Yüksek İdare Mahkemesi Numara 207/2016 Dava No 33/2016 Karar Tarihi 07.11.2016
Karar Dilini Çevir:
Yüksek İdare Mahkemesi Numara 207/2016 Dava No 33/2016 Karar Tarihi 07.11.2016
Numara: 207/2016
Dava No: 33/2016
Taraflar: Temiz Toplum Derneği n/d Toparlanıyoruz Hareketi ile Bakanlar Kurulu arasında
Konu: Ara emri - Yürütmenin durdurulması - Ara emri verme şartları - Meşru menfaat - Dernek ve Vakıfların dava açma ehliyeti.
Mahkeme: YİM
Karar Tarihi: 07.11.2016

-D. 33/2016 YİM:207/2016

Yüksek İdare Mahkemesinde
Anayasanın 152. maddesi hakkında

Yargıç Peri Hakkı Huzurunda.

Davacı: Temiz Toplum Derneği n/d Toparlanıyoruz Hareketi,
Lefkoşa
-ile-
Davalı: Bakanlar Kurulu vasıtasıyla KKTC Başsavcı-lığı- Lefkoşa

A r a s ı n d a.

Müstedi Davacı hazır değil tarafından Avukat Serkan Mesutoğlu adına ve şahsen Avukat Uğur Çulhaoğlu

Müstedaaleyh Davalıyı temsilen Kıdemli Savcı İlter Koyuncuoğlu

(27.9.2016 tarihli ara emri istidası hakkında)
-
K A R A R

Peri Hakkı: Davacı davasında, Davalının 8 Eylül 2016 tarihinde aldığı ve 21 Eylül 2016 tarihinde yayınladığı H (K-I) 899-2016 sayılı "Makam Araçlarının Yenilenmesi" başlıklı kararın ve/veya idari işlemin iptaline ve/veya hükümsüz ve/veya et-kisiz olduğuna ve herhangi bir sonuç doğurmayacağına dair bir hüküm ve/veya emir talep etmektedir.
Dava altında dosyalanan 27.9.2016 tarihli Ara Emri istidası ile Davacının talepleri şöyledir:
İşbu dava neticeleninceye değin, Davalının 8 Eylül 2016 tarih-inde aldığı ve 21 Eylül 2016 tarihinde yayınladığı H(K-I)899-2016 sayılı kararın yürütmesinin durdurulması için emir.
İşbu dava neticeleninceye değin Davalının Serhan Kombos Otomotiv Ltd.den dava ve istida konusu kararda belirtilen araçların temin edilmesi-nin durdurulması için emir.
İşbu dava neticeleninceye değin, dava konusu kararda değinilen makam araçlarının alımı için 2016 Mali Yılı Bütçesinde ve/veya Bütçe Yasası'nda yer alan ve/veya herhangi bir kalemden ödeme yapılmasının durdurulması için emir.
Müs-tedi/Davacı Derneğin Yönetim Kurulu Üyesi Tufan Ekici yemin varakasında özetle: Davacının şeffaflık, hesap verebilirlik, hukukun üstünlüğü ilkelerine dayalı bir yönetim anlayışını gerçekleştirebilmeyi kendine amaç edinmiş bir tüzel kişi olduğunu, hukuksuzl-uk iddialarını tespit ettirmek için dava açabileceğini; Davalının 8.9.2016 tarihinde aldığı ve 21.9.2016 tarihinde Resmi Gazete'de yayımlanan ve Serhan Kombos Otomotiv Ltd.den alınması öngörülen 17 adet Mercedes marka makam aracına dair H(K-I) 899-2016 say-ılı kararın 2016 Mali Yılı Bütçesinde "taşıt alımı projesi" kaleminden karşılanacağını, bütçede 17 adet makam aracına ihtiyaç olduğuna dair bir kalem de bulunmadığını iddia etmektedir. Müstedi, dava konusu kararın Devlet İhale Tüzüğü'nün 3(2) maddesine da-yanarak ihalesiz alındığını ancak Tüzüğün bu şekilde alım yapılması için yetki vermediğini, bu madde altında mutlak surette özel şartlar dahilinde bir ihale yapılması gerektiğini, keza Davalının ihaleye çıkmadan mezkur makam araçlarının Serhan Kombos Otomo-tiv Ltd.den alınmasına karar vermekle hukuka aykırı davrandığını iddia etmektedir.
Müstedi, yemin varakasının devamında, dava konusu kararın uygulanmasından ötürü bozulan hukuk düzeninin tekrar tesis edilemeyeceğini, emrin verilmemesi halinde kamu yararı -için bütçeye konan bir ödeneğin israf edileceğini, araçların temin edilmesi ve kullanılması halinde değer kaybedeceklerini, S.Kombos Otomotiv Ltd.e ödenen tüm paranın iadesinin ise söz konusu olamayacağını iddia ederek, alınan usulsüz kararın Davacı Derneğ-in kuruluş ve faaliyet amaçlarını doğrudan doğruya ihlal ettiği cihetle, istida gereğince emir talep etmektedir.
Müstedaaleyh/Davalı tarafından dosyalanan itiraznameye ekli yemin varakasında, Davacının tüm iddiaları reddedilirken, Bütçe Yasası'na göre öde-neklerin konma amacının spesifik olarak gösterilmediği, makam araçlarının sık sık arızalanmaları ve değerlerinin çok üzerinde bakım-onarım masrafı çıkarmaları sebebiyle ekonomik olarak yeni araçların alınmasının gerekli olduğu, kamu hizmetinin gereklerini -yerine getirmede takdir yetkisinin de İdarede olduğu ve Davacının ve/veya başkasının ihtiyaç saptaması yapamayacağı iddia edilmektedir. Davalı/ Müstedaaleyh, dava konusu Bakanlar Kurulu kararını Devlet İhale Tüzüğü'nün kendine verdiği yetkiye dayanarak ald-ığını, keza yasal mevzuata uygun olduğunu ve Davacı/Müstedinin Anayasa'nın 152. maddesi uyarınca meşru menfaati ve/veya doğrudan etkilenen bir menfaati olmadığını, haklı bir dava sebebi ve telafisi imkansız bir zarar-ziyanının olmadığını iddia ederek, isti-danın masraflarla reddini talep etmektedir.
İstida maksatları bakımından Davacı Dernek Yönetim Kurulu Üyesi Tufan Ekici şahadet verirken, Eski Maliye Bakanı Birikim Özgür'ü tanık çağırdı. Davalı ise Başbakan Yardımcısı ve Maliye Bakanı Serdar Denktaş'ı din-letti.


Müstedi/Davacı Dernek Yetkilendirme Belgesini Emare No.1, Dernek Tüzüğü'nü Emare No.2 ve 21.9.2016 tarihli Bakanlar Kurulu Kararını Emare No.3 olarak ibraz etmiştir.

Yüksek İdare Mahkemesine yapılacak ara emri başvuruları karara bağlanırken Yükse-k İdare Mahkemesi, YİM Tüzüğü'nün 11. maddesine istinaden, Anayasa'nın 152. maddesi tahtında açılan bir davada geçici ara emri verebilir. 1997 YİM Tüzüğü'nün 11(1) maddesi aynen şöyledir:
Geçici Emir 11.(1)Mahkeme, Anayasanın 152'nci Maddesi gereğince yap-ılan işlemlerde Mahkeme veya bir Yargıç, işlemin herhangi bir safhasında, kendiliğinden veya herhangi bir tarafın istemi üzerine, davanın adilane bir şekilde kararlaştırılması icap ettirirse, davayı esasında sonuçlandırmayan geçici bir emir verebilir.
Bu- maddeye göre, mahkemenin geçici bir emir verirken dikkate alacağı tek kriter, davanın adilane bir şekilde karara bağlanmasını gerektirecek bir durumun var olmasıdır. Bu kriter dikkate alınırken, aynı zamanda Tüzüğün bu maddesine göre dikkat edilmesi gerek-en bir diğer husus da verilecek olan emrin davayı esastan sonuçlandıracak bir emir olmamasıdır.
Yüksek İdare Mahkemesinin birçok kararında vurgulandığı gibi, bir davanın adilane bir şekilde kararlaştırılmasını sağlayacak İdare Hukuku İlkeleri ile uyumlu -şekilde, yürütmenin durdurulması emri verilebilmesi için, 9/1976 sayılı Mahkemeler Yasası'nın 41. maddesinde belirtilen 3 unsurun var olması gerekmektedir (Bak YİM/İstinaf 1/2015 D.4/2015, YİM 133/2015 D. 24/2015).
9/76 sayılı Mahkemeler Yasası'ndaki bu u-nsurlar şunlardır:
Karara bağlanması gereken konunun ciddi olması,
2.Davacının davasında haklı olduğuna dair belirtilerin bulunması,
3.Geçici bir ara emri verilmezse ileride telafisi mümkün olmayacak bir zararın doğacağı ve eski duruma dönüşün çok zorlaşa-cağıdır.

YİM 133/2015, D.24/2015'de ise bu konuda şöyle denmektedir:
"Açılmış bir iptal davası altında bir ara emri talebi söz konusu olduğunda, ortada ciddi bir dava olduğunu söyleyebilmek için, herşeyden önce kesin ve yürütülmesi zorunlu bir kararın ida-rece verilmiş olması gerekliliği bulunmaktadır. Bunun ötesinde, davanın 75 günlük hak düşürücü süre dolmadan açılmış bulunması ve ilk nazarda Davacının kişisel meşru bir menfaatinin olumsuz yönde ve doğrudan doğruya etkilenmiş bulunması da gereklidir."
Yuk-arıda belirtilen yasal durum ışığında huzurumdaki olguları incelemek gerekmektedir.
Emare No.3 karar şöyledir :
KARAR SAYISI: H(K-I) 899-2016 - MAKAM ARAÇLARININ YENİLENMESİ
(Önerge No: 1625/2016)
(Bb.Yrd.M.B.)
Bakanlar Kurulu, maka-m aracı olarak kullanılmak üzere, birim fiyatı 34,000.-Euro+KDV olan Mercedes E220 model araçtan 15 adet, birim fiyatı 54,000.- Euro+KDV olan Mercedes E350 model araçtan 1 adet ve birim fiyatı 70,000.-Euro+KDV olan Mercedes S 350 model araçtan ise 1 adet o-lmak üzere toplam 17 adet aracın alımına yönelik aşağıdaki kararı aldı:
Alımı planlanan araçların Devlet İhale Tüzüğü'nün 3(2) maddesi uyarınca Serhan Kombos Otomotiv Ltd.den temin edilmesi;

Araçların 10 yıl süreyle her 30,000 km'ye ulaştığında bedel öden-meksizin yenisi ile değişiminin gerçekleştirilmesi;
30,000 km'ye ulaşan araçların geri iadesi sırasında yapılacak ekspertiz değerlendirmesine göre herhangi bir hasar ve noksan tespit edilmesi durumunda oluşacak giderin Başbakan Yardımcılığı ve Maliye Bakan-lığı tarafından karşılanması;
Herhangi bir ilave bedel talep edilmeksizin araçların 30,000 km'ye kadar her türlü servis, yedek parça ve işçilik ücretlerinin anılan firma tarafından karşılanması;
Araçların trafik sigortaları ve kaskolarının Başbakan Yardımc-ılığı ve Maliye Bakanlığı tarafından karşılanması;
Araçların 30,000 km'yi bulması anında yukarıda belirtilen KDV dahil birim fiyattan daha pahalı alıcı olması halinde satılabilmesi ve onun yerine firmadan alınacak araç için yukarıda belirtilen birim fiyatı-n ödenmesi;
Söz konusu alım için gerekli ödeneğin Başbakan Yardımcılığı ve Maliye Bakanlığı'na bağlı Bütçe Dairesi Müdürlüğü 2016 Mali Yılı Bütçesi altında yer alan "Taşıt Alımı Projesi" 04-02-01-1-2-2-1-06-1-4-01 kaleminden karşılanması.

Davacının davası-nda iptalini talep ettiği yukarıdaki Bakanlar Kurulu kararının İdare tarafından alındığı tartışmasız olup, Davanın 27.9.2016 tarihinde ikame edildiğini dikkate aldığım zaman, davanın ilk nazarda hak düşürücü süre dolmadan açıldığı görülmektedir.
Davalıyı -temsil eden Savcı, Derneğin ve üyelerinin dava konusu karardan doğrudan doğruya etkilenmediğini, Davacıların Dernek Tüzüğü'nü öne sürerek Anayasa'nın 152. maddesinin göz ardı edilmesini istediklerini, keza Davacının meşru menfaatinin olmadığını iddia etmek-tedir.
Davacının 1. Tanığı Dernek Yönetim Kurulu Üyesi Tufan Ekici şahadetinde, Dernek Tüzüğü'nde de yer alan başlıca amaçlarının ülke yönetiminde oluşabilecek yolsuzluk ve hukuksuzluğun önüne geçmek, yürütmeyi denetlemek olduğunu belirtmiştir.


Davacını-n Avukatı ise hitabında, Emare No.2 Dernek Tüzüğü'nden de görüleceği üzere, Derneğin başlıca amaçlarının ülkede şeffaflık ve hesap verilebilirliği sağlamak için hukuka aykırı işlemlere karşı dava açmak olduğunu, keza Davacının kuruluş amaçları dikkate alın-dığında meşru menfaatinin var olduğunu iddia etmektedir. Davacı Avukatı bu iddialarını desteklemek için, T.C. Danıştay İdare Genel Kurulunun 1999/390 E, 2000/761 K sayılı kararına ve Tufan Erhürman'ın "İdari Yargılama Hukuku" kitabına da atıfta bulunmuştur-.
Davacı Derneğin dava konusu kararda ilk nazarda meşru menfaatlerinin olup olmadığının incelenmesi gerekmektedir.
İdari işlemlerin hukuka uygunluğunun yargısal denetimi ve idari davaların kimler tarafından açılabileceği Anayasa'nın 152. maddesinde düzen-lenmiştir.
Anayasa'nın 152(2) maddesine göre, idari bir karar veya işlemin iptali için dava açabilecek kişi, sahip olduğu meşru bir menfaati o karar veya işlemden olumsuz yönde ve doğrudan doğruya etkilenen kişidir.
Dava konusu idari karar veya işlemden et-kilenen menfaatin hukuksal bir durumdan meydana gelmesi, davacının menfaatlerinin ihlal edilmiş ve üzerinde hukuki bir etki bırakmış olması gerekmektedir.
İptal davaları idari işlemlerin yargısal denetimini sağlayarak idarenin hukuka uymasını, hukuk devlet-i ilkelerini uygulamaya koymasını sağlar. Her ne kadar da iptal davası yoluyla idarenin hukuka uygun davranmasının sağlanması istense de, ülkede yaşayan her kişinin, idarenin hukuka uygun hareket etmesini sağlamak için dava açma ehliyeti yoktur. Böyle bir- ehliyetin var olması; idari mahkemelerin gereğinden fazla meşgul edilmesi, davaların neticelenme süresinin uzaması ve bu şekilde yargısal denetimin sağlıklı bir şekilde yapılamaması neticesini getirir.
Huzurumdaki Davacı bir dernektir. Danıştay, dern-eklerin yasada özel bir düzenleme bulunmadıkça yalnız ve kendi tüzel kişiliklerini ilgilendiren konularda, tüm üyelerini doğrudan doğruya ilgilendiren bir işlem olsa bile dava açamayacakları yönündeki görüşünü, son yıllarda verdiği kararlarında genişletmey-e başlamıştır.
Dernek ve Vakıfların dava açma ehliyeti ile ilgili olarak Danıştay İ.D.D.G. Kurulu 26.1.2000 tarihli ve E.2000/761 K, K.2000/168 sayılı davada şunlar yer almaktadır:
"Taraf ilişkisinin kurulması için gerekli olan kişisel, meşru- ve ve güncel bir menfaat alakasının varlığı, davanın niteliğine ve özelliğine göre idari yargı yerlerince belirlenmekte, davacının idari işlemle ciddi ve makul, maddi ve manevi bir ilişkisinin bulunduğunun anlaşılması, dava açma ehliyeti için yeterli sayı-lmaktadır .
Ayrıca iptal davaları ile idari işlemlerin hukuka uygun olup olmadığının saptanmasına, hukukun üstünlüğünün sağlanmasına, böylece de idarenin hukuka bağlılığının belirlenmesine, sonuçta ilişkisinin bu amaç doğrultusunda yorumlanması ger-ekmektedir.
Öte yandan, kendi üyelerinin hak ve menfaatlerini korumak amacıyla kanunla kurulmuş meslek birliklerinin yanında, belli amaçlarla kurulmuş dernek, vakıf gibi özel hukuk tüzel kişiliğini haiz sivil toplum örgütlerinin de, kuruluş ama-çlarıyla sınırlı olmak üzere ve kamu menfaatini ilgilendiren konularda dava açmalarının mümkün olması gereklidir."
Bu karardan da anlaşılacağı üzere, dernekler ancak kendi tüzel kişiliklerini ilgilendiren konularda ve tüm üyeleri doğrudan doğruya ilgilendi-ren bir işlem söz konusu olduğu zaman dava açabilirler.
KKTC'de Yüksek İdare Mahkemesi, yukarıda belirttiğim içtihatlara ve benzeri T.C. Mahkeme içtihatlarına dayanarak, özellikle çevre ile ilgili davalarda derneklerin dava açma haklarını genişletmiştir.
-YİM 177/2007 (D. 34/2010) sayılı kararda meşru menfaatin çevre ile ilgili konularda daha geniş tutulması gerektiği vurgulanmış ve aşağıdaki sözlere yer verilmiştir:
"Bu görüşler ışığında Anayasamızın 152(2) maddesi altında bir iptal davasında dava açma ehl-iyeti yani meşru menfaatin varlığından söz edilebilmesi için aşağıdaki şartların kümülatif olarak görülmesi gerekir.
İptali istenen idari karar veya işlem tarafından etkilenen menfaat, meşru olmalıdır.
2-İptali istenen karar veya işlem davacının maddi -veya manevi menfaatini olumsuz olarak etkilemelidir
3- Davacının iptali istenen idari karar veya işlemle aşağıdakileri içeren bir taraf ilişkisi mevcut olmalıdır:
(a)İptali istenen karar veya işlem davacının menfaatlerini doğrudan doğruya etkilemiş -olmalıdır.
(b) İptali istenen karar veya işlem ile etkilenen menfaat güncel, aktüel bir menfaat olmalıdır."
"Subjektif (birel) idari işlemlerde, işlemin konusu doğrudan doğruya davacıyı hedef aldığı için davacının menfaatinin etkilendiği çok açı-ktır. (Örneğin vatandaşlık hakkındaki işlemler, disiplin cezaları işlemleri) ancak, menfaat ihlalinin kişisel (doğrudan doğruya) olması için işlemin, subjektif olarak, davacı hakkında yapılması gerekmez. Esas olan işlemin, doğrudan veya dolaylı olarak dava-cının menfaatlerini etkilemiş olmasıdır. Bazen bir idari işlem sadece muhatabını değil, başkalarını da etkileyebilir. İptal davası açabilmek için işlemin doğrudan doğruya davacı hakkında yapılmış olması gerekli değildir. Yapılan işlemden davacının menfaatl-eri dolaylı olarak da olumsuz yönde etkileniyorsa, davacı, menfaat ihlali nedeni ile işlemin iptalini isteyebilir."
"... Uygulamada genellikle menfaat ihlalinin var olup olmadığı, iptali istenen işlemin niteliğine göre saptanmakta ve Mahkeme her olay ve -davada davacının iptali istenen idari işlemle menfaatinin ihlal edilip edilmediğini belirlemektedir. Bunun ölçüsü de genel kabul görmüş ilke olarak şöyle özetlenebilir; davacının iptalini istediği işlemle yarar ve çıkar ilişkisinden öte, ancak ciddi ve mak-ul bir alakadan doğan meşru, kişisel ve güncel bir ilişkisinin olması ve işlemin doğrudan veya dolaylı biçimde davacıyı etkilemesi gerekir."
".... çevreyi, kültürel ve tarihi değerleri korumak hususlarında menfaat ilişkisinin dar yorumlanmaması, bu gibi -konularda vatandaşların menfaat ilişkisi bulunduğunun kabul edilmesi gerekmektedir."

Ancak Tufan Erhürman'ın İdari Yargılama Hukuku sayfa 305'de şu görüşlere yer verilmiştir: "Kanımca, Anayasanın 152. maddesinde yer alan "doğrudan doğruyalık" çerçevesinde- bir derneğin bir ya da bir kaç üyesinin özel, kişisel ya da sübjektif yararları nedeniyle ve onlar adına dava açması halinde davanın reddedilmesi gerekmektedir. Ancak derneğin açtığı dava tüm üyelerinin haklarını ve çıkarlarını, dernek üyelerinin meslekl-erini ya da derneğin kuruluş amacını ilgilendiren bir idari işleme karşı açılmışsa, bu durumda derneğin birilerini temsilen ya da onlar adına bir avukat gibi dava açtığını ileri sürmek mümkün olmadığından dava kabul edilmelidir".
Emare No.2 Tüzükten de gö-rüleceği üzere, Dernek amaçları arasında, toplumda şeffaflık, dürüstlük ve hesap verebilirlik ilkelerini hakim kılmak, ülke yönetiminde yolsuzluk, adam kayırmacılık ve hukuksuzluk iddialarını aydınlatmak için dava açmak vardır.
Davacı Tanığı No. 1 Tufan Ek-ici, dava konusu kararın hukuka aykırı olduğu ve Dernek amaçları arasında hukuksuzlukla mücadele etmeyi hedefledikleri iddiasından öte bir şahadet sunmamıştır. Davacının 2. Tanığı Eski Maliye Bakanı Birikim Özgür ise, 2016 Mali Yılı Bütçesi hazırlanırken "-taşıt alım projesinde" 17 adet makam aracına ihtiyaç olduğu Devlet Emlak Malzeme Dairesi tarafından kendilerine bildirilmediğini, ihtiyacın çok daha az olduğunun söylendiğini belirtmiştir.
Huzurumdaki şahadeti ve emareleri, yukarıda belirtmiş olduğum huku-ki prensipler ışığında incelediğim zaman, ilk nazarda dava konusu karar ile Dernek ve/veya üyelerinin hak ve menfaatlerinin olumsuz yönde ve doğrudan doğruya etkilendiğini söylemek mümkün değildir. Davacı Derneğin sadece kuruluş amaçları, kanaatimce Davacı-ya ilk nazarda dava açma hakkı kazandırmamaktadır. Bu bağlamda, Davacının ilk nazarda meşru menfaatinin bulunmadığı kanaatine varırım.
Davacının ilk nazarda meşru menfaatinin var olmadığı bulgumun hatalı bulunması ihtimali ışığında, diğer unsurları da sıra-sıyla incelemeyi uygun bulurum.
İkinci unsur, Davacının davasında haklı olduğuna dair belirtilerin bulunmasıdır. Davacı dava konusu kararın açıkça hukuka aykırı olduğunu, keza bu unsurun tatmin olduğunu iddia etmektedir.
Davacı, Davalının Devlet İhale Tüzü-ğü'nün 3(2) maddesine dayanarak, 17 adet Mercedes marka makam aracının ihaleye çıkılmadan Serhan Kombos Otomotiv Ltd.den alınması yönünde verdiği kararın yetkisizce alındığını, Tüzüğün 3(2) maddesi altında ihale yapılmadan araç alımı yapılmasının mümkün ol-madığını ve kararın hukuka aykırı ve geçersiz olduğunu iddia etmektedir.
Devlet İhale Tüzüğü'nün 3(2) maddesi şöyledir:
"Bakanlar Kurulu özelliği olan ihaleleri bu tüzük kapsamı dışında bırakabilir. Ancak bu tüzük kapsamı dışında bırakılacak ihalelerle il-gili koşullar belirlenir".
Davalı Tanığı Başbakan Yardımcısı ve Maliye Bakanı Serdar Denktaş, şahadetinde, mevcut makam araçlarının eski olmasından dolayı tamirat ve yedek parça masrafları için 2 milyon TL'nin üzerinde ödeme yapıldığını, 17 adet makam ara-cına ihtiyaç olduğunun belirlenmesinden sonra bir önerge sunulduğunu, Devlet İhale Tüzüğü'nün 3(2) maddesi uyarınca bir karar üretilerek koşulların belirlendiğini ve 10 yıllık uzun vadeli kira (leasing) usulüne benzer bir usülle araçların alımı için sözleş-me yapıldığını, ancak konunun Mahkemeye taşındığı için sözleşmenin henüz imzalanmadığını, satıcı firmanın araçları 30,000 km'de 34,000 Euro'ya geri alacağını taahhüt ettiğini, dolayısıyla geriye dönüşü imkansız bir zararın söz konusu olmadığını belirtmişti-r. Davalıyı temsil eden Savcı da hitabında, İhale Tüzüğü'nün 3(2) maddesinin Davalı Bakanlar Kuruluna ihalesiz olarak alım yapma hak ve yetkisi verdiğini ve bu bağlamda herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığını iddia etmektedir.
Devlet İhale Tüzüğü'nün -3(2) maddesi, Bakanlar Kuruluna "özelliği olan ihaleleri" tüzük kapsamı dışında bırakma yetkisini düzenlemektedir.
Bu madde altında, ilk nazarda, Bakanlar Kuruluna "özelliği olan ihaleleri" tüzük kapsamı dışında bırakma yetkisi verildiği görülmektedir-.
Yürütmesinin durdurulması talep edilen dava konusu kararın bu madde kapsamına girip girmediğini bu aşamada değerlendirmek kanaatimce doğru değildir. Bu hususlar davanın esasında incelenip değerlendirildikten sonra bir karar verilecektir. Ancak, ilk naza-rda açıkça hukuka aykırı bir durum olduğunu söylemek mümkün değildir.
Geçici bir emir verilmemesi halinde ileride telafisi mümkün olmayacak bir zararın doğacağına veya eski duruma dönüşün çok zorlaşacağına ilişkin üçüncü unsurun da incelenmesi gerekmekte-dir.
Davacı, dava konusu karar ile alınan araçların kullanılmaya başlanması halinde değer kaybına uğrayacağını, satıcı firmaya geri iade edilemeyeceğini ve kamu bütçesinde oluşacak zararın geri dönmeyeceğini ve telafisi imkansız zararın meydana geleceğini- iddia etmiştir.
Davalı Tanığı Serdar Denktaş ise, dava konusu kararın iptal edilmesi durumunda, araçların açık artırmada istenilen fiyata satılmaması halinde, satıcı firma tarafından taahhüt edilen fiyata iade edileceğini ve Devletin herhangi bir zarara -uğramayacağını belirtmiştir.
Mahkeme huzurunda Davacının dava konusu kararın iptalinden kaynaklanacak bir zarar-ziyana düçar kalacağına dair şahadet mevcut olmadığından, telafisi imkansız bir zararın doğacağını söylemek mümkün değildir.
Yukarıda bel-irtilenden anlaşılacağı üzere Müstedi/Davacı istidasında başarılı olamamıştır.
Netice itibarıyla,
Müstedi/Davacının ara emri talepleri ret ve iptal edilir.


Peri Hakkı
Yargıç

7 Kasım 2016





13






Full & Egal Universal Law Academy