Yüksek İdare Mahkemesi Numara 164/1989 Dava No 58/1989 Karar Tarihi 30.11.1989
Karar Dilini Çevir:
Yüksek İdare Mahkemesi Numara 164/1989 Dava No 58/1989 Karar Tarihi 30.11.1989
Numara: 164/1989
Dava No: 58/1989
Taraflar: Güzelyurt Kalkınma Koop. Şti Ltd. İle İskân Bak..
Konu: Kiralama kararının iptali istemi
Mahkeme: YİM
Karar Tarihi: 30.11.1989

-D.58/89 YİM 164/89

Yüksek İdare Mahkemesi Olarak Oturum Yapan
Yüksek Mahkemede
Yargıç Salih S. Dayıoğlu Huzurunda
Anayasanın 152. Maddesi hakkında.

Müstedi: Güzelyurt (Om-orfo) Kalkınma Kooperatifi Şirketi Ltd.
Ecevit Caddesi, No.26, Güzelyurt.
-ile-
Müstedaaleyh: 1. İskân Bakanlığı vasıtasıyle KKTC Lefkoşa.
2. Saptama Değerlendirme ve Tazmin Komisyonları vasıtasıyle
KKTC Lefkoşa.
3. Lefkoşa Kaza Tapu Dair-esi vasıtasıyle KKTC Lefkoşa.
4. Ekonomi ve Maliye Bakanlığı vasıtasıyle KKTC, Lefkoşa.
A r a s ı n d a.

Müstedi namına: Hüseyin İzveren
Müstedaaleyh namına: Ne-cla Şenol
İlgili Şahıs Remziye Ali Şefik Terekesi namına: Tereke İdare Memuru Mehmet
Ali Şefik


Yasa Maddesi: 5560 sayılı ve 527-77 sayılı Bakanlar Kurulu kararları.

İstemin Özeti: Müstedinin kendisine tahsisili olduğunu iddia ettiği ve halen t-asarrufunda bulunan işyerinin ilgili şahsa icar edilmesine ve/veya kesin tasarruf belgesi verilmesine ilişkin kararının tamamen hükümsüz ve etkisiz olduğuna ve herhangi bir sonuç doğurmayacağına karar verilmesi istemi.

OLAY: Müstedi şirket 1974 tarihinde -kuruldu. Faaliyetlerini sürdürebilmesi için kendisine birçok işyeri ve dükkân tahsis edildi. Müstediye göre bu yerlerin verilişi Bakanlar Kurulu kararlarına istinat etmektedir. Ancak ilgi Bakanlar Kurulu kararları incelendiğinde Güneyden gelen ve göçmen ol-an kooperatifler olduğu anlaşılmaktadır. 1986'da Müstedinin Yönetim Kurulu Başkanlığına Müstedaaleyh 1 tarafından yazılan yazıda tasarru-fundaki dükkânların eşdeğer amaçları için rezerve alınacağı bu nedenle eşdeğer mal alacaklısı olması halinde belgeleri -ile müracaatı istendi. Müstedi eşdeğer alacaklısı olmadığı için talep edilen belgeleri veremedi. Bu safhadan sonra Müstedi Müstedaaleyhe bazı dükkânları teslim etti. Ancak Müstediye göre sözkonusu işyerinin teslimi ile ilgili herhangi bir görüşme olmadı. B-u arada Bakanlık işyerini ilgili şahsa kesin tasarruf belgesi ile verdi.

SONUÇ: Müstediye konu işyeri için yapılan tahsis yasa uyarınca iptâl edildiği ve Müstedinin 41/77 sayılı yasa altında hak sahibi olmadığı gerçeğinden hareketle Müstedinin konu işyeri-ni talep etmeğe veya bu işyerini tasarrufunda bulundurmağa hakkı yoktur.
Başvuru reddolunur.




H Ü K Ü M

Bu başvuru ile müstedi kendisine tahsisli olduğunu iddia ettiği ve halen de tasarrufunda bulundurduğu Güzelyurt'ta Ecevit Caddesinde No.26 adres-inde K513 numaralı işyerin-i-n müstedaaleyhlerce Remziye Ali Şefik terekesine "icar edilesine ve/veya kesin tasarruf belgesi verilmesine dair olan müstedaaleyhlerin tüm işlem ve/veya kararlarının ve/veya icar mukavelesinin ve/veya kesin tasarruf belgelerinin tamamen hükümsüz ve etkisi-z olduğuna ve g-e-rekçesiz olduğuna ve herhangi bir sonuç doğuramayacağına" karar verilmesi isteminde bulundu.

Başvuruya ilişkin olguların bir kısmı üzerinde ihtilâf olmamasına karşın bazı hususlarda taraflar arasında görüş ayrılığı olmayan olgulara temas etmeyi uygun gör-düm. Bu olgular ise özetle şöyledir:

Müstedi, isminden de anlaşıldığı gibi bir kooperatif şirketi olup 28 Kasım, 1974 tarihinde kuruldu. 1974 ve 1975 yıllarında müstedi şirkete, faaliyetlerini sürdürebilmesi için, birçok işyeri ve dükkân verildi. Bu gibi- taşınmaz malların verilişi, müstediye göre, Bakanlar Kurulu tarafından alınan 5560 numaralı Kararı ile gerçekleşti. Yine müstediye göre Bakanlar Kurulu tarafından alınan 527-77 sayılı bir Karar ile müstedi ve onun durumunda olan sair kooperatiflere tahsis- edilen taşınmaz mallardan "eşdeğerde mal veya tazminat Yasası yürülüğe girinceye kadar Maliye Bakanlığınca kira talep edilme- mesi" öngörüldü. Mahkemeye sunulan 5 Eylül, 1977 tarihli ve zamanın Kooperatif İşleri Dairesi Müdürünün imzasını taşıyan bir belg-ede müstediye tahsis edilen taşınmaz malların dökümü yapılarak bu husus zamanın İmar, İskân ve Rehabilitasyon Bakanlığı'na gönderildi. Mahkemeye ibraz edilen emarelerin tetkikinden Bakanlar Kurulu Kararları ile bazı taşınmaz malların tahsis edilmesi öngörü-len kooperatiflerin yeni kurulan kooperatifler değil de Güney'de faaliyette bulunan kooperatifler olduğu anlaşılmaktadır. Örneğin, emare 1'de görülen 5560 sayılı Bakanlar Kurulu kararının ikinci maddesinin 3. fıkrasında söylenenler bu görüşü destekler mahi-yettedir. Sözü edilen 3. fıkra aynen şöyledir:

"2 (1) .........

(2) ...........

(3) Güney'den gelen köylerin Kredi Kooperatifleri, Kooperatif Bak- kaliyelerinin, yerleştirildikleri köylere aynen devam ettirilmeleri- nin Kooperatif İşleri Daire-since sağlanması ve Çalışma, Rehabili- tasyon ve Sosyal İşler Bakanlığıyle işbirliği yapılarak Kooperatif Bakkaliyelerinin uygun bir binada faaliyete geçirilmesi ve eğer varsa Rum Kooperatifinin demirbaş ve gıda stoklarının devralına- rak Kooperatiflerin g-üçlendirilmesinin sağlanması; faliyete geçiri- len Kooperatif Bakkaliyeler göçmenlere kredili mal satışı yapılması"
........."

-Emare 3 olarak zapta geçen 527-77 sayılı Bakanlar Kurulunun kararına önerge teşkil eden yazının başlığı da aynen öyledir: "Güney'den gelen köylerin Kooperatiflerine devredilen Taşınır ve Taşınmaz Mallardan kira talep edilme- mesi." Keza 527-77 sayılı Baka-nlar Kurulu kararı (Emare 4) ayni ibareyi kullan- maktadır. Yukarıda sözü edilen ve zamanın Türk Kooperatif İşleri Dairesi Müdürü tarafından İmar, İskân ve Rehabilitsyon Bakanlığı'na gönderilen yazıda ise daha açık bir ifade ile bu gibi kooperatiflerin göç- etmiş kooperatifler olduğu vurgulanmaktadır. Sözü edilen yazının ilgi kısmı aynen şöyledir: "İlgi: Göç etmiş kooperatiflerle ilgili Bakanlar Kurulu'nun 18.5.1977 tarih ve 527-77 sayılı kararı hakkında."

Yukarıda belirtilenlerden de anlaşılacağı gibi asl-ında 1974 Barış Harekâ-tından sonra kurulan kooperatif şirketlerine taşınmaz malların verilmesi herhangi bir mevzuatla öngörülmüş değildir. Mamafih kabul ve teslim edilmesi gereken bir husus varsa o da en azından fiilliyatta müstediye, 1974 sonrası kurulma-sına ve Güney'den gelen göçmen bir kooperatif statüsünde olmamasına rağmen, başvuru konusu taşınmaz mal da dahil birçok dükkânlar verilmiştir. Ayrıca müstedinin konu işyeri de dahil birçok dükkânları uzun süre tasarrufunda tuttuğu ve bunlardan yararlandığı- ve bunlar için kira talep edilmemesi doğrultusunda alınan Bakanlar Kurulu kararı uyarınca bunlar için de kira vermediği bir gerçektir. Özetle; geçerli mevzuata dayanılarak konu işyeri gibi sair dükkân ve işyerlerinin müstediye verilmediği bir vakıa olmakl-a birlikte şu veya bu şekilde, ancak yetkili makamlarca konu işyeri müstedi şirketin kullanımına verildi veya ona tahsis edildi. Müstedinin bunları uzun süre kullandığı veya onun tarafından kullanılmasına yetkililerce göz yumulduğu bir gerçektir. İskân Bak-anlığının tutum ve davranışlarının konu işyeri ile müstedinin tasarrufunda bulundurduğu sair dükkânların müstediye zamanında yasal bir şekilde tahsis edildiği intibaı içinde olduğunu kabul etmek herhalde yanlış olmaz.

25.7.1986 tarihli bir yazı ile İçişl-eri ve İskân Bakanlığı müsteşarı müstedinin yönetim kurulu başkanlığına bir yazı yazdı ve tasarrufunda bulundurduğu dükkânların eşdeğer mal işlemlerinde değerlendirilmesi için rezerve alınacaklarını duyurdu ve bu nedenle kendisinin yeni şirketin eşdeğer al-acaklısı olması halinde eşdeğerini gösterir belgelerle Bakanlığa müracaat etmesi istendi. Müstedi eşdeğer alacaklısı olmadığı için talep edilen belgeleri Bakanlığa sunamadı.

Bakanlık müsteşarı tarafından 3.11.1986 tarihinde müstediye yazılan bir yazıda m-üstedinin tasarrufunda bulunan 23 iş yerinden 18'inin eşdeğer maksatları için kullanılmak üzere Bakanlığa iade edilmeleri gerektiği ve bu nedenle müstedinin kullanımında kalacak 5 iş yerinin müstedinin tercihi doğrultusunda belirlenerek bu hususun Bakanlığ-a bildirilmesi istendi. Müstedinin Yönetim Kurulu, zamanın İskân Bakanına gönderdiği 12.11.1986 tarihli bir yazı ile geri alınmak istenen iş yerlerinin müstediye tahsisi ile ilgili tarihçesini yaptıktan sonra talep edilen herhangi bir iş yerinin Bakanlığa -iade edilmesi hususunda yetkili olmadıklarını vurguladı ve konunun betekrar tezekkür edilmesini talep etti. Mahkemeye ibraz edilen Emare 9'dan anlaşıldığı kadarı ile taraflar arasında bazı iş yerlerinin teslimi için yapılan temaslar sonucu bir mutabakat sa-ğlanarak bunlar Bakanlığa teslim edildi. Boş olarak teslim edilen bazı iş yerleri için tutanak da tutuldu. Bundan sonraki şahadet ihtilâf konusudur. Müstediye göre bu başvuru konusu iş yerinin Bakanlığa iadesi hakkında Bakanlık ile herhangi bir görüşme olm-adı. Öte yandan bizzat Bakanlık Müsteşarının verdiği şahadette bu iddianın aksi savunuldu ve başvuru konusu dükkân ile ilgili olarak bizzat müsteşar ile müstedinin Yönetim Kurulu Başkanı arasında konuşma geçtiği, bu dükkânın iadesinin konuşulduğu ve hatta -iadesi kabul edilmekle birlikte müstedinin oradaki işini tavsiye ederken zorlukla karşılaşmaması için iş yerinin tesliminin bir yıl geciktirilmesi hususunda mutabakata varıldığı iddia edildi. Müstedi bu hususu kesinlikle reddetti. İlgili şahsın Mahkemeye s-unduğu şahadette İskân Bakanlığı ile müstedi arasında varılan mutabakat sonucu başvuru konusu iş yerinin boş olarak tesliminin Nisan 1989'da gerçekleşeceği gerçeğinden hareketle bunun temini için Avukat Hüseyin Malyalı'nın da bu hususta müstedinin yönetim -kurulu başkanı ile görüşmelerde bulunduğu iddia edildi. Şahadet veren Hüseyin Malyalı'ya göre Yönetim Kurulu başkanı ile yapmış olduğu görüşmeler sonucu Yönetim Kurulu başkanından konu iş yerinin boş olarak teslimi hususunda Bakanlık Müsteşarı ile mutabaka-ta vardığını ayrıca konu iş yeri için ilgili şahıs olarak görülen terekeye kesin tasarruf belgesi verildiğini, bunları müstedinin bildiğini ve bu hususu bizzat müstedinin Yönetim Kurulu Başkanının kendisine itiraf ettiğini açık bir şekilde Mahkemeye söyled-i:

Şahadeti bir bütün olarak değerlendirdiğimde Bakanlık müsteşarının Mahkemede vermiş olduğu şahadete inanmamak için herhangi bir neden görmüyorum. Geçmişte konu iş yerinin dışında sair dükkânların da Bakanlıkça geri alınış şeklini gözönünde tuttuğumda -Bakanlığın konu iş yeri için müstedinin yetkililer ile bir mutabakata vardığını ve bunun neticesi müstedinin konu iş yerini de müstedaaleyhe teslim etmeyi kabul ettiğini ancak teslim işinin bir yıl ertelenmesini rica ettiğini ve bunun yetkililerce kabul ed-ildiğini, avukat Hüseyin Malyalı'nın takriben Mart 1989 tarihinde konu iş yerinin tahliyesine ilişkin olarak müstedinin Yönetim Kurulu başkanını gördüğünü bu görüşme esnasında yönetim kurulu başkanının konu işyeri için terekeye kesin tasarruf belgesi veril-diğini bildirdiğini ve bunu avukat Hüseyin Malyalı ile konuştukları esnada itiraf ettiğini bir bulgu olarak bulurum. Bu durumda konu iş yerinin mutabakat ile tasarrufundan alındığını ve ayrıca bu yerin ilgili şahıs olarak görülen terekeye verildiğini müste-di hiç değilse takriben Mart 1989 tarihinde bildiği halde var olduğunu iddia ettiği haklarını korumak için başvuruyu dosyalamakta hayli geciktiği ve 75 günü çoktan geçirdiği anlaşılmaktadır. Başvurunun 2 Ekim 1989 tarihinde açıldığı gözönünde tutulursa baş-vuru konusu iş yerinin ilgili şahsa kesin tasarruf belgesi ile verildiğini öğrendiği tarihten itibaren 75 günün çoktan geçtiği kendiliğinden meydana çıkar. Bu durumda başvuru zaman aşımına uğramıştır ve itiraznamede ileri sürüldüğü gibi bu noktadan başvuru-nun red-dolunması gerekir.

Konuyu sadece zaman aşımı açısından sonuçlandırmakla yetinmenin bu meselede uygun olmayacağı kanaatına vardım ve konuyu esası bakımından da incelemeyi uygun gördüm. Hükmümün başlangıcında da belirtmeye çalıştığım gibi müstedi ş-irket 1974'ten sonra Kuzeyde kurulup kaydolunmuş bir kooperatif şirketidir. 1974-75 yıllarında müstedi şirkete yapılan tahsislerin daha evvel alıntısı yapılan mevzuat uyarınca yapılmış olduğu iddia edilmesine rağmen sözü edilen mevzuatın bu gibi tahsislere- cevaz verdiği hususunda son derece şüphelerim vardır. Nedeni de iktibası yapılan mevzuatın içeriğinden anlaşı-labildiği kadarı ile bunlar altında yapılabilecek tahsisler ancak 1974 Barış Harekâtı öncesi güneyde faaliyet gösteren ve göçmen durumunda olan k-ooperatiflere yapılabilirdi. Bu nedenle Kasım 1974'de Kuzeyde kurulan müstediye yapılan tahsislerin ilgili Bakanlar Kurulu kararlarına dayandırılması zordur. Ancak hemen ilâve etmek gerekir ki bu tahsisler tüm ilgililerce geçerli olarak kabul edilmiş ve bu-nun sonucu işyerleri uzun bir süre müstedinin tasarrufunda kalmıştır.

Müstediye göre kendisine yapılan tahsis, yasanın öngördüğü şekilde İDK kararı ile iptal edilmediği ve bu iptal kararı da kendisinin bilgisine getirilmediği sürece başvuru konusu iş yer-i ile ilgili herhangi bir işlem yapılamaz ve hali ile kesin tasarruf belgesi isdar edilemez.

Müstedinin 41/77 sayılı Yasa uyarınca hak sahibi olmadığı açıktır. Esasen bu husus bizzat müstedi tarafından kabul ve teslim edilmektedir. Ayrıca 8.1.1975 tarihi-nde müstediye yapılan başvuru konusu iş yerinin tahsisinin, Bakanlar Kurulu kararı ile yapıldığını kabul etsem dahi bu tahsisin değiştirilmiş şekli ile 41/77 sayılı İskân, Topraklandırma ve Eşdeğer Mal Yasasına uygun olarak yapılmadığı açıktır. Bu durumda -değiştirilmiş şekli ile 41/77 sayılı Yasanın 38. maddesi gündeme gelir. Sözü edilen maddenin 2. fıkrası aynen şöyledir:

"Yasanın yürülüğe girdiği tarihten önce veya sonra Yasa Kurallarına uyulmadan yapılan konut, küçük iş yeri ...... dükkân ..... tahsisle-ri; iptal edilmiştir."

Yukarıda alıntısı yapılan Yasa maddesinden görülebileceği gibi Yasa, 41/77 sayılı Yasanın yürürlüğe girmesinden önce bu Yasa kurallarına uyulmadan yapılan başvuru konusu işyerinin tahsisini iptal etmiştir. Diğer bir ifade ile tahsi-s tarihinde geçerli mevzuata uygun bir şekilde bir tahsis yapılmış olsa bile bu yeterli değildir ve o tahsis 41/77 sayılı Yasa kurallarına aykırı düşmesi halinde 38. madde gereği iptal edilmiştir. Yasanın 38. maddesinin (2). fıkrasından sonra gelen paragra-f bu şekilde tahsisi iptal edilen taşınmaz malın, tahliye edilip Bakanlığa teslimini öngörmektedir. Yine aynı maddenin şart bendine göre Yasa kurallarına uygun bir şekilde tahsis yapılmaması halinde böyle bir tahsisin iptal edilmesine rağmen tahsis sahibi -41/77 sayılı yasa uyarınca hak sahibi ise tahsisi iptal edilen mallardan hak sahibi olabileceği kadarı ile öncelikle tahsis sahibine yeniden tahsis edilir veya eşdeğer mal olarak ona verilir.

Yukarıda özetlenen yasal durum ışığında, başvuru konusu iş yer-inin müstediye zamanında yapılan tahsis 41/77 sayılı Yasa kurallarına uyulmadan yapıldığına göre bu tahsis yasa gereği iptal edilmiştir. Müstedi söz konusu iptalden sonra ancak 41/77 sayılı Yasa altında hak sahibi olduğu takdirde konu iş yerini talep etmek-te haklı olabilir. Daha önce özetlendiği gibi müstedinin böyle bir hak sahipliliği olmadığına göre konu iş yeri üzerinde herhangi bir hak ileri sürmeğe hukuken hakkı yoktur. Binaenaleyh müstediye konu iş yeri için yapılan tahsis Yasa uyarınca iptal edildi-ği ve müstedinin 41/77 sayılı yasa altında hak sahibi olmadığı gerçeğinden hareketle müstedinin konu iş yerini talep etmeye veya bu iş yerini tasarrufunda bulundurmaya hakkı yoktur. Konu iş yerini talep etmeye veya tasarrufunda bulundurmaya hakkı olmayan m-üstedinin, bu yerin eşdeğer mal alacaklısı olan ilgili şahsa verilmesinden de müşteki olamaz.

Sonuç olarak başvuru reddolunur.

Masraflar için herhangi bir emir verilmez.


(Salih S. Dayıoğlu)
- Yargıç

30 Kasım 1989

-

-


704



-


Full & Egal Universal Law Academy