Yüksek İdare Mahkemesi Numara 181/1989 Dava No 13/1990 Karar Tarihi 23.03.1990
Karar Dilini Çevir:
Yüksek İdare Mahkemesi Numara 181/1989 Dava No 13/1990 Karar Tarihi 23.03.1990
Numara: 181/1989
Dava No: 13/1990
Taraflar: Eruz Hıfzıoğlu ile Kamu Hizmeti Kom. Vd
Konu: Nakil kararının iptali istemi
Mahkeme: YİM
Karar Tarihi: 23.03.1990

-D.13/90 YİM 181/89

Yüksek İdare Mahkemesi Olarak Oturum Yapan
Yüksek Mahkemede
Yargıç Metin A. Hakkı huzurunda.
Anayasanın 152. maddesi hakkında.

Müstedi: Eruz Hıfzıoğlu, -c/o Ticaret Dairesi, Lefkoşa.
ile
Müstedaaleyh: 1. KKTC Kamu Hizmeti Komsiyonu vasıtasıyle KKTC.
2. KKTC Ticaret ve Sanayi Bakanlığı vasıtasıyle KKTC.
A r a s- ı n d a.

Müstedi namına: Hüseyin Celâl
Müstedaaleyh namına: Ali Fevzi Yeşilada


Yasa Maddesi: 7/79 sayılı Kamu Görevlileri Yasasının 76 maddesi, KKTC Anayasasının 115. maddesi ve 16/81 sayılı Genel Kadro Yasasının 6 ve 7. maddeleri.

İstemin Özeti: Müst-edinin Lefkoşa Ticaret Dairesinden Güzelyurt Ticaret ve Sanayi Dairesine nakledilmesine ilişkin Müstedaaleyh kararının tamamen hükümsüz ve etkisiz olduğuna ve herhangi bir sonuç doğurmayacağına karar verilmesi istemi.

OLAY: Müstedi kıdemli idare memurudur-. Hizmet yararına olduğu gerekçesi ile Lefkoşa Ticaret ve Sanayi Dairesinden Güzelyurt Ticaret ve Sanayi Dairesine nakledildi. Müstedi bu naklin hizmet yararına değil de şahsını cezalandırmak için yapıldığını iddia ederek işbu başvuruyu dosyaladı.

SONUÇ: -Başvuru konusu nakilde, naklin gerçekleşmesi için öne sürülen sebepler ve nakil kararı, kendi başına yeterince sebep içermektedir.
Başvuru reddolunur.


Atıfta Bulunulan Yargısal İçtihatlar:
YİM/İstinaf 31/89.
Ahmet Necati v. The Republic of Cyprus Thr-ough The Chief Customs Officer Famagusta, Vol.2 R.S.C.C. sayfa 78.
Rallis v. The Greek Communal Chamber 5 R.S.C.C. 11-18.




H Ü K Ü M

Yukarıda ünvan ve sayısı gösterilen başvuruda Müstedi, 7.11.1989 tarihinde Mahkemeye dosyaladığı başvurusu ile:

"A. M-üstedaaleyhler tarafından alınan ve Müstedinin 23.10.1989 tarihin-den itibaren Lefkoşa Ticaret Dairesinden Ticaret Dairesi Güzelyurt Şubesine nakledilmesine ilişkin olup birinci Müstedaaleyhin P 2535 sayı ve 11.10.1989 tarihli yazısında mündemiç kararının -ve/veya işleminin tamamen hükü-m-süz ve etkisiz olduğunu ve herhangi bir sonuç doğurmayacağını emreyleyen bir hüküm."

verilmesini talep etmektedir.

Müstedaaleyhler ise 4.12.1989 tarihinde Mahkemeye dosyaladıkları bir itirazname ile mezkûr başvuruya itiraz etmişlerdir. Başvurunun duruşm-ası 25.12.1989 tarihinde başlamış ve 26.11.1990 ve 20.2.1990 tarihlerinde devam ederek hitam bulmuş ve karar için bilâ müddet ertelenmiştir.

Duruşma sırasında taraflar, Mahkemeye dosyada mevcut 13 adet emareyi ibraz etmişler, buna ilâveten, önümde Tanıtm-a 'A' olarak duran ve emare yapılmayan bir de yasa tasarısı bulunmakta ise de bu emare yapılmadığı cihetle kanımca bir değer taşımamaktadır. Duruşma esnasında Müstedi, kendisi de şahadet vermiştir. Ayrıca kendi tanığı olarak Mahkemeye, halen Ticaret Daires-i Müdürü olan Kâni Abdullah'ı, Kamu Hizmeti Komisyonu Üyesi Mustafa Raif Birman'ı ve Ticaret ve Sanayi Bakanı Ömer Demir'i de tanık olarak dinlet- miştir.

Müstedaaleyh tarafı ise hiçbir tanık dinletmemiş sadece Müstedinin çağırdığı tanıkları kendi açısın-dan uygun gördüğü oranda sorgulama ile yetinmiştir. Müstedinin başvurusunda öne sürdüğü iddialara göre nakledildiği Güzelyurt Ticaret Dairesi şubesinde kendi uzmanlık alanına giren iş olmadığını, Güzelyurt'taki Dairenin işlerinin yürümesi için özellikle ke-ndisinin hizmetlerine ihtiyaç olmadığını 1'inci Müstedaaleyhin de 2'inci Müstedaaleyhin nakil talebine uygun Müstediyi Güzelyurt'a nakletme kararını alırken bu naklin hizmet yararına olup olmadığını ya hiç araştırmadığını veya yeterince araştırmamış olduğu-nu öne sürmüş ve bu nedenle alınan nakil kararının herhangi bir geçerli gerekçeden yoksun olduğunu iddia etmiştir. Müstedi, ilâveten başvurusunda Güzelyurt'a nakledilirken şahsının ve ailesinin karşılaşacağı güçlükleri Müstedaaleyhlerin nazarı itibara alma-mış olduğunu da iddia etmiştir. Müstedi, ayrıca Mahkemede verdiği şahadet esnasında Bakanın, kendisinin Güzelyurt'a naklini isterken bunun aslında hizmet yararı için değil de, şahsını cezalandırmak için olduğunu da söylemiştir. Şöyle ki; Ticaret ve Sanayi -Bakanı ile Alpay Durduran'ın Bakana saldırırken Ticaret ve Sanayi Dairesinden Müstediden elde ettiği bilgilerle Bakana saldırdığını, bakanın yanlış değerlendirme sonucu kendisinden şüphele-nip sırf cezalandırmak amacı ile Güzelyurt'a naklini istediğini idd-ia etmiştir. Müstedi, duruşma esnasında Mahkemede verdiği şahadetinde, alternatif olarak, Ticaret Dairesinin Güzelyurt şubesine bir Kıdemli Ticaret memuru gönderilmesi gerekiyorsaydı oraya kendisi yerine halen Gaziveren'de ikamet eden ve Lefkoşa'da görev- yapan, Müstedi ile aynı statüde bulunan Münüre Olgun'un gönderilmesinin kendi açısından daha uygun olacağını ve bunun yapılması halinde kendinin de mağdur olmayacağını söylemiştir. Mustafa Raif Birman da bunun bir çözüm olabileceğini belirtmiştir. Ancak b-öyle bir nakil yapılması halinde bu nakil ile etkilenecek olan Münüre Olgun önümde şahadet vermemiştir. Dolayısıyle onun bu konudaki görüşleri önümde olmadığından böyle bir nakli benimseyip benimsemeyeceği belli değildir.

Müstedaaleyhler tarafı, Müstedin-in iddialarının tam tersine önümde Emare 1 yazıda da görüldüğü gibi Müstedinin Güzelyurt'a nakli kararının hizmet yararına olduğunu, Sanayi ve Ticaret Bakanlığının Ticaret Dairesinin Güzelyut şubesinin daha genişletilmesine olanak vermek ve Güzelyurt'ta mu-kim vatandaşın hizmeti ayağına götürmek için bu naklin yapıldığını iddia etmiş ve ilgili nakile paralel olarak Mağusa'ya da bir memurun aynı nedenle nakledildiğini iddia etmiştir. Müstedaaleyh tarafı iddialarına devamla Müstedinin Dairenin Lefkoşa merkezde-n Güzelyurt şubesine nakli ile, ticaret alanındaki kırtasiyecilik azalırken, muamelelerin süratleneceğini hatta şahirlerarası trafiğin azalmasına dahi katkıda bulunmuş olacağını da iddia etmiştir.

Şunu vurgulamakta yarar vardır ki Müstedinin cezalandırıl-mak amacı ile Güzelyurt'a nakledildiği iddiası, sadece kendinin verdiği ve zabıtlarda görülen şahadetinde mevcuttur. Bu iddiasını tayid edecek önümde herhangi başka bir şahadet yoktur. Özellikle kendi tanığı olarak Mahkemede şahadet veren Ticaret Dairesi M-üdürü Kâni Abdullah Kamu Hizmeti Komisyonu Üyesi Mustafa Raif Birman ve Ticaret ve Sanayi Bakanı Ömer Demir bunun esas olarak Emare 1'de görüldüğü gibi hizmet yararına ve vatandaşın ayağına hizmet götürmek için yapıldığı hususu üzerinde ısrarla durmuştur. -Bu şahitler Müstedinin kendi şahitleri olarak önümde şahadet verdiklerine göre ve hasım şahit (hostile witness) olmadıklarına göre şahadetleri Müstedinin kendi davasını bağlar ve Müstedinin kendi şahadetine ters düştüğü oranda da Müstedinin kendi şahadetin-i çürütür. Üzerinde fazla durmak istemediğim ancak sırf tabloyu tamamlamak amacı ile kararda yer vemeyi uygun gördüğüm Müstedinin birkaç iddiası daha vardır ki, bunlar Güzelyurt'ta kendi çapında iş olmadığı ve hatta oturacak masası bulunmadığı doğrultusund-a Mahkemede verdiği şahadettir. Şuna değinmekte yarar vardır ki, kamu hizmetinin bazı kesimlerde, örneğin Mahkemelerde, gerek oda, gerek masa gerek iyi hizmet vermek için gerekli eşyaların, arzu edilen düzeyde olmadığı bir gerçektir. Ama bu eksiklikler per-sonelle ilgili olarak yapılan nakilleri etkilemez ve etkilememesi gerekir. Çünkü bu tip iddialara yalnız başına müsbet karşılanırsa kamu düzeni neye varır? Bu hususta bir yorum yapmak istemem. Ancak olanaklar nisbetinde muhakkak ki memura içinde iyi çalışı-lacak bir zemin ve maaş verilmelidir. Müstedi tarafı duruşma nihayetinde Mahkemede yaptığı hitabede esas olarak bu başvuruda talep edildiği doğrultuda emir alma durumunu 3 hukuki nedene dayandırmıştır. Bu başvuruyu karara bağlamak için bunları teker teker- incelemek gerekir. Müstedinin iddialarını şöyle özetlemek mümkündür:

1. Anayasanın 115. maddesi, dairelerin ve bütün hizmet birimlerinin kuruluş, görev ve yetkilerinin yasa ile düzenlenmesini öngörmekle birlikte Ticaret ve Sanayi Bakanlığı personelinin, -kur-uluş, görev ve yetkilerini düze-nleyen bir yasa henüz mevcut değildir. Buna göre, Güzelyurt'taki şube yasa ve mevzuata istinaden kurulmadığına gör-e- Müstedinin yasal olmayan bir şubede görev ifa etmesini ve oraya naklolunmasını öngören karar geçersizdir.

2. Müstedi 7/79 sayılı Yasanın 76. maddesine istinaden Güzelyurt'a nakil olunmuştur. Mezkûr yasada nakiller için uygulanacak kriterler sıralanmakt-adır. Ancak Müstedi, Güzelyurt'a nakil olunurken bu maddenin öngördüğü tüm kriterler ya Müstedaaleyhler tarafından göz önünde bulundurulmadı veya tüm bilgiler önlerinde değildi.

3. Emare 2 olarak Mahkemeye ibraz olunan esas nakil kararı yeterince sebep g-östermemektedir ve bu nedenle dahi mezkûr karar geçersiz kabul olunmalıdır.

Müstedaaleyh tarafı ise bu tezlerin tümünü de reddetmektedir.

Bu istidanın kökeninde yatan ve başvurunun olgularını oluşturan gerçekler arasında taraflar arasında başvurnun kar-ara bağlanmasında gerekli esasa müteallik bir ihtilâf olduğunu gözlemlemedim. Şöyle ki, ihtilâf konusu olmayan olgulara göre Müstedi, 1.6.1972 tarihinde kamu görevine başlamış ve 1.12.1975'den beridir halen işgal ettiği Kıdemli Sanayi ve Ticaret Memuru sı-fatıyle kamu görevini sürdürmektedir. Yine ihtilâf konusu olmayan olgulara göre Müstedi, Güzelyurt'a nakil olduğu tarihe kadar hep Lefkoşa'da merkezde görev ifa etmiştir. Müstedi, evli ve en büyüğü 19 yaşında en küçüğü 13 yaşında olmak üzere 3 çocuk babası- olup Lefkoşa'da malûl gazi sıfatıyle kendine tahsis edilen bir evde ikamet etmeketdir. Müstedi 1974 Barış Harekâtı sırsında ayağından yaralanmış malûl gazidir. Ancak ayağındaki yaralanma normal olarak giyinmiş olduğu zaman dışa aksetmez ve topallama gibi -sakatlığı da yoktur. Nitekim tüm duruşma esnasında Müstedi baştan sona kadar duruşmayı takip etmiş ve hatta şahadetini ayakta durarak vermiştir. KKTC'de Müstedi ile ayni kategoride hizmet yapan Müsetdi dahil, 5 Kıdemli Ticaret Memuru vardır ki, bunların ha-len biri Güzelyurt'da görev yapmaktadır. Müstedi halen Güzelyurt Ticaret Dairesi şubesinde en kıdemli memurdur.

KKTC Anayasasının, "Daire ve Hizmet Birimlerinin Kuruluşu" başlığını taşıyan 115. maddesi sarih olup maddede aynen şöyle denmektedir:-

-"Dairelerin ve Hizmet Birimlerinin kuruluşu, görev ve yetkileri yasa ile düzelendir."
-
Ancak bu madde yalnız başına okunmamalıdır. İlgili madde, Anayasanın diğer maddeleri ve yürürlükte bulunan diğer mevzuat ile birlikte okunduğunda Müstedinin iddia ettiği tezi paylaşmak mümkün değildir.

Müstedinin görev yaptığı Ticaret Dairesi, KKTC Anay-asası yürürlüğe girmezden önce kurulmayıp da, yeni Anayasa yürülüğe girdikten sonra kurulmuş olsaydı Anayasanın öngördüğü yasalarla kurulmadığı hususu bir ağırlık kazanabilirdi. Ancak Anayasa yürürlüğe girmezden önce yayınlanmış olan 16/81 sayılı Genel Kad-ro Yasası ve ona ekli cetvele bakıldığında (Bak Resmi Gazete EK-1, sayı 26, 10 Nisan 1981, Sayfa 583-629 bilhassa 16/81 sayılı yasanın 6 ve 7. maddeleri ile yasaya EK-1 cetvel, Sayfa 596) Yasal olarak Müstedinin halen görev ifa ettiği Ticaret Dairesi diye -bir dairenin olduğu sarihtir. KKTC Anayasası yürülüğe girmekle eskiden kurulan Devlet daireleri yasallığını yitirmiş değildir. Ancak, gerek Müstedinin kendisi gerekse Kamu Hizmeti Üyesi Mustafa Raif Birman'ın şahadetiyle Ticaret ve Sanayi Bakanı Ömer Demi-r'in şahadetinde söylediklerine göre Ticaret ve Sanayi Dairesi ile ilgili ve mevcut Daireyi geniş-letmeyi öngören özel bir yasa tasarısı da halen Mecliste olup, yakın bir zamanda yasalaşması beklenmektedir. Önümde Emare 13 olarak duran bu yasa tasarısındak-i bu taslağa göre de Güzelyurt'ta bu daire için bir Kıdemli Ticaret Dairesi Memurunun görev ifa etmesi öngörülmektedir Dolayısıyle, Müstedinin yasal dayanağı hiç olmayan bir dairenin bir şubesinde sırf cezalandırılmak amacı ile ve kötü niyetle görevlendiri-ldiği iddiası varit olamaz. A Fortiari 7/79 sayılı değiştirilmiş şekli ile Kamu Görevlileri Yasasının "tefsir" maddesi olan 3. maddesine hizmet birimi, Bakanlıklar yanında, Bakanlıklara bağlı veya bağımsız daire ve kuruluşları ve bu daire ve kuruluşlar içi-nde alt hizmet birimi olarak yer alan şubeleri de içine alacak şekilde iade edilmektedir.

Netice olarak Güzelyurt'ta, Müstedinin iddia ettiği gibi hiç bir yasal dayanağı olmayan ve bir boşluk içinde (legal vacum) bir Ticaret Dairesi şubesinin olduğu görü-ş ve iddiasına katılmak olanaksızdır.

Müstedinin 2. iddiasına gelince, başlığı ve yan başlığı, yer değiştirmekle ilgili olan 7/79 sayılı Yasanın 76. maddesi, Kamu Görevlilerinin nakilleri ile ilgili uyulması gereken kriterleri sıralamaktadır. Buna göre b-ir kamu görevlisinin bağlı olduğu kurumun başkanı uygun görmesi halinde bir memuru taşradan merkeze veya merkezden taşraya naklini, hizmet yararına olduğu gerekçesi ile isteyebilir ve Kamu Hizmeti Komisyonu da gerekli inceleme ve araştırmayı yaptıktan sonr-a istemi uygun görürse gerekli nakli yapar, ilgili yasa maddesinden görülebileceği gibi bu naklin gereçekleştirilmesine bu madde imkân vermektedir. Bu başvuruda
önümdeki şahadetin ağırlığını oluşturan ve bilhassa Emare 1, 2 ve 12 ile teyid edilen Müstedini-n Lefkoşa'dan Güzelyurt'a naklinin Sanayi ve Ticaret işlemle-rinin daha düzenli bir sisteme oturması, bu safhada daha iyi hizmet verilmesi ve Kazalardaki şubelerin genişletilmesi, yetkilendirilmesi ve buradaki sorumluluk-ların yüklenilebilmesi için ve keza- hizmetin daha iyi yürütülebilmesi için, bir başka deyimle hizmet yararına, şikâyet konusu naklin yapıldığı sarihtir. Bilhassa Emare 1 ve 2'yi 7/79 sayılı yasanın 76. maddesi ile karşılaştırdığımda herhangi bir terslik müşahade etmedim. Dolayısıyle Müstedi-nin ikinci iddiasını paylaşmama olanak yoktur. Bilâkis İdare Hukukunda yerleşmiş prensiplere göre (Bak: YİM İstinaf 31/89 ve Ahmet Necati v. The Republic of Cyprus Through The Chief Customs Officer, Famagusta, Vol.2 R.S.C.C. sayfa 78) (ki burada bir kamu -görevlisinin naklini gerçekleştiren Kamu Hizmeti Komisyonun bir nakli gerçekleştirirken ilgili kamu görevlisinin bağlı olduğu dairenin bakan ve müdürü-nün bu doğrultudaki tavsiyelerinin ciddi olarak kaale alınması gerektiği hususu o zamandan vurgulanmıştır-). Bir kamu görevlisinin amiri durumundaki Bakan'ın, bir memurun naklini isterken, o istem Kamu Hizmeti Komisyonu tarafında ciddi olarak tezekkür edilmelidir prensibi iyice yerleşmiş bir prensiptir. Ancak bunu söylerken Müsteninin duruşma esnasında şahadet-ten leyhine çıkan bir hususu da belirtmeliyim. O husus da şudur ki 1. Müstedaaleyh, 2. Müstedaaleyhin istemi doğrultusunda Müstediyi Lefkoşa'dan Güzelyurt'a naklederken Mustafa Raif Birman beyin şahadetine göre Müstedinin malûl gazi olduğu 1. Müstedaaleyhi-n bilgisi dahilinde değildi, ancak Emare 1'e ek formda gerekli bilgilerin çoğu 1. Müstedaaleyhin önünde idi ve Müstedinin malûl gazi olduğunun bilinmemesi Kamu Hizmeti Komisyonunun nakil kararını öteki yönde etkileyeceğini de Mustafa Raif Birman bey söylem-edi ve bu husus da önümde ispatlanmadı.

Müstedinin üçüncü yasal iddiasını teşkil eden ve Emare 2 olarak önümde duran, nakil kararının yeterince sebep gösterdiği ve bu nedenle bozulması gerektiği iddiasına gelince, yukarıda Müstedinin 2. maruzatını incele-rken buna da kısmen değinmiş olmakla birlikte, kendimi tekrarlamak pahasına da olsa bu görüşü paylaşmadığımı, Emare 2 nakil kararının yeterince sebep gösterdiğini dolaylı olarak da olsa söylemiştim. Dolayısıyle aynı görüşü burada tekrarlar, bu iddiasını da- benimsemem. Kanaatimce Professor Forthoff'un Rallis v. The Greek Communal Chamber 5 R.S.C.C. 11 at 18'de söylediği gibi

-"The existence of a jurisdiction... contains an implied directive to the authorities, which are subject to such jurisdiction, to the endeavour to reason duly their relevant decision. The absence of such reasoning, though not always particular decision, may- prove to be a grave handicap towards effectively and convincingly supporting its validity in proceedings before this Court."
-
Bu başvuru konusu nakilde naklin gerçekleşmesi için öne sürülen sebepler ve nakil kararı, kendi başına- yeterince sebep içermektedir. K-anaatimce Emare 2 nakil kararı professor Forsthoff'un öngördüğü sebepleri (reasons) ihtiva etmektedir.

Netice olarak başvuru reddedilir.

Masraflar ile ilgili olarak, meselenin tüm ahval ve şeraitini ve keza başvuru konusu nakilin diğer şeyler yanında ş-ehirlerarası trafığin azalması için de yapıldığı, ancak, naklin bu nedeninin, iddia edildiği gibi gerçekleşmediğini ve


gereçekleştiğinin ispat olunmadığını da göz önünde bulundurarak herhangi bir emir vermemeyi uygun gördüm.


(Metin A. Hakkı)
- Yargıç

23 Mart 1990


-


-111-



-


Full & Egal Universal Law Academy