Yüksek İdare Mahkemesi Numara 177/1993 Dava No 5/1997 Karar Tarihi 28.03.1997
Karar Dilini Çevir:
Yüksek İdare Mahkemesi Numara 177/1993 Dava No 5/1997 Karar Tarihi 28.03.1997
Numara: 177/1993
Dava No: 5/1997
Taraflar: Perihan Turgut ile İskân ve Rehab. Dairesi
Konu: Zamanaşımı
Mahkeme: YİM
Karar Tarihi: 28.03.1997

-D.5/97 YİM 177/93
YÜKSEK İDARE MAHKEMESİ OLARAK OTURUM YAPAN
YÜKSEK MAHKEME HUZURUNDA.
ANAYASANIN 152. MADDESİ HAKKINDA.
Mahkeme Heyeti:Taner Erginel,Nevvar Nolan,Seyit A.Bensen

Müstedi: Perihan Turgut, Ergene Sokak N-o.1 - Girne

-ile-

Müstedaaleyh: 1. İskân ve Rehabilitasyon Dairesi
vasıtasıyle KKTC., - Lefkoşa
2. İskân Bakanlığı vasıtasıyle KKTC.,
Lefkoşa
3. Saptama, Değerlendirm-e ve Tazmin
Komisyonu vasıtasıyle KKTC.,
Lefkoşa
4. Devlet Emlâk ve Malzeme Dairesi
vasıtasıyle KKTC., - Lefkoşa


A r a s ı n d a .
Müstedi namına Avukat Boysan Boyra
Müstedaaleyhler namın-a Savcı Behiç Öztürk
İlgili Şahıs Kemal Köprülü namına Avukat Sadi Çelebi.

--------------------------------

H Ü K Ü M

Taner Erginel : Müstedi Girne'de bulunan ve 15'inci Kaynak Paketinde ilân edilen 95 parsel numaralı arsanın kendisine değil de Kemal -Köprülü isimli kişiye verilmesine karşı önümüzdeki başvuruyu dosyalamış bulunmaktadır ve sözkonusu kararın iptalini talep etmektedir.
Başvuruda Müstedi güney göçmeni olduğunu, güneyde terkettiği mallara karşılık takriben 8 milyon puanı olduğunu, 1974 yıl-ında Girne'de 94 parsel numaralı evin kendisine tahsis edildiğini ve daha sonra bu ev için kesin tasarruf belgesi aldığını, 95 parsel numaralı arsanın ise evinin bahçesi olduğunu ve doğal olarak bu parseli de 1974'den beri kullandığını, evinin septik kuyul-arı ve rogarlarının parsel 95 içerisinde olduğunu, evle birlikte bu parselin de kesin tasarruf belgesini almak için mücadele verdiğini, İskân Dairesinin kendisine olumlu yanıt vermemesi üzerine YİM 264/91 sayılı başvuruyu dosyaladığını, bu başvuruda parse-l 95'in Müstedi dışında herhangibir kişiye verilmemesi için ara emri verildiğini, daha sonra bu emrin tadil edilerek Müstedaaleyhlerin söz konusu arsayı müracaatçılardan herhangi birine verebilmeleri amacıyla değerlendirme yapmalarına izin verildiğini anca-k Müstedi dışında birisi lehine karar verilmesi halinde daha ileri işlem yapılmamasının emrolunduğunu, bunun üzerine İskân Bakanlığının yetkili Komisyonunda konunun tartışıldığını, önce parsel 95'in Müstediye verilmesine karar verildiğini ancak daha sonra- bu kararın değiştirilerek Kemal Köprülü isimli birisine verildiğini, halbuki 41/77 sayılı yasa ve tüzükler dikkate alındığında ve tarafların güneyde bıraktıkları malların yer, nitelik, kıymet, cins, miktar ve evsafı göz önünde bulundurulduğunda parsel 95'-in Müstediye verilmesi gerektiğini belirtti.

Müstedaaleyhler adına itiraz dosyalayan Savcılık ise ön itiraz olarak başvurunun 75 günlük süre içinde dosyalanmadığını, dolayısıyle iptal edilmesi gerektiğini iddia etti. Savcılığa göre Müstedinin ilk açtığı- dava olan YİM 264/91 görüşülürken 14.5.1993 tarihinde arsa ile ilgili kararın olumsuz olduğu, Müstedi avukatının bilgisine getirildi ve Kemal Köprülü başvuruya İlgili Kişi olarak katıldı. Bu tarihte karar Müstedinin bilgisine getirildiği halde 75 gün içe-risinde başvurunun dosyalanmadığını iddia etti.

Savcılık ön itiraza ilişkin hakları saklı kalma koşuluyla başvurunun esasına da itiraz etti ve başvuru konusu karar alınırken gerekli araştırma ve soruşturmanın yapıldığını, kararın makul ve gerekçeli oldu-ğunu, kaynak paketinde ilân edilen malla hemhudut taşınmaz mal sahibi olmanın Müstediye öncelik kazandırmadığını, Müstedinin ve İlgili Kişinin güneyde terkettikleri taşınmaz mallar ve öncelik kriterleri dikkate alındığında arsanın İlgili Kişiye verilmesini-n doğru olduğunu iddia etti.

İlgili Kişi avukatı ise dosyaladığı itirazda Savcılığın iddialarına benzer iddialar öne sürdü. Müstedi bu aşamada avukat değişikliği yapmış olmalı ki yeni avukat Boysan Boyra itirazlara karşı dosyaladığı itiraza cevapta öze-llikle ön itiraza yanıt vererek Müstedinin ilk avukatı Tahir Seroydaş'ın ilgili konuyu 16.9.93 tarihinde Müstedinin bilgisine getirdiğini dolayısıyle başvuru dosyalama süresinin dolmadığını iddia etti.

Müstedinin ilk tanığı avukat Tahir Seroydaş başvuruy-u dosyalamış olan avukattır. Daha sonra Müstedinin avukatlığından çekilmiş olan Tahir Seroydaş şahadetinde Müstedinin daha önce dosyaladığı 264/91 sayılı başvuruda Müstedinin avukatı olduğunu, bu başvuruda sözkonusu parselle ilgili işlem yapılmaması için -ara emri alındığını ancak daha sonra parselin Müstediye verileceği söylendiği için ara emrinde değişiklik yapılmasına razı olduğunu, 14.9.93 tarihinde parselin İlgili Kişiye verildiğini öğrendiğini, bu hususu bildirmek için Müstediyi aradığını ancak telefo-nla temas kuramadığını, Müstedinin eşinin ciddi sağlık sorunları olduğunu, Müstediyi 16.9.93 tarihinde bulup alınan kararı ona bildirdiğini, ona yeni bir dava konusu bulunduğunu söylediğini ve aldığı talimat üzerine yeni davayı 11.10.1993 tarihinde açtığın-ı, müvekkiline 16.9.93 tarihinde bilgi verdiğinden emin olduğunu çünkü bu tarihte yeni davayı açmak için para talep edip aldığını söyledi ve Müstedinin kendisine ödediği paranın makbuzunu emare olarak Mahkemeye ibraz etti.

Müstedi avukatı üçüncü tanık o-larak Müstediyi dinletti. Müstedi, eşinin beyin ameliyatı geçirdiğini, ciddi rahatsızlığı olduğunu, bu nedenle bazen kızında kaldığını, evde kalmadığı için avukatının kendisini bulup parsel 95'in İlgili Kişiye verildiğini söyleyemediğini; Parsel 94'de bul-unan evin kendisine 1974'de tahsis edildiğini, evin septik tankının parsel 95'in içerisinde olduğunu, iki parselin kuyu, su motoru ve borularının müşterek olduğunu, her iki parselin aynı Ruma ait olduğunu Parsel 95'in telle çevrilmiş olup evin bahçesi old-uğunu, oraya başka parsellerden girilemediğini, Güney'de çok değerli mallar bıraktığını, by pass üzerinde 20 dönüm arazisi olduğunu, güneyde iken burayı arsalara ayırmak için girişimde bulunduğunu, kendisine sadece oturduğu ev ve Lapta'da bir parsel verild-iğini, bu iki malın dışında başka mal almadığını, 7 milyon daha puanı olduğunu, evinin avlusunu almak için çok çaba harcadığını, Bakan Hasan Yumuk'la görüştüğünü, Bakanın "pakete koyup size verelim" demesi üzerine parselin pakete konmasına razı olduğunu, ö-nce kendisi lehine karar verildiği halde bu kararın fors kullanılarak değiştirildiğini, gerçekte parselin İlgili Kişi Kemal Köprülü'ye de verilmediğini, Kemal Köprülü'nün puanlarını satın alan bir işadamının onu paravan olarak kullanıp arsayı almaya çalışt-ığını söyledi.

Bu başvuruda öncelikle ön itiraz üzerinde durmamız gerekmektedir. Başvuru konusu parselin İlgili Kişi Kemal Köprülü'ye verildiği 14.5.93 tarihinde Müstedi avukatı Tahir Seroydaş'a bildirilmişti. Başvuru 11.10.93 tarihinde dosyalandı. A-nayasamızın 152(3) maddesine göre bir yönetsel karar veya işlemin başvuran kişi tarafından öğrenilmesi tarihinden itibaren 75 gün içinde başvurunun dosyalanması gerekir. Müstedaaleyhler kararın Müstedi avukatına bildirildiği tarihin 75 günün başlama tari-hi olarak dikkate alınmasını istemektedirler. Müstedi ise söz konusu kararı avukatının 16.9.93 tarihinde kendisine bildirdiğini ve derhal başvuru dosyalama yönüne gittiğini iddia etmektedir. Acaba bir yönetsel kararın bir kişinin avukatına bildirilmesi A-nayasanın 152 (3) maddesinin öngördüğü anlamda o kişinin bilgisine getirme midir? Karşılaştığımız bu sorunu genel hukuk ilkelerinden hareketle çözebiliriz. Avukat yetkilendirildiği konuda müvekkilinin temsilcisidir. Bilgisine gelen hususu müvekkiline ile-tmek avukatın görevidir. Dolayısıyle avukata bildirilen bir hususun müvekkilin bilgisine getirildiği farzolunabilir. Burada bir varsayım veya karinenin oluşması sözkonusudur. Ancak varsayım veya karinelerin genellikle aksini ispatlamak mümkündür. Hukukt-a aksi ispat edilemiyen karineler de bulunmakla birlikte bunlar yasalarda açıkca belirtilen karinelerdir. Diğer karinelerin aksini ispat etmek mümkündür ve bunu yapmak karineyi çürütmek isteyene düşer. Yasada aksine açık bir hüküm olmadığına göre avukatın- öğrendiklerini müvekkilinin bilgisine getirdiği karinesinin aksini ispat etmek mümkündür. Müstedi de bunu yapmaya teşebbüs etmiş ve kararın 14.5.95 tarihinde değil de 16.9.93 tarihinde bilgisine geldiğini kanıtlamaya çalışmıştır. Bu konuda gerek Müstedi- gerekse eski avukatı Tahir Seroydaş şahadet vermişlerdir. Müstedinin eşinin ciddi rahatsızlığı olup evinde kalmaması ve davanın açılması için 16.9.93 tarihli makbuzla para ödemesi Müstedi ve Avukat Tahir Seroydaş'ın şahadetlerini desteklemektedir. Bu şa-hadete karşı Müstedaaleyh ve İlgili Kişi herhangibir şahadet ibraz edebilmiş değillerdir. Dolayısıyle ibraz edilen şahadet ışığında Müstedinin kararın 16.9.93 tarihinde bilgisine geldiğini kanıtlayabildiği sonucuna varıyorum. Bu nedenle süreye ilişkin ön- itirazın reddedilmesi gerektiği kanısındayım.

Başvurunun esasına gelince, önümüzde Güney'de değerli mallar bırakmış olan ve henüz 7 milyon kullanılmamış puanı olan bir Müstedi bulunmaktadır. Gerçi Müstediye kaynak paketlerinde evi dışında başka mallar -verilmesi için kararlar verilmiştir. Ancak Müstedi şahadetinde avlusunu alamadığı için ve haklı nedenlerle bu malları reddettiğini söylemiştir. Dolayısıyle 7 milyon kullanılmamış puanı olan Müstedinin evinin avlusunu almak için yıllarca uğraşması durumu i-le karşı karşıya bulunuyoruz. Daha da kötüsü İlgili Kişinin gerçekte malı alacak kişi olmadığı, puanlarını bir işadamının satın aldığı ve fors kullanarak söz konusu kararı aldırttığı iddiası yapılmıştır. Daha açık ifade etmek gerekirse burada halk tabiri-yle İskân mafiasının bir eylemiyle karşı karşıya olduğumuz öne sürülmektedir. Yapılan iddiaya göre önce 7 milyon puanı olan bir kişinin evinin avlusunu alması önlenmiş daha sonra öncelikler tüzüğü incelenerek Müstediden daha öncelikli puanı olabilecek bir-isi bulunmuş ve onun puanları satın alınmak suretiyle olay gerçekleştirilmiştir. Evinin avlusunu alamıyan Müstediye devletin görevini ne zaman yerine getireceği, geriye kalan 7 milyon puanın karşılığını ne zaman ve nerede alacağı sorusuna Savcılık yanıt -verememiştir.

Bir yasayı doğru uygulayabilmek için yasa koyucunun amacını göz önünde bulundurmak gerekir. Eşdeğer konusu yasa koyucunun önem verdiği ve sık sık ele alarak düzenleme yaptığı bir konudur. 41/77 sayılı yasanın sık sık tadil edilmesi de Yas-a Koyucunun bu konuya verdiği önemin belirtisidir. Anayasamızın geçici 1. maddesi, 41/77 sayılı yasanın hükümleri ve 1984 Eşdeğer Mal Vermede Öncelikler Tüzüğü eşdeğer konusuyla ilgili hükümleri içermektedir. Şüphe yok ki bir uygulamanın doğru olup olmad-ığına karar verebilmek için bu yasal düzenlemelerin tümünü göz önünde bulundurmamız gerekir.

Önümüzdeki olayda Müstedi evinin avlu sorununu çözmek için yıllarca mücadele etmiş ve başarısızlığa uğramıştır. Müstedinin iki defa Mahkemeye gelmesi, Bakanla -tekrar tekrar görüşüp söz alması da onu bu olumsuz sonuçtan kurtaramamıştır. Müstedinin şahadetine göre İskân Bakanı kendisine "avluyu doğrudan size vermemiz doğru değil, önce kaynak paketine koyalım ve daha sonra müracaatçılar arasında yine sizi seçerek -size vereceğiz" demiştir. O da bu söz üzerine avlunun kaynak paketine konmasına razı olmuş ve YİM 264/91 sayılı başvuru dinlenirken ara emrin tadilini kabul etmiştir. Acaba eşdeğer sorununun çözümü için bu kadar uzun ve zahmetli bir yol izlenmesi yasa ko-yucunun ve daha önemlisi Anayasa koyucunun amacına uygun mu?

Yasa koyucunun amacını saptamaya çalışırken herşeyden önce hukuk normları arasındaki hiyerarşiyi göz önünde bulundurmamız gerekir. Şüphe yok ki en önemli kaynak Anayasadır. Yasanın Anayasaya,- tüzüğün ise hem yasaya hem de Anayasaya uygun olması gerekir.

Anayasamız Geçici 1'inci maddesinde eşdeğer sorununun 5 yıl içinde çözümlenmesini emretmiştir. Anayasanın geçici 1'inci maddesinin (5). paragrafı şöyledir.
"(5).Bu Anayasanın yürürlüğe gird-iği tarihten
başlayarak,eşdeğerde mal uygulamalarının
önceliğe uyulmak koşuluyla, hak
sahiplerine taşınmaz mallarla ilgili
mülkiyet hakkı devir işlemleri en geç
beş yıl içinde tamamlanır."

Anayasamız 1985 yılında yürürlüğe girdiğine göre b-u süre çoktan geçmiştir. Anayasamızın bu direktifi ışığında eşdeğer sorununu çözmek için bulunacak yöntemin süratli ve zahmetsiz olması gerektiği açıktır. 7 milyon puanı olan bir kişinin avlusunu almak için yıllarca uğraşmasını tekrar tekrar Mahkemeye ge-lmesini öngören bir uygulama Anayasanın genel direktifine uygun olamaz.
Burada üzerinde durulması gereken ölçü şudur. Anayasamız kısa bir sürede sonuç alınmasını istediğine göre uzun bir süre alan yargı yolunu normal bir çözüm yolu olarak düşünmemiştir. - Diğer bir ifadeyle vatandaşı Mahkemeye başvurmak zorunda bırakmadan sorunu çözmek istemiştir. Şüphe yok ki herkes ihtilafa düşebilir ve bu açıdan bakıldığı zaman Mahkemeye başvurmak doğal kabul edilebilir. Ancak önemli olan İskân Dairesinin makul ve kan-aatkâr bir insanı bile Mahkemeye başvurmak zorunda bırakıp bırakmadığıdır. Eğer İskân Dairesinin uygulaması bu meselede olduğu gibi kanaatkâr ve makul bir insana bile Mahkemeye başvurmak ve yıllarca uğraşmaktan başka seçenek bırakmıyorsa bu uygulamanın An-ayasamızın direktifine uygun olduğu söylenemez. Şu halde Müstediyi Mahkemeye başvurma zorunda bırakmadan bu sorunu çözmenin mümkün olup olmadığını araştırmak zorundayız.
A. Herşeyden önce iyi niyetli bir yaklaşımla parsel 95'in Müstediye tahsisli olduğun-u kabul etmek ve T cetveline işleyerek ona vermek gerekiyordu. Çünkü 1974'de evler tahsis edilirken parsel numaraları belirtilmiyordu. Evin tahsisini alan evle birlikte avlunun da kullanımını devralıyordu. Genel hukuk ilkelerinden hareket ettiğimiz zama-n yönetimin sadece evi tahsis etmek niyetinde olsa tahsis belgesinde evin parselini belirtmek zorunda olduğunu, bunu yapmadığına göre avlunun da tahsis kapsamında kabul edilmesi gerektiğini düşünmek zorunda kalırız. Dolayısıyle avlunun da Müstediye tahsis-li olduğunu kabul etmek mümkündü. Müstedinin yeterli puanı olduğuna göre avluyu T cetveline koymak ve Müstediye vermek sorununu ortadan kaldıracaktı.
B. Avlunun Müstediye tahsis edilmediğini varsaysak bile 41/77 sayılı yasanın 72 (5) paragrafına göre bi-r kimsenin yeterli eşdeğer puanı olması halinde müracaat ettiği kaynağın kendisine münferiden verilmesi mümkündür. Yasa koyucu istisnai hallerde bazı malları kaynak paketlerine koyup dağıtmanın hatalı olabileceğini düşünmüş ve bu maddeyi kabul etmiştir. Y-asanın bu maddesi 7 milyonluk puanı olan bir kişinin 20 yıl tasarrufunda bulunan avlusu için kullanılmayacaksa nerede kullanılacaktır sorusunu sormak gerekir. Gerçek şu ki münferit mal verme maddesinin kullanılabileceği bundan daha uygun bir durum tasavvu-r etmek kolay değildir. Dolayısıyle yasa doğru bir şekilde uygulanmadığı için
başvuru konusu mal kaynak paketine konmuş ve sorun ortaya çıkmıştır.
Bir an için bu argümanları unutalım ve başvuru konusu malın haklı olarak kaynak paketine konduğunu varsaya-lım. Bu durumda da Komisyonun avluyu İlgili Kişiye değil de Müstediye vermesi gerektiği görüşündeyim.
Kaynak paketlerinde ilân edilen malların öncelikle kime verileceği konusunda önümüzde iki ölçü bulunmaktadır.
41/77 sayılı yasanın 76'ıncı maddesi şöyl-edir:
"Eşdeğer mal uygulaması için kaynak olarak tesbit ve ilân edilen taşınmaz mala birden fazla talip olması halinde hangi hak sahibine tahsis edileceği hususunda aşağıdaki esaslar dikkate alınır ve bu konudaki yöntemin saptanabilmesi için Bakanlar Kuru-lu tüzük yapabilir.
(1) Talep ettiği malın bulunduğu
yerleşim yerinde ikamet edene;
(2)Bu Yasanın yürürlüğe girdiği
tarihe kadar hak sahibi olduğu
halde kendisine konut dışında
herhangi bir şekilde tah-sis
yapılmayana;
(3)Malı bu Yasaya uygun olarak
tasarruf edene;
(4)Güney bölgesindeki malının
cins ve evsafına en çok uyan
kişiye;
(5)Talep edilen mal tarımsal
arazi ise çiftlik yapana,
- işyeri ise buna uygun
işle iştigal edene"

76'ıncı madde altında yapılan Eşdeğer Mal Vermede Öncelikler Tüzüğünün 4 (d) maddesi ise şöyledir:
"4.(d)Arsa ve Arsa Nitelikli Arazi
İçin:
(1)Özellikleri bakımından,
- Güneyde benzer nitelikte
taşınmaz malı bulunan.
(2)Herhangi bir taşınmaz mal
almamış olan.
(3)Kuzeyde; konut, arsa veya arsa
nitelikli arazisi olmayan.
(4)-Evli veya evlilik çağında
çocukları olup, Güneyde
birden fazla arsa bırakmış
olmak.
(5)Güneyde, önemli sayıda ve
değerde arsa veya arsa
nitelikli a-razisibulunan."
Derhal görüleceği gibi bu iki madde arasında farklılık ve çelişki vardır. Komisyonun yasa maddesini hiç dikkate almadan tüzük maddesini uyguladığı için İlgili Kişi leyhine karar verdiği anlaşılmaktadır. Çünkü 76'ıncı maddenin birinci ter-cih nedeni müracaatçının talep edilen malın bulunduğu yerleşim biriminde ikamet etmesidir. Mal değer belgesinde İlgili Kişinin Lefkoşa'lı olduğu belirtilmiştir. Mahkemeye dosyalanan başvuru ise İlgili Kişiye 30, Hüseyin Bora Sokak Lefkoşa adresinde tebli-ğ edilmiştir. Bu olgular ilk bakışta İlgili Kişinin başvuru konusu malın bulunduğu Girne'de ikâmet etmediğini göstermektedir. İlgili Kişi bu gerçeği çürütmek için bir çaba da harcamamıştır. Dolayısıyle yasanın 76'ıncı maddesinin dikkate alınması halinde- başvuru konusu kaynağın İlgili Kişiye verilmemesi gerekiyordu.
Bu noktada 41/77 sayılı yasanın 76'ıncı maddesinde belirtilen sıralamanın bir anlam ifade etmediği, öncelik tanıyan sıralamanın tüzükte yer aldığı görüşü üzerinde durmam gerekiyor. Tüzükler -yasaların uygulanmasını sağlamak için yapılır. Tüzük yasanın belirlediği çerçeve içerisinde bir düzenleme yapabilir. Anayasa Mahkemesi 7/79 (D. 8/80)'de şöyle denmektedir:
"yürütme veya başka organın görevi, yasama organının tesbit ettiği çerçeve içinde- yasanın daha uygun bir şekilde yürütülmesini sağlamak amacını güden düzenlemeler yapmaktır. Başka bir deyimle düzenlenmesi öngörülen konunun temel yönleri yasa ile düzenlenmelidir. Tafsilat ise temel yönler çerçevesinde kalmak koşulu ile ve yasama organı- tarafından yetki verildiği takdirde, Yürütme veya başka bir organ tarafından, düzenlenebilir."

76'ıncı madde bir kaynağa birden fazla müracaat olması halinde dikkate alınacak esasları belirlemiş ve bu konuda yöntemin yani usulün saptanmasını tüzüğe bıra-kmıştır. Kaynakların nasıl ilân edileceği, kaynak paketlerine nasıl müracaat edileceği, ve bunun gibi hususlar 76'ıncı maddenin uygulama yöntemi olarak kabul edilebilir ve bunların tüzükte yer alması gerekir. Bir tüzük yasanın yetki vermediği bir alanı d-üzenlemek veya yasayı tadil etmek için yapılamaz. 76'ıncı maddeyi dikkatle okuyunca tüzüğe malı kimin alacağına ilişkin esasları veya öncelikleri saptama yetkisi vermediğini görürüz. Dolayısıyle bu konuları düzenlemeye çalışan tüzüğün "ultra vires" ve ge-çersiz olduğu sonucuna varırız.
Yasaların yorumlanmasına ilişkin kurallardan hareket edince yasadaki sıralamaya bir anlam vermemiz gerekir. Ancak farklı bir görüşü benimseyip bu sıralamanın bir anlamı olmadığını kabul etsek bile o zaman yasa koyucunun bu- konuyu Komisyonun takdirine bıraktığını düşünmek zorunda kalırız. Yasadaki sıralamanın geçersiz, tüzükteki sıralamanın ise geçerli olduğunu kabul etmek mümkün değildir. Çünkü yasa tüzüğe böyle bir yetki vermemiştir. Burada olduğu gibi bir tüzüğün yasad-aki bazı esasları dışarı çıkarabileceğini diğerlerinin sırasını ve anlamını değiştirebileceğini yani yasayı tadil edebileceğini kabul etmek hukuk ilkelerine terstir.
Bir an için yasayı dikkate almadığımız ve salt tüzüğü uygulama yönüne gittiğimiz halde da-hi Komisyonun takdir hakkını kullanarak malı İlgili Kişiye değil Müstediye vermesi gerektiği görüşündeyim. Çünkü Müstedi İlgili Kişinin samimi bir müracaatçı olmadığını, başka bir kişinin onun puanlarını satın alarak müracaat ettiğini yani bu olayda tüzük- hükümlerinin yasa dışı bir sonuca ulaşmak için vasıta olarak kullanılmak istendiğini öne sürmüştür. Böyle bir iddiayla karşılaşan Komisyonun araştırma yapması olayın gerçeğini bulması gerekiyordu. Komisyon bu konuyu araştırmadığı gibi YİM'deki duruşmada -Müstedinin iddialarını çürütmeye teşebbüs eden de olmamıştır. Dolayısıyle Müstedinin iddiaları karşı tarafın çürütmeye teşebbüs etmediği gerçekler olarak ortada kalmıştır. Bu tablo karşısında İlgili Kişinin ciddi bir müracaatçı olmadığını kabul etmemiz -gerekmektedir.

Özetlemek gerekirse İskân Bakanlığının iyi niyetle hareket etmesi ve Bakanlığa başvuran kişilerin sorunlarını çözmeye çalışması gerekir. Güneyde önemli miktarda mal bırakmış olan bir kişiye hukuk kurallarına göre tahsisli olması gereken a-vluyu bin bir güçlük çıkarıp vermemek ve daha sonra burayı varlığı bile tartışmalı olan yabancı bir kişiye vermek kanımca Anayasamızın eşdeğer konusunda benimsediği ilkelere, yasaya, tüzüğe ve yönetimin takdirde hakkına ters düşmektedir.
Yukarıdaki nedenl-erle başvurunun kabul edilmesi gerektiği görüşündeyim.


Nevvar Nolan : Sayın Yargıç Seyit A. Bensen'in kararını önceden okuma fırsatı buldum; kararına katılırım.
Seyit A. Bensen: Tapu referansları Girne, Pafta/Harita: XII.20.E.1, Blok D, Parsel 95 olan a-rsa 15. Kaynak Paketinde 5258. sırada 1,150,812 puan karşılığı kaynak olarak ilân edildi. Müstedi ve İlgili Şahıs Kemal Köprülü konu kaynak için müracaat ettiler. Konu kaynak için yapılan müracaatları değerlendiren Eşdeğer Tazmin Komisyonu 3.2.1993 tarih-inde konu arsanın tüm müracaatçılarını göz önünde tutarak, Öncelikler Tüzüğü çerçevesinde Kemal Köprülü'ye verilmesine karar verdi.

1974 yılından beri fiili tasarrufunda bulundurmakta olduğu konu kaynağın kendisine değil de İlgili Şahıs Kemal Köprülü-'ye verildiğini öğrenen Müstedi, Yüksek İdare Mahkemesine dosyaladığı işbu başvuru ile ilgili kararın hükümsüz ve etkisiz olduğuna ve herhangi bir sonuç doğuramayacağına ilişkin bir emir talep etmektedir.

Müstedi, 1983 Eşdeğer Mal Vermede Öncelikler -Tüzüğü altında İlgili Şahsa karşı önceliği olduğunu, Eşdeğer Tazmin Komisyonunun kaynağa yapılan müracaatları doğru değerlendirmediğini, konu Tüzüğü dikkate almadığını veya hatalı uyguladığını iddia etmektedir.

Müstedaaleyhler tarafından başvuruya it-irazname dosyalayan Başsavcılık ise itiraznamesinde 1983 Eşdeğer Mal Vermede Öncelikler Tüzüğünde öngörülen tüm faktörler dikkate alındıktan sonra konu kaynağın kime verileceğine karar alındığını ve kararın doğru olduğunu savunmaktadır.



İlgili Şahı-s da Başsavcılık gibi benzer savlarda bulunmuştur.

Konu arsa için müracaat eden Müstedi, müracaatına 020117, 23202 ve 04830 numaralı 3 adet Mal Değer Belgesi ekledi. 04830 numaralı Emare 5 Mal Değer Belgesi ile Müstedi 3,724,070 eşdeğer puana sahipt-ir. Müstedinin bu puanlarının Lârnaka İlçesine bağlı Civisil Köyünde terkettiği 135 dönüm 1 evlek alanında tarla ve ağaçtan kaynaklandığı Emare 2 "T(1) Cetveli"nden görülmektedir. Müstedi bu puanlarla Girne'de 1,071,374 puan değerinde bir konut aldı. 26-3,303 puanı da bağış yolu ile elden çıkardı. Daha sonra Müstedinin annesi Mürüvet İsmail'in vefat etmesi üzerine Müstediye 8.9.1989 tarihinde veraset yolu ile 3,664,244 eşdeğer puanı intikal ettiği 020117 numaralı Emare 8 Mal Değer Belgesinden görülmekted-ir. Müstedinin annesi Mürüvet İsmail'e Lârnaka ve Tuzla'da terkettiği taşınmaz mallar için 10,992,730 eşdeğer puanı takdir edilmiştir. Müteveffiye Mürüvet İsmail Lârnaka'da 746,410 puan değerinde ev ile avlu ve Tuzla'da da 10,246,320 puan değerinde 20 dö-nüm 2000 ayakkare alanında arsa nitelikli arazi terkettiği Emare 4 "T(1) Cetveli"nden görülmektedir. Müteveffiye Mürüvet İsmail eşdeğerine karşılık daha önce Kuzeyde herhangi bir taşınmaz mal almamıştır. Müteveffiye Mürüvet İsmail'in 10,992,730 puanından- 1/3'ünü temsil eden 3,664,244 puan yukarıda belirtildiği gibi veraset yolu ile kızı Müstediye intikal etmiştir.

Müstedinin babası İsmail Yusuf Ziya'nın vefat etmesi üzerine de Müstediye 15.8.1990 tarihinde veraset yolu ile 3,910,269 eşdeğer puanı in-tikal ettiği 23202 numaralı Emare 11 Mal Değer Belgesinden görülmektedir. Müstedinin babası İsmail Yusuf Ziya'ya Güney Kıbrıs, Cevizli Köyü ve Lârnaka'da terkettiği taşınmaz mallar için toplam 20,357,156 eşdeğer puanı takdir edilmiştir. Merhum İsmail Yus-uf Ziya Lârnaka'da 11,052 puan değerinde bir arsa, 493,527 puan değerinde bir ev ve avlu, 946,289 puan değerinde dükkân, ev ve avlu, 17,918,746 puan değerinde 48 dönüm 1 evlek 1302 ayakkare alanında 2 parça arsa nitelikli arazi ve 987,542 puan değerinde 58- dönüm 3 evlek alanında 3 parça tarla ve ağaç terkettiği Emare 3 "T(1) Cetveli"nden görülmektedir.

Merhum İsmail Yusuf Ziya'nın sağlığında puan değerleri belirtilmeyen Girne'de bir konut, bir arsa ve Mağusa'da bir arsa aldığı Müstedinin şahadetinden -anlaşılmaktadır.

Müstedi konu kaynağa 7,574,160 eşdeğer puanına sahip olduğunu gösteren ve yukarıda numaraları belirtilen 3 adet Mal Değer Belgesi ile müracaat etmiştir. Müstedi Girne'de 1,071,374 puan değerinde bir konut, Lâpta'da
516,400 puan değe-rinde bir tarla, Lefkoşa'da 376,272 puan değerinde bir arsa ve Mağusa'da Yeni Boğaziçi Köyünde 1,873,346 puan değerinde bir tarla aldı. Ayrıca 263,303 puanı da bağış yolu ile elden çıkarmıştır. Hemen belirtmeliyim ki Müstedi Girne'deki konutu, özellikler-i bakımından benzer nitelikte taşınmaz maldan gelmeyen kendine ait puanlar ile almıştır.

İlgili Şahıs 2,000,000 eşdeğer puanı ile konu kaynağa müracaat etmiştir. İlgili Şahıs 2,000,000 eşdeğer puanını babası Beha Köprülü'den bağış yolu ile temin etm-iştir. İlgili Şahıs önümüzdeki şahadete göre
daha önce Kuzey'de herhangi bir taşınmaz mal almamıştır. Ancak puanları babasından geldiği cihetle, babasının durumunun değerlendirilmesi gerekir. Beha Köprülü'ye Güney Kıbrıs, Aşağı Binatlı ve Yukarı Binatl-ı Köyleri ile Limasol'da terkettiği taşınmaz mallar için 7,295,237 eşdeğer puanı takdir edilmiştir. İlgili Şahsın babası Beha Köprülü, Limasol'da 1 hane, bar, dükkân ve avlu; 1 hane dükkân ve avlu; 1 hane ve avlu, Aşağı Binatlı ve Yukarı Binatlı Köylerind-e de ağaç terkettiği Emare 26 "T Cetveli"nden görülmektedir. Limasol'da terkedilen hane, bar, dükkân ve avlu için takdir edilen toplam puan 7,293,708'dir. Ağaçlar için takdir edilen toplam puan ise çok cüz'i olup 1,529 puandır. Beha Köprülü Lefkoşa'da 6-56,795 puan değerinde bir konut almıştır. Beha Köprülü Emare 26 "T Cetveli"ne göre eşdeğerine karşılık Lefkoşa'da 656,795 puan değerinde bir konut aldıktan sonra kalan 6,638,442 puanından 2,000,000 puanı 6.11.1991 tarihinde oğlu Kemal Köprülü'ye bağışlamı-ştır.

Yukarıda görülebileceği gibi, 15. Kaynak Paketinde 5258 sıra numarası altında kaynak olarak ilân edilen arsa için hem Müstedi hem de İlgili Şahıs hak sahibi olarak müracaat etmiştir. Bu durumda Eşdeğer Tazmin Komisyonu, konu kaynak için yapıla-n müracaatları 41/77 sayılı İskân, Topraklandırma ve Eşdeğer Mal Yasasının 76. maddesi ile bu madde tahtında yapılan 1983 Eşdeğer Mal Vermede Öncelikler Tüzüğünde belirlenen öncelik kriterlerine uygun olarak değerlendirmesi gerekir. 1983 Eşdeğer Mal Verme-de Öncelikler Tüzüğünün 4(d) maddesinde aşağıdaki gibi bir düzenleme yer almaktadır.
"4. ...... Aynı mal için birden fazla
kişi istemde bulunduğu takdirde
öncelik kriterleri saptanan sıra
dahilinde uygulanarak malın nihai
olarak kime verilec-eği saptanır.
(a) Konut için: .......
(b) İşyeri için: ......
(c) Tarımsal kaynak için: ....
(d) Arsa ve Arsa Nitelikli Arazi
için:

(1) Özellikleri bakımından,
Güneyde benzer nitelikte
taşınmaz malı bulunan.

(2) Herhangi bir -taşınmaz mal
almamış olan.

(3) Kuzeyde; Konut, arsa veya
arsa nitelikli arazisi
olmayan.

(4) Evli veya evlilik çağında
çocukları olup, Güneyde
birden fazla arsa bırakmış
olmak.

(5) Güneyde, ön-emli sayıda ve
değerde arsa veya arsa
nitelikli arazisi bulunan."

Yukarıdaki Tüzük maddesinden de görüleceği gibi öncelik kriteri, saptanan sıraya göre yapılır ve kime verileceği bu öncelik kriterleri sırasına göre yapılır.

Yuka-rıda belirtilenler ışığında 1983 Eşdeğer Mal Vermede Öncelikler Tüzüğünün 4. maddesinin (d) bendinde yer alan öncelik kriterlerinin konu arsanın İlgili Şahsa verilmesi kararını alan Eşdeğer Tazmin Komisyonu tarafından ne ölçüde değerlendirildiğini tespit e-tmeye çalışalım.

1983 Eşdeğer Mal Vermede Öncelikler Tüzüğünün 4. maddesinin (d) bendinin (1). fıkrasında "özellikleri bakımından Güney'de benzer nitelikte taşınmaz malı bulunan" kriteri yer almaktadır. Müstedinin ve İlgili Şahsın talep ettiği Girne-'de 1,150,812 puan değerinde bir arsadır. Müstedi, talip olduğu arsa ile özellikleri bakımından benzer nitelikte kabul edilebilecek Emare 2 "T(1) Cetveli"ne göre herhangi bir taşınmaz mal terketmemiştir. Müstedinin şahsına ait Güney'de, Civisil Köyünde t-erkettikleri tarla ve ağaçtır. Müstedinin vefat eden annesinden miras yolu ile intikal eden 3,664,244 eşdeğer puanı vardır. Müstedinin miras yolu ile annesinden intikal eden 3,664,244 eşdeğer puanının kaynağı, annesinin Tuzla ve Lârnaka'da terkettiği taş-ınmaz mallardır. Bu taşınmaz mallar arasında özellikleri bakımından benzer nitelikte olan 746,410 puan değerinde bir ev ve avludur. Diğer taşınmaz malı ise talip olduğu arsa ile özellikleri bakımından benzer nitelikte olmayan arsa nitelikli arazidir. Mü-stediye annesinden intikal eden puanlar Müstedinin annesinin malik olduğu puanların 1/3'üdür. Talep edilen arsa ile benzer nitelikte olduğu söylenebilecek taşınmaz malın Müstediye sağladığı toplam 746,410 puanın 1/3'ü 248,803 eşdeğer puanıdır.
Yine M-üstedinin vefat eden babasından miras yolu ile intikal eden 3,910,269 eşdeğer puanı vardır. Müstedinin miras yolu ile babasından intikal eden 3,910,269 eşdeğer puanın kaynağı babasının Cevizli Köyünde ve Lârnaka'da terkettiği taşınmaz mallardır. Bu taşın-maz mallar arasında talep edilen arsa ile özellikleri bakımından benzer nitelikte olan 11,052 puan değerinde 1 arsa, 493,527 puan değerinde 1 ev ile avlu ve 946,289 puan değerinde 1 dükkân, ev ve avludur. Talep olunan arsa ile özellikleri bakımından benze-r nitelikte oldukları söylenebilecek bu 3 parça taşınmaz malın Müstedinin babasına sağladığı toplam 1,450,868 eşdeğer puanıdır.
Müstedinin babası Kuzey'de eşdeğerine karşılık aldıkları arasında, puan değerleri belirtilmemekle birlikte Girne'de 1 konut-, 1 arsa, Mağusa'da da 1 arsa vardır. Müstedinin babasının Girne'de eşdeğerine karşılık aldığı konut, Müstedinin eşdeğerine karşılık aldığı konutun zemin katıdır. Müstediye ait Emare 9 Taşınmaz Mal Koçanına göre bu konutun üst katının puan değeri 1,411,1-24'dür. Kıyas yolu ile, bu konutun zemin katının puan değerinin şahadet yokluğunda Müstediye ait üst katın puan değerine eşit veya ona yakın olduğunun kabulü gerekir. Bu durumda Girne'de talep olunan arsa ile benzer nitelikte olan Lârnaka'daki taşınmaz m-allar için takdir edilen puanlar, tümü ile kullanılmıştır. Bir başka deyişle, Girne'deki zemin kattaki konut ile yine Girne'de bir ve Mağusa'da da bir arsanın alınması ile Lârnaka'da terkedilen taşınmaz mallar arasında bunlar ile benzer nitelikte olanları-n karşılığı alınmıştır. Bu durumda, puanların miras yolu ile Müstediye intikal ettiği tarihte Müstedinin babasının özellikleri bakımından konu kaynak ile benzer nitelikte olan taşınmaz mallardan kaynaklanan eşdeğer puanı olduğu söylenemez.

Müstedini-n annesinden miras yolu ile intikal eden ve talep edilen arsa ile özellikleri bakımından benzer nitelikte oldukları söylenebilecek taşınmaz malın toplam puan değeri yukarıda izah edildiği şekilde 248,803 eşdeğer puanıdır. Müstedinin konut dışında Kuzey'de- eşdeğerine karşılık aldıkları arasında Lefkoşa'da 376,272 puan değerinde bir arsa vardır. Bu durumda, Müstedinin konu kaynağa müracaat ettiği tarihte özellikleri bakımından konu kaynak ile benzer nitelikte olan taşınmaz mallardan kaynaklanan eşdeğer puan-ı olduğu söylenemez.




Müstedi, Güney'de özellikleri bakımından konu arsa ile benzer nitelikte taşınmaz mal terketmedi. Müstedinin babası ise Güney'de konu arsa ile benzer nitelikte taşınmaz mal terketti. Ancak yukarıda belirtilenlerden de anlaşıl-abileceği gibi özellikleri bakımından konu arsa ile benzer nitelikte olan terkettikleri taşınmaz mallarına karşılık Kuzey'de daha yüksek değerde benzer nitelikte taşınmaz mal almıştır.

Müstedinin annesi de Güney'de özellikleri bakımından konu arsa il-e benzer nitelikte taşınmaz mal terketti. Terkedilen benzer nitelikli taşınmaz malın miras yolu ile Müstediye intikal eden puan değeri yukarıda izah edildiği gibi 248,803 puandır. Ancak Müstedi, 15. Kaynak Paketine müracaat ettiği tarih itibarı ile yukar-ıda belirtilen-lerden de anlaşılabileceği gibi konu arsa ile benzer nitelikte olan ve miras yolu ile intikal eden puanlara karşılık Kuzey'de daha yüksek değerde benzer nitelikte taşınmaz mal almıştır.

İlgili Şahsın durumuna gelince: İlgili Şahıs 2,00-0,000 eşdeğer puanı ile konu kaynağa müracaat etti. İlgili Şahıs bu puanları babası Beha Köprülü'den bağış yolu ile temin etmiştir. İlgili Şahsın babasının özellikleri bakımından konu arsa ile benzer nitelikte olan taşınmaz mallardan kaynaklanan 7,293,70-8 eşdeğer puanı vardır. İlgili Şahsın babası Kuzey'de 656,795 puan değerinde bir konut almıştır. Arsa ise almamıştır. İlgili Şahıs da eşdeğerine karşılık Kuzey'de herhangi bir taşınmaz mal almış değildir.
Yukarıda belirtilenlerden anlaşılabileceği -gibi "özellikleri bakımından Güney'de benzer nitelikte taşınmaz malı bulunan" öncelik kriteri altında Müstedinin İlgili Şahsa karşı bir üstünlüğü olmadığı, aksine İlgili Şahsın Müstediye karşı üstünlüğü olduğu açıkça görülmektedir. Eşdeğer Tazmin Komisyon-u da konu arsanın kime verileceğini saptarken 1983 Eşdeğer Mal Vermede Öncelikler Tüzüğünün 4. maddesinin (d) bendini dikkate alarak konu arsanın İlgili Şahsa verilmesi kararına varmıştır.
Sırası gelmişken bir hususa daha değinmeyi uygun buluyorum. M-üstedinin başvuru konusu arsayı fiilen tasarruf etmesi ona 41/77 sayılı İskân, Topraklandırma ve Eşdeğer Mal Yasası açısından herhangi bir hak veya öncelik kazandırmamaktadır.
Yukarıda belirtilenlerin tümü ışığında, Eşdeğer Tazmin Komisyonunun, konu k-aynağın İlgili Şahsa verilmesi kararını alırken, hatalı olmadığı, 1983 Eşdeğer Mal Vermede Öncelikler Tüzüğünü doğru değerlendirdiği görülmektedir.
Müstedi avukatı, duruşmanın sonunda, Mahkemeye hitap ederken, kaynak olarak ilân edilen taşınmaz malın -hangi hak sahibine verileceği saptanırken dikkate alınacak hususlar arasında 41/77 sayılı İskân, Topraklandırma ve Eşdeğer Mal Yasasının 76. maddesinin (1). fıkrasında "talep ettiği malın bulunduğu yerleşim yerinde ikamet edene" ifadesinin yer aldığını, bu- nedenle konu kaynağın Lefkoşa'da ikamet eden İlgili Şahsa değil de Girne'de ikamet eden Müstediye verilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.




Herşeyden önce 76. maddeye istinaden konu kaynağın Lefkoşa'da ikamet edene değil de, Girne'de ikamet eden Müs-tediye verilmesi gerektiğine ilişkin iddialar başvurunun esasında ileri sürülmesi ve İlgili Şahsa bu iddiaları cevaplandırmak için söz hakkı verilmesi gerekirdi. Lâyihalarda böyle bir iddia yer almadığı gibi, İlgili Şahsın ilgili zamanda ikamet yerini ort-aya koymak amacı ile şahadet de sunulmadı. Hitap safhasında Müstedi avukatı İlgili Şahsın Lefkoşa'da ikamet ettiğini ifade etti; İlgili Şahıs avukatı da buna cevap olarak İlgili Şahsın Girne'de ikamet ettiği beyanında bulundu. Müstedi avukatının 41/77 sa-yılı Yasanın 76(1) fıkrasına dayanabilmesi için öncelikle İlgili Şahsın ikamet yerini olgusal bir iddia olarak ileri sürmesi ve şahadetle kanıtlaması gerekirdi. Böyle bir olgusal iddia yapılmadığını ve bu konuda şahadet sunulmadığını dikkate aldığımda, ba-şvuruyu 41/77 sayılı Yasanın 76(1) fıkrasına dayanarak karara bağlamayı uygun ve adil görmüyorum.
Buna rağmen, ışık tutma bakımından 76. madde incelen-diğinde, 76. madde kaynak olarak ilân edilen bir taşınmaz mala birden fazla talip olması halinde hangi ha-k sahiplerine tahsis edileceği hususunda dikkate alınacak esasları içermektedir. Bu esaslar öncelik sırasına göre saptanmış değildir. 76. maddenin kendisinin öncelik kriterlerini saptamadığı YİM/İstinaf: 25/89 (D. 5/90) sayılı davada karara bağlanmıştır.- İlgili kararın 4. sayfasında şöyle denmektedir:
"Yukarıda alıntısı yapılan Yasanın
76. maddesinin içeriği orada belir-
lenen esaslar çerçevesinde eşdeğere
kaynak olan bir mala birden fazla
istekli olması halinde uygulanacak
yöntemin saptanması i-çin Bakanlar
Kuruluna Tüzük yapma yetkisini
bahşettiği açıktır. Bu maddenin
bizzat kendisinin öncelik kriter-
lerini saptadığı söylenemez. Esasen
Müstedaaleyhlerin iddia ettiği gibi
76. maddenin kendisi öncelik kriter-
lerini saptamış olsaydı, ayrıca bu
-konuda tüzük yapmağa gerek de
duyulmayacaktı."
Daha önce yukarıda ifade ettiğim gibi öncelik kriterlerinin 1983 Eşdeğer Mal Vermede Öncelikler Tüzüğünde saptanan sıraya göre uygulanacağı konu Tüzüğün 4. maddesinde belirtilmektedir.
Başvuruyu yuka-rıdaki şekilde bir sonuca bağladıktan sonra şimdi de Müstedaaleyhler ve İlgili Şahsın itiraznamelerinde zamanaşımı ile ilgili ileri sürdükleri ön itirazların incelenmesi gerekir. Bu meselede ön itirazla ilgili olgular Sayın Yargıç Taner Erginel'in hükmünd-e belirtildiği gibidir. Sayın Yargıç Taner Erginel'in ön itirazla ilgili hükmünde belirtilen görüşlerle ve varılan sonuçla hemfikirim.
Sonuç olarak, yukarıda belirtilenler ışığında, başvurunun masrafsız reddedilmesi gerektiği görüşündeyim.

Mahkeme -: Sonuç olarak başvuru oyçokluğu ile reddedilir.
Başvuru masrafları ile ilgili herhangibir emir verilmez.





Taner Erginel Nevvar Nolan Seyit A. Bensen
Yargıç Yargıç Yargıç


28 Mart 1997
-


22



-


Full & Egal Universal Law Academy