Yüksek İdare Mahkemesi Numara 164/1986 Dava No 42/1989 Karar Tarihi 19.10.1989
Karar Dilini Çevir:
Yüksek İdare Mahkemesi Numara 164/1986 Dava No 42/1989 Karar Tarihi 19.10.1989
Numara: 164/1986
Dava No: 42/1989
Taraflar: Kemal Rüstem ile Girne Belediyesi
Konu: Parselleme izninin iptali istemi
Mahkeme: YİM
Karar Tarihi: 19.10.1989

-D.42/89 YİM 164/86

Yüksek İdare Mahkemesi Olarak Oturum Yapan
Yüksek Mahkemede
Yargıç Taner Erginel Huzurunda
Anayasanın 152. Maddesi hakkında

Müstedi: Kemal Rüstem, 26 Girne- Cad, Lefkoşa.
-ile-
Müstedaaleyh: Girne Belediyesi ve/veya Belediye Başkanı, Başkan
Yardımcısı, Belediye Meclisi Üyeleri ve Girne
Kasabası Hemşehrileri - Girne.
A r a s ı n d a.

Müst-edi namına: Ümit Özdil
Müstedaaleyh namına: Neşe Keskin
İlgili Şahıslar namına: Serhan Çınar



Yasa Maddesi:

İstemin Özeti: Müstedinin, Belediyenin komşu arazi sahiplerine verdiği parselleme izninin iptal edilerek, parselleme sonucu bozulan yolun eski ha-line getirilmesi.

OLAY: 1961 yılında başvuruya konu olan arsayı satın alan Müstedi, bu arsa içerisine iki hane ev yaptırarak birinde kendisi ikâmet etmeğe diğerine de kiracı koyarak kullanmağa başladı. Müstediye komşu diğer parsel ile kendi parseli arasın-da patika yoldan evine gidip gelen Müstedi, komşu arazide başlayan parselleme işlemi nedeni ile evine giden patikayı kullanmakta zorluklarla karşılaşmaya başladı. Avukatı ile görüşen Müstedi Belediyeye bir yazı yazarak durumu bildirdi ve verilen parselleme- izninin geri alınmasını talep etti. Ne var ki Belediye oldukça yol katedilen bu işte geri adım atamayacağı için Müstedinin bu talebini uygun görmedi ve yapılan parselasyonun izne uygun olarak yapılıp yapılmadığını kontrol etmekle yetindi. İzne uygun yapıl-an parselleme işleminin tespitinden sonra ilgili kişilere tapu da verildi hatta tapu alanlar bu mallarını 3. kişilere sattılar. Müstedinin davası 3. kişilere tebliğ edildiğinde mesele bu merkezde idi.

SONUÇ: Müstedaaleyh tarafından ileri sürülen zaman aş-ımı ve meşru müdafaayı ele almak lazım. Müstedinin başvuruyu dosyalamak için 75 günlük süreyi geçirdiği söylenemz. Çünkü zaten Müstedi bu süre içerisinde yolun ne kadar dar olacağını bilmediği için bu başvuruyu dosyalayamazdı. Bu nedenle sürenin geçirildiğ-i ön itirazı yapılamaz. Müstedinin meşru menfaatına gelince, Müstedinin yıllarca kullandığı yol bozulmuş, değiştirilerek kullanışsız hale getirilmiş ve ayrıca kendi arazi- sinden katkıda bulunarak bu yolu tamamlanması öngörülmüştür. Bu nedenle de meşru men-faati vardır.
-Neticede projeye uygun olarak inşa edilen yolun yeterince sağlam ve kullanışlı bir şekilde inşaası için Müstedaaleyhin dikkatli davran-mamasının yapılmaması gereken bir ihmal olduğu hususunda karar verilir.
-



K A R A R

Müstedi, Girne Belediyesinin komşu arazi sahiplerine verdiği parselleme izninden şikâyetçidir ve bu iznin iptal edilerek parselleme sonucu bozulan yolun eski haline getirilmesi için bu başvuruyu dosyalamış bulunmaktadır.

Müstedi Girne'de -Demirci Bahçesi mevkiinde 63 parsel numaralı 2 dönüm alanında bir arsanın sahibidir. 1961 yılında bu arsayı satın alan Müstedi arsa içerisine iki ev inşaa etti. Belediyeden aldığı izinle arsanın çevresine bir de duvar ve tel çit inşa ettiren Müstedi evlerd-en birisinde yaz aylarında ikamet etmeye diğer evi ise kiralamaya başladı. Müstediye ait 63 numaralı parselin güney ve doğusunda 604 numaralı diğer bir parsel bulunmaktadır ve iki parsel arasında koçanlarda patika diye isimlendirilen bir yol bulunmaktadır.- Uzun yıllar bu yolu herhangi bir sorunla karşılaşmadan kullanan Müstedi ve kiracısı 1986 yılında güçlüklerle karşılaşmaya başladılar. Komşu 604 numaralı arazide parselleme çalışmaları başlatmıştı ve bu çalışmalar sonucu Müstedinin yol olarak kullandığı ye-r kazılarak seviyesi değiştirildi, yol içerisinde çukurlar açıldı ve yol kullanılamaz hal geldi. Bu çalışmaların geçici olduğunu ve parselleme sonunda düzgün bir yol yapılacağını ümit eden Müstedi önceleri ses çıkarmadı. Belediyeye gittiği zaman su borular-ının patlamasından v.s. şikâyet etmekle yetindi. Ne var ki bir süre sonra parsellemeyi yapanlar yeni yolun sınırlarını gösteren buri taşlarını yol kenarına dizdiler ve o aman Müstedi kendisine yol denebilecek birşey kalmıyacağını anladı. Bunun üzerine Bele-diyeye başvurarak komşularına verilen parselleme izninden şikâyet etti. Müstedi şikâyet etmekte haklıydı çünkü normal bir yolun kaldırımların dışında asgari 20 ayak genişlikte olması gerekirken Müstediye geçebilmesi için sadece 10 ayaklık bir geçit bırakıl-mıştı. Bu kadar dar bir yolda karşılaşan iki vasıtanın birbirini geçmesi bile mümkün değildi. Yani vasıtalardan birinin durarak diğerine yol vermesi gerekiyordu. Bu haklı görünüme rağmen Girne Belediyesi Müstedinin şikâyetini olumlu karşılamadı ve yapılan -işlerin 344 numaralı parselleme iznine uygun olarak yapıldığı yanıtını verdi. Bu yanıttan sonra Müstedi avukatına başvurarak Belediyeye 23.6.1986 tarihli bir yazı gönderdi. Müstedi avukatı bu yazıda komşu arazi sahiplerine verilen 344 numaralı parselleme i-zninin geri alınmasını ve izne dayanarak yapılan işlerin durdurulup yolun eski hale getirilmesini talep etti. Ne var ki Belediye 344 numaralı parselleme izninden geri dönülemiyeceği görüşünde idi. Bu aşamda verdiği izni geri aldığı takdirde Belediyenin kar-şılaşacağı güçlükleri düşündüğümüz zaman olumsuz tutumunun nedenini anlarız. Gerçekten 344 numaralı izin 22.5.1985 tarihinde Şehir Planlama Dairesinin görüşü alındıktan sonra verilmişti. Komşu arazi sahipleri bu izne dayanarak 15.9.1985 tarihinde işe başl-amışlar ve 604 numaralı parseli 18 arsaya dönüştürmek için çok mesafe katetmişlerdi. Parselleme işi tamamlanmak üzere idi ve bu aşamada iznin geri alınması Belediyeyi ortaya çıkan zararın sorumlusu haline getirecekti. Bu nedenle Girne Belediyesi yapılan iş-lerin 344 numaralı parselleme iznine uygun yapılıp, yapılmadığını kontrol etmekle yetindi. İşlerin izne uygun yapıldığı kanısına varan Belediye komşu arazi sahiplerine 4.9.1986 tarihinde nihai tasvip şahadetnamesi verdi. Dolayısıyle Müstedi 22.10.1986 tari-hinde bu başvuruyu dosyalamadan önce parselleme yapanlara nihai tasvip şahadetnamesi verilmiş bulunuyordu. Başvuruya komşu arazi sahipleri İlgili Kişiler olarak katıldılar. Ancak İlgili Kişilerin davaya katıldıkları 2.1.1987 tarihinden önce yani 3.11.1986 -tarihinde bu kişiler arsaları paylaşmışlar ve paylarına düşen arsaların koçanlarını almışlardı. İlgili Kişilerin bazıları daha dava kendilerine tebliğ edilmeden arsalarını başka kişilere satıp teslim ettiler. Böylece Mahkemenin etkin bir karar verme ve izn-in koşullarının değiştirilmesini sağlama olasılığı ortaya çıkmadan önce parselleme işi tamamlanmış bulunuyordu. Buna rağmen başvurunun duruşması canlılığını koruyarak devam etti. Bunun iki nedeni vardır. 1) Eğer Belediye 344 numaralı izni hatalı olarak yan-i yetkilerini aşarak veya kötüye kullanarak vermişse bunun tazminata yol açan bir sorumluluğa neden olması gerekir. 2) Yolun halen kullanılmaya elverişsiz bir halde olduğu öne sürülmektedir. Bu doğru ise ve Belediyenin bunda bir kusuru varsa ihmali nedeniy-le Belediyenin sorumlu tutulması söz konusu olabilir.

Başvuruya karşı Müstedaaleyhle İlgili Kişiler ön itirzlar öne sürdüler. Başvurunun esasına girmeden önce bu ön itirazları ele almamız yerinde olacaktır. Müstedaaleyh ve İlgili Kişiler özellikle iki ön- itiraz üzerinde durdular. a) 344 numaralı parselleme izni verildikten ve Müstedi bunu öğrendikten sonra 75 gün içinde başvuruyu dosyalamamış olması; Müstedinin parselleme çalışmalarını öğrendikten uzun süre sonra bu başvuruyu dosyaladığı bir gerçek- tir. -Müstedi buna karşılık Belediye görevlilerinin kendisini yatıştırıp oyaladıklarını ve böylece sürenin geçmesini sağladıklarını söylemiştir. Ancak bu iddiayı kabul etmesek bile Müstedinin dava açma süresinin parsellemeyi öğrendiği tarihten değil buri taşları-nın dizildiği yeri görüp şikâyetçi olduğu esas durumu öğrendiği tarihten başladığı kanısındayım. Şüphe yok ki Müstedinin parselleme çalışmalarını görür görmez araştırıp izin şartlarını öğrenmesi ve davayı daha önce açması kendisi için çok daha iyi olacaktı-. Böylece geriye dönüş olanaksız hale gelmeden Mahkemenin bir tedbir alması mümkün olacaktı. Buna rağmen 75 günlük sürenin başlaması açısından buri taşlarının dizildiği tarihi esas almamız gerekir görüşündeyim. Çünkü daha önce yani yolun ne kadar dar olaca-ğını öğrenmeden önce Müstedinin dava açması için yeterli neden yoktu ve dolayısıyle bu zamanı süreye dahil etmemek gerekir. Bu nedenle sürenin geçirildiği ön itirazını kabul etmek doğru değildir.
b) Müstedinin başvuruyu dosyalamak için meşru menfaati olmad-ığı iddiası;

Müstedinin yıllarca kullandığı yol bozulmuş, değiştirilerek kullanışsız hale getirilmiş ve daha önemlisi Müstedinin kendi arazisinden katkıda bulunarak bu yolu tamamlaması öngörülmüştür. Kanımca bu nedenler Müstedinin başvuruda bulunmak için- yeterince meşru menfaati olduğunu göstermektedir.

Ön itirrazlardan sonra başvurunun esasına geldiğimiz zaman temel tartışma konusunun 344 numaralı parselleme izninin hatalı verilip verilmediği olduğunu görürüz. Önümüzdeki şahadete göre iznin şartları ko-nusunda Belediye Mühendisinin fazla bir bilgisi yoktur. Belediyenin yaptığı iş, kendisine yapılan parselleme müracaatını görüş almak için Şehir Plânlama Dairesine havale etmekten ibaret olmuştu. Şu halde bir hata varsa bunu Şehir Plânlama Daiesinin görüşle-rinde ve uygulamasında aramak gerekir. Şehir Plânlama Dairesinin görüşüne göre bir parsellemede adil olmak için yolun yarısını bir araziden alırken diğer yarısını da komşu araziden almak gerekir. Bu durumda arazsisini parsellemek isteyen bir kişinin komşu -arazi ile hudut boyunca yapılacak yolun yarısını yapması yeterli olacaktır. Yolun diğer yarısının yapılamsı ileride komşu arazi sahibinin parselleme yapacağı zamana kalacaktır. Şehir Plânlama Dairesinde şehir plancısı olarak görev yapan Adnan Şentürke göre-, yarı yol uygulaması denilen bu uygulama eskiden beri dairenin genel uygulamasıdır. Adnan Şentürk iddiasını kanıtlamak için Mahkemenin dikkatini Emare 9 krokiye çekmiştir. Emare 9 İlgili Kişilerin yaptığı parsellemeyi gösteren bir haritadır. Bu haritanın -başka bölümlerinde eskiden de yarı yol uygulamasının yapıldığı görülmektedir. Yarı yol uygulaması komşu arazide ileride bir parselleme yapıla- cağı varsayımına dayanmaktadır. Komşu arazide parselleme yapılmadığı takdirde yarı yol, kullanışsız bir şekilde o-rtada duracaktır. Bir varsayıma dayanarak, şehir içerisinde yarım ve kullanışsız yollar yapılmasına izin vermek ne ölçüde isabetli bir harekettir? İşte Mahkemenin karşılaştığı ve yanıt aradığı sorun bu olmuştur. Şehir Plânlama Dairesi ileride Müstedinin de- parselleme yapacağı ve yolun geriye kalan bölümünü tamamlayacağı varsayımı içerisinde İlgili Kişilere parselleme izni vermiştir. Halbuki Müstediye göre kendisine ait parsel büyük olmakla birlikte bir tek arsadır ve bu arsanın tekrar parsellenmesi sözkonus-u değildir. Tanık Adnan Şentürk ise bu iddiayı kabul etmemekte ve şehrin gelişmesinin bir noktada Müstediyi yeniden parsellemeye zorlayacağını öne sürmektedir. Adnan Şentürke göre şehir plancısının işi tahminlere dayanmaktadır. Başka yerlerde de yarı yol u-ygulamasından şikâyetler olmuş fakat bir süre sonra komşu araziler parsellenerek yollar tamamlanmış ve Şehir Plânlama Dairesinin tahmininin doğru olduğu anlaşılmıştır. Bu tanığa göre yarı yol uygulaması durdurulduğu takdirde şehirlerin gelişmesi zarar göre-cek ve daha büyük adaletsizlikler ortaya çıkacaktır.

Öyle anlaşılıyor ki yarı yol uygulamasının leyhinde ve aleyhinde söylenebilecek çok şeyler vardır. Bu uygulamanın sakıncaları olmakla birlikte ne ölçüde hatalı olduğunu ve nasıl değiştirilmesi gerektiğ-ini söylemek kolay değildir. Gerçi Müstedinin tanığı Behzat Aziz Beyli şahadetinde tüm yolun parselleme yapan İlgili Kişilerden alınması gerektiğini söylemiştir. Ancak Adnan Şentürkün şahadetinden sonra bu meseleye özgü özel bir değerlendirme yapılmadığı, -genel uygulamanın tekrarlandığı anlaşılmıştır. Genel uygulamanın hatalı olduğu ve değiştirilmesi gerektiği veya bu uygulamada istisnalar yapılması gerektiği bir görüş olarak ortaya çıkmıştır. Ancak bu kadar genel bir uygulamayı değiştirmek için önümde yete-rli uzman şahadet bulunmadığı görüşündeyim. Heralûkarda verilecek kararın İlgili Kişilere verilmiş parselleme iznini değişti-rilmesi yönünden pratik bir yararı da olmıyacaktır. Çünkü bu parselleme tamamlanmış, Tapu Dairesinin verdiği ek idari kararlarla ye-ni koçanlar çıkmış ve durum geriye dönülemiyecek bir noktaya gelmiştir. Şu halde ikinci tartışma konusuna yani yolun parselleme iznine uygun olarak yapılıp yapılmadığı konusuna gelmemiz gerekir. Önümdeki şahadete göre yol, yarı yol olarak dahi tam yapılmış- değildir. Yol kenarında destekleyici duvar yapılmadığı için yolda çökmeler olmuştur. Belediye mühendisine göre destekleyici duvarın üçüncü kişilerin arazisinde yapılması gerektiği için bu duvarın yapımı yönüne gidilmemiştir. Ancak üçüncü kişilerden destek-leme duvarını yapmak için izin dahi istemediği anlaşılmaktadır. Kısaca Müstedinin şikâyet ettiği yarı yolu daha iyi bir şekilde inşa etmek mümkündü ve bunun yapılmasında Belediyenin ihmali vardır. Belediye hiç değilse yolun çökmeyecek bir kalitede yapımınd-an sonra nihai tasvip şahadetnamesi verme yönüne gidebilirdi ve böyle yapmamakla hatalı hareket ettiği görüşündeyim.

Yukarıdaki nedenlerle başvuru kısmen kabul edilir ve ölçüleri itibarıyle 344 numaralı projeye uygun inşa edilen dava konusu yolun yeterin-ce sağlam ve kullanışlı bir şekilde inşası için Müstedaaleyhin dikkatli davranmamasının yapılmaması gereken bir ihmal olduğu hususunda karar verilir.

Masraflar için emir verilmez.


(Taner Erginel)
- Yargıç

19 Ekim, 1989

-


-604-



-


Full & Egal Universal Law Academy