Yüksek İdare Mahkemesi Numara 193/1989 Dava No 14/1990 Karar Tarihi 03.04.1990
Karar Dilini Çevir:
Yüksek İdare Mahkemesi Numara 193/1989 Dava No 14/1990 Karar Tarihi 03.04.1990
Numara: 193/1989
Dava No: 14/1990
Taraflar: Osman Çelebi ile Muhaceret Dairesi vd
Konu: Adadan ihraç kararının iptali istemi
Mahkeme: YİM
Karar Tarihi: 03.04.1990

-D.14/90 YİM 193/89

Yüksek İdare Mahkemesi Olarak Oturum Yapan
Yüksek Mahkemede
Yargıç Salih S. Dayıoğlu huzurunda
Anayasanın 152. maddesi hakkında

Müstedi: Osman Çelebi, İnönü
-ile
Müstedaaleyh: 1. KKTC Muhaceret Dairesi, KKTC İçişleri, Köy İşleri ve
Çevre Bakanlığı vasıtasıyle KKTC
2. KKTC Bakanlar Kurulu, KKTC Başsavcılığı vasıtası ile
- A r a s ı n d a.

Müstedi namına: Aytekin Musa
Müstedaaleyh namına: Mustafa Arıkan



Yasa Maddesi: Fasıl 105 Yabancılar ve Muhaceret Yasası madde 143(1).

İstemin Özeti: Müstedaaleyhin Müstedinin KKTC bölgesinde ikâmetinin sakıncalı görül-mesinden ötürü tutuklanıp adadan ihraç edilmesi ve tekrar KKTC'ye girmesine izin verilmemesine ilişkin kararının, hükümsüz ve etkisiz olduğuna ve herhangi bir sonuç doğurmayacağına karar verilmesi istemi.

OLAY: 1975 yılında KKTC'ye turist olarak gelen Müs-tedi ikâmet ve çalışma izni alarak burada yaşamaya başladı. 1977 yılında KKTC vatandaşı bir kızla evlenen Müstedi bu tarihten sonra çalışma ve ikâmet izni almadan KKTC'de devamlı kalmağa başladı. Yasak askeri bölge ihlali nedeni ile aleyhine iki kez dava a-çılan ve hapislik cezasına çarptırılan Müstedinin aleyhine muhaceret dairesi tarafından ihraç kararı alındı. Müstedi yurt dışından KKTC'ye gelişinde, alanda içeri girmesine müsade edilmediği için durumu Kıbrıs'ta bulunan eşine bildirerek gereğini yapmasın-ı istedi. İçişlerinden durumu yazılı soran eşine verilen yanıt üzerine işbu başvuru dosyalandı.

SONUÇ: İdare, kişiyi ilgilendiren bir karar olması ve özellikle bu kararın o kişi aleyhine olması halinde, aldığı kararın temelini teşkil edecek sebepleri de -ortaya koyması gerekir. Bu meseledeki tutuklama ve ihraç emrinin içeriğinde herhangi bir neden, belli bir olgu veya olgulara isnat eden sebep veya sebepler görülmemektedir. Bu da kararın keyfi bir karar olarak kabul edilmesini ve iptal edilmesini gerektiri-r.
Sonuç olarak başvuru kabul edilir ve Müstedinin adadan ihracı veya adaya girişinin engellenmesine ilişkin kararın hükümsüz ve etkisiz olduğuna ve herhangi bir sonuç doğurmayacağına karar verilir.

Atıfta Bulunulan Yargısal İçtihatlar:
YİM 28/76 sayı-lı Faik Koyuncuoğlu ile Amme Hizmeti Komisyonu arasındaki Yüksek İdare Mahkemesi kararı.
YİM 133/84 (D.14/86) sayılı Fersan Askeroğlu ile Kamu Hizmeti Komisyonu arasındaki Yüksek İdare Mahkemesi kararı.
YİM 59/88 (D.63/89) sayılı Yüksek İdare Mahkemesi kar-arı.
Rallis v. The Greek Communal Chamber 5 RSCC 11 at p.18.
Papalention v. The Republic 1967 CLR p.624 at p.634.
Sevoutides v. The Republic 1968 P.309 at p.3187.
Christodolou v. The Republic 1968 3 CLR p.603 at 610.




H Ü K Ü M

Bu başvuru ile müstedi,- KKTC İçişleri, Köyişleri ve Çevre Bakanlığına bağlı Muhaceret Dairesi Müdür Vekili tarafından 13.9.1989 tarihinde alınan ve müstedinin "KKTC bölgesinde ikametinin sakıncalı" görülmesinden ötürü tutuklanıp, adadan ihraç edilmesi ve tekrar KKTC'ye girmesine- izin verilmeme-sine ilişkin kararın hükümsüz ve etkisiz olduğuna ve herhangi bir sonuç doğuramayac-a-ğına karar verilmesi isteminde bulundu.

Olgular hususunda taraflar arasında görüş ayrılığı yoktur. Nitekim taraflar, Mahkemeye sadece belgesel şahadet sunmakla yetindiler. İbraz edilen şahadet ışığında aşağıdaki bulguları yaparım.

Müstedi, TC uyruklu o-lup 23.12.1975 tarihinde Türkiye'den Kıbrıs'a turist olarak geldi. 13.4.1976'dan 28.2.1977 tarihine kadar çalışma izni aldı ve Kıbrıs'ta çalıştı. Daha sonra müstedinin izni 31.12.1977 tarihine kadar uzatıldı. Bu arada müstedi 23.11.1975 tarihinde Mağusa Ka-zasına bağlı İnönü köyü sakinlerinden KKTC vatandaşı olan bir kız ile evlendi. Bu evlilikten müstedinin halen 12 ve 7 yaşlarında iki çocuğu vardır. Müstedi, 31.12.1977 tarihinden itibaren Kıbrıs'ta kalmak için gerek ikamet gerekse çalışma izni alamadı. Müs-tedi, 27.1.1978 tarihinde gizli olarak askeri yasak bölgeye girme suçundan kabahatlı bulundu ve bir ay hapis cezasına çarptırıldı. Müstedi 4.5.1978 tarihinde yine askeri yasak bölgeye gizlice girmek suçundan kabahatlı bulundu ve 3 ay hapis cezasına çarptır-ıldı. Müstedinin sözü edilen mahkûmiyetlerine ve hakkında hükmolunan hapis cezasına rağmen, onun Kıbrıs'tan ihracına ilişkin uzun bir süre herhangi bir karar alınmadı. 13.9.1989 tarihinde Muhaceret Dairesi Müdür vekili Polis Genel Müdürlüğüne gönderdiği bi-r yazı ile müstedinin "KKTC bölgesinde ikameti sakıncalı görüldüğünden Yabancılar ve Muhaceret Yasası Bölüm 105 madde 143(1)" uyarınca tutuklanıp adadan ihraç edilmesini ve tekrar KKTC'ne girişine izin verilmemesini bir emirname ile emretti. Emniyet Genel -Müdürlüğü, Muhaceret Dairsine yazdığı 14.9.1989 tarihli bir yazı ile müstedinin 13.9.1989 tarihinde adadan çıkış yaptığının tesbit edildiğini ve adaya girişinin yasaklandığını bildirdi. Emniyet Genel Müdürlüğüne bağlı muhaceret bölümü sorumlusunun yayınlad-ığı ve Lefke, Güzelyurt, Girne, Gazi Mağusa ve Karpaz polis karakolları sorumluluklarına dağıtımını yaptığı 18.9.1989 tarihli bir genelge ile müstedinn adaya girişinin yasaklandığını bu nedenle "belgelenen şahıslar listesi"ne dahil edilmesini duyurdu.

Mü-stedi 2.10.1989 tarihinde uçak ile Ercan Havaalanına indi. Ancak yukarıda sözü edilenler ve yasaklama emri ışığında müstedinin adaya girmesi engellendi ve aynı gün geldiği ülkeye geri gönderildi. Müstedi, Kıbrıs'ta bulunan karısına gönderdiği 3.10.1989 tar-ihli bir telgraf ile başına gelenleri anlattı ve durumu takip etmesini istedi. Bunun üzerine müstedinin karısı bir avukat tuttu. Karısının tuttuğu avukatın Muhaceret Dairesi Müdürlüğüne yazdığı 19.10.1989 tarihli bir yazıda özetle; müstedinin 2.10.1989 tar-ihinde Türkiye'den KKTC'ye gelirken "hiçbir neden ve gerekçe gösterilmeden geri Türkiye'ye" gönderildiğini, bu durumun müstedinin karısını ve çocuklarını perişan ettiğini dile getirdi ve müstedinin KKTC'ye neden sokulmadığının gerekçelerinin bildirilmesini- istedi. Bu yazıya 14.11.1989 tarihinde yanıt veren İçişleri, Köy İşleri ve Çevre Bakanlığı Müsteşarının yazısının ilgili kısmı aynen şöyledir:

"Sözkonusu şahsın, Fasıl 105 Yabancılar ve Muhaceret Yasası ve işbu Yasa altında isdar edilmiş olan tüzük kura-lları uyarınca, yerine getirmekle yükümlü olduğu yasal görevlerini zamanında yerine getirmemiş olması ve/veya ihmal etmiş olması ve/veya kasıtlı olarak yerine getirmemiş olması nedeniyle adadan ihraç edilerek girişi yasaklanmıştır."

-Bunun üzerine müstedi işbu başv-u-r-uyu dosyaladı ve hükmün başlangıcında özeti verilen talepte bulundu.

Müstedi, başvurusunda esas itibarı ile iki neden ileri sürdü. Bunlar özetle şöyledir:

-1. Müstedinin adadan ihracı ve adaya girişinin yasaklanmasına ilişkin alınan karar, herhangi bir gerekçeden yoksundur.
-
2. Alternatif olarak ilgililer, başvuru konusu kararı alırken müstedinin özellikle evli ve iki çocuk babası oluşunu dikkate almadılar veya yasaklama kararının aileyi böleceği faktörünü gözönünde bulundurmadılar.

Mevzuatın, açıkça veya zımni bir şekilde- sebep göstermesine gerek bulunmadığı doğrultusunda düzenleme yapmaması halinde özellikle bir kişinin aleyhine olan bir idari kararın gerekçeli olması gerektiğine kuşku yoktur. Her ne kadar da zamanın Yüksek Anaysa Mahkemesi Rallis v. The Greek Communal Ch-amber 5 RSCC 1 at p.18'de bir kararın alınmasına gerekçe verilmemesi halinde, bu keyfiyetin kendi başına kararın iptalini gerektirmediği doğrultusunda karar vermişe de daha sonra bu görüşün terkedildiği görülmektedir. Nitekim YİM 28/76 sayılı Faik Koyuncu-oğlu ile Amme Hizmeti Komisyonu vasısatısyle KTFD davasında sayfa 12 ve 13'te, çoğunluk kararı veren Yargıç bu konuda şöyle dedi:

"İdari bir organ, özellikle takdir yetkisini kullanırken alacağı bir kararı gerekçeye dayandırması iyi idare (good administr-ation) tarafsızlık ve hukuk üstünlüğü ilkeleri açısından kaçınılmazdır kanaatındayım. Aleyhine böyle bir kararın alınmasında hangi gerekçelere dayandırıldığını bilme olanağına sahip olması her şahsın en doğal haklarından birdir. Saniyen, kararın alınmasınd-a rol oynayan gerekçe veya gerekçelerin yasal geçerliliğini veya sıhhatını, mağdur, ancak gerekçeleri bilmesi halinde Mahkemeye konu edebilir."

Gerekçe verilmemesi halinin kendi başına ilgili idari kararın iptaline yol açacağını, Rum tarafından verilen ka-rarlarda da görülmektedir. Bizi bağlamamakla beraber bunların bazılarını belirtmekte yarar vardır:

Papaleontion v. The Republic 1967 CLR p.624 at p.634.

Sevoutides v. The Republic 1968 3 CLR p.309 at p.3187.

Christodoulou v. The Republic 1968 3 CLR p-.603 at p.610. ve 611.

İdari bir kararın alınmasında sebeplerin gösterilmesi gerektiği, YİM 133/84 (D.14/86) sayılı içtihat kararında da vurgulanmaktadır. Sözü edilen kararda Mahkeme s.2'de şunları söyledi:

"Bir idari kararın gerekçeleri açık olmalı v-e yargı denetimini kolaylaştıracak şekilde hangi olgulara dayandığı belirtilmelidir. Kararı alan organın düşünce tarzı ile esasa ilişkin olgulara olan yaklaşımı kararında gözükmektedir."

Tek yargıç olarak oturum yapan Yüksek İdare Mahkemesi, YİM 59/88, (-D.63/89) sayılı davada, kararının 5. sayfasında şunları söyledi:

"Belirtilenler ışığında, mezkûr kararın gerekçe veya gerekçeleri toplantı tutanaklarından da tespit edilmemiştir. Halbuki Müstedaaleyh No.1 gibi idari bir komisyonun aldığı karar idari yargı- yetkisine imkân verebilecek bir şekilde gerekçe veya gerekçeler içermelidir. Yerleşmiş idare hukuku prensiplerine göre, gerek-çe-siz olan idari kararlar, gerekçeler sonradan dosyada görülmez ise, sadece bu eksisklik nedeniyle iptal edilebilirler."


Ayrıca Zaim Necatigil, Administrative Law isimli eserinin 192 ve 193. sayfasında Rallis davasına atıfta bulunduktan sonra şu görüşlere- yer verdi:


"In later Cyprus decisions the view has prevailed, however, that absence of due reasoning is by itself a ground for invalidating the particular decision.

The object of the rule requiring reasons to be given for administrative decisions is -to enable the person concerned as well as the court on review to ascertain in each case whether the decision is well founded in fact and in law. The reasons therefore, (a) must be st-ated clearly and unambigously; (b) must be expressed in the sense in which reasonable persons stated in terms fulfilling at the object of the rule. The mere fact therefore that some doubt that is not merely fanciful, exists as to the meaning of the reason -behind on administrative decision, is sufficient to itiate such decision."


Yukarıda serdedilen içtihat kararlarından da anlaşılacağı gibi idare, k-işiyi ilgilendiren bir karar al-m-a-sı ve özellikle bu kararın o kişi aleyhinde olması halinde, aldığı kararın temelini teşkil edecek sebepleri de ortaya koyması ger-e-kir. Bu sebeplerin neler olduğunun, ilgili kişiye alınan kararla bildirilmesi ideal olmakla birlikte, hiç olmazsa mağdur olacak kişi tarafından talep edilmesi halinde bunların verilebilecek şekilde kararın içeriğinde bulunması ve gözükmesi gerekmektedir. B-u ilkelerden hareketle önümüzdeki meseleye döndüğümüzde, Mahkemeye Emare 7 olarak ibraz edilen ve- -başvuru konusu edilen tutuklama v-e ihraç emrinin içeriğinde herh-a-n-gi bir neden, belli bir o-lgu veya olgulara istinat eden s-ebep veya sebepler görülmemektedir. Sadece müstedinin "KKTC bölgesinde ikameti sakıncalı görüldüğünden" gibi çok geniş ve muğlak bir ifade görülmektedir. Bu ifadenin açık ve anlaşılır bir neden olmadığı açıktır. Bu durumda müstedi aleyhine alınan bu kararı-n, hangi nedene dayandığını rahat bir şekilde söylemek olası değildir. Ortada müstedi hakkında alınan ve herhangi bir sebep içermeyen idari bir karar olduğuna göre, yukarıda temas edilen ilkeler ışığında bu kararın keyfi bir karar olarak kabul edilmesi ve- bunun sonucu olarak da iptal edilmesi kaçınılmazdır.

İdare, konuyu betekrar ele alıp müstedi hakkında yeni bir karar almak ve belli sebeplere dayandırmakta serbesttir. Hemen ilâve etmek gerekir ki idarenin bunu yaparken, müstedinin 1975 yılından beri Kı-brıs'ta bazı dönemlerde izinli olarak kaldığı ve izinli olarak kaldığı sürede Kıbrıslı bir hanım ile evlendiği ve iki de çocuğu bulunduğu gerekçelerini gözönünde bulunduracağına kuşkum yoktur.

Başvuruyu bu şekilde neticelendirdikten sonra ilgililerin müs-tedi hak-kında alacağı yeni kararı etkilememek için yukarıda özeti verilen ikinci sebebe değinmeyi uygun görmedim.

Sonuç olarak başvuru kabul edilir. Müstedi ile ilgili olarak alınan ve onun adadan ihracı ve adaya girişinin engelenmesine ilişkin kararın -hükümsüz ve etkisiz olduğuna ve herhangi bir sonuç doğuramayacağına karar verilir.

Başvuru masrafları için herhangi bir emir verilmez.


(Salih S. Dayıoğlu)
- Yargıç

3 Nisan 1990



-


118



-


Full & Egal Universal Law Academy