Yüksek İdare Mahkemesi Numara 210/1989 Dava No 18/1990 Karar Tarihi 04.05.1990
Karar Dilini Çevir:
Yüksek İdare Mahkemesi Numara 210/1989 Dava No 18/1990 Karar Tarihi 04.05.1990
Numara: 210/1989
Dava No: 18/1990
Taraflar: Hastan Co. Ltd. Vd ile Eko. Ve Mal. Bak.
Konu: Ara emri
Mahkeme: YİM
Karar Tarihi: 04.05.1990

-D.18/90 YİM 210/89

Yüksek İdare Mahkemesi Olarak Oturum Yapan
Yüksek Mahkeme Huzurunda.
Yargıç Metin A. Hakkı huzurunda.
Anayasanın 152. maddesi hakkında.

Müstedi: 1. Hastan Co. -Ltd. 16A Cengiz Han Sk. Lefkoşa
2. Taner Yusuf, 16A, Cengiz Han Sk. Lefkoşa
3. Tanur Yusuf, 16A,Cengiz Han Sk. Lefkoşa
4. Mustafa Yusuf, 16A, Cengiz Han Sk. Lefkoşa.
ile
Müstedaaleyh: Ekonomi ve Maliye Bakanlığı, Lefkoşa
Gelir ve Vergi Dai-resi vasıtasıyle KKTC, Lefkoşa.
A r a s ı n d a.

Müstedi namına: Ömer Adal
Müstedaaleyh namına: Mehmet Şefik


Yasa Maddesi: Yüksek İdare Mahkemesi Tüzüğü madde 18, 48/77 -sayılı Kamu Alacaklarının Tahsili Usulü Yasası madde 16(1) ve Vergi Usül Yasası (14'üncü kısım sayfa 537-540) madde 274 ve 294 ile Hukuk Muhakemeleri Usülü Tüzxüğü Emir 48 nizam 4.

İstemin Özeti: Müstedilerin tek taraflı bir ara emri isdarı ile başvuru ko-nusu mütecavizin kamu alacağının bu başvuru karara bağlanıncaya kadar tahsili yönüne gidilmemesi ve aleyhine bir haciz işleminin yapılmaması doğrultusunda ara emri istemi.

OLAY: KKTC'de kayıtlı işrket olaN Müstedi hediyelik eşya ile elektrikli eşya ithal -ve satışı ile iştigal etmektedir. Müstedi 2 direktörü 3 ve 4'de ortaklarıdır. Müstedaaleyhler, Müstediden gümrükten çekilen malalrın gümrük vergisinin ödenmediği gerekçesi ile vergi stopajı, GKK katkı payı, bandrol ücreti ve gecikme zammı olarak topla 392-.350.104TL talep ettiler. Müstedi vergisinin ödendiğini ileri sürerek vergiyi ödemekten kaçındılar ve başvuru ile işbu ara emrini talep eden istidayı dosyaladılar:

-SONUÇ: 1) Müstediler, başvuruda muvaffak olmamaları halinde başvuru nihayetinde belirlenecek miktarın tümünü yasada öngörülen gecikme zamları ile birlikte Müstedaaleyhlere ödeneceği hususunda Kıbrıs'ta icrai meslek eden herhangi bir banka tarafından düzenl-enecek bir teminat mektubunu bir ay zarfında Mukayyitliğe dosyalayacaklardır. Müstediler bu şartı yerine getirmeyi çok ağır veya masraflı veya kendi açılarından imkânsız görmeleri halinde, ve alternatif olarak,-
2) Yukarında 1'nci başlık altında öngörülen aynı miktarın karşılanması amacı ile halen Polis tarafından (yani Devlet ve Müste-daaleyhlerce) el konulan Müstedilere ait 600-700 milyon TL. arasındaki Müstedilerin taşınır malları bu başvuru nihayetine kada-r Müstedilere iade olunmayacağı gibi, Müstediler en az ilâveten 800 milyon TL. değerinde gayrı menkulü Müstedaaleyhlere teminat olarak göstereceklerdir. Mezkûr gayrı menkuler KKTC sınırları içinde olacak ve serbest olacaktır. (yani 3'cü kişilere veya şirke-tlere herhangi bir ipotek veya yükümlülük altında olmayacaktır.) Sözkonusu gayrı menkuller Müstediler adına kayıtlı olabileceği gib bu başvuruya taraf olmayan kişi veya şirketler adına da, kayıtlı mal sahiplerinin muvafakatı ile olabilir. Teminat ya Devlet- lehine mal üzerine ipotek koymak şeklinde veya bir mahkeme emri şeklinde de olabilir.
Müstedilerin bu 2'nci şıkkı tercih etmeleri halinde bunun teferruatını tüm ilgililer önümde (Savcılık dahil) görüşmek üzere ara emri istidasını 'mention' olarak 7.5.-1990 tarihine tayin eder her halükarda mevcut ara emrini o tarihe kadar yürürlükte kalmasını emrederim.

Atıfta Bulunulan Yargısal İçtihatlar:
YİM 24/86 sayılı Yüksek İdare Mahkemesi kararı.

Atıfta Bulunulan Bilimsel İçtihatlar:
Zaim M. necatigil, KKTC'-de Anayasa ve Yönetim Hukuku (1988) sayfa 88.
Bowstead on Agency 95th ed. (1985) s.90, article 21.



K A R A R

Müstediler, 22.12.1989 tarihinde Yüksek İdare Mahkemesi olarak görev yapan Yüksek Mahkemeye, yukarıda ünvan ve sayısı gösterilen başvuru ile m-üracaat edip, özetle, Müstedaaleyhler tarafından 28.11.1989 tarihinde düzen- lenip Müstedilerden gümrük vergisi, vergi stopajı, G.K.K. katkı payı, bandrol ve gecikme zammı olarak toplam 392,375,107TL. ödenmemiş borçları olduğunu bildiren ve Müstedaaleyhler-in açtığı 7/89 sayılı dosyaya konu teşkil eden ödeme emrinin ve bu doğrultuda Müstedaaleyhlerce alınan karar veya kararların ve yine Müstedilerin mezkûr ödeme emrine itiraz eden ve Müstedaaleyhlerce 4.12.1989 tarihli yazı ile reddedilen kararların hükümsü-z ve etkisiz olduğuna ve herhangi bir sonuç doğuramayacağına dair Mahkemeden karar verilmesini talep ettiler.

Müstediler ilâveten 22.12.1989 tarihinde Mahkemeye dosyaladıkları tek taraflı bir ara emri istidası ile, başvuru konusu toplam 392 milyon TL'yi -mütecaviz kamu alacağının bu başvuru karara bağlanana kadar tahsisi yönüne gidilmemesi ve aleyhlerine bir haciz işleminin yapılmaması doğrultusunda bir de ara emri temin etmiş durumdadırlar. Müstedilerin tek taraflı ara emri müracaatı Müstedi No.2'nin yapt-ığı bir yemin varakası ile desteklenmektedir. Müste-daaleyhler henüz esas başvuruya bir itirazname dosyalamamıştır. Ancak 14.2.1990 tarihinde Müstedilerin ara emri istidasına, Gümrük ve Rusumat Dairesi Şube Amiri Mustafa Numan'ın ve yine Gelir ve Vergi Dai-resinde Kıdemli Tahsilât Memuru Kıvanç Koruyan'ın yemin varakaları ile desteklenen itirazname dosyalamışlardır.

1962 Yüksek Anayasa Mahkemesi Tüzüğü Madde 18 ve Hukuk Muhakemeleri Nizamatı Emir 48, Nizam 4 hükümlerini gözönünde tutarak ara emrinin kesinl-eştirilip kesinleştirilmemesi için dosyalanmış bulunan yemin varakalarına ilâveten önümde ibraz olunan şahadet ve emareleri, konuya şamil prensipler çerçevesinde değerlendirdim.

Ara emri ile ilgili olarak, bunun kesinleşip kesinleşmemesi için yapılan dur-uşmada önümde Müstediler tarafından Müstedi 1 şirkette görev yapan Sekreter Nezire Örü, yine Müstedi 1 şirketin direktörü ve hissedarlarından olan Müstedi No.2, Müstedaaleyhler tarafından da Mustafa Numan ile Kıvanç Koruyan şahadet vermişlerdir. Keza duruş-ma esnasında Mahkeme dosyasında mevcut 7 adet emare taraflarca ibraz edilmiştir. Meselenin kökeninde yatan olgular aşağıdaki şekilde özetlenebilir:-

Müstedi No 1 KKTC'de tescil edilmiş kayıtlı bir şirket olup daha ziyade elektrikli eşya ile hediyelik cam- eşyası ithal edip bunların satışıyla iştigal etmektedir. Müstedi 2, mezkûr şirketin direktörü ve aynu zamanda hissedarıdır. Müstedi 3 ve 4 de hissedardırlar. Müstedaaleyhler emare 2'de dökümü verilen ana para olarak ödenmemiş, gümrükten çekilen malların g-ümrük vergisi olduğu iddiası ile Müstedilerden 192,820,150TL., vergi stopajı olarak 20,532,010TL., G.K.K. katkı payı olarak 8,731,810TL. ve badrol ücreti olarak 2,400,000TL. talep etmektedirler ki bunlara yasa gereği gecikme zammı da eklenince Müstedaaleyh-lerin iddiasına göre Müstedilerin borcu cem'an 392,350.104 TL.'ye baliğ olmaktadır. Bu ara emrini kesinleştirip kesinleştirmeme hususunu karara bağlamaya çalışırken bu Mahkemenin yerleşmiş prensiplerine uygun olarak mümkün mertebe başvurunun esasına konu t-eşkil edecek hususlar üzerinde bulgu veya yorum yapmaktan kaçındım, ancak ara emri ile başvuru konusu olabilecek bazı hususların iç içe olması hasebi ile meselenin esasıyla ilgili bulgu ve yorum yapmamın kısmen kaçınılmaz olduğunu belirtmekte de fayda vard-ır. Emare 2'ye konu teşkil eden ve emare 2'de dökümü verilen kamu alacakları, Emare 7 de gösterilen G-43 formalarından kaynaklanmaktadır. Mezkûr formlar incelendiğinde tümünün de sağ üst köşesinde Müstedaaleyhlerin vurduğu "ödenmişti" mühürü bulunduğu ve y-ine hepsinde de konu alacağın tahsil edildiği imajını veren mühürler olduğu görülmektedir. Söz konusu mühürleri kimin ne zaman vurduğu hakkında önümde kesin şahadet olmamakla birlikte bunu Müstedilerin veya vekilinin vurmadığını söylemek ve tam tersine ilg-ili zamanda Gümrükte veznedar olan Erdinç isimli bir kamu görevlisinin vurduğunu söylemek mümkündür. (Bu konuda şahadet veren Müstedaaleyh şahitleri bu veznedarın tam ismini vermemişler, sadece veznedar Erdinç olarak kendisinden söz etmişlerdir.) İlgili za-manlarda Magosa'da dükkânı olan ve gümrükleme işleri de yapan (Clearing Agent) Hasan Osman Agi diye bir kişi vardı. Müstediler kendilerinin ithal ettikleri malları ihtiyaçlarına göre gümrükten çekip Lefkoşa'ya göndermesi için Agi'ye talimat verildi. Müsted-ilerin talimatına atfen Hasan Osman Agi emare 7'ye konu G-43 formaları doldurur, formaları Müstedaaleyhlerin yetkili müstahdemi (kamu görevlisi) veznedar Erdinç'e ibraz eder, usule uygun olmayarak veznedar Erdinç ilgili G-43 formalarının sağ üst köşesinde- gösterilen vergi borçlarının ödendiğini gösteren F-2 makbuzu kesmez, ancak formaların sağ üst köşesine kendisi "ödenmiştir" diye bir mühür vurup o iş (transaction) ile ilgili olmayan bir MİT numarası verirdi. Hasan Osman Agi de F-2 makbuz ihtiva etmeyen -mühürlenmiş G-43 formalarını alıp Magosa'da antrepo sahibi Niyazi Dağlı'ya götürür ve o da ilgili G-43 formanın üzerine F-2 makbuz eklemiş olmadığı halde sadece G-43 formadaki "ödenmiştir" mühürüne bakarak ilgili malın antrepodan alınmasına müsaade ederdi.- Sırası gelmişken şunu belirtmekte fayda vardır ki antrepodan mal çekilirken antrepoya ilâveten orada bir de görevli gümrük memuru vardı. Bu başvuruya konu işlemlerde aynı gümrük memurunun görevli olup olmadığı hususunda veya gümrük memurunun kim olduğu ha-kkında Mahkemede herhangi bir şahadet yoktur. Hatta bu hususta şahadet veren Mustafa Numan, dürüstçe kendisinin araştırdığı 25 meselede bu ilgili gümrük memurunun aynı şahıs olup olmadığını bilmediğini, bu hususu araştırmadığını söyledi. Aynı şahıs şahad-etinde G-43 formalarında gösterilen verginin Müstediler veya onlar namına komisyoncu Agi tarafından veznedara ödenip ödenmediğini ve veznedarın kesmesi gerken F-2 makbuzu kesmeyip vergiyi Devlet kasasına yatıracağına zimmetine geçirip geçirmediğini araştır-madığını söyledi. Bu hususun polisin görevi olduğunu da ilâve etti. Ancak herhnagi bir polis de bu meselede ve bu konuda önümde şahadet vermedi.

Veznedar Erdinç halen görevden geçici olarak durdurulmuştur. Onun, komisyoncu Hasan Osman Agi ve antrepo sahi-bi Niyazi Dağlı aleyhlerine askıda ceza davaları vardır. Müstedilerden herhangi birine ise henüz ceza davası okunmuş değildir. Ancak Savcının beyanına göre aleyhlerine ceza davası getirilecektir. Müstedi 2, takriben 5 ay önce tutuklanmış ve 9 gün tutuklu k-almıştır. Müstedilerin Lefkoşa'daki iş yeleri de takriben 3 ay süre ile kapatılmıştır. Polis, Müstedilerin birçok evraklarına ceza davası açısından el koyduğu gibi Müstedilerin takriben 600-700 milyon TL değerindeki ithal edilen menkûl mallarına da el koym-uştur. Mezkûr eşyalar halen Devletin tasarrufundadır ve akıbetleri getirilecek ceza davasının kararından sonra belli olacaktır. Müstediler ile komisyoncu Hasan Osman Agi arasındaki durum da benim önümdeki şahadet ile müphemdir. Benim önümdeki şahadete isti-naden başvurunun esası ile ilgili yorum yapmamaya özen gösterip ve özellikle bundan kaçınarak "teklifsizdirler" diyebilirim, şöyle ki Müstediler bazan Agi'ye gümrük ve sair vergileri ödesin diye imzalanmış boş çekler yollar ve gerektiğinde Agi, miktarları -doldurup çekleri işleme koyardı. Agi hizmetine karşılık olarak da bazan gümrükten çektiği mallardan bir kısmını alıkoyar ve Magosa'daki kendi dükkanında satardı. Gümrükten her mal çekileceğinde Müstediler Agi'ye gümrüğü ödemesi için gerekli parayı yolladığ-ı doğrultusunda önümde şahadet ve iddia da yoktur. Müstediler ile Agi arasında hesap kesimi halen yapılmış değildir. Müstedilerin başvuru konusu vergileri Devlete ödensin diye Agi'ye verip vermediği müphemdir. Sarih olan tek şey başvuruya konu vergilerin m-akbuzlarla ispatlanmadığıdır. Başvuruya konu alacaklar ile ilgili bir tek F-2 makbuzu Mahkemeye ibraz edilmemiştir. Vergi borçlarında da, verginin ödendiğini veya vergi borcu olmadığını ispat yükümlülüğü, borçluya veya verginin ödendiği iddiasını yapan tar-afa aittir. (Bak 27/77 sayılı Vergi Usul Yasası, Madde 288 ve 293). Buna karşılık uygulamak ile yükümlü olduğum mevzuat arasında 37/83 sayılı, kısa adı Gümrük ve İstihsal Yasasının 29(1) maddesi ve aynı Yasa'nın 76(4) maddesine göre bir karine (presumption-) vardır ki yasa gereği ödenmesi gereken vergiler ödenmeden, ithal edilen hiçbir malın teslimi yapılamaz veya gümrükten çekilemez. Bu karineye karşın önümde ibraz olunan şahadete göre başvuru konusu ve ara emrine konu kamu alacağının hiçbir kısmı Devlet ka-sasına ilk nazarda girmemiş olmakla beraber Müstediler veya işlerine bakan komisyoncular tarafından ilgili verginin hiç olmazsa bir kısmının ödenip ödenmediği ve ilgili memurun Devlet kasasına gerekli parayı belki cezai suç teşkil eder nitelikte gaspedip -etmediğine dair kuşkularım vardır. Veznedar Erdinç ile komisyoncu Agi'nin hatta Müstedilerin gümrüğü çalsın diye bir "conspiracy" yapıp yapmadığı da müphemdir ve bu konuda önümde hiçbir şahadet ibraz olunmadığı gibi iddia da yapılmamıştır.

Yukarıda özetl-emeye çalıştığım olgular muvacehesinde ara emrini kesinleştirmelimiyim kesinleştirmemelimiyim? Bir davada veya başvuruda ara emri ne zaman verilir? Bu husus birçok vesilelerle içtihatlara konu olmuştur. Zaim Necatigil, konuya ilişkin prensibi içtihatları i-nceledikten sonra konuyu özetleyerek ara emri verilmesi gereken ilkeleri şöyle sıralamıştır:

"1. Konu ciddi olmalı,
2. Müstedinin haklı olduğuna dair belirtiler bulunmalı,
3. Müstedi ara emri verilmezse telâfisi imkânsız veya telâfisi çok güç bir zar-ara uğrayacak olmalı."

(Bak: Zaim M. Necatigil, KKTC'de Anayasa ve Yönetim Hukuk (1988) sayfa 88).

Bu başvuruda konunun ciddi olduğu taraflar arasında ihtilâf konusu değildir. Sadce dosyaya bir göz atmakla konunun ciddi olduğu da sarihtir.

Müst-edilerin başvurunun esasında haklı olabileceğine dair belirtiler vardır. Bu yorum ve bulgu şöyle izah edilebilir: Müstedilerin ilk nazarda bir kamu borcu olabilir ancak miktarının Müstedaaleyhlerin talep ettiği miktar olduğu hususunda kuşkum vardır. Müsted-ilerden emare 2'de talep edilen vergilerin bir kalemini bile Müstediler veya acentleri (Agi) Müstedaaleyhlere (veya acentlerine yani veznedar Erdinç'e) normal görevi esanasında iyi niyet ile ödemiş iseler ve o memur normal görevi esnasında vergiyi tahsil e-dip, makbuz kesmemiş ve cezai suç olabilecek şekilde ödenen vergiyi gasp etmiş ise Müstedaaleyhlerin vekilinin bu hareketi Müstedaaleyhleri bağlar ve vatandaştan aynı vergiyi 2 kere talep edemezler. Nitekim ara emri duruşmasında Müste-daaleyhler namına şah-adet veren kişiler bu hususun imkân haricinde olduğunu söylemediler. Netice olarak Müstedilerin esas başvurularında kısmen olsun muvaffak olmaları imkân dahilindedir. Bowstead on Agency (15th ed. (1985) sayfa 90, article 21, Agency by estoppel başlığı altı-nda aynen şöyle der:

"Where a person, by words or conduct, represents or permits it to be represented that another person i-s his agent, he will not be perm-itted to deny the agency with respect to anyone dealing, on the faith of such representation, with the person so held out as agent, even if the relationship of principal and agent has not arisen in one of the way specified in Article 3."

Bu prensip Devlet-i de bağlar. (Bak aynı eser sayfa 297) Ancak yetkili tahsildar (Devlet memuru) ile vatandaş, yani bu meselede Müstediler -ile veznedar Erdinç cezai suç o-l-a-cak şekilde Devleti dolandırmak için anlaşırsa-,- o zaman ve şartlar altında ödenen para Devlete olan borcu ibra etmediği gibi her 2 şahıs da Devlete karşı mezkûr borç için sorumlu olurlar. Bowstead'da yer alan kelimeler ile "In addition, the agent and the person giving the bribe are jointly and several-ly liable in eceit for any loss suffered."- (Bak: Sayfa 187, yukarı-da iktibas edilen aynı eser).

Müstedilerin Müstedaaleyhlere olan borçlarının miktarı ve yasal durum yukarıda sözü edilen ceza davaları sonuçlanınca gün ışığına çıkacaktır.

Müstediler verilen ara emri kesinleşmez ve icra ileri gider ve esas başvuruyu il-eride kısmen olsun kazanırlarsa telâfisi imkânsız veya geriye dönüşün çok zor olacağı bir duruma düşerler mi? Savcıya göre böyle bir durum söz konusu olmaz çünkü Müstedilerden tahsil edilen para kendilerine iade olunabilecektir. Ancak bunun doğal bir sonuc-u olarak Müstedilerin piyasadan silinecekleri hususu bir yana, Müstedilerin belki de bir ömür çalışıp elde ettikleri mal varlıkları piyasa değerinin altında satılıp elden gidecek ve müflis (bankrupt) olmaları da söz konusu olacaktır.

Mahkeme olarak ben, -her 2 tarafın da yasaların öngördüğü oranda menfaatleri korumakla yükümlüyüm. Ara emrini kesinleştirir ve başvurunun nihayetine kadar yürülükte kalmasını sağlar ve bu meyanda herhangi bir nedenle veya Müstediler isteyerek (fraudulenty) veya istemeyerek işl-eri kötü gider ve mal varlıklarını kayıp ederse Müstedaaleyhlerin alacak veya menfaatleri bu defa zarar görecektir.

Mahkemenin esas görevi adalet yapmak olduğuna göre, Müstedaaleyh-lerin alacağını bir teminat altına alıp ara emrini davanın neticesine dek- kesinleştirmeyi uygun görürüm. Kanımca bu şekilde hiçbir taraf da mağdur olmaz ve her 2 tarafın da menfaati başvuru nihayetine kadar korunmuş olur. Netice olarak ara emrinin aşağıdaki şartlar ile başvuru nihayetine kadar kesinleşmesini uygun görür ve bu -doğrultuda emir veririm:

-1) Müstediler, başvuruda muvaffak olmamaları halinde başvuru nihaye-tinde belirlenecek miktarın tümünü yasada öngörülen gecikme zamları ile birlikte Müstedaaleyhlere ödeneceği hususunda Kıbrıs'ta icrai meslek eden- -herhnagi bir banka tarafından düzenlenecek bir teminat mektubunu bir ay zarfında Mukayyit- liğe dosyalayacaklardır. Müstediler bu şartı yerine getirmeyi çok ağır veya masraflı veya kendi açılarından imkânsız görmeleri halinde, ve alternatif olarak
-
2) Yukarıda 1'nci başlık altında öngörülen aynı miktarın karşılanması amacı ile halen Polis tarafından (yani Devlet ve Müstedaaleyhlerce) el konulan Müstedilere ait 600-700 milyon TL. arasındaki Müstedilerin taşınır malları bu başvuru nihayetine kadar M-üstedilere iade olunmayacağı gibi, Müstediler en az ilâveten 800 milyon TL. değerinde gayrı menkulü Müstedaaleyhlere teminat olarak göstereceklerdir. Mezkûr gayrı menkuler KKTC sınırları içinde olacak ve serbest olacaktır. (yani 3'cü kişilere veya şirketle-re herhangi bir ipotek veya yükümlülük altında olmayacaktır.) Sözkonusu gayrı menkuller Müstediler adına kayıtlı olabileceği gib bu başvuruya taraf olmayan kişi veya şirketler adına da, kayıtlı mal sahiplerinin muvafakatı ile olabilir. Teminat ya Devlet le-hine mal üzerine ipotek koymak şeklinde veya bir mahkeme emri şeklinde de olabilir.

Müstedilerin bu 2'nci şıkkı tercih etmeleri halinde bunun teferruatını tüm ilgililer önünde (Savcılık dahil) görüşmek üzere ara emri istidasını 'mention' olarak 7.5.1990 -tarihine tayin eder her halükarda mevcut ara emrinin o tarihe kadar yürürlükte kalmasını emrederim.

Şayet Müstediler o gün yukarıda ana hatları özetlemeye çalıştığım teminat hususunda Mahkemeyi tatmin etmezler ise o zaman mevcut ara emri yürülükten kalkm-ış addolunacaktır.

Karara son vermeden önce bu Mahkemenin talep edilen ara emrini vermeye yetkisi olmadığına dair Savcının yaptığı iddia ile ilgili de birkaç söz söylemeyi uygun gördüm. Savcı, bilhassa YİM 24/86 sayılı karara istinaden bu Mahkemenin Müst-edilerin talep ettiği ara emrini vermeye yetkisi olmadığını da iddia etmiştir. Ben bu görüş ile hemfikir değilim. Savcının görüşünü dayandırdığı YİM 24/86 dikkatlice incelendiğinde o meselede idarenin aldığı kararın 'challenge' edilmediği görülmektedir. Ha-lbuki bu başvuruda İdarenin aldığı kararın geçersizliği de iddia olunmaktadır, dolayısıyle esas başvuruda olduğu gibi ara emri vermek de uygun görülmesi halinde bu Mahkemenin bu tip meselelerde bu tip davaları görmeye ve gerekirse ara emri vermeye yetkisi -olduğunu göstermektedir. (misal olarak bak: 48/77 sayılı Kamu Alacaklarının Tahsisli Usulü Yasası madde 16(1), ve 27/77 sayılı Vergi Usul Yasası 14'cü kısım sayfa 537-540, Maddeler 274-294). Netice olarak Savcının Mahkemenin yetkisi ile ilgili savı reddolu-nur.

Masraf konusu başvuru nihayetinde karara bağlanacaktır.


(Metin A. Hakkı)
Yargıç

4 Mayıs 1990



-


-9-



-


Full & Egal Universal Law Academy