Yüksek İdare Mahkemesi Numara 217/1989 Dava No 11/1990 Karar Tarihi 19.03.1990
Karar Dilini Çevir:
Yüksek İdare Mahkemesi Numara 217/1989 Dava No 11/1990 Karar Tarihi 19.03.1990
Numara: 217/1989
Dava No: 11/1990
Taraflar: İsmail Efe ile Bakanlar Kurulu vd
Konu: Öğretmen Kolejine öğrenci alımı
Mahkeme: YİM
Karar Tarihi: 19.03.1990

-D.11/90 YİM 217/89

Yüksek İdare Mahkemesi Olarak Oturum Yapan
Yüksek Mahkemede
Yargıç Salih S. Dayıoğlu huzurunda
Anayasanın 152. maddesi hakkında

Müstedi: İsmail Efe, Lefkoşa v-e diğerleri.
ile
Müstedaaleyh: 1. Bakanlar Kurulu vasıtasıyle KKTC
2. Milli Eğitim ve Kültür Bakanlığı vasıtasıyle KKTC.
3. Kıbırs Türk Öğretmen Koleji vasıtasıyle KKTC.
- A r a s ı n d a.

Müstediler namına:Ergin Ulunay ve Ata Dayanç
Müstedaaleyhler namına: Ali Fevzi Yeşilada.


Yasa Maddesi:

İstemin Özeti: Türk Öğretmen Kolejine 1989-1990 ders yılında alınacağı duyurulan öğrenci sayısından fazla öğrenci alınmas-ı ile ilgili Müsteda-aleyh kararının hükümsüz ve etkisiz olduğuna ve herhangi bir sonuç doğurmayacağına karar verilmesi istemi.

OLAY: Kıbrıs Türk Öğretmen Kollejine 75 öğrenci alınması ile ilgili sınav açan Müstedaaleyh 2, 65 ve üzerinde puan alan 140 öğr-enciyi mülâkata çağırdı ve hepsini öğretmen kollejine aldı. Bilahare 53 öğrenci de Subay ve astsubay çocukları ile şehit ve hadise kurbanı çocukları arasından seçilip alındı. Müstedi ve diğerleri idarenin bu tutumunun herhangi bir mevzuata dayanmadığını il-eri sürerek bu başvuruyu dosyaladılar.

SONUÇ: İdarenin Müstedilerden daha düşük puan tutturan şehit ve hadise kurbanı ile subay ve astsubay çocuklarının koleje kabul edilmeleri karar ve işleminin hiçbir hukuksal dayanağı yoktur.
Sonuç olarak şehit ve -hadise kurbanı ile Subay ve astsubay çocuklarının koleje kabul edilmelerine ilişkin karar veya işlemlerin hükümsüz ve etkisiz olduğuna ve herhangi bir sonuç doğurmayacağına karar verilir.

Atıfta Bulunulan Yargısal İçtihatlar:
YİM 12/90.
YİM 17/90.




H -Ü K Ü M

Başvurudaki olgular hususunda taraflar arasında görüş ayrılığı yoktur. Olgular aşağıdaki şekilde özetlenebilir:

Kıbrıs Türk Öğretmen Koleji diye bilinen ve Yüksek Okul statsünde olan Okula 1989-1990 ders yılında ilkin 75 öğrenci alınacağı duyur-uldu. Bu maksada yönelik olarak 7.10.1989 tarihinde yazılı sınav yapıldı. Sınav sonucu 65 ve daha yukarı puan tutturan 140 öğrenci mülâklata çağrıldı. Daha sonra İdare 75 öğrenci yerine, mülâkata çağrılan tüm 140 öğrenciyi Koleje kabul etme kararı aldı.

-İdare daha sonra sınava giren ancak 65 puanın altında puan alan ve şehit ve hadise kurbanı çocuğu olan sırasıyla 31 ve 8 olmak üzere toplam 39 öğrenciyi Koleje kabul etme kararını aldı. Ayrıca İdare gerek Kıbrıs Türk Barış Kuvvetlerinde ve gerekse bu Kuvve-tlere mensup olup da Kıbrıs Türk Güvenlik Kuvvetlerinde görev yapan subay ve assubay çocuğu olan ve sınava giren ancak 65 puanın altında puan tutturan 14 kişiyi de "kontenjandan" Koleje kabul etti. Bu safhada bir hususa açıklık getirilmesi ihtiyacını duydu-m. Kontenjandan Koleje alınan 14 kişi arasında Olcay Taşkın, isimli öğrencinin puanı 66'dır. Bu keyfiyetin duruşma esnasında anlaşılması üzerine müstedi tarafı, başvuruyu bu kişi aleyhine yürütemeyeceğini bildirdi. Bu nedenle Olcay Taşkın, ilgili şahıs olm-aktan çıkmış olduğundan bu başvurunun sonucu ile herhangi bir ilgisi yoktur. Sözü edilen 52 kişiye, (Olcay Taşkın hariç) ilgili şahıs olarak bu başvuya iltihak edebilecekleri Mukayyitlikçe bir yazı ile kendislerine bildirilmişse de hiçbiri katılıp katılmam-a hususunda Mukayyitliğe bilgi vermediler.

Müstedinin avukatı, Milli Eğitim ve Kültür Bakanlığına yazdığı 20.12.1989 tarihli bir yazı ile özetle sınava katılan şehit ve hadise kurbanı çocukları ile subay ve asubay çocuklarının isim ve aldıkları puanın ne- olduğunun kendilerine bildirilmesini istedi. Müsteşarın müstedilerin avukatına gönderdiği 22.12.1989 tarihli yazının başvuruyu doğrudan ilgilendiren kısımları aynen şöyledir:

"Türk Öğretmen Kolejine giriş sınavlarına ilişkin iddiaları içeren ilgi yazını-z, Bakanlığımızca incelenmiştir.

1. Türk Silâhlı Kuvvetleri mensubu olup da Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde Kolordu veya Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığında görev yapmakta olanların çocukları için mütekabiliyet esası çerçevesinde Türk Öğretmen Kolejine gi-rişte kontenjan verilmektedir. Bu yıl da bu çerçevede okula başvuruda bulunarak sınava giren 14 öğrenci okula kabul edilmiştir.

2. Toplumumuzun kadirşinaslığının bir ifadesi olarak, bugünlere gelmemizde canlarını veren şehitlerimizin ailelerine Devletimi-z ve hükümetimiz he-r- türlü ilgi, destek ve himayeyi göstermektedir. Bu cümleden olarak bu yıl, siyasi bir kararla Türk Öğretmen Kolejine başvuruda bulunan ve sınava girmiş olan şehit çocukları okula kabul edilmiştir.

3. Öğrencilerin, isim ve/veya notlarının okula kabullerin-de sıralamadan öte bir etkisi olmamıştır. Bu nedenle isim ve not bildirimine gerek görülmemiştir."

Bu başvuruda müstedilerin yakınmaları ise şöyle özetlenebilir:

1. 65 ve yukarı puan alıp da Okula kabul edilen öğrenciler için yakınma söz konusu değildir-. İhtiyaç üzerine 53 kişi daha alma kararının yerine getirilmesi keyfidir. Bu gibi durumlarda ve özellikle mevzuat yokluğunda tek ölçü yetenektir.

2. Koleje "kontenjandan" alınan öğrenciler, Milli Eğitim ve Kültür Bakanlığı Müsteşarının 22.12.89 tarihli y-azısında ileri sürdüğü gibi "mütekabiliyet esası çerçevesinde" girmemişlerdir çünkü böyle bir müte- kabiliyeti düzenleyen mevzuat yoktur.

3. Yine Bakanlık Müsteşarının sözü edilen yazısında ileri sürdüğü gibi şehit ve hadise kurbanlarının çocuklarının kab-ul edilmesi kararı "siyasi bir karar" değildir.

Öte yandan müstedaaleyhlerin savunmasını yapan Başsavcılığın görüş ve iddiaları da şöyledir:

1. Müstedilerin meşru menfaatları yoktur çünkü, hiçbiri konulan 65 baraj puanının üstünde puan alamamışlardır. -Ayrıca müstediler bu başvuruda başarılı olsalar bile koleje alınmaları otomatik olmadığından bu açıdan da meşru menfaatları yoktur.

2. Subay ve Assubay çocukları için alınan karar siyasi nitelikli bir karardır ve dolayısıyle yargı denetimi dışındadır.

3.- Gerek şahit ve hadise kurbanı çocukları ve gerekse subay ve assubay çocukları için alınan karar idari bir karar olsa bile;

Bunların Koleje alınışı bir lûtuftur.
Mevzuat yokluğunda İdare makul bir şekilde takdir hakkını kullanmıştır.

Gerek müstediler ve- gerekse müstedaaleyhler tarafından ileri sürülen ve özeti yukarıya çıkarılan iddiaları bir bütün olarak incelemeyi uygun gördüm.

Müstedaaleyhlerce ileri sürülen ve bir bakıma ön itiraz niteliği taşıyan 52 öğrencinin Koleje alınma kararının bir mütekabil-iyet esası çerçevesinde alınan bir karar veya siyasi karar veya hükümet tasarrufu olup olmadığına bir göz atalım.

Müstedaaleyhleri temsilen Başsavcılık, subay ve assubay çocukları için müsteşarın ileri sürdüğü "mütekabiliyet" savını ileri sürmeyeceğini b-elirtti. Kanaatımca bu davranış yerindedir. Mukabale bilmisil kavramından söz edilebilmesi için herşeyden önce ortada bir anlaşma, bir protokol veya düzenleyici bir mevzuatın varolması gerekir. Bu tür bir düzenleme yokluğunda, mukabele bilmisilinden söz e-tmek olası değildir.

Şehit ve hadise kurbanı çocuklarının Koleje alınması kararının siyasi bir karar veya hükümet tasarrufu olarak takdim edilmek istenmesinde ise hukuksal isabet yoktur. Hükümet tasarrufu kavramının alanı modern öğretide oldukça daraldığ-ı gerçeği bir yana, öğrencilerin bir okula alınıp alınmaması veya nasıl alınacakları veya sayıları veya bunlara ilişkin hususları hükümet tasarrufu addetmek, bu terimin hukuksal değerini çok düşürmek olacaktır. Bu nedenle müstedaaleyhlerce ileri sürülen bu- iddiada herhangi bir mesnet göremiyorum.

Başvurulara neden olan olay, son derece basit bir işlemin yine son derece karmaşık bir şekle sokulmasının klasik bir örneğini sergilemektedir.

Koleje öğrenci alınıp alınmaması kararı muhakkak ki İdareye aittir.- Ayrıca ihtiyacı simgeleyen öğrenci sayısını saptamak yine İdareye ait olduğu tartışılmaz bir husustur. Nitekim önümdeki meselede İdare, Koleje öğrenci alınması ve alınacak öğrenci sayısının da 75 olması hususunda karar aldı. Önümdeki beyan ve şahadete gör-e 75 öğrenci ilk etapta 65 ve yukarı puan tutturan öğrenciler arasında, mülâkat sonucu belirlenecekti. Bu kararlara uygun olarak sınav yapıldı ve 65 ve yukarı puan alan 140 öğrenci mülâkata çağrıldı. Daha sonra 75 yerine 140 öğrencinin alınmasına karar ver-ildi.

140 öğrenciden başka 52 öğrenci daha alınması kararını anlamakta oldukça zorlandığımı itiraf etmeliyim. Ancak bu husus başvurunun bir sonuca vardırılmasında etken olmadığı cihetle bunun üzerinde daha fazla durmayacağım. Her ne kadar da müstedaaleyh-ler bu öğrencilerin kabulünün bir lûtuftan ibaret olduğunu ileri sürmüşlerse de bu görüşe itibar etmek olası değildir. Herşeyden önce Öğretmen Koleji'nin gayesi, isminden de anlaşılacağı gibi ülkenin geleceğinde söz sahibi olacak çocukları yetiştirecek öğr-etmen ordusuna eleman yetiştirmektir. Öğretmenlerin görevlerinin ne denli kutsal olduğunu vurgulamağı gereksiz gördüm. Bu tür bir görev için yetiştirilecek adayların "lûtufla" belirlenmesi kabul edilemez.

Geçerli mevzuat yokluğunda alınacak öğrenci sayıs-ının sınırlı olduğu öğretmen Koleji gibi eğitim ocaklarına girişlerde ayırdedici sınavın yapılması aklın ve mantığın, hak ve hukukun, adalet ve eşitliğin gereğidir. Bunun aksini düşünmek mümkün değildir. Elbette ki Anayasamıza aykırı olamayacak bir takım -yasal düzenlemelerle belirli sınıf veya kategoriye giren bazı öğrenciler bu tür sınavlardan muaf tutulması düşünülebilir ancak, böyle bir keyfiyetin yani şehit ve hadise kurbanı ile subay ve assubay çocukları gibi bir sınıf çocuğun sınava girmeden Koleje a-lınabileceklerini düzenleyen mevzuatın olması gerekir. Oysa ki böyle bir mevzuatın olmadığı taraflarca kabul edilmektedir.

Öte yandan meselenin şu cihetini de gözden uzak tutmak gerekir. İlgili şahısların şu veya bu statü altında Koleje alınmaları karar -altına alınmışsaydı onların sınava niçin girdiklerinin makul bir izahı yapılmalıydı. Müstedaaleyhleri temsil eden Başsavcılık izahat olarak, idarenin bu konuda geniş bir takdir yetkisi bulunduğunu ve ilgili şahısların statülerinin, sözü edilen takdir yetki-sinin kullanılmasında makul bir neden oluşturduğunu ileri sürdü. İlgili şahısların statülerinin sempatime mazhar olmaları, Başsavcılığın bu görüşünü kabul etmeye yeterli değildir. Neden, ne kadar makul olursa olsun, konuyu ilgilendiren bir yarışmada -mevzu-atla düzenlemeler hariç- kazananların ayırdedici bir tür sınav yapılmadan belirlenmesi yöntemi, hak ve adalet ölçüleri ile bağdaşmaz.

Başsavcılık müstedilerin meşru menfaatları olmadığını iddia etti. Bu iddiayı yaparken aşağıda özeti verilen iki neden il-eri sürdü:

-Müstedilerin hiçbiri 65 ve yukarı puan alamadılar. Bu nedenle başarılı olamadıkları için Koleje alınmaları olasılığı yoktur.
-
Müstedilerin bu başvuruda başarılı oldukları varsayılsa bile İdare kararını değiştirip başka öğrenci almayabilir. Bu durumda müstedilerin meşru menfaatından bahsetmek olası değildir.


Özeti yukarıya çıkarılan her iki iddiada haklılık payı göremedim. Herş-eyden önce müstedilerin yakınmaları 65 ve yukarı puan alan öğrenciler aleyhine değildir. Yakınmalarının özü, kendi durumunda olan ve hatta puan açısından daha düşük durumda olan öğrencilerin kendilerine tercihan -keyfi olarak- Koleje kabul edilmeleridir. M-üstedilerin bu yakınmalarında haklı olduklarını kabul etmem gerekir. Bunun aksini düşünmek, İdareye "mevzuat yoktur" gerekçesine binaen sınırsız bir şekilde dilediğini yapma olanağı verir. Böylesine çarpık bir düzen içinde daha düşük notla Koleje alınan öğ-rencilere karşın, daha yüksek puan tutturan fakat Koleje alınmayan öğrencilerin meşru menfaatlerinin haleldar olmadığını söylemek olası değildir.

Önümdeki meselede, İdare, alınan 140 öğrenciye ek olarak başka bir grup öğrenciyi almaya karar verdiğinde il-gili şahısların bir kısmına oranla daha yüksek puan tutturan müstedilerin Koleje kabul edilmemeleri ile onların meşru menfaatlarının haledar olduğuna kuşku yoktur.

Meseleye hangi açıdan bakılırsa bakılsın, İdarenin müstedilerden daha düşük puan tutturan,- şehit ve hadise kurbanı ile subay ve assubay çocuklarının Koleje kabul edilmeleri karar ve işleminin hiçbir hukusal mesnede dayanmadığı nedeniyle iptal edilmesi gerekir.

İdare, ilgili şahıslar ile ilgili kararını beterkar gözden geçirirken tüm kararı ip-tal edebileceği gibi, 52 kişilik kontenjanı, 65 puanın altında puan alan ve sınava giren tüm öğrenicler arasında puanları dikkate alınarak belirleyebilir. Tabiidir ki idare buna ek olarak mülâkat yöntemini gündeme getirebilir. İdarenin bunu yapmağa karar v-ermesi halinde halen aynı konuda askıda bulunduğu ve numaraları YİM 12/90 ve YİM 17/90 olduğu bilgime gelen, başvurulardaki müstedileri de dikkate alması gerektiğine kuşku yoktur.

Sonuç olarak yukarıda söylenenler ışığında ve onlara tabi olarak, müste- -daaleyhlerin, şehit ve hadise kurbanı ile subay ve assubay çocuklarının Koleje kabul edilmelerine ilişkin karar veya işlemlerinin hükümsüz ve etkisiz olduğuna ve herhangi bir sonuç doğuramayacağına karar verilir.


(Salih S. Dayıoğlu)
- Yargıç

19 Mart 1990


-


-89-



-


Full & Egal Universal Law Academy