Yüksek İdare Mahkemesi Numara 191/2011 Dava No 19/2018 Karar Tarihi 07.06.2018
Karar Dilini Çevir:
Yüksek İdare Mahkemesi Numara 191/2011 Dava No 19/2018 Karar Tarihi 07.06.2018
Numara: 191/2011
Dava No: 19/2018
Taraflar: Ortaç Mavigözlü ile KKTC Güvenlk Kuvvetleri Komutanlığı ve diğeri arasında
Konu: Meslekten ihraç - lehte kanun ilkesi - disiplin kovuşturması - ehliyetsizlik
Mahkeme: YİM
Karar Tarihi: 07.06.2018

-D.19/2018 YİM 191/2011

Yüksek İdare Mahkemesinde
Anayasa'nın 152. maddesi hakkında.

Yargıç Peri Hakkı Huzurunda.

Davacı: Ortaç Mavigözlü, Lefkoşa

-ile-

Davalı: No. 1- KKTC Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı, Polis -
Genel Müdürlüğü, Boğaz, Girne vasıtasıyla KKTC
Başsavcısı-Lefkoşa.
No. 2- Polis Örgütü Polis Hizmetleri Komisyonu
vasıtasıyla KKTC Başsavcısı - Lefkoşa

A r a s ı n d a.

Davacı namına Avukat Barış Mamal-ı
Davalı namına Kıdemli Savcı Sarper Altıncık

------------

K A R A R

Davacı, aşağıdaki Talep Takririnde şu taleplerde bulunmuştur:

Davalı No.2 tarafından oy birliği ile alınan Davacının meslekten ihraç kararının ve/veya Davalı- No.2 tarafından 22.9.2011 tarihinde alınan ve Davacının meslekten sürekli olarak çıkarılmasına ilişkin kararın ve/veya bu hususlardaki tüm işlemlerin esaslı bir şekilde sakat olması nedeniyle yoklukla malül olduğuna ve/veya kanunsuz

ve/veya hükümsüz ve/-veya etkisiz olduğuna ve hiçbir sonuç doğurmayacağına dair bir emir veya hüküm itası;

Davalılar ve/veya Davalı No.2 tarafından oy birliği ile alınan Davacının meslekten ihraç kararının ve/veya Davalı No.2 tarafından 22.9.2011 tarihinde alınan ve Davacının- meslekten sürekli olarak çıkarılmasına ilişkin kararın ve/veya mezkur karara ilişkin Davalılara ait tüm işlemlerin kanunsuz ve/veya hükümsüz ve/veya etkisiz olduğuna ve hiçbir sonuç doğurmayacağına dair bir emir veya hüküm itası;

Davalıların ve/veya Dava-lı No.2'nin Davacı aleyhine verilen meslekten sürekli ihraç kararı tahtında Davalı No.1 ve/veya Davalı No.2 tarafından yapılmış olan herhangi bir işlem ve/veya kararın hükümsüz ve etkisiz olduğuna ve/veya herhangi bir sonuç doğurmayacağına ve/veya Davacını-n disiplin kovuşturmasına tabi tutulmamasının yapılmaması gereken bir ihmal olduğuna dair bir emir veya hüküm itası;

Muhterem Mahkemenin uygun göreceği bir hal şekli ve/veya çare ve/veya emir.

TALEP TAKRİRİ:

Davacı, dosyaladığı Talep Takririnde, davası-nı dayandırdığı hukuki esasları belirterek, Polis Örgütünde sivil polis olarak görev yaptığını, işlemiş olduğu cezai bir suçtan dolayı 9.9.2011 tarih ve 01/2-11-2015 sayılı yazı ile Davalı No.2 tarafından sivil hizmet görevlisi olma ehliyetini yitirdiği ge-rekçesiyle savunmasını yapması için davet edildiğini, Davalı No.2 nezdinde herhangi bir yargılama işlemi yapılmadan sözlü hitaba tabi tutulduğunu belirtmiş ve Yasadaki özel hükümlere ve/veya tüzük kaidelerine uyulmadan Davalı No.2'nin "ehliyetsizlik" gere-kçesiyle kendisinin sürekli olarak meslekten çıkarıldığına karar alındığını belirtmiştir. Davacı 11.11.2011 tarihli işbu Kararın hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek, yukarıdaki şekilde talepte bulunmuştur.

MÜDAFAA TAKRİRİ:

Davalıyı temsilen Başsavcılık-, dosyaladığı Müdafaa Takririnde Davacının iddialarını reddederek, Davacı aleyhine verilen kararın bir disiplin kovuşturması neticesinde verilmediğini, kararın Polis Yasası'nın 71. maddesi tahtında özel yetkiden kaynaklanan bir işlem ve karar olduğunu beli-rtmiştir. Başsavcılık devamla, Davacının meslekten çıkarılma kararının yetkili makam tarafından alınmış gerekçeli ve hukuka uygun bir karar olduğunu ve Davacının iddialarının yasal dayanaktan yoksun olduğunu iddia ederek, davanın reddedilmesi gerektiğini i-leri sürmüştür.

Davanın duruşmasında taraflar tanık dinletmeden 13 adet emare sundurmuşlardır.

Taraflar arasındaki ihtilafsız olgular ise şöyledir:

Davacı dava ile ilgili zamanlarda sivil hizmet görevlisi ve/veya polis mensubu olarak çalışmakta olup L-efkoşa Polis Müdürlüğü Ledra Palace Kara Giriş Kapısında görev ifa etmekteydi.
Davacı yukarıda sözü edilen görev yerinde ve/veya görevi esnasında Emare No.3 İthamnamede belirtilen suçları işlediği gerekçesiyle hakkında bir cezai soruşturma başlatılmış ve/v-eya bunun neticesinde yetkili Mahkeme huzurunda dosyalanan 2132/2011 sayılı ceza davasında ilgili suçlarla itham edilmiş ve/veya mahkum edilmiş ve/veya suçları ile ilgili olarak suçlarını kabul
ettikten sonra mahkum olmuş ve para cezasına çarptırılmıştır.- 29.8.2011 tarihinde, Davacıya mahkum olduğu davadan ceza takdir edilirken, farklı tarihlerde işlemiş olduğu benzer suçlar ile ilgili olarak aleyhinde dosyalanmış bulunan 2135/2011 ve 2136/2011 sayılı davalar da nazara alınarak ceza takdir edilmiştir.
Poli-s Genel Müdürlüğü ve/veya Polis Genel Müdürü, 9.9.2011 tarih ve 01/2-11-2015 sayılı yazıyı Davacıya göndererek, yukarıda sözü edilen suçları ve/veya mahkumiyetleri ve/veya cezaları dolayısıyla durumunun görüşülmesi için 12.9.2011 tarihinde yapılacak Komisy-on toplantısına Davacıyı davet etti.
Davacı yapılan çağrıya icabet ederek Komisyon toplantısında hazır bulunmuş olup Avukatı vasıtasıyla Komisyona hitapta bulunmuştur.
Polis Hizmetleri Komisyonu 22.9.2011 tarihli kararı ile Davacının meslekten sürekli olar-ak çıkarılmasına karar vermiştir.

Davacı Avukatı, hitabında, Davacının Emare No.3 İthamnamede belirtilen suçları Ekim 2010 yılında işlediğini, Mahkeme tarafından 29.8.2011 tarihinde yargılanarak mahkum edildikten sonra Eylül 2011 tarihinde Polis Hizmetle-ri Komisyonu tarafından çağrılarak, 22.9.2011 tarihinde Polis Yasası'nın 71.2(B) maddesi uyarınca meslekten sürekli olarak çıkarıldığını, ancak Temmuz 2011'de ilgili Yasanın 71(2) maddesinde yapılan değişikliğin Davacının savunma hakkını etkilediğini, lehe- kanun ilkesi gereği karar tarihinde suç sayılan bir fiilin, sonradan yürürlüğe giren bir düzenleme ile suç olmaktan çıkarılmış olmasının önceden işlenmiş fiiller için de uygulanması gerektiğini iddia ederek, Davacının bu ilkeden yararlandırılmamasının kar-arı sakatladığını ileri sürmektedir.

Davalıyı temsilen Savcı ise hitabında, Anayasa Mahkemesinin 8/2013 ,D.3/2015 sayılı kararında da belirtildiği üzere, Polis Yasası'nın 71. maddesi altında yapılan işlemlerin yargısal faaliyet olmayıp yargılanma neticesi-nde çıkan sonucu değerlendirerek yapılmış işlemler olduğunu, lehte kanun ilkesinin ceza kökenli bir ilke olup sadece suç tarihinden önce ve yargılama tarihinde yasal durumun uygulanabileceğini, 71. madde altındaki uygulamalar için geçerli olmadığını ve bu -hususların YİM 190/2011, D.29/2016 sayılı davada incelenip bir karara bağlandığı cihetle davanın masraflarla reddedilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.

İNCELEME:

Duruşmada sunulan olguları, emareleri ve tarafların argümanlarını ilgili yasal mevzuat çerçe-vesinde incelemiş bulunmaktayım.

Davacı 15.5.2007 tarihinden beridir Polis Örgütüne bağlı Sivil Hizmet Görevlisi olup, Ledra Palace Kara Giriş Kapısında görev ifa etmekteydi.

Davacı Emare No.3 İthamnameden de görüleceği üzere, Fasıl 154 Ceza Yasası'nın- 20, 105,297, 331, 332, 333(b), 334, 337 339. maddelerine aykırı sahte resmi belge düzenleme, tedavüle sürme, sahte davranışla kayıt sağlama, sahte belge verme ve mevkiiyi kötüye kullanma suçları ile itham edilmiştir.
Davacı, Mustafa Alibaba ve Meslime Ras-ulowa ile birlikte Lefkoşa Kaza Mahkemesi tarafından tüm suçlardan mahkum edilmiş Sivil Hizmet Görevlisi olan Davacı ve Mustafa Alibaba, toplam 3002'şer TL para cezasına çarptırılmışlardır.

Davacı ile birlikte Sanık konumunda olan Mustafa Alibaba, Yüksek- İdare Mahkemesinde 190/2011 sayılı davayı ikame etmiş ve Mahkeme bu meseleyle ilgili kararını 2.9.2016 tarihinde açıklamıştır. Bu Karara karşı herhangi bir istinaf dosyalanmış değildir.

YİM 190/2011, D.29/2016 sayılı karar incelendiği zaman, talep takr-iri, müdafaa takriri, olgular ve hukuki argümanların işbu dava ile bire bir aynı olduğu görülmektedir.

İstinaf edilmeyen bu Karar, bir içtihat haline gelmiştir.
Bilindiği üzere, Yüksek Dereceli Mahkemeler, daha önce alt mahkemeler tarafından incelenip ka-rara bağlanan davalardan hukuk kaynağı oluşturarak yargısal emsal (Judical Precedent) oluşturmaktadır.

Somut olaylar hakkında verilen kararlar da bağlayıcı ve emsal oluşturan hukuk ilkesidirler (Ratio Decidendai).

Ülkemizde İdare Hukukunun da içtihatla-ra dayalı bir hukuk modeli olduğu kabul edilmektedir.

Yüksek İdare Mahkemesi YİM 128/1992, (D. 10/1994) sayılı kararında şunları ifade etmiştir:

"Bu durum karşısında, alıntı yaptığımız Yüksek İdare Mahkemesinin kararı Anayasa ve hukuk prensipleri gereğ-i bağlayıcı olduğu cihetle, aynı konu üzerinde herhangi bir farklı görüş beyan etmemiz söz konusu değildir".

Yukarıda belirttiğim prensipler ışığında, YİM 190/2011, D.29/2016 sayılı davada belirtilen prensipler hukuki kaynak oluşturduğundan ve bağlayıcı -olduğundan karara tamamen itibar ederim. Bu bağlamda Davacının davasının ret ve iptal edilmesi kaçınılmazdır.

Netice itibarıyla Davacının davası ret ve iptal edilir.

Dava masraflarının Davacı tarafından ödenmesine emir verilir.




Peri Hakkı
- Yargıç

7 Haziran 2018











4






Full & Egal Universal Law Academy