Yüksek İdare Mahkemesi Numara 31/1987 Dava No 3/1989 Karar Tarihi 24.01.1989
Karar Dilini Çevir:
Yüksek İdare Mahkemesi Numara 31/1987 Dava No 3/1989 Karar Tarihi 24.01.1989
Numara: 31/1987
Dava No: 3/1989
Taraflar: Lefkoşa Türk Belediyesi ile Bakanlar Kurulu vd
Konu: İşyerine içme suyu götürme ücreti
Mahkeme: YİM
Karar Tarihi: 24.01.1989

-D.3/89 YİM 31/87

Yüksek İdare Mahkemesi Olarak Oturum Yapan
Yüksek Mahkemede.
Yargıç Hamdi Atalay Huzurunda.
Anayasanın 152. Maddesi hakkında.

Müstedi: Lefkoşa Türk Bele-diyesi Başkanı, Başkan Yardımcısı, Belediye
Meclis Üyeleri ve Lefkoşa Şehri Türk Hemşehrileri n/d Lefkoşa
Türk Belediyesi, 4. Beldiye Sokak, Yenişehir, Lefkoşa.
- ile -
Müstedaaleyh: 1. Bakanlar Kurulu vasıtası ile KKTC'yi -temsilen Başsavcılık,
Lefkoşa.
2. İçişleri, Köyişleri ve Doğal Kaynaklar Bakanlığı vasıtasıyle
KKTC., Lefkoşa.
3. Su, Jeoloji ve Maden Dairesi Müdürlüğü- vasıtası ile KKTC,
Lefkoşa.
A r a s ı n d a

Müstedi namına: Av. Fatma Ertuğrul.
Müstedaaleyh namına: Başsavcı Yardımcısı Yaşar Boran.



Yasa Maddesi:- KKTC Anayasasının 152. maddesi, 15/80 sayılı Belediyeler Yasasının 121. maddesi ve Fasıl 350 Su Temini (Belediyeler ve Sahalar) Yasasının 32. maddesi.

İstemin Özeti: Müstedaaleyh 2 ve 3 tarafından alınan Lefkoşa Belediye hudutlarına ait içme suyu bölgesi-ndeki konut ve işyerlerine 30.12.1986 tarihinden sonra içme suyu götürmek ve ücreti hakkındaki karar veya işlemlerin tamamen hükümsüz ve etkisiz olduğuna ve herhangi bir sonuç doğurmayacağına karar verilmesi istemi.

OLAY: Bakanlar Kurulu aldığı bir kararl-a Lefkoşa Belediye Hudutlarına ait içme suyu idaresinin Lefkoşa Belediyesine devredilmesine karar verdi. Bilâhare aldığı ikinci bir kararla önceki kararını iptal etti.
Birinci karar incelendiğinde, kararın yürürlük kazanabilmesi için Su İşleri Dairesi i-le Belediye arasında bir protokol yapılmasını ve 1 Ocak 1985'den itibaren başlamasını bir ön şart olarak ortaya koymaktadır. Belediye ile Su İşleri Dairesi arasında protokol imzalanmadan Bakanlar Kurulu aldığı ikinci bir kararla önceki kararını iptâl etti-. Başvuru bu karardan yapıldı.

SONUÇ: Bakanlar Kurulunun kararında belirtilen protokol yapılmamış, kararda belirtilen diğer hususlar ise yerine getirilmemiştir. Yerine getirilmeyen koşulları kapsayan kararın herhangi bir geçerliliği yoktur ve yoklukla mal-ûldur. Nitekim Bakanlar Kurulu bu şartların yerine getirilmediğini görerek iki seneye yakın bir süre sonra kararı iptâl etmiştir. İdare usul ve yasalara uygun olarak aldığı kararları kazanılmış hak teşkil etmediği süre iptâl edebilir. Ancak söz konusu Baka-nlar Kurulu kararı tekemül etmiş bir karar değildir. En başta Müstedi ile Su İşleri Dairesi arasında protokol yapıldıktan sonra kararın işlerlik kazanacağı belirtilmişti ki bu protokol yapılmamıştır. Yürürlük kazanmayan bir kararı Bakanlar Kurulunun iptâl -etmeğe yetkisi vardı. Böyle olunca da koşulların yerine getirilmemesinden dolayı iptâl ettiği söz konusu karardan dolayı Müstedinin meşru menfaatinin direkt olarak olumsuz yönde etkileyecek bir durum meydana gelmemiştir.
Başvuru red olunur.



H Ü K Ü -M

Müs-tedi, 11-.3.1987 tarihli bu başvurusunda Müstedaaleyh (1) tarafından alınan 30.12.1986 tarihli ve E(K-2)432 sayılı olup Resmi Gazetenin 30.1.1987 tarihinde Ek IV, sahife 39'da yayınlanan ve Müstedaaleyh 2 ve 3 tarafından Lefkoşa Belediye hudutlarına ait içme suyu b-ölgesindeki konut ve işyerlerine 30.12.1986 tarihinden sonra içme suyu götürme ve üretici hakkındaki karar veya işlemlerin tamamen hükümsüz ve etkisiz olduğuna, herhangi bir sonuç doğuramayacağına karar verilmesini istemektedir.

Başvuru Anayasanın 152. m-addesi ile 15/80 sayılı Belediyeler Yasasının 121. maddesine vesair ilgili mevzuatla İdare Hukuku ilke ve içtihatlarına dayandırılmıştır.

Bu başvuruda Müstedi, sözkonusu kararların Anayasa ve mevcut mevzuata ters düştüğünü, yetkilerin kötüye kullanıldığı-nı, gerekçeden yoksun ve müktesep hak ile eşitlik ilkelerine ters düştüklerini iddia etmektedir.

Bunların dayandığı olgular ise aşağıdaki şekilde sıralanmıştır.

(a) 15/80 sayılı Yasanın 121. maddesine göre Belediyeler, kendilerine ait, içme suyu sınırla-rı içinde, her konut ve işyerine içme suyu götürmekle yükümlüdürler. Buna göre Belediye, kullanılan su miktarına göre belirlenen içme suyu ücretini alır
.
(b) Müstedi dışında KKTC'deki tüm Belediyeler halen içme suyunu götürmekte ve ücretini de tahsil etm-ektedirler.

(c) Yasaya rağmen Lefkoşa'da su götürme ve ücret alma işlemi Müstedaaleyh 3 tarafından yapılmaktadır.

(d) Müstedaaleyh (1) 6.12.1984 tarihinde aldığı 5-H-994-84 sayılı kararla diğer Belediyelerde olduğu gibi Lefkoşa'da da su işlerinin bazı -koşullara tabi olarak, Müstedaaleyh 3 ile yapılacak bir protokol çerçevesinde Müstediye verilmesini ve uygulamanın 1 Ocak 1985'den itibaren başlamasını öngörmüştür.

(e) Kararın Resmi Gazetede yayınlanmasından sonra Müstedi bu maksat için altı personel is-tihdam etmiş, gerekli kart, makbuz ve faturaları bastırmış ve 1.3.1986 tarihinden itibaren de Su İşleri Şubesi olarak kullanılmak üzere Lefkoşa'da Kurtuluş Meydanındaki bir binayı kiralamıştır.

(f) Bu işlemleri yaptıktan sonra Müstedaaleyh 2 ve 3'den su -işlerinin kendisine verilmesini talep etmiş ve 1.1.1985 tarihinde devredilmesi gereken suyun 1.1.1987 tarihinden itibaren geçerli olmasını istediği halde buna cevap alamamış, Müstedaaleyh 1 ise evvelce bu konuda aldığı kararı iptal etmiştir.

Müstedi Müst-edaaleyh 1'in bu karardan rücû etme hakkı olmadığını, kararın haksız ve kanunsuz olarak iptal edildiğini ve meşru menfaatinin olumsuz yönde etkilendiğini iddia etmiştir.

Müstedaaleyhler başvuruya karşı itirazname dosyalamış ve bir de ön itiraz yapmışlard-ır.

Ön itiraza göre Müstedaaleyhler Bakanlar Kurulunun 5-H-994-84 sayılı kararının koşula bağlı kesinleşmemiş ve icrai olmayan bir karar olduğunu bu kararı iptal eden kararın bir önceki karara bağlı ve aynı nitelikte bir karar olduğunu, buna göre de böyl-e bir kararın iptalinin Müstedinin meşru menfaatini doğrudan doğruya ve olumsuz yönde etkilemeyeceğini ve buna göre de Anayasanın 152. maddesi tahtinde başvuru konusu yapılamayacağını iddia ederek başvurunun önceden bu sebeplerden reddedilmesini talep etmi-şlerdir.

Müstedaaleyhler ayrıca müstedinin başvurudaki iddialarını reddederek halen yürürlükte olan Fasıl 350 Su Temini (Belediyeler ve Sahalar) Yasasına göre Su Encümeninin var olduğunu, sözkonusu yasaya göre Bakanlar Kurulu Su Encümenini feshedip uygun- gördüğü takdirde su işlerini belediyeye devredebilceğini, kararın yasal ve geçerli olduğunu belirtmiş ve Müstedaaleyhlerin gerekli araştırma ve incelemeyi yaptıktan sonra 6.12.1984 tarih ve 5.H-954-84 sayılı kararın alındığını ve uygulama tarihi 1.1.1985 -tarihinden itibaren başlamasının öngörüldüğü halde kararın uygulamaya konmadığını, protokolün yapılmadığını ve müstedinin bu hususla ilgili hiçbir talep ve girişimi olmadığını, 5.12.1986 tarihinde Müstedi tarafından İçişleri Bakanlığına yazılan yazıda su i-şlerinin Belediyeye devredilmesinin zorunlu görüldüğünü, bunun en geç 15.12.1986 tarihine kadar gerçekleştirilmemesi halinde yasal yollara başvurulacağının bildirildiğini, Bakanlar Kurulunun bütün bu hakikatlere rağmen sözkonusu kararı iptal ettiğini, Müst-edinin başvurusunun haksız ve mesnetsiz olduğunu iddia etmiştir.

Müstedi bu itiraznameye cevap vererek Müstedaaleyhlerin tüm iddialarını reddetmiştir.

Müstedinin başvurusunda başarılı olabilmesi için evvelâ hakkının mevcudiyeti ve buna göre de meşru bi-r menfaatinin bulunması gerekir.

KKTC Anayasasının bu hususla ilgili 152. maddesinin (2). fırkası okunduğunda aynen şunlar bulunmaktadır.

"- 152(-2). Böyle bir başvuru, sahip olduğu meşr-u -bir menfaati, bu gibi karar veya işlem veya ihmal yüzünden olumsuz yönde ve doğrudan doğruya etkilenen kişi tarafından yapılabilir."

Bir menfaatin meşru menfaat sayılabilmesi için yasal bir dayanağı olması g-e-rekir. Bu bakımdan evvelâ Müstedinin bu başvuruyu dosyalamaya hakkı olup olmadığını araştırıp bir karara varmak icabeder.

Başvuru dinlenmiş ve Müstedi iki tanık çağırmış ve bazı evrakları emare olarak ibraz etmiştir. Başvuruda Müstedaaleyhlerin ön itiraz-ları da başvuru ile birlikte ele alınmıştır.

Evvelâ ön itirazla ilgili olan hususları ele almanın uygun olacağı kanısına varmış bulunuyorum.

Müstedaaleyhlerin yaptığı ön itiraza göre, Bakanlar Kurulunun 5-H-994-84 sayılı kararı ilke kararıdır, koşula b-ağlı, kesin olmayan ve dolayısıyle icrai niteliği olmayan ihzari mahiyette olan bir karardır. Bu kararı iptal eden karar da bir önceki karara bağlıdır. İkinci karar birinci kararla ayni nitelikte bir karar olduğundan Anayasanın 152. maddesine göre başvuru -konusu yapılamaz.

Bakanlar Kurulunun 5-H-994-84 sayılı kararı koşula bağlı ve kesin olmayan bir karar olduğundan uygulanabilirliği olmadığı gibi uygulanmamış, hayata geçirilmemiş bir karardır ve böyle bir karar Müstedinin meşru menfaatini doğrudan doğruy-a ve olumsuz yönde etkilememiştir.

Müstedi ise Müstedaaleyhlerin bu iddiasını reddederek aksi fikirde olduğunu ve kararının meşru menfaatlerini direkt olarak olumsuz yönde etkilediğini iddia etmiştir.

Bu hususta bir karara varmak için Bakanlar Kurulunu-n sözkonusu kararlarını esaslı bir şekilde incelemek gerekir.

Evvelâ Bakanlar Kurulunun 5-H-994-84 sayılı kararının incelenmesinde şunları görmek mümkündür:

KARAR NUMARASI 5-H-994-84
"LEFKOŞA İÇME SULARININ İDARESİNİN LEFKOŞA
BELEDİYESİNE DEVREDİLMESİ.
-
Bakanlar Kurulu, aşağıdaki kararı aldı:

1.Diğer Belediyelerde olduğu gibi Lefkoşa'da da 15/80 sayılı Yasanın 121. maddesine uygun olarak su sevkinin aşağıdaki koşullarla Su İşleri Dairesi ve Belediye arasında yapılacak bir protokol çerçevesinde Lefkoşa B-elediyesi tarafından yapılması.

Kente su temin eden kaynakların Devletin kontrol ve deneti- minde kalması;

Depodan şebekeye verilen su için ücret ödenmesi;

Belediye su ücretlerinin devletin onayına tabi olması;

Ana depodan itibaren şebeke bakım onarımı- ve tadilâtların Belediyeye ait olması.

2. Gerekli hazırlıkların tamamlanabilmesi için uygulamaya 1 Ocak 1985 tarihinden itibaren başlanması."

Sözkonusu karar 6.12.1984 tarihini taşımakta olup Resmi Gazetenin 26.12.1984 tarihli ve 118 sayılı nüshasında,- 62 sayılı amme enstrüma-nı o-l-a-rak yayınlandı.

Bu kararın mahiyetini anlamak için Bakanlar Kurulu tarafından alınan ve şikâyet konusu yapılan ikinci kararı da incelemek gerekir kanısındayım. Diğer karar E(K-2)432-86 sayılıdır ve şu şekildedir:

KARAR NUMARASI E(K-2)432-86
"LEFKOŞA İÇM-E SULARININ İDARESİNİN LEFKOŞA
-BELEDİYESİNE DEVREDİL-M-E-Sİ İLE İLGİLİ 5-H-994-84
SAYILI KARARIN İPTALİ.

Bakanlar Kurulu, Lefkoşa İçme Suları'nın İdaresinin Lefkoşa Belediyesine devredilmesi ile ilgili 5-H-994-84 sayılı ve 6.12.1984 tarihli kararın iptaline karar verdi."

Bu karar da 30.12.1986 tarihini taşıma-kta olup Resmi Gazetenin 30.1.1987 tarihli 12 sayılı nüshas-ında 3 sayılı amme enstrümanı o-l-a-rak yayınlanmıştır.

Bu iki karar incelenirse birinci kararın koşullara bağlı bir karar olduğu hemen görülür. Bu kararlar teker teker incelendiğinde birinci kararın evvelâ yürürlük kazanabilmesi için Su İşleri Dairesi ile Belediye arasında bir protokol ya--pılmasını ve uygula-maya 1 Ocak 1985 tarihinden itibaren başlanmasını bir ön şart olarak ortaya koymakta olduğu görülür.

Müstedi bu maksat için iki tanık celbetmiştir. Bir tan-esi B-elediye Mali İşler Sorumlusu Ali Önöz ve diğeri de Belediye sayaç okuyucusu olarak istihdam edilen Savaş Bozat. Bu iki tanığın şahadeti incelendiğinde kararda öngörülen protokolün yapılmadığı ayrıca Bakanlar Kurulunun yapılmasını öngördüğü diğer hususların- da yerine getirilmediği anlaşılmaktadır. Bundan çıkan neticeye göre Bakanlar Kurulunun aldığı birinci karar- gerekenlerin yapıl-mamasından dolayı icra safhasına gelmemiş ve dolayısıyle bu karar da uygulanmadan öylece kalmıştır.

Müstedi Mahkemeye yaptığı beyanda 4.6.1980 tarihinde yürürlüğe giren 15/80 sayılı Belediyeler Yasasının 53. maddesinin (1). fıkrasından ve 121. maddesinde-n bahsederek belediyelerin bu yas-a- altında konutlara su götürmek ve ücretlerini tahsil etmekle yükümlü olduklarını ve bunun da Anayasanın 113. ve 119. maddelerine uyg-u-n olduğunu, yasanın emredici bir karakteri olduğu savını ileri sürmüştür.

-Bu argümana katılma olanağını bulamadım. Bu hususta bir karara varabilmek için evvelâ Kıbrıs Yasaları Fasıl 350'nin 32. maddesi ile daha sonra da 15/80 sayılı yasasyı birlikte okumak gerekir. Fasıl 350'nin 32. maddesi aynen şöyledir:

"32. The Governor in- Council may, by order published in the Gazette, abolish any area of supply and give such incidental, consequential and supplementary directions as to him may seem fit for the effective carrying out of the order including directions for the winding up of t-he affairs of such area and for the disposal of any assets and liabilities of such area."

Bu alıntı bugünkü Türkçemizle mevcut yasalar göz önünde bulundurlarak şu şekilde tercüme edilmiştir:

"32. Bakanlar Kurulu, Resmi Gazetede yayımlanacak bir Emirnam-e ile herhangi bir su verme bölgesini iptal edebilir ve böyle bir bölgenin işlerinin tasfiyesi ve aktif ve pasiflerinin halli için talimat dahil, emirnamenin başarılı bir şekilde uygulanması için uygun göreceği, ilgili doğması muhtemel sonuçlara ilişkin ve- ek talimat verebilir."

Müstedinin Anayasanın 152(2) maddesine göre meşru bir menfaati bulunmadığına göre iptidaen böyle bir başvuruyu yapmağa hakkı yoktur. Bundan dolayı başvurunun esasına girmeden bu noktadan başvurunun iptal edilmesi gerekmektedir.

-Ancak, bu karardan istinaf edilebileceğini ve bunun aksine hüküm verilebileceğini düşünerek Müstedinin meşru menfaati olduğu noktasından hareket edecek olursak başvurunun esasına göre de şu neticeye varmak mümkün olacaktır.

Bakanlar Kurulunun 5-H-994-84 -sayılı kararı ile Müstedinin su işlerini, Su dairesi ile birlikte yapılacak bir protokol çerçevesinde ve uygulamaya 1 Ocak 1985 tarihinden itibaren başlamak üzere, yapması öngörülmüştü.

Yukarıda da belirtildiği gibi dinlenen şahadete göre protokol yapılm-amış, kararda belirtilen diğer hussular ise yerine getirilmemiştir. Kanaatimce yerine getirilmeyen, koşulları kapsayan kararın herhangi bir geçerliliği yoktur ve yoklukla malûl bir karardır. Nitekim Bakanlar Kurulu bu karardaki şartların yerine gelmediğini- görerek iki seneye yakın bir zaman sonra, 30.12.1986 tarihinde aldığı bir kararla daha önceki bu kararını iptal etmiştir. Acaba bu kararı iptal etmeğe yetkisi mevcut mu idi? Şimdi bunu incelemek gerekir.

İdari işlem ve kararların geri alınıp alınamayaca-ğı veya bunların hangi hallerde geri alınamayacağı konusu idare hukukunda oldukça işlenmiş ve açıklık ve kesinlik kazanmış bulunmaktadır. Bu konuda genel esaslar kısaca şöyle özetlenebilir:

İdarenin usul ve yasaya uygun olarak yaptığı işlem ve aldığı kara-rlar; vatandaşlar hakkında kazanılmış hak teşkil ettiği hallerde idare hiçbir zaman bu işlem ve kararlardan kendiliğinden ve her istediği vakit rücû edemez.

İdare, usul ve yasaya açıktan açığa aykırı olmayan ve fakat içtihada mütehammil yanlış tasarruflar-dan makûl bir süre içinde rücû edebilir. Bu sürenin geçmesi sebebiyle kesinleşmiş olan idari işlemler ilgiliyi olduğu kadar idareyi de bağlar. Ancak bu tarzda eylem ve işlemde bulunmaya, ilgilinin idareyi yanıltması, gerçeğe aykırı beyan ve harekette bulun-ması ile hile ve hud'a yapması iyi niyet ve doğrulukla bağdaştırılması mümkün olmayan kötü niyet müstenit hal ve hareketleri, yalan beyan ve belgeleri sebep olmuş ise, bu gibi işlemler bu esasın dışında sayılır ve geri alınabilir. Bunlar ilgililer hakkında- kazanılmış bir hakkın doğmasına esas mesned teşkil edemeyecekle- rinden bu gibi işlemlerin geri alınması da bir hakkı ve merşu menfaati ihlâl etmiş sayılmaz.

Yasa uyarınca yetkili kılındığı hallerde, idare aldığı karardan rücû edebilir.

İşlem ve kararda- öngörülen koşulları, kazanılmış hakların sahibi yerine getirmediği hallerde idare işlem veya kararını geri alabilir.

Açıktan açığa yasaya aykırı veya tamamıyle görev ve yetki dışı tasar- ruflar hükümsüzlükle malûl olduklarından bunlar hiçbir zaman sıhhat- iktisap edemeyeceklerinden her vakit ortadan kaldırılabilir.

Bu prensipler hususunda (görünüz YİM 5/76 sayı ve 18.3.1977 tarihli Fevzi Direkoğlu ile KTFD Çalışma Rehabilitasyon ve Lefkoşa Sosyal İşler Bakanlığı vasıtasıyle KTFD Davası)

Yukarıdaki prens-ipleri aynen benimserim. Bu davanın prensiplerinden anlaşıldığına göre İdarenin usul ve yasalara uygun olarak aldığı kararlar Müstedi hakkında kazanılmış bir hak teşkil ettiği takdirde Müstedaaleyin o karardan rücû etmesine, onu iptal etmesine hak ve yetki-si mevcut değildir. Ancak sözkonusu Bakanlar Kurulu kararı yukarıda da değinildiği gibi tekemmül etmiş bir karar değildir. Koşullara bağlı bir karar olup tekemmül edebilmesi için öngörülen koşulların yerine getirilmesini gerektirmekte idi. En başta Müstedi- ile Su dairesinin oturup bir protokol yaptıktan sonra kararın işlerlik kazanacağı belirtilmişti. Hatta Bakanlar Kurulu işlemeğe başlangıç tarihi olarak da 1 Ocak 1985 tarihinden itibaren başlamasını öngördüğü halde aradan uzun bir zaman geçmesine rağmen p-rotokol yapılmamış ve kararda öngörülen şartlar yerine getirilmemiştir. Bu böyle olunca da ortada yürürlük kazanan bir karar olmadığından 30.12.1980 tarihinde Bakanlar Kurulu tekrar aldığı bir kararla daha önceki kararı iptal etme yoluna gitmiştir. Kanımca- Bakanlar Kurulunun kararı iptal etmeğe hak ve yetkisi mevcuttu ve bunu yapmakla da Müstedinin haklarına aykırılık teşkil etmiş bir durum mevcut değildir. Çünkü yürürlük kazanmayan şarta bağlı birinci kararın yürürlük durumu zaten doğmamıştı ve Fasıl 350'y-e göre de Bakanlar Kurulunun kararı düşürme ve iptal etme yetkisi olduğu cihetle birinci kararı iptal edebilirdi. Nitekim Bakanlar Kurulu da birinci kararı iptal etmiştir. Kanaatimce Bakanlar Kurulunun koşulların yerine getirile- memesinden dolayı iptal et-tiği sözkonusu karardan dolayı Müstedinin meşru menfaatini direkt olarak olumsuz yönde etkileyecek bir durum meydana gelmemiştir.

Bu böyle olduğuna göre de Müstedinin böyle bir başvuruyu yapmağa hakkı yoktur.

Netice itibarıyle başvuru yukarıdaki nedenl-erden dolayı redolunur, masraflarla ilgili herhangi bir emir veilmez.


(Hamdi Atalay)
Yargıç

24 Ocak 1989

-


-


305



-


Full & Egal Universal Law Academy