Yüksek İdare Mahkemesi Numara 170/1995 Dava No 2/1999 Karar Tarihi 25.02.1999
Karar Dilini Çevir:
Yüksek İdare Mahkemesi Numara 170/1995 Dava No 2/1999 Karar Tarihi 25.02.1999
Numara: 170/1995
Dava No: 2/1999
Taraflar: Tuncer Arifoğlu ile Koop. Şir. Mukayyidi
Konu: Görevden ihraç
Mahkeme: YİM
Karar Tarihi: 25.02.1999

-2/99 YİM 170/95
Yüksek İdare Mahkemesi Olarak Oturum Yapan
Yüksek Mahkemede.
Anayasanın 152. Maddesi Hakkında.
Yargıç Mustafa H. Özkök Huzurunda.

Müstedi: Tuncer Arifoğlu, Lefkoşa
ile -
Müstedaaleyh: Kooperatif Şirk-etler Mukayyidi vasıtasıyle
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Lefkoşa
A r a s ı n d a.
Müstedi namına: Avukat Kıvanç M. Riza
Müstedaaleyh namına: Başsavcı Yardımcısı Mehmet A. Şefik.


--------------

-
H Ü K Ü M


Müstedi, dosyalamış olduğu işbu başvurusu ile aşağıdaki talepte bulunmuştur:

"a) Kooperatif Şirketler Mukayyidi ve/veya
Müstedaaleyh tarafından takriben 11.9.1995
tarihinde alınan ve Müstediyi, disiplin
-suçu işlediği ve/veya başka iş ve hizmet
yasağına uymadığı nedeni ile ve/veya
başka nedenlerle, Kıbrıs Türk Kooperatif
Merkez Bankası Genel Müdürlüğü görevinden
ihraç eden 7.9.1995 tarihli Disiplin Kurulu
kararı-nı onaylayan kararın hükümsüz ve
etkisiz olduğuna ve herhangi bir sonuç doğu-
ramayacağına dair bir Mahkeme kararı; ve

b) Bu başvuru masrafları."


Başvurunun duruşması yapılmıştır. Duruşma sırasında taraflar herhangi bir tan-ık celbetmemişler sadece 1'den 12'ye kadar sıralanmış evrakları emare olarak ibraz etmişlerdir.

Müşterek olguları taraflar izah etmişler ve taraflar sırasıyle beyanda bulunmuşlardır. Müşterek olgular kısaca şöyledir;

Müstedi, Fasıl 114 Koope-ratif Şirketler Yasası tahtında kayıtlı bir Kooperatif Şirket olan Kıbrıs Türk Kooperatif
Merkez Bankası Ltd. Genel Müdürlüğü mevkiine 7.4.1986 tarihinde zamanın idare memurları tarafından atandı. Müstedi, 31.10.1994 tarihinde UBP Genel Sekreterliği görev-ini üstlendiği nedeniyle Kıbrıs Türk Kooperatif Merkez Bankası Ltd. Personel Tüzüğünün
41 ve 43. maddeleri ile 18. sıradaki cetvelde belirtilen kural-lara aykırı hareket ettiği nedeniyle aleyhine 6.2.1995 tarihinde disiplin ithamnamesi düzenlendi ve disip-lin duruşması 10.2.1995 tarihinde yapıldı. Disiplin Kurulu huzurunda yapılan duruşmadan sonra Disiplin Kurulu 16.2.1995 tarihinde Müstediyi Genel Müdürlükten ihraç kararı vermiş ve bu karar 17.2.1995 tarihinde Kooperatif Şirketler Mukayyidi tarafından ona-ylanarak yürürlüğe girmiştir. Bu karardan dolayı Müstedi 90/95 sayılı YİM başvu-rusunda bulunmuş ve tek Yargıçlı oturum yapan Yüksek İdare Mahkemesi 7.8.1995 tarihinde verdiği kararla Müstedinin ihracını öngören kararı iptal etmiş ve aynı kararda disiplin- işlemlerinin yeniden yapılabileceğini öngörmüştür. Bu karar ışığında Disip-lin Kurulu betekrar Müstediyi yargılayıp 7.9.1995 tarihinde vermiş olduğu ihraç kararı 11.9.1995 tarihinde Kooperatif Şirketler Mukayyidi tarafından onaylanmış ve bu ihraç kararın-ın iptali ile ilgili olarak Müstedi işbu başvuruyu dosyalamış bulunmaktadır.

Müstedinin işbu başvurusunda yakınma konusu yaptığı birçok husus 90/95 sayılı YİM başvurusunda ileri sürülmüş ve o başvu-ruda karara bağlanmış, tek Yargıçlı verilen YİM kara-rı bilâhare taraflarca Müstedi ve Müstedaaleyh tarafından istinaf edilmiş, istinaf 6/95 ve 7/95 olarak birleştirilerek dinlenmiş ve 28.6.1996 tarihinde tek Yargıçlı verilen karar onaylanmıştır.
Tek Yargıçlı İdare Mahkemesi tarafından verilen ve istinafen o-naylanan kararda işbu başvuruda belirtilen birçok husus
karara bağlanmıştır. Şöyle ki;

Disiplin Kurulunun yasal olup olmadığı yönü tartışılmış ve Disiplin Kurulunun yasal olduğu ve Müstediyi yargılayabileceği sonucuna varılmış ve bu karar istinaf-ta kesinleşmiştir. Yine Müstedinin ikinci iş olarak yaptığı iddia edilen UBP Genel Sekreterliğinin Personel Tüzüğüne göre ikinci bir iş olduğu ve disiplin cezası gerektiren bir suç oluşturduğu da karara bağlan-mış bulunmaktadır. Aynı kararda Müstediye av-ukatı vasıtasıyle savunma hakkı verilmediği nedeniyle Disiplin Kurulunun vermiş olduğu ve Şirketler Mukayyidi tarafından onaylanan karar bozulmuştur.

İşbu başvuruda esas incelenmesi gereken konu Disiplin Kurulunun Müstediyi yargılar iken Müstediye -avukatı vasıtasıyle gerekli savunmasını yapmasına fırsat verip vermediği hususudur. Disiplin Kurulunun ilk toplantısı 24.8.1995 tarihinde yapıl-mıştır. 24.8.1995 tarihinde Müstedi, avukatı ile Disiplin Kurulu huzurunda hazır bulunmuş ve avukatı vasıtasıy-le usul hakkında bazı itirazlarda bulunmuş ve bu itirazları reddedil-dikten sonra Disiplin Kurulu Başkanı tarafından Müstediye hitaben "İthamname elinizdedir. Bu konuda savunmanızı istedik. Sormak isterim. 31.10.1994 ve 26.7.1995 tarihlerinde UBP Genel -Sekreterliğini yaptığınızı kabul edip etmediğinizi soruyorum. Kabul ediyor musunuz?" Bu soruya avukatı cevap verir ve "İthamnameyi bize okudunuz. Usul hakkında itirazlarım dikkate alınmadan yapıldığı için öncelikle usul hakkında itirazlarımın ele alınıp -neticelenmesi gerekir. İthamnameyi kabul etmiyorum. Usul hakkında dosya görme işi vuzuha kavuştu. Çağrı hususundaki usulsüzlükle ilgili kararı bekliyoruz." diye cevap vermiştir. Bunun üzerine Disiplin Kurulu Başkanı oturumu 4.9.1995 tarihine ertelemiş-tir. 4.9.1995 tarihindeki oturumda yine Müstedi, avukatı ile birlikte Disiplin Kurulu huzurunda hazır bulunmuş
ve Disiplin Kurulu Başkanı yapılan itirazların Kurul tarafından değerlendirildiğini ve esasa müteâllik olmadıkları için reddedildiğini, Kurul ka-rarı olarak Müstediye ve avukatına bildirmesinden sonra yine Müstedi avukatı usul hakkında birtakım itirazlarda bulunmuş ve yine bu itirazlar sonucu Disiplin Kurulu Başkanı Disiplin Kurulunun işlemlerin devamına oybirliği ile karar aldığını, Müstedi ve avu-katına bildirmiş, bu bildirim üzerine Müstedi avukatı yine bazı itirazlarda bulunmuş, Kurul Başkanı yine Müstediye hitaben bazı hususların karar aşamasında ele alınacağını belirtmesinden sonra yine Müstedi avukatı yapmış olduğu müracaatında tek Yargıçlı Yİ-M tarafından verilen kararı istinaf ettiğini ve disiplin kovuşturmasının istinaf sonucuna kadar ertelenmesi talebinde bulunmuş, bu talebi de disiplin işlemlerinin muallakta kalmaması için disiplin kovuşturmasının devamına oybirliği ile karar verilmiş ve te-krar devam kararı verildikten sonra yine Müstedi avukatı "Okunan ithamnameye resmi cevabı vermeden yaptığımız tüm öneriler reddedilmiştir. Bu safhada bize getirilen ithamnamenin hiçbirisini kabul etmi-yoruz." şeklinde bir beyanda bulunmuş ve bu beyan üze-rine oturumu yöneten Disiplin Kurulu Başkanı soruşturma dosyasındaki deliller ve özellikle gazete küpürlerini dikkate alarak başka bir şahit çağırmadan mevcut deliller ışığında karar alıp çağırıp size kararı bildireceğiz" diyerek Disiplin Kurulu oturumunu -kapatmıştır.

7.9.1995 tarihinde ise karar okunmak üzere Disiplin Kurulu tekrar toplanmış ve bu toplantıda yine Müstedi, avukatı ile hazır bulunmuştur. Bu toplantıda Disiplin Kurulu Başkanı Müstediye hitaben 24.8.1995 ve 4.9.1995 tarihlerinde yaptı-ğımız Disiplin Kurulu oturum ve toplantılarından dolayı karar aşamasına gelinmiştir. Söyleyeceğiniz herhangi birşey var mı?" diye soru yöneltmiş, Müstedi avukatı ise cevap olarak "Kararı bilmediğimiz için birşey söyleyemeyiz, karar okunduktan sonra söyler-iz" demiştir. Bu cevap ışığında Disiplin Kurulu Başkanı tarafından karar okunmuştur. Karar okunduktan sonra yine Müstedi avukatına "Evet, birşey söyleyecek misiniz?" diye soru sorulmuş, Müstedi avukatı ise "Bizce oturum kapanmıştır, kararın bir suretini -bize verir misiniz?" diye cevap vermiş ve bu istek üzerine Müstedi avukatına kararın bir sureti verilerek oturum kapan-mıştır. 7.9.1995 tarihinde verilen karar için bilâhare 11.9.1995 tarihinde Kooperatif Şirketler Mukayyidi tarafından onayı için ele alın-mış ve onaydan önce Müstedi ve avukatı
hazır bulunmuşlar ve Kooperatif Şirketler Mukayyidi de kararı onaylamadan önce söyleyecek birşeyleri olup olmadıkları sorulmuş, yine Müstedi avukatı birtakım itirazlarda bulunmuş
ve bu meyalde Disiplin Kurulu kararı k-endilerine okunduğu
sırada ceza verilmeden hafifletici sebeplerin dinlenmediğinden yakınılmış ve bunun üzerine Kooperatif Şirketler Mukayyidi kararı onaylamadan önce hafifletici sebeplerin var ise dinlene-bileceğini söylemiş ise de Müstedi avukatı cevap o-larak "Biz suçlu olduğumuzu kabul etmiyoruz. Ancak suçlu olmamız halinde dahi hafifletici sebeplerin söylenmesi gereken yer burası değildir." diye bir cevap vermiş, bu cevap üzerine Kooperatif Şirketler Mukayyidi yine Müstedi ve avukatına hitaben "Gazete- küpürlerini gördünüz mü?" diye bir soru yöneltmiş, Müstedi avukatı ise "Biz görmedik" şeklinde bir cevap vermiştir. Yine Kooperatif Şirketler Mukayyidi Müstedinin Genel Sekreterlik yapmadığı hususunda bir iddia görmediği yönünde bir soru yöneltmiş, bu s-oruya da Müstedi avukatı cevap olarak "Bize getirilen bütün ithamnameyi reddettik, kabul etmedik. Eğer Genel Sekreterlik de iddia ediliyorsa dolayısıyle onu da"
diye cevap vermiştir. Yine Kooperatif Şirketler Mukayyidi "27.7.1995 tarihli Birlik Gazetesi-nin bu küpürü size gös-terilmedi mi?" diye bir soru yöneltmiş bu soruya da Müstedi avukatı "Bu bize gösterilmedi. Biz ithamnameyi tümden reddettik. Keşke bu dosyanın bir suretini bize de verseniz
de biz de suçlarımızı, ithamları bilsek." diye cevapta
b-ulunmuş ve bu cevaptan sonra oturum sona ermiş ve bu toplan-tıdan sonra Kooperatif Şirketler Mukayyidi Disiplin Kurulunun vermiş olduğu kararı aynen onaylamıştır.

Yukarıya aktarılan Disiplin Kurulu tutanaklarında özetle, Disiplin Kurulu Başkanı ile M-üstedi avukatı arasında geçen konuşmalar ile yine onaylanmadan önce Kooperatif Şirketler Mukayyidi huzurunda Müstedi avukatının da hazır olduğu toplan-tıda geçen konuşmalardan da anlaşılacağı üzere Müstediye her türlü savunma hakkı verilmiş olmasına rağmen- gerek Disiplin Kurulu huzurunda gerekse onayından önce Kooperatif Şirketler Mukayyidi huzurunda Müstedi hiç konuşmamış sadece avukatı usul üzerinde itirazlarda bulunmuş ve Müstediye okunan ithamnameleri de Müstedi avukatı reddetmiştir. Tüm bu söylenenler-den keza Disiplin Kurulunun vermiş olduğu 7.9.1995 tarihli kararın 6. sayfasında duruşma sırasında tüm gazete küpürlerini ve dosyadaki diğer belgelerin Müstediye gösterildiği ve Müstedi avukatı tarafından incelendiği halde ve özellikle gazete küpürlerine k-arşı herhangi bir savunma hakkını kullanmadığı ve Disiplin Kurulunun tüm ısrarlarına rağmen herhangi bir savunmada bulunma-dığı anlaşılmaktadır, keza yukarıya aktarılan Disiplin Kurulu Başkan ile Müstedi avukatı arasında geçen konuşmalardan da görüleceği g-ibi dosyanın Müstedi tarafına verildiği anlaşıl-maktadır. Ancak yine Müstedi avukatı Kooperatif Şirketler Mukayyidi huzurunda yapılan toplantıda kendilerine gazete küpürlerinin gösterilmediğini ve dosyayı görmedikleri yönünde beyanda bulunmuştur. Halbuki- gerek Disiplin Kurulu aşamasında gerekse 90/95 sayılı YİM başvurusu sırasında gazete küpürleri
ve sair evraklar Mahkemeye emare olarak ibraz edilmiş ve gerek Müstedi gerekse avukatı tarafından yeterince inceleme fırsatı verilmiştir. Tüm bu söylenenler ış-ığında Müstediye Disiplin Kurulu huzurunda yapılan toplantılarda savunma hakkı verilmediği ve savunmasını yapamadığını söylemek mümkün değildir kanaatin-deyim. Diğer bir deyişle Müstediye savunmasını yapmak için
her türlü fırsat verilmiş olmasına rağmen -Müstedi, avukatı vasıtasıyle savunma yapmamayı tercih ederek sadece usul hususunda itirazda bulunmakla yetinmiştir. Halbuki usul hususunda yapmış olduğu itirazlar yukarıda da arzettiğimiz
gibi 90/95 sayılı YİM başvurusunda karara bağlandığı gibi
bu kararl-ar Birleştirilmiş YİM 6/95 ve 7/95 (D.2/96)'da da onaylanmış ve kesinleşmişlerdir. Bu nedenle aynı hususları betekrar tartışmanın bir anlamı yoktur. Burada dikkat
edilecek tek bir husus var o da karar okunmadan önce Müstedi avukatına söyleyecek birşeyler-i olup olmadığı sorulmuş ve kararın okunmasından sonra cevap vereceklerini söylemeleri üzerine karar bir bütün olarak mahkûmiyetle ceza birlikte okunmuştur. Karar sadece mahkûmiyet kısmı okunup hafifletici sebepleri alındıktan sonra cezanın kesilmesi daha- uygun ve adil olacağı kanaatindeyim. Ancak yukarıda söylenenleri bir bütün olarak dikkate aldığımız zaman ve yargının Mahkeme dışında Disiplin Kurulu huzurunda olduğu ve Disiplin Kurulundaki üyelerin de hukukçu olmadıkları da dikkate alındığında Müstedi -avukatının yapmış olduğu "Söyleyeceklerimizi karardan sonra söyleriz." beyanına karşılık kararın mahkûmiyetle cezanın birlikte okumalarının Disiplin Kurulunun vermiş olduğu kararı bozmaya yeterli olmadığı kanaatindeyim. Kaldı ki Disiplin Kurulu kararının -kesinleşmesi için Şirketler Mukayyidi tara-fından onaylanması gerekmektedir ve Disiplin Kurulu kararı Şirketler Mukayyidi huzurunda onaylanmadan önce de Müstedi ve avukatına gerekli savunma hakkı verilmiş ve özellikle karar onaylanmadan önce hafifletici se-bep olarak ileri sürmek istedikleri hususların bu aşamada da ileri sürülmesine fırsat verilmesine rağmen Müstedi ve avukatı bu fırsatı da değerlen-dirmemişlerdir.

Müstedi tarafından ileri sürülen diğer bir husus ise Disiplin Kurulu oturumlarında bu-lunan sendika temsilcisinin değişmiş olmasından yakınılmaktadır. Şöyle ki; 24.8.1995
ve 4.9.1995 tarihli oturumlarda sendika temsilcisi olarak Halil Hürdoğan'ın hazır bulunduğunu, 7.9.1995 tarihli karar oturumunda ise sendika temsilcisi olarak Abdullah C-angil'in oturumlara katıldığını, bu nedenle Disiplin Kurulunun oluşmadığını ileri sürmüştür. Yapılan incelemede oturumlarda 24.8.1995 ve 4.9.1995 tarihli oturumlarda sendika temsilcisi olarak Halil Hürdoğan'ın oturduğu ve 7.9.1995 tarihli oturumu ise Abdu-llah Cangil'in temsil ettiği görülmektedir. Disiplin Kurulunun İdare Heyetin-den oluştuğu ve Personel Tüzüğünün 51. maddesinde Disiplin Kurulunun İdare Meclisinin olduğu ve Disiplin Kurulunda sendikanın da oy hakkına sahip bir temsilci bulunduracağını öng-örmektedir.

Bu maddeden de anlaşılacağı gibi Disiplin Kurulu toplantı-larında sendika oy kullanma hakkına haiz bir temsilci gönderme hak ve yetkisine sahiptir. Ancak Disiplin Kurulunda hazır bulunacak olan sendika temsilcisi önceden isim olarak at-anmış değildir. Oturumlarda sendikayı temsilen bir temsilci görev-lendirilmektedir. İlk iki oturumda görevlendirilen Halil Hürdoğan'ın yerine üçüncü yani karar oturumunda Abdullah
Cangil'in görevlendirilmesi tamamen sendikanın görev ve yetki-leri dahilin-de yapılmış bir işlemdir.

Yukarıda da arzettiğimiz gibi duruşma aşamasında da şahit dinlenmediği ve incelenen dosyadaki delillere dayanarak karar verildiği görülmektedir. Yine sendika temsilcisi olarak karar aşamasında bulunan temsilcinin olumsuz -oy verdiği ve gerekçesini de şöyle açıkladığı görülmektedir. "Daha önceki gerekçeler ışığında kanaatimiz değişmemiştir. Karara olumsuz oy veri-yoruz." Bu gerekçeden de görüleceği gibi sendika temsilcisi tamamen sendikanın görüşlerini yansıtmaktadır ve k-arar aşama-sında değişik bir sendika temsilcisinin bulunması Disiplin Kurulunu oluşturmadığı, diğer bir deyişle nisabın oluşmadığını söylemek olanağı yoktur kanaatindeyim ve bu hususta Müstedinin yapmış olduğu itiraz reddedilir.

YİM davalarında İda-renin vermiş olduğu kararın yanlış olduğu ve/veya hatalı olduğunu ispat etme külfeti Davacı ve/veya Müstediye düşmektedir. Bu meselede Disiplin Kurulu tarafından 7.9.1995 tarihinde verilen ve 11.9.1995 tarihinde Kooperatif Şirketler Mukayyidi tarafından o-naylanan başvuru konusu kararın yanlış olduğu ve/veya hatalı olduğu hususunda Müstedi Mahkemeyi tatmin edememiştir. Bu nedenle başvurunun reddedilmesi gerekir kanaatindeyim.

Yukarıda söylenenler ışığında Müstedi başvurusunda muvaffak olamadığı cihet-le reddine karar verilir.

İstida masrafları Müstedi tarafından ödenecektir.

Masraf listesi Başmukayyit tarafından tasvip olunacaktır.





Mustafa H. Özkök
Yargıç


2-5 Şubat 1999



-


9









-


Full & Egal Universal Law Academy