Yüksek İdare Mahkemesi Numara 195/2014 Dava No 35/2014 Karar Tarihi 31.12.2014
Karar Dilini Çevir:
Yüksek İdare Mahkemesi Numara 195/2014 Dava No 35/2014 Karar Tarihi 31.12.2014
Numara: 195/2014
Dava No: 35/2014
Taraflar: Viyabank Ltd. ve Salvo Taragano ile KKTC Merkez Bankası arasında
Konu: Ara emri talebi - İdari davalarda ara emri - Ara emri vermenin şartları - Ara emri verilebilmesi için gereken kriterlerin var olması nedeniyle ara emri verilmesi. Ön itiraz - Meşru menfaat - Davacıların etkilenen meşru menfaatının bulunmadığı ve kararın dava edilebilecek nitelikte icrai bir karar olmadığı ön itirazları - Ön itirazların reddedilmesi. "Adilane" sözcüğünün anlamı.
Mahkeme: YİM
Karar Tarihi: 31.12.2014

-D.35/2014 YİM: 195/2014

Yüksek İdare Mahkemesinde.
Anayasanın 152. Maddesi Hakkında

Yargıç Mehmet Türker Huzurunda.


Davacı: 1. Viyabank Ltd., Muhtar Yusu-f Galleria No.16,
Lefkoşa.
2. Salvo Taragano, c/o Muhtar Yusuf Galleria No.16,
Lefkoşa.


ile


Davalı: KKTC Merkez Bankası, Bedrettin Demirel Caddesi,
Lefkoşa.

-
A r a s ı n d a.


(20.10.2014 tarihli Ara Emri İstidası)


Davacı-Müstediler namına: Avukat Serhan Çinar.
Davalı-Müstedaaleyh namına: Avukat Salih Murat Çağdaşer.


- -----------------


K A R A R



Davacı, Davalı aleyhine açtığı bu dava ile:

"A- Davalı tarafından Davacı No.1'e, 18/7/2014 tarih
ve D.G. 166/2047/2014 sayılı yazı ile bildirilen
ve- Davacı Bankanın hakim hissedarı olan Salvo
Taragano'nun KKTC'de Banka Kurucusu olma ve/veya
39/2001 sayılı Bankalar Yasası'nın 6(1)(C) maddesi
tahtında Türkiye'de para ve sermaye piyasasında
faaliyet gösteren ve 17 Haziran 2009- tarihinde
tasfiyeye tabi tutulan Kurtuluş Factoring
Hizmetleri A.Ş.de %10 oranından fazla pay sahibi
olmasından dolayı, 39/2001 sayılı Bankalar Yasası'nın
6(1)(C) ve 6(3) 'Sermayenin %10 veya daha fazlasına
sahip olacak ort-akların kurucularda aranan nitelik-
leri taşıması şarttır' maddelerinde Salvo
Taragano'nun Viyabank Ltd.de %10 ve üzeri pay
sahibi olma koşullarını taşımadığı belirlenmiş
olduğundan yasal aykırılığın ve hissedar yapısının
düzeltil-mesi için Viyabank Ltd.e 9/7/2014
tarihinden itibaren 6 ay süre verilmesini
kararlaştıran kararın hatalı ve/veya hükümsüz
ve/veya etkisiz olduğuna ve herhangi bir sonuç
doğuramayacağına dair bir hüküm ve/veya karar".


Davacı, -20/10/2014 tarihinde dosyaladığı bu istida ile;

"A) Davalı tarafından Davacı No.1'e, 18/7/2014 tarih
ve D.G. 166/2047/2014 sayılı yazı ile bildirilen
ve Davacı Bankanın hakim hissedarlarının 39/2001
sayılı Bankalar Yasası'nın 6(1)(-C) maddesi tahtında
Türkiye'de para ve sermaye piyasasında faaliyet
gösteren ve 17/9/2009 tarihinde tasfiyeye tabi
tutulan Kurtuluş Factoring Hizmetleri A.Ş.de
%10 oranından fazla pay sahibi olmasından dolayı
39/2001 sayı-lı Bankalar Yasası'nın 6(1)(C) ve
6(3) maddelerinde belirtilen koşulları
taşımadıkları cihetle Viyabank Ltd.e 9/7/2014
tarihinden itibaren 6 ay süre verilmesini
bildiren kararını işbu davanın nihai sonuçlanma-
sına deği-n uygulamaktan men edilmesini ve/veya
bu yönde yürütmenin durdurulmasını öngören
bir emir."

verilmesini talep etmektedir.

Davalı Müstedaaleyh tarafından istidaya itiraz dosyalaması üzerine, istidanın duruşması yapılmıştır.

Ara e-mri istidasının duruşmasında, Davacı Müstediler adına Genel Müdür Ahmet Bardak, Davalı Müstedaaleyh adına ise Şef olarak görev yapan Rasiha Maşlakçı şahadet vermiştir.

Davalı itirazına ekli yemin varakasında iki iptidai itiraz ileri sürmüştür. Önceli-kle bu iptidai itirazları incelemek gerekmektedir.
Davalının 1. iptidai itirazı, Davalının almış olduğu, dava konusu ve bu istida ile yürütülmesinin durdurulmasını talep ettiği karar nedeniyle Davacıların etkilenmiş meşru bir menfaatinin olmadığı, 2. -iptidai itirazı ise, bu kararın dava edilebilecek icrai nitelikli bir karar olmadığı yönündedir.

Davalının 2. iptidai itirazı olan, bu kararın dava edilebilir icrai nitelikli olmadığı iddiasını öncelikle değerlendirmek gerekmektedir. Davalı Müstedaal-eyh, bu kararın Davacıların hukuki durumunda herhangi bir değişiklik yapmadığını, kararın bir hazırlık işlemi olup, icrai nitelikli bir karar olmadığını ve iptal davasına konu olamayacağını ileri sürmüştür.

Bir idari kararın dava edilebilir olabilmes-i, dava ile iptalinin talep edilebilmesi ve ara emri talebi ile uygulanmasının durdurulması talebinin yapılabilmesi ve/veya iptali istenen kararla ilgili yürütmenin durdurulmasının talep edilebilmesi için, İdarenin, kesin, icrai nitelikli, etkin bir kararı-nın olması gerekmektedir. Ara emri verilebilmesi için gerekli olan kriterlerden biri olan, davacının ciddi bir davasının bulunduğu sonucuna varabilmek için, dava ile iptali talep edilen kararın veya işlemin, kesin ve yürütülmesi zorunlu bir karar olması ge-rekir.

İcrai kararlar, kişiler hakkında doğrudan sonuç doğuran, kişinin hukuki durumunda değişiklik yapan, hukuksal sonuç doğuran, tek yanlı, kesin ve etkin idari işlemlerdir.

KKTC Anayasa'nın 152.(1) maddesi aynen şöyledir:

"Yüksek İdare- Mahkemesi, yürütsel veya yönetsel
bir yetki kullanan herhangi bir organ, makam veya
kişinin bir kararının, işleminin veya ihmalinin,
bu Anayasanın veya herhangi bir yasanın veya bunlara
uygun olarak çıkarılan mevzuatın kurallar-ına aykırı
olduğu veya bunların sözkonusu organ veya makam
veya kişiye verilen yetkiyi aşmak veya kötüye
kullanmak suretiyle yapıldığı şikâyeti ile kendisine
yapılan başvuru hakkında, kesin karar vermek münhasır
yargı ye-tkisine sahiptir."


Anayasa'nın 152(1) maddesi anlamında bir "karar" veya "işlem", yürütsel veya yönetsel bir yetki kullanan herhangi bir "organ", "makam" veya "kişinin" (yani İdarenin) tek taraflı aldığı ve kişinin hakkını doğrudan doğruya etkileyen icr-ai (executory) bir karar veya işlemdir.

Davalının aldığı 18/7/2014 tarihli Emare 11 karar aynen şöyledir:

"Bankacılık Düzenleme ve Gözetim Müdürlüğü
Sayı: D.G. 166/2047/2014

18 Temmuz 2014

Vi-yabank Ltd.
Genel Müdürlüğü,
Lefkoşa.

(GİZLİ)

Sn. Genel Müdürün Dikkatine

Konu: Bankanız Hakim Hissedarı Salvo Taragano ve
9 Temmuz 2014 tarih ve 882 sayılı Yönetim
Kurulu Karar-ı hk.

İlgi: 21 Mart 2014 tarih ve D.G.90/840/2014 sayılı
Yazımız.


İlgi yazıda yer alan bankanız hakim hissedarı için
Yönetim Kurulumuzun 20 Mart 2014 tarihli oturumunda
alınan 874 sayılı kararın gerekçesinin detaylandırılmas-ı
amacıyla ve alınan hukuki görüşler doğrultusunda iptal
edilmesine karar verilmiştir.

39/2001 sayılı Bankalar Yasası'nın 6(1)(C) maddesinde
yer alan banka kurucularının 'tasfiyeye tabi tutulan
bankerler, bankalar, sigorta şirketleri ve par-a ve
sermaye piyasalarında faaliyet gösteren kurumlarda ve
Fona devredilen bankalarda doğrudan veya dolaylı
olarak %10 (Yüzde On) ve daha fazla bir oranda pay
sahibi olmaması' hükmü doğrultusunda Türkiye'de
bulunan Bankacılık Denetleme ve Düzenl-eme Kurumunun
6 Nisan 2009 tarih ve BDDK.UYII.134-56-6693 sayılı
yazısında belirtilen 2 Nisan 2009 tarih ve 3124
sayılı kararı ile %95,5 hissesi Salvo Taragano'ya
ait olan ve faaliyet izni iptal edilen sermaye
piyasasında faaliyet gösteren Kurtu-luş Factoring
Hizmetleri A.Ş. 17 Haziran 2009 tarihinde tasfiyeye
tabi tutulmuştur.

Bu çerçevede, Bankamız Yönetim Kurulu
9 Temmuz 2014 tarihli oturumunda 882 sayılı kararı
alarak, Viyabank Ltd. hakim hissedarı olan Salvo
Taragano'nun KKT-C'de banka kurucusu olma ve/veya
39/2001 sayılı Bankalar Yasası'nın 6(1)(C) maddesi
tahtında Türkiye'de para ve sermaye piyasasında
faaliyet gösteren ve 17 Haziran 2009 tarihinde
tasfiyeye tabi tutulan Kurtuluş Factoring Hizmetleri
A.Ş.de %10 ora-nından fazla pay sahibi olmasından
dolayı 39/2001 sayılı Bankalar Yasası'nın 6(1)(C)
ve 6(3) 'Sermayenin %10 (Yüzde On) veya daha
fazlasına sahip olacak ortakların kurucularda
aranan nitelikleri taşıması şarttır' maddeleri
tahtında Salvo Tara-gano'nun Viyabank Ltd.de %10
ve üzeri pay sahibi olma koşullarını taşımadığı
belirlenmiş olduğundan yasal aykırılığın ve hissedar
yapısının düzeltilmesi için Viyabank Ltd.e
9 Temmuz 2014 tarihinden itibaren 6 (altı) ay süre
verilmesi kararlaştı-rılmıştır.

Yukarıda sayı ve referansı verilen karar
tarafınıza tebliğ edildiği tarihten itibaren 75 gün
içerisinde Yüksek İdare Mahkemesinde iptal davası
açılması mümkündür.

Bilgi ve gereğini rica ederiz.

-KKTC Merkez Bankası
İdare Merkezi


Ramadan ERKİNER Çağan TANOĞLU
Başkan Yardımcısı Müdür (v.)"


Davalının kararını dayandırdığı 39/2001 sayılı Bankalar -Yasası'nın 6(1)(C) ve 6(3) maddeleri aynen şöyledir:
"6.(1)(C) Kurucuların müflis veya konkordato ilan
etmiş veya affa uğramış olsalar dahi altı
aydan fazla hapis veya zimmet, ihtilas,
irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandır-ıcılık,
sahtecilik, inancı kötüye kullanma, dolaylı
iflas gibi yüz kızartıcı suçlar ile istimal
ve istihlak kaçakçılığı dışında kalan
kaçakçılık suçları, resmi ihale ve alım
satımlara fesat karıştırma- veya Devlet
sırlarını açığa vurma, vergi kaçakçılığı
veya vergi kaçakçılığına teşebbüs suçlarından
dolayı hüküm giymiş bulunmaması, tasfiyeye
tabi tutulan bankerler, bankalar, sigorta
şirketleri ve -para ve sermaye piyasalarında
faaliyet gösteren kurumlarda ve Fona
devredilen bankalarda doğrudan veya dolaylı
olarak %10 (Yüzde On) ve daha fazla bir
oranda pay sahibi olmaması.
....................-........................
............................................
6.(3) Sermayenin %10 (Yüzde On) ve daha fazlasına
sahip olacak ortakların kurucularda aranan
nitelikleri taşıması şarttır. Bu nitelikleri
- kaybeden ortaklar temettü dışındaki ortaklık
haklarından yararlanamazlar. Bu halde, hisse
senetlerinin tasarrufu ve devri dışındaki
diğer ortaklık hakları Merkez Bankası
tarafından kullanılır. Bu kural, münhası-ran,
hakkında 37'nci maddenin (1)'inci ve (2)'inci
fıkraları kurallarında uygulanan bir bankada
pay sahibi olmaları nedeniyle kurucularda
aranan nitelikleri kaybeden ortaklar hakkında
uygulanmaz."


- Davalı KKTC Merkez Bankası, almış olduğu Emare 11 karar ile, Davacı No.1 Viyabank Ltd.in hakim hissedarı olan Davacı
No.2 Salvo Taragano'nun, Türkiye'de 17/6/2009 tarihinde tasfiyeye tabi tutulan Kurtuluş Factoring Hizmetleri A.Ş.de
%10 oranından fazla- pay sahibi olduğundan, Viyabank Ltd.te
%10 üzeri pay sahibi olma koşullarını yitirdiği nedeniyle Davacı No.1 Viyabank'ın bu yasal aykırılığı gidermesi ve hissedar yapısını düzeltmesini talep etmektedir.

39/2001 sayılı Bankalar Yasası'nın yukarıda a-tıfta bulunduğum maddelerine göre, Davalının aldığı karar doğrultusunda, Davacı No.1 Viyabank'ın yasal aykırılığı giderebilmesi ve hissedar yapısını düzeltebilmesi için, Davacı No.2 Salvo Taragano'nun hisselerini başka bir şahsa devrederek elden çıkarmak z-orunluluğu doğmaktadır. Bunu yapmadığı takdirde, temettü dışındaki ortaklık haklarından yararlanamaz ve hisse senetlerinin tasarrufu ve devri dışındaki tüm ortaklık hakları Merkez Bankası tarafından kullanılır. Yasa'nın bu düzenlemesine dayanarak, Davalını-n aldığı bu karar Davacıları bağlamakta olup, Davacılar bu karara uymak zorundadır. Davacılar bu karar gereğince Salvo Taragano'nun hisselerini elden çıkarmadığı takdirde, Davalı Merkez Bankası, başka bir karar alması gerekmeden, 39/2001 sayılı Bankalar Ya-sası'nın 6(3) maddesinin verdiği yetki ile temettü ve hisselerin tasarruf ve devri dışındaki tüm ortaklık haklarını kullanıp bu hisseleri ve Bankayı yönetir. Bu durumda, hisselerin yapısı ve yönetimi büyük oranda değişerek, Bankanın yönetimi, hisseleri yön-etecek olan Merkez Bankasına geçmiş olacaktır. Dolayısıyla bu karar, Davacıların hukuki durumunda değişiklik yapan, Davacılar hakkında doğrudan sonuç doğuran, kesin ve etkin bir icrai karardır. İcrai niteliği haiz olup, Davacılar hakkında doğrudan sonuç do-ğuran, hukuki durumlarında değişiklik yapan bu kararın, aynı zamanda, Davacıların meşru menfaatini doğrudan doğruya ve olumsuz yönde etkileyen idari bir karar olduğu da ortadadır.

Belirttiklerim ışığında, Davalının her iki iptidai itirazı da kabul e-dilmez ve reddolunur.

Davalının iptidai itirazları reddedildikten sonra, ara emri talebinin incelenmesi gerekmektedir.

Yüksek İdare Mahkemesine yapılan ara emri ve/veya yürütmenin durdurulması ile ilgili başvurularda karar verilirken, Yüksek İd-are Mahkemesi, birçok kararında, 9/1976 sayılı Mahkemeler Yasası'nın 41. maddesindeki kriterleri dikkate alarak karar vermiştir.

1997 YİM Tüzüğü de, idari davalarda, ara emri verilme kriterleri öngörmüştür.

1997 Yüksek İdare Mahkemesi Tüzü-ğü'nün 11. maddesi, Yüksek İdare Mahkemesinin geçici emir (ara emri) verme yetkisini düzenlemiştir. Tüzüğün 11(1) maddesi aynen şöyledir:

"11 (1) Mahkeme, Anayasanın 152'nci Maddesi gereğince
yapılan işlemlerde Mahkeme veya bir Yargıç,
i-şlemin herhangi bir safhasında, kendiliğinden
veya herhangi bir tarafın istemi üzerine,
davanın adilane bir şekilde kararlaştırılması
icap ettirirse, davayı esasında sonuçlandırmayan
geçici bir emir v-erebilir."

Tüzüğün bu düzenlemesine göre, geçici emir verilirken, iki kriter dikkate alınmaktadır:

Davanın adilane bir şekilde karara bağlanmasını
gerektirecek bir durum olması;
Geçici olarak verilen emrin, davanın esasını
sonuçlandırır şekilde ol-maması.

Yukarıda alıntısı yapılan maddede yer alan "adilâne" sözcüğüne verilecek anlam, YİM 265/80 (D.25/80), YİM 106/81
(D.25/81), YİM 122/81 (D.29/81), YİM 105/82 (D.26/82) sayılı kararlarda ve birçok idari davada karara bağlanmıştır.

Yüksek -İdare Mahkemesinin bu kararlarında vurgulandığı gibi, bir davanın "adilâne" bir şekilde kararlaştırılmasına yarayacak unsurlar arasında, İdare Hukuku ilkeleri ile uyumlu olacak şekilde talep edilen ara emrinin verilebilmesi için,
3 esas unsurun var olduğun-un ortaya konması gerekir. Bu unsurlar şunlardır:
Karara bağlanması gereken konunun ciddi olması,
Davacının iddiasında haklı olduğuna dair belirtilerin bulunması, ve
Geçici ara emri verilmezse ileride telâfisi mümkün olmayacak bir zararın doğacağı veya esk-i duruma dönüşün çok zorlaşacağı hususlarında, mahkemenin
ilk bakışta tatmin edilmesi gerekir. Belirtilen
unsurlardan herhangi birisi hakkında mahkemenin
tatmin edilmemesi halinde, talep edilen ara emri
verilmez.

İdari -davalarda, talep edilen ara emirleri, bir idari kararın uygulanmasını önlemeye yönelik olup, yürütmenin durdurulması neticesini doğuran ve dava ile iptali istenen idari karar veya işlemin geçici olarak uygulanmasını önleyen, diğer bir ifade ile idari karar- veya işlemi geçici olarak askıya alan emirlerdir.

Ara emri verilebilmesi için aranacak 3 kriterden birincisi olan, karara bağlanması gereken konunun ciddi olması, yani davacının ciddi bir davasının bulunduğu sonucuna varabilmek için, dava ile -iptali talep edilen karar veya işlemin nihai, icrai nitelikli bir karar olması gerekir.

Davacı Müstedilerin bu istida altında ara emri talebi ile yürütülmesinin durdurulmasını istedikleri kararın icrai nitelikli, Davacıların hak ve menfaatlerini doğr-udan doğruya etkileyen bir karar olduğu ve meşru menfaatlerini olumsuz etkilediği hususunda iptidai itirazların incelenmesi safhasında bulguya varmıştım.

Davalı Müstedaaleyh, Türkiye'de sermaye piyasasında faaliyet gösteren ve %95,5 hissesi Davacı No-.2 Salvo Taragano'ya ait olan Kurtuluş Factoring Hizmetleri A.Ş.nin, Türkiye Bankacılık Denetleme ve Düzenleme Kurumunun
2 Nisan 2009 tarihli kararı ile faaliyet izninin iptal
edilip, 17 Haziran 2009 tarihinde tasfiyeye tabi tutulduğu
nedeniyle, 39/2001 -sayılı Bankalar Yasası'nın 6(1)(C) ve
6(3) maddeleri gereğince Davacı No.2 Salvo Taragano'nun, Davacı No.1 Viyabank Ltd.de %10 ve üzeri hisse ve/veya pay sahibi olma koşullarını yitirdiğini, bu nedenle dava ve ara emrine konu kararı aldığını, bu kararın ta-mamen yasaya uygun olduğunu ileri sürmektedir.

Davacı Müstediler Türkiye'de tescilli olup, Para ve Sermaye Piyasasında faaliyet gösteren Kurtuluş Factoring Hizmetleri A.Ş.nin faaliyet izninin, Türkiye Bankacılık Denetleme ve Düzenleme Kurumu tarafınd-an iptal edildiğini, ancak bu izin iptalinin Şirketi doğrudan tasfiyeye tabi tutan bir sonuç doğurmadığını, BDDK'nın Şirketin faaliyet iznini iptal eden kararında Şirkete: 1- Şirketin nevi ve unvanını değiştirmesi, 2- Şirketin tasfiyesi için genel kurulun -gerekli kararı üretmesi seçeneklerini verdiğini, Şirketin birinci alternatifi seçerek faaliyetlerine devam edebileceğini ve Davacı No.1, Bankada nitelikli hissedar olan Davacı No.2'nin nitelikli hissedarı olma niteliğinin devam edebilecek olmasına rağmen, -Şirketin ikinci seçeneği kullanarak gönüllü tasfiyeye karar verdiğini, bu kararın, Şirkette hakim olan Davacı No.2'nin KKTC'de faaliyet gösteren Davacı No.1 Viyabank Ltd.deki nitelikli hissedar vasfını ortadan kaldırmadığını, Davalının aldığı kararın yasa -dışı ve keyfi olduğunu ileri sürmektedir.

Davacı Müstedilerin iddiaları, sundukları şahadet ve emareler göz önüne alındığı zaman ve Davalının aldığı kararın icrai nitelikli, Davacıların haklarını doğrudan etkileyen, meşru menfaatlerini olumsuz etkil-eyen bir karar olduğu da dikkate alındığı zaman, Davacıların ortada karara bağlanması gereken ciddi bir konunun olduğu, diğer bir ifade ile Davacıların ciddi bir davasının bulunduğu ortaya çıkmaktadır.

İkinci kriter olan "Davacının iddiasında haklı o-lduğuna dair belirtiler bulunması" incelendiği zaman, gerek yemin varakasında gerek sunulan şahadet ve emarelerde Davacılar, Davalının kararının 39/2001 sayılı Bankalar Yasası'na uygun olmayan, keyfi bir karar olduğunu, çünkü Davacı No.2'nin hissedarı oldu-ğu Türkiye'de faaliyet gösteren Kurtuluş Factoring Hizmetleri A.Ş.nin, Türkiye Bankacılık Denetim ve Düzenleme Kurumunun kararı ile zorunlu olarak tasfiye edilmediğini, Kurumun, kararında sunduğu seçeneklerden biri olan tasfiyeye gidilmesini gönüllü olarak- seçtiğini ve genel kurul kararı ile tasfiye kararı alarak gönüllü tasfiyeye gidildiğini, böyle bir tasfiyenin ise Davacı No.2'nin, Davacı No.1 Bankada nitelikli hissedar olma vasfını ortadan kaldırmadığını ileri sürdükleri, Davalının ise aksine iddialar i-leri sürdüğü görülmektedir.

Daha önce de belirttiğim gibi, Bankacılık Denetleme ve Düzenleme Kurumu, Emare 4, 6 Nisan 2009 tarihli kararında, Kurtuluş Factoring Hizmetleri A.Ş.ye, şirket nevi ve unvanını değiştirmek veya tasfiye işlemlerini başlatma-k üzere karar alma seçeneği vermiştir. Şirket, nevi ve unvanını değiştirerek, aynı hissedar yapısı ile başka bir alanda faaliyet gösterebilirdi. Bu durumda, Davacı No.2'nin Davacı No.1'deki nitelikli hissedar olma durumu hiçbir şekilde etkilenmezdi. Bu yol-u seçme hakkı varken, Emare 5'te belirtilen gerekçe ile yani "Şirketin faaliyetlerinin devamında fayda görülmediğinden" tasfiye edilmesine genel kurulunda karar verilmesi ve tasfiye edilmesi, Şirketi,
39/2001 sayılı Bankalar Yasası'nın 6(1)(C) maddesinde -belirtilen tasfiyeye tabi tutulan, Para ve Sermaye Piyasalarında faaliyet gösteren kurum konumuna sokmamaktadır. Diğer bir ifade ile Şirket zorla tasfiyeye tabi tutulmamış, kendi genel kurulunun iradesi ile tasfiye kararı almıştır. Bu hususlar çerçevesinde- ve davanın esasına girmeden, Davacıların davalarında ve/veya iddialarında haklı olduğuna dair belirtiler bulunduğu görülmektedir.

Üçüncü kriter olan "Talep edilen emrin verilmemesi halinde ileride telafisi mümkün olmayacak bir zararın doğacağına vey-a eski duruma dönüşün çok zorlaşacağı" iddiası incelenecek olursa:

Davalı tarafından alınan Emare 11 karar, Davacı No.2'nin, Davacı No.1 nezdinde %10 ve üzeri pay sahibi olma koşullarını yitirdiği yönünde olup, bu yasal aykırılığın ve hissedar yapısı-nın düzeltilmesi Davalı No.1 Viyabank'tan istenmektedir.

Karara göre, Davacı No.2 Davalı No.(1)'de hissedar olma niteliğini yitirdiğine göre, bu yasal aykırılığın giderilmesi ve hissedar yapısının düzeltilmesi, Davacı No.2'nin Davacı No.1'deki hissel-erini %10 ve üzeri pay sahibi olma koşullarını taşıyan başka bir şahsa devretmekle mümkün olabilir. Davacılar bu hisse devrini yapmadıkları takdirde, 39/2001 sayılı Bankalar Yasası'nın 6. maddesinin 3. fıkrası gereğince, Davacı No.2 temettü dışındaki ortak-lık haklarından yararlanamaz. Bu durumda, hisse senetlerinin tasarrufu ve devri dışındaki diğer ortaklık hakları Davalı Merkez Bankası tarafından kullanılır. Böyle bir durumda, hisselerin tüm kontrol ve yönetimi Davalı Merkez Bankasına geçecektir.

D-avacı No.2'nin, Davacı No.1'deki hisselerinin %98,6 olduğu dikkate alındığı zaman, Davacı No.1 Bankanın yönetimi tamamıyla Davalının yönetim ve denetimine girmiş olacaktır. Böyle bir durum Davacı No.2'nin, sahip olduğu hisselerden doğan haklarını kullanama-ması, Bankanın yönetiminde söz
sahibi olamaması sonucunu doğuracaktır. Davacı No.1'in yönetimi, hisse sahiplerinden çıkıp Davalı Merkez Bankasına geçecektir. Tüm bunlar Davacı No.1 Bankanın Bankacılık sektöründeki itibarını ortadan kalkması ve güvenilmez b-ir banka durumuna düşmesi sonucunu doğuracaktır.

Bütün bunlardan dolayı Davacılar telafisi imkânsız
zarar-ziyana uğrayacaklar ve geriye dönüş mümkün olmayacaktır. Dolayısıyla, talep edilen ara emri verilmediği takdirde ileride telafisi mümkün olmaya-cak bir zararın doğacağı veya eski duruma dönüşün çok zorlaşacağı kriteri de bulunmaktadır.

Belirtilenlerden anlaşılacağı üzere, Davacıların talep ettiği ara emrinin verilebilmesi için aranan 3 kriter var olduğu nedeniyle, istidada talep edildiği şek-ilde ara emri verilmesi gerekmektedir.

Netice itibarı ile aşağıdaki şekilde emir verilir:


1. Davalı tarafından Davacı No.1'e, 18/7/2014 tarih
ve D.G. 166/2047/2014 sayılı yazı ile bildirilen
ve Davacı Bankanın hakim hissedarlarını-n 39/2001
sayılı Bankalar Yasası'nın 6(1)(C) maddesi tahtında
Türkiye'de para ve sermaye piyasasında faaliyet
gösteren ve 17/6/2009 tarihinde tasfiyeye tabi
tutulan Kurtuluş Factoring Hizmetleri A.Ş.de
%10 oranından fazla- pay sahibi olmasından dolayı
39/2001 sayılı Bankalar Yasası'nın 6(1)(C) ve
6(3) maddelerinde belirtilen koşulları
taşımadıkları cihetle Viyabank Ltd.e yasal
aykırılığın ve hissedar yapısının düzeltilmesi
için 9/7/2014- tarihinden itibaren 6 ay süre





verilmesini bildiren kararının işbu davanın nihai
sonuçlanmasına değin yürütülmesinin durdurulmasına
emir verilir.
2.İstida masrafları Davalı tarafından ödenecektir.



- Mehmet Türker
Yargıç

31 Aralık, 2014











14






Full & Egal Universal Law Academy