Yüksek İdare Mahkemesi Numara 226/2012 Dava No 7/2016 Karar Tarihi 29.02.2016
Karar Dilini Çevir:
Yüksek İdare Mahkemesi Numara 226/2012 Dava No 7/2016 Karar Tarihi 29.02.2016
Numara: 226/2012
Dava No: 7/2016
Taraflar: Savaş Şemi n/d Savaş Ersin ile Maliye Bakanlığı ve diğerleri arasında
Konu: Gümrük vergileri ödenmeyen araç için satış kararı - 75 günlük hak düşürücü süre - İdarenin takdir hakkı - İdarenin yetkileri.
Mahkeme: YİM
Karar Tarihi: 29.02.2016

-D.7/2016 YİM: 226/2012


Yüksek İdare Mahkemesinde
Anayasanın 152. Maddesi Hakkında


Mahkeme Heyeti: Narin F. Şefik, Mehmet Türker, Tanju Öncül


Davacı: Savaş Şemi n/d Savaş Ersin, Çamlı Sokak, No.52,
Mehmetçik -- Yeni İskele.


- ile -


Davalı: No.1- KKTC Maliye Bakanlığı vasıtasıyla KKTC
Başsavcısı - Lefkoşa
No.2- KKTC Gümrük ve Rüsumat Dairesi vasıtasıyla
KKTC Başsavcısı - Lefkoşa
No.3- Gazim-ağusa Gümrük Dairesi vasıtasıyla KKTC
Başsavcısı - Lefkoşa
No.4- KKTC Devlet Emlak ve Malzeme Dairesi vasıtasıyla
KKTC Başsavcısı - Lefkoşa
No.5- KKTC Sivil Savunma Teşkilatı vasıtasıyla
KKTC Başsav-cısı - Lefkoşa
No.6- KKTC Başsavcısı - Lefkoşa


A r a s ı n d a.


Davacı tarafından: Avukat İsmail Sağlamer adına
Avukat Salih Can Doratlı.
Davalılar tarafından: Kıdemli Savcı İlter Koyuncuoğlu.



- ---------------


K A R A R


Narin F. Şefik: Bu davada, Mahkemenin hükmünü, Sayın Yargıç Mehmet Türker okuyacaktır.

Mehmet Türker: Davacı, Davalılar aleyhine dosyalamış olduğu bu dava ile:

"A- -Davacıya ait Land Rover marka, Range Rover Vogue
TDV8 A model LV07 ABU plaka numaralı aracın,
Davalı No.2'nin ve/veya Davalı No.3'ün muhafazasında
olduğu bir zamanda, Davacı yurt dışında olmasına
ve Davacıya herhangi bir b-ildirimde bulunmamasına
karşın, aranmayan mal muamelesi yapılarak ve/veya
ahar surette satışa sunulmasını öngören 01/07/2010
tarihinde Resmi Gazete'de yayınlanan karar ve/veya
işlem ile buna bağlı ve/veya bunu takip eden ilg-ili
bütün karar ve/veya işlemlerin yoklukla malul
ve/veya hükümsüz ve/veya etkisiz olduğuna ve/veya
herhangi bir sonuç doğurmayacağına ve/veya iptaline
ve/veya hata ve/veya ihmal olduğuna dair bir hüküm
ve/veya karar-,

B- Davacıya ait ve yukarıda anılan aracın, Davalı No.1
ve/veya No.2 ve/veya No.3 tarafından, 28.07.2010
tarihinde ve/veya o tarihlerde Davalı No.4'e
teslimini öngören ve buna bağlı ve/veya bunu takip
eden ilgili büt-ün karar ve/veya işlemlerin yoklukla
malul ve/veya hükümsüz ve/veya etkisiz olduğuna
ve/veya herhangi bir sonuç doğurmayacağına ve/veya
iptaline ve/veya hata ve/veya ihmal olduğuna dair
bir hüküm ve/veya karar,

C- Dava-cıya ait ve yukarıda anılan aracın yukarıda
izah edildiği veçhile Davalı No.1 ve/veya No.2
ve/veya No.3 tarafından Davalı No.4'e teslim
edilmesini müteakip, Davalıların ve/veya Davalı
No.2 ve/veya No.3 ve/veya No.4'ün, anıla-n araca
zorla el konmasını ve/veya Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyeti adına kaydedilmesini öngören
24.09.2010 tarihli ve/veya o tarihlerde alınmış
bulunan karar ve/veya işlem ile buna bağlı
ve/veya bunu takip eden ilgili- bütün karar ve/veya
işlemlerin yoklukla malul ve/veya hükümsüz ve/veya
etkisiz olduğuna ve/veya herhangi bir sonuç
doğurmayacağına ve/veya iptaline ve/veya hata
ve/veya ihmal olduğuna dair bir hüküm ve/veya
karar"

-verilmesini talep etmektedir.


Davanın duruşmasına başlandığı gün tarafların mutabakatı ile 12 adet belge Emare 1-12 olarak kaydedilmiştir. Taraflar duruşma esnasında herhangi bir tanık celbetmeyerek, mutabık kaldıkları olguları Mahkemeye aktarmışlar-dır.

Dava ile ilgili olgular şöyledir:
LV07 ABU plakalı Range Rover marka araç 19/8/2008 tarihinde Davacı tarafından geçici olarak KKTC'ye ithal edilmiştir. İthal edilen aracın gümrük işlemlerinin yapılmaması üzerine, 24/6/2009 tarihinde araç, D-avalı No.3 tarafından Mağusa Gümrük Antreposunda mahafaza altına alınmıştır. Yasal süre içinde gümrük vergileri ödenmediği nedeniyle aracın satışına karar verilerek, 1/7/2010 tarihinde Resmi Gazete'de yayınlanmak suretiyle araç, Davalı No.3 tarafından 22/7-/2010 tarihinde aleni müzayede ile satışa çıkarılmıştır (Emare 7).

Aracın aleni müzayedede satılmaması üzerine, Davalı No.2 Gümrük ve Rüsumat Dairesinin 28/7/2010 tarihli yazılı yönerisi (Emare 8) ve Davalı No.1 Maliye Bakanlığının 28/7/2010 tarihli -yazısı ile (Emare 9) 28/7/2010 tarihinde Davalı No.4 Devlet Emlak ve Malzeme Dairesine aktarılmasına karar verilerek, 6/8/2010 tarihli Emare 10 teslim tutanağı ile Davalı No.4'e teslim edilmiştir. 24/9/2010 tarihinde KKTC adına kaydedilen araç, Davalı No.4- tarafından 12/10/2010 tarihinde, resmi hizmette kullanılmak üzere, Davalı No.5 Sivil Savunma Teşkilat Başkanlığına tahsis edilmiştir (Emare 11). 28/7/2010 tarihinde Davacının yurt dışında olduğu taraflarca kabul edilmektedir. Davanın duruşması esnasında i-se Davacının Mayıs 2010 tarihinde KKTC'den ayrılıp yurt dışına gittiği ve Mayıs 2012 tarihinde KKTC'ye döndüğü, tarafların kabul ve beyanları ile ihtilâfsız bir olgu olarak ortaya çıkmıştır.

İNCELEME
Davacı Avukatı, Talep Takririndeki iddialarına uy-gun olarak, Davacının geçici olarak ithal ettiği bu aracın 1/7/2010 tarihinde Davalı No.3 tarafından aleni müzayede ile satışa çıkarılması kararının ve aleni müzayedede satılmaması üzerine, 28/7/2010 tarihinde Davalı No.1, 2 ve 3 tarafından Davalı No.4 Dev-let Emlak ve Malzeme Dairesine teslimi ve 24/9/2010 tarihinde KKTC adına kaydedilerek Davalı No.5 Sivil Savunma Teşkilat Başkanlığına teslim edilmesi ile ilgili karar ve/veya işlemlerin, 37/1983 sayılı Gümrük ve İstihsal Yasası'nın 26(3) ve 81(3) maddeleri-ne aykırı olarak ve Anayasa'nın 1, 7 ve 36. maddeleri dikkate alınmadan yapıldığı nedeniyle hukuka aykırı ve yoklukla malul olduğunu, iptal edilmeleri gerektiğini ileri sürmektedir.

Davalılar adına bulunan Savcı ise, Davalıların kararlarının iptali -ile ilgili bu davanın Anayasa'nın 152. maddesinde öngörülen 75 günlük hak düşürücü süre geçtikten sonra ikame edildiğinden ileri gidemeyeceğini ileri sürdükten sonra, Davalılar tarafından alınan tüm kararların ve yapılan işlemlerin 37/1983 sayılı Yasa'nın -26. maddesine, 81. maddesine ve Anayasa'nın 36. maddesine uygun olduğunu ileri sürerek davanın reddedilmesini talep etmiştir.

Davalılar tarafından davanın 75 günlük hak düşürücü süre geçtikten sonra ikame edildiği ve ileri gidemeyeceği iddia edildiği-nden ve bu husus davanın ileri gidebilmesi için bir ön koşul olduğundan, öncelikle davanın 75 günlük süre içinde açılıp açılmadığının incelenmesi gerekmektedir.

Davalılar adına bulunan Savcı, Davacı tarafından ithal edilen aracın 1/7/2010 tarihli R-esmi Gazete'de yayınlanan kararla, 22/7/2010 tarihine kadar gümrükten kurtarılmadığı takdirde açık artırma usulü ile satılacağının ilan edildiğini, bu kararın Resmi Gazete'deki ilan ile Davacının bilgisine geldiğini, davanın ise 14/9/2012 tarihinde açıldığ-ından, Davacının Talep Takririnin "A" paragrafındaki 1/7/2010 tarihli kararla ilgili talebinin ve alınan diğer kararların ve yapılan işlemler olan, Talep Takririnin "B" paragrafındaki 28/7/2010 tarihli aracın Davalı No.4 Devlet Emlak ve Malzeme Dairesine t-eslimi kararı ile Talep Takririnin "C" paragrafındaki 24/9/2010 tarihli olup aracın KKTC adına kaydı kararlarının hükümsüz ve etkisiz kılınması ile ilgili talepleri içeren davanın 75 günlük hak düşürücü süre dolduktan sonra açıldığı nedeniyle ileri gidemey-eceğinden, iptal edilmesi gerektiğini ileri sürmektedir.

Davacı Avukatı ise, Davacının 28/7/2010 tarihinde yurt dışında olduğunun ihtilâfsız müşterek bir olgu olduğunu, Davacının yurt dışından döndüğü zaman kararları öğrendiğini
ve davayı öğrenme tar-ihinden itibaren 75 gün içinde ikame ettiğini, davanın ileri gidebileceğini, ayrıca bu karar Anayasa'nın 36. maddesine aykırı olarak alındığından ve gerekçesiz olduğundan yoklukla malul olduğunu, dolayısıyla bu kararlarla ilgili dava açmanın 75 günlük süre-ye tabi olmadığını, davanın ileri gidebileceğini iddia etmektedir.

Davalıların alınan kararlara karşı açılan bu davanın
75 günlük hak düşürücü süre sonunda açıldığından ileri gidemeyeceği iddiasına karşılık Davacının alınan kararların yoklukla malu-l olduğu iddiasını yaptığı nedeniyle, öncelikle bu kararların iptali ile ilgili dava açıldığı zaman 75 günlük hak düşürücü sürenin geçip geçmediğini saptamak ve daha sonra da Davacının yokluk ve hukuka aykırılık iddiasının İdare Hukuku prensipleri ve yasal- durum çerçevesinde incelenmesi gerekmektedir.

Anayasa'nın 152. maddesinin 3. fıkrasına göre; bir karar veya işlemle ilgili Yüksek İdare Mahkemesine yapılacak başvurunun, karar veya işlemin yayınlanması tarihinden veya yayınlanmadığı takdirde veya bi-r ihmal halinde, başvuran kişinin bunu öğrendiği tarihten itibaren 75 gün içinde yapılması gerekmektedir. Ancak içtihat kararlarıyla yerleşmiş bu husustaki İdare Hukuku prensiplerine göre, bir karar veya işlem "yoklukla malul" ise bu karar veya işlem aleyh-ine 75 günlük süre geçse de dava açılabilir (Gör.KKTC'de Anayasa ve Yönetim Hukukunun Esasları Zaim Necatigil sayfa 235-237, KKTC İdari Yargılama Hukuku, Tufan Erhürman sayfa 388-389).

Tarafların da müştereken kabul ettikleri ve saptadığımız olgulara- göre, gümrük işlemleri yapılmayan aracın açık artırma ile satışa çıkarılması kararı 1/7/2010, aleni satış işlemi 22/7/2010, aleni müzayede ile satılamaması üzerine Müdürün öngördüğü bir elden çıkarma yöntemi olarak Devlet Emlak ve Malzeme Dairesine teslim- kararı 28/7/2010, KKTC adına kaydedilip Sivil Savunma Teşkilat Başkanlığına teslim edilme kararı ise 24/9/2010 tarihlidir. Yine tarafların beyanlarından ve mutabakatlarından, Davacının Mayıs 2010 tarihinde KKTC'den ayrıldığı ve yukarıda belirtilen tarihle-rde Davacının yurt dışında olduğu ancak Mayıs 2012'de KKTC'ye döndüğü ihtilâfsız
bir olgu olarak ortaya çıkmıştır. Müşterek olgular ve emarelere göre, konu aracı 19/8/2008 tarihinde geçici olarak KKTC'ye ithal eden Davacının aracın gümrük işlemlerini yapma-ması üzerine, 24/6/2009 tarihinde Emare 3 Gümrük Ambarlarına Alınan Araç Tutanağını imzalayarak, aracı Mağusa Gümrük Antreposuna kendisi teslim etmiştir. Davacının imzaladığı Emare 3 teslim tutanağında, 3 ay zarfında aranmadığı takdirde aracın satılacağı n-otu yazılı olup bu not Davacının bilgisine gelmiştir. 37/83 sayılı Yasa'nın 26(3) maddesine göre, Devlet antreposuna konan bir mal 2 ay içinde veya Müdürün belirleyeceği makul süre içinde malı ithal eden tarafından gümrükten kurtarılmazsa, Müdür belirleyec-eği bir satış şekli ile malı satabilir. Bu satışta mal, gümrük vergi ve harçlarını karşılayacak fiyatı bulmazsa, Müdür malı belirleyeceği bir şekilde elden çıkarabilir. Müdür, Resmi Gazete'de yayınlayarak ve aleni müzayede ile aracı satışa çıkarmış, satılm-aması üzerine de aracı elden çıkarmak için Devlet Emlak ve Malzeme Dairesine aktarma ve resmi hizmette kullanılmak üzere Sivil Savunma Teşkilat Başkanlığına tahsis etme yönüne gitmiştir.

Devlet antreposuna veya gümrüğe teslim ettiği aracın 3 ay iç-inde gümrük işlemlerini yaptırmaması halinde satılabileceği, Emare 3 teslim tutanağı ile aracı teslim ettiği tarih olan 24/6/2009 tarihinde Emare 3'te bulunan bu yöndeki not ile Davacının bilgisine gelmiştir. Ancak aracın satışı, Davacının Mayıs 2010 tarih-inde yurt dışına gitmesinden sonra, 1/7/2010 tarihinde alınan ve Resmi Gazete'de yayınlanan bir karar ile yapılmıştır.

Anayasa'nın 152. maddesinin 3. fıkrasına göre bir kararın yayınlanması halinde, 75 günlük hak düşürücü süre yayınlanma tarihinden -başlar. Anayasa'daki bu düzenlemeye göre, ilgili kişinin bu karardan bilgisi olup olmadığına veya ne zaman bilgisine geldiğine bakılmaksızın kararın yayınlanma tarihi
75 günlük sürenin başlangıcı sayılır (Gör. YİM 131/88 D.6/90, KKTC'de İdari Yargılama Huk-uku, Tufan Erhürman sayfa 388).

Tarafların müşterek olguları ve Emare 7 Resmi Gazete'ye göre, Davacının ithal ettiği aracın ithal işlemlerini yapmadığı nedeniyle satılmasına karar verildiği hususu 1/7/2010 tarihinde Resmi Gazete'de yayınlanmıştır. Za-man aşımı ile ilgili aktardığımız Anayasal düzenleme ve bu hususta yerleşmiş içtihat kararları ve İdare Hukuku prensiplerine göre, Davacı aracın satışı ile ilgili kararı Resmi Gazete'de yayınlandığı 1/7/2010 tarihinde öğrenmiş sayılır. Davacının
bu tarihte- yurt dışında olması, bu karardan bilgisi olup olmaması veya bilgisine ne zaman geldiğinin belli olmaması
75 günlük zaman aşımı süresinin başlamasını durdurmamaktadır. Davacının Talep Takririnin "A" paragrafındaki 1/7/2010 tarihli kararın iptali ile ilgili- talebini içeren bu davayı 14/9/2012 tarihinde ikame ettiği gerçeği karşısında, bu kararın iptali ile ilgili Davacının davasının 75 günlük hak düşürücü süre sonunda ikame edildiği ortaya çıkmaktadır. Bu kararın iptali ile ilgili Davacının davasının "A" par-agrafındaki talebi için 75 günlük hak düşürücü süreden sonra dava açıldığından, Davacının "A" paragrafındaki talebinin ileri gitmesine imkân yoktur ve reddedilmesi gerekmektedir.

Aracın satılamadığı nedeniyle elden çıkarılması için Davalı No.4 Devlet- Emlak ve Malzeme Dairesine teslimi ile ilgili olan ve Davacı tarafından davada Talep Takririnin "B" paragrafında iptali talep edilen Davalı No.2 ve 3'ün kararı 28/7/2010; aracın KKTC adına kaydedilmesini ve Davalı No.5 Sivil Savunma Teşkilat Başkanlığına -tahsisini öngören ve Talep Takririnin "C" paragrafında iptali talep edilen karar ise 24/9/2010 tarihlidir.

Davalılar bu kararların iptali için açılan davanın da 75 günlük hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığından ileri gidemeyeceği nedeniyle red-dedilmesini talep etmektedirler.

Davalılar adına bulunan Savcıya göre, Davacı bu kararlar alındığı zaman yurt dışında bulunmasına rağmen, Mayıs 2012 tarihinde yurt dışından KKTC'ye döndüğü zaman bu kararları öğrenmiş ancak kararların iptali için 14/9-/2012 tarihinde bu davayı ikame etmiştir. Dolayısıyla bu kararlar aleyhindeki dava 75 günlük zaman aşımı süresi dolduktan sonra açıldığından, Talep Takririnin "B" ve "C" paragraflarındaki taleplerle ilgili dava ileri gitmeden iptal edilmelidir.

KKTC'-de, Yüksek İdare Mahkemesinde açılan bir iptal davası iki aşamada karara bağlanır. Birinci aşamada, dava,
ön koşulları yönünden incelenir. İkinci aşamada ise, davanın esası, yani hukuka aykırılık iddiası incelenip karara bağlanır. Davanın ön koşullarından- biri yoksa, dava ileri gidemeyeceğinden, davanın bu nedenle iptal edilmesi gerekmektedir. Bir iptal davasının 75 günlük hak düşürücü süre dolmadan açılması, davanın ileri götürülebilmesi için bir ön koşuldur. Davacı iptal davasına konu kararı öğrenme tari-hini ve davasını kararı öğrendiği tarihten itibaren 75 günlük hak düşürücü süre dolmadan ikâme ettiğini davasında ileri sürmelidir. İdare ve/veya davalı, kararın davacı tarafından öğrenilme tarihi ile ilgili farklı bir iddiada bulunur ve öğrenme tarihi ile- ilgili bir ihtilâf doğarsa, bu iddiasını yani davacının kararı öğrendiğini iddia ettiği tarihi ispat etmekle mükelleftir. Kararın öğrenme tarihi ile ilgili mahkemede bir tereddüt oluşursa, bu tereddüt veya kuşku davacı lehine alınarak iddia edilen tarihle-rden davacı lehine olan tarih dikkate alınmalıdır (Gör. YİM 147/85 D.39/87, YİM 131/88 D.6/90, YİM 344/91 D.31/92, Costas Neophytou V. The Republic, 1964 CLR. 280).

Davacının Mayıs 2010 tarihinde yurt dışına gittiği, bu kararların alındığı tarihlerde- yurt dışında olduğu ve Mayıs 2012 tarihinde KKTC'ye döndüğü, taraflarca kabul edilen ihtilâfsız bir olgudur.

Davacı davasında bu kararları yurt dışından döndükten sonra öğrendiğini, kararları öğrendikten sonra derhal bu davayı ikâme ettiğini ileri -sürmüştür.

Davalılar adına bulunan Savcı ise, Davacının Mayıs 2012'de yurt dışından KKTC'ye döndükten sonra Davalıların bu kararlarını öğrendiğini iddia etmişse de, Mahkemeye bu
hususta herhangi bir şahadet ve/veya emare sunmamıştır. Mayıs 2012-'de yurt dışından dönen Davacının bu kararları
hangi tarihte öğrendiği ile ilgili Yüksek İdare Mahkemesinin dikkate alabileceği Davacının da sunduğu bir şahadet ve/veya emare olmadığından Davacının kararları öğrenme tarihi ile
ilgili bir kuşku veya teredd-üt doğmuştur. Davacının bu kararları öğrenme tarihi ile ilgili oluşan tereddüt veya kuşkuyu Davacı lehine aldığımız zaman, Davacının kararları öğrendiği tarihten itibaren 75 günlük hak düşürücü süre dolmadan davayı ikame ettiğinin kabul edilmesi gerekmekte-dir.
Bu nedenlerle, Davacının Talep Takririnin "B" ve "C" paragraflarındaki talepleri ile ilgili davanın 75 günlük hak düşürücü süre geçtikten sonra ikame edildiği nedeniyle ileri gidemeyeceği yönündeki Davalıların iddiaları reddedilir.

Davacının a-racının satılması ile ilgili 1/7/2010 tarihli kararın 75 günlük hak düşürücü süre geçtikten sonra dava edildiği bulgusuna vardıktan sonra, bu kararın yoklukla malul bir karar olup olmadığının incelenmesi gerekmektedir.

Bir karar veya idari işlemin ha-ngi hallerde yoklukla malul sayılacağı gerek İdare Hukuku ile ilgili öğretide, gerekse içtihat kararlarında belirlenmiştir. KKTC Yüksek İdare Mahkemesinin de bu hususta birçok içtihadi kararı bulunmaktadır. Bu kararlarda bir idari karar veya işlemin yokluk-la malul olup olmadığının nasıl saptanacağı belirtilmektedir.

YİM 80/2011 D.18/2012 sayılı kararda bu hususta şöyle denmektedir:

"İdare hukuku ilkelerine göre, idare, yetkilerini
bir makam veya organ vasıtasıyla kullanmaktadır.
Böyl-e bir makam veya organ ise yetkilerini yasa,
tüzük veya yönetmeliklerden almaktadır. Yasa,
tüzük ve yönetmeliklerde belirtilen yetki dışında
yapılan tüm işlemler hukuka aykırı olması sebebiyle
yoklukla maluldur. Eğer bir makam veya orga-n açıktan
açığa yetkisi olmadan herhangi bir karar alır veya
işlem yaparsa, bu gibi kararın veya işlemin esaslı
bir şekilde sakat olmasından dolayı doğmamış
addolunması ve yok sayılması gerekir. Açıktan açığa
yasaya aykırı veya tama-mıyla görev ve yetki dışı
tasarruflar hükümsüzlükle malul olduklarından bunlar
hiçbir zaman sıhhat iktisap edemeyeceklerinden her
zaman ortadan kaldırılabilir (Gör. YİM 224/07 D.24/09,
YİM 91/08 D.2/2010, YİM 147/86 D.4/89, YİM 201/80
- D.30/80, YİM 5/76)."

YİM 142/2011 D.10/2013 sayılı kararda ise şöyle denmektedir:

"Bir idari karar veya işlemin yok hükmünde
sayılabilmesi için, idare hukukunun temel prensipleri
çerçevesinde yetki gasbı, ağır şekil sakatlıkları,
fonksiyon -gasbı ve diğer unsurlar bakımından ağır
sakatlık hali içermesi gerekmektedir.

Bunun yanı sıra idarenin, kişilerin temel hak ve
hürriyetlerine yönelik ağır ve apaçık bir şekilde
hukuka aykırı olarak müdahale etmesi, yokluk sonucunu
doğuran- ağır sakatlık hali sayılmıştır.(Bkz.Kemal
Gözler, İdare Hukuku 2. baskı sayfa 1017)

İdarenin açıkça yasaya aykırı veya idarenin hiç
yapamayacağı işlemlerden olan bir işlemi yapması,
Türkiye Danıştayı tarafından yokluk halinin oluşması
için- yeterli sayılmıştır.

Danıştay 10.D, 20.5.1997 tarih ve E.1995/397,
K 1997/1911 sayılı kararında şöyle denmektedir:

'Bazı idari işlemler vardır ki, idare hukukunda 'yok
hükmünde' olan idari işlemler denilen, sakatlıkları çok ağır olan ve hukuk- dünyasında hiç doğmamış kabul edilen 'batıl' işlemlerdir. Bu tür batıl işlemler, ilgililer hakkında hüküm ifade etmezler, hukuksal durumda değişiklik yaratmazlar, çünkü hiç var olmamış sayılırlar.
Bir idari işlem, açıkça yasaya aykırı veya idarenin hi-ç yapamayacağı işlemlerden ise, yok hükmünde bir idari işlemden söz ediliyor demektir. Yok hükmünde olan bir idari işlemin iptali için idari yargıda dava açmaya esasen gerek bulunmamaktadır. Fakat, idarenin işlemini yok hükmünde saymayıp yürütmeye devam et-mesi, ilgili bu işlemin iptali için dava açmaya zorunlu bırakabilir.Bu gibi durumlarda, idari yargı yerinin, dava konusu işlemin yok hükmünde olduğunu saptayıp uyuşmazlığı çözmesi,
idarenin her türlü eylem ve işlemin yargısal denetime bağlı tutulmasını ge-rektiren 'Hukuk Devleti' ilkesine
de uygun düşmektedir.'"


Mesele ile ilgili olup tarafların iddialarını dayandırdıkları 37/1983 sayılı Gümrük ve İstihsal Yasası'nın ilgili 26(3) ve 81. maddeleri şöyledir:

"Madde 26.(3) 81. maddenin (3). fıkr-a kuralları saklı
kalmak koşuluyla görevli memur tarafından
Devlet antreposuna konan mallar;
(a) Müdürün kanaatince bozulabilen türden
malların olması halinde derhal; veya
(b) Devlet a-ntreposuna konmalarından
sonraki iki ay zarfında veya Müdürün
öngöreceği makul bir süre zarfında
ithalâtçı tarafından gümrükten
kurtarılmadıkları takdirde
- Müdür bir talimatla belirleyeceği satış
şekli ve yöntemiyle malların satışına
gidebilir. Satışta gümrük vergi ve
harçlarını karşılayacak fiyat bulamayan
mallar, Müdürün öngöreceği şeki-lde elden
çıkarılabilir.

"Malların Devlet
Antreposuna konma koşulları81.(1)Bu madde kuralları ile bu Yasanın veya bu Yasa uyarınca getirilen herhangi bir kural, Devlet antrepolarına konan mallar hakkında geçerlidir.
III. Ce-tvel
29/1995
35/2011(2)Malların Devlet antreposuna aktarılması üzerine bu Yasaya ekli III. Cetvelde belirtilen antrepo ücretleri uygulanır.
(3)Malların patlayıcı veya yanıcı mallar sınıfından veya özel dikkat ve muamele
gerektiren nitelikte mallar- olması halinde;

(a)Ödenecek ücretlere ek olarak Müdürün uygun göreceği nezaret, bekçilik ve güvenlik giderleri ödenir.

(b)Müdür veya herhangi bir memur bir malın görmekte olduğu zararın giderilmesinde yükümlü değildir.
(c)Mallar, mal s-ahibi tarafından, depolandığı tarihten başlamak üzere on dört gün içerisinde gümrükten kurtarılmadığı takdirde, Müdür tarafından satışa arz edilebilir.

Ancak, 26. maddenin (3).
fıkrası uyarınca depolanan malların patlayıcı ve yanıcı mallar sınıfından -olmaları halinde, bu
bent kuralları uygulanmaz.
(4)Bu Yasa uyarınca izin verilenler saklı kalmak koşuluyla mallar üzerinden alınması gereken;
(a)Antrepoya taşınma masrafları, ve(b)(2). ve (3). fıkralarda belirtilen masraflar
ödenmedik-çe ve haklarında beyan verilmesi gereken mallar için beyanlar verilmedikçe, mallar antrepodan taşınamaz.
(5)Malları muhafazasında bulunduran görevli memur mallar üzerinden alınması gereken navlun ödenmedikçe malların teslimini reddedebilir.
(6)Bu- Yasa uyarınca veya bu Yasanın verdiği yetki uyarınca satılan mallardan elde edilen gelirden;
(a)Önce malların üzerinden alınması gereken vergiler;
(b)İkinci olarak (4). fıkrada belirtilen masraflar; ve
(c)Üçüncü olarak navlun masrafları
-
ödenir ve malların hemen satışından önce mal sahibi olan kişinin malların satış tarihinden başlamak üzere 1 yıl içerisinde başvuruda bulunması halinde, yukarıdaki masraflar çıkarıldıktan sonra, geriye kalan para mal sahibine ödenir.
(7)Bu Yasa u-yarınca veya bu Yasanın verdiği yetki uyarınca satışına izin verilen fakat satılamayan mallar;
(a)(6). fıkranın (b) bendinde öngörülen masraflar ödendikten sonra ihraç edilebilir; veya
(b)Başka durumlarda ise de (6). fıkranın (a) ve (b) bentler-inde öngörülen ödemelerin yapılmaması halinde, Müdürün öngöreceği şekilde elden çıkarılabilir."

37/1983 sayılı Gümrük ve İstihsal Yasası'nın yukarıya aktardığımız 26(3)(b) maddesine göre, Devlet antreposuna konan bir mal 2 ay içerisinde veya Müdürü-n belirleyeceği makul bir süre içinde malı ithal eden kişi tarafından gümrükten kurtarılmazsa, Müdür belirleyeceği bir satış şekli ile malı satabilir. Böyle bir satışta mal, gümrük vergi ve harçlarını karşılayacak fiyatı bulmazsa, Müdürün belirleyeceği şek-ilde elden çıkarılabilir. Aynı Yasa'nın 81. maddesinin 7. fıkrasına göre, satışa çıkarılan ancak satılamayan mallar bu fıkranın (a) bendinde belirtilen masraflar ödenmesi koşulu ile ihraç edilebilir. (b) bendinde belirtilen ödemelerin yapılmaması halinde i-se, Müdürün saptayacağı şekilde elden çıkarılabilir.

Dava konusu karara konu olan araç, gümrük işlemleri yapılmadığı nedeniyle, 24/6/2009 tarihinde 37/1983 sayılı Yasa'nın 26(3) maddesi gereğince, Devlet antreposuna konan ve/veya Devletin antreposun-da muhafaza altına alınan bir maldır. Davacının ithal ettiği ve gümrük işlemlerini yapmadığı konu mal, yani LV07 ABU plakalı araç, 24/6/2009 tarihinde Emare 3 Gümrük Ambarlarına Alınan Araç Tutanağı ile Devlet antreposuna alınırken, 3 ay zarfında aranmadığ-ı takdirde satışının yapılabileceği Davacıya bildirilerek, antrepoya alınmıştır (Gör.Emare 3). İhtilâfsız olgulara göre, 37/1983 sayılı Yasa'nın öngördüğü vergiler ödenip gümrük işlemleri yapılmadığı nedeniyle, araç, 1/7/2010 tarihli Resmi Gazete'de yayınl-amak sureti ile 22/7/2010 tarihinde açık artırma usulü ile satışa çıkarılmış, ancak satılamamıştır. Olgulardan açıkça anlaşılacağı gibi, Müdür 37/1983 sayılı Yasa'nın 26(3) maddesindeki yetkilerine istinaden, saptadığı 3 aylık süre geçtikten sonra, aracın -gümrük işlemlerinin yapılmaması üzerine, yine aynı Yasa maddesinin kendisine verdiği yetkiyle Resmi Gazete'de yayınlamak suretiyle, aracın açık artırma usulü ile satışına gitmiştir. Müdür, 37/1983 sayılı Yasa'nın belirttiğimiz kuralları çerçevesinde ve ken-disine verdiği yetkiyle hareket ettiğinden, aracın Resmi Gazete'de yayınlanmak suretiyle açık artırma usulü ile satışını öngören ve Talep Takririnin "A" paragrafında hükümsüz ve etkisiz olduğuna karar verilmesi talep edilen 1/7/2010 tarihli karar, ilgili Y-asa'ya uygun olarak ve Yasa'nın verdiği yetkiye istinaden alınmış bir karar olup, Yasa'ya herhangi bir aykırılığı bulunmamaktadır. Bu karar, 37/1983 sayılı Yasa'ya uygun olup yok hükmünde olmadığı ve karar aleyhindeki dava
75 günlük hak düşürücü süre geçti-kten sonra ikame edildiği nedeniyle, Davacının davasının "A" paragrafındaki bu kararın etkisiz ve hükümsüz olduğuna ilişkin talebinin iptal edilmesi gerekmektedir.

Gümrük Müdürü tarafından açık artırma usulü ile satışa çıkarılan aracın satılmaması ü-zerine Müdür, 28/7/2010 tarihinde, aracın değerlendirilmek üzere Devlet Emlak ve Malzeme Dairesine aktarılmasına karar vererek, araç Devlet Emlak ve Malzeme Dairesine teslim edilmiştir. Davalı No.4 Devlet Emlak ve Malzeme Dairesi ise, Müdürün kararı üzerin-e teslim aldığı aracı, resmi hizmette kullanılmak üzere, Davalı No.5 Sivil Savunma Teşkilat Başkanlığına tahsis etmiştir.
37/1983 sayılı Yasa'nın 26(3)(b) bendi Müdüre, Devlet antreposunda muhafaza altına alınan ve yasal süre olan 2 aylık sürede veya -Müdürün saptayacağı makul bir sürede gümrük işlemleri yapılmayan malları, saptayacağı bir yöntemle satışa çıkardıktan sonra, satışta gümrük vergi ve harçlarını karşılayacak fiyatı bulamayan ve satılamayan bir malı, öngöreceği bir şekilde elden çıkarma yetk-isi de vermektedir. Gümrük Müdürünün açık artırma usulü ile satışa çıkardığı
bir malın satılamaması üzerine elden çıkarmak için ve değerlendirilmek üzere Devlet Emlak ve Malzeme Dairesine aktarıp teslim etmesine dair 28/7/2010 tarihli kararı Yasa maddesin-in kendisine verdiği yetkiye dayanmakta olup, Yasaya bir aykırılığı bulunmamaktadır. YİM önünde, açık artırmada araca ne fiyat verildiği hususunda bir şahadet veya belge bulunmamakla birlikte, Yasa maddesine göre, satılamayan mal gümrük vergi ve harçlarını- karşılayacak fiyatı bulamayan mallardır. Bu nedenle ve Davacı bunun aksini ileri sürüp ispatlayamadığından, aracın gümrük vergi ve harçlarını karşılayacak fiyatı bulamadığı nedeniyle satılamadığı ve Müdürün de aracı bu nedenle, Yasanın verdiği yetkiye uyg-un olarak saptadığı yöntemle, yani değerlendirilmek üzere
Devlet Emlak ve Malzeme Dairesine teslim ederek elden çıkardığı kabul edilmelidir. Bu nedenlerle, Talep Takririnin "B" paragrafı ile hükümsüz ve etkisiz kılınması talep edilen 28/7/2010 tarihli kara-rın, 37/1983 sayılı Yasa'nın ilgili maddelerine herhangi bir aykırılığı bulunmamaktadır.

Davalı 1, 2 ve 3'ün 37/1983 sayılı Yasa'dan kaynaklanan yetkilerine istinaden aldıkları 28/7/2010 tarihli karar ile,
LV07 ABU plakalı aracı Yasa hükümlerine uy-gun olarak Devlet Emlak ve Malzeme Dairesine teslim etmelerinden sonra, Davalı No.4 Devlet Emlak ve Malzeme Dairesinin, bu karara uygun olarak, aracı resmi hizmette kullanılmak üzere Sivil Savunma Teşkilat Başkanlığına tahsis ederek, KKTC adına kaydedilmes-ine dair işlemleri ve/veya kararları da 28/7/2010 tarihli karara ve kararın dayandığı yasal mevzuata uygun olarak yapılmış işlem ve/veya alınmış kararlar olup, 37/1983 sayılı Yasa'nın ilgili kurallarına herhangi bir aykırılığı bulunmamaktadır.

Davacı- Avukatı, 37/1983 sayılı Yasa'nın 81(6) maddesine göre, Müdürün bir malın satışını yaptıktan sonra, gümrük muhafaza masrafları ve diğer giderler düşülerek kalan bedelin mal sahibine ödenmesi gerektiğini, mal sahibinin kalan bedeli 1 yıl içinde talep edebil-eceğini, ancak Müdürün aracın
satışını yapmayarak saptadığı bir yöntemle aracı elden çıkarmasından dolayı Davacının zarara uğramasına neden olduğunu, aracın bu şekilde elden çıkarılması sonucunda Davacının Anayasa'nın 36. maddesinin 3. fıkrası ile korunan- mülkiyet hakkına tecavüz edildiğini ve elden çıkarma kararının Davacının Anayasa'nın 36(3) maddesindeki mülkiyet haklarına tecavüz ettiğinden Anayasa'nın bu maddesine aykırı olduğu nedeniyle hükümsüz kılınması gerektiğini iddia etmiştir.

Davacıya ai-t aracın 37/1983 sayılı Yasa'ya uygun bir kararla satışa çıkarıldığı, ödenmesi gereken muhafaza masrafları ve diğer giderleri karşılayacak bedeli bulamadığı için satılamadığı ve Müdürün yine Yasa'ya uygun olarak saptadığı bir yöntemle aracı elden çıkardığı- bulgusuna varmıştık. Araç satılamadığı ve Müdürün Yasa'dan aldığı yetki ile aracı saptadığı bir yöntemle elden çıkardığı göz önüne alındığı zaman, Davacının olmayan bir satış bedelinden arta kalan ve talep edebileceği bir bedel olduğunu iddia edip talep e-tmesi hukuken mümkün değildir. Davacı ithal için getirdiği aracın gümrük işlemlerini yapıp aracı ithal etmediği gibi, 37/1983 sayılı Yasa'nın 81(7) maddesinin kendisine tanıdığı, yasal olarak ödemesi gerekli masrafları ödeyip aracı geri ihraç etmek için de- bir başvuru yapmış değildir. Tüm bu hususlar çerçevesinde, bu karar ile Davacının Anayasa'nın
36. maddesi ile korunan mülkiyet haklarına herhangi bir tecavüzden söz edilemez.

Davacı Avukatı, Davalıların dava konusu kararları alırken, özellikle arac-ın satılamaması üzerine Müdürün saptadığı aracı elden çıkarma ile ilgili kararda takdir haklarını hatalı kullandıklarını da iddia etmiştir.

Davalılar, Davacı tarafından yasal süre içinde gümrük işlemleri yapılmayan Davacıya ait aracın satılmasına kar-ar verip, araç muhafaza masrafları ve diğer giderleri karşılayacak bedeli bulmaması üzerine takdir yetkilerini kullanarak, aracı, Davalı No.4 Devlet Emlak ve Malzeme Dairesine teslim etmek, bilâhare de aracın KKTC adına kaydedilerek resmi hizmette kullanıl-mak üzere Davalı No.5 Sivil Savunma Teşkilat Başkanlığına teslim edilmesi kararını almışlardır. Kararımızın daha önceki aşamalarında, Davalıların bu kararlarının 37/1983 sayılı Yasa'nın verdiği yetkiye uygun olarak alındığını saptamıştık. Yüksek İdare Mahk-emesi kararlarına göre, açık takdir hatası kriteri gereğince,
"çok ağır ve apaçık görülen takdir hataları idari yargının denetim alanındadır. (Gör.YİM 75/2008 D.27/2009) 'Takdir yetkisinin kullanıldığı hallerde, ilgili mevzuata uyulmuş, değerlendirmede cid-di ve bariz hatalar yapılmamışsa, Yüksek İdare Mahkemesinin bu takdir yetkisine müdahale etme yetkisi yoktur' (Gör.YİM 8/1982 D.29/1983)."

Davalılar, dava konusu kararları alırken, ilgili yasal mevzuat olan 37/1983 sayılı Yasa'ya uyduklarından ve bu -Yasa'nın verdiği yetkiye istinaden bu kararları aldıklarından herhangi bir takdir hatası yaptıkları söylenemez. Bu nedenlerle, Davacı Avukatının, Davalıların takdir yetkilerini hatalı kullandıklarından Davalıların kararlarının iptal edilmesi gerektiği iddi-asının herhangi bir hukuki dayanağı bulunmamaktadır.

Belirtilenlerden anlaşılacağı üzere, Davacı davasında başarılı olamadığından, davanın ret ve iptal edilmesi gerekmektedir.

Netice itibarıyla dava ret ve iptal edilir.

Dava masrafları -Davacı tarafından ödenecektir.


Narin F. Şefik Mehmet Türker Tanju Öncül
Başkan Yargıç Yargıç



29 Şubat, 2016











19






Full & Egal Universal Law Academy