Yüksek İdare Mahkemesi Numara 187/1992 Dava No 8/1995 Karar Tarihi 28.02.1995
Karar Dilini Çevir:
Yüksek İdare Mahkemesi Numara 187/1992 Dava No 8/1995 Karar Tarihi 28.02.1995
Numara: 187/1992
Dava No: 8/1995
Taraflar: Veli Yapar ile İskân Bakanlığı vd. Arasında
Konu: Tahsis edilen konutun daha önce kiralanmış olması nedeniyle iptali istemi - Kanuna aykırı olan kararların daima geri alınabileceği ve hatta bu kararların geri alınmasının idarenin bir ödevi olması
Mahkeme: YİM
Karar Tarihi: 28.02.1995

-D.8/95 YİM 187/92

Yüksek İdare Mahkemesi Olarak Oturum Yapan
Yüksek Mahkeme Huzurunda
Mahkeme Heyeti: N. Ergin Salâhi, Mustafa H. Özkök, Gönül Erönen.

Müstedi: Veli Yapar, Mağusa.
ile-
Müstedaaleyh: 1. KKTC İskân Bakanlığı (İnceleme Dağıtım Komisyonu) KKTC
Başsavcılığı vasıtasıyle, Lefkoşa.
2. Eşdeğer Tazmin Komisyonu ve/veya Saptama, Değrelendirme
ve Tazmin Komisyon, KKTC Başsavcılığı vasıtasıyle, Lefkoşa.
3. Tapu ve K-adastro Dairesi Müdürlüğü, KKTC Başsavclığı
vasıtasıyle, Lefkoşa.
4. Ekonomi ve Maliye Bakanlığı (Devlet Emlâk ve Malzeme
Dairesi) KKTC Basşavcılığı vasıtasıyle, Lefkoşa.
- A r a s ı n d a.

Müstedi namına: Avukat Tevfik Pilli.
Müstedaaleyhler namına: Savcı Süleyman Candar.
İlgili Şahıs namına: Avukat İsmail Sağlamer.



Yasa Maddesi: 41/77 sayılı İskân, Topraklandırma ve Eşdeğer Mal Yasasının 40(A) m-addesi, 22/87 sayılı (Değişiklik) Yasası.

İstemin Özeti: Müsetdiye tahsis edilen konutun, daha önce ilgili şahsa kiralanmış olduğu gerekçesi ile Müstedaaleyh tarafından iptali kararının hükümsüz ve etkisiz olduğuna ve herhangi bir sonuç doğurmayacağına ka-rar verilmesi istemi.

OLAY: Kuzey göçmeni olan Müstedi ailesi ile birlikte Kıbrıs'a gelmiştir. Kıbrıs'ta Kıbrıslı bir kızala evlenen Müstediye bir ev tahsis edilmiştir. Bilâhare kayınvalidesine tahsis edilen ev için itiraz etmeyen Müstediye ikinci bir ev -tahsis edilmise de Müstedi ikamete müsait olmadığı gerekçesi ile yerleşmemiştir. Bilahare Müstediye bahse konu ev ilgili kişiye kiralandığı farkına varılmadan tahsisi edildi.

SONUÇ: Müstedi lehine alınan kararın alındığı tarihte kaynak boş olmadığına gör-e boş olmayan bir kaynağın tahsis edilmesi de yasanın ilgili maddelerine terstir ve bu yönü ile de kanuna aykırıdır. Kanuna aykırı kararların ise daima geri alınabileceği ve hatta bu kararların geri alınması idarenin ödevidir.
Sonuç olarak başvuru redde-dilir.

Atıfta Bulunulan Yargısal İçtihatlar:
YİM İstinaf 17/90 -(D.3/91) sayılı Yüksek İdare Mahkemesi kararı.

Atıfta Bulunulan Bilimsel İçtihatlar:
Prof. Ernst Forsthoff, The Administrative Act, s.55,56, 57.




H Ü K Ü M

N. Ergin Salâhi: Müstedi Yüks-ek Mahkemeye, Yüksek İdare Mahkemesi olarak dosyalamış olduğu işbu başvurusunda özetle; Kuzey göçmeni olup tahsisten hak sahibi, Kıbrıs vatandaşı olduğunu, müteaddit müracaatlarına rağmen kendisine bir ev verilmediğini, geçmişte yapılan bazı ev tahsislerin-de ise pürüz çıktığından halen bir eve iskân ettirilmediğini ileri sürmekte idi. Müstedinin esas yakınma konusu 17.6.1992 tarihinde kendisine Gazi Mağusa İçel Sokak Numara 5A'da kâin konutun tahsis edilmesinden sonra İnceleme ve Dağıtım Komisyonunun R-21-9-2-96 sayı ve 24.6.1992 tarihli kararı ile konu konutun alâkadar şahıs durumunda olan Cem Özgöker'e daha önce kiralandığı gerekçesi ile iptal edilmesi kararıdır ve bu kararın hükümsüz ve etkisiz olduğuna ve herhangi bir sonuç doğuramayacağına karar verilmes-i talebinde bulunmaktadır.

Başvurudaki olgular açısından taraflar arasında büyük bir ihtilâf yoktur. Başvurunun duruşması safhasında taraflar ortak olguları Mahkemeye beyan etmişlerdir. Bu olgular ve sunulan Emarelere göre evli, Kıbrıs vatandaşı ve Güney- göçmeni olan Cem Özgöker müstediden daha önce 26.5.1992 tarihinde Gazi Mağusa İskân Şube Amirliğine müracaat ederek başvuru konusu konutun kendisine icar edilmesini talep etmiştir. İlgili şahsın bu talebi uygun görülerek Emare Numara 1'de görülen ve 12.6.-1992 tarihini taşıyan İnceleme ve Dağıtım Komisyonu kararı ile konu konutun ilgili şahsa kiralanması yönünde bir karar alınmıştır. Müstedinin, ilgili şahsın müracaatından sonra, Haziran ayı başlarında Gazi Mağusa İskân Şube Amirliğine aynı konut için yapmı-ş olduğu bir müracaat ise 17.5.1992 tarihinde değerlendirilerek bu konutun müstediye tahsis edilmesi yönünde İnceleme ve Dağıtım Komisyonunca ikinci bir karar alınmıştır. Öyle anlaşılıyor ki birinci ve ilgili şahıs lehine alınan kiralama kararının farkına -varmadan müstedi lehine alınan tahsis kararından sonra, bir konut için iki karar alındığının farkına varan İnceleme ve Dağıtım Komisyonu, konuyu 24.6.1992 tarihinde terkar inceleyerek, bu konut için daha önce karar alındığı gerekçesine dayanarak müstediye -yapılmış olan tahsis kararını yukarıdaki referansı verilen kararla 14.6.1992 tarihinde iptal etmiştir. Bu şekilde müstedi lehine alınan karar iptal edildikten sonra ilgili şahsa kiralanması kararı ile ilgili işlemler devam ettirilmiş ve neticede Emare 6'da- görülen kira sözleşmesi 1.9.1992 tarihinde yapılmıştır.

Başvurunun duruşmasında müstedi Veli Yapar şahadet vererek Kıbrıs'a 1975 yılında ailesi ile birlikte geldiğini, onlarla birlikte iskân ettirildiği, daha sonra Kıbrıslı bir kızla evlenmesi üzerine D-evletten ayrı bir ev tahsisi talebinde bulunduğu hususunda şahadet vermiştir. Şahadetine devamla kendisine ilkin bir ev tahsis edildiğini, ancak bu evin daha sonra kayınvalidesine verildiğini, kendisinin de itiraz etmediğini, kendisine tekrar ikinci bir ev- tahsisi yönüne gidildiğini, ancak bunun ikâmete uygun olmadığını ileri sürerek kabul etmediğini, bu konuttan sonra da son başvuru konusu evin tahsisine kadar başka herhangi bir ev önerilmediğini iddia etmiştir. Ancak müstedi istintakında verdiği yanıtlard-an anlaşıldığı kadarı ile kendisine tahsisi yapılan ikinci evi oturulamaz bir ev olarak nitelendirmekle beraber bu evde mütecaiz olarak başka kişilerin oturmakta olduğu ve pek de ikâmete uygun olmayan ev olarak nitelendirile-meyeceğini, muhtemelen masraf g-erektiği için müstedinin bu evi reddettiği açıklık kazanmıştır.

Müstedi başka şahit çağırmamış, müstedaaleyh ise o günlerde İskân Dairesi Hukuk İşleri Amiri ve İnceleme ve Dağıtım Komisyonu Üyesi olan Alibey Ahmet'i şahit olarak çağırmıştır.

Alibey Ahm-et şahadetinde, konu hakkında detaylı bilgi vererek ortak olgular olarak kabul edilen durumu teyit etmiştir. Özetle; evli, Kıbrıs vatanaşı ve Güney göçmeni olan ilgili şahsın konu konutun kendisine icar edilmesi için 26.5.1992 tarihinde müstediden çok önce- müracaatta bulunduğunu, bu şahsın müracaatının değerlendirildiğini ve neticede İnceleme ve Dağıtım Komisyonunun 12.6.1992 tarihinde bu şahsa kiralanmasına karar verdiğini, müstedinin daha sonraki müracaatı ise doğal olarak İnceleme ve Dağıtım Komisyonuna -daha sonra ulaştığını ve İnceleme ve Dağıtım Komisyonu birinci kararın farkına varmadan konu yerin müstediye tahsis edilmesi yönünde karar aldığını, ancak daha sonra bunun farkına varan İnceleme ve Dağıtım Komisyonu müstedi lehine karar aldığı sırada kayna-ğın boş olmadığı ve tahsis yapılamayacağı kararına vardığından gerekçesini de Emare 6'da görüldüğü gibi vererek müstediye yapılan tahsisin iptali yönünde karar alındığını şahadetinde belirtmiştir.

Gerek müstedinin şahadeti ve gerekse müstedaaleyh tarafın-dan çağrılan Alibey Ahmet'in şahadetine inanmamaya herhangi bir sebep göremiyoruz. Esasen yukarıda belirttiğimiz gibi olgular açısından taraflar arasında büyük bir ihtilâf yoktur

Müstedi avukatı, Mahkemede ileri sürdüğü argümanlarında özetle; tahsisten ha-k sahibi olan müstedinin öncelikli olarak hak sahibi olduğunu, bu nedenle boş bir kaynağın icar edilmesi yönüne gidilmeden evvel tahsisten hak sahibi olan müstediye bu evin tahsis edilmesinin doğru olduğunu, aynı konut için iki karar alınmış olmasına rağme-n iptal edilmesi gereken kararın daha önce ilgili şahıs lehine alınan icar kararı olması gerektiğini ileri sürerek İskân, Topraklandırma ve Eşdeğer Mal Yasasının amaçlarına değinmiştir. Müstedi avukatı, ayrıca, iskânın ilgili birimlerinin tahsisten hak sah-ibi olan kişiler dururken boş olan kaynağı icar etmelerinin 41/77 sayılı Yasanın ilgili maddelerine aykırı olduğu da ileri sürmüştür.

Müstedaaleyhler tarafından bulunan Savcı ise Mahkemeye yapmış olduğu argümanlarında özetle; ilgili şahıs lehine alınan i-car kararının 22/87 sayılı İskân, Topraklandırma ve Eşdeğer Mal (Değişiklik) Yasası ile değiştirilen 41/77 sayılı Yasanın 40(A) maddesi uyarınca alındığını ve bu maddenin boş olan kaynağın icar edilmesi yetkisini Devlete verdiğini ileri sürmüştür. Savcı, a-yrıca, müstedi lehine tahsis kararı alındığı tarihte bu kaynağın boş olmadığı şahadetten tebellür ettiğine göre daha önce ilgili şahsa kiralandığı cihetle ikinci ve müstedi lehine alınan tahsis kararının bir hata olduğunu ileri sürerek idarenin yanlış veya- hatalı aldığı kararı daima değiştirebileceğini ve bu gibi hataları düzeltmenin idarenin bir görevi de olduğunu vurgulamıştır.

Sunulan şahadet ve yapılan argümanlar ışığında konuyu incelediğimizde ilgili şahıs lehine alınan icar kararının 22/87 sayılı İs-kân, Topraklandırma ve Eşdeğer Mal (Değişiklik) Yasası ile değiştirilen 41/77 sayılı Yasanın 40(A) maddesi uyarınca alındığı ve söz konusu madde incelendiğinde idarenin böyle bir kararı almaya yetkisi olduğu görülmektedir. Bu durumda İdarenin yasal ve geçe-rli olan bir karar aldığı ve başvuru konusu kaynağın müstediye tahsis edilmesi kararı alınırken serbest olmadığı görülmektedir. Öyle anlaşılıyor ki Daire içerisindeki irtibat eksikliğinden ilgili şahıs lehine alınan ilk karar İnceleme ve Dağıtım Komisyonun-un gözünden kaçmış ve bir hata olarak müstedi lehine konu konut için tahsis kararı alınmıştır. Hakikaten konu konutun müstediye tahsis edilmesi yönünde karar alınırken bu kaynak serbest olmadığından idarenin boş olmayan bu kaynağın tahsisi yönünde bir kara-r alması söz konusu olamaycağına göre müstedi lehine alınan tahsis kararının bir hata olduğu da açıklık kazanmıştır. İdare bu durumda doğal olarak yapılması gereken işlemi yaparak hataen alınan ikinci kararı iptal etme yönüne gitmiştir.

İdarenin alınan b-ir kararı geri alabilmesi hususunda Prof. Ernst Fortsthoff'un The Administrative Act isimli eserinin 55. sayfasında Withdrawal and Revocation başlığı altında şöyle denmektedir:

"(a) If an authority does not want to or cannot stand by an administrative ac-t any longer, it will endeavour or be obliged to concel it. The reasons for such ccancellation may be of a legal or factual nature, they may have already existed when the administrative act was made, but they may also have arisen laster. In this context th-e second possibility is of principal interest. If the rasons for cancellation had already existed at the time of the making of the act, then the ct in question is a defective administrative act, which has already been dealt with in chapter 2."

--Önümüzdeki meselede müstedi lehine alınan tahsis kararı sırasında kaynağın boş olmadığı, bu hususta önceden ilgili şahıs lehine- başka bir karar alındığı dikkate alındığında ikinci sakat bir karardı. İdarenin yukarıdaki prensip ışığında sakat olan kararı geri almaya yetkisi varolduğu açıklıkla görülmektedir. Tabiatıyle bu kurala bazı istisnalar mevcuttur. Örneğin: kişi lehine alınm-ış kararların belirli bir zaman süreci geçtikten sonra geri alınamayacağı aynı kitabın 57. sayfasında vurgulanmaktadır. Ancak ilgili şahıs lehine daha önce bir karar alındığı cihetle bu istisna kuralın bu meselede uygulanması söz konusu olmaması gerekir. K-eza aradan zaman da geçmiş değildir. İdare olgulardan görüldüğü gibi derhal harekete geçerek yapılan hatayı düzeltme yönüne gitmiştir.
-
Konuya bir başka açıdan baktığımızda müstedi lehine alınan kararın alındığı tarihte kaynak boş olmadığına göre boş olmayan bir kaynağın tahsis edilmesi de yasanın ilgili maddelerine terstir ve bu yönü ile da kanuna aykırıdır. Kanuna aykırı olan kararları-n ise daima geri alınabilceği ve hatta bu kararların geri alınmasının İdarenin bir ödevi olduğu aynı kitabın 56. sayfasında şu şekilde vurgulanmaktadır:

"(b) Illegal adminsitrative acts must be withdrawn. Such withdrawal is the legal duty of the authorit-y which had issued the illegal adminsitrative act. The administration in a constitutional state is ruled by the acts of legislature, that is, by statutes and by laws (article 20 section 3 of the Grundgesetz), and a public officer, by virtue of the law rela-ting to public officers, is personally fully responsible for the legality of his official actions (paragraph 56 section 1 BBG). This binding force of statutory legislation and law overrules all other duties and obligations."

--Tabiatıyle bu kural kişi aleyhine alınmış kararlar için geçerli olmakla beraber kişi lehine alınmış kararlar bu kurala bazı istisnalar getirmektedir.
-
Aynı kitabın 57. sayfasında lehte alınan akrarların geri alınması hakkında şu görüşlere yer verilmektedir:

"While the withdrawal of a legally defective, adverse administrative act therefore does not present any special difficulties, this is different w-ith respect to favourable administrative act. If the administration -it is argued - interferes with the legal situation crated in favour of the person concerned, the good faith of such person in the said situation and its continuation is affected. Since su-ch faith was justified, the person concerned must accordingly be protected. The consequence would, however, be that the administration would, as a rule, be prevented from withdrawing the illegal administrative act. From this point of view withdrawal appear-s only to be allowed if this is expressly ordered ot provided for by a law. Generally speaking: the rule of law is subordinated to the protection of the good faith of the person concerned."

--Ancak yukarıdaki prensip yerli içtihat kararlarında kullanılırken başvu-rularda alâkadar şahsın mevcut olduğu durumlarıda bunun uygulanamayacağı da Hasan Yolcu, Gaziköy ile KKTC Maliye ve Gümrükler Bakanlığı ve diğerleri arasındaki YİM/İstinaf: 17/90'da (-D.3/91) (Bak: s.9)'da vurgulanmıştır.

Önümüzdeki meselede müstedi lehine alınmış olan kararın geri alınmaması halinde daha önce lehine karar alınan ilgili şahsın mütezarrır olacağı dikkate alındığında müstedi lehine alınan kararın, yukarıda serdedilen pr-ensip doğrultusunda geri alınamayacağını söylemek olası değildir.

Özetle; İnceleme ve Dağıtın Komisyonunun müstedi lehine daha önce almış olduğu tahsis kararını iptal eden R-21-92-96 sayı ve 24.6.1992 tarihli kararının hatalı olmadığı görüşündeyiz ve bu -nedenlerle başvurunun redde-dilmesi gerekir.

Netice olarak yukarıdaki gerçekler ışığında başvurunun reddilmesine, oybirliği ile, karar verilir. Meselenin tüm ahval ve şeraiti dikkate alındığında masraflar hususunda herhangi bir emir verilmemesine karar v-erilir.


(N. Ergin Salâhi) (Mustafa H. Özkök) (Gönül Erönen)
Yargıç Yargıç Yargıç

28 Şubat 1995




-






-


1



-


Full & Egal Universal Law Academy