Yüksek İdare Mahkemesi Numara 198/1995 Dava No 4/1996 Karar Tarihi 16.01.1996
Karar Dilini Çevir:
Yüksek İdare Mahkemesi Numara 198/1995 Dava No 4/1996 Karar Tarihi 16.01.1996
Numara: 198/1995
Dava No: 4/1996
Taraflar: Şenol Çiner ile İçişleri Bakanlığı vd
Konu: İnşaat izninin iptali istemi
Mahkeme: YİM
Karar Tarihi: 16.01.1996

-D.4/96 YİM 198/95

Yüksek İdare Mahkemesi Olarak Oturum Yapan
Yüksek Mahkemede
Yargıç Seyit A. Bensen Huzurunda

Müstedi: Şenol Çiner, Güzelyurt.
ile
Müstedaaleyh: 1. İçişle-ri Bakanlığı vasıtası ile KKTC, Lefkoşa.
2. Saptama, Değerlendirme ve Tazmin Komisyonalrı vasıtası ile
KKTC., Lefkoşa.
3. Lefkoşa Tapu Amiri vasıtası ile KKTC., Lefkoşa.
4. Şehircilik Dairesi ve/veya Şehir Plânlama Dairesi Müdürlüğü
vasıt-ası ile KKTC., Lefkoşa.
5. Güzelyurt Belediyesi, Belediye Başkanı, Başkan Vekili
Belediye Meclis Üyeleri ve Kasaba Hemşehrileri, Güzelyurt.
A r a s ı- n d a.

Müstedi namına: Avukat Güneş Menteş.
İlgili Şahıs namına: Avukat Kıvanç M. Riza.



K A R A R

Müstedi, ikame etmiş olduğu işbu başvuru ile sair talepler yanında Güzelyurt'ta Pafta/harita XIX/40.E.1, Blok D, Parsel 506 + 507 üzerinde, zemin katta-, arazi defteri 26, sayfa 5-6, üzerinde No.3 olarak belirlenmiş takriben 15 metrekarelik alan ile ilgili olarak Dr. Raif Cenksoy'a verilen 13.9.1995 tarihli ve 573 numaralı inşaat izninin iptali ve/veya Müstedaaelyhlerin bu doğrultudaki kararlarının hüküms-üz ve etkisiz olduğuna ve herhangi bir sonuç doğuramayacağına dair bir karar verilmesi isteminde bulunmuştur.

Müstedi, işbu başvurusuna bağlı olarak aynı gün yani 18.10.1995 tarihinde dosyalamış olduğu tek taraflı bir ara emri istiası ile yukarıda refera-nsları verilen müşterek kullanım alanının durumunun değiştirilmesinin ve/veya bu alana Müstedaaleyhlerce ve/veya Güzelyurtlu Dr. Raif Cenksoy tarafından ve/veya ajanları ve/veya hizmetkârları tarafından inşaat ve/veya yapı yapılmaması ve/veya Müstedinin dü-kkânlarının önüne inşaat yapılmaması ve/veya Müstedinin dükkânlarının ışık ve/veya havasını kesecek şekilde inşaat yapılmamasına ilişkin bir ara emri talep etmiştir.

Müstedi istidaya ekli yemin varakasında sair şeyler meyanında Güzelyurt'ta İsmet Paşa Ma-hallesi, Ecevit Caddesi, Pafta/harita XIX/40.E.1, parsel 506 + 507 üzerinde seri plân E.176'da belirlenen zemin katta 2 numaralı daire ile zemin kattaki diğer dükkânların 30.4.1987 tarihinden beri kayıtlı mal sahibi olduğunu, zemin katın üstündeki katta No-.1'de İlgili Şahıs Dr. Raif Cenksoy, No.2'de Hüseyin Yaman, Özdemir Raif ve diğer komşuların mevcut olduğunu, başvuru konusu takriben 15 metrekarelik alanın müşterek kullanım alanı olup tüm apartman dairelerinin septik tankları, pis su kuyusu ve kuyulara g-iden borular da bu alan içerisinde olduğunu ve zemin kattaki dairesinin kapısının takriben 1 metre önünde bir yer olduğunu, başvuru konusu yerin tüm apartman sakinleri müştereken kullanmakta olup, müştereken kullanım alanı olduğunu ve bilhassa kendi daires-ine bitişik olduğu cihetle kendi geçidini ve önünü teşkil ettiğini, takriben 1988 yılında kendine ve diğer apartman sakinelrine ait avlu ve/veya No.3 olarak bilinen kısmın müşterek kullanım alanından çıkarılıp mezkûr yer ile hiçbir ilgi ve/veya irtibatı o-lmayan sağ üst komşusu Dr. Raif Cenksoy'a verildiğini, bu durum muvacehesinde YİM 104/88 numaralı başvuru ile Yüksek Mahkemeye müracaat ettiğini ve bilâhare tarafların mutabakatı ile YİM 104/88'i geri çektiğini, eşi ile Ada haricinde iken Dr. Raif Cenksoy'-un başvuru konusu alan için Müstedaaleyh olan Güzelyurt Belediyesinden inşaat izni aldığını ve eşi ile Ada'ya geri döndüğünde mezkûr alanda İlgili Şahsın esaslı bir inşaat yapmak üzere takriben 15 metrekarelik alanda temel kazdığını ve betonarme işlemleri -başlattığını müşahade ettiğini, bunun üzerine Müstedaaleyhler tarafından verilmiş olan inşaat izninin iptalini öngören bir emir temin etmek maksadı ile 2.3.1995 tarihinde YİM 54/95 numaralı başvuruyu dosyaladığını ve bir de herhangi bir inşaat yapılması yö-nünde Mahkemeden geçici bir emir elde ettiğini, bu gelişmeler olurken Müstedaaleyhlerin Dr. Raif Cenksoy'a verilen inşaat iznini iptal ettiklerini, ortada herhangi bir inşaat izni olmadığı nedeniyle YİM 54/95 numaralı başvuruyu geri çektiğini, YİM 54/95'i -geri çektiği anda Dr. Raif Cenksoy'un inşaata yine devam ettiğinden bu sefer Güzelyurt'ta oturan Lefkoşa Kaza Mahkemesinde 409/95 numaralı davayı dosyalamak zorunda kaldığını, bu dava ile gerek ışık ve havasının haksız ve kanunsuz olarak engellendiği neden-iyle, gerekse ana giriş kapısına geçiş bırakılması gerekli yasal mesafeyi bırakma-dığından, gerekse ölçülere uyulmadığından haklarının korunmasını ve usulsüz yapılan inşaatın yıkılmasını talep ettiğini, Dr. Raif Cenksoy'un haklarını gaspederek inşaata deva-m etmiş olmasına karşın Müstedaaleyhler yasa dışı ve yürülükteki mevzuatı dikkate almadan ve hiçbir koşul ve sınırlama koymadan Dr. Raif Cenksoy'a 13.9.1995 tarihinde yeni bir inşaat izni verdiklerini, ortada yeni bir inşaat izni olduğundan bu başvuruyu do-syalamak zorunda kaldığını, mezkûr yer ile ilgili olarak gerek zemin kattaki dairenin sahibi olması, gerekse dükkânlarının ön cephesini teşkil etmesi, gerekse tüm apartmanın ve kendi gayrımenkullerinin septik tanklarının ve kuyularının yıllardan beri bu av-lunun içinde olması ve bugüne kadar tüm apartman sakinleri tarafından müşterek kullanım alanı olarak kullanılması nedeniyle Müstedaaleyhlerin kararı doğrultusunda İlgili Şahsın kanunsuz, Şehircilik ve Belediye kanun ve kuralları hilafına hareket edilmesini- önlemek ve bu alanın otopark statüsünü korumak ve bütün kendi haklarına yönelik saldırı ve gaspları önlemek için bu istida ile esas başvuruyu dosyalamak mecburiyetinde kaldığını, Dr. Raif Cenksoy'a inşaat izni verme kararları mevcut statükoyu bozmaya yöne-lik olup bu inşaatın durdurulmaması halinde hem mevcut meşru menfaatlerinin zedeleneceği ve hem de telâfisi imkânsız zarar ziyanlara düçar olacağını ve geriye dönüşün imkansız duruma sokacağını, dolayısıyle başvuruda haklı olduğuna dair belirtilerin bulund-uğunu, durumun ciddi ve acil olduğunu ve talep ettiği emrin verilmemesi hailinde Dr. Raif Cenksoy'un inşaatı bitirip kapatma fırsatını bulacağını ve bu durumda esas başvuruda başarılı olsa bile geriye dönüşün imkânsız ve/veya telâfisi imkânsız zarar ziyana- uğrayacağını ileri sürerek istida gereğince emir verilmesini talep etmiştir.

Müstedi, 20.10.1995 tarihinde istidada talep ettiği geçici ara emrini 27.10.1995 tarihine kadar geçerli olmak üzere Mahkemeden aldı. İstida ve ara emri Müstedaaleyhlere ve İlgi-li Şahsa tebliğ edilmek üzere 27.10.1995 tarihine ertelendi. Müstedaaleyhler bu istidaya herhangi bir itirazname dosyalamadıkları gibi istidanın duruşmasında da hazır bulunmadılar.

İlgili Şahıs Dr. Raif Cenksoy geçici ara emrine uydu ve Müstedinin istida-sına 2.11.1995 tarihinde bir itirazame dosyaladı. İlgili Şahıs itiraznameye ekli yemin varakasında sair şeyler meyanında özetle; Müstedinin tüm iddialarını ret ve inkâr etti ve başvuru konusu 15 mertekarelik alanın müşterek kullanım alanı olduğu hususunda -yapılan iddiayı kabul etmediğini ve söz konusu 15 mertekarelik alanın kendi tapulu malı olduğunu ve bu yerde inşaat yapmak için gerekli inşaat iznini aldığını ve inşaata başladığını, Müstedinin söz konusu 409/95 sayılı davada itiraz konusunu teşkil eden ar-a emrine bezner bir ara emri aldığını ancak bu ara emrinin Mahkemece iptal edilmek üzere olduğunu anlayınca bu başvuruyu dosyalayıp Yüksek Mahkemeden yeni bir ara emrini alırken bütün bunları Yüksek Mahkemeden gizlediğini, nitekim söz konusu 409/95 sayılı -davada verilen ara emrinin 25.10.1995 tarihinde Mahkemece iptal edildiğini, Müstedinin 409/95 sayılı davada aldığı ara emrinden itiraz konusu ara emri istidasını destekleyen yemin varakasında hiç bahsetmediğini, yani Müstedi Güzelyurt'ta açtığı 409/95 sayı-lı davada aldığı benzeri bir ara emri hala yürürlükte iken bu başvuruyu dosyaladığını ve 409/95 sayılı davdaki ara emrini gizlediğini ve benzeri başka bir ara emri daha olduğunu, bu hareketinin Mahkeme işlemlerini kötüye kullanmak olduğunu ve yalnız bu seb-epten bu ara emrinin iptali için yeterli olduğunu, 13.9.1995 tarihli yeni bir inşaat izni aldığını, ortada ciddi ve acil bir konu olmadığını, ara emrinin kesinleşmesini gereketirecek herhangi bir neden bulunmadığını, ara emrinin kesinleşmemesi halinde geri-ye dönüşün inkânsızlaşmayacağını, çünkü yapılacak inşaatın mevzuata uymaması halinde herhangi bir zamanda yıkılabileceğini, böyle bir yıkım emrini vermenin Mahkemelerin yetkisi dahilinde olduğunu, keza ara emrinin kesinleşmemesi halinde Müstedinin telâfisi- imkânsız zarar ziyana uğramayacağını, keza başvuruya konu inşaatın karaksının bitmiş olduğunu, tuğla ve sıva işlerinin de tamamlandığını, konu inşaatın sadece ince işleri kaldığını dolayısıyle ara emirnin verilmemesi Müstedinin menfaatlerini olumsuz yönde- etkilemeyeceğini veya geriye dönüşün güç bir durum yaratmayacağını, keza Müstedinin haklı olduğunu gösterecek ortada herhangi bir belirti olmadığının ileri sürdü ve geçici ara emrinin iptalini talep etti.

20.10.1995 tarihinde tek taraflı olarak verilen -ara emrinin başvuru sonuna kadar kesinleşip kesinleşmemesi için 7.11.1995 tarihinde duruşmaya geçildi.

Müstedi, istidasını ispat etmek için bizzat şahadet vermiş, karısı Dr. Sevinç Çiner ile Şehir ve Plânlama Dairesi Güzelyurt Bölge Sorumlusu Ulus Ese'yi- tanık olarak dinletmiştir. İstidanın duruşması esnasında 7 adet belge Emare 1 -7 olarak Mahkemeye sunulmuştur.

İlgili Şahıs şahadet vermediği gibi lehine herhangi bir tanık da çağırmamış, Müstedi ile tanıklarını istintak etmekle yetinmiştir.

İstida, i-tirazname, yemin varakaları ve huzurumdaki şahadet ile taraf avukatlarının ileri sürdüklerini etraflıca tezekkür ettim.

İlgili Şahıs yemin varakasının 4(j) paragrafında Müstedinin Güzelyurt'ta oturan Lefkoşa Kaza Mahkemesinde İlgili şahıs aleyhine 409/95- sayılı bir dava açtığını ve o davada bu başvurudakine benzer bir ara emri aldığını ve bu benzeri ara emri halen yürülükte iken Müstedinin huzurumdaki başvuruyu dosyalayarak 409/95 sayılı davadaki ara emrini gizleyerek ve/veya ara emrinden hiç bahsetmeyere-k Yüksek İdare Mahkemesinden benzeri başka bir ara emri aldığını, bunun Mahkeme işlemlerini kötüye kullanmak olduğunu, bu nedenle bu ara emrinin iptali için yeterli bir sebep olduğunu ileri sürerek verilen ara emrinin iptalini talep etmiştir. 409/95 sayılı- davadaki ara emri 25.10.1995 tarihinde Kaza Mahkemesi tarafından iptal edilmiştir.

YİM 151/95 (D.23/95) sayılı kararda tek Yargıçtan oluşan Yüksek İdare Mahkemesi Yargıcı sayfa 2'de şöyle demektedir:

-"Mahkemeye tek taraflı başvurarak Mahkemeden çare isteyen bir kişi, çare istediği konu ile ilgili esasa ilişkin tüm olguları Mahkemenin bilgisine sunmakla yükümlüdür. Tek taraflı bir başvuru üzerine esasa ilişkin tüm olgular Mahkemenin bilgisine sunulmadan- ara emri alınır ancak karşı tarafın ara emrine yaptığı itirazda ara emri alınırken bazı esasa ilişkin olguların Mahkemenin bilgisine sunulmadığı öğrenilirse Mahkeme kural olarak esasa girmeden vermiş olduğu emri iptal eder."
-
Bu hususlarla ilgili olarak The Annual Practice, 1963, Vol.1, sayfa 1205, "Ex parte Applications" başlığı altında şöyle denmektedir:

-". All the facts must be laid before the Court and nothing suppresses (see R.v. Kensington Income Tax Commissioners, (1917) 1 K.B. p. 504, C.A.) otherwise the order may be set aside without regard to the merits (Boyce v. Gill (1891), 64 L.T. 824)."

Yine -aynı eserin sayfa 1207'de "Dissolving Injunction" başlığı altında şöyle denmektedir:

"If on hearing of a motion by a planitiff for an injunction, or, in the alternative, to continue an interm injuction alrady obtained ex parte, ita pperas that the interim- order was irregularly obtained by supperssion of facts, the Court may discharge the ex parte order without anyc ros notice of motion for that purpose by the defendant; though it may grant the injuction asked for (Boyce v. Gill (1891), 64 L.T.824)."

-Tek taraflı ara emir verilirken esasa ilişkin tüm olguların Mahkemenin bilgisine sunulması gerekir. Esasa ilişkin tüm olguların Mahkemeye dürüstçe sunulmaması halinde, Mahkemenin ne gibi bir değer vereceği ile ilgili Brink's Mat Ltd., v. Elcombe (1988) 3 -AER at 192 davasında aşağıdaki prensipler vazedilmiştir:

"(a) The duty to make a full and frank disclosure of all the material facts, see R. v. Kensington Income Tax Connissioners, ex. p. princess Edmond de Polignac (1917) 1 K.B. 486.

(b) The material -facts were those which it was material for the judge to know and materiality was to be decided by the ccourt and not by the assessment of the applicant or his legal advisers, see, in particular, Thermax Ltd. v. Schott Industrial Class Ltd. (1981) F.S.R. 28-9.

(c) The applicant must make porper inquiries before making the application, see bank mellat v. Nikpour (1985) F.S.R. 87. The duty of disclosure tehrefore applied not only to materia-l facts known to the applicant but alsı to any additional facts which he would have knownn had be made such inguiries.

(d) The extent of the inquiries which would be held to be proper, and therefore necessary, must dependend on all the circumstances of t-he case including the nature of the case, the order for which the applicant contended, the degree of legitimate urgencey and the time available for the making of inquiries.

(e) Where material non-disclosure was established the court would be 'astute to e-nsure that a plaintiff who obtains (ex parte relief) without full disclosure is deprived of any advantage he may have deprived by that brach of duty' per Donaldson L.J. in Bank Mellat v. Nikpour.

(f) Whether the fact not disclosed was of sufficient mater-iality to justify or require imemdiate discharge of the order withot examination of the merits depended on the importance of the fact to the issues which were to be decided by the judge on the application. Finally, the court had a discretion and it was not- for every amission that an ex parte order would be automatically discharged."

Yukarıdaki prensipleri hatırda tutarak meselemi-zi inceleyelim.

İlgili Şahsın yemin varakasında, Müstedinin şahadetinde ve Mahkemeye Emare 6 olarak ibraz edilen Kaza Mahkemesi kararında belirtildiği gibi Müstedi, Güzelyurt'ta oturan Lefkoşa Kaza Mahkemesinde dosyaladığı 409/95 sayılı dava ve davaya ek-li 19.7.1995 tarihli ara emri istidası ile İlgili Şahıs aleyhine başvuru konusu 15 metrekarelik müşterek kullanım alanında inşaat yapmaması için 22.8.1995 tarihinde bir ara emri almıştır. Mezkur ara emri yürürlükte iken İlgili Şahıs 13.9.1995 tarihinde Müs-tedaaleyh olan Güzelyurt Belediyesinden inşaat izni almıştır. Bunun üzerine Müstedi 18.10.1995 tarihinde Yüksek İdare Mahkemesine işbu başvuruyu dosyalamıştır. Yine aynı gün dosyalanan tek taraflı bir istida ile 19.10.1995 tarihinde İlgili şahsın konu 15 m-etrekarelik müşterek kullanım alanında inşaat yapmaması için ikinci bir emir talep etmiştir. Yüksek İdare Mahkemesi de talep edildiği gibi geçici bir ara emri vermiştir. Ara emir talep eden tek taraflı istidaya ekli Müstedinin yemin varakasında Müstedinin -Güzelyurt'ta oturan Lefkoşa Kaza Mahkemesinde 409/95 sayılı davada 22.8.1995 tarihinde benzeri bir ara emri alındığı yer almamaktadır. Müstedi ve avukatı duruşmada kabul ettiği gibi 22.8.1995 tarihinde benzeri bir ara emri alındığını ve o ara emrinin halen- yürürlükte olduğunu biliyordu.

Yukarıda vazedilen prensipleri, huzurumdaki istidaya uyguladığımda görüleceği gibi Müstedi 409/95 sayılı davada 22.8.1995 tarihinde benzeri bir ara emri almıştır. Alınan bu ara emri, ara emri istidasının karara bağlanmasın-da değerlendirilecek esasa ilişkin önemli bir olgudur. Esasa ilişkin bu olgular ne tek taraflı ara emri istidasını destekleyen yemin varakasında yer aldı ne de ara emri istidasının tek taraflı görüşülmesinde Mahkemenin bilgisine sunuldu. Böylece mevcut ve -yürürlükte bulunan benzeri ara emri Mahkemeden gizlenmiştir. Müstedi, 409/95 sayılı davada temin etmiş olduğu benzeri bir ara emrini Mahkemenin bilgisine getirmesi gerekirdi. Müstedi avukatının da mevcut ara emrinin öneminin farkında olması gerekirdi. Yürü-rlükte bulunan benzeri bir ara emri Mahkemenin bilgisine getirilmiş olsaydı, mahkemenin ne yapacağını şimdi söyleyemem. O durumda Mahkeme, muhtemelen de ara emrin gerekli olmadığını söyleyebilir veya ara emrinin acil olmadığı nedeniyle istidanın ilgili tar-afa tebiliğine emir verebiliridi. Bu nedenle ara emir istidasının karara bağlanmasında esasa ilişkin olguların açıkça belirtilmesi elzemdir. Bu durumda tek taraflı bir müracaat üzerine yukarıda belirttiğim gibi esasa ilişkin olgular Mahkemeye açıklanmadan,- Mahkemenin bilgisine sunulmadan İlgili Şahsın inşaat yapmaktan men edilmesi ile ilgili verilen geçici ara emrini, esası değerlendirilmeden iptal ederim. Ara emirnin 25.10.1995 tarihinde Kaza Mahkemesi tarafından iptal edilmiş olması yukarıdaki hukuki duru-mu değiştirmez ve takdir yetkimi Müstedi lehine kullanmama bir neden teşkil etmez.

Hemen ekleyelim ki, Müstedi esasa ilşkin tüm olguları belirtmesi kaydıyle yeni bir ara emri istidası dosyalamakta serbesttir.

İstida masrafları Müstedi tarafından ödenec-ektir.


(Seyit A. Bensen)
Yargıç

16 Ocak 1996



-








-


1



-


Full & Egal Universal Law Academy