Yüksek İdare Mahkemesi Numara 190/1986 Dava No 45/1987 Karar Tarihi 13.11.1987
Karar Dilini Çevir:
Yüksek İdare Mahkemesi Numara 190/1986 Dava No 45/1987 Karar Tarihi 13.11.1987
Numara: 190/1986
Dava No: 45/1987
Taraflar: Güner Çakın ile Sa. Değ. Ve Taz. Kom.
Konu: ‘T’ cetveline itiraz
Mahkeme: YİM
Karar Tarihi: 13.11.1987

-
D.45/87 YIM 190/86
Yüksek Idare Mahkemesi Olarak Oturum Yapan
Yüksek Mahkemede
Yargıç Niyazi F. Korkut Huzurunda.
Anayasanın 152. Maddesi Hakkında.

Mustedi: Lefkoşalı Merhume Sultan Çak-ın'ın terekesini temsilen Tereke
İdare Memuru sıfatı ile Güner Çakın, Yeni Kent, Gönyeli
- ile -
Mustedaaleyh:1 ve 2 nolu Saptama, Değerlendirme ve Tazmin Komisyonları vasıtası ile KKTC - Lefkoşa.
- A r a s ı n d a.

Müstedi namına: Güner Çakın
Müstedaaleyh namına: Müjgan Irkad.


Yasa Maddesi:

İstemin Özeti: Müstedinin, Müstedaaleyh tarafindan kendisine gönderilen "T" cetvellerinin kesinleşmesini önlemek- amacıyle, Mustedaaleyhe yaptığı itirazın reddine ilişkin kararın hükümsüz ve etkisiz olduğuna ve herhangi bir sonuç doğurmayacağına karar verilmesi istemi.

OLAY: Eşdeğer mal veya tazminat açısından hak sahibi olan merhume, sağlığında taşınmaz mallarının -saptanması amacı ile Müstedaaleyhe başvuruda bulundu. Merhumenin vefatı üzerine Müstedi Tereke İdare Memuru oldu. Terekenin toplam puan değerinin Müstedaaleyh tarafından kendisine bildirilmesinden sonra Müstedi bu degerlendirmeye itiraz etti. İtirazında -puanlarda toplama hatası yapıldığını, bazı harup ve zeytin ağaçlarının değerlendirmeye tabi tutulmadığını ve yıllardan beri atalarının tasarrufunda bulunan taşınmaz malın değerlendirmeğe tabi tutulmadığını ileri sürdü.

SONUÇ: Müstediye itirazında ileri sü-rdüğü hususları savunabilmeleri için bir dinleme firsatı verilmediği gibi itiraza konu ağaçlar ile tarlanın tasarruf hususu da doğru dürüst araştırılmadı. Kaza Tapu Amiri de ihtilaf konusu olan tarlanın koçanı ile ilgili olarak uzun süreli tasarruflar içi-n koçan verilebildiğini kabul etti.
Sonuç olarak Müstedaaleyhin kararının hükümsüz ve etkisiz olduguna ve herhangi bir sonuç doğurmayacağına karar verilir.

Atıfta Bulunulan Yargısal İçtihatlar:
1- YIM 148/86 sayılı Yüksek İdare Mahkemesi kararı.
__-__________________


H Ü K Ü M

Müstedi, Merhume Sultan Çakın'ın oğlu ve terekesinin idare memuru-dur.

Eşdeger mal veya tazminat açısından hak sahibi olan merhume sağlığında terkedilmiş taşınmaz mallarının saptanması amacıyle başvuruda bulundu. 17.3.-82 tarihinde vefati uzerine de mustedi merhumenin terekesinin idare memuru oldu.

Müstedaaleyh 24.11.83 gün ve D.D. 1734 numaralı bir yaz ile, sair şeyler yanında, terekenin toplam puan değerinin 924064 olarak saptandığını Müstediye bildirdi.

Müstedi bu- değerlendirmeye 6.12.83 tarihinde itiraz etti. Mustedi itirazında:

(a) Toplam hatası olarak 942064 yerine 924064 yazıldığını;

(b) 4182 kayıt numaralı koçanla kayıtlı 1 harup ağacı, 4179 kayıt numa- ralı koçanla kayıtlı harup ağaçlarından 50 adet ile zey-tin ağaçların- dan 2 adetin "T" cetveline konmadığını;

(c) Baf Kuklasında Maraş Şapsali mevkiinde kain olup yıllardan beri merhumenin atalarının ve en son merhumenin tasarrufunda iken 20.11.72 tarihli icar mukavelesi ile Taner Kemal ve Kemal Sadık isimli -kişilere 8 yıllığına icarlı bulunan 7 dönüm 3 evleklik
taşınmaz malın da değerlendirmeye tabi tutulmadığını ileri sürerek terekenin güneyde kalan taşınmaz mallarına karşı kuzeyde hiç bir kaynak alamadıklarını da hatırlatarak itirazının ivedi-likle incelenme- sini istedi.

Üç yıla yakın bir süre konu itirazın incelenip sonuçlandırılmaması üzerine Müstedi 8.10.1986 tarihinde YİM 48/86 sayılı bir başvuru dosyaladı. Bu başvuru üzerine Müstedaaleyh Müstediye savlarını kanıtlamaya bir fırsat tanıma-dan, itiraza konu ağaçların kuruyup söküldüğünü ve Maraş Şapsali mevkiindeki tarla için de 1963 yılına dek koçan alınmadığı gerekçesi ile, Müstedinin itirazını reddetti.

Bu yanıt üzerine Müstedi de bu başvuruyu dosyalayarak:

"Müstedaaleyhin 24.11.1983 -tarihinde DD 17/34 numaralı Dosya ile ilgili olarak bana ulaştırdığı T cetvellerinin içeriğinin kesinleşmesini önlemek amacıyle, Müstedaaleyhe yaptığı 6.12.1983 tarihli yasal itirazını reddeden Müstedaaleyhin 3.11.1986 tarih ve DD 1734-1767 sayılı kararını-n hükümsüz ve etkisiz olduğuna ve herhangi bir sonuç doğuramayacağına" ilişkin bir karar verilmesini istedi. Müstedi başvurusunda, sair şeyler yanında, konu ağaçların söküldüğüne ilişkin iddiayı reddederek ağaçların yerli yerinde olduklarını ve Maraş Şapsa-li mevkiindeki tarlanın da 1.9.1946 tarihinden önce 30 yıldan fazla ihtilafsız olarak atalarının tasarrufunda olduğunu ileri sürdü.

Bu başvuruya dosyalanan itiraznamede ise Müstedaaleyh, sair şeyler yanında, söz konusu ağaçların kuruyup söküldüğüne ilişk-in iddialarını yineleyerek devlet arasizi olan Maraş Şapsali mevkiindeki dere yatağına da 1963 öncesi koçan alınamadığından itirazın reddedildiğini vurgulayarak Müstedinin atalarının konu tarlayı 1946 yılından önce 30 yıldan fazla bir süre ihtilafsız kulla-ndıklarına ilişkin savı da reddetti.

Başvurunun duruşmasında Müstedi bizzat şahadet vererek ileri sürdüğü savları yineledi. Müstedi tarafindan şahadete çağrılan merhumenin damadı Nurettin Alaçam en son 1973 yılında kayınpederi ile Kuklaya gittiğini ve da-ha önceden bildiği harup ile zeytin ağaçlarında bir eksilme görmediğini ve başvuruya konu taşınmaz malın icarı ile ilgili 20.11.72 tarihli icar sözleşmesinde de tanık olduğunu belirtti.

Daha sonra şahadet veren 1901 Kukla doğumlu merhumenin kardeşi Hasan- Yeşilada Maraş Şapsali mevkiindeki tarlanın küçüklüğünden
beri dedesinin tasarrufunda olduğunu, daha sonra sıra ile babasının, kendisinin ve en son eniştesinin kız kardeşi adına bu tarlayı idare ettiklerini belirtti. Davacı tarafindan tanık olarak ç-ağrılan 1926 Kukla doğumlu Musa Öz de bir önceki tanığın söylediklerini teyit ederek kendisinin de konu tarlayı merhumenin atalarından kiralayıp 5 yıl icarında bulundurduğunu belirtti.

Merhumenin kocası Recep Çakın ise şahadetinde söz konusu tarlayı kayn-atasının karısına verdiğini, 1984 yılına dek Kasabada görev yaparken köydeki mallara kendisinin bakığını ve Lefkoşa'ya geldikten sonra da her yıl köye gidip zeytin ve harupları toplayıp konu tarlayı da icar ettigini ve en son da 1972 yılında Taner Kemal il-e Sadık Kemal'e 8 yıllığına icar ettiğini 1973 yılında damadı Nurettin ile Kuklaya mallarını görmeye gittiklerini ve harup ile zaytinlerde kuruma ya da sökülme olmadığını ve tarlaya da o yıl icar edenlerce fıstık ekildiğini gördüğünü belirtti.

Müstedaale-yh tarafindan şahadet veren Kukla Köyü Danışma Kurulu Başkanı Çetin Bağcı kendisinin şahsen köyü bilmediğini, mevcut üyelerden alınan bilgiler ışığında bir değerlendirme yaptıklarını, başvuruya konu edilen tarlanın merhumenin adına olduğuna ilişkin belge s-unulmadığını ve kullanımında olduğuna ilişkin de bilgi verilmediği için bu husustaki itirazın reddedildigini, genelde yeterli bilgi olduğu hallerde başka birini çağırmadan konuları sonuçlandırdıklarını ve gerek duyulması halinde müracaatçılardan bilgi aldı-klarını, bu meselede ise itiraz edeni çağırmaya gerek duymadıklarını belirtti.


İstintak esnasında da tanık terekenin puanlarının ilk kez 3.8.1982'de görüşüldüğünü, toplantıda 7 üyeden 4'ünün hazır bulunduğunu, yarıdan bir fazla ile nisap oluştuğunu, kon-u ağaçlar için koçan ve tarla ile ilgili olarak da Emare III icar sözleşmesinin dosyada var olduğunu ancak tarla ile ilgili olarak dosyaya "bu tarla hali arazidir" kaydı düşüldüğünü, bilahare yapılan itirazı da 19.8.1985'de değerlendirip reddettiklerini be-lirtti.


Müstedaaleyh tarafından tanık olarak çağırılan Saptama, Degerlendirme ve Tazmin Komisyonu üyesi Fevzi Çakmak ise şahadetinde, mülkiyet için koçan aradıklarını, koçan yok ise Köy Danışma Kurulu üyelerinin bilgilerine göre gittiklerini, ibraz edil-en koçandaki ağaç sayısı için de Danışma Kurulunun verdiği bilgilere dayandıklarını, bu meselede de öyle hareket ettiklerini ve itiraz üzerine yine Danışma Kurulundan gelen bilgilerden sonra Müstediyi çağırıp ek bilgi almaya gerek duymadıklarını belirtti.
-
Daha sonra Müstedaaleyh tarafnndan tanık olarak dinletilen Girne Kaza Tapu Amiri Mehmet Kamil ise şahadetinde, sair şeyler yanında, 1963 yılında Baf'ta I. sınıf Tapu Tahkikat Memuru olarak görev yaptığını, başvuruda sözü edilen tarlayı bildiğini, bu tarl-a ile ilgili olarak E.15 olan bir şahadetname verdigini ancak şahadetnamede 1963 yerine sehven 1974 yazıldığını, aslında 1963'den sonraki durumu bilmediğini, ilgili şahadetnamede konu tarlanın devlet arazisi olup Müstedinin ailesine bu tarla için koçan ver-ilmediğini belirtti. İstintak esnasında da bu tanık Tapuda bu gibi taşınmaz malların kimin tasarrufunda olduğunu gösteren "Takriri Cedid" bulunduğunu ve konu defterde başvuruya konu tarlanın Müstedinin atalarının adına kayıtlı olduğunu ve bu gibi tasarrufl-ara koçan verilebildiğini belirtti.

Müstedaaleyh adına Mahkemeye hitap eden Savcı, sair şeyler yanında, başvuruya konu kararda imzası olan Danışma Kurulu üyelerini şahadete çağırma olanağı olmadığını, Başkanın ise Tapu Memuru olup köyü bilmediğini ve baş-vuruya konu tarlanın aidiyeti hususunda da Tapu Amiri Mehmet Kamil'in şahadeti bulunduğunu belirtti.


Müstedi ise hitabında, sair şeyler yanında, güneydeki taşınmaz mal için mutlaka koçan sunmak gerekmediğini, Fasıl 114 M.2'nin kaydedilme hakkına sahip o-ldukları taşınmaz malları da kapsadığnı; Müstedaaleyhin tanığı Mehmet Kamil'in bile başvuru konusu tarlanın atalarının tasarrufunda olduğuna ilişkin şahadet verdiğini; Saptama, Degerlendirme ve Tazmin Komisyonunun ciddi bir toplantı yapmadığını, taraf olan-lar ile tanıklarına dinlenme olanağı tanımadığını, Danışma Kurulu ile Saptama, Degerlendirme ve Tazmin Komisyonunun mevcut koçanlarının gerisine gitmeye yetkileri bulunmadığını, başvuruya konu edilen ağaçların 1973 yılında mevcut olduklarına ilişkin şahade-t çağırdıklarını, Danışma Kurulu üyelerinin de gelip bu hususta şahadet vermeleri gerektiğini halbuki Müstedaaleyhin böyle bir şahadet getirmediğini ileri sürdü.


Emare olarak sunulan 6.12.1983 tarihli itirazdan da görülebilecegi gibi Müstedi:

(a) "T" c-etvelindeki toplam puan degerinde bir toplama hatası oldugunu;

(b) 4182 kayıtlı harup ağacı ile 4179 kayıtlı harup ağaçlarından 50 ile zeytin ağaçlarından 2 zeytin ağacının değerlendirilmediğini, ve

(c) Yıllardan beri atalarının tasarrufunda olduğunu ile-ri sürdüğü başvuruya konu taşınmaz malın da değerlendirilmediğinden şikayetçi oldu. Birinci şikayet bu başvuruya konu değildir.

Müstedinin 6.12.83 tarihli itirazı uzun bir süre sonra ancak 14.1.85 tarihinde Saptama, Değerlendirme ve Tazmin Komisyonu tara-findan ele alınarak Kukla Danışma Kurulu'na iletildi. Danışma Kuruluna gönderilen yazıda konu şikayetlerin Kurulca yeniden iyice araştırılarak Komisyona aktarılması istendi. İlgi yazıda, sair şeyler yanında, şikayet konusu hali arazinin tasarrufunun iyice -araştırılması ve tasarruf 23.4.42'de tamamlanmışsa, arazi hali olsa bile, tasarruf sahibi adına kaydedilebileceği de vurgulandı.

14.1.85 tarihli ilgi yazıyı ancak 16.7.86 tarihinde yanıtlayabilen Danışma Kurulu Başkanı Kurulun itiraz edilen hususlarda d-aha önce beyan ettikleri görüşlerini değiştirmediklerini bildirdi. Şahadet sırasında da ortaya çıktığı ve Müstedaaleyh tanıkları tarafından da kabul edildiği gibi Müstediye itirazında ileri sürdüğü hususları savunabilmeleri için bir dinleme fırsatı verilme-diği gibi itiraza konu ağaçlar ile tarlanın tasarrufu hususu da doğru dürüst araştırılmadı. Sadece bu husus alınan ilgili kararın hükümsüz kılınması için yeterlidir. Bu böyle olmakla beraber Müstedaaleyh tarafindan şahadete çağrılan Girne Kaza Tapu Amiri, -başvuru konusu tarla ile ilgili olarak, Tapuda bu gibi tasarrufların kayıtlarını gösteren "Takriri Cedid"de konu tarlanın Müstedinin atalarının adına kayıtlı olduğunu ve böyle uzun süreli tasarruflar için koçan verilebildiğini kabul etti. Mustedi tarafinda-n çağrılan ve tekzip edilmeyen şahadetle de konu tarlanın koçan alabilecek süreden çok fazla Müstedinin atalarının tasarrufunda olduğu kanıtlanmıştır.

Fasıl 224 M.2'de tanımı yapılan "mal sahibi" tanımı aynen şöyledir:


"Mal sahibi"
"he-rhangi bir taşınmaz malın sahibi olarak kaydedilme hakkına sahip olan kişiyi anlatır ve bu şekilde kayıtlı olup olmadığına bakılmaz."


Bu tanıma göre doğru olarak kabul ettiğim Müstedi ile tanıklarının şahadetiyle Müstedinin atalarının tasarrufunda -olup adlarına koçan almaya hakları olan başvuru konusu tarlanın da, Müstedinin ileri sürdüğü gibi, değerlendirilmesi gerekirdi. İtiraz konusu ağaçlarla ilgili olarak da Müs-
tedi şahadet çağırıp en son 1973 yılında, Müstedaaleyh tarafından ileri sürüld-üğü gibi kuruyup sökülmediğini kanıtlamışlardır. Bu şahadete karşın Müstedaaleyh- ler bu konuda ilgili kararı alan Kurul üyelerinden herhangi birini şahadete çağırmamıştır.


Yukarıda söylenenlerden anlaşlacağı gibi Müstedi başvurusunda başarılı olup başv-uruda istendiği gibi Müstedi lehine karar verilmesi gerekir.

Sonuç olarak Müstedinin Müstedaaleyhe yaptığı 6.12.1983 tarihli itirazını reddeden Müstedaaleyhin 3.11.86 gün ve 14) 1734-1767 sayılı kararın hükümsüz ve etkisiz olduğuna ve herhangi bir sonuç -doğuramayacağına hükmolunur.



(Niyazi F. Korkut)
Yargıç
l3- Kasım 1987



Full & Egal Universal Law Academy