Yüksek İdare Mahkemesi Numara 259,62/2012,2014 Dava No 3/2017 Karar Tarihi 30.01.2017
Karar Dilini Çevir:
Yüksek İdare Mahkemesi Numara 259,62/2012,2014 Dava No 3/2017 Karar Tarihi 30.01.2017
Numara: 259,62/2012,2014
Dava No: 3/2017
Taraflar: LONGSON (EU) Enterprises Ltd. ile Gazimağusa Belediyesi arasında
Konu: İhmal - İdari ihmal - İdari ihmal için idareye başvuruda bulunulmuş olması gerekliliği - İnşaat ruhsatı talebi.
Mahkeme: YİM
Karar Tarihi: 30.01.2017

-D.3/2017 Birleştirilmiş
YİM: 259/2012 ve 62/2014


Yüksek İdare Mahkemesinde.
Anayasanın 152. Maddesi Hakkında.

Mahkeme Heyeti: Narin F. Şefik, Mehmet Türker, Tanju Öncül.


- YİM: 259/2012


Davacı: LONGSON (EU) Enterprises Ltd. DAÜ Yurtlar Bölgesi -
Mağusa.

- ile -


Davalı: Gazimağusa Belediyesi Başkanı, Başkan Yardımcısı,
Belediye Meclis Üyeleri ve Gazimağ-usa Şehri Türk
Hemşehrileri n/d Gazimağusa Belediyesi-Mağusa.


A r a s ı n d a


Davacı namına: Avukat Salih M. Çağdaşer.
Davalı namına: Avukat Saffet Mehmetalioğulları.



- YİM: 62/2014


Davacı: LONGSON (EU) Enterprises Ltd. DAÜ Yurtlar Bölgesi -
Mağusa.

- ile -


Davalı: Gazimağusa Belediyesi Başkanı, Başkan Yardımcısı,
Belediye Meclis Üyeleri ve Gazimağusa Şehri Türk
- Hemşehrileri n/d Gazimağusa Belediyesi-Mağusa.


A r a s ı n d a


Davacı namına: Avukat Salih M. Çağdaşer.
Davalı namına: Avukat Saffet Mehmetalioğulları.
-----------------

- K A R A R

Narin F. Şefik: Bu davada üç ayrı karar okunacaktır. Olguların yer aldığı ilk karar Yargıç Mehmet Türker tarafından okunacaktır.

Mehmet Türker: Davacı, Davalı aleyhine dosyaladığı 259/2012 No.lu davada:

"A- Davalının, Davac-ının 13/08/2012 tarihinde inşaat
ruhsatı almak için yapmış olduğu müracaat talebini
yerine getirmemekle ve/veya inşaat ruhsatı
vermemekle bir ihmalde bulunduğuna ve bu ihmalin
yapılmaması gerektiğine ve yapılması ihmal oluna-n
işlemin yapılması gerektiğine dair bir beyan
ve/veya mahkeme emri,

B- Davacının inşaat ruhsatı almak için yaptığı 02/10/2012
tarihli müracaatını Davalının herhangi bir suretle
ve/veya anayasal süre içerisinde karara- bağlamaması
ve/veya kararı gerekçeleri ile birlikte Davacıya
bildirmemesi suretiyle yapmış olduğu ihmalin
yapılmaması gerektiğine ve yapılması ihmal olunan
eylem veya işlemin yapılması gerektiğine karar
verilmesi,

- C- Davacının Davalıya yapmış olduğu 02/10/2012 tarihli
yazı ve/veya talebine ve/veya müracaatına yönelik
herhangi bir işlem yapmamakla ve/veya onaylamamakla
ve/veya anayasal süre içerisinde karara bağlamaması
ve/veya ka-rarı gerekçeleri ile birlikte Davacıya
bildirmemesi suretiyle yapmış olduğu ihmalin
yapılmaması gerektiğine ve yapılması ihmal olunan
eylem veya işlemin yapılması gerektiğine karar
verilmesi."


62/2014 No.lu davada ise-:

"A- Davalının, Davacının 13/08/2012 tarihinde inşaat
ruhsatı almak için yapmış olduğu müracaat talebini
yerine getirmemekle ve/veya inşaat ruhsatı
vermemekle bir ihmalde bulunduğuna ve bu ihmalin
yapılmaması gerektiği-ne ve yapılması ihmal olunan
işlemin yapılması gerektiğine dair bir beyan
ve/veya mahkeme emri,

B- Davalının, Davacının 13/08/2012 tarihinde inşaat
ruhsatı almak için yapmış olduğu müracaatla ilgili
ve/veya 02/01/2014- tarihli ve GMB/110-05(1) sayılı
kararının ve/veya işleminin tamamen hükümsüz ve
etkisiz olduğuna ve herhangi bir sonuç
doğurmayacağına dair Muhterem Mahkemenin karar
vermesi,

C- Davalının 02/01/2014 tarihli ve GMB/11-0-05(1)
sayılı kararının ve/veya işleminin tamamen
hükümsüz ve etkisiz olduğuna ve herhangi bir
sonuç doğurmayacağına dair Muhterem Mahkemenin
karar vermesi,

D- Davacının Davalıya yapmış olduğu 13/08/2012 tarihli
- yazı ve/veya talebine ve/veya müracaatına yönelik
herhangi bir işlem yapmamakla ve/veya inşaat
ruhsatını onaylamamakla ve/veya inşaat ruhsatını
vermemekle yapmış olduğu ihmalin yapılmaması
gerektiğine ve yapılması ihm-al olunan eylem veya
işlemin yapılması gerektiğine karar verilmesi."

taleplerinde bulunmuştur.

259/2012 ve 62/2014 No.lu davalar birleştirilerek dinlenmiştir.


MESELE İLE İLGİLİ OLGULAR
Tarafların mutabık kaldığı ve müştereken beyan et-tiği olgulara göre:

"1) Davacı, 19.9.2007 tarihli kira sözleşmesi tahtında
Vakıflar Örgütü ve Din İşleri Dairesinin mal
sahibi olduğu araziyi yurt yapma maksadıyla
30 yıllığına, S(K-11)1515-2007 sayılı Bakanlar
Kurulu kara-rı ile kiraladı.

2) Davaya konu inşaat ruhsatı alınması için müracaat
edilen 110/2012 numaralı proje tüm vizelerini
gerekli makamlarından almıştır.

3) Proje, Mimarlar Odası tarafından vizelenmiş bir
projedir.

4) İnşaat- ruhsatı verilmesi için herhangi bir teknik
ve/veya mimari ve/veya herhangi bir statik problemi
yoktur.

5) Davalının inşaat ruhsatı verilmemesi ile ilgili
tek gerekçesi, mezkûr mala yurt yapılmasına
Doğu Akdeniz Üniversites-inin onayı olmamasıdır."

Duruşma günü, taraflar, yine mutabakatla 21 adet belgeyi emare olarak ibraz etmişlerdir.

Emarelerin ibrazından sonra, taraflar herhangi bir tanık celbetmeyip, Mahkemeye hitapla yetinmişlerdir.

Bu davada sunulan -emareler, tarafların müşterek olgularında kabul ettiği hususlar ve hitapları çerçevesinde, tarafların sunduğu müşterek olguları dışında, şu hususlar da ihtilâfsız olgu olarak ortaya çıkmaktadır:

Davacı ile Vakıflar Örgütü ve Din İşleri Dairesi arasın-da yapılan 19/9/2007 tarihli (Emare 1) Kira Sözleşmesi ile, Vakıflar Örgütünün mal sahibi olduğu DAÜ kampüs alanında bulunan arazi, öğrenci yurdu yapılması amacı ile, Bakanlar Kurulunun onayı ile Davacıya 30 yıl süre ile kiralanmıştır. Sözleşmedeki diğer k-oşullar yanında, Davacı ilgili yasal mevzuata uygun olarak hazırlayacağı proje için öncelikle Doğu Akdeniz Üniversitesi ve mal sahibinin (Vakıflar Örgütü ve Din İşleri Dairesinin) onayını alacaktır. Mal sahibinin onay vereceği proje için KKTC resmi makamla-rından gerekli her türlü onay kiracı yani Davacı tarafından alınacaktır. Kiracı tarafından gerçekleştirilecek yatırım Doğu Akdeniz Üniversitesinin onayına tabi olup, projede yapılacak revizeler mal sahibinin onayına sunulacaktır. Davacı Kira Sözleşmesi ile- kendisine kiralanan arazi üzerinde öğrenci yurdu yapmak için bir proje hazırlayıp, mal sahibi Vakıflar Örgütü ve Din İşleri Dairesi ve Doğu Akdeniz Üniversitesinin onayına sunmuştur. Doğu Akdeniz Üniversitesinin proje ile ilgili görüşünü bildirmemesi üzer-ine, Vakıflar Örgütü ve Din İşleri Dairesi DAÜ Rektörlüğüne 2/11/2010 tarihli (Emare 3) yazıyı yazarak, Davacının sunduğu proje ile ilgili görüşlerini en geç 22/11/2010 tarihine kadar Vakıflar İdaresine bildirmesini, aksi takdirde projenin onaylanmış olduğ-unun kabul edileceğini bildirmiştir.

Davacı, 13/8/2012 tarihinde, hazırladığı yurt projesine inşaat ruhsatı vermesi için Davalıya başvurmuştur. Tarafların müştereken sundukları olgularda da kabul ettikleri üzere, Davacı proje için ilgili mevzuat gere-ğince Mimarlar Odası dahil gerekli tüm makamlardan vize almış olup, projenin inşaat ruhsatı verilmesi için teknik, mimari veya statik bir problemi bulunmamaktadır.

Davalı Gazimağusa Belediyesi, Vakıflar Örgütü ve Din İşleri Dairesine yazmış olduğu 22-/8/2012 tarihli (Emare 6) yazı ile, Davacının sunmuş olduğu yurt projesi hakkında görüş talep etmiştir.

Kıbrıs Vakıflar İdaresi, 7/9/2012 tarihinde Davalı Gazimağusa Belediyesine yazmış olduğu cevap yazısı ile
(Emare 7), yurt yapım projesi DAÜ Kam-püsünde olduğundan ve kira mukavelesinde yurt yapım projesinin Doğu Akdeniz Üniversitesi tarafından da uygun bulunması şartı olduğu nedeniyle, Doğu Akdeniz Üniversitesinden defalarca görüş talep edilmesine rağmen görüş vermemesi üzerine, son kez olarak gör-üş vermesi için 2/11/2010 tarihli yazı ile (Emare 3) 22/11/2010 tarihine kadar Doğu Akdeniz Üniversitesine süre verildiği ve görüş vermemeleri halinde projeyi onaylamış olduklarının kabul edileceğinin bildirildiğini belirtmiştir.

Doğu Akdeniz Ünive-rsitesi Davalı Gazimağusa Belediyesine yazmış olduğu 20/9/2012 tarihli yazı ile (Emare 15), Vakıflar Örgütü ve Din İşleri Dairesi ile Davacı arasındaki Kira Sözleşmesinin 5. maddesine istinaden Üniversiteye iletilen projenin, Doğu Akdeniz Üniversitesi tara-fından uygun bulunmadığını Davalıya bildirmiştir.

Davalının, Davacının 13/8/2012 tarihli 110/2012 sayılı inşaat ruhsatı başvuru ve/veya talebine cevap vermemesi üzerine, Davacı, Davalıya gönderdiği 2/10/2012 tarihli yazı
ve/veya ihbar ile (Emare 8-), inşaat ruhsatı başvurusuna 30 gün içerisinde cevap vermesini talep etmiştir. Davalının bu yazı ve/veya ihbara cevap vermemesi üzerine, Davacı 6/11/2012 tarihinde Davalıya aynı içerikte bir yazı ve/veya ihbar göndererek (Emare 9), inşaat ruhsatı başvuru -veya talebine cevap vermesini yeniden talep etmesine rağmen Davalı Davacıya olumlu veya olumsuz herhangi bir cevap vermemiştir. Bunun üzerine Davacı, 30/11/2012 tarihinde Davalı aleyhine, 259/2012 No.lu ihmalin sonlandırılması davasını ikame etmiştir.

- Davalı Gazimağusa Belediyesi, Davacıya gönderdiği 2/1/2014 tarih ve GMB/110-05(1) sayılı (Emare 16) yazı ile, Doğu Akdeniz Üniversitesinin 20/9/2012 tarihli yazı ile
(Emare 15) projenin uygulanmasını uygun bulmadığını bildirdiği nedeniyle, inşaat ruhs-atı verilmesinin mümkün olmadığını Davacıya bildirmiştir. Bunun üzerine Davacı, Davalı aleyhine,
62/2014 No.lu davayı ikame ederek, Davalının bu kararının hükümsüz ve etkisiz olduğuna ve herhangi bir sonuç doğurmayacağına karar verilmesini talep etmiştir.-

İNCELEME
Davacı, 13/8/2012 tarihinde inşaat ruhsatı almak için yaptığı başvurusu gereğince, Davalının kendisine inşaat ruhsatı vermemekle ihmalde bulunduğunu, keza 13/8/2012 tarihli inşaat ruhsatı başvurusuna Anayasal süre olan 30 gün içinde cevap v-ermesi için Davalıya yazdığı 2/10/2012 tarihli yazıya cevap vermemesi ile de ihmalde bulunduğunu ileri sürmektedir.

İhtilâfsız olgulardan görüleceği gibi, Davacı, 19/9/2007 tarihli Emare 1 Kira Sözleşmesi ile, Vakıflar Örgütü ve Din İşleri Dairesini-n mal sahibi olduğu, Doğu Akdeniz Üniversitesi Kampüs alanında bulunan ve yurt yapmak için, 30 yıllığına kiraladığı arazi üzerinde yapacağı öğrenci yurdu için, sözleşme şartlarına uygun olarak hazırladığı projeye inşaat ruhsatı almak üzere 13/8/2012 tarihi-nde 110/2012 sayılı başvuru ile Davalıya müracaat etmiş, Davalının Davacının bu başvurusuna cevap vermemesi üzerine, Davacı 2/10/2012 tarihinde Davalıya yazılı bir dilekçe vererek, inşaat ruhsatı verilmesini ve/veya bu dilekçesine 30 gün içinde yazılı ve g-erekçeli bir cevap vermesini talep etmiş ancak Davalı Davacıya inşaat ruhsatı vermediği gibi dilekçesine de 30 gün içerisinde bir cevap vermemiştir. Davalının Davacının 2/10/2012 tarihli dilekçesine cevap vermemesi üzerine, Davacı 6/11/2012 tarihli bir yaz-ılı dilekçe ile yeniden Davalıya başvurarak taleplerini tekrarlamıştır. Ancak Davalı, Davacının 6/11/2012 tarihli dilekçesine de herhangi bir yanıt vermemiştir. Davalı 2/1/2014 tarihinde ise, 13/8/2012, 2/10/2012 ve 6/11/2012 tarihli başvuru ve/veya yazılı- dilekçelerine cevaben, Doğu Akdeniz Üniversitesinin 20/9/2012 tarihli yazısı ile projeyi uygun bulmadığını bildirdiği nedeniyle, Davacıya inşaat ruhsatı verilemeyeceğini bildirmiş, yani Davacının müracaatlarına yanıt vererek inşaat ruhsatı verilmesi taleb-ini reddetmiştir.

İdare Hukukunda bir ihmalin var olduğunu söyleyebilmek için, idarenin hukuken yapmakla yükümlü olduğu bir işi yapmaması ve yapmayacağına dair bir karar vermemiş olması gerekir. Diğer bir deyişle, idarenin bir ihmalinin olması için, -bir işlem yapmaması veya bir karar almaması gerekir. İdari bir işlem veya kararın olduğu bir konuda idarenin ihmali olamaz. Eğer idare, kanunen yapması gerekli bir işlemi yapmayacağı kararını verirse veya bir işlem yapması ya da bir karar alması için kendi-sine yapılan bir başvuruyu yazılı olarak reddederse, bir idari işlem veya bir idari karar oluştuğundan artık bir idari ihmalden bahsedilemez. Böyle bir durumda, idarenin yapmış olduğu işlem veya almış olduğu karara karşı, "hukuka aykırı olduğu" iddiası ile-, bu karar veya işlemden meşru menfaati etkilenen kişi tarafından Yüksek İdare Mahkemesinde ancak bir iptal davası açılabilir. Bu durumda ortada idarenin bir ihmali kalmadığından, ihmalin sonlandırılması davası söz konusu olamaz ve ihmalin sonlandırılması -ile ilgili bir talep ve dava ileri gidemez.

İdare Hukuku ilkelerine göre, idarenin bir ihmaline karşı açılan bir ihmalin sonlandırılması davasının Yüksek İdare Mahkemesinde kabul edilmesi, ihmal olup olmadığı ile ilgili inceleme yapılması ve bu husu-sta bir karar verilebilmesi için davacının idareye başvurarak başvurusunda idareden talep ettiği işlemin ya da eylemin idare tarafından yapılmamış olması gerekir. İdarenin davacının başvuru veya talebini reddetmesi nedeniyle bu ret kararına karşı davacı ta-rafından idari yargı denetimini başlatan bir iptal davası açılması halinde, Yüksek İdare Mahkemesinin, bu davaya ek olarak, idarenin davacının talebine cevap vermemesi nedeniyle davacının açtığı ihmalin sonlandırılması davasını kabul etmemesi gerekir.

- Bu hususta YİM 144/86 D.29/88'de şöyle denmektedir:

"Bu safhada iken bir hususa değinmek istiyorum.
Müstedi esas talebinin (b) paragrafında, emeklilik
müracaatına Müstedaaleyh No.2 tarafından cevap
verilmemesi hususundaki ihmal ile yanı-t verilmemesinin
mezkûr müracaatın reddi sayıp bu red kararını başvuru
konusu yapmıştır. Müstedi red kararını başvuru konusu
yaparak meselenin esasına girdiği cihetle, mezkûr ihmal
ile ilgili talebi daha ileri gidemez (Gör: Phedias 1.
Kyria-kides v. The Republic, 1 R.S.C.C. 66, YİM 71/84
Cemal Gökçora ile KKTC İskân ve Rehabilitasyon Bakanlığı
ve diğeri). Olgulardan da görülebileceği gibi, bu
başvuruda Müstedaaleyh No.1 ve Müstedaaleyh No.2'nin
Müstedinin emeklilik müracaatlarını re-ddeden mezkûr
kararları vardır. Ortada bu olumsuz kararlar olduğuna
göre, bu konularda aynı zamanda Yönetimin ihmalinden
de söz edilemez. (Gör: Turhan Öztürk v. The Republic,
2 R.S.C.C. 35, at P.41)."


Aynı prensiplere YİM 147/85 D.1/89 ve -YİM 71/1984
D.16/1986'da dayanılarak Davacıların ihmalin sonlandırılması ile ilgili talep ve/veya başvuruları reddedilmiştir. Bu kararlarda da ihmalin sonlandırılması ile ilgili başvrular reddedilirken, YİM 147/85 D.1/89'da şöyle denmektedir:

"Bu mes-elede Müstedinin müracaatını reddeden emare 8
red kararı vardır. Ortada bu olumsuz karar olduğuna
göre, bu konuda aynı zamanda Müstedaaleyh No.2'nin
ihmalde bulunduğundan da söz edilemez (Gör: Turhan M.
Öztürk and The Republic, 2 R.S.C.C. p.35- aat p.41).
Kaldı ki, bu başvuruda red kararının doğru olduğu
sonucuna da varılmıştır. Bu durum karşısında,
Müstedinin 3. talebinin de reddedilmesi gerekir."


YİM 71/84 D.16/86'da ise Phedias I. Kyriakides and The Republic of Cyprus, Thro-ught The Minister of Interior (R.S.C.C. Vol.I s.66) davasındaki karara atıfta bulunularak:

"Yukarıda alıntısı yapılan mahkeme kararından açıklıkla
görülebileceği gibi sözü edilen Anayasal madde anlamında
bir dilekçe yine o maddenin öngördü-ğü süre zarfında
gerekli yanıt verilmediği hallerde kişinin yetkili
mahkemeye müracaat etme hakkı vardır. Ancak böyle bir
kişi yetkili mahkemeye başka bir çare için müracaat
ettiği zaman artık onun yapmış olduğu dilekçeye cevap
verilmed-iği keyfiyetinden yakınması söz konusu olamaz.
Böyle bir durumda alıntıdan da görülebileceği gibi onun
artık meşru bir menfaatı kalmaz."

denmiştir.

Yine bu hususta Tufan Erhürman'ın İdari Yargılama Hukuku
adlı kitabında, sayfa 178'de şöyl-e denmektedir:


"İdareye bir eylem ya da işlem yapması için
başvurulması ve başvurunun yazılı olarak reddedilmesi
durumunda ortaya bir idari işlem ya da karar çıkacağından,
artık bu işlem ya da kararın hukuka aykırı olduğu
iddiasıyla aç-ılacak bir iptal davası gündeme gelecektir
ki bu durumda ihmalin sonlandırılması davası söz konusu
olmayacaktır."


Yüksek İdare Mahkemesi, daha sonraki birçok kararında da, idarenin ihmalinin var olması için idarenin bir karar almaması, bir -işlem yapmaması gerektiğini belirtmektedir. Nitekim YİM 130/2011 D.23/2013 sayılı kararda, ihmalin tanımı ve ihmalin oluşumu ile ilgili YİM'in diğer kararlarından bazıları olan YİM 20/2010 D.17/2012, YİM 32/2001 D.3/2006,
YİM 136/2001 D.13/2002 sayılı kar-arlarına da atıfta bulunduktan sonra, şöyle denmektedir:

"Görülebileceği gibi, idari ihmalde, idarenin
karar almaması, işlem yapmaması temel kabul edilmiştir.
Ortada idari bir işlem veya karar varsa, artık idari
ihmalden bahsetmek mümkün ol-mayacaktır. Nitekim,
YİM 144/86 (D.29/88) sayılı kararda, idarenin bir
konuda olumsuz idari işleminin bulunması halinde,
aynı zamanda yönetimin ihmalinden de söz etmenin
mümkün olamayacağı belirtilmiştir."


Olgulardan görüleceği üzere Davalı-, Davacının 13/8/2012 tarihli inşaat ruhsatı başvurusuna ve yine aynı talebi içeren 2/10/2012 tarihli müracaatına 2/1/2014 tarihinde yazılı bir cevap vererek, Davacının inşaat ruhsatı talebini, bu cevapta belirttiği gerekçelerle reddetmiştir. Davalının Dav-acının bu müracaatlarını reddetmesi ile, ortaya bir idari karar çıkmıştır.

Davacı, Davalı aleyhine ikame etmiş olduğu 62/2014 No.lu davada, inşaat ruhsatı verilmesini reddeden ve/veya kendisine inşaat ruhsatı verilemeyeceğine dair Davalının 2/1/2014 -tarihli kararının iptali ve hükümsüz kılınmasını talep etmesine rağmen, 62/2014 ve 259/2012 No.lu davalarda, ayrıca, Davacının, 13/8/2012 tarihli inşaat ruhsatı almak için yaptığı müracaattaki talebini yerine getirmemek ve kendisine inşaat ruhsatı vermemek-le ve 2/10/2012 tarihli aynı içerikli müracaatına cevap vermemekle de ihmalde bulunduğuna karar verilmesini talep etmektedir.

Davacı Davalının inşaat ruhsatı verilemeyeceği kararının, yani Davalının başvurusunu reddederek almış olduğu olumsuz bir ida-ri kararın iptali ve hükümsüz kılınması için, YİM'de dava açarak, bu yönde bir yargısal işlem başlatmıştır. İdarenin almış olduğu bir kararla ortaya çıkan ve iptali için dava açılarak yargısal işlem ve denetim başlatılan bir idari karar varken, bir idari i-hmalden bahsedilemez ve böyle bir durumda, Yüksek İdare Mahkemesinin, idarenin bir karar almaması ve/veya Davacının başvurusuna cevap vermemesi ile ilgili olarak idarenin ihmalde bulunduğuna karar vermesi ve ihmalin sonlandırılması taleplerini içeren davay-ı kabul etmemesi ve reddetmesi gerekmektedir.

Belirtilenler ışığında, Davacının ihmalin sonlandırılması talepleri ile ilgili 259/2012 No.lu davadaki tüm taleplerinin ve davasının ve 62/2014 No.lu davada ihmalin sonlandırılması ile ilgili olan "A" ve- "D" paragraflarındaki taleplerinin reddedilmesi gerekmektedir.

62/2014 No.lu davada Davacı, Davalının kendisine inşaat izni verilemeyeceğine dair 2/1/2014 tarih ve GMB/110-05(1) sayılı kararının hükümsüz ve etkisiz olduğuna ve herhangi bir sonuç doğ-urmayacağına karar verilmesini talep etmektedir.
Tarafların mutabık kaldıkları müşterek olgulara göre, Davacının inşaat ruhsatı alabilmek için Davalıya sunduğu ve/veya müracaatta bulunduğu proje için mevzuat gereği vize alması gerekli tüm makamlardan -vize alınmıştır. Projenin inşaat ruhsatı verilmemesini gerektirecek teknik, mimari ve/veya statik problemi bulunmamaktadır. Davalının, Davacının inşaat ruhsatı almak için müracaatta bulunduğu projeye
inşaat ruhsatı vermemesinin tek gerekçesi, Doğu Akdeniz- Üniversitesinin projeyi uygun bulmadığını Davalıya bildirmesidir.

Davalı, Davacının inşaat ruhsatı almak için sunduğu projenin ilgili yasalara veya tüzüklere aykırı olduğunu ileri sürmemektedir. Tam aksine projenin tüm ilgili mevzuata uygun olduğunu- kabul etmektedir. Davalının Davacıya inşaat ruhsatı vermeme gerekçesi, Doğu Akdeniz Üniversitesinin projeyi uygun bulmadığını belirten 20/9/2012 tarihli Davalıya yazdığı yazıdır. Emare 15 olarak kaydedilen bu yazı şöyledir:

"Sayı: 210/816/491

20 -Eylül 2012

Sayın Oktay KAYALP
Gazimağusa Belediye Başkanı

Konu: Longson (EU) Enterprises Ltd.nin Yurt Projesi hk.

İlgi: Doğu Akdeniz Üniversitesi Rektörlüğü'ne hitaben
yazmış olduğunuz GMB/110-05 (793) sayı ve 22/08/2012
tarihli- yazı.

Vakıflar Örgütü ve Din İşleri Dairesi ile Longson (EU)
Enterprises Ltd. arasındaki takriben 19/09/2007 tarihli
sözleşmeye ve/veya sözleşmenin 5'inci maddesine
istinaden, Üniversitemize iletilen projenin tarafımızdan
uygun bulun-madığı saygılarımla bilgilerinize sunarım.

Prof.Dr.Abdullah Y. ÖZTOPRAK
Rektör"


Bu yazıda atıfta bulunulan Davacı ile Vakıflar Örgütü
ve Din İşleri Dairesi arasında aktedilen Emare 1 Kira Sözleşmesinin 5. maddesi ise aynen şöyledir:


"K-iracı söz konusu emlak üzerine imar kuralları
çerçevesinde müsaade edilen azami inşaat alanını
kullanarak Doğu Akdeniz Üniversitesi ve Vakıflar
İdaresinin uygun göreceği proje çerçevesinde
asgari 240 yatak kapasiteli öğrenci yurdu inşaas-ı
yatırımını gerçekleştirmekle sorumludur. İşbu
maddeye kısmen ve/veya tamamen uyulmaması halinde
Mal Sahibinin işbu kira sözleşmesini tek taraflı
olarak feshetmeğe hakkı olacak ve kiracı bu gibi
bir fesihten dolayı herhangi bir zarar- - ziyan
ve tazminat talebinde bulunmayacaktır."


Bu aşamada incelenmesi ve açıklığa kavuşturulması gereken husus, Doğu Akdeniz Üniversitesinin Davacı ile Vakıflar İdaresi arasındaki sözleşmede var olan bu maddeye göre projeyi uygun bulmadığını D-avalıya bildirmesinin ve Davalının buna dayanarak, Davacıya inşaat ruhsatı vermemesinin, yasal ve haklı bir nedene dayanıp dayanmadığıdır.

Olgular ve emarelerden ve özellikle Emare 1 Sözleşmeden açıkça anlaşıldığı gibi, Emare 1 Kira Sözleşmesi Davac-ı ile Vakıflar İdaresi arasında yapılmış, Vakıflar İdaresinin mal sahibi bulunduğu Doğu Akdeniz Üniversitesi Kampüs alanı içerisindeki arazinin öğrenci yurdu yapılması için Davacıya kiralanması ve Davacının bu arazide sözleşmede belirtildiği şekilde bir öğ-renci yurdu yapması ile ilgilidir. Doğu Akdeniz Üniversitesi, Sözleşmenin tarafı değildir. Sözleşme yapılırken sözleşmeye konu ve Vakıflar İdaresinin mal sahibi olduğu arazide yapılacak yurt için, sözleşmenin tarafı olmayan Doğu Akdeniz Üniversitesinin de -uygun göreceği bir projenin yapılması için sözleşmenin taraflarınca mutabık kalınmıştır.

Fasıl 96 Yollar ve Binalar Yasası'nın 3. maddesine göre, inşaat ruhsatı başvurularında inşaat ruhsatı verme veya vermeme yetkisi Davalının yetkisindedir. Aynı Ya-sa'nın 4. maddesi, Davalının bu yetkisini kullanıp inşaat ruhsatı verebilmesi için, yapılmak istenen inşaatın, Yasa'nın kurallarına ve bu Yasa uyarınca çıkarılıp yürürlükte olan Tüzük kurallarına uygun olduğu hususunda tatmin olması gerekir. İnşaat ve/veya- proje, Yasa ve ilgili Tüzük kurallarına uygun değilse böyle bir inşaat projesine izin verilemez.

Aynı Yasa'nın 8. maddesi yetkili makam olan Davalının inşaat ruhsatı verip vermeyeceğine karar verirken hangi hususları göz önünde bulunduracağını, 9. -maddesi ise inşaat ruhsatı verirken ne gibi koşullar koyabileceğini belirtmektedir.

Fasıl 96 Yollar ve Binalar Yasası'ndaki düzenlemeye göre, bu Yasa kurallarına ve bu Yasa altında çıkarılan, yürürlükteki Tüzük kurallarına uygun olarak yapılması tasa-rlanan, diğer bir ifade ile projesi yasa ve yasa gereğince çıkarılan ilgili tüzüklere uygun olan inşaatların yapımı için yetkili makam olan Davalının inşaat ruhsatı vermesi yasa gereğidir.

Bu meselede, Davalı, Davacının yapmayı tasarladığı inşaatın v-e hazırladığı yurt inşaatı ile ilgili projesinin Fasıl 96 Yollar ve Binalar Yasası kurallarına veya bu Yasa altında çıkarılan Tüzüklere veya ilgili başka herhangi bir mevzuata aykırı olduğunu ileri sürmemekte ve Davacıya inşaat ruhsatı vermemesini projenin- Yasaya ve ilgili Tüzüklere aykırı olduğu gerekçesine dayandırmamakta, bilakis projenin ilgili tüm yasal mevzuata uygun olduğunu kabul etmektedir. Davalının, Davacının yapmak istediği inşaata ruhsat vermemesinin tek gerekçesi, daha önce de belirttiğim gibi-, Doğu Akdeniz Üniversitesinin kendi kampüs alanında bulunan bu projeyi uygun bulmamasıdır. Davacı ile Vakıflar İdaresi arasında aktedilen Kira Sözleşmesine konu arazi üzerinde Davacının sözleşme şartlarına uyarak ve Fasıl 96 Yollar ve Binalar Yasası'na uy-gun olarak tüm yasal gerekleri yerine getirerek öğrenci yurdu yapacağı, Vakıflar İdaresinin malı olan arazi üzerinde yapılacak öğrenci yurdu projesi için Davacı ile Vakıflar İdaresi arasında yapılan sözleşmede taraf olmayan Doğu Akdeniz Üniversitesinin pro-jeyi uygun bulmasının öngörülmesini dikkate alarak bu arazi üzerinde mülkiyet hakkı veya başka herhangi
bir hak sahipliliği bulunmayan Doğu Akdeniz Üniversitesinin
projeyi uygun bulmadığı gerekçesi ile Davalı tarafından Davacıya inşaat ruhsatı verilmediği,- mal sahibi olan Vakıflar İdaresinin projeyi uygun bularak Davacıya inşaat ruhsatı verilmesini Davalıdan talep ettiği, Vakıflar İdaresinin Doğu Akdeniz Üniversitesine gönderdiği 2/11/2010 tarihli Emare 3 yazı ile, Üniversitenin projeye 22/11/2010 tarihine -kadar görüş vermemesi halinde projenin onaylanmış kabul edileceğini bildirdiği, Doğu Akdeniz Üniversitesinden böyle bir talepte bulunmuş olduğunu ve Doğu Akdeniz Üniversitesinin görüş vermemesi halinde projenin onaylanmış kabul edileceğini Davalıya da 7/9/-2012 tarihli Emare 7 yazı ile bildirdiği ve bu bildirim ve/veya yazılardan anlaşılacağı gibi, Emare 1 Kira Sözleşmesinin tarafı ve mal sahibi olan Vakıflar Örgütü ve Din İşleri Dairesinin, Kira Sözleşmesinin 5. maddesindeki Doğu Akdeniz Üniversitesinin "pr-ojeyi uygun görmesi" şartından vazgeçtiği dikkate alındığı zaman, Davalının Davacıya inşaat ruhsatı vermemesi ve inşaat ruhsatı başvurusunu reddetmesi yasal dayanaktan yoksun olup, Davalının bu yöndeki kararının iptal edilmesi gerekmektedir.

Netice i-tibarı ile, Davacı 259/2012 No.lu davada başarılı olamadığından 259/2012 No.lu davanın ret ve iptal edilmesine karar veririm.
62/2014 No.lu davada Davacının ihmalin sonlandırılması ile ilgili taleplerini ret ve iptal ederim.

Davalının 2/1/2014 t-arih ve GMB/110-05(1) sayılı olup Davacıya inşaat ruhsatı verilmesini reddeden kararının
hükümsüz ve etkisiz olduğuna ve herhangi bir sonuç doğurmayacağına karar veririm.

Meselenin tüm durum ve koşullarını dikkate aldıktan sonra
dava masrafları ile- ilgili herhangi bir emir vermem.

Tanju Öncül: Davacı tarafı, birleştirilmiş olarak dinlenen
ve birçok talep içeren konu davalarda temelde üç farklı talepte bulunmuştur. Taleplerden birincisi, Davacıya inşaat ruhsatı verilmemesinin ihmal oluşturduğu; iki-ncisi, Davacının 2.10.2012 tarihli müracaatının karara bağlanmamasının veya kararın gerekçeleriyle birlikte Davacıya bildirilmemesinin ihmal oluşturduğu; üçüncüsü ise, Davalının 2.1.2014 tarihli kararının hükümsüz ve etkisiz olduğu özlüdür.

Öncelikle üç-üncü talepten başlanarak konu incelendiğinde karşıma ilk olarak:

"GMB/110-05(1)2.1.2014
İnşaat ruhsatı hk.

Longson (EU) Enterprises Ltd., DAÜ, Yurtlar Bölgesi-Mağusa

Aleyhimize ikâme etmiş olduğunuz YİM 259/2012 sayılı dava bilginizdedir. Ve -yine bilginizdedir ki bu söz konusu davada 13/8/2012 tarihinde yapmış olduğunuz inşaat ruhsatı ile ilgili başvurunuza olumlu yanıt vermediğimiz iddiasındasınız.
Malumunuz olsun ki 2/10/2012 tarihinde ve/veya 6/11/2012 tarihinde ve/veya sözlü olarak yapmış -olduğunuz tüm girişimlerde, tarafınıza izahı verildiği üzere 19/9/2007 tarihinde Vakıflar Örgütü ve Din İşleri Dairesi ile yapmış olduğunuz kira sözleşmesinin 5.maddesi ve 8.maddesinin iii)bendine göre hazırlanacak proje için öncelikle Doğu Akdeniz Üniver-sitesinin onayı gerekmektedir. Ayrıca konu sözleşmenin 11.maddesinde kiracı tarafından gerçekleştirilecek yatırımın Doğu Akdeniz Üniversitesinin talep ve onayına tabi olduğundan bahsedilmektedir.
Konu keyfiyet Doğu Akdeniz Üniversitesine 22/8/2012 tarihind-e bildirilmiş ve 20/9/2012 tarih ve 210/816/491 sayılı cevap yazısında söz konusu projenin uygulanmasının uygun bulunmadığı tarafımıza bildirilmiştir. Bu nedenle söz konusu tarihlerde başvurunuz alınmakla birlikte yukarıda bahsi geçen davada yakınma konusu- yapmış olduğunuz inşaat ruhsatının tarafınıza verilmesi mümkün olmamıştır.
Ayrıca söz konusu taşınmazın koçanının da tarafımıza iletilmesi gerektiği bilginize getirilmişti.
Malumunuz olsun ki söz konusu alanda inşaat yapılabilmesi için gerekli inşaat ruhs-atının verilmesinde yukarıda belirtilenler muvacehesinde teknik sayılabilecek birkaç husus dışında tarafımızdan verilmesinde herhangi bir sakınca yoktur.

Oktay Kayalp
Belediye Başkanı
Dağıtım:DAÜ Rektörlüğü "


şeklindeki 2.1.2014 tarihli yazı çıkmaktadır-.

Konu yazıdan da anlaşılacağı üzere, inşaat ruhsatı başvurusu, Vakıflar Örgütü ve Din İşleri Dairesi tarafından değil, mal sahibi konumunda olmayan Davacı tarafından yapılmıştır. Aynı husus, Emare 5, 8 ve 9'dan da anlaşılmak-tadır. Davacı taraf, gerekl-i tüm yasal işlemleri ve belgeleri tamamladığı iddiasıyla kendisine inşaat izni verilmesi gerektiğini ileri sürmekle birlikte, huzurumuzdaki emarelerden anlaşıldığı üzere, Davacının konu inşaat izni başvurusu 19.9.2007 tarihli Emare 1 Sözleşmenin sağladığ-ı hakka bağlı olarak yapılmıştır. Emare 1 Kira Sözleşmesinin:

"5)Kiracı, söz konusu emlâk üzerinde imar kuralları çerçevesinde müsaade edilen azami inşaat alanını kullanarak Doğu Akdeniz Üniversitesi ve Vakıflar İdaresinin uygun göreceği proje çerçevesin-de asgari
240 yatak kapasiteli öğrenci yurdu inşaası yatırımını gerçekleştirmekle sorumludur. İşbu maddeye kısmen ve/veya tamamen uyulmaması halinde mal sahibinin işbu kira sözleşmesini tek taraflı olarak feshetmeğe hakkı olacak
ve kiracı bu gibi bir -fesihten dolayı herhangi bir zarar-
ziyan ve tazminat talebinde bulunmayacaktır."

şeklindeki 5'inci maddesine göre, Davacı, Doğu Akdeniz
Üniversitesinin de uygun göreceği bir projeyi yapmayı kabul etmiş ve kendisini bağladığı açık olan bu Sözleşmey-e dayanarak da, Davalıya inşaat izni verilmesi için müracaat yapmıştır. 8.8.2007 tarihli S(K-II)1515-2007 sayılı Emare 2 Bakanlar Kurulu kararı incelendiğinde, Emare 1 Sözleşmenin, bu karara dayanarak yapıldığı anlaşılmaktadır. Sözleşmeye dayanak oluştura-n Emare 2'nin:

"4.Yatırım Türü: Kiracı, DAÜ Yönetim Kurulu ve Vakıflar İdaresinin uygun göreceği proje çerçevesinde asgari 240 yatak kapasiteli öğrenci yurdu inşa edecektir."


şeklindeki "Yatırım Türü" yan başlıklı 4'üncü maddesi göz önüne alındığında da-, Davacının yine, Doğu Akdeniz Üniversitesi Yönetim Kurulunun uygun göreceği bir projeyi inşa edebileceği anlaşılmaktadır. Başta da belirtildiği üzere, bu meselede inşaat izni başvurusu, mal sahibi konumunda olduğu belirtilen Vakıflar Örgütü ve Din İşleri -Dairesi tarafından yapılmış değildir. Konu talep Davacı Şirket tarafından yapılmıştır ve ona bu hakkı veren de (böylesi bir hakkın sözleşme ile verilip verilemeyeceği ayrı bir tartışma konusu olması gerekmekle birlikte), Emare 1 ve 2 Sözleşme ve Bakanlar K-urulu kararlarıdır. Bu gerçeklik göz önüne alınarak olay incelendiğinde, mal sahibi olmayan Davacının başvurusunu inceleyen Davalı Belediyenin, başvuruya dayanak oluşturan Emare 1 ve 2'de sözü edilen ve yukarıda anılan, Doğu Akdeniz Üniversitesinin de onay-ını araması veya beklemesi hukuksal bir zemin kazanmaktadır. Hemen belirtmekte yarar vardır ki, olayın somutunda Emare 1 Sözleşmenin dayanağı, Emare 2 Bakanlar Kurulu kararı olduğundan, daha ileri giderek, 73/91 sayılı Yasa'nın 29'uncu maddesi gereği, konu- Sözleşme, Bakanlar Kurulunca yapılmak durumunda bulunulduğundan, Vakıflar İdaresinin Davalıya yazdığı, Doğu Akdeniz Üniversitesinin 22.11.2010 tarihine kadar görüş vermemesi halinde projenin onaylanmış olacağı şeklindeki Emare 7 yazısının da herhangi bir -değeri veya bağlayıcılığı bulunmamakta, aksine konu yazı yetkisizce yazılmış bir yazı görünümünde ortada durmaktadır. Bunların doğal sonucu ise, Davalının 2.1.2014 tarihli kararının hukuka aykırı olmadığıdır. Bu yaklaşımla Davacının yukarıda özetlenen üçün-cü talebinin veya bu özdeki taleplerinin reddi kaçınılmaz olmaktadır.

Davacının birinci talebi ise, inşaat ruhsatı verilmemesinin ihmal oluşturduğu yönündedir. İhmalle ilgili olarak YİM 146/2011, Dağıtım 17/2015'de:

"İdari bir organ, makam veya kişin-in Anayasa'ya göre veya yasal olarak alması gereken bir kararı almadığı veya yapması gereken bir yönetsel işlemi yapmadığının iddia edilmesi halinde, Anayasa'nın 152(2) maddesi altında bu organ, makam veya kişinin ihmalinin olup olmadığının karara bağlanm-ası için Yüksek İdare Mahkemesine başvurabilir. Böyle bir başvuru üzerine Yüksek İdare Mahkemesi, İdarenin Anayasa'ya göre veya yasal olarak alması gereken bir kararı almadığı veya yapması gereken bir idari işlemi yapmadığını saptarsa, İdarenin ihmalde bul-unduğuna karar verir. Ancak idari organ, makam veya kişi idari bir karar almak veya işlem yapmakta serbest ise, yani bir karar almak veya işlem yapmak için Anayasal veya yasal bir zorunluluğu yoksa, İdarenin bir ihmalinin olduğundan bahsedilemez. "

denm-iştir.


Yukarıda belirtilenler göz önüne alındığında, Davalının, bu meselede vermekle yükümlü olduğu bir inşaat izninin varlığından söz etmek mümkün olamamaktadır. Bu nedenle, inşaat izninin verilmemesine bağlı olarak, ta başlangıçtan bir ihmal olduğu sö-ylenebilir halde değildir. Buna bağlı olarak Davacının birinci talebi olarak özetlenmiş taleplerinin de reddi gereği bulunmaktadır.

Davacının ikinci talebi ise, 2.10.2012 tarihli dilekçesine Anayasal süre içerisinde yanıt verilmemesinin ihmal oluşturduğu- özlüdür. 27/2013 sayılı İyi İdare Yasası, 26.1.2014 tarihinde yürürlüğe girdiği için, bu meselede uygulanabilir mevzuat kapsamında değildir. Ancak bu noktada karşıma Anayasa'nın:

"76(1)Herkes, kendileriyle veya kamu ile ilgili dilek ve şikayetleri ha-kkınde tek başına veya topluca, yetkili makamlara yazı ile başvurma ve bunların süratle incelenmesi ve karara bağlanması hakkına sahiptir.
Gerekçeye dayanacak olan bu karar, en geç otuz gün içinde, dilek ve şikayet sahibine yazılı olarak bildirilir. Bö-yle bir karardan zarar gören herkes veya otuz gün içerisinde kendisine bir karar bildirilmeyen her ilgili, dilek ve şikayet konusu hakkında yetkili mahkemeye başvurabilir."

şeklindeki 76'ncı maddesinin 1'inci fıkrası çıkmaktadır.

Konu ile bağlantılı ola-rak Tufan Erhürman'ın Yüksek İdare Mahkemesinin Görev Alanı adlı eserinde sayfa 337'de:

" Dilekçeye cevap verilmesi gereken son tarihin üzerinden dört yıl geçtikten sonra verilen cevap, Anayasa'nın 76.maddesinden kaynaklanan hukuki yükümlülüğünün yerine -getirilmesi anlamına gelmemektedir. İdarenin Anayasa'nın 76.maddesinden kaynaklanan yükümlülüğü, dilekçe sahibine ne zaman olursa olsun bir yanıt vermek değildir. Buradaki yükümlülük, dilekçe sahibine en geç otuz gün içerisinde yazılı ve gerekçeli bir y-anıt vermektir. Bu durumda, otuz günlük sürenin dolmasından çok (dört yıl) sonra yanıt verilmesi, Anayasa'dan kaynaklanan hukuki yükümlülüğün yerine getirilmesi anlamına gelmeyecektir. Çünkü buradaki dört yıllık idari ihmal Davacının birçok maddi ve manev-i zarara uğraması sonucunu doğurmuş olabilir. Unutulmamalıdır ki KKTC idari yargılama hukukunda Davacının bu zararının tazminini isteyebilmesi, Anayasa'nın 152. maddesinin 6.fıkrasına göre, ancak YİM'den ihmalin sonlandırılması kararı aldıktan sonra kaza m-ahkemesinde açacağı bir tazminat davasıyla mümkündür. Burada dilekçeye yanıt verilmiş ancak idari ihmal bütün hüküm ve sonuçlarıyla birlikte ortadan kalkmamıştır. Dolayısıyla yanıtın verilmiş olması YİM'in ihmalin sonlandırılması kararı vermesini gereksiz -kılmamaktadır. Davanın gerçek anlamda konusuz kalabilmesi için, dava konusu ihmalin bütün hüküm ve sonuçlarıyla birlikte ortadan kalkmış olması gerekir."

Aynı eserin 339'uncu sayfasında ise:

"Uler'e göre, 'iptal kararlarından birtakım somut sonuçlar bek-lenir ise de yargıç önüne getirilen yalın sorun hukuka aykırılık sorunudur ve yargıç öncelikle bu sorunu çözmelidir.' Kanımca Uler'in söyledikleri ihmalin sonlandırılması davası için de geçerlidir. Bir ihmalin sonlandırılması davasında yargıcın önündeki ya-lın sorun, idari ihmalin hukuka aykırı olup olmadığıdır ve eğer yargıç idari ihmalin hukuka aykırı olduğu kanaatindeyse bunu tespit etmekten kaçınmamalıdır. Bu örnekte de, en azından Anayasa'nın 76.maddesine aykırı bir idari ihmal olduğu son derece açıktır-. Mahkeme, idareye dilekçeyle başvurulmasından yıllar sonra dilekçedeki talebin bir idari işlemle reddedilmesini gerekçe göstererek, bu yalın sorunu çözmekten ve hukuka aykırılığı tespit etmekten kaçınmamalıdır..............................................-.........................................................................................................................................
Bu arada, bu mantık silsilesinin takip edilmemesi halinde, mahkemenin, içtihat yoluyla, idareye, kötüye kullanılmaya v-e hatta ihmalin sonlandırılması davalarını anlamsızlaştırmaya müsait bir olanak tanımış olacağını unutmamak gerekir. Mahkemenin kararında izlediği akıl yürütme biçimi hâkim olursa, dilekçeye yanıt verilmemesinin ardından idareye karşı açılan tüm ihmalin so-nlandırılması davalarında, davalı idare karar aşamasına gelinceye kadar bekleyebilecek ve karar aşamasında dilekçenin reddedildiğine dair bir yanıtı Davacıya göndererek ihmalin sonlandırılması davalarını konusuz bırakabilecektir. Bu durumda davacı, o güne- kadar kaybettiği zamanı ve yaptığı masrafları görmezden gelerek, bu kez de bir iptal davası açmak, yeniden harç ödemek ve üç dört yıl daha davasının sonucunu beklemek zorunda kalacak, Anayasa'nın 76.maddesinde kendisine yüklenen yükümlülüğü yerine getirme-yen idare ise bundan dolayı hiçbir yaptırımla karşılaşmayacak, hatta hâlihazırda dört yıl beklemiş olan davacı büyük ihtimalle yılıp iptal


davası açmaktan vazgeçeceği için, yanıt vermemekten dolayı, tabir-i caizse kazançlı duruma da geçebilecektir."

de-nmiştir.

Huzurumuzdaki meseleye bakıldığında, Davacının, 2.10.2012 tarihli Emare 8 yazı ile, Davalıdan müracaatına 30 gün içerisinde cevap verilmesini istediği, ancak yazılı cevabın Davalı tarafından 2.1.2014 tarihinde verildiği gerçekleri ile karşılaşıl-maktadır. Diğer bir anlatımla Davalı İdare, Davacının dilekçesine yaklaşık 1 yıl 3 ay sonra yazılı yanıt vermiş durumdadır. Emare 8 Dilekçede, sözlü olarak inşaat ruhsatı verilmeyeceğinin Davacıya belirtildiği ibaresinin yer alması, yukarıda alıntılanan An-ayasal düzenleme ve buna bağlı olarak "yazılı" cevap verilmesi zorunluluğu göz önüne alın-dığında bir anlam ifade etmemektedir. İdarenin 1 yıl 3 ay
gibi uzun bir süre sonrası yazılı cevap vermesi, yukarıda alıntılanan eserde belirtilen ve paylaştığım, kiş-ilerin somut beklentilerinin karşılanması yanı sıra, hukuka aykırılığın tespitinin de öncelikli sorun olduğu değerlendirmesi dolayısıyla, hukuka aykırı bir durum yaratmış olarak ortada durmakta ve çözüm beklemektedir. Dolayısıyla, Davacının bu aşamada somu-t sonuçlar elde edip etmemesinden bağımsız olarak, belirtilen özdeki hukuka aykırılığın bir kararla tespiti gereklidir.

Anayasa'nın 152'nci maddesinin 4'üncü fıkrasının (c) bendi uyarınca Yüksek İdare Mahkemesi:

"Söz konusu ihmalin tamamen veya k-ısmen yapılmaması gerektiğine ve yapılması ihmal olunan eylem veya işlemin yapılması gerektiğine karar verebilir."

şeklinde karar verebilmektedir.


Bu meselede İdarenin çok gecikmeli de olsa Davacının dilekçesine yazılı bir cevap verdiği ve daha ileri g-iderek Davacıya inşaat izni vermemesinin bir ihmal oluşturmadığı, yukarıdaki değerlendirme ve saptamalardan açıkça anlaşıl-maktadır. Bu nedenle, belirtilen özdeki ihmalle ilgili bir karar üretirken, yapılması ihmal olunan eylem ve işlemin yapılması gerekti-ğine karar verilmesi gereği bu meselede söz konusu değildir.

Sonuç olarak:

Davacının 2.10.2012 tarihli müracaatına, Davalının, gerekçeleriyle birlikte Anayasal süre içerisinde yazılı cevap vermemesi suretiyle yapmış olduğu ihmalin yapılmam-ası gerektiğine karar veririm.

Davacının 259/2012 sayılı davadaki, yukarıda karara bağlanan ihmal dışındaki ihmal özlü sair iddia ve taleplerini ret ve iptal ederim. Keza 62/2014 sayılı davadaki tüm taleplerini de ret ve iptal ederim.

Kararın bütününü gö-z önüne aldığımda masraf emri verilmemesinin uygun ve adil olduğu sonucuna varırım.

Narin Ferdi Şefik: Davacı, 19.9.2007 tarihinde Vakıflar Örgütü ve Din İşleri Dairesi ile akteylediği Emare No.1 Kira Sözleşmesi ile Ma-ğusa'da dava konusu emlaki 30 yıllığına kiralamıştır. Kira sözleşmesinde belirtilen yerde öğrenci yurdu yapılacağı ve bunun da Doğu Akdeniz Üniversitesi ile Vakıflar İdaresinin uygun göreceği proje çerçevesinde olacağı yer almaktadır.

Bakanlar Kurulu, Ema-re No.2 S(K-11)1515-2007 sayılı 8.8.2007 tarihli Bakanlar Kurulu kararı ile sözleşmede yer alan malın 30 yıl süre ile Davacıya kiralanmasını onaylamıştır. Bakanlar Kurulu kararının 4.maddesinde, Doğu Akdeniz Üniversitesi Yönetim Kurulu ve Vakıflar İdaresin-in uygun göreceği projenin gerçekleştirileceği şartı yer almaktadır.

73/1991 sayılı Vakıflar Örgütü ve Din İşleri Dairesi Yasası'nın 29.maddesi, Genel Müdüre 2 yıla kadar kiralama yetkisi, Yönetim Kuruluna 10 yıl süre ile kiralama yetkisi vermekte, madde- 29(3) ise Bakanlar Kuruluna, Yönetim Kurulunun önerisi üzerine, on yıldan fazla, ancak 30 yılı aşmayacak bir süre ile kiralama yetkisi vermektedir. Nitekim Emare No.1 Sözleşme 30 yıllık bir sözleşmedir. Ancak Sözleşme Bakanlar Kurulu ile değil, Vakıflar Ö-rgütü ile akteylenmiştir.

Esasen 73/91 sayılı Yasa, Bakanlar Kuruluna, Vakıflar Örgütünün yaptığı bir kira sözleşmesini onaylama yetkisi değil, kiralama yetkisi vermiştir. Nitekim Bakanlar Kurulu Kararının tarihi 8.8.2007, Emare No.1 Kira Sözleşmesinin i-mza tarihi ise 19.9.2007'dir. Yani sözleşme koşulları Bakanlar Kurulu kararı ile öncelikle belirlenmiş, Vakıflar İdaresi bundan sonra sözleşmeyi imzalamıştır.

Davacı, Davalı aleyhine ikame ettiği 259/2012 sayılı davada, Davalının 13.8.2012 tarihinde inşa-at ruhsatı almak için yapmış olduğu müracaatı neticelendirmemek ve Davacının 2.10.2012 tarihli yazılı müracaatına cevap vermemekle ihmalde bulunduğunu; 62/2014 sayılı davada ise, 2.1.2014 tarihli Davacıya inşaat ruhsatı vermeyi reddeden kararın hükümsüz ol-duğunu ileri sürmektedir.

Emare No.11 ve 16'da, Davalının Davacıya inşaat ruhsatı vermeme nedeni olarak, Davalıya Davacı tarafından malın koçanının ibraz edilmemesi ve Doğu Akdeniz Üniversitesinin Emare No.1 Sözleşme altında Davacıya onay vermemesi yer a-lmaktadır.

23.12.2014 tarihli müşterek olgu tutanaklarında taraflar, Davalının inşaat ruhsatı vermemesinin tek gerekçesini, Doğu Akdeniz Üniversitesinin onayı olmaması diye belirtmişlerdir. Bu durumda, malın koçanının, o safhadan önce Davacı tarafından -Davalıya sunulduğu kabul edilmelidir. Emare No.1 ve 2 ışığında davaya konu malın usulünce alıcıya kiralandığı, Davalının Davacıyı, Yol ve Binalar Tüzüğü'nün 5.maddesi altında "mal sahibinin gerekli şekilde yetkili kılınan temsilcisi" kabul ettiği ve bir va-kıf malını kiralayan bir kişinin o mal üzerinde inşaat yapma yetkisi bulunduğu bu dava maksatları bakımından müşterek olgular olarak kabul edilmelidir.

Emare No.2 Bakanlar Kurulu Kararı ile Emare No.1 Kira Sözleşmesinde Doğu Akdeniz Üniversitesinin onay -şartının statüsünün ne olduğuna bakıldığı zaman, Doğu Akdeniz Üniversitesinin Emare No.1 Sözleşmeye taraf olmadığı görülür. Bakanlar Kurulu ve Vakıflar Örgütü, Doğu Akdeniz Üniversitesinin taraf olmadığı bir sözleşmeye, Doğu Akdeniz Üniversitesinin projeye- onay verme şartını koymayı uygun görmüşlerdir. Daha sonra Emare No.3 Yazı ile Vakıflar, Doğu Akdeniz Üniversitesine, 22.11.2010 tarihine kadar onay verip vermedikleri konusunda cevap vermedikleri takdirde onaylarının var olduğunun kabul edileceğini 2.11.2-010 tarihli bir yazı ile bildirmiş ve 7.9.2012'de de bu hususu Emare No.7 yazı ile Davalı Belediyeye aktarmıştır. Dolayısıyla, Vakıflar Örgütü, Doğu Akdeniz Üniversitesi onay şartını kaldırmayı uygun görmüştür.

Durum böyle olmasına rağmen, Doğu Akdeniz Ü-niversitesinin onay koşulu, Emare No.2 Bakanlar Kurulu kararından hiçbir zaman kaldırılmamıştır. Doğu Akdeniz Üniversitesi de 20.9.2012 tarihli Emare No.15 yazı ile Davalıya, Davacının projesine onay vermediğini bildirmiş, 2.1.2014 tarihinde de Davalı, Dav-acının inşaat ruhsatı müracaatını reddetmiştir.

Emare No.2 Bakanlar Kurulu kararındaki koşulların, 73/91 sayılı Yasa altında esas kira sözleşmesi şartlarını belirleyen evrak konumunda olduğu ve bu karardan Doğu Akdeniz Üniversitesinin onay şartı çıkarılm-adığı gerçeği ışığında,
her ne kadar da Vakıflar Örgütü bu şarttan vazgeçmiş olsa da, bu koşulun Bakanlar Kurulu kararından çıkmadığı müddetçe geçerli bir koşul olmaya devam ettiği kabul edilmelidir. Bu nedenle, Davalının, 2.1.2014 tarihli Davacının inşaa-t ruhsatı talebini reddeden kararında hata olmadığı açıktır. Dolayısıyla, bu hususta Sayın Tanju Öncül'ün verdiği karar ile hemfikirim ve 62/2014 sayılı davanın ret ve iptal edilmesi gerektiğini kabul eder ve bu doğrultuda karar veririm.

259/2012 sayılı d-avadaki A paragrafında yer alan
talep ile ilgili olarak, 2.1.2014 tarihli Davacıya inşaat ruhsatı verilmemesine yönelik alınan bir karar bulunması nedeni ile artık Davalının ihmalinden bahsedilemeyeceğini kabul ederim ve bu noktada Sayın Mehmet Türker'in,- 259/2012 sayılı davanın A paragrafındaki talebin ret ve iptal edilmesi doğrultusundaki kararına katılırım.

259/2012 sayılı davada, Davacının 2.10.2012 tarihli müracaatına Davalının 30 gün içerisinde cevap vermediği gerçeği ışığında, 30 gün içerisinde yan-ıt vermemekle Davalının ihmalde bulunduğunu kabul ederim. Ancak bu ihmalin de 2.1.2014 tarihli karar ışığında sona erdiğini ve dolayısıyla bu talebin de reddedilmesi gerektiğine karar veririm.

Netice itibarıyla; 259/2012 ve 62/2014 sayılı davaların ret ve- iptaline karar veririm.

Sonuç olarak;


259/2012 sayılı davanın A paragrafı oy birliği ile, B ve
C paragrafları oy çokluğu ile ret ve iptal edilir.

62/2014 sayılı dava oy çokluğu ile ret ve iptal edilir.

Masraf emri verilmez.




Narin F. Şefik- Mehmet Türker Tanju Öncül
Başkan Yargıç Yargıç



30 Ocak, 2017













2






Full & Egal Universal Law Academy