Yüksek İdare Mahkemesi Numara 20/1997 Dava No 12/2002 Karar Tarihi 28.11.2002
Karar Dilini Çevir:
Yüksek İdare Mahkemesi Numara 20/1997 Dava No 12/2002 Karar Tarihi 28.11.2002
Numara: 20/1997
Dava No: 12/2002
Taraflar: Ali Rıza Bozlakoğlu ile Serbest Liman ve Bölge Md
Konu: Serbest Liman Bölgesinde ihracat makasadı için depolanan hurda demir için istenen ambar ücretine itiraz - Hak düşürücü süre - Meşru menfaat
Mahkeme: YİM
Karar Tarihi: 28.11.2002

-D.12/2002 YİM 20/97
Yüksek İdare Mahkemesinde
Anayasanın 152. Maddesi Hakkında.
Mahkeme Heyeti: Metin A. Hakkı, Şafak Öneri, Necmettin Bostancı.
Davacı: 1. Ali Rıza Bozlakoğlu, Şht. İbrahim Sokak
No.3,- Gazi Mağusa
2. Mehmet Kaya, Şht. İbrahim Sokak No.3, Gazi Mağusa
- ile -
Davalı: 1. Gazi Mağusa Serbest Liman ve Bölge Müdürü
vasıtasıyle KKTC. ve/veya Gazi Mağusa Serbest Liman
ve Bölge Müdürü
2. Gazi Mağusa Serbest -Liman ve Bölge Yönetim Kurulu
vasıtasıyle KKTC. ve/veya Gazi Mağusa Serbest Liman
ve Bölge Yönetim Kurulu
3. Ekonomi ve Maliye Bakanlığı vasıtasıyle KKTC
4. Sanayi Dairesi vasıtasıyle KKTC
5. Bakanlar Kurulu va-sıtasıyle KKTC


A r a s ı n d a.

Davacılar namına: Avukat Ergin Ulunay
Davalı No.1 ve 2 namına: Avukat Tağmaç Bilgehan
Davalı No.3,4 ve 5 namına: Kıdemli Savcı Behiç Öztürk.


---------------


H Ü K Ü M
-

Metin A. Hakkı: Davacılar, 7.2.1997 tarihinde, Anayasanın 152. maddesine istinaden, Yüksek İdare Mahkemesi olarak oturum yapan Yüksek Mahkemede, Davalılar aleyhine dosyaladıkları yukarıda ünvan ve sayısı gösterilen dava ile aynen aşağıdaki taleplerde bu-lunmuşlardır:

"1. Davalı No.1'in ve/veya Davalı No.2'nin dava
konusu zamanlarda ve/veya 5/12/96 tarihinde
Davacı No.1'e veya Davacı No.2'ye gönderdikleri
5/12/96 tarihli yazıda yer alan Davacı No.1
ve/veya No.2'n-in depolamış oldukları hurda
demirlerin rıhtım alanına döküldüğü, rıhtımın
açık depolama alanı olmadığı, kolaylık sağlamak
amacıyle Davacılara rıhtım bölgesine hurda demir
dökülmesine izin verildiği hususundaki Davalı
- No.1 ve/veya No.2'nin 4/12/96 tarihli kararının
ve uygulanan 108/95 sayılı Davalı No.2 Yönetim
Kurulu Kararının tamamen hükümsüz ve etkisiz
olduğuna ve herhangi bir sonuç doğuramayacağına
dair Muhterem Mahkemenin- karar vermesi.

2. Davalı No.1'in ve/veya Davalı No.2'nin, Davacı
No.1'e ve/veya Davacılara ait, dava konusu hurda
demirlerin Serbest Liman ve Bölgede hurda demir
ihracatı amacı ile rıhtıma depolanmış olmayıp,
Ser-best Liman ve Bölgenin açık depolama yeri
(Open Stacking Area) olan yerinde depolanmış
olmalarına rağmen, rıhtımda depolandıklarını
öngören ve A.E 390 olan 1989 Serbest Liman ve
Bölgesi Resmi Tarife (Değişiklik)- Ücretleri,
özellikle IV Cetveldeki tarifeleri yerine,
Davalı No.2'nin 108/95 sayılı kararındaki
ücretlerin uygulanmasını öngören Davalı
No.1'in ve/veya No.2'nin 21/11/96 tarihli
yazıda yer alan 20/11/96 tari-hli ve 5/12/96
tarihli yazıda yer alan 4/12/96 tarihli
kararlarının tamamen hükümsüz ve etkisiz
olduğuna ve herhangibir sonuç doğuramayacağına
dair Muhterem Mahkemenin karar vermesi.

3. Davacılar aleyhine Davalı -No.2'nin 108/95 sayılı
kararının tamamen hükümsüz ve etkisiz olduğuna ve
herhangi bir sonuç doğuramayacağına dair Muhterem
Mahkemenin karar vermesi ve/veya söz konusu
yoklukla malul ve geçersiz olan 108/95 sayılı
- karara istinaden Serbest Liman ve Bölgesinde de
ihracat maksadı ile 6/7/96-31/10/96 tarihleri
arasında bulundurulan 1,139,932 kilogram hurda
demir için Davalı No.1 ve/veya No.2'nin
Davacılardan ambar ücreti (Ardiye--Storage Charges)
olarak 10,445.60 US. Dolar yerine, 18.587.25 US
Dollars tahsil etme kararının ve/veya işleminin
tamamen hükümsüz ve etkisiz olduğuna herhangi bir
sonuç doğuramayacağına dair Muhterem Mahkemenin
- karar vermesi".

Davanın Davalılara tebliğini müteakip Davalı 3,4 ve 5, 8.5.1997 tarihinde, Davalı 1 ve 2 de 29.12.1997 tarihinde mezkûr davaya Müdafaa Takrirlerini dosyaladılar ve özetle Davacıların talep ettikleri kararları almaya hakları olmadığın-ı ileri sürüp davanın masrafla reddolunması talebinde bulunmuşlardır. Davalıların Müdafaa Takrirleri ön itiraz da içermektedir.

Davanın talimatı 20.2.1998 tarihinde gerçekleşmiş ve duruşması birçok tehirlerden sonra ancak 6.11.2002 tarihinde ele alı-nmıştır. Davanın birçok kez tehire neden olmasının bir sebebi de, dava lâyihalarında duruşmadan önce tadilât yapma işlemleridir. Davanın duruşması 6.11.2002 tarihinde başlamış ve aynı tarihte neticelenmiştir. Davanın duruşması başladığında, Davalılar Mü-dafaa Takrirlerinde yer alan iptidaî itirazlarının öncelikle ele alınıp karara bağlanmasını talep etmiş, ancak Mahkeme iptidaî itirazları da dava nihayetinde tüm şahadet dinlendikten sonra ele almayı uygun görüp iptidaî itirazlar hakkındaki kararı da dava -sonuna bırakmayı uygun görmüştür. Davanın duruşması esnasında taraflar karşılıklı muvafakat çerçevesinde dosyada görülen ve evraklardan oluşan 8 adet emareyi Mahkemeye ibraz etmişlerdir. Davacılar tarafından sadece 2. Davacı şifahi şahadet vermiş, Davalı-lar tarafından ise, şifahi şahadet olarak Davalı 1 ve 2 nezdinde hukukçu olarak görev ifa eden Halil Onbaşı şahadet vermiştir.

Önümüzde ibraz olunan şifahi şahadet, emareler ve dava nihayetinde tarafların Mahkemeye yaptıkları hitabeleri de değerlen-dirdikten sonra davanın kökeninde yatan olgular ile ilgili bulgularımızın aşağıdaki şekilde özetlenmesi mümkündür:
Davalı 1, 26/83 sayılı Serbest Liman ve Bölge Yasası olarak isimlendirilen Yasa ile kurulmuş hükmi şahsiyeti haiz bir kuruluştur. Davalı 2 i-se, sözü edilen Yasanın 8. maddesi ile oluşması öngörülen ve oluşturulan Yönetim Kuruludur. Davalı 2'nin, Davalı 1'den ayrı bir hükmi şahsiyeti haiz olup olmadığı hiçbir zaman Mahkemede tartışılmamıştır ve biz de bu konuda yorum yapmaktan özellikle kaçınma-k isteriz. 26/83 sayılı Yasanın
3(1) maddesi aynen şöyledir:

"Bu Yasada ekli 1 cetveldeki krokide sınırları
belirlenen Gazi Mağusa Serbest Liman Bölgesi
kurulur".
Ek 1 cetvele bakıldığında ihtilâf konusu yerin Serbest Liman Bölg-esinin sınırları içinde olduğu ihtilâf konusu değildir. Davalı 1, Davalı 3, 4 ve 5'den hukuken ayrı bir hükmi şahsiyeti haizdir ve Yasa incelendiğinde açıktır ki (Bak madde 13) Devlet'ten ayrı bir bütçesi de vardır. Davalı 1'in faaliyetlerini Yasanın 4. -maddesi düzenlemektedir. Davalı 1'in verdiği hizmetlere karşılık almaya hakkı olan ücretleri düzenleyen madde Yasanın 19. maddesidir ve bu madde aynen şöyledir:

"19. Serbest Bölgede uygulanacak her türlü
tarifeler, Yönetim Kurulu Kararı v-e
Bakanlığın önerisi ile Bakanlar Kurulunca
yapılacak Tüzükle saptanır. Ücretler, rıhtım
harçları, liman ve gemi ücretleri tarifeler
uyarınca Serbest Bölge Müdürlüğü'nce tahakkuk
ve tahsil edilir".

-26/83 sayılı Yasanın 2 inci maddesi tefsir maddesidir. Bu madde de 'Tarife' sözcüğü de aynen şöyle tanımlanmıştır:

"'Tarife' Serbest Bölge İdaresine ödenecek, arazi
kiraları, depo, ambar, antrepo ve alan ücretleri,
rıhtım harçları- ve Serbest Liman ve Bölge
Müdürlüğünce ve/veya Müdürlük adına verilen her
türlü hizmet karşılığı talep edilen diğer ücret
ve harçları anlatır."

Yukarıda alıntısı yapılan mevzuata istinaden Davalı 1 ve 2'nin yasal olarak verdikl-eri hizmetlere mukabil almaya hakları olan gerek rıhtım harçları (Wharfage Dues) gerekse ambar ücretleri (Ardiye-Storage Charges), 1989 senesinde yapılmış ve 1989 senesinin Resmi Gazete Ek III'de 390 sayılı Amme Enstrümanı tahtında düzenlenip sayfa 1156'da- yayımlanmıştır. Sözü edilen Amme Enstrümanı cetvel 1'de inter alia, gemiler ile ilgili ücretleri (Anchorage Fees), cetvel 2'de gemiler ve vinçler ile ilgili fazla mesai ücretlerini, cetvel 3'de rıhtım harçlarını düzenlerken cetvel 4'de ambar ücretlerini -(Ardiye-Storage Charges) düzenlemektedir. Bu tarifeye göre dava ile ilgili tarihlerde Serbest Liman Bölgesi içinde yer alan kapalı depolama yerlerinde muhafaza edilen yükler için "Beher T.W veya kısmı için günde U.S $0.20, açık depolama yerlerinde muhafaz-a edilen yükler için ise Beher T.W veya kısmı için günde U.S $0.10" alınması öngörülmektedir. Amme Enstrümanı 390'ın tümü sayfa 1156-1179'da yer almaktadır. Dava konusu ardiye ücretleri ise sayfa 1167'de görülmektedir.

1995 senesinde Davalı 2, A.-E.390'a paralel olarak 108/95 sayılı Yönetim Kurulu Kararını almıştır ki bu karar emare 1 olarak Mahkemeye ibraz edilmiş olup aynen şöyledir:

"Serbest Liman ve Bölgede hurda demir ihracatı
amacıyle rıhtımda depolanan yükler için aşağıda
s-aptanan ücretlerin alınmasına karar verilmiştir.

İlk 45 gün beher ton ve/veya kısmı için $ 0.10
b) 45. günden 60. güne kadar beher ton ve/veya kısmı
için $ 0.15
c) 60 günden sonra kaldırılacağı güne kadar beher
ton veya kısmı için $0.25
d) Yukarıda belirt-ilen ücretler İdarece yapılacak
ilk talepte ödenecektir. Ödenmemesi halinde
malın alandan çıkışına izin verilmeyecektir.
e) Yük kaldırıldıktan sonra stok yerinin temizlenmesi
de malı stoklayana ait olacaktır".

Sözü edilen bu kararın hiçbir zaman -26/83 sayılı Yasanın 19'uncu maddesinde öngörüldüğü gibi Bakanlar Kurulunca onaylanmadığı ihtilâfsız bir olgudur.

Dava ile ilgili tarihlerde Davacı 1, hurda demir ihracatı ile uğraşan birisi idi. Davacı 2 ise, gümrük komisyoncusu hasebi ile Davacı 1-'e yardımcı oluyordu. Davacı 1'in mal sahibi olduğu 1140 kilogram hurda demir Mağusa Liman'ından ihraç edilmek üzere 6.7.1996 ile 31.10.1996 tarihleri arasında 117 gün süre ile Gazi Mağusa Serbest Liman Bölgesi dahilinde, kapalı alan ve açık alan dışında,- Davacıların bu husustaki talebi ve Davalı 2'nin onayı ile rıhtımda açık olarak depolandı ve burdan ihraç edildi. Önümüzdeki şahadete göre yük sahibi Davacı 1 olmakla beraber Davacı 1 namına bütün işlemleri gümrük komisyoncusu sıfatı ile Davacı 2 yürüttü -ve Davacı 2'nin halen Davacı 1'den, miktarı kesin olarak Mahkemeye verilmeyen bir miktar alacağı vardır. Konu yük ihraç edileceğinde, Davalı 1 ve 2 ardiye masraflarını Davacı 1'den talep ettiğinde Davalılar, emare 2, 108/95 sayılı İdare Meclisi Kararında -öngörülen tarife uyarınca hesap çıkardılar ki bu hesap Davacı 2 tarafından 1.11.1996 tarihinde 18.500 Dolar alel hesap olarak Davalı 1 ve 2'ye ödendi. (Emare 2 aynen şöyle bir ibare taşımaktadır. "Hassan M gemisine yüklenen hurda demirin ardiye borcuna ma-hsuben ödenen"). 4.11.1996 tarihinde, Davalı 1 ve 2 kesin hesap bildirgesini çıkardılar ki bu 18.587.25 Amerikan Doları'na baliğ oldu ve Davacıların ödemiş oldukları 18.500 Amerikan Doların'ın üstünde kalan miktarı faizleri ile birlikte Davacı 1'den talep- ettiler. Davacılar da talep edilen miktarı bir tamam ödeyip hesabı kapattılar.

Bir yandan Davacılar, diğer yandan Davalı 1 ve 2 arasındaki hesaplaşma devam ederken Davacılar veya Davacı 2, 4.11.1996 tarihinde Davalı 1 ve 2'ye gönderdiği bir yazı -ile kendilerinden 18.587.25 Amerikan Doları talep edilmekte olduğunu, halbuki Resmi Gazete'de yayımlanan tarifeye göre 10.445.60 U.S. Dolar ödemekle mükellef olduklarını, aradaki farkı ödememeleri gerektiğini iddia ettiler. Davalı 1 ve 2 ise, 21.11.1996 t-arihinde emare 6 olarak önümüzde duran yazıya göre Davacıların taleplerini reddetmiş, 8.11.1995 tarihli ve 108/95 sayılı Yönetim Kurulu Kararına göre işlem yapıldığını ve bu meselede verdikleri hizmetin depolama alanı dışında rıhtımda olması hasebi ile alm-aları gereken ücretin sözü edilen İdare Meclisi Kararında öngörüldüğü gibi olması gerektiğini Davacılara bildirip taleplerini reddettiler. Aynı gün 21.11.1996 tarihinde emare 7 olarak önümüzde duran ve Davacı 1 adına Davacı 2 tarafından Davalı 1 ve 2'ye g-önderilen bir ihbar ile Davacı 1, Davalı 1 ve 2'nin kararlarını tezekkür etmesini talep etmiş ancak bu talep de Davalı 1 ve 2 tarafından 5.12.1996 tarihinde reddedilmiştir. Akabinde Davacılar 7.2.1997 tarihinde önümüzdeki davayı Davalılar aleyhine dosyala-mışlardır. Olgular kısmından ayrılıp davayı karara bağlamaya çalışmadan önce tablonun tamamlanması amacı ile şunun vurgulanması yerinde olur ki Davacılardan tahsil edilen ücretler Davacıların kendi bütçelerine girmiş ve Davalı 3,4 ve 5'e herhangi bir mebl-ağ ödenmemiştir. Davayı karara bağlamak için Müdafaa Takrirlerini incelediğimizde ve öncelikle ön itirazları ele aldığımızda, bir yandan Davalı 1 ve 2'nin Müdafaa Takrirleri ile diğer yandan Davalı 3,4 ve 5'in Müdafaa Takrirleri karşılaştırıldığında her i-ki Müdafaa Takririnin de aynı paralelde olduğu görülmektedir. Davalıların yaptıkları ön itirazları 3 başlık altında toparlamak mümkündür ve bunlar şöyle sıralanabilir:

Davalı 3,4 ve 5'in dava ile hiçbir ilgileri yoktur,
dolayısıyla onlar aleyhine olan da-va red ve iptal edilmelidir.
Davacılar Davalı 1 ve 2'nin talep ettikleri 18.587.25
Doları hiçbir çekince koymadan kabul edip ödediklerinden davaları daha ileri gidemez ve reddolunmalıdır. Bir başka deyişle: Davacıların hareketleri "estoppel" teşkil eder v-e davadaki talepleri bu nedenle iptal olunmalıdır.
Davacılardan tahsil edilen 18.587.25 Amerikan Dolarının
dayanağını, Davacı 2'nin 8.11.1995 tarihinde aldığı 108/95 sayılı Yönetim Kurulu kararı dayanak teşkil eder ki bu karar da Davacıların ilgili tarihle-rde bilgisi dahilinde idi. Davacılar ilgili karar işlem tarihinde bilgilerinde olmasına rağmen davalarını Anayasada öngörülen 75 gün içinde ikame etmediklerinden ve 75 günlük hak düşürücü süre dolduktan sonra davalarını dosyaladıklarından, davaları daha -ileri gidemez ve reddolunmalıdır.
Öncelikle bu iptidaî itirazları tezekkür edip karara bağlamak kanımızca uygun olacaktır. Önümüzde ibraz olunan tüm şahadeti incelediğimizde Davalı 3,4 ve 5'in bu dava ile hiçbir ilgileri olmadığı önümüzde ibraz olu-nan şahadet ve emarelerle sabit olmuştur. Bu durumda Davalıların bu ön itirazlarını yerinde bulur ve Davacıların Davalı 3,4 ve 5 aleyhine olan davalarının iptal edilmesine karar verilmesi gerekir.

Önümüzde ibraz olunan şahadet ve emareler muvacehesi-nde Davacı 2'nin de bu davayı açıp yürütmeye meşru menfaatı olmadığı sabit olmuştur. Davacı 2, gümrük komisyoncusu olması hasebi ile yük sahibi olan Davacı 1 namına işleri yürütmüştür. Bir başka deyişle Davacı 2, Davacı 1'in vekili idi. Yük sahibi ve ar-diye ücretlerini ödemekle mükellef kişi Davacı 1 idi. Davacı 2, yaptığı ödemeleri Davacı 1 namına yapmıştır. Bu hususlar bilhassa emare 4, emare 5, ve emare 7 ile sarihtir. Davacı 2'nin Davacı 1'den alacaklı olması (eğer alacağı varsa) Özel Hukuk sahası-na giren bir meseledir ve Kamu Hukuku sahasına girip İdare Mahkemesinde konu yapılamaz ve Davacı 2'ye bu davayı Davalılar aleyhine açma hakkı vermez. Davacı 2'nin bu davada Kamu veya İdare Hukuku açısından herhangi bir meşru menfaatı yoktur. Bu durumda D-avacı 2'nin davasının da reddedilmesi gerekir.

Dava nihayetinde Mahkemeye yapılan hitabe esnasında Davalıları Mahkemede temsil eden Savcı ile Avukat, Davacı 1'in Mahkemeye gelip şahadet vermemesini konu etti ve bu durumda Davacı 1'in davasının da red-dedilmesi gerektiğini iddia etti. Biz bu iddia ile hemfikir değiliz. Bazı tip davalar vardır ki Davacının şahadet vermesi şarttır ve vermemesi davasını menfi etkiler, ancak birçok davada (bu davada olduğu gibi) Davacının bizzat şahadet vermesi şart değil-dir. Davacının görevi davasını ispat etmektir. Eğer bu ispat külfetini yerine getirmiş ise, ve bu davada olduğu gibi Mahkemece de bizzat şahadet vermesi özellikle talep edilmemiş ise, Davacı şahadet vermedi diye davası otomatik olarak düşmez. (Bak: Gavr-ielides v. Shoukirgıou (1967) 1CLR 202 ve Kyriakides of Limassol v. The Republic of Cyprus, through The Minister of Interior 1 RSCC p.66.)

Bulgularımıza göre Davacı 1 bu meselede 18.587.25 U.S Dolar ödemiştir ki eğer Davacıların bu rakamı almaya hakl-arı yoksa idi 8142.65 Amerikan Doları fazladan ödemiştir. Davacıdan tahsil edilen 18.587.25 U.S Doların dayanağını emare 1, 108/95 sayılı Davalı 2'nin İdare Meclisi Kararı teşkil etmektedir. Bu karar ise 26/83 sayılı Yasanın 19. maddesi hilâfına, Bakanla-r Kurulu tarafından onay almamış ve yasallık kazanması için 19. maddenin öngördüğü tüzüğün yapılmadığı sarihtir. Bu gerçekler muvacehesinde Davacı 1'den, öngörülen yasal tarifenin ötesinde 8142.65 Amerikan Doları fazla tahsil edilmiştir. Yasal dayanaktan- yoksun bir ödemeye karşı estoppel prensibi veya müdafaası geçerli olamaz. Nitekim, konu ile ilgili olarak, Phipson on Evidence, 13th ed., (1982) sayfa 1062'de paragraf 41-32 de mutadis mutandis aynen şöyle demektedir:

"..... a party is not preclude-d from claiming
rectification ....... on the ground of fraud,
duress, infancy or the like; so, where both
parties know, or have the means of knowing, that
it was executed for an immoral purpose, or in
contravention of any st-atute, or of public policy,
neither will be estopped from proving these
facts, although the effect may be to enable either
to take advantage of his own wrong." (underline
supplied).

Bunda-n hareketle ilgili İdare Meclisi kararı mevzuatta öngörülen şekilde yasallık kazanmadığından ve doğrudan doğruya ilgili Yasaya ters olduğundan yoklukla malüldür, dolayısıyla hak düşürücü süre de geçti diye Davacı 1'in davası reddolunamaz.

Netice olar-ak Davacı 1 lehine ve Davalı 1 ve 2 aleyhine Davacıların Talep Takriri mucibince karar verilmesi gerekir.
Davalı 3,4 ve 5 aleyhine olan Davacıların talebinin de reddolunması gerekir. Keza Davacı 2'nin davası da yukarıda izah olunduğu nedenlerle reddolunma-lıdır.

Netice olarak Davacı 2'nin tüm Davalılar aleyhine olan davası red ve iptal olunur. Her 2 Davacının Davalı 3,4 ve 5 aleyhine olan davası da red ve iptal olunur. Davacı 1 leyhine ve Davalı 1 ve 2 aleyhine (Davacı 1'in taleplerinin alternatif m-ahiyette olduğu da göz önünde bulundurularak) Davalı 1 ve 2'nin 21.11.1996 ve 5.12.1996 tarihlerinde Davacı 1 veya onun namına Davacı 2'ye gönderdikleri yazılarda ifadesini bulan kararların ve uygulanan 108/95 sayılı Davalı 2'nin Yönetim Kurulu kararının t-amamen hükümsüz ve etkisiz olduğuna ve herhangi bir sonuç doğuramayacağına karar verilir.

Masraflar ile ilgili olarak herhangi bir emir vermemeyi uygun gördük.




Metin A. Hakkı Şafak Öneri Necmettin Bostancı
Yargıç Y-argıç Yargıç


28 Kasım 2002




-


8



-


Full & Egal Universal Law Academy