verdiği şahadette iptal kararının ilgil-ilere genel olarak bildirildiğini ve evin kullanılmaması halinde tahsisin iptal edildiğini, Müstedinin direkt olarak ilgisi olmadığını söylemiştir. Buna göre iki kişilik aileye tahsis edilmiş olan sözkonusu evin Hüseyin Hasan Bafidi'nin vefatından sonra bo-ş ve atıl bir vaziyette kaldığı ortadadır. Buna göre de sözkonusu evi tasarruf eden ortada kalmamış ve taşınmaz mal Devlete intikal etmiştir. Bu durumda ev, her halde boş ve atıl şekilde bırakılamazdı. Yasanın bunun yapılmasını emretmekteki gayesi hakiki i-htiyacı olan diğer eşdeğer alacaklısı vatandaşların ortada kalmamasını temin etmektir. İskân ve Rehabilitasyon Dairesinin, kimse tarafından ilgilenilmeyen bu ev için tahsisini iptal etmesi kaçınılmazdı. Müstedi, Tereke İdare Memuru olduktan sonra ilgilenme-miş, ancak 11.1.1988 tarihinde Emare 8 olarak ibraz edilen yazıdan anlaşıldığına göre sözkonusu evin tasarruf belgesi ve tarımsal kaynakları almak istediklerini Müstedaaleyhlere bildirmiştir ki bundan da, yasal görevlerini zamanında yapmadığı anlaşılmaktad-ır.

Yakup Mustafa'nın şahadetine göre malların kendi T cetvelllerine işlemek için gittiği 23.2.1988 tarihinde İskân ve Rehabilitasyon Dairesinden bu evin tahsisinin iptal edildiğini öğrendiğini ifade etmiştir. İskân Dairesinin konu ile ilgilendiğini bild-iğini belirtmekle birlikte bunu teyid eden herhangi bir şahadet ibraz etmemiştir. Bu bakımdan Müstedinin daha önce bu evle ilgilendiğine ve devamlı olarak İskân ve Rehabilitasyon Dairesine gittiğini ifade etmesine rağmen 23.2.1988 tarihine kadar tahsisin i-ptalinden haberi olmadığı hakkındaki şahadetine inanmamış bulunuyorum. Esasen bir şahsın adına bir taşınmaz malın T cetveline işlenebilmesi için yasaya göre yasal tassarrufunda olması lâzımdır.

Sözkonusu eve ait tahsisin İ.D.K.'nın 17.7.1987 tarihli kara-rına göre iptal edildiğine ve iptal keyfiyeti de gerekçeleriyle Anayasanın 152(3) maddesine göre Resmi Gazetede yayınlandığına göre Müstedinin ilgilendiği Hüseyin Hasan Bafidi'nin ve ailesinin artık bu malla ilgisi kalmamıştır ve bunun neticesinde de terek-enin meşru menfaatinden söz edilemez.

Müstedinin bu başvurusu ile esas şikâyeti sözkonusu evin Alev Özikiz'e tahsisen kiralanmasıdır. Emare VI'ya göre Alev Özikiz evlidir. Aynı zamanda göçmendir ve annesinden dolayı da eşdeğer alacaklısıdır. Bu durumda e-vin Alev Özikiz'e kiralanması ile Müstedaaleyhlerin herhangi bir hata yaptığını söylemek olasılığı yoktur.

Müstedi başvurusunda ayrıca müteveffa Hüseyin Hasan Bafidi'nin veya terekesinde bulunan kaynakların terekeye bırakılmamasının yapılmaması gereken b-ir işlem veya ihmal olduğuna, T2 cetvellerine işlenmemesinin ihmal olup yapılmaması gerektiğine ve tüm kaynakların müteveffanın terekesine kesin tasarruf belgesi ile verilmemesinin yapılmaması gereken ihmal olduğuna dair hüküm verilmesi isteminde bulunulm-uş ise de bu kaynakların ne olduğu, ne zaman ilân edildiği ve terekeye bırakılması hususunda ne zaman müracaatta bulunulduğu ve T2 cetvellerinin ne olduğu hususunda herhnagi bir şahadet ibraz edilmemiştir.

Esasen bu başvurusunda Müstedi, sözkonusu evin k-endilerine tahsisini istemektedir. Müstedi Terekenin İdare Memurlarından biri olup bu daireye ne zaman müracaat ettiği ve bu evin kendilerine tahsis edileceğine dair kimlerle konuşup, kimlerden söz aldığını belirtmemiştir. Daireye gidip "bize vereceklerdi"- şeklindeki ifadesi İdare Hukuku bakımından geçerli bir şahadet değildir, kanısındayım. Bu nedenle de Müstedi başvurusunda başarılı olamadığından reddedilmesi gerekir. Sözkonusu malın ilgili şahsa gerekli araştırma yapılmadan verildiği hususunda da şahadet- yoktur.

Son olarak bir hususa daha değinmekte fayda mülâhaza ediyorum. İlgili şahsa ön itirazının 3. paragrafında malı kiralayan Devlet Emlâk Malzeme Dairesinin bağlı bulunduğu Bakanlığın bu başvuruda taraf yapılmamasının gerekli olduğundan bahsetmişti-r. Ön itirazın 2. paragrafında karar verilerek başvurunun iptali cihetine gidildiği için bu paragrafın artık incelenmesine gerek yoktur, kanısındayım. Ancak gerekli olmamakla birlikte bu konuya da kısaca değinece- ğim. Esas yasaya göre mal sahibi durmunda -görülen KKTC Devleti olduğu ve bu yasada taraf yapıldığı için ayrıca Maliye ve Gümrükler Bakanlığının da taraf yapılması gerekmemektedir.

Netice itibarıyle gerek ön itiraz ve gerekse başvurunun içeriği bakımından Müstedinin meşru menfaatinden söz edileme-yeceğinden başvurunun red ve iptal edilmesine karar verilir.

Meselenin tüm ahval ve şeraitine göre masraflar için emir verilmez.


(Hamdi Atalay)
Yar-gıç

12 Nisan 1989





-


-398-



-


Full & Egal Universal Law Academy