Yüksek İdare Mahkemesi Numara 164/1991 Dava No 26/1992 Karar Tarihi 29.06.1992
Karar Dilini Çevir:
Yüksek İdare Mahkemesi Numara 164/1991 Dava No 26/1992 Karar Tarihi 29.06.1992
Numara: 164/1991
Dava No: 26/1992
Taraflar: Fatma Seçkiner ile Eko. Ve Mal. Bakanlığı
Konu: Dulluk maaşının kesilmesi - 26/77 sayılı Emeklilik Yasasının 18, 31. maddeleri
Mahkeme: YİM
Karar Tarihi: 29.06.1992

-D.26/92 YİM 164/91

Yüksek İdare Mahkemesi Olarak Oturum Yapan
Yüksek Mahkeme Huzurunda.
Mahkeme Heyeti: Niyazi F. Korkut, Aziz Altay, Özkan Tunçağ.

Müstedi: Fatma Seçkiner, Lefkoşa.
-ile
Müstedaaleyh: Ekonomi ve Maliye Bakanlığı, Hazine ve Muhasebe Dairesi
vasıtasıyle KKTC, Lefkoşa.
A r a s ı n d a.

Müstedi namına: Kıvanç M. Riza adına Mustafa B. Asena.
Müstedaaleyh n-amına: Mehmet Ali Şefik.



Yasa Maddesi: 26/77 sayılı Emeklilik Yasasının 18, 31. maddeleri, 18/80 sayılı Emeklilik Tadil Yasası, 7/79 sayılı Kamu Görevlileri Yasasının 24(A) maddesi.

İstemin Özeti: Müstediye eşinin vefatı nedeni ile intikal eden dulluk -maaşı ve bu maaş üzerinden ödenen hayat pahalılığının, Müstedinin muvazzaf tekaüdiyeli kamu görevine atanması ile, Müstedaaleyh tarafından durdurulmasının ve fazla ödeme yapıldığı gerekçesi ile Müstedinin maaşından kesme yoluna gitmesi ile ilgili işlemleri-n hükümsüz ve etkisiz olduğuna ve herhangi bir sonuç doğurmayacağına karar verilmesi istemi.

OLAY: Lise öğretmeni olarak görev yaptığı bir sırada vefat eden Müstedinin eşi dolayısı ile Müstediye dulluk maaşı bağlandı. Hayat pahalılığı ile birlikte Müstedi-ye yapılan ödeme, Müstedinin kamu görevine atanmasına kadar devam etti. Müstedi kamu görevine atandıktan sonra kendisi iki kez hayat pahalılığı verillemeyeceği gerekçesi ile dulluk maaşı üzerinden verilen hayat pahalılığı durduruldu ve fazla yapılan ödeme-ler için de geriye dönük kesinti yapılmağa başlandı. Başvuru bu uygulamaya karşı yapılmıştır.
SONUÇ: 26/77 sayılı Yasanın tefsir kısmında "hak sahibi" emeklilik menfaatine hak kazanan kişidir. Burada hak sahibi merhumun eşi Müstedidir. İki ayrı hak sahibi -olduğuna göre de iki ayrı hayat pahalılığı tahsisatı ödenmesi söz konusudur. Müstedinin bu hakkı merhumun eşinden kaynaklanmak-tadır. Yasa koyucunun kazanılmış bir hakka müdahalesi düşünülemez. Yasa koyucu öyle bir niyeti olsa bunu açıkça düzenleme yoluna -giderdi.
Müsetdi başvurusunda haklıdır ve başvuru konusu kararın ve bunun sonucunda yapılan işlemlerin hükümsüz ve etkisiz olduğuna ve herhangi bir sonuç doğurmayacağına karar verilir.

Atıfta Bulunulan Yargısal İçtihatlar:
YİM İstinaf 2/87 (D.3/88) sa-yılı Yüksek İdare Mahkemesi kararı.
YİM 73/83 (D.20/85) sayılı Yüksek İdare Mahkemesi kararı.




H Ü K Ü M

Niyazi F. Korkut: Bu başvuruda Mahkemenin hükmünü Sayın Yargıç Özkan Tunçağ okuyacaktır.

Özkan Tunçağ: İşbu başvuruda Müstedi ile Müstedaaleyh olg-ulara ilişkin tam bir görüş birliği içerisindedirler. Buna göre Müstedinin lise öğretmeni olarak görev ifa etmekte olan eşi 2.3.1984 tarihinde vefat etti. Bunun üzerine 2677 sayılı Emeklilik Yasasının 18. maddesi uyarınca dul eşi olan Müstedi ile çocukları-na emeklilik maaşı intikal ederek muntazaman ödemeye başlandı. Müstedi daha sonra 26.10.1985 tarihinde Posta Dairesinde görev aldı. 19.1.1987 tarihinde ise muvazzaf tekaüdiyeli statüsüne geçti. Müstediye 1991 Mayıs ayına değin eşinden intikal eden dulluk m-aaşı ile bu maaş üzerinden hayat pahalılığı ödendi. Müstedaaleyh 1991 Mayıs ayında almış olduğu bir kararla 1984 Nisan ayından itibaren geriye dönük olarak Müstedinin kamu görevinde olması nedeni ile değiştirilmiş şekli ile 26/77 sayılı Yasasının 31. madde-si tahtında bir yoruma giderek Müstediye ödenen hayat pahalılığı tahsisatını durdurmuş ve 8.373.374 Türk Lirası fazladan ödeme yapıldığı ve bunun aylık taksitlerle geri alınması gerektiği kararına vararak mezkûr kararı uygulamaya koymuştur. Bunun bir sonu-cu olarak Müstedaaleyh her ay birikmiş olduğunu iddia ettiği anılan miktar için 220.000 Türk Lirası bir meblağı Müstedinin maaşından kesme yoluna gitmiştir. Bu fazlalık evvela Müstediye ödenmekte olan kendi maaşından daha sonra da dulluk maaşından aylık ta-ksitlerle kesilme yoluna gidilmiştir.

Müstedi, 10.7.1991'de dosyalamış olduğu başvuru ile yukarıda ihtilâfsız olgulardan görüleceği gibi Müstedaaleyhin 1991 Mayıs ayında almış olduğu karar ve bunun sonucu olarak yapılan işlemlerin hükümsüz ve etkisiz ol-duğuna ve herhangi bir sonuç doğurmayacağına ilişkin Mahkemeden bir karar isteminde bulundu.

Başvurunun duruşmasında taraflar şahadet ibraz etmeyip Mahkemeye hitap etmekle yetindiler. Müstedi avukatı hitabesinde 26/77 sayılı Emekilik Yasasının 31. maddes-ine atıfta bulunmuş ve bu maddenin herhangi bir ayırım yapmadan herkese hayat pahalılığı ödeneğinin verilmesi ilkesini getirdiğini belirtmiştir. Müstedi avukatı hitabesine devamla 26/77 sayılı Yasanın 31. maddesinin 18/80 sayılı Tadil yasası ile değiştiril-diğine işaret ettikten sonra hangisi daha fazla menfaat getirirse onun üzerinden hayat pahalılığı ödeneği verilemsinin öngörüldüğünü; bu tadilâtta dul ve yetimler ile ilgili herhangi bir düzenlemenin yapılmadığını, esas olanın Devletten çift maaş çekenleri-n iki defa hayat pahalılığı tahsisatı alınmasını önlemek olduğunu vurgulayarak 26/77 sayılı Yasanın tefsir yan başlıklı 2. maddesine atıfta bulunmuştur. Müstedi avukatına göre kişi kelimesi emeklilik menfaatı kazanan kişiyi anlatmaktadır. Önemli olan kişin-in yorumunu yapmaktır. Kişi kelimesi ise dul eş ve çocukları kapsamamaktadır. Onlar hak sahibi değillerdir. Esas hak sahibi olan Müstedinin vefat eden eşidir. Başka bir anlatımla burada hak sahibi Müstedi değil, vefat eden eşidir. Bu nedenle Müstedinin me-rhum eşinin emeklilik maaşının bir bütün olarak, yani hayat pahalılığı tahsisatı da dahil olmak üzere, Müstedi ve küçük çocuklarına istihkakları oranında aynen intikal etmesi gerekmektedir.

Müstedi avukatı kişi kelimesinin Mahkemece de bu şekilde yorumla-n-masının uygun ve adil olacağını, Müstedinin merhum eşinin tamamen farklı bir kişi olduğunu, konunun o açıdan ele alınarak inceleme ve değerlendirmeye tabi tutulmasını, vefat etmekle durumda bir değişikliğin olmadığın, Müstedinin eşi hayatta olsaydı emekl-ilik menfaatlarını aynen almaya devam edeceğini, 7/79 sayılı Kamu Görevlileri Yasasının 24(A) maddesinin dikkatle incelenmesi halinde ileri sürdüğü hususların doğruluğunun daha iyi anlaşılacağını savundu.

Müstedaaleyhi temsil eden Savcı, 26/77 sayılı yas-ada tadilat yapılmazdan önce bu konuda herhangi bir ihtilâfın söz konusu olmadığını, eğer bu tadilat yapılmış olsaydı Müstedi avukatının söylediklerine aynen katılacağını belirttikten sonra önemli olanın ne amaçla ve ne durumda olursa olsun iki maaş üzerin-den hayat pahalılığı alınmasını önlemek için bu tadilatın yapıldığını, ilgili Yasanın 18/80 sayılı tadil Yasası ile tadil edilen 31. maddesinin dikkatlice okunmasından bu hususun açık seçik olarak anlaşıldığını, kaldı ki 26/77 sayılı Yasada hayat pahalılı-ğı tahsisatı ile ilgili 38/87 sayılı Tadil Yasası ile yapılan değişiklik sonucu bu konunun gayet açık ve anlaşılır bir şekilde ortaya çıktığını, bu nedenle Müstedi avukatının yapmış olduğu hukuki argümanlara katılmanın olası olmadığını öne sürerek başvurun-un reddedilmesini istemiştir.

Sunulan ihtilâfsız olguları, Müstedi avukatı ve Savcının yapmış oldukarı hukuki argümanları esaslıca inceledik. Kuşkusuz ki, başvuruyu sonuçlandırabilmek için kişi kelimesine yürürlükteki mevzuat ve yerleşmiş İdare Hukuku il-keleri açısından bir yorum getirmek durumundayız. Öncelikle atıfta bulunulan yasa maddelerini gözden geçirmemiz gerekmektedir.

26/77 sayılı yasanın 31. maddesi aynen şöyledir:


"Hayat pahalılığı
ödeneği 31. Bu Yasa kurallarına uygun olarak Devlet-ten emeklilik maaşı çekenlere, kamu görevlilerine verilen oran veya tutarda hayat pahalılığı ödeneği de verilir."

18/80 sayılı Emekilik (Değişiklik) Yasasının 2. maddesi ise şöyledir:


"Esas
Yasanın
31. maddesinin
değiştirilmesi. 2. Esas Yasa-, 31. maddesinin şart bendi kaldırılmak ve yerine aşağıdaki yeni şart bendi konmak suretiyle değiştirilir:
'Ancak, Devlet Bütçesinden hem emekli maaşı hem de başka bir maaş çeken kişilere verilecek hayat pahalılığı ödeneğinin hesaplan- masında, her-hangi bir yasada aksine bir kural bulunmasına bakılmaksızın, ilgili kişinin eline geçecek net miktar itibarıyle menfaati göz önünde tutulur ve hangi maaş üzerinden hesaplanması onun menfaatine ise o maaş üzerinden hesaplanarak ödenir.' "

38/87 say-ılı Emekilik (Değişiklik) Yasasının 21. maddesi aynen şöyledir:

Esas Yasanın
31. Maddesinin
değiştirilmesi. "21. Esas Yasa, 31. maddesi kaldırılmak ve yerine aşağıdaki yeni 31. madde konmak suretiyle değiştirilir:"Hayat
Pahalılığı
Ödeneği 31.- Bu Yasa kurallarına uygun olarak Devlet Bütçesinden ve/ veya Emekli Sandığı Fonundan emeklilik maaşı çekenlere, kamu görevlilerine verilen oran veya tutarda hayat pahalılığı ödeneği de verilir.
Ancak hem Devlet Bütçesinden ve/veya Emekli Sandığı Fonu-ndan emekli maaşı, hem de Devlet Bütçesinden maaş çeken kişilere verilecek hayat pahalılığı ödeneği-nin hesaplanmasında, herhangi bir yasada aksine bir kural bulunma-sına bakılmaksızın, ilgili kişinin eline geçecek net miktar itibarıyle menfaati göz önünd-e tutulur ve hangi maaş üzerinden hesaplan-ması onun menfaatine ise o maaş üzerinden hesaplanarak ödenir."

26/77 sayılı Yasanın tefsir ile İlgili 2. maddesinin konuya ilişkin kısımları şöyledir:

"............................ ..........................-.
'Emeklilik menfaatı' bu Yasaya göre hak kazanılan emekli maaşı, ikramiyesi, hayat pahlaılığı ödeneği ve diğer menfaatleri anlatır.
'Hak sahibi' emeklilik hakkı kazandıran hizmetlerden ötürü, bu Yasaya göre emeklilik menfaatına hak kazanan kişiyi anlatı-r."

Tefsir kurallarına ilişkin Y-İM- -İstinaf 2/87 (D-.3/88)'de sayfa 5'te bizim de benimsediğimiz aşağıdaki görüşlere yer verilmiştir.

".. Tefsir kurallarına göre bir Yasa kuralının iki türde tefsire açık olması halinde ve birinin uygulanması açıkça haksızlığa yol açacaksa bu sefer böyle bir neticenin tasav-vur edilemeyeceğinden hareketle Mahkemeler diğer tür yani adalete daha uygun tefsir türünü tercih ederler. Bu hususta Maxwell on Interpretation of Statutes II. baskı sayfa 193'te şu görüşlere yer verildi.

-'A sense of the possible injustice of an interpretation ought not to induce judges to do violence to well settled rules of construction, but it may properly lead to the selection of one rather than the other of two reasonable interpretations. Whenever the -language of the legislature admits of two constructions, and if construed in one way, would lead to obvious injustice, the courts act upon the view that such a result could not have been intended, unless the intention had been manifested in express words.'- "
-
YİM 78/83 (D.20/85)'de sayfa 3'te ise aynen şöyle denmektedir:

"Genel olarak Emeklilik Yasalarının ruhu ve amacı, çalışanları çalıştığı yıllar oranında ödüllendirmek ve artık normal olarak çalışma hayatının hitam bulduğu varsayılan belli bir yaştan veya- belirli bir süreden sonra geriye kalan yılları için ona ve ona bağlı kişilere mali güvence vermektir. Bu gibi mali güvencenin miktarı çalışanın çalıştığı sürenin uızun veya kısa oluşu ile orantılı olur. 26/77 sayılı Emeklilik Yasasının da esas ruhu budur.-"

Başvuruyu sonuçlandırabilmek için yorumlama durumunda olduğumuz kişi kelimesini yoruma tabi tutarken gerek yürürlükteki mevzuatı ve gerekse biraz önce alıntı yaptığımız ve içerdikleri ilke ve görüşler itibarıyle bizim de benimsemiş olduğumuz ilke ve gö-rüşler ışığında hareket etmenin adil ve uygun olduğu görüşündeyiz.

26/77 sayılı Yasanın tefsir ile ilgili 2. maddesindeki "Emeklilik menfaatı" tanımına bakıldığı zaman diğer menfaatların yanısıra hayat pahalılığı ödeneğini de içerdiği görülmektedir. Yine- aynı maddeye göre "Hak sahibi" bu Yasaya göre emeklilik menfaatına hak kazanan kişiyi anlatmaktadır. Görülüyor ki hak sahibi kişi emeklilik menfaatı olan kişidir. Önümüzdeki başvuruda hak sahibi olan Müstedinin merhum eşidir ve hak sahibi olduğu nedeni il-e hayat pahalılığı ödeneğine hak kazanmıştır. Nitekim ölümünden sonra geride kalan Müstedi eşi ve çocuklarına yürülükteki mevzuatın öngördüğü nisbette hayat pahalılığı tahsisatı ödenmekteydi. Daha sonra Müstedinin kamu görevine intikal etmesi nedeni ile yü-rürlükteki mevzuata Müstedaaleyh tarafından yapılan yorum sonucu bavuruda yakınılan konudan da görüleceği gibi hayat pahalılığı Müstediye intikal ettiği oranda ödenmeme ve ödenmiş olanların da taksitle geri alınması yoluna gidilmiştir.

Yasalar sözüne, öz-üne, ruhuna ve Yasa Koyucunun niyetine göre yorumlanır. Bu kriterleri de göz önünde bulundurduktan sonra bizden yorumlanması istenen kişi sözcüğünün tek bir hak sahibini anlattığını ve Yasa Koyucunun bu tadilâtları yaparken esas niyetinin Devletten çift ma-aş çekenlerin çift hayat pahalılığı ödeneği almalarını önlemek olduğu kanısındayız.

Başvuruda, ihtilâfsız olgulardan da anlaşılacağı gibi, iki hak sahibi vardır. Başka bir anlatımla, biri Müstedi, diğeri de Müstedinin merhum eşidir. İki ayrı hak sahibi s-öz konusu olduğuna göre de iki ayrı hayat pahalılığı tahsisatı ödenmesi söz konsudur. Bu hayat pahalılığı tahsisatlarından bir tanesi Müstedinin merhum eşinin hak sahipliğinden kaynaklanmaktadır. Bu açıdan Müstedinin kazanılmış bir hakkı söz konusudur. Yas-a Koyucunun kazanılmış bir hakka müdahalesi düşünülemez. Eğer böyle bir niyet ve amacı olsaydı bu hususu açıkça düzenleme yoluna gitmesi gerekirdi. Emekililk Yasasına 1980 ve 1987 yıllarında getirilen değişikliklerde ise böyle bir husus açıkça düzenlenmiş -veya belirtilmiş değildir. Esasen İdare Hukukunun yerleşmiş ilkeleri de buna cevaz vermemektedir.

Tüm bu nedenlerden ötürü Müstedinin başvurusunda haklı olduğu sonucuna varmış bulunuyoruz.

Varılan sonuç ışığında Müstedinin başvurusunda yakınma konusu y-aptığı Müstedaaleyhin 1991 Mayıs ayında almış olduğu karar ve bunun sonucu olarak yapılan işlemlerin hükümsüz ve etkisiz olduğuna ve herhangi bir sonuç doğurmayacağına karar verilir.

Müstedinin başvuru masrafları Müstedaaleyh tarafından ödenecektir.


(N-iyazi F. Korkut) (Aziz Altay) (Özkan Tunçağ)
Yargıç Yargıç Yargıç

29 Haziran 1992



-


-7-



-


Full & Egal Universal Law Academy