Yüksek İdare Mahkemesi Numara 211/1997 Dava No 16/2001 Karar Tarihi 08.08.2001
Karar Dilini Çevir:
Yüksek İdare Mahkemesi Numara 211/1997 Dava No 16/2001 Karar Tarihi 08.08.2001
Numara: 211/1997
Dava No: 16/2001
Taraflar: Şenay Kofalı ve diğelreri ile Bakanlar Kurulu
Konu: Kamulaştırılan taşınmazın iadesi - Anayasa Mahkemesine havale
Mahkeme: YİM
Karar Tarihi: 08.08.2001

-D.16/2001 YİM 211/97
Yüksek İdare Mahkemesinde
Anayasanın 152.Maddesi Hakkında.
Mahkeme Heyeti:Taner Erginel,Gönül Erönen,Seyit A.Bensen.

Davacı: 1. Şenay Kofalı, 35, Atatürk Caddesi, Gönyeli
2. Gül-ay Zorba, 11, Resmiye Abalı Sk.,Gönyeli
3. Sonay Barkut, Tomurcuk Sk.,No.14,Gönyeli
4. Aziz Damdelen, 39,Atatürk Caddesi,Gönyeli
5. Bahire Avcı, Şht.Ahmet Mulla Veli Sk.,No.13
Gönyeli
6. Timuray Kofalı, 1,Cengiz Topel Sk.,Gönyeli
7.- M.Kemal Damdelen, Atatürk Caddesi,Gönyeli
8. Bekir H.Damdelen, Anamurlu Kurtali Sk.,
No.25, Gönyeli

- ile -
Davalı: 1. Bakanlar Kurulu vasıtasıyle Kuzey Kıbrıs
Türk Cumhuriyeti,Lefkoşa
- 2. Başbakan vasıtasıyle Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyeti, Lefkoşa
A r a s ı n d a .
-
Davacılar namına: Avukat Kıvanç M. Riza
Davalılar namına: Başsavcı Yardımcı Muavini Mustafa Arıkan.
-------------
H Ü K Ü M

Taner Erginel: Davacılara ait olup Gönyeli kavşağında bulunan ve Pafta No:XXI,28.W.1; Parsel No.65 olan taşınmaz mal 18.3.1986 tar-ihli Bakanlar Kurulu kararıyla kamulaştırıldı. Kamulaştırma amacı, Girne-Lefkoşa anayolunun döner kavşağını bu parsel üzerine yapmaktı. Kamulaştırma kararı 18.3.1986 tarihinde verildiği halde 1997 yılına kadar parselin sadece küçük bir bölümü yol ve kavş-ak yapımı için kullanıldı. Parsel 65'in büyük bir bölümü kullanılmadan kaldı. Davalılar parsel 65'in tamamını kullanmak için bir proje yapıldığını, buraya daha büyük bir döner kavşak yapılacağını, yeterli para bulunamadığı için geçici olarak küçük bir ka-vşak yapıldığını, fakat projeden vazgeçilmediğini mali kaynak bulunur bulunmaz esas projenin gerçekleştirileceğini iddia etmektedirler.

Anayasamızın 41(3) maddesi kamulaştırma tarihinden başlayarak 3 yıl içinde kamulaştırma amacının gerçekleşmemesi halin-de malın eski sahibine iadesini öngörmektedir. Davacılar Anayasanın bu hükmüne uygun olarak malın kullanılmayan bölümünün kendilerine iadesini talep ettiler. Savcılık bu talebe itiraz etti ve Anayasanın 41(3) maddesinin Davacıların iddia ettiği gibi yoru-mlanamayacağını, her halükârda Zorla Mal İktisap Yasasının 15.maddesinin kamulaştırma amacından vazgeçilmesi halinde malın iadesinden söz ettiğini, bu olayda kamulaştırma amacından vazgeçilmediğini dolayısıyle malın iadesinin gerekli olmadığını öne sürdü.
-
Davanın duruşmasında taraflar tanıklarını dinlettiler. Davacı avukatı duruşma sonunda Mahkemeye yaptığı hitabede 3 yıllık süre geçtiğine göre malın kullanılmayan bölümünün iade edilmesi gerektiğini öne sürdü ve Mahkemenin bu görüşü benimsememesi halinde- Anayasanın 41(3) maddesinin yorumu ve 15/62 sayılı yasanın 15'inci maddesinin Anayasaya aykırılığının tespiti için konunun Anayasa Mahkemesine havalesini talep etti. Dava kararın hazırlanması için ertelendikten sonra Davacılar avukatı Mahkemeye bir mürac-aatta bulunarak kararın okunmasından önce havalenin yapılmasını talep etti. Mahkeme iki tarafın görüşlerini dinledikten sonra kararın ortasında yapılacak bir havalenin - geçmişte benzer uygulama bulunsa bile - pek uygun bir prosedür olmadığını belirtti ve- karardan önce konuyu Anayasa Mahkemesine havale etti. (Gör: YİM 211/97;D.11/2000). Anayasa Mahkemesi davada Savcılığın öne sürdüğü ön itiraz bulunduğunu öncelikle bu ön itirazın karara bağlanmasının uygun olacağını belirterek dosyayı Mahkememize iade ett-i. Mahkememiz Savcılığın öne sürdüğü itirazları değerlendirdi ve bu iddiaları reddederek konuyu tekrar Anayasa Mahkemesine havale etti. (Gör: YİM 211/97, D.15/2000).

Kamulaştırma tarihinden itibaren 3 yıl içinde kamulaştırma amacının kısmen gerçekleşip- kısmen gerçekleşmemesi, ve esas projeden vazgeçilmemesi halinde malın kullanılmayan bölümünün iadesinin gerekip gerekmediği konusunu aydınlığa kavuşturmak amacıyla Anayasanın 41(3) maddesinin yorumu ile 15/62 sayılı yasanın 15.maddesinin Anayasaya aykırı -olup olmadığı soruları Anayasa Mahkemesine soruldu.

Anayasa Mahkememiz 3 yıl geçtikten sonra makul gerekçeler bulunması halinde kamulaştırmanın devam edebileceğini ve 15/62 sayılı yasanın 15. maddesinin Anayasaya aykırı olmadığını karara bağladı. Anayas-a Mahkememiz, Anayasa Mahkemesi: 8/2000 D.4/2000 sayılı kararda şöyle demektedir:

"Anayasanın 41(3) maddesinde yer alan gerçekleşme sözcüğünün rijid bir şekilde uygulanması, çoğu kez kamulaştırma amacını imkânsız kılabilir. Unutulmamalıdır ki önde g-elen gaye kamulaştırmanın yapılmasına neden olan amacın gerçekleşmesini mümkün kılmaktır." Hatırda tutulması gerekir ki kamu yararına olan bir amaç için usulüne uygun olarak alınan bir kamulaştırma kararının gerçekleşebilmesi, sair faktörler yanında, ülke-deki ekonomik durum ile sıkı sıkıya bağlantılıdır. Amacın "gerçekleşmesinin" üç yıl süreye sıkı sıkıya bağlanması adil ve gerçekçi olmayacağı gibi, her hal ve şart altında makul sayılamayacak nedenler ileri sürülerek üç yıl sürenin aşılmasına göz yumulmas-ının da Anayasanın 41(3) maddesinin ruhuna aykırı bir hareket sayılacağı tabiidir. Hangi nedenlerin makul sayılıp sayılmayacağına karar verilmesi, ilgili tüm faktörlerle meseleye özgü olguların dikkate alınıp değerlendirilmesi ile mümkün olabilecektir.


-Görüleceği gibi Anayasa Mahkememiz davaya yeni bir boyut getirmiştir. Buna göre 3 yılın geçmesi malın otomatik olarak iadesini gerektirmemektedir. Yönetim gecikmenin nedeni olarak makul nedenler gösterebiliyorsa malı iade etmek zorunda değildir. Şu hal-de önümüzdeki davanın kaderi Yönetimin gecikmenin nedeni olarak makul nedenler gösterip gösterememesine bağlı olacaktır.

Acaba Yönetim gecikmenin nedeni olarak makul nedenler gösterebildi mi? Sunulan şahadet gözden geçirildiği zaman tarafların duruşmada- konuya Anayasa Mahkemesinin ortaya koyduğu perspektiften bakmadıkları anlaşılmaktadır. Daha da önemlisi dava layihalarının Anayasa Mahkemesinin ortaya koyduğu görüş çerçevesinde hazırlanmadığı görülmektedir. Şüphe yok ki bunda tarafların bir kusuru yokt-ur, çünkü davanın açıldığı ve dinlendiği tarihte Anayasa Mahkemesi kararı ortada yoktu.

Duruşma tamamlanıp dava karara kaldıktan sonra Anayasa Mahkemesine havale yapılmıştır. Bu durumda geçmiş şahadete bakarak davayı sonuçlandırmamız doğru olabilir mi? - Bunun doğru olmadığı, davayı mevcut şekli ile sonuçlandırmanın taraflara haksızlık olacağı anlaşılmaktadır. Duruşmaya devam etmek ve yeniden tanık dinlemek de sağlıklı olmayacaktır, çünkü layihalar tadil edilmeden bunun bir anlamı olmayacaktır. Diğer ta-raftan malı iade etmeme davranışının devam ettiğini dolayısıyla Davacıların yeni dava açmasına herhangi bir engel bulunmadığını dikkate alıyoruz. Konunun yeni açılacak bir davada tartışılması aradan geçen süre içinde değişen faktörleri değerlendirme fırsa-tı da vereceğinden yararlı olacaktır.

Davacılar 3 yılın geçmesi üzerine malın kullanılmayan bölümünün otomatik olarak iade edilmesi gerektiği düşüncesi içinde bu davayı açmışlardır. Anayasa Mahkemesi bu görüşe olumsuz yanıt vermiştir. Dolayısıyle davan-ın iptal edilmesi ve Anayasa Mahkemesinin belirttiği görüşler çerçevesinde konunun değerlendirilmesi gerekmektedir.

Yukarıdaki görüşler ışığında yeni dava açma hakkı saklı kalma koşuluyla dava ret ve iptal edilir. Masraflar için emir verilmez.




Taner- Erginel Gönül Erönen Seyit A.Bensen
Yargıç Yargıç Yargıç


8 Ağustos, 2001
1


5






Full & Egal Universal Law Academy