Yüksek İdare Mahkemesi Numara 228/1990 Dava No 37/1992 Karar Tarihi 18.12.1992
Karar Dilini Çevir:
Yüksek İdare Mahkemesi Numara 228/1990 Dava No 37/1992 Karar Tarihi 18.12.1992
Numara: 228/1990
Dava No: 37/1992
Taraflar: Salih Saadetoğlu ile Güv. Kuv. Kom.
Konu: Av tüfeği kayıt belgesinin iptali kararına itiraz
Mahkeme: YİM
Karar Tarihi: 18.12.1992

-D.37/92 YİM 228/90

Yüksek İdare Mahkemesi Olarak Oturum Yapan
Yüksek Mahkemede.
Yargıç Özkan Tunçağ huzurunda.
Anayasanın 152. Maddesi hakkında.

Müstedi: Salih Saadetoğlu, Haspola-t.
ile
Müstedaaleyh: Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı, Polis Genel Müdürlüğü
vasıtasıyle KKTC, Lefkoşa.
A r a s ı n d a.

Müstedi namına: Avukat Aytekin Musa.
Müstedaaleyh namına: Savcı Be-hiç Öztürk.



Yasa Maddesi: Fasıl 57 Ateşli Silâhlar Yasasının 9. maddesinin (6). fıkrası.

İstemin Özeti: Müstedinin ismine kayıtlı av tüfeğinin kayıt belgesinin Müste-dinin adından iptal edildiğini bildiren ve bu nedenle konu av tüfeğini ve kayıt belges-ini Lefkoşa Polis Müdürlüğüne teslim etmesini ve silâhını başka bir şahsa devretmek için gerekli girişimlerde bulunması istenilen kararın ve/veya işlemin tamamen hükümsüz ve etkisiz olduğuna ve herhangi bir sonuç doğurmayacağına karar verilmesi istemi.

OL-AY: Müstedi 1. sınıf odacı olarak Eski Eserler ve Müzeler Dairesinde çalışmakta olduğu bir sırada bir cinayet nedeni ile Lefkoşa Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 7 yıl hapse mahkûm edildi. Mahkûmiyet kararına karşı istinaf dosyalıyan Müstedi Yargıtayda bera-at etti. Av tüfeğini geri almak için polise müracaat eden Müstediye bir dizi zorluktan sonra av tüfeği verildi. Bilahare Müstedi Müstedaaleyhin karar ve/veya işlemi sonucu av tüfeğini Müstedaaleyhe teslim ettiğini bu nedenle de işbu başvruuyu yaptığını ile-ri sürdü.

SONUÇ: Başvuru konusu karar herhangi bir yazılı gerekçe içermemektedir. Ancak sırf bu nedenle yakınma konusu kararı iptal etmeyi uygun bulma- makla birlikte idarenin, sunulan olgular çerçevesinde konu karara varmakla makul bir idareden beklenen -bir şekilde davranmayarak yetkilerini aştığı ve Müstedinin meşru menfaatini doğrudan doğruya olumsuz bir şekilde etkilediği ortadadır. Başvuru konusu kararın hükümsüz ve etkisiz olduğuna ve herhangi bir sonuç doğurmayacağına karar verilir.



H Ü K Ü M

M-üstedi 30.11.1990 tarihinde dosyaladığı işbu başvuru ile Mahkemeden Müstedaaleyh tar-afından gönderilen Güvenlik Kuv-v-etleri Komutanlığı, Polis Gen-e-l- Müdürlüğünün P-GM (C) /271/9-12/90 sayı ve 20 K-asım 1990 tarihli yazıda belirtilen "1. Fasıl 57 Ateşli Silâhlar Yas-a-sının 9. maddesinin (6). fıkrası tahtında Polis Genel Müdürünün kendisine verilen yetkiye atfen, Müstedinin ismine kayıtlı LŞ 3270 kayıt no'lu av tüfeğinin kayıt belgesini iptal ettiğini bildiren ve 2. Bu nedenle konu av tüfeğini ve kayıt belgesini Lefko-şa Polis Müdürlüğüne teslim etmesini ve silâhını başka bir şahsa devretmek için gerekli girişimlerde bulunması isten-ilen" kararın ve/veya işlemin t-am-a-men hükümsüz ve etkisiz olduğuna ve herhangi bir sonuç doğurmayacağına ilişkin karar verilmesi isteminde bulundu.

Müstedi başvurusunda özetle; başvuru konusu kararın mevzuata aykırı olduğunu, gerekli araştırma ve inceleme yapılmadan alındığını, gerekçesi-z olduğunu, İdarenin yetkisini aştığını veya kötüye kullandığını, meşru menfaatının olumsuz yönde ve doğrudan doğruya etkilendiğini, Eski Eserler ve Müzeler Dairesinde I. Sınıf Odacı görevini yaptığını, 2 Nisan 1989 tarihinde işlenen bir cinayetle ilgili o-larak tutuklanınca Kamu Hizmeti Komisyonu tarafından geçici olarak görevden alındığını, 17 Ekim 1989 tarihinde Lefkoşa Ağır Ceza Mahkemesi tarafından suçlu bulunup mahkûm edilmesi sonucu 7 yıl hapislik cezasına çarptırıldığını, bunun üzerine mahkûmiyet ale-yhine 47/89 sayılı istinafı dosyaladığını, 7 Ağustos 1990 tarihinde istinafı dinleyen Mahkemece beraat ettirildiğini, beraat kararından sonra Ağır Ceza Mahkemesi tarafından müsadere edilen konu av tüfeğini geri almak için Polise müracaat ettiğini, kendisin-e çıkarılan bir dizi zorluktan sonra av tüfeğini alabildiğini, ancak Polisin kendisine bu tüfeğini geri alacağını söylediğini, akabinde Müstedaaleyhin başvuru konusu karar ve/veya işlemi sonucu av tüfeğini Müstedaaleyhe teslim ettiğini ve bu nedenle işbu -başvuruyu yaptığını öne sürmüştür.

Müstedaaleyh 18.2.1991 tarihinde dosyaladığı itiraznamede özetle; Fasıl 57 Ateşli Silâhlar Yasasının 9(6) maddesine göre Polis Genel Müdürünün bu konuda takdir yetkisi olduğunu, Müstedinin iddialarının yasal dayanaktan- yoksun olduğunu, başvuru konusu kararın alınmasında İdarenin yetkilerini yasal olarak kullandığını, yetki aşımı ve/veya yetkilerin kötüye kullanılmasının söz konusu olmadığını, mevzuata uygun olduğunu, gerekli inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra alınd-ığını, Müstedaaleyhin yasa, tüzük ve İdare Hukuku ilkelerine uygun olarak harket ettiğini, beraat kararından sonra başvuru konusu av tüfeğinin Müstediye geri verildiğini, daha sonra Polis Genel Müdürünün beraat kararını ve davanın olgularını 18 Kasım 1990 -tarihli rapor ile birlikte değerlendirdiğini, Müstedinin silaha olan zaafiyetini, silâhla kazaya sebebiyet verebileceğini, kaba kuvvet yanlısı olduğunu, kanunlara ve polise saygısı olmayan, suç işlemeye temayyüllü, kavgacı bir mizaca sahip olduğunu, silâhı- bir spor aracı olarak değil, kendini koruma ve savunma aracı olarak gören bir kişiliğe sahip olduğunu göz önünde bulundurduğunu, ayrıca 21571 numaralı sabıka kayıt formasındaki sabıkalarını ve Müstedi aleyhine müteaddit zamanlarda polise yapılan şikâyetle-ri de dikkate aldıktan sonra Müstedinin silah bulundurmasını sakıncalı ve tehlikeli bulduğunu, bunun sonucu olarak da Müstediye PGM(C)/271/9-12/90 sayı ve 20 Kasım 1990 tarihli bir ihbar göndererek LŞ 3270 kayıt numaralı av tüfeğinin kayıt belgesini iptal -ederek durumu Müstediye bildirdiğini, konu iptal kararının kamu güvenliği ve kamu yararı açısından da gerekli olduğunu, iptal işlemine dayanıklık eden ilgili Yasadaki düzenleme doğrultusunda Müstedaaleyhin sebep gösterme zorunluluğu olmadığını, sebep göste-rmesi gerekli olduğu takdirde Müstedi aleyhine alınan İdari kararın Yasaya ve sair mevzuata uygun, makul ve gerekçeye dayandığını öne sürmüştür.

Başvurunun duruşmasında, Müstedi Salih Saadetoğlu şahadet vermiş lehine başka tanık çağırmamıştır. Müstedaale-yh ise Polis Müfettişi Nurettin Çırakoğlu, İsmet Yerebakan, PM 1002 Tahsin Taşlı, PM Rüstem Tunçtaşlı, PM 474 Mehmet Özilmen isimli kişileri tanık olarak dinletmiştir. Taraflar ayrıca 7 adet belgeyi emare olarak sunmuşlardır.

Müstedi Salih Saadetoğlu şah-adetinde, sair şeyler yanında, özetle 30.11.1990 tarihine kadar Eski Eserler ve Müzeler Dairesinde, şu anda ise Lefkoşa Kaza Mahkemesinde odacı olarak görev yaptığını, 2.4.1989 tarihinde bir cinayet işlediğine dair polis tarafından tutuklandığını, aleyhine- 9283/89 sayılı ceza davasının ikâme edildiğini, Lefkoşa Ağır Ceza Mahkemesinde yargılanıp suçlu bulunduktan sonra 7 yıl hapis cezasına çarptırıldığını, bunun üzerine 47/89 sayılı istinafı dosyaladığını, İstinaf Mahkemesi olarak Yargıtay'ın 27.8.1990 tarih-li kararı sonucu beraat ettirildiğini, karara göre başvuru konusu av tüfeğininde kendisine iadesine emir verildiğini, bunun üzerine konu av tüfeğini almak için önce Değirmenlik Polisine başvurduğunu, Mahkeme emrine karşılık kendisine bir dizi zorlukların ç-ıkarıldığını, ibraz ettiği 8.11.1990 tarihli Ateşli Silâhlar Ruhsatı ve 8.11.1990 tarihli Av Ruhsatına karşın av tüfeğini bir türlü Polisten alamadığını, ancak avukatı ile birlikte Polis Genel Müdürlüğü ve Savcılık nezindeki çabalar başvuru konusu yazı ile- tüfeğin geri alındığını, bu nedenle işbu başvuruyu dosyaladığını, saldırgan bir kişi olmadığını, iki sabıkası bulunduğunu, bunların darp ve av koruma bölgesinde avlanma olduğunu, Mahkemece silâhının müsaderesine ilişkin herhangi bir emir verilmediğini, av- koruma bölgesinde avlanma suçunun resmi av gününde av tüfeğinin arabasında bulunması nedeniyle oluştuğunu, darp suçunu da tahrik sonucu işlediğini, Polise ve Yasalara saygılı olmadığı iddiasının doğru olmadığını, hatta eski polislerin kendisine gelip bazı- konularda bilgi isteyecek kadar polisle arasının iyi olduğunu, suç işlemeye temayyüllü ve kavgacı bir kişi olmadığını, silahı her zaman bir savunma aracı olarak değil de bir spor aracı olarak gördüğünü söyledi.

Müstedi istintakı esnasında, esas ikâmetg-ahının Haspolatta olduğunu, çocukalrının Demirhanda okula gitmeleri nedeniyle daha fazla bu köyde kaldığını, bir kişinin ölümü ile sonuçlanan olaydan önce de durumun aynı olduğunu, anne ve babasının Demirhanda oturduklarını, Haspolat Köyünde konu olay ile -ilgili insanlar dışında diğer kişilerle konuştuğunu, aslında o kişilere de dargın olmadığını, fakat kendisine konuşmadıklarını, av koruma bölgesinde avlanma ve silâh taşıma suçlarından mahkûm edildiğinin doğru olduğunu, o gün resmi av günü olduğunu kesin o-larak hatırladığını, öyle olmasaydı ağır ceza yemiş olacağını, komşuları ile iyi geçindiğini, köylüye sürekli bağırdığının doğru olmadığını, darp olayında bir polisin methaldar olduğunun doğru olduğunu, fakat olay esnasında polisin görevde olmadığını, 27.8-.1984 tarihli başıboş köpekleri vurmak için izin kâğıdı olduğu nedeniyle polisin de bilgisi dahilinde başıboş köpekleri vurduğunu, izin süresi geçtikten sonra da av günleri başıboş köpekleri vurduğunu, köyün içindeki mandrasına gelen ve çocukları ile hayva-nlar için tehlike oluşturan köpekleri vurduğunun doğru olduğunu, bunun dışında köyün içinde tüfek kullanmadığını, başvuru konusu kararın kendine ulaşmasından sonra bu kararın düzeltilmesi için Bakanlar Kuruluna başvurmadığını, esasen bu hususun bilgisi dış-ında olduğunu, Haspolat Köyü Muhtarı İsmet Yerebakan'ı iyi bir insan ve iyi bir muhtar olarak tanıdığını öne sürmüştür.

Müstedaaleyhin 1. tanığı Polis Müfettişi Nurettin Çırakoğlu şahadetinde özetle; 7 Şubat 1986'dan 1989'a kadar Değirmenlik Sorumlusu, 1-989-1991 Taşra Karakolları Bölge Müdürlüğü, 30 Ocak 1991'den itibaren de Lefkoşa Polis Müdürlüğünde Cürümleri Önleme ve Harekât Koruma Şube Amiri olarak görev yaptığını, üstlendiği görevler icabı Haspolat ve Değirmenlik Köylerini de kapsayan bölgede uzun b-ir süre mesai yapması nedeniyle konu bölgeyi ve insanlarını çok iyi tanıdığını, Müstediyi de tanıdığını, Müstedi Salih Saadet-oğlunun sinirli, asabi, suç işleme temayyülü taşıyabilecek bir yaradılışa sahip olduğunu, köyün içinde mandrası bulunan Müstedinin- hayvanlarına gözkulak olmaması nedeniyle hayvanların başıboş kalması ve zarar yapmalarının köy sakinleri arasında huzursuzluk yarattığını, bunun sonucu ise Müstedi aleyhine köylüler tarafından polise ve o zamanki köy muhtarı Cemal İnangil'e birçok kez şik-âyetler yapıldığını, bu nedenle kendisini müteaddit defalar uyarmasına karşın bildiğini okumaya devam ettiğini, kahvelerde bağırıp çağırdığını, köyde izinsiz köpek vurduğuna dair gerek asker ve gerekse sivil kişiler tarafından birçok kez polise şikâyet yap-ıldığını, bu konuda da defalarca Müstediyi uyardığını, buna karşın tutmunda bir düzelme olmadığını, köylü ile irtibatının zayıf olduğunu, Emare 6 raporu Müstedinin tüm bu karakter ve mizacı ile baştan sona genel durumunu Polis Genel Müdürlüğüne aktarmak iç-in düzenlediğini, bir kişinin ölümü ile sonuçlanan olaydan sonra Müstediye havanın yumuşaması için köyden kısa bir süre olsun uzaklaşmasını tavsiye ettiğini, hatta bu konuda kendisini uyardığını, bunun üzerine Müstedinin ailece yanılmıyorsa Demirhan'a gitt-iklerini, Emare 6 rapor ile Emare 7 sabıka kayıt formasında görülen olgular ve gerçekler Polis Genel Müdürünün önüne geldiği için başvuru konusu kararın alındığını, bu olgular ve gerekçeler olmasaydı bu kararın çıkmış olmayacağını, polis mensupları ile pol-isin landroverinde Müstedinin köpek vurduğu iddiasının kesinlikle doğru olmadığını, Müstediye tüfeğin iadesi için bir dizi zorluklar çıkarıldığının da doğru olmadığını, iade için geçen süre içerisinde yasal formalitelerin yapıldığını, 27.11.1990 tarihli (E-mare 4) Yargıtay/Ceza 47/89 sayılı karar uyarınca av tüfeğinin Müstediye iade edildiğini öne sürdü.

Bu tanık istintakında Değirmenlik Karakol Sorumlusu olarak çalıştığı dönemde haftanın 5 ve 6 günü Haspolat'ı ziyaret ettiğini, bölgede en çok kavga ve hır-sızlık olayı olmak üzere çeşitli suçların işlendiğini, kamu düzeninin yararına olduğu zaman olaylara karışan kişilere dava okuduklarını ve bu kişiler hakkında yasal işlemler yapıldığını, Müstedinin sözlü olarak uyardığını, bu konuda dava okunmadığını, şikâ-yetlerin bazan olay çıkarıp rahatsızlık edenlerin sadece uyarılmasını istediklerini, birçok kez şikâyetçilerin ifade vermek istemediklerini, bu nedenle bazı olaylar için dava açılmadığını, Müstedi için de aynı durumun geçerli olduğunu, suç işlemeye temayyü-llü kişiyi saptamada kriterlerin her suça göre değiştiğini, bir vatandaş hırsızlığa meyilli ise, mahkûm olmuşsa, silah taşırsa suça temayyüllü sayılabileceğini, Müstedinin komşuları ile kavga etmediği iddiasının doğru olabileceğini, Müstedinin ineklerinin -yaptığı hasar dolayısıyle zarar ziyan ödediğini, yaptığı uyarıya karşın Müstedinin hayvanlarını bağlamadığını ve bu husus açıkça söylediğini, Müstediyi uyarırken Müstedinin elini kolunu sallayarak tepki gösterdiğini, uyarıyı dinlemeyeceğini ve Mahkemeye g-idilmesini, kimseden korkmadığını söylemesinin Müstedinin kimseyi sallamazdı şeklinde ifade edilebilecek bir tutum içinde olduğunu gösterdiğini, vatandaşın Müstediden korktuğunu ve çekindiğini, av davasından başka polise diklendiği bir olayın olmadığını, -bu hususun bazı nedenlerle Mahkeme önüne tüm gerçekleri ile yansımadığını, kendi anlayışına göre bir kişinin beraat etmesi halinde suçsuz sayılacağını, bu olayda kişinin silah ruhsatının iptalini istemediklerini, Emare 6 raporu düzenleyip Polis Genel Müdür-üne göndermesi üzerine kaydının iptal edildiğini, genellikle eski olaylar ile bir kişinin ölümü ile sonuçlanan olayın Müstedinin av tüfeğinin kaydının iptaline kısmen de olsa etkili olduğunu, cürümlerin önlenmesinin de önem taşıdığını, halkın şikâyetlerini-n bu konuda ağırlık taşıyan bir unsur olduğunu, köylülerin istememesi ve kendisini öldüreceklerini söylemeleri nedeni ile Müstediyi köyden uzaklaştırdığını, buna Müstedinin neden olduğunu, Müstedinin zaman zaman Haspolat'ta öldürülen adamın mahallesinden g-eçip yan yan baktığına dair bilgi aldığını öne sürdü.

Müstedaaleyhin 2. tanığı İsmet Yerebakan Haspolat Köyü Muhtarı olup Eti adına Ercan'da görev yapan bir kişidir. Müstediyi tanıdığını ifade eden bu tanık şahadetinde Müstedinin Haspolat'taki evini hale-n kapalı gördüğünü, orada Müstediyi araba ile köyden geçerken gördüğünü, Polis Müfettişi Nurettin Çırakoğlu'nu da tanıdığını, adıgeçen kişi ile Kasım 90 tarihinde Müstedi ile ilgili köyde bir görüşme yaptıklarını, Emare 6 belgeyi görüp okuduğunu, bu raporu-n içerdiği ile hemfikir olduğunu ve raporu düzenleyen Polis Müfettişinin görüşlerine katıldığını, muhtarlığından önceki dönemde aza olarak da çalıştığını ve zaman zaman muhtara vekalet ettiğini, bu dönemde Müstedi ile Ahmet Ogan arasında cereyan eden bir d-arp olayına tanık olduğunu, bunun bir komşu kavgası olduğunu, Kemal Cinel isimli kişnin ölüm olayına kadar Müstedinin köyde oturduğunu, köy halkının düşüncelerinin Emare 6 raporda yazıldığı gibi olduğunu, beraat kararından sonra bazı köylülerin Müstedinin -köyde oturmasını istemediklerini, Müstedinin meskûn bölge içerisinde bir ağılının bulunduğunu, Müstedinin başıboş köpekleri vurma hususunda ilgili makamdan izni olup olmadığını bilmediğini, hayvanlarının yaptığı bir zarar ziyan konusu ile ilgili olarak Müs-tedi ile görüştüğünü, Haspolat Köyünün kozmopolit bir yapıya sahip olduğunu, sakinlerinin çoğunun kültür düzeyi yüksek kişiler olduğunu, konu olayda ölen Kemal Cinel isimli şahsın köyde sevilen bir kişi olduğunu, bu durumun köy halkını hayli etkilediğini v-e günlerce konunun konuşulduğunu, köylülerin köy muhtarı olarak kendisine Müstedinin tekrar eli silahlı bir vaziyette köyde dolaşmaması için telkinde bulunduklarını, Kemal Cinel'in hanımının ise bu konuda devamlı şikâyette bulunduğunu, Müstedinin LŞ 3270 s-ayılı kayıt belgesinin Polis Genel Müdürlüğünce iptal edilmesinin bilgisine getirildiğini söyledi.

Bu tanık istintakında 1978 yılından beri Haspolat'ta oturduğunu, 1985'ten beri aza ve 1990'dan beri de muhtar olarak resmi görev yaptığını, Müstedinin bir -kavga olayına tanık olduğunu, Müstedinin kaçak avlandığını ve polise silah çektiği konularını polisten öğrendiğini, Müstedinin ve ailesinin devamlı köyde oturup oturmadıkları hususunda kesin birşey söyleyemeyeceğini, köy vergi listelerinde Müstedinin adını-n mevcut olduğunu ifade etti.

Müstedaaleyhin 3. tanığı olan Polis Memuru 1002 Tahsin Taşlı, 4 yıldan beri Ercan Havalimanı Amirliğinde görev yapmakta olduğunu, daha önce de Değirmenlik Karakolunda çalıştığını, mezkûr tarihte av mevsiminin açık olduğunu, -bir arkadaşı ile yürürken dereden kapalı bölge tarafından silah sesi gelmesi üzerine o istikâmete doğru yürüdüğünü, Müstediyi av silahı ile avlanırken orada gördüğünü, yanına yaklaşıp elinden tüfeğini aldığını, Müstedinin yanında çocukları olduğu halde ken-disi ile birlikte karakola gitmek için arabaya doğru yürürken atılıp elindeki tüfeği geri alarak kaçmaya başladığını, karakola gidip teslim olacağını söylediğini, karakola gelmediğinden arabasının numarasından kimliğinin tespit edilerek tutuklanıp karakola- getirildiğini öne sürdü.

Bu tanık istintakında Müstediye bu konu ile ilgili dava okunduğunu, mesele açıldığını, fakat daha ilerisini bilmediğini, polise karşı gelme meselesi açıldığını, bu konu ile ilgili olarak şikâyet yaptığını, ardan 4 yıl geçmesine -karşın olaydan kısa bir süre sonra Ercan'a nakil edildiğini ve bu nedenle konu ile pek ilgilenmediğini, o gün kendisi ile birlikte sivil bir şahsın olduğunu, polislerin olmadığını, aksi iddianın doğru olmadığını, o gün orada başka bir mesele ile ilgili ola-rak pusu kurdukları için bulunduğunu öne sürdü.

4. tanık Polis Memuru 576 Rüstem Tunçtaşlı bu göreve 3 Şubat 1986'da atanmış olup 17 Nisan 1992 tarihinden beri Lefkoşa Polis Müdürlüğü Adli Şubede görev yapmaktadır. 6 yıl kadar Değirmenlik Karakolunda gör-ev ifa eden bu tanık Müstediyi tanıdığını, şu anda Demirhan'da oturduğunu bildiğini, kendisi ve Ahmet Küçük isimli 589 numaralı Polis Memuru ile Müstedinin polis landroveri ile başıboş köpekleri vurdukları iddiasının kesinlikle doğru olmadığını söyledi.

-İstintakında bu konuda kendisine yöneltilen tüm iddiaları kesinlikle reddeden tanık Müstediyi devamlı olarak Demirhan'da gördüğünü, bu hususta daha fazla bilgiye sahip olmadığını ifade etti.

5. tanık yine bir polis mensubu olan ve halen Polis Müfettiş M-uavini rütbesini taşıyan Mehmet Özilmendir. 1991 Eylül ayından itibaren Değirmenlik Polis Karakolunda görevli olan bu tanık şahadetinde Müstediyi tanıdığını, Müstedinin ateşli silahlar kayıt belgesinin iptal edildiğini, iptal olayından sonra Müstedinin ba-bası Mustafa Saadetoğlu'nun iki kez silah ithal etmek için Değirmenlik Karakoluna başvurduğunu, adıgeçen kişinin 68 yaşında olduğuınu, bu müracaat üzerine araştırma yaptıklarını, bu araştırma sonucu konu kişinin yaşlı olduğunu, silahları kendi şahsi kullan-ımı için istemediğinin saptandığını ve bu nedenle müracaatın reddedildiğini söyledi.

Bu tanık istintakında Müstedinin babası Mustafa Saadetoğlu'nun silah ithal etmek için izin talebinde bulunduğu zaman Müstedinin LŞ 3270 numaralı silahının olduğunu, 68 y-aşın her konuda ileri bir yaş sayılmasına karşın aynı yaşta olan başka şahısların da silahı olduğunu, iki silah için müracaat yapıldığını, 68 yaşın iki silah için ileri bir yaş olduğunu söyledi.

Daha sonra Müstedi avukatı ile Müstedaaleyhi temsil eden sav-cı Mahkemeye hitap ettiler.

Müstedi avukatına göre, başvuruda yakınılan karar gerekçesiz olduğu cihetle iptal edilmesi gerekmektedir. (Gör: Emare 1) Müstedi avukatı hitabesinde devamla idari kararların mutlaka gerekçeli olması gerektiğini öne sürerek bu -konuda İdare Hukuku prensiplerine ve Yüksek İdare Mahkemesinin 193/89 (D.14/90) sayılı kararına atıfta bulunmuştur.

Müstedi avukatının öne sürdüğü sava göre Polis Genel Müdürü yakınma konusu yapılan kararı alırken esas olarak tanık 1 Polis Müfettişi Nure-ttin Çırakoğlu'nun düzenlediği Emare 6 rapora dayanmıştır. Halbuki bu tanık ön yargılı bir tanık olduğu cihetle raporunu yansız bir şekilde vermemiştir. Müstedinin Emare 7'de görülen bazı sabıkaları olmakla beraber bunlar bir kişinin av tüfeği tasarruf etm-e hakkının elinden alınmasını gerektirecek boyutlarda değildir. Esasen Polis Genel Müdürünün ön yargılı bir tanık olan PM Nurettin Çırakoğlu'nun Emare 6 raporunu da bu yaklaşım içerisinde ve bu tanığın düzenlediği rapora büyük ağırlık vererek başvuruda yak-ınma konusu kararı aldığı da açık ve seçik ortadadır. Yine Müstedi avukatına göre; Müstedinin ve sözü edilen av tüfeğinin methalder olduğu ve bir kişinin ölümü ile neticelenen olayın etkisinde kalan ve biraz önce değinilen Emare 6 raporu düzenleyip Polis G-enel Müdürüne sunan Nurettin Çırakoğlu'nun raporuna Polis Genel Müdürü büyük ağırlık vermiş, özellikle bir kişinin ölümü ile neticelenen olaya yansız bir şekilde yaklaşacağına ön yargılı bir şekilde yaklaşmış ve yeterli araştırmayı yapamdan mevcut olgular -çerçevesinde takdir yetkisini yanlış kullanarak, bir başka ifade ile, kişi haklarını kısıtlayıcı bir şekilde davranıp Müstedinin sözü edilen av tüfeğinin kayıt belgesini iptal kararını almakla yetkisini aşmış veya kötüye kullanmıştır.

Daha sonra Müstedaa-leyh adına söz alan savcı Mahkemeye hitabında, Fasıl 57 Ateşli Silahlar Yasasının 9. maddesinin 6. fıkrası (Bu fıkra 7/89 sayılı Yasa ile tadil edilmiştir.) tahtında yakınma konusu yapılan Emare 1 kararın Müstedaaleyh tarafından alındığını, ilgili Yasanın -Polis Genel Müdürüne bu konuda yetki verdiğini, bu Yasanın Polis Genel Müdürüne iptal kararına varırken sebep veya gerekçe gösterme zorunluluğu getirmemekle beraber konu kararın gerekçeli olduğunu, Mahkemeye sunulan Emare 6 ve 7 belgelerin bir bütün olarak- göz önüne alınması sonucu Müstedaaleyhin bu kararı aldığını, sözü edilen Emare 6 ve 7 belgeler ile bu konuda Müstedaaleyhin tanıklarının ibraz ettiği şahadet dikkate alındığında olgular ve gerekçelerin açıklıkla görüldüğünü, bu açıdan kararın gerekçesiz s-ayılmasının olası olmadığını, bir başka deyişle Emare 1 kararda yazılı gerekçe görülmemekle beraber dosyanın içeriğinden, sunulan belgelerden ve yargı organının tetkikinden gerekçelerin açık ve seçik olarak ortaya çıktığını, kararın alınmasında Müstedinin -şiddete temayüllü, kavgacı, geçimsiz, yasalara saygısız, silahı bir spor aracı olarak değil de bir savunma aracı olarak kullanıp etrafı huzursuz eden bir kişi olmasının büyük etken olduğunu öne sürmüştür.

Savcı hitabesine devamla bazı ilgili hukuki prens-iplere atıfta bulunduktan sonra Polis Genel Müdürünün başvuru konusu yapılan kararının yeterli bir düzeyde gerekçeye dayandığını, Müstedaaleyhin konu ile ilgili olguları yansız ve tamamen ön yargısız değerlendirerek doğru bir takdir yaptığını, yetkisini a-ştığı veya kötüye kullandığı savının mesnetsiz olduğunu savundu.

Huzurumda şahadet veren tanıkları baştan sona gözlem altında bulun-durdum. Sunulan emare belgeleri tetkik ettim.

Konu ile ilgili ihtilafsız olgular ve inandığım şahadet sonucu doğruluğu s-aptanan hususları kısaca şöyle özetleyebilirim:

Müstedi Salih Saadetoğlu, 1. Sınıf Odacı olarak görev yapan bir kamu görevlisi olup, evli, çocukları olan bir kişidir ve Haspolat Köyünde ikamet etmektedir. Müstedi ismine kayıtlı LŞ 3270 kayıt no.'lu av tü-feğinin sahibidir. 2 Nisan 1989 tarihinde Kemal Cinel isimli kişinin ölümü ile sonuçlanan bir olay nedeni ile Müstedi tutuklandı ve aleyhine 9283/89 sayılı ceza davası ikâme edidli. Lefkoşa Ağır Ceza Mahkemesinde yargılanması soncu Müstedi 7 yıl hapse mahk-um oldu. Bunun üzerine avukatı vasıtasıyle 47/89 sayılı istinafı dosyaladı. Yargıtay'ın 27 Ağustoss 1990 tarihinde vermiş olduğu beraat kararı uyarınca Müstedi serbest bırakıldı. Yargıtay ayrıca konu av tüfeğinin Müstediye iadesi hususunda da bir emir verd-i.

Müstedi, av tüfeğini olmak için evvela Değirmenlik Polisine ve daha sonra polisin diğer birimlerine birçok kez başvurmasına karşın sonuç almadı. İlgililerce sözü edilen Yargıtay kararında ev tüfeği ile ilgili herhangi bir emre rastlanmadığını ve bu ne-denle av tüfeğinin kendisine geri verilemeyeceğinin söylenmesi üzerine Müstedi, avukatı vasıtasıyle Yüksek Mahkeme Mukay-yitliğine başvurarak 7.11.1990 tarihinde Emare 4 olan belgeyi alıp polise sundu. Avukatı aracılığı ile konuyu Savcılığa da bildiren Müs-tedi, aradan bir süre geçtikten sonra av tüfeğini geri aldı. Ancak kısa bir süre sonra Müstedaaleyhin belge uyarınca talep edildiği şekilde av tüfeğini polise teslim etti.

Müstedinin bazı sabıkalarının bulunduğu, Emare 7 olan Sabıka Kayıt Formasından gör-ülmektedir. Daha önce değinildiği gibi, Müstedaaleyhin başvuruda yakınma konusu olan kararı almasında diğer bazı hususların yanısra özellikle Emare 7 ile Polis Müfettişi Nurettin Çırakoğlu tarafından düzenlenen Emare 6 etken olmuştur. Müstedinin resmi ikâm-etgahı Haspolat Köyünde olmakla beraber, hapisten çıktıktan sonra anne ve babasının ikamet ettiği Demirhan Köyünde de sık sık görülmüştür.

Müstedinin görevi icabı gündüz Lefkoşa'da bulunması gerektiğinden ve hanımı da Lefkoşa'da Terminal Bölgesinde bir m-anav dükkânı çalıştırdığı cihetle çocukları Demirhan'da okula gitmektedirler.

Müstedi hapisten çıktıktan sonra Polis Müfettişi Nurettin Çırakoğlu kendisine en azından bir süre için Haspolat Köyünden uzaklaşmasını, adam öldürme olayının taze olduğunu, baş-ka olayların da bunu izleyebileceğini, hakkında bazı şikâyetlerin olduğunu söyleyrek Müstediyi uyarmış ve hemen Haspolata dönmesinin sakıncalı olduğunu söylemiştir.

2. tanık Haspolat Köyü Muhtarı İsmet Yerebakan'a da Müstedi hakkında özellikle müteveffa -Kemal Cinel'in ailesi tarafından bazı şikâyetler yapılmıştır. İsmet Yerebakan bu şikâyetlerle ilgili Polis Müfettişi Nurettin Çırakoğlu'nu da bilgilendirmiştir.

Gerek Polis Müfettişi Çırakoğlu'na bizzat ve gerekse İsmet Yerebakan vasıtasıyle yapılan şikâ-yetlerle ilgili herhangi bir kayıt veya tutanak yoktur.

Müstedi ile Polis Memuru Tahsin Taşlı arasında şahadette belirtildiği gibi bir olay geçmiştir. Bu olay sonucu Müstedi Emare 7'de görüldüğü gibi sürekli av koruma bölgesinde avlanma ve sürekli av kor-uma bölgesinde ateşli silah taşıma suçlarından hüküm giymiştir.

Tüm bu olgular ışığında başvuru konusu kararın hukuksal açıdan incelenmesi gerekmektedir. Fasıl 57 Ateşli Silahlar Yasasının 9. maddesinin (6). fıkrası aynen şöyledir:

"9(6) Emniyet Genel M-üdür-ü-, herhangi bir kayıt belgesi sahibine yazılı bir ihbarda bulunmak yolu ile, kendi takdirine göre, herhangi bir zaman herhangi -bir kayıt belgesini iptal edebil-i-r. Emniyet G-enel Müdürüne iade etmekte kusur işler veya iade etmeyi reddederse bir suç işlemiş olur ve mahkûmiyeti üzerine on Kıbrıs Lirasına kadar para cezası ile cezalandırılır."

7/89 sayılı Yasa ile tadil edilmiş şekli ile aynen şöyledir:

"6. Esas Yasa, 9'uncu m-addesinin (6)'ncı fıkrası kaldırılmak ve yerine aşağıdaki (6)'ncı fıkra konmak suretiyle değiştirilir:

-'(6) Polis Genel Müdürü, herhangi bir kayıt belgesi sahibine yazılı bir ihbarda bulunmak suretiyle, kendi takdirine göre, herhangi bir zaman, herhangi bir kayıt belgesini iptal edebilir. Belgenin iptali üzerine, belge sahibi, iptal edilen belgeyi Polis Ge-nel Müdürüne iade etmekte kusur işler veya iade etmeyi reddederse bir suç işlemiş olur ve mahkûmiyeti halinde yüz bin Türk Lirasına kadar para cezasına çarptırılır."
-
Müstedaaleyhin itiraznamesinde yukarıda değinilen Yasa maddelerine atıfta bulunarak başvuru konusu kararın alınırken herhangi bir sebep veya gerekçe gösterme zorunluluğu olmadığını öne sürdü. Başvurunun duruşmasında Müstedaaleyhi temsil eden savcı da ayn-ı görüşü benimsediğini hitabesinde söylemiştir.

İlgili maddeler okunduğunda Polis Genel Müdürünün herhangi bir kişinin ateşli silah kayıt belgesini iptal etme yetkisi olduğu görülmektedir. Polis Genel Müdürün böyle bir yetkisi olduğu hususu tartışma konu-su değildir. Önemli olan herhangi bir yetkisi olduğu hususu tartışma konusu değildir. Önemli olan herhangi bir sebep veya gerekçe göstermeden Müstedaaleyhin bu yetkisini kullanıp kullanamayacağı hususudur. Öncelikle bu hususun incelenmesi gerekir.

Kanımc-a İdare Hukukunun yerleşmiş ilkelerine göre yönetsel bir organın kararı gerekçeli olmalı ve bu gerekçeler kararda belirtilmelidir. Aksi halde takdir yetkisi "keyfi" davranma yetkisi haline dönüşebilir. Bu durumda ise yargı organının idari kararlarla ilgili- yargı işlerini yerine getirmesi de mümkün olamaz. Bu konuda Yüksek İdare Mahkemesinin de verilmiş birçok kararı mevcuttur. YİM 193/89 (D.14/90) sayılı kararın 3. sayfasında aynen şöyle denmektedir:

"Mevzuatın açıkça veya zımni bir şekilde sebep göstermes-ine gerek bulunmadığı doğrultusunda düzenleme yapmaması halinde özellikle bir kişinin aleyhine olan bir idari kararın gerekçeli olması gerektiğine kuşku yoktur."

Benim de benim-sediğim bu karar ışığında ve yu-k-a-rıda konu ile ilgili belirttiğim hususlar nedeni ile konu idari kararın sebepsiz veya gerekçesiz de olabileceği hususunda Müstedaaley-h-ce -öne sürülen sava itibar etmem o-l-a-sı değildir.
Kaldı ki; Müstedaaleyh sunmuş olduğu itiraznamesinde konu kararın alınması için yeterli sebep ve gerekçeler olduğunu da ısrarla öne sürmüştür. İtiraznamenin gerekçeler kısmı B(b) maddesinde aynen şöyle denmektedir:

"B (b) Polis Genel Müdürü -daha sonra, beraat kararını ve davanın olgularını 18 Kasım, 1990 tarihli raporla birlikte değerlendirdi. Müstedinin silaha olan zaafiyetini; silahla kazaya sebebiyet verebileceğini; kaba kuvvet yanlısı olduğunu; suç işlemeye temayyüllü, kavgacı bir mizaca- sahip olduğunu; silahı bir spor aracı olarak değil, kendini koruma ve savunma aracı olarak gören bir kişiliğe sahip olduğunu göz önünde bulundurdu. Keza 21571 numaralı sabıka kayıt formasındaki sabıkalarını ve müstedi aleyhine müteaddid zamanlarda polise -yapılan şikâyetleri de nazara aldı. Sonuçta, müstedinin silah bulun-durmasını sakıncalı ve tehlikeli buldu ve müstediye PGM(c)271/9-12/90 sayı ve 20 Kasım, 1990 tarihli bir ihtar göndererek LŞ.3270 kayıt numaralı av tüfeğinin kayıt belgesini iptal ettiğini- bildirdi."

-İtiraznamede gerekçe o-l-a-rak öne sürülen hususlar Müstedaaleyhi temsil eden Savcı tarafından da hitabe safhasında aynen dile getirildi.

Görülüyor ki, Müstedaaleyh de kendi anlayış ve görüşü içerisinde kararına dayanıklık teşkil eden bazı hususları gerekçe olarak göstermektedir. -Bunların ne derece geçerli olduğunu, başvuru konusu karar için yeterli gerekçeler oluşturup oluşturmadığı konusunu incelemeye geçmeden önce kısaca da olsa idari kararların gerekçelerinin muhakkak yazılı olmasının gerekip gerekmediği konusuna değinmekte yar-ar görüyorum.

İdari kararların gerekçelerinin yazılı olması gerektiği konusu İdare Hukukçularını hayli meşgul etmiş bir konudur. İlke olarak idari kararların gerekçelerininin yazılı olması İdare Hukuku otoriteleri tarafından kabul edildiği gibi bizde de -birçok içtihat kararında belirtilmiştir. Özellikle kişi haklarının kısıtlanması söz konusu olduğunda bu hususun gerekliliği daha belirgin bir şekilde ortaya çıkmaktadır.

Başvuru konusu karar herhangi bir yazılı gerekçe içermemektedir. (Gör: Emare 1) Sırf- bu nedenle yakınma konusu yapılan kararın iptal edilebileceği konusunda bir kısım İdare Hukuku otoritelerince ve bazı içtihatlarda belirtilen görüşlere büyük ölçüde katılmakla beraber, bu sebebe dayanarak huzurumdaki başvuruda yakınılan kararı iptal etmey-i uygun bulmadım.

Müstedaaleyhin de belirttiği gibi, konu kararı verirken kendine göre bazı sebep ve gerekçeleri mevcuttu. Bu nedenle Müstedaaleyhin kararına dayanıklık teşkil eden sebep ve gerekçeleri inceleme ve bu sebep ve gerekçeler ışığında Müstedaa-leyhin vermiş olduğu kararın makul olup olmadığını; bir başka deyişle Müstedaaleyhin bu kararı alırken keyfi davranıp davranmadığını incelemem gerekmektedir.

Müstedaaleyhin konu kararı esas olarak Emare 6 ve 7 olan belgelere dayandırdığı kuşkusuzdur. Ema-re 6, Müstedi hakkında Polis Müfettişi Nurettin Çırakoğlu tarafından 18 Kasım 1990 tarihinde düzenlenmiştir. Emare 6 aynen şöyledir:

"
Salih Saadetoğlu Hakkında Rapor.

1. Lefkoşa Polis Müdürlüğüne bağlı Taşra Karakolları Bölge Müdürü olarak çalışmaktayım-.

2. Sorumluluğum altında Değirmenlik, Meriç, Alayköy ve Akıncılar Karakolu bulunmaktadır. Bu görevimden önce ise 3 yıl Değirmenlik Karakol Amiri olarak görev yaptım.

3. Haspolat Köyü Değirmenlik Karakolu sorumluluk alanında bulunan bir yerleşim alanıdır- ve Haspolatlı Salih Saadetoğlu'nu gayet iyi tanırım.

4. Salih Saadetoğlu isimli şahıs hakkında köy muhtarı İsmet Yerebakan ile eski köy muhtarı Cemal İnangil ve köyün ileri gelenleri ile yapmış olduğum görüşmelerde ve bu bölgedeki 5 yıllık çalışmışlığımı-n tecrübesine dayanarak, Salih Saadetoğlu isimli şahsın 'Kendisine güvenen, kaba kuvvete inanan, her işini, bilhassa kanuna aykırı davranışlarını bağırıp çağırmak sureti ve kuvvete başvurarak çözmeye çalışan, köy halkı ve bilhassa komşuları ile geçinemeyen-, genelde hareketleri ile halkı taciz eden, kanunları hiçe sayan, silâhı kendini koruyan tek savunma aracı olarak gören' bir kişiliğe sahip birisi olduğu görüşüne varılmıştır.

5. Nitekim bugüne kadar Salih Saadetoğlu aleyhine Değirmenlik CTK K/62/84, CTK -K/74/82, CTK K/9/88, CTK C/14/89 sayılı meselelerin oluş şekli ile olayların neticeleri ve devamlı surette av silahı ile köy içerisinde izinsiz köpek vurması ile ilgili aleyhine yapılan şikâyetlerin, konu şahsın kişiliğini ispatlayıcı olduğu görüşündeyim.
-
6. Bilhassa 2.4.90 tarihinde, Haspolat'ta meydana gelen ve Kemal Cinel isimli şahsın ölümü ile neticelenen olaydan sonra, köy halkı tarafından hiç istenmediği müşahade edilmiştir.

7. 2.4.90 tarihli olayda kullanılan, emare av tüfeğinin 16.11.1990 tarihin-de Salih Saadetoğlu'na teslim edilmesinden sonra silâhın Salih Saadetoğluna teslim edildiğini öğrenen birçok vatandaş beni arayarak 'Nasıl olur da silâhı kendisine verirsiniz' sorusunu sorup sitemde bulunmuşlardır.

8. Salih Saadetoğlu'nun kişiliği, işlemi-ş olduğu suçların oluş şekilleri ve neticeleri ile bölge Karakolu personelinin ve köy sakinlerinin görüşünün, konu şahsın ateşli silâh tasarrufundan men edilmesinin uygun olacağı hususunda birleşmektedir."

Emare 7 belge ise Müstediye ait sabıka kayıt fo-rmasıdır. Bu emare incelendiğinde Müstedinin 1982 yılında italei lisan ve darp, 1984 yılında darp ve 1988 yılında daha önce değinildiği gibi yasak bölgede avlanma suçlarından mahkûmiyetleri bulunduğu görülmektedir. İçeriği aynen alıntı yapılan Emare 6 rapo-run incelenmesinden Polis Müfettişi Nurettin Çırakoğlu'nun özellikle sözü edilen raporun 8. maddesindeki görüşüne binaen Pol-is Genel Müdürüne Müs-t-e-dinin ateşli silah tasarrufundan men ed-ilmesinin uygun o-l-a-cağı hususunu arzettiği görülmektedir. Müstedaaleyhin de konu kararı alırken büyük ölçüde bu- rapora dayandığı kuşkusuzdur. R-apor-a göre Müs-t-e-di yasalara, polise saygısız, komşuları ile geçinemeyen, silahı tek savunma aracı olarak gören bir kişi olarak tanımlanmaktadır. Ayrıca av tüfeği ile köy içerisinde izinsiz köpek vurduğu hususu da belirtilmektedir. Raporda bilhassa 2.4.1990 tarihinde Haspo-lat'ta meydana gelen ve Kemal Cinel isimli şahsın ölümü ile neticelenen olaydan sonra Müstedinin köy halkı tarafından hiç istenmediğinin gözlemlendiği belirtilmiş ve konu av tüfeğinin 16.11.1990 tarihinde Müstediye teslim edilmesinden sonra birçok vatandaş-ın bu konuda kendisine şikâyet ettiğini, daha önce de Müstedi hakkında köy Muht-arı İ-smet Yer-e-bakan ile eski köy Muhtarı Cemal İnangil'-e köyün ileri gelen-lerinin çeşitli şik-âyetlerde bulu-n-d-ukları ifade edilmiştir. Polis Müfettişi Nurettin Çırakoğlu Müstedinin daha önce işlemiş olduğu suçların oluş şekillerini de göz önünde bulundurduğu raporunda yazmaktadır.

Polis Müfettişi Nurettin Çırakoğlu'nun görevini seven ve en iyi bir şekilde yapmay-a çalışan bir polis mensubu olduğundan kuşkum yoktur. Şahadet verirken bu izlenimi edindim. Fakat burada esas önemli olan husus Müstedaaleyhce yakınma konusu kararın alınmasında büyük ölçüde etkili olan konu raporu düzenlerken konulara olduğunca yansız, ob-jektif ve somut verilere dayanarak yaklaşıp yaklaşmadığı ve değerlendirilmesini de bu anlayış ve olgular içerisinde yapıp yapmadığıdır. Müstedinin bazı sabıkaları olduğu, avlanmayı sevdiği, Yargıtay tarafından verilmiş ve beraatı ile sonuçlanan bir olaya k-onu av tüfeği ile birlikte methalder olduğu kuşkusuzdur. Olaydan sonra Haspolat Köyünde konunun uzunca bir süre güncelliğini muhafaza ettiği ve Müstedinin beraatından sonra da özellikle müteveffa Kemal Cinel'in ailesinden bazı şikâyetler geldiği bir gerçek- olmakla beraber yapılan şikâyetlerin ne olduğu, boyutları hususunda herhangi bir kayıt veya tutanak mevcut değildir. En azından Mahkemeye ibraz edilmiş değildir. Bu nedenle bu konuda sağlıklı bir bulgu yapılamaz. Polis Müfettişi Nurettin Çırakoğlu her kiş-inin poliste özel bir dosyası olduğunu, Müstedinin de aynı şekilde bir dosyası bulunduğunu, bu dosyada herşeyin mevcut olduğunu, bazı belgelerin gizli olduğunu ve açıklayamayacağını belirtmektedir. Yine Nurettin Çırakoğlu'na göre her şikâyet edilen konu da- Mahkemeye intikal etmemektedir. Bu nedenle Müstedi hakkında olan birçok şikâyetler Mahkemeye intikal etmiş değildir. Önemli olan daha önce de değinildiği gibi Müstedinin yakınma konusu kararın alınmasında esas etken olan sebep ve gerekçelerin ve bunlara d-ayanıklık eden olguların Mahkeme huzuruna lâyıkı veçhile getirilmesidir. Poliste bu tanığın söylediği gibi Müstedi hakkında gerçekten kabarık bir dosya olabilir. Fakat başvuru konusu ile ilgili olarak Müstedi hakkında alınan karar etken olduğu iddia edilen- tüm sebep ve gerekçelerin dayandırıldığı belgeler Mahkeme huzuruna getirilmeliydi. Bunlar getirilmeden sağlıklı bir yargıya varmak olası değildir görüşündeyim. Müstedinin izinsiz başıboş köpekleri vurarak köyde huzursuzluk yarattığı ısrarla ileri sürülmes-ine rağmen bu konuda Müstedi aleyhine herhangi bir dava açılmaması düşündürücüdür. Kaldı ki; en azından 1984 yılı içinde başıboş köpekleri vurma iznini içeren Emare 5 belgeyi Müstedi Mahkemeye sunmuştur. Sırası gelmişken bir husus üzerinde daha durmanın ge-rekli olduğuna inanmaktayım. Daha önce yapılan alıntıdan da görülebileceği gibi Müstedaaleyhin itiraznamesinde Polis Genel Müdürünün konu karara varırken Müstedinin beraatı ile sonuçlanan davanın olgularının da göz önünde bulundurduğu görülmektedir. Hal bö-yle iken, bu davanın olgularının ne olduğu hususunda Mahkemeye hiçbir şahadet getirilmemiştir. Bu nedenle Müstedaaleyhin kararına dayanıklık eden esas konulardan biri ile ilgili olgular hususunda bilgi sahibi olma olanağı bulamadım. Müstedaaleyhin bu konu- üzerinde önemle durduğuna göre konu ile ilgili olarak Mahkemeyi aydınlatıcı şahadet sunmalıydı görüşündeyim.

Tüm bu olgular ve görüşler ışığında Müstedaaleyhin almış olduğu kararın iptalinin gerekli olup olmadığı konusunun incelenmesine geçiyorum. Zaim -M. Necatigil'in Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde Yönetim Hukuku ve Anayasa Yargısı, 1986 Baskısı, sayfa 48'de aynen şöyle denmektedir:

"Olguların ilk aşamada saptanması yönetimin yetki ve görevi kaspamındadır. Bu nedenle, yönetimin yapmış olduğu bulguları-n ilk bakışta gerçek olduğuna dair bir karine vardır. Fakat, yönetimin bir yanılgı içerisinde olduğu veya olguları yanlış değerlendirdiği iddia edilmiş ve bu konuda şüphe uyanmış ise karine bozulmuş olur. Yönetsel kararların geçerli olabilmeleri için bunla-rın gerekli inceleme ve araştırma yapılarak sağlıklı bir durum değerlendirmesi sonucu alınmış olmaları gerekmektedir."

Aynı eserin 55 ve 56. sayfalarında aynen şöyle denmektedir:

"Yönetsel yetkinin geçerli olarak kullanılmış sayılması için, konuyu ilgile-ndiren tüm faktörlerin dikkate alınıp doğru değerlendirilmesi ve varılacak kararın makul olması gerekmektedir. Yargı organı neyin makul olduğu konusunda kendi görüşünü yönetimin görüşüne tercih edememekle beraber, varılan karara makul bir yönetim organının- makul olarak varmaması gerektiği görüşünde ise, böyle bir karar geçerli sayılmaz."

Yukarıda alıntısı yapılan paragraflardaki ilkeler ışığında huzurumdaki olguları değerlendirdiğimde Müstedaaleyhin konu kararı alırken kendi görüş ve anlayışı içerisinde b-azı sebep ve gerekçelere dayandığını, fakat bunların kişi haklarını kısıtlayıcı nitelikte bir işlemi içeren kararı alırken yeterli ve doyurucu nitelikte sebep ve gerekçeler olmadığı kanaatına vardım. Tekrarlama pahasına özetle ifade e-tmek gerekirse, Müs-t-e-dinin mahkûmiyetlerine olduğundan daha fazla önem atfedilerek başvuru konusu kararın Müstedi aleyhine alındığını, beraatle neticelenen davanın konu kararın al-ın-m-a-sınd-a büyük etken ol-m-a-sına rağmen bu davanın olguların-ın Mahkemenin bilgisine getiril-m-e-diğini, Müstedinin aleyhinde birçok şikâyetler yapıldığı söylenmesine rağmen bu konunun da somut ve geçerli bir şekilde Mahkemeye sunulmadığını, görevini gerçekten seven bir Polis Müfettişi olduğuna inandığım Nurettin Çırakoğlu'nun ön yargılı değilse bile -kendi anlayış ve takdiri içerisinde objektif ve somut verilere dayanmadan hazırladığı raporu ile sair hususları ve Müstedaaleyhin de bu rapordan büyük ölçüde etkilenerek bu karara varmasını göz önünde bulundurduğunu belirtmek isterim.

Görülüyor ki; Müste-daaleyh yukarıda değinilen olgular çerçevesinde konu karara varmakla makul bir İdareden beklenen bir şekilde davranmayarak yetkilerini aşmak suretiyle Müstedinin meşru menfaatını doğrudan doğruya ve olumsuz bir şekilde etkilemiştir. Bu şekilde alınan karar-ların da iptal edilmesi gerekmektedir.

Sonuç olarak Müstedaaleyhin başvuru konusu yapılan Emare 1 belgesinde Fasıl 57 Ateşli Silahlar Yasasının 9. maddesinin (6). fıkrası tahtında kendisine verilen yetkiye atfen Müstedi Salih Saadetoğlu'nun adına kayıtlı- LŞ 3270 kayıt numaralı av tüfeğinin kayıt belgesini iptal eden ve bu nedenle konu av tüfeğini ve kayıt belgesini Lefkoşa Polis Müdürlüğüne teslim etmesini ve silahını başka şahsa devretmesi için gerekli girişimlerde bulunmasını isteyen kararın ve/veya işl-emin tamamen hükümsüz ve etkisiz olduğuna ve herhangi bir sonuç doğurmayacağına ilişkin karar verilir.

Masraflarla ilgili herhangi bir emir verilmez.


(Özkan Tunçağ)
- Yargıç

18 Aralık 1992






-


-18-



-


Full & Egal Universal Law Academy