Yüksek İdare Mahkemesi Numara 182/1997 Dava No 10/2002 Karar Tarihi 26.06.2002
Karar Dilini Çevir:
Yüksek İdare Mahkemesi Numara 182/1997 Dava No 10/2002 Karar Tarihi 26.06.2002
Numara: 182/1997
Dava No: 10/2002
Taraflar: Vakıflar Örgütü ile Bakanlar Kurulu ve diğerleri
Konu: Tahsis ve/veya koçan iptali istemi - Anayasaya havale istemi -
Mahkeme: YİM
Karar Tarihi: 26.06.2002

-D.10/2002 YİM 187/97
Yüksek İdare Mahkemesinde
Anayasanın 152. Maddesi Hakkında.
Mahkeme Heyeti: Metin A. Hakkı, Mustafa H. Özkök, Seyit A. Bensen.
Davacı: Vakıflar Örgütü ve Din İşleri Dairesi, Lefkoşa
- ile -
-Davalı: 1. KKTC Başbakanı vasıtasıyle KKTC
2. KKTC Bakanlar Kurulu vasıtasıyle KKTC
3. Çalışma ve İskan Bakanlığı vasıtasıyle KKTC
4. İskan ve Rehabilitasyon Dairesi vasıtasıyle KKTC
5. Eşdeğer Tazmin Komisyonu ve/veya İskan- Encümeni
vasıtasıyle KKTC
6. Saptama, Değerlendirme ve Tazmin Komisyonu
vasıtasıyle KKTC
7. İnceleme ve Dağıtım Komisyonu vasıtasıyle KKTC
8. Tapu ve Kadastro Dairesi vasıtasıyle KKTC
9. Girne Kaza Tap-u Dairesi vasıtasıyle KKTC

İlgili Şahıs: 1. Mustafa Salih Boyacı, Lefkoşa
2. Salih M. Salih n/d Salih Mehmet Salih n/d
Salih Boyacı, Lefkoşa

A r a s ı n d a.


Davacı namına: Avukat Ergin Ulunay ve Avukat Zeki Bayram
Davalı-lar namına: Savcı Fatma Ertuğrul
İlgili Şahıslar namına: Avukat Serhan Çınar.


--------------------


A R A K A R A R

-
Metin A. Hakkı: Yukarıda ünvan ve sayısı gösterilen davanın ihtilâf konusu olmayan ve bu havalenin kökeninde yatan olguların aşağıdaki şekilde özetlenmesi mümkündür:

Davacılar 6.11.1997 tarihinde Yüksek Mahkeme Mukayyitliğinde Davalılar aleyhine do-syaladıkları yukarıda ünvan ve sayısı gösterilen dava ile aynen aşağıdaki şekilde bir talepte bulundular:
- "Davacı dava konusu Girne'de Karaağaç köyünde Belyayla
mevkiinde bulunan Pafta/Harita XIII/20 Parsel No:
215/2 Koçan No: 3774 olan taşınmazın ve/veya kilise
emlâkinin Davalılar tarafından ilgili kişi Mustafa
Salih Boyacı'-ya verilmesinin ve/veya Eşdeğer olarak
verilmesinin ve/veya kaynak paketinden verilmesinin
ve/veya kiralanmasının ve/veya tahsis edilmesinin
ve/veya "T" cetveline işlenmesinin ve/veya işbu
taşınmaz mal için ilgili kişi Mustafa Sali-h Boyacı'ya
koçan verilmesinin ve/veya işbu icraatlarla ilgili
Davalıların tüm kararlarının ve/veya işlemlerinin
ve/veya dava konusu kayıt No: 3774 olan koçanın tamamen
hükümsüz ve etkisiz olduğuna ve herhangi bir sonuç
doğura-mayacağına dair Muhterem Mahkemenin karar
vermesi."


Mezkûr davanın Davalılara tebliğini müteakip Davalılar, 30.4.1999 tarihli zabıtlara göre Mahkemeye bir beyanda bulunarak davaya Müdafaa Takriri dosyalamayacaklarını beyan etmişlerdir. -Dava 6.11.1997 tarihinde dosyalandıktan hemen sonra Davacı- Müstediler Mahkemeye dosyaladıkları tek taraflı bir ara emri istidası ile konu malın dava nihayetine kadar elden çıkarılmaması doğrultusunda bir ara emri talep etmişler ve keza davada İlgili Şahıs- bulunduğunu beyan edip o kişinin de davaya dahil edilmesini talep etmişlerdir. Yüksek İdare Mahkemesi de halen davada İlgili Şahıs No.1 durumunda olan Mustafa Salih Boyacı'yı talep mucibince davaya İlgili Şahıs olarak dahil etmiştir. Mahkeme ilâveten ta-lep olunan ara emrini de geçici olarak vermiş, bilâhare 28.5.1999 tarihinde verilen ara emri tüm tarafların muvafakatı ile kesinleşmiştir. Davaya bu şekilde dahil olan İlgili Şahıs No.1, 13.10.1999 tarihinde Mahkemeye Müdafaa Takririni dosyalamış ve davanı-n iptalini talep etmiştir.

Davanın talimatı 18.2.2000 tarihinde gerçekleştikten sonra davanın duruşması 21.11.2001 tarihinde ele alınmış, duruşma esnasında taraflar Mahkemeye evraklardan oluşan 6 adet emareyi karşılıklı muvafakat çerçevesinde ibraz- etmişler ve Davacılar tarafı Davacıların Şefik Işık isimli Emlâk Şubesi Müdürünü de tanık olarak dinlettikten sonra duruşmaya bir müddet ara verilmiş, aradan sonra Mahkeme tekrar oturduğunda Davacıların avukatları Talep Takrirlerine tadilât yapma ihtiyacı- duyduklarını ve keza duruşma neticesi ortaya çıkan durum muvacehesinde Salih M. Salih veya Salih Mehmet Salih isimli bir kişinin daha davaya İlgili Kişi veya İlgili Şahıs olarak dahil edilmesi zaruretinin doğduğunu Mahkemeye beyan edip bunu yapmak için te-hir istemişlerdir. Mahkeme de davayı tüm tarafların görüşünü aldıktan sonra 28.11.2001 tarihine ertelemiştir. Bu meyanda Davacı Müstediler aynı gün yani 21.11.2001 tarihinde dosyaladıkları ve gerek Davalılara gerekse İlgili Şahıs Mustafa Salih Boyacı'ya -tebliğ olunan çift taraflı bir istida ile, istedikleri tadilâtı yapmak ve sözü edilen Salih Mehmet Salih'i davaya İlgili Şahıs olarak dahil etmek isteminde bulunmuşlardır. Sözü edilen 21.11.2001 tarihli istida duruşma olarak Mukayyitlikçe 26.11.2001 tarih-ine tayin edilmiş, 26.11.2001 tarihinde Davalı-Müstedaaleyhleri Mahkemede temsil eden Savcı, istida mucibince talep olunduğu şekilde emir verilmesine itirazlarının olmadığını Mahkemeye beyan etmiş, İlgili Şahıs No.1 ise 21.11.2001 tarihli istidaya itirazna-me dosyalayacağını beyan ettikten sonra istidanın duruşması 28.11.2001 tarihine ertelenmiş ve İlgili Şahıs No.1'e itirazname dosyalaması için fırsat verilmiştir. İlgili Şahıs No.1, 27.11.2001 tarihinde avukatının yemin varakası ile desteklenen itirazını d-osyalamıştır. 28.11.2001 tarihli oturumda esas davanın duruşması 21.11.2001 tarihli istidanın neticesine dek ertelenmiştir. 28.11.2001 tarihli oturumda ve 21.11.2001 tarihli istidanın duruşmasında daha önce Davacı-Müstediler namına şahadet veren Davacılar-ın Emlâk Şubesi Müdürü Şefik Işık, Mahkemede tekrar şahadet vermiş ve istida mucibince emir verilmesini talep etmiştir. Davalı-Müstedaaleyhler herhangi bir tanık dinletmemiş bilâkis istida mucibince emir verilmesine itirazları olmadığını beyan etmiş, İlgi-li Şahıs No.1 ise tanık çağıracağını beyan ederek kısa bir tehir talep etmiştir. Kendisine kısa bir tehir verildikten sonra Mahkeme tekrar oturduğunda İlgili Şahıs No.1 tanık çağırmadan vazgeçmiş ve neticede taraflar hitabelerini yaptıktan sonra Mahkeme i-stidayı karar için bilâmüddet ertelemiş ve 21.12.2001 tarihinde kararını vererek inter alia Salih Mehmet Salih'in Davacı-Müstedilerin talebi doğrultusunda İlgili Şahıs No.2 olarak davaya dahil edilmesine emir ve izin vermiştir.

Mahkemenin 21.12.2001 -tarihli ara kararı doğrultusunda Salih Mehmet Salih İlgili Şahıs No.2 olarak davaya dahil edilmiş o da Müdafaa Takririni dosyaladıktan sonra davanın ikinci talimatı da 15.5.2002 tarihinde yapılmış ve davanın bırakıldığı yerden duruşmasına geçilmiştir.

- Yarı dinlenmiş durumda bulunan davanın duruşması başladığında İlgili Şahıs No.2, Davacıların davasının emare 2 olarak Mahkeme önünde bulunan 6358 sayılı ve 6.3.1975 tarihli bir Bakanlar Kurulu kararına istinad ettiğini, bu kararın da Anayasanın, Başlangı-ç, 1, 7, 8, 131, 159(2) ve (5) ve geçici 1. maddesinin (2) ve (5) fıkralarına aykırı olduğunu, konunun bu davanın sonuçlanmasında etken olduğunu iddia edip Anayasanın 148(1) maddesine istinaden meselenin Anayasa Mahkemesine havalesini talep etmiştir. Dava-cıların avukatları ise, bu havaleye itiraz etmiş, Mahkemede sürpriz ile karşılaştıklarını beyan ettikten sonra itirazlarını formüle etmek için Mahkemeye biraz zamana ihtiyaçları olduğunu söylemiş ve Mahkeme de Davacıların itirazını dinlemek amacı ile duruş-mayı 22.5.2002 tarihine ertelemiştir. Mahkeme 22.5.2002 tarihinde tekrar oturduğunda Davacıların avukatı havaleye ilişkin itirazlarını Mahkemeye açıklamıştır. Davacıların, İlgili Şahıs No.2'nin havale istemine itirazını 2 başlık altında toplamak mümkündü-r:
1) İlgili Şahıs No.2, Anayasanın 148(1) maddesine istinaden
bu havale talebini yapamaz, çünkü Mahkeme önünde emare 2
olarak duran Bakanlar Kurulu kararı herkese şamil genel
bir karar değildir. Anayasamızın 148(1) maddesine
istinaden havale -istemi bir idari karar olduğunda, bunun
münferid bir idari karar değil de herkese şamil genel
nitelikli bir karar olması gerekmektedir. Halbuki
önümüzdeki meseledeki emare 2 Bakanlar Kurulu kararı genel
bir karar olmayıp münferid bir karardır,- dolayısıyla
Anayasanın 148(1)'e istinaden Anayasa Mahkemesine havale
talep edilemez.

2) Sözü edilen emare 2 karar bu davanın karara bağlanmasında
etken değildir, dolayısıyla havale talebi yersizdir.

Davalıları Mahkemede temsil eden Savcı a-ynen Davacıların itirazına katılmış, Davacıların itirazlarını benimsemiş, ve İlgili Şahıs No.2'nin havale isteminin reddolunmasını talep etmiştir. İlgili Şahıs No.2 ise, havale isteminde ısrar etmiştir. Netice olarak Mahkeme yapılan iddiaları değerlendirm-ek amacı ile davayı, karar için bilâmüddet ertelemiştir.

Mahkemenin karar vermesi gereken konu teknik ve yasal bir noktadan ibarettir. Mahkeme karar verirken Anayasanın 148(1) maddesinde yer alan "karar" sözcüğünü tefsir ederek havale istemini sonuç-landırmak durumundadır. Bunu yaparken muhakkak ki geçmiş içtihatlardan yararlanmak yerinde olacaktır.

Anayasanın 148(1) maddesi aynen şöyledir:

"(1) İstinaf işlemleri de dahil olmak üzere,
herhangi bir mahkeme işlemindeki bir tar-af,
bu işlemin herhangi bir safhasında bu
işlemdeki uyuşmazlık konularından herhangi
birinin karara bağlanmasında etkisi olabilen
herhangi bir yasanın veya kararın veya
sözkonusu yasa veya kararın herhangi -bir
kuralının Anayasaya aykırılığını ileri
sürebilir ve bunun üzerine, mahkeme bu
konuyu, Anayasa Mahkemesine sunar ve bu
konu hakkında Anayasa Mahkemesince bir karar
verilinceye kadar sözkonusu iş-lemi durdurur.

Ancak Anayasa Mahkemesince herhangi bir
yasanın veya kararın veya sözkonusu yasa veya
kararın herhangi bir kuralının Anayasaya
aykırılığı konusunda aynı veya benzeri bir
konuda daha önce- karar verilmişse, mahkeme
konunun Anayasa Mahkemesine iletilmesinin
reddine karar verebilir".

Anayasamızın yukarıda alıntısı yapılan 148(1) maddesinde yer alan "karar" sözcüğü hiçbir vesile ile KKTC Anayasa Mahkemesi tarafından b-ugüne kadar tefsir edilmemiştir. Bir başka deyişle taraflardan herhangi birisi bize bunun tersine, içtihat göstermedikleri gibi, bu kararın hazırlanmasında bizim yaptığımız araştırmada da direkt bu nokta üzerinde herhangi bir karara rastlamadık.

A-nayasamızın 148(1) maddesinde yer alan hükmün, 1975 Kıbrıs Türk Federe Devleti Anayasasının 114(1) maddesinde de yer aldığı bilinen bir gerçektir. Önümüzdeki havaleyi karara bağlamak için bize yardımcı olabilecek herhangi bir Anayasa Mahkemesi kararı madd-e 114'de yer alan 'karar' sözcüğünün tefsiri ile ilgili olarak da yoktur. Dolayısıyle daha da geriye gitmeyi uygun gördük. Anayasamızın 148(1) maddesinde yer alan hükmün 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasasında da, 144(1) maddesinde yer aldığı malûmdur. 196-0 Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasasının 144(1) maddesinin İngilizce metni aynen şöyledir:

"1. A party to any judicial proceedings, including
proceedings on appeal, may, at any stage thereof, raise
the question of the unconstitutionality of an-y law or
decision or any provision thereof material for the
determination of any matter at issue in such proceedings
and thereupon the Court before which such question is
raised shall reserve the question for the decision of
-the Supreme Constitutional Court and stay further
proceedings until such question is determined by the
Supreme Constitutional Court".


- Türkçe metni ise aynen aşağıdaki şekildedir:

"1. Herhangi bir mahkeme muamelesindeki bir taraf,
istinaf muameleleri dahil olmak üzere, bu muamelenin
herhangi bir safhasında bu muameledeki uyuşmazlık
konularından herhangi birini-n karara bağlanmasında
tesiri olabilen herhangi bir kanunun veya kararın
veya onun herhangi bir hükmünün Anayasaya aykırılığı
meselesini ileri sürebilir ve bunun üzerine, kendisine
karşı böyle bir mesele ileri sürülen mahkeme, bu
m-eseleyi kararını vermek üzere Yüksek Anayasa
Mahkemesine sunar ve bu mesele hakkında Yüksek
Anayasa Mahkemesince bir karar verilinceye kadar
bu muameleyi durdurtur".


Yukarıda alıntısı yapılan bu maddelerdeki "decision" veya Türkçesi "-karar" sözcüğü, 1960'da kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti Yüksek Anayasa Mahkemesi tarafından birkaç vesile ile yorumlanmıştır.
(Bak: 1) The Republic v.Nicolas Pantopıou Loftis, 1 RSCC, 30.
2) The Mayor, The Duputy Mayor, The Municipal Councillors and The Townsme-n Of Famagusta v. Damianos Stylianou Of Famagusta 2 RSCC, 30.
3) Police v. Georghios D. Liveras Of Nicosia 3 RSCC,65).

Bu içtihatları mutadis mutandis önümüzdeki havale istemine uygulayacak olursak, Anayasamızın 148(1) maddesine istinaden bir Alt Ma-hkemenin Anayasa Mahkemesine bir idari kararın Anayasaya aykırı olup olmadığının karara bağlanabilmesi amacı ile havale yapabilmesi için, ilgili kararın sadece kişiyi ilgilendiren münferid bir karar olmaması, ancak daha geniş kapsamlı, kamuyu ilgilendiren -bir idari karar olması gerekmektedir. İlgili karar kişiyi ilgilendiren münferid bir karar ise, kendini mağdur hisseden kişinin takip edeceği usul Anayasanın 152. maddesinde düzenlendiği şekilde olmalıdır. Bu prensip yukarıda referansı verilen Damianos St-ylianou davasında zamanın Yüksek Mahkemesi tarafından şöyle kaleme alınmıştı:

"The word 'decision' in the phrase 'any law or
decision or any provision thereof' in paragraph
I of Article 144 has already been interpreted by
this cour-t ......... as including a decision of
an executive or administrative nature binding on
a court of trial ........... Such a 'decision'
under Article 144 must be a decision of general
application and not one concerning only the
- particular facts of one single case. In the
latter instance the remedy open to a person
affected thereby is directly under Article 146
and not indirectly under Article 144." (Bak: RSCC 2:33)


Havalesi istenen karar sadece ö-nümüzdeki davada İlgili Şahıs No.2 durumunda bulunan kişiyi mi ilgilendirir? Bunun cevabı "Hayır" olmalıdır çünkü önümüzde emare 2 olarak duran Bakanlar Kurulu kararı içtihatlarımıza göre bile (Bak: YİM İstinaf 7/88 (D.5/99) ve YİM 190/92 (D.21/95)) bugü-ne kadar iki vatandaşa daha uygulanmıştır. Üstelik karar Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti bölgesi içinde 1974 öncesi bulunan tüm kilise mallarına şamildir ve KKTC'de ikamet eden en azından tüm eşdeğercileri ilgilendiren bir karardır. Dolayısıyla genel mahiy-ette bir karar olduğu ve toplumumuzu yakından ilgilendirdiği görüşündeyim. Genel uygulanan bir karar olması hasebi ile de Anayasanın 148(1) maddesine istinaden önümüzdeki davaya etken olması halinde Anayasa Mahkemesine havale edilebilecek bir karardır.

- Davanın karara bağlanmasına etken midir? Gerek Davacıların gerekse Davalıların iddiasına göre etken değildir. Ben bu görüşün doğru olduğuna ikna olmadım. Emare 2 Bakanlar Kurulu kararı Davacıların davasının temel taşını oluşturur. Şayet bu karar An-ayasa Mahkemesince Anayasanın herhangi bir maddesine aykırı bulunursa, kanımca Davacıların davasının temel taşı gider ve Davacılar davayı kaybetmekle karşı karşıya kalırlar, dolayısıyle davanın karara bağlanmasında etkendir.

Netice olarak Davacılar-ın ve Davalıların İlgili Şahıs No.2'nin havale istemine itirazlarının reddedilmesi, Anayasanın 148(1) maddesi altında konunun Anayasa Mahkemesine havale edilmesini uygun görür, aşağıdaki şekilde emir verilip, davanın da Anayasa Mahkemesinin kararına dek sü-resiz ertelenmesi taraftarıyım.

Anayasa Mahkemesine bu havale ile yöneltilmesi gereken soru şudur:

Emare 2 olarak Mahkememiz önünde duran 6358 sayılı ve 6.3.1975 tarihli Bakanlar Kurulu kararı Anayasanın:

Başlangıç, 1,7,8,131,159(2)ve(5) -ve geçici 1. maddesinin (2)ve(5)paragrafları veya herhangi birine aykırı mıdır?


Seyit A. Bensen: Sayın Yargıç Metin A. Hakkı'nın kararını önceden okuma fırsatım oldu. Bu davadaki olgular Sayın Yargıcın kararında özetlediği gibidir. Bilindiği gibi, havale- konusu Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Anayasası'nın 148. maddesinde hükme bağlanmıştır. Bu madde ise aynen şöyledir.

" 148(1) İstinaf işlemleri de dahil olmak üzere,
herhangi bir mahkeme işlemindeki bir taraf, bu
işlemin herhangi bir safhasında bu -işlemdeki
uyuşmazlık konularından herhangi birinin karara
bağlanmasında etkisi olabilen herhangi bir
yasanın veya kararın veya söz konusu yasa veya
kararların herhangi bir kuralının Anayasaya
aykırılığını ileri sürebilir ve bunun üzeri-ne,
mahkeme bu konuyu, Anayasa Mahkemesine sunar ve
bu konu hakkında Anayasa Mahkemesince bir
karar verilinceye kadar sözkonusu işlemi
durdurur.

Ancak Anayasa Mahkemesince herhangi
bir yasanın veya kararın veya söz konusu yasa
- veya kararın herhangi bir kuralının Anayasaya
aykırılığı konusunda ayni veya benzeri bir
konuda daha önce karar verilmişse, mahkeme
konunun Anayasa Mahkemesine iletilmesinin
reddine karar verebilir."

Bu davada Anaya-sa'ya aykırılığı ileri sürülen emare 2 Bakanlar Kurulu kararının Anayasa'ya aykırı olup olmadığı konusunda Anayasa Mahkemesinin daha önce vermiş olduğu herhangi bir kararı bulunduğu hususunda huzurumuzda hiç bir iddia yoktur. Bu durumda sadece etkenlik ko-nusunda karar verilmesi gerekecektir. Anayasaya aykırılığı ileri sürülen emare 2 Bakanlar Kurulu kararının bu davadaki uyuşmazlık konularının karara bağlanmasında etkisi olması gerekir. Acaba emare 2 Bakanlar Kurulu kararı bu davanın karara bağlanmasında e-tken midir? İlgili Kişi No.2, dava konusu emare 2 Bakanlar Kurulu kararının bu davadaki konunun karara bağlanmasında etken olduğunu ileri sürerek konunun Anayasa Mahkemesine havale edilmesini talep etmiştir. Davacı ise konu Bakanlar Kurulu kararının münfer-id bir karar olduğunu ve kamuyu ilgilendiren genel bir karar olmadığını, bu nedenle davanın karara bağlanmasında etken olmadığı iddiasında bulunarak havalenin yapılmasına karşı çıkmıştır. Davalılar da Davacının iddialarına katılmışlardır. Emare 2 Bakanlar- Kurulu kararı Sayın Yargıç Metin A. Hakkı'nın belirttiği gibi davanın karara bağlanmasında etken olduğu görüşüne ben de katılmaktayım. Ancak Anayasamızın 148(1) maddesine istinaden bir idari kararın Anayasa'ya aykırı olup olmadığını karara bağlanabilmesi -amacı ile Anayasa Mahkemesine havale yapılabilmesi için ilgili kararın sadece kişiyi ilgilendiren münferid bir karar olmaması ve kamuyu ilgilendiren bir idari karar olması gerektiği yönündeki yoruma veya görüşe katılmıyorum. Anayasa'nın 148(1) maddesinde g-eçen "karar" sözcüğünün yürütme organının kararlarını da kapsadığı açıktır. Gör: The Republic v. Nicolas Loftis, 1 R.S.C.C, 30. Anayasa "karar" sözcüğünü kamuyu ilgilendiren genel veya kişiyi ilgilendiren münferid bir karar olarak tanımlamamıştır. Anayasan-ın 149. maddesi Anayasanın herhangi bir kuralını yorumlamak münhasır yetkisini Anayasa Mahkemesine vermiştir. Bu yetkiyi sadece Anayasa Mahkemesi kullanabilir, diğer Mahkemeler Anayasayı uygular, fakat herhangi bir maddesini yorumlayamaz. Yorum yetkisi Ana-yasa Mahkemesine verildiğine göre Anayasanın 148(1) maddesinde geçen "karar" sözcüğünü yorumlamak Yüksek İdare Mahkemesinin yetkisi dahilinde değildir.

Bu durumda bir Mahkeme işleminde uyuşmazlık konularının karara bağlanmasında etkisi olabilen yasa vey-a kararın veya söz konusu Yasa veya kararın herhangi bir kuralının Anayasaya aykırı olduğu savı ile ilgili bir sorunun ortaya çıkması halinde bunun ilgili Mahkeme tarafından Anayasa Mahkemesine sunulması gerekir. Nitekim zamanın Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasa -Mahkemesinin görüşü de bu yönde idi. Gör: The Republic v. Loftis 1, R.S.C.C, 30. The Republic v. Zacharia, 2 R.S.C.C. 1. Polides v. The Republic, 3, R.S.C.C. 13.

Yukarıdaki görüşlerime bağlı olarak, davanın Anayasa Mahkemesine havalesi ile ilgili Sayın -Yargıç Metin A. Hakkı'nın vardığı neticeye katılırım.

Mustafa H. Özkök: Sayın Metin A. Hakkı ve Sayın Seyit A. Bensen'in kararlarını daha önceden okuma fırsatı buldum. Seyit A. Bensen'in kararında belirttiği gerekçelere bağlı olarak Sayın Metin A. Hak-kı'nın kararında vardığı sonuca katılırım.

Metin A. Hakkı: Netice olarak oybirliği ile ve farklı
gerekçelerle konunun Anayasa Mahkemesine havale edilmesi uygun görülür ve bu doğrultuda emir verilir. Davanın duruşması da Anayasa Mahkemesinin kararına dek- bilâmüddet ertelenir.

Aşağıdaki soru karara bağlanmak üzere oybirliği ile Anayasa Mahkemesine iletilir:-

Sorulan soru şudur:

Emare 2 olarak Mahkemenin önünde duran 6358 sayılı ve 6.3.75 tarihli Bakanlar Kurulu kararı Anayasanın:

- Başlangıç, 1,7,8,131, 159(2)(5) ve yine Anayasanın geçici 1. maddesinin (2)(5) paragrafları veya herhangi birine aykırı mıdır?


Metin A. Hakkı Mustafa H. Özkök Seyit A. Bensen
Yargıç Yargıç Yargıç


2-6 Haziran 2002





















































-



13






Full & Egal Universal Law Academy