Yüksek İdare Mahkemesi Numara 2/1982 Dava No 25/1982 Karar Tarihi 24.11.1982
Karar Dilini Çevir:
Yüksek İdare Mahkemesi Numara 2/1982 Dava No 25/1982 Karar Tarihi 24.11.1982
Numara: 2/1982
Dava No: 25/1982
Taraflar: Mehmet Özgen Turgut ile Bakanlar Kurulu
Konu: İthal izni istemi – Emirnamelerin sağladığı haklardan faydalanmayı talep ettikten sonra şikayet etme hakkının olmadığı
Mahkeme: YİM
Karar Tarihi: 24.11.1982

-D.25/82 YİM 2/82

Yüksek İdare Mahkemesi Olarak Oturum Yapan.

Yüksek Mahkeme Huzurunda.

Mahkeme Heyeti: Salih S. Dayıoğlu, N. Ergin Salâhi, Aziz Altay.

Anayasanın 118. Maddesi hakkında.

Müstedi: Mehmet Özgen Turgut, İngiltere.

ile -

-Müstedaaleyh: KTFD Bakanlar Kurulu vasıtasıyle Lefkoşa.

A r a s ı n d a.

Müstedi namına: Şefika Durduran.
Müstedaaleyh namına: Akın Sait.



Yasa Maddesi: 21.10.1981 tarihli Resmi Gazete EK III'de yayınlanan
Emirname ile Fasıl 315 Gümrük İdare Yasasının- 41. maddesi.

İstemin Özeti: Emirname altında müstedi ile ilgili olarak yapılan işlemin hükümsüz ve etkisiz olduğuna ve herhangi bir sonuç doğurmayacağına karar verilmesi istemi.

OLAY: Fasıl 315 Madde 41, Bakanlar Kuruluna KTFD'ne herhangi bir emtianın i-thalini yasaklama, kısıtlama veya düzenleme yetkisi vermektedir. Konu emirname ile Bakanlar Kurulu bazı durumlar dışında KTFD'ne binek aracı ithalini yasaklamıştı. Müstedi bu devrede binek aracı ithal etti ancak ithal işlemi yapılamadı. Başvuru konusu emir-name ile yapılan değişiklik üzerine Müstedi adına babası Müstedaaleyhe başvurarak gerekli işlemleri tamamladı ve talep edilen meblağı da ödeyeceğini taahhüt etti. Nitekim Müstedi talep edilen meblağı ödedi. Daha sonra da Emirnamenin Anayasaya aykırı olduğu-nu ileri sürdü. Başsavcı yaptığı ön itirazda, yapılan işlemlerin Müstednin isteği üzerine yapıldığını bu nedenle yakınma konusu yapamayacağını ve meşru menfaati olmadığı nedeni ile Yüksek İdare Mahkemesi'ne başvuramayacağını ileri sürdü.

SONUÇ: Binek arac-ı sahiplerinin esasen binek aracı ithal etmek hakları yoktu. Müstedi emirnamenin sağladığı haklardan faydalanmayı bizzat kendisi istedi. Dolayısı ile şikâyet etmeğe de hakkı yoktur.
Meşru menfaati olmadığına göre başvurusu daha ileri gidemez.
Sonuç olarak -başvuru reddolunur.


Atıfta Bulunulan Yargısal İçtihatlar:
YİM 166/77 sayılı Yüksek İdare Mahkemesi Kararı.
YİM 276/80 - D.SO/80 Mustafa Mazhar ile Ekonomi ve Maliye
Bakanlığı arasındaki Yüksek İdare Mahkemesi kararı.


HÜKÜM

Salih S. Dayıoğlu: Müstedi -işbu başvuru ile 21.10.1981 tarihinde Resmi Gazete'nin EK III'ünde 576 sayı altında yayınlanan Emirnamenin ithal edilebilmesi, için 150,000 TL. ve 1300 c.c. motor hacminden daha büyük araçlar için 1300 motor hacminin üzerindeki veya bu Emirname altında müs-tedi 50.000 TL ûcret ödenmesini öngören kısmının veya bu Emirname altında müstedi ile ilgili olarak yapılan işlemin hükümsüz ve etkisiz olduğuna ve herhangi bir sonuç doğuramayacağına karar verilmesi isteminde bulundu. Başvuruya ilişkin gerçekler aşağıda g-österildiği gibidir:
Fasıl 315 Gümrük İdaresi Yasasının 41. maddesi Bakanlar Kurulunca K.T.F.D.'ye herhangi bir emtianın ithalini yasaklama, kısıtlama ve düzenleme yetkisi vermektedir. Bu maddeye dayanılarak 13.l0.I980 tarihli Resmi Gazetenin EK III'ünde y-ayınlanan bir Emirname ile Bakanlar Kurulu sair emtia yanında belirli bazı durumlar dışında K.T.F.D.'ye binek aracı ithalini yasaklamıştı. Bu yasak devrede müstedi K.T.F.D.'ye 17BW083464 şasi no'lu ve EE 252908 makine No'lu Volkswagen Golf GTI marka bir bi-nek aracını getirmiş ancak yürürlükteki mevzuatın uygun olmaması nedeniyle sözü edilen aracın ithal işlemi yapılmıştı. 21.10.1981 tarihinde Bakanlar Kurulu Resmi Gazetenin Ek III'ünde yayınladığı yeni ve başvuru konusu Emirname ile daha önce anılan 13.10.1-980 tarihli Emirnameyi bazı hususlarda değiştirmiş ve 21.10.1981 tarihine kadar daimi ithal izni alınmaksızın KTFD'ye sokulmuş veya gümrüklerine getirilmiş motorlu araçların;

(a) her araç için 150,000 TL ve

(b) 1300 cc motor hacminden daha büyük araçlar -için 1300 motor hacminin üzerindeki her 100 cc veya kısım için 5O,OOOTL;
ücret ödemesi koşuluyle ithaline müsaade edilmiştir. Sözü edilen Emirname, yapılacak müracaatın 15 gün zarfında ve ithal işleminin de 2 ay zarfında yapılmasını öngörmüştür. Ayni emirn-amenin 4. maddesi, koşullu olarak ithaine izin verilen araçlar için Emirnamenin öngördüğü şekilde işlem yapılmaması halinde, bu gibi araçlara, gümrük mevzuatı çerçevesinde, el konulacağını da hükme bağlamıştı.
Daha evvel de değinildiği gibi müstedi daimi i-thal izni almak, sızın sözü edilen aracını Kıbrısa getirmiş ve dolayısıyle 21.10.1981 tarihine kadar yasal olarak ithalini gerçekleştirme olanağını bulamamıştı.

21.10.1981 tarihinden sonra ayni tarihte yayınlanıp yürürlüğe giren 576 sayılı Emirname hüküml-eri ışığında müstedi nam ve hesabına babası Ekonomi ve Maliye Bakanlığına yaptığı 26.10.1981 tarihli yazılı bir dilekçe ile müracaat ederek "576 sayılı Emirname gereğince ayrıntıları aşağıda verilen aracımın daimı ithal işlemlerinin yapılmasını talep eder,- öngörülen vergi, harç ücretlerinin anılan Emirnamede belirlenen şekilde ve süresi içerisinde"ödeyeceğini
taahhüt etti. Nitekim müstedi bu işlemleri tamamladı ve Emirnamede öngörüldüğü şekilde araç için sabit 15O,OOOTL ücret ve aracın 1588cc olamsı nedeni-yle de 1300cc'nin üstündeki her l00cc için SO,OOOTL'den olmak üzere ayrıca 15O,OOOTL olmak üzere toplam 30O,OOOTL ücret ödedi.

Başvurunun duruşmasına başlandıktan sonra müstedi ilgili Emirnamenin özellikle 5(2) maddesinin Anayasanın 1, 4, 7, 27, 28 ve 61.- Maddelerine aykırı olduğunu iddia ederek bu konuda karar verilebilmesi için meselenin Anayasa Mahkemesine havale edilmesi isteminde bulunmuşsa da müstedaaleyh tarafından bulunan savcı bir ön itirazda bulunarak yakınma konusu işlemlerin bizzat müstedinin i-stemi üzerine yapıldığı gerçeği karşısında bu işlemlerden ötürü müstedinin şikâyet etmeğe hakkı olmadığı ve bundan dolayı da onun meşru menfaatının bulunmadığı ve bu nedenle de Yüksek İdare Mahkemesine başvuruda bulunamıyacağını iddia etti. Başsavcılık, de-vamla, Yüksek İdare Mahkemesine başvurma hakkından yoksun bir kişinin herhangi bir nedenle konunun Anayasa mahkemesine havale isteminde bulunamayacağını iddia ederek ilkin ön itirazının dinlenmesini talep etti. Ön itiraz ciddi olarak nitelendirilerek ilkin- bu hususun dinlenip karara bağlanması Mahkemece uygun görüldü.

Daha önce de değinildiği gibi Başsavcılık müstedinin bu meselede meşru menfaatı olmadığı gerekçesiyle onun Yüksek İdare Mahkemesine başwramıyacağını ve bu nedenle bu safhada başvurunun reddol-unması gerektiğini ileri sürdü.

Herhangi bir mahkeme işlemindeki bir taraf uyuşmazlık konularından herhangi birisinin karara bağlanmasında bir yasanın veya belli bir kuralının Anayasaya aykırılığı söz konusu olduğu hallerinde istem üzerine, konunun görüşü-lüp karara bağlanması için Anayasa Mahkemesine havalesini isteyebilir. Böyle bir müracaat Anayasanın 114. maddesi altında yapılır. Bu madde ise aynen şöyledir:

"Madde 114:

(1) İstinaf işlemleri de dahil olmak üzere, herhangi bir mahkeme işlemindeki bir t-araf, bu işlemin herhangi bir safhasında, bu işlemdeki uyuşmazlık konularından herhangi birinin karara bağlanmasında etkisi olabilen herhangi bir yasanın veya kararın veya söz konusu yasa veya kararın herhangi bir kuralının Anayasaya aykırılığını ileri sür-ebilir ve bunun üzerine, mahkeme bu konuyu, kârarını vermek üzere Yüksek Mahkemeye, Anayasa
Mahkemesi olarak, sunar ve bu konu hakkında Mahkemece bir
karar verilinceye kadar söz konusu işlemi durdurtur.

(2) Yüksek Mahkeme, Anayasa Mahkemesi olarak, k-endi kararına sunulan bir konuyu, tarafları dinledikten sonra inceler ve kararını verir. Alınan karar konuyu sunan mahkemeye bildirilir.

(3) Yüksek Mahkemenin, Anayasa Mahkemesi olarak, bu maddenin (2). fıkrası gereğince verdiği herhangi bir karar,- konuyu sunan mahkemeyi ve ilgili tarafları bağlar. Alınan karar, yasanın veya kararın veya söz konusu yasa veya kararın herhangi belli bir kuralının Anayasaya aykırı olduğu yolunda ise, söz konusu yasa veya karar veya söz konusu yasa veya kararın herhangi- belli bir kuralı, yalnız söz konusu mahkeme işlemine uygulanmaz."
Dikkat edilirse bu Maddenin içeriğinin esas unsurlarından birisinin karara bağlanacak hususun uyuşmazlık konusunun halline etkisi olmasına bağlıdır. Bir hususun uyuşmazlık konusunda etkili -olabilmesi için uyuşmazlık konusunun, diğer şeyler meyanında, İlk Mahkemenin yetkisine girip girmediği veya başvuru sahibinin İlk Mahkemeye müracaat etmeğe hakkı olup olmadığı ön koşuluna bağlıdır. Örneğin, idari davalarda bir başvuru sahibi idari bir kara-rdan doğrudan doğruya olumsuz yönde etkilendiği sürece Yüksek İdare Mahkemesine başvurabilir. Dolayısıyle doğrudan doğruya ve olumsuz yönde etkilenmeyen bir başvuru sahibinin Yüksek İdare Mahkemesinde çare aramasına ve bu nedenle de ortada bir uyuşmazlıkta-n söz edilmesine olanak olmadığına kuşku yoktur. Bu durumda başvuru sahibi mevcut olmayan bir uyuşmazlık konusunun hallinde bir yasa veya belli bir kuralının Anayasaya aykırılığınıı ileri sürüp konunun Anayasa Mahkemesine havale edilmesi isteminde bulunama-z. Bu durum meşru menfaatın yokluğunda da aynı şekilde geçerlidir. Binaenaleyh meşru menfaatın yokluğu iddia edildiği hallerde ilkin bu hususun karara bağlanması ve meşru menfaatın varlığına karar verilmesi halinde Anayasa Mahkemesine havale istemine itiba-r edilmesi gerekir.

Önümüzdeki meselede Başsavcılık, yakınma konusu olan işlemin başvuru sahibinin istemi üzerine gerçekleştiği için müstedinin bundan yakınmağa hakkı olmadığını ve bu nedenle de onun meşru menfaatından söz edilemiyeceğini ve talep ettiği -çare için Yüksek İdare Mahkemesine başvuramıyacağını ileri sürdü.

Müstedinin sözü edilen binek arabasını daimi ithal izni almaksızın getirttiği ve daha sonra bu gerekçeye binaen konu arabanın KTFD'ye yasal olarak ithal edilmesine olanak olmadığı açıktır. -Bu gibi binek arabasına ek olarak birçok binek arabaları da aynı şekilde gümrüğe gelmiş fakat bunlar da aynı nedenlerle ithal edilememişti.


Yukarıdaki nedenlere binaen müstedi, konu Emirnamenin 4. maddesi uyarınca kendi istemi üzerine babası vasıtasıyle -bir müracaatta
bulunmuş ve müracaatının olumlu karşılanması ile sözü edilen binek aracının yasal ithali gerçekleştirilmiştir.
Konu Emirnamenin, bu gibi binek aracı sahiplerine herhangi bir gümrük vergisi veya harç empoze ettiğini söylemeğe imkân yoktur. Em-irname bu gibi araç sahiplerine araçları için müracaat etmelerini zorunlu kılmamış ancak bu gibi araçların ithaline Emirnamedeki koşullara uymak şartıyle müsaade etmiştir. Diğer bir deyimle binek araç sahiplerinin binek aracı ithal etme hakları esasen yokt-u. Bu gibi araç sahipleri mevzuat çerçevesinde motorlu araçlarını ithal etmeği bir hak olarak ileri süremezdi. Bu durumda Emirname onlara bir fırsat tanımıştı. Ancak bu durumda olan motorlu araç sahiplerinin bu Emirnameye uymak zorunluluğu yoktu. Öte yanda-n babası vasıtasıyle bu Emirnamenin hükümlerinden ve sağladığı menfaattan yararlanmağı bizzat müstedi istemişti. Kendi isteği üzerine gerçekleşen bir idari işlem hakkında müracaat sahibinin bu işlemden şikâyet etmeğe hakkı olmadığı ve dolayısıyle onun meşr-u menfaatı olamıyacağı açık olduğu gibi bu husus 160/77 sayılı başvuruda karara bağlanmıştır. Sözü edilen başvuruda verilen hükmün 3. sayfasında şunlar yer almıştı:
"İdari Hukukun prensiplerinden birine göre bir kimse kendi müracaatı üzerine ve buna uygun -olarak bir idari karar alınmasını sağlamış ise bu kimse bu kararın geçerliliğini kabul etmeyerek bunun iptali için başvuruda bulunmasına müsaade edilmez. Bu gibi bir kimsenin, mevcut ahvalden böyle bir müracaatı yapabilmesi için etkilenen meşru bir menfaat-ının olduğu kabul edilmez. "

Aynı prensip 276/80 sayılı başvuruda da vurgulanmıştı ve bu başvuruda verilen hükmün 4. sayfasında şu görüşlere yer verilmişti:

"Devletin olumsuz bir yanıt vermesinden ise ilgili kişi kendi inisiyatifi ile başlatılmış bir işl-emeden ötürü herhangi bir şekilde şikâyet etmeğe hakkı yoktur."
Yukarıda söylenenler ışığında müstedinin bu başvuruda herhangi bir meşru menfaatı yoktur ve başvurusu daha ileri gidemez. İleri gidemiyecek bir başvuruda herhangi bir ihtilâf konusundan söz ed-ilmesi ise olanaksızdır. Bu durumda savcılık tarafından yapılan ön itiraz kabul edilir ve müstedi tarafından yapılan Anayasa Mahkemesine havale istemi reddolunur. Müstedinin herhangi bir meşru menfaatı olmadığı cihetle başvurunun da reddolunması gerekir.

-Sonuç olarak başvuru reddolunur.


(Salih S. Dayıoğlu) (N. Ergin Salâhi) (Aziz Altay) Yargıç Yargıç Yargıç

24 Kasım 1982



Full & Egal Universal Law Academy