Yüksek İdare Mahkemesi Numara 217/2016 Dava No 32/2017 Karar Tarihi 24.11.2017
Karar Dilini Çevir:
Yüksek İdare Mahkemesi Numara 217/2016 Dava No 32/2017 Karar Tarihi 24.11.2017
Numara: 217/2016
Dava No: 32/2017
Taraflar: Temiz Toplum Derneği n/d Toparlanıyoruz Hareketi ile 1- KKTC Cumhurbaşkanlığı vasıtasıyle Başsavcılık, 2- KKTC Başbakanlık, 3- KKTC Maliye Bakanlığı arasında
Konu: Meşru menfaat - Tüzel kişlerin meşru menfaatinin belirlenmesinde amaç ve faaliyetlerine bakılması
Mahkeme: YİM
Karar Tarihi: 24.11.2017

-D.32/2017 YİM: 217/2016


Yüksek İdare Mahkemesinde
Anayasanın 152. Maddesi Hakkında


Mahkeme Heyeti: Mehmet Türker, Tanju Öncül, Beril Çağdal


Davacı: Temiz Toplum Derneği n/d Toparlanıyoruz Hareketi,
Eti Sokak N-o: 17/C, Lefkoşa.


ile -


Davalı: No.1- KKTC Cumhurbaşkanlığı vasıtasıyla KKTC
Başsavcılığı - Lefkoşa.
No.2- KKTC Başbakanlık vasıtasıyla KKTC - Lefkoşa.
No.3- KKTC Maliye Bakanlığı vasıtasıyla KKTC -
Lefkoşa.-


A r a s ı n d a


Davacı namına: Avukat Serkan Mesutoğlu
Davalılar namına: Savcı Meryem B. Özduran
İlgili Şahıs namına: Avukat Fuat Veziroğlu


----------------


K - A R A R



Mehmet Türker: Davacı Davalılar aleyhine dosyalamış olduğu bu dava ile:

"1. Davalıların, 3/1972 sayılı Sivil Savunma Yasası
gereğince üçlü kararname ile atanması düzenlenen
Sivil Savunma Teşkilatı Başkanlığı'na, üçlü-
kararname yöntemini kullanmaksızın ve/veya
yürürlükteki yasalara aykırı bir şekilde
8 Temmuz 2016 tarihinde ve/veya tespit edilemeyen
bir tarihte ve tespit edilemeyen bir şekilde
Erdoğan Çelebi'yi atayarak ge-rçekleştirmiş
oldukları hukuka aykırı idari işlemin ve/veya
kararın iptal edilmesine ve/veya söz konusu
kararın ve/veya işlemin tamamen hükümsüz ve
etkisiz olduğuna ve herhangi bir sonuç
doğurmayacağına ve/vey-a yok hükmünde olduğuna
dair bir hüküm ve/veya emir.

2. 8 Temmuz 2016 tarihinde ve/veya başka tarihlerde
Sivil Savunma Teşkilatı Başkanlığı'na Erdoğan
Çelebi isimli şahsın atanmasına dair kararın
ve/veya işlemin i-ptal edilmesine ve/veya söz
konusu kararın ve/veya işlemin tamamen hükümsüz
ve etkisiz olduğuna ve herhangi bir sonuç
doğurmayacağına ve/veya yok hükmünde olduğuna
dair bir hüküm ve/veya emir.

3. Davalıların, 3/1-972 sayılı Sivil Savunma Yasası
gereğince üçlü kararname ile atanması düzenlenen
Sivil Savunma Teşkilatı Başkanı'nın atama işlemi
ve/veya kararını mevzuata uygun olarak yapmayı
hukuka aykırı bir şekilde ihmal etmeleri
- sebebiyle ihmal olunan işlemin yapılması ve/veya
kararın alınması gerektiği yönünde emir ve/veya
hüküm"


verilmesini talep etmiştir.


İptali talep edilen karar ile Sivil Savunma Teşkilâtı Başkanlığına atanan Erdoğan Çelebi'-nin davadan etkilenecek kişi olarak davaya İlgili Şahıs olarak eklenmesinden sonra, gerek Davalılar gerekse İlgili Şahıs dosyaladıkları Müdafaa Takrirlerinde, Davacının davaya konu karardan dolayı herhangi bir meşru menfaatinin etkilenmediğini ve bu davayı- ikame etmek için meşru menfaatinin bulunmadığını ön itiraz olarak ileri sürerek, davanın bu nedenle ret ve iptal edilmesini talep etmişlerdir. Davalılar ve İlgili Şahıs, Davacının diğer tüm iddialarını da reddettiler.

Davalıları temsilen bulunan Sa-vcının ve İlgili Şahıs Avukatının bu iptidai itirazın öncelikle dinlenmesi talebine Davacı Avukatının da katılması üzerine, meşru menfaatle ilgili iptidai itiraz dinlenmiştir.
Davalılar adına bulunan Savcı, YİM/İstinaf 8/2016 (D.1/2017) No.lu kararda -belirtilen prensiplere göre, tüzel kişiliği haiz olan Davacı Derneğin etkilenen meşru bir menfaatinin olmadığını, Davacının dava konusu kararın yok hükmünde olduğunu iddia etmesinin kendi başına Davacıya meşru menfaat sağlamadığını, bir idari işlem veya ka-rarın yok hükmünde olduğu nedeniyle açılan davada da davayı açan kişinin bu karar nedeniyle bir menfaatinin etkilenmesi ve meşru menfaatinin var olması gerektiğini, Davacının bu karardan dolayı etkilenen bir menfaatinin olmadığını ve meşru menfaati bulunma-dığını, bu nedenlerle Davacının davasının reddedilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.

İlgili Şahıs Avukatı, çok yakın bir tarihte verilmiş olan
YİM/İstinaf 8/2016 (D.1/2017) No.lu kararda benimsenen prensiplerin herkesi ve Davacıyı da bağladığını, bu -içtihat konusu dava ile halen dinlenmekte olan davanın meşru menfaat açısından hiçbir farkı olmadığını, YİM/İstinaf 8/2016 (D.1/2017)'deki Davacı ile bu davadaki Davacının aynı tüzel kişi olduğunu, Yüksek İdare Mahkemesinin bir konuda içtihatı varsa başka -görüşlerin değil içtihatın bağlayıcı olduğunu, o konuda farklı içtihat kararı olsa dahi en son içtihatın geçerli ve bağlayıcı olduğunu, 2017 yılı Ocak ayında verilen YİM/İstinaf 8/2016 (D.1/2017)'de belirtilenler gereğince Davacının meşru menfaati olamayac-ağından davasının reddedilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.

Davacı Avukatı ise bir görüşe göre, Dernek Tüzüğü'ndeki amaçlarla ilgili verilmiş bir idari karar varsa, böyle bir kararın meşru menfaat doğurduğunu, kendisinin de bu görüşü benimsediğini, -dava konusu kararın da Derneğin amaçlarını ilgilendiren bir karar olduğunu ve bu nedenle Davacının meşru menfaati olduğunu iddia etmiştir. Davacı Avukatı ayrıca, bazı görüşlere göre, bir idari karar yok hükmünde sayılacak kadar açıkça hukuka aykırı ise böy-le bir kararın iptali talebi ile herkesin dava açmak için meşru menfaati olduğunu, bu davaya konu idari kararın da açıkça hukuka aykırı ve yoklukla malul bir karar olduğunu, bu nedenle Davacının bu kararın iptali talebi ile dava açmak için meşru menfaati o-lduğunu iddia ederek, meşru menfaatle ilgili iptidai itirazın reddedilmesini talep etmiştir.

İNCELEME
Bakanlar Kurulunun makam araçlarının yenilenmesi kararının iptali için açılan davada, YİM/İstinaf 8/2016 (D.1/2017) No.lu istinafta, İstinaf Mahkeme-si aynı Davacı olan Temiz Toplum Derneği Toparlanıyoruz Hareketi'nin Tüzüğündeki amaçları ve faaliyetlerini göz önünde bulundurarak, Davacı Derneğin meşru menfaatinin bulunmadığını saptarken şunları söylemiştir:

"Dava ehliyetleri tüzüklerinde yazılı k-uruluş
amaçları ve faaliyet alanları ile sınırlı olan Davacı
Dernek, ancak bu amaç ve faaliyetlerini gerçekleştirmeye
engel teşkil eden karar veya işlemlere karşı iptal davası
açabilir. Davacının davada iptalini talep ettiği ve
yürüt-ülmesinin durdurulmasını istediği Davalının dava
konusu kararı, Davacı Derneğin amaç ve faaliyetlerini
gerçekleştirmesine engel teşkil edecek nitelikte veya
tüzel kişiliğini etkileyen bir karar veya işlem değildir.

Davalının aldığı dava -konusu karar, Davacı Derneğin
amaçları arasında, "hesap verebilir bir hukuk devletini
mümkün kılmak, hukuksuzlukla mücadele etmek ve hukukun
üstünlüğü ilkesinin gelişmesine yardımcı olmak" ve
Tüzükte belirtilen diğer amaçların olması ve -yine
Tüzüğü'nde var olan bazı amaçlar için dava açabileceği
kuralının bulunması nedeniyle Davacı Derneğin hak ve
çıkarlarını ve kişisel menfaatlerini etkilememektedir.
Davacı Derneğin "şeffaf ve hesap verebilir bir hukuk
devletini -mümkün kılmak, hukuksuzlukla mücadele etmek,
hukukun üstünlüğü ilkesini geliştirmeye yardımcı olmak"
amaçlarının bulunması nedeniyle Davalı tarafından
alınan kararın Davacı Derneğin hak ve menfaatlerini
etkilediğinin kabul edilmesi, Davac-ı Dernek ve diğer
benzer toplulukların (menfaat gruplarının) tüzüklerine
her türlü amacı koyarak, tüm idari makamların her türlü
idari kararlarına karşı iptal davası açabilme sonucunu
doğuracaktır. Böyle bir durum ise, bir hukuk devletinde
- tüm kişilerin hukukun üstünlüğünü ve tüm idari
makamların hukuka uygun davranmasını talep etme
hakkı olduğu iddiası ile gerek Davacı Dernek, gerek
diğer benzer topluluklar gerekse her kişinin, her
idari makamın, her türlü idari karar ve işl-emine
karşı iptal davası açma hakkı olduğunun kabul
edilmesi demektir ki, böyle bir dava açma hak
ve ehliyeti, idare hukukunun meşru menfaatle ilgili
prensipleri ve iptal davasının hukuki işlevi ile
bağdaşmamaktadır.

Bu istinaf- sebebi bir diğer açıdan incelendiği
zaman, Davacı Derneğin Tüzüğü'nde belirtilen amaç ve
faaliyetlerine dayanarak, dernek üyelerinin veya
yöneticilerinin kendilerine göre hukuka aykırı
olduğunu düşündükleri idari karar veya işlemler
ale-yhine Davacı Derneğin, dava açma hakkını elde
etmesinin ve bu hakka dayanarak ikame edeceği iptal
davaları ile de olması muhtemel hukuka aykırılıkların
ortaya çıkarılmasının amaçlandığı anlaşılmaktadır.

İdare hukuku ilkelerine göre, huku-ka uygun olduğu
karine olarak varsayılan bir idari karar veya işlemin
hukuka aykırı olup olmadığı davanın esasında incelenip
karara bağlanabilecek bir husus olup bunun menfaat
ihlâli ile doğrudan bir bağı yoktur. Bu konuyla ilgili
ola-rak Tufan Erhürman'ın "İdari Yargılama Hukuku" adlı
eserinde sayfa 286'da şu görüşlere yer verilmiştir:

'Bununla birlikte, 'menfaat ihlali' koşulunun davanın
ilk inceleme aşamasında ele alınması gerektiği
konusunda doktrinde ve içtiha-tta yaygın bir görüş
birliği bulunduğunu hatırlamak gerekir. Davacının
dava konusu işlemle ciddi ve makûl bir ilgisi varsa,
mahkeme esasa geçecek ve işlemin hukuka aykırı olup
olmadığına karar verecektir. Menfaat ihlalinin
varlığ-ı hiçbir biçimde işlemin hukuka aykırı olduğu
anlamına gelmez. Benzer biçimde menfaat ihlali
yoksa, mahkeme davanın esasına girmeyecek,
dolayısıyla dava konusu idari işlem hukuka aykırı
olsa bile mahkemenin bu işlemin hukuka aykırı olu-p
olmadığı konusunda yargılama yapması ve işlemi
iptal etmesi mümkün olmayacaktır. O halde, herhangi
bir iptal davasında menfaat ihlalinin var olup
olmadığı incelenmeden davanın esasına girilmesi
ve işlemin hukuka aykırı bulunmas-ı halinde menfaatin
de var sayılması mümkün değildir.'

Bizim de katıldığımız bu görüşler göz önüne alınarak
mesele incelendiğinde de, davanın esasına ilişkin
yapılacak inceleme sonucu belli olacak hukuka
aykırılığa bağlı olarak, menfaat ilişk-isinin tespitinin
mümkün olmadığı ortaya çıkmaktadır.

Davacı Derneğin Tüzüğü'nde amaç ve faaliyet alanı
olarak belirtilen genel nitelikli haklar veya hususlar,
Anayasa'nın tüm bireylere veya tüzel kişilere bir ödev
olarak yüklediği hak-lar ve ödevler kapsamında da yer
almamaktadır. Dolayısıyla, Davacı Dernek Tüzüğü'nde
var olan bu konular, çevre davalarındaki gibi menfaat
ihlâlini geniş yorumlamayı gerektirecek bir sebep
yaratmamaktadır.

Bu nedenlerle, Dernek Tüzüğü'-nde yukarıda belirtilen
düzenlemelerin bulunmuş olması da menfaat ihlâlinin
varlığını ortaya koymamaktadır."


Davacının iptalini talep ettiği karar; 8 Temmuz 2016 tarihinde ve/veya bilinmeyen bir tarihte Davalılar tarafından alındığını iddi-a ettiği, Sivil Savunma Teşkilât Başkanlığına İlgili Şahıs Erdoğan Çelebi'nin atanması kararıdır.

Davacı, İlgili Şahıs Erdoğan Çelebi'yi, 3/1972 sayılı Sivil Savunma Yasası'na ve yürürlükteki yasalara aykırı olarak üçlü kararname yöntemi kullanmadan -atayan Davalıların kararının, hukuka aykırı olduğu nedeniyle iptalini talep etmektedir.

YİM/İstinaf 8/2016 (D.1/2017) No.lu kararda belirtilen prensipler ışığında Davacının davasındaki iddialarını ve iptalini talep ettiği idari kararı gözden geçirdiğ-imiz zaman, aynı davacı olan bu davadaki Davacının belirtilen prensipler çerçevesinde bu davadaki karardan etkilenen bir menfaatinin olmadığı ve meşru menfaatinin bulunmadığı ortaya çıkmaktadır.

Davacı Avukatının diğer bir iddiası, iptalini talep et-tiği karar yok hükmünde bir karar olduğundan, bu karara karşı herkesin dava açabilmek için meşru menfaatinin bulunduğudur.

İdare Hukuku doktrininde yok hükmündeki işlemlere karşı herkesin dava açıp açamayacağı tartışmalı olup bu hususta iki karşıt gö-rüş bulunmaktadır.

Birinci görüşe göre; yokluk halinde, zaman sınırı olmadan, herkes, yoklukla malul olduğunu iddia ettiği işleme karşı iptal davası açabilir.

Bir diğer görüş ise, bir idari karar veya işlem yok hükmünde olsa da, böyle bir karar- veya işlemin ortadan kaldırılabilmesi için bu işleme karşı da iptal davası açılması gerekir. İptal davasını ise ancak böyle bir karardan menfaati etkilenen kişiler açabilir. Dolayısıyla yok hükmünde kararlara karşı da herkes değil, menfaati etkilenen ve m-eşru menfaati olan kişiler iptal davası açabilir.

KKTC Anayasası'nın 152. maddesi ve idare hukuku kurallarına göre, idarenin bir karar veya işleminin Anayasa'ya, herhangi bir yasaya veya Anayasa veya yasalara uygun olarak çıkarılan mevzuata aykırı ol-duğu veya idarenin yetkisini aşarak veya yetkisini kötüye kullanarak bir karar aldığı iddiası ile Yüksek İdare Mahkemesine iptal davası açılabilir. Böyle bir iptal davası ancak, idarenin aldığı karar nedeniyle meşru menfaati olumsuz yönde ve doğrudan doğru-ya etkilenen kişi tarafından açılabilir.

Bir idari işlemin hukuka aykırılığı ve buna bağlı olarak sakatlığı basit bir sakatlık olabileceği gibi, ağır ve hatta yoklukla malul olacak derecede çok ağır bir sakatlık da olabilir. İdari bir organ, makam ve-ya idarenin yetkilerini kullanan kişinin kararının sakatlığı basit de olsa çok ağır da olsa, bu karara karşı gerek hukuka aykırılık, gerekse yok hükmünde olduğu iddiası ile Yüksek İdare Mahkemesinde ancak bir iptal davası açılarak iptali talep edilebilir. -Yüksek İdare Mahkemesinde bir idari karara karşı basit sakatlık ve hukuka aykırılık veya ağır sakatlık ve yoklukla malul olduğu iddiası ile iptal davası açabilmek ve davanın ileri gidebilmesi için davayı ikame edenin bu karar nedeniyle menfaatinin ihlâl ed-ilmesi ve meşru menfaatinin olması bir ön koşuldur. Hukuka aykırı olduğu veya yok hükmünde olduğu nedeniyle bir idari karar aleyhine dava açanın bu karardan menfaatinin olumsuz etkilendiğini ve meşru menfaati olduğunu ortaya koyması gerekmektedir.

İd-are Hukukunda, bir idari karar veya işlemin hukuka uygun olduğu bir karine olup, hukuka aykırı veya yok hükmünde olup olmadığına iptal davasının esasında idari yargı yeri tarafından (KKTC'de Yüksek İdare Mahkemesi) incelenip bir karar verilebilmektedir. Ki-şilerin idari kararın yok hükmünde olduğu iddiası ile ikame ettikleri iptal davasının esasının dinlenebilmesi için, bu iddia ile bir karara karşı iptal davası ikame eden kişinin, bu karardan dolayı etkilenen meşru bir menfaatinin var olması gerekmektedir.
-
Belirttiğimiz idare hukuku prensipleri ve KKTC İdare Hukuku kuralları gereğince bir idari karara karşı gerek hukuka aykırılık, gerekse yok hükmünde olduğu iddiası ile iptal davası açacak kişinin bu karar nedeniyle meşru menfaatinin etkilenmesi ve meş-ru menfaatinin bulunması gerektiğinden, bir idari karar veya işlemin yok hükmünde olduğunu iddia eden herkesin, bu iddia ile idarenin her karar veya işlemine karşı dava açma ehliyeti, yani meşru menfaati olduğu kabul edilemez.

Dava konusu idari karar- nedeniyle, Davacının bir menfaatinin etkilenmediği ve meşru menfaatinin bulunmadığı,
YİM/İstinaf 8/2016 (D.1/2017)'de belirtilen prensipler çerçevesinde daha önce saptandığından ve yukarıda benimsediğimiz yok hükmünde olduğu iddiası yapılan kararlara kar-şı herkesin iptal davası açamayacağı prensibi ışığında, Davacının yok hükmünde olduğunu iddia ettiği, idarenin dava konusu kararına karşı iptal davası açmak için meşru menfaati bulunmamaktadır.

Belirttiklerimiz ışığında, Davacının Davalı aleyhindeki- davasının reddedilmesi gerekmektedir.

Sonuç itibarıyla, Davacının davası ret ve iptal edilir.

Dava masrafları Davacı tarafından ödenecektir.



Mehmet Türker Tanju Öncül Beril Çağdal
Yargıç Yargıç - Yargıç



24 Kasım, 2017











9






Full & Egal Universal Law Academy