Yüksek İdare Mahkemesi Numara 162/2015 Dava No 37/2017 Karar Tarihi 19.12.2017
Numara: 162/2015
Dava No: 37/2017
Taraflar: Mertkan Hamit ile Gazimağusa Belediyesi ve İlgili şahıslar arasında
Konu: Meşru menfaat - Meşru menfaatin çevre ile ilgili konularda daha geniş tutulması
Mahkeme: YİM
Karar Tarihi: 19.12.2017
-D.37/2017 YİM: 162/2015
Yüksek İdare Mahkemesinde.
Anayasa'nın 152. maddesi hakkında.
Mahkeme Heyeti: Mehmet Türker, Tanju Öncül, Peri Hakkı.
Davacı: Mertkan Hamit, Apt.No.23, Daire 3 Narlık Sokak,
Sakarya, Gazimağusa.
--ile-
Davalı: Gazimağusa Belediyesi, Gazimağusa Belediye Başkanı,
Başkan Yardımcısı, Belediye Meclis Üyeleri ve
Gazimağusa Hemşehrileri, Gazimağusa.
İlgili Şahıs No.1: Novel Enterprises Ltd. Fadıl Rıza Sokak,
Karakol Mahallesi, Gazima-ğusa.
İlgili Şahıs No.2: Doğu Akdeniz Üniversitesi, Gazimağusa.
A r a s ı n d a.
Davacı namına: Avukat Öncel Polili
Davalı namına: Avukat Saffet Mehmetalioğlulları
İlgili şahıs No.1 namına : Avukat Tağmaç Bilgehan
İlgili şahıs No.2 n-amına : Avukat Pınar Güzel
-----------------
K A R A R
Mehmet Türker : Bu davada Mahkemenin hükmünü, Sayın Yargıç Peri Hakkı okuyacaktır.
Peri Hakkı: Davacı, Davalı aleyhine ikame ettiği davada aşağıdaki şekilde -talepte bulunmuştur:
Davalının 19.7.2015 tarihinde DAÜ NOVEL ENTERPRISES LIMITED'e, İ.D.N. 040/15 No.6816 altında vermiş olduğu inşaat ruhsatı ile ilgili kararının ve/veya işleminin ve/veya bu karar tahtında yapılan tüm işlemlerin hükümsüz ve etkisiz old-uğuna ve herhangi bir sonuç doğurmayacağına ve/veya yok hükmünde olduğuna dair Mahkeme emri ve/veya hükmü;
Mahkemece uygun görülecek başka herhangi bir emir ve/veya karar;
İşbu dava masrafları.
Davalı ve İlgili Şahısların Müdafaa Takrirlerinde, Davacının- meşru menfaatinin bulunmadığı yönündeki iptidai itirazları, Mahkeme tarafından öncelikle ele alınmıştır.
Taraflar iptidai itiraz maksatları bakımından birer tanık dinletmiş olup, 25 adet emare sunmuşlardır.
Davalının Tanığı Mağusa Belediyesi İmar B-ölümünde görevli Aysel Alihan Emare No.8 İnşaat Ruhsatının, 8 adet dükkan ve 115 odalı bir yurt için verildiğini; bu ruhsat verilmeden önce, Eğitim Bakanlığı, İtfaiye, Çevre Bakanlığı, DAÜ ve Jeoloji Dairesinden projenin uygun olduğuna dair onay alındığını-; bu tür inşaatlarda her 400 metrekareye 1 otopark yeri gösterme şartı olduğu göz önüne alındığında,dava konusu projede yeterli sayıda otopark yeri gösterildiğini belirtmiştir.
İlgili Şahıs No.1 İnşaat Sahibi için şahadet veren Çevre Koruma Dairesinde g-örevli Neylan Naim Çevresel Etki Değerlendirme Şubesinde görevli olup dava konusu projenin ÇED raporu kapsamında olmadığını, bu projenin bir yurt projesi olup yerinin uygun olduğunu ve çevreye olumsuz bir etkisi olmayacağını belirtmiştir.
İlgili Şahıs No.-2 DAÜ adına şahadet veren Kontrol Müdürü Turgut Esendağlı, dava konusu yurt ve dükkan projesinin kendi birimi tarafından kontrol edilip uygun bulunduğunu, atık sularının da DAÜ'nün arıtma tesisine bağlanacağını söylemiştir.
Davacı ise şahadetinde, ulusla-rarası bir projede ekonomi ve emek piyasası ile ilgili danışmanlık yaptığını; aynı zamanda da sivil toplum örgütlerinde aktivist olarak çalıştığını; Mağusa Sakarya'da ikamet etmekte olduğunu ve dava konusu yurt ve dükkanların her gün kullandığı yol güzerga-hının üzerinde bulunması nedeniyle,bunların sebep olacağı trafik yoğunluğu ve çevre kirliliğinden şahsen direkt ve olumsuz olarak etkileneceğini iddia etmiştir. Davacı trafik yükünün artmasının hayat kalitesini düşüreceğini ve sosyo-ekonomik olarak kaygı y-aratacağını; keza, bu yurt inşaatının meşru menfaatini, direkt olarak olumsuz yönde etkileyeceğini iddia etmiştir.
Davacının birinci Tanığı Esnaf ve Zanaatkarlar Odası Genel Koordinatörü Hürrem Tulga, Davacının ikame etmiş olduğu işbu dava ile Oda olarak -çok ilgili olduklarını; üniversitelerin içerisine yapılan yurt ve marketlerin, esnafı olumsuz yönde etkilediğini ve haksız rekabet yarattığını ve tekelleşmeye yol açtığını; trafiğin de olumsuz yönde etkilendiğini belirtmiştir.
Davacının ikinci Tanığı Ayça- Soygür Çıralı Yüksek Şehir Plancısı olduğunu; dava konusu yurt projesinin çevreye ve imara yapacağı zararlar ile ilgili Emare No.5 Raporu hazırladığını; yurt ve dükkanlar için yeterli otopark yeri ayrılmadığı için trafikte ciddi bir sıkıntı yaşanacağını; -araçların geri geri ana yola çıkmak zorunda kalacağını ve araçlardaki artışın da hava kirliliğini artıracağını; keza, projenin hem trafik hem de çevreyi olumsuz etkileyeceği görüşünde olduğunu belirtmiştir.
Davacı Avukatı Mahkemeye yaptığı hitapta, Fasıl- 96 Yollar ve Binalar Yasası'nın 3(2) maddesine göre, dava konusu inşaat için yetkili makamın Belediye Meclisi olduğunu, ancak 4. maddeye göre bu yetkinin devredilebileceğine; keza dava konusu
inşaat izninin sadece Belediye Başkanı tarafından verilmiş old-uğunu ve yetkisizlikten dolayı yoklukla malul olduğunu; Davacının meşru menfaatinin var olduğuna; İyi İdare Yasası'nın 11. maddesi gereği bölge halkı ile toplantı yapılması gerektiğine ve Yüksek İdare Mahkemesinin 254/2014, D.8/2015 sayılı kararında çevrey-i ilgilendiren davalarda vatandaşların meşru menfaatinin bulunduğuna değinilmiş olup, dava konusu projenin de potansiyel etkileri olduğunu ve projenin Davacıyı da etkileyeceğini; bu nedenle ön itirazın reddedilmesini talep etmiştir.
Davalı Belediyeni-n Avukatı ise hitabında, dava konusu inşaat ruhsatının yoklukla malul olduğu iddialarına cevaben, Fasıl 96 Yollar ve Binalar Yasası'nın 3(2)(a) maddesi, 3(4)(a) maddesi ile birlikte tezekkür edildiği zaman, inşaat ruhsatlarında yetkili makamın Belediye Mec-lisi olmakla birlikte, bu yetkinin de Belediye Başkanı tarafından kullanılabileceği anlamının çıktığını, dolayısıyla dava konusu inşaat ruhsatı verme kararında herhangi bir hukuka aykırılığın söz konusu olmadığını beyan etmiştir. Davalı Avukatı dava konusu- yurt projesi için Çevre Dairesi Tanığının da belirttiği gibi, herhangi bir ÇED raporu gerekmediğini, iznin tüm yasalara uygun bir şekilde verildiğini, Davacının ise bu projeden direkt olarak etkilenmediğini dolayısıyla meşru menfaatinin olmadığını iddia e-derek, davanın iptalini talep etmiştir.
İlgili Şahıs No.1 ve No.2 Avukatları ise, dava konusu projeye tüm dairelerden olumlu görüş alındıktan sonra izin
verildiğini; yurt projelerinde her 400 m2 ye bir otopark yeri şartı olduğunu; dava konusu projenin -çevreye herhangi olumsuz bir etkisinin olacağına dair Mahkemeye somut bir şahadet sunulmadığını; Çevre Dairesinden gelen uzman tanığın bunu
teyit ettiğini; bu davanın konusunun Davacının örnek verdiği içtihat kararlarındaki gibi tarihi ve kültürel değerle-rin
etkilendiği ve bir çevre davası olmadığını ve Davacının güncel bir meşru menfaati olmadığını iddia ederek davanın reddedilmesini talep etmiştir.
Yüksek İdare Mahkemesinde dava ikame etmek isteyen bir davacının, KKTC Anayasası'nın 152'nci maddesinin 2-'nci fıkrası altında idari bir karardan "sahip olduğu meşru bir menfaati olumsuz yönde ve doğrudan doğruya etkilenen" herhangi bir kişi olması gerekir ve ancak o koşul altında dava açabilir.
İdari davalarda, davanın esasına girmeden, davacının dava k-onusu karardan doğrudan doğruya ve olumsuz bir şekilde etkilenen meşru bir menfaatinin var olup olmadığı noktasında karar üretilmektedir. Meşru menfaatin bulunması bir ön koşuldur. Davacının meşru menfaatinin bulunmadığı takdirde, davanın esasına girilmesi- mümkün değildir.
İptal davaları, idari işlemlerin yargısal denetimini sağlayarak idarenin hukuka uymasını; hukuk devleti ilkelerini uygulamaya koymasını sağlar. Her ne kadar da iptal davası yoluyla idarenin hukuka uygun davranmasının sağlanması isten-se de, ülkede yaşayan her kişinin, idarenin hukuka uygun hareket etmesini sağlamak için dava açma ehliyeti yoktur. Böyle bir ehliyetin var olması; İdari Mahkemelerinin gereğinden fazla meşgul edilmesi, davaların neticelenme sürelerinin uzaması ve bu şekil-de denetimlerinin yapılamaması neticesini doğurmaktadır.
152'nci maddedeki "davacının dava konusu karar ile meşru bir menfaatinin olumsuz yönde ve doğrudan doğruya etkilenmesi gerektiği" ön koşulu, kamu menfaatini korumak için her vatandaşın dava açabi-leceği kavramının önüne geçmektedir.
Yüksek İdare Mahkemesi birçok davada meşru bir menfaatin hangi koşullarda var olduğuna dair karar üretmiş, yıllar içerisinde de meşru menfaat kavramının kapsamı genişletilmiştir.
YİM 177/2007 (D.34/2-010)sayılı kararda meşru menfaatin çevre ile ilgili konularda daha geniş tutulması gerektiği vurgulanmış ve aşağıdaki ifadelere yer verilmiştir:
"Meşru menfaat, kelime anlamında olduğu gibi, sadece "meşru durumdan kaynaklanan bir menfaat" anlamında olma-yıp, "iptali istenen karar veya işlemden doğrudan doğruya ve olumsuz olarak etkilenen meşru bir durumdan doğan menfaat" anlamında kullanılmaktadır".
Aynı kararın 8. sayfasında şu ifadeler yer almaktadır:
"Anayasamızın 152(2) maddesi altında bir iptal- davasında dava açma ehliyeti yani meşru menfaatin varlığından söz edilebilmesi için aşağıdaki şartların kümülatif olarak görülmesi gerekir:
1- İptali istenen idari karar veya işlem tarafından etkilenen menfaat, meşru olmalıdır.
2- İptali istenen ka-rar veya işlemin davacının maddi
veya manevi menfaatini olumsuz olarak etkilemelidir.
3- Davacının iptali istenen idari karar veya işlemle aşağıdakileri içeren bir taraf ilişkisi mevcut olmalıdır.
(a) İptali istenen karar veya işlem davacının menfaatlerin-i doğrudan doğruya etkilemiş olmalıdır.
(b) İptali istenen karar veya işlem ile etkilenen
menfaat güncel, aktüel bir menfaat olmalıdır."
Meşru menfaat, son içtihatlarda "ciddi ve makul bir ilgi" olarak yorumlanmaktadır (D.5/2015 YİM/İstinaf 4-5/2015, -YİM 177/2007 D.34/2010).
Davacının meşru menfaat ile ilgili iddialarını 2 başlık altında incelemeyi uygun bulduk:
İnşaat izinleri ile ilgili yetkili makam Fasıl 96 Yollar ve Binalar Yasası'nın 3(2) maddesine göre, belediye meclisi olmasına rağmen da-va konusu izin belediye başkanı tarafından verilmiş olup yoklukla malul bir karar olduğu cihetle herkes tarafından dava edilebilir.
Yoklukla malul olan kararlara karşı açılacak iptal davalarında, "meşru menfaat" yakın geçmişte okunan -YİM 217/2016, D. 32/2017 sayılı kararda şöyle izah edilmiştir:
" KKTC Anayasası'nın 152. maddesi ve idare hukuku kurallarına göre, idarenin bir karar veya işleminin Anayasa'ya, herhangi bir yasaya veya Anayasa veya yasalara uygun olarak çıkarılan mevz-uata aykırı olduğu veya idarenin yetkisini aşarak veya yetkisini kötüye kullanarak bir karar aldığı iddiası ile Yüksek İdare Mahkemesine iptal davası açılabilir. Böyle bir iptal davası ancak, idarenin aldığı karar nedeniyle meşru menfaati olumsuz yönde ve -doğrudan doğruya etkilenen kişi tarafından açılabilir.
Bir idari işlemin hukuka aykırılığı ve buna bağlı olarak sakatlığı basit bir sakatlık olabileceği gibi, ağır ve hatta yoklukla malul olacak derecede çok ağır bir sakatlık da olabilir.
İdari bir organ,- makam veya idarenin yetkilerini kullanan kişinin kararının sakatlığı basit de olsa çok ağır da olsa, bu karara karşı gerek hukuka aykırılık, gerekse yok hükmünde olduğu iddiası ile Yüksek İdare Mahkemesinde ancak bir iptal davası açılarak iptali talep edi-lebilir. Yüksek İdare Mahkemesinde bir idari karara karşı basit sakatlık ve hukuka aykırılık veya ağır sakatlık ve yoklukla malul olduğu iddiası ile iptal davası açabilmek ve davanın ileri gidebilmesi için davayı ikame edenin bu karar nedeniyle menfaatinin- ihlâl edilmesi ve meşru menfaatinin olması bir ön koşuldur. Hukuka aykırı olduğu veya yok hükmünde olduğu nedeniyle bir idari karar aleyhine dava açanın bu karardan menfaatinin olumsuz etkilendiğini ve meşru menfaati olduğunu ortaya koyması gerekmektedir.-
İdare Hukukunda, bir idari karar veya işlemin hukuka uygun olduğu bir karine olup, hukuka aykırı veya yok hükmünde olup olmadığına iptal davasının esasında idari yargı yeri tarafından (KKTC'de Yüksek İdare Mahkemesi) incelenip bir karar verilebilmektedir.- Kişilerin idari kararın yok hükmünde olduğu iddiası ile ikame ettikleri iptal davasının esasının dinlenebilmesi için, bu iddia ile bir karara karşı iptal davası ikame eden kişinin, bu karardan dolayı etkilenen meşru bir menfaatinin var olması gerekmektedi-r."
Yukarıda belirtilen prensiplerden de anlaşılacağı üzere, bir idari karara karşı yok hükmünde olduğunu iddia eden
herkesin dava açma ehliyeti, yani meşru menfaati yoktur. Bu bağlamda, Davalı tarafından İlgili Şahıs No.1'e verilen Emare No.8 İnşa-at Ruhsatının yok hükmünde olduğunu iddia eden Davacının da, meşru menfaati bulunmadığından bu yöndeki iddiasını reddederiz.
2.Çevre ve imar ile ilgili konularda "vatandaşların" meşru menfaati yani dava açma ehiyeti mevcuttur .
Yukarıd-a da belirttiğimiz gibi, Yüksek İdare Mahkemesi YİM 177/2007 (D.34/2010) sayılı kararda meşru menfaat prensiplerini çevre ile ilgili konularda genişletmiştir. Şöyle ki:
"Dava açma ehliyeti bakımından ihlal edilen menfaatin kişisel (doğrudan doğruya) olma-sı gerektiği prensibinden hareketle, vatandaşlık sıfatının tek başına iptal davası açmaya yeterli olmadığı, bizim de katıldığımız birçok TC içtihatında vurgulanmaktadır. Konu ile ilgili olarak İDDG Kurulu 24/12/1982 tarihli E.982/350 sayılı davada şunlar y-er almaktadır:
"Gerek davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan 521 sayılı Danıştay Kanununa gerekse 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununa göre, idari işlemler hakkında menfaati ihlal edilenler iptal davası açabilirler. Bu durumda, menfaat ihlalin-in objektif bir dava türü olan iptal davalarının esasının görülebilmesi için gerekli bir ön koşul olduğu açıktır. İhlal edilen menfaatin ise, kişisel olması
gerekmektedir. Mevcut yasal düzenlemeye göre,
vatandaşlara, her idari işlem aleyhine salt -vatandaş olma sıfatıyla iptal davası açabilme hakkı tanımamıştır. Dava konusu uyuşmazlıkta ise, davacı bu davada vatandaşlık sıfatının ötesinde kişisel menfaatini açıkça ortaya koyamamaktadır.
Bu nedenlerle davacının dava konusu kararla menfaat i-lgisi bulunmadığından davanın ehliyeti yönünden reddine karar verildi."
.............
"Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulu, çevreyi ilgilendiren E.1999/26, K.1999/531 sayılı davada şunları söylemektedir.
'İptal davasının açılabilmesi için, -usul hukuku şartlarından olan menfaat (yarar)
ilişkisi idari yargı yerlerince ve Danıştayca bu güne kadar oldukça geniş yorumlanmış olup; özellikle çevre, tarihi ve kültürel değerlerin korunması, imar uygulamaları gibi kamuoyunu yakından ilgilen-diren konularda kamu yararının gözetilmesi ve korunması yönünde değerlendiril- miştir.'
Danıştayın bu görüşlerini aynen benimser ve katılırız. Bu cümleden olmak üzere çevreyi, kültürel ve tarihi değerleri korumak hususlarında menfaat ilişkisinin dar yo-rumlanmaması bu gibi konularda vatandaşların menfaat ilişkisi bulunduğunun kabul edilmesi gerekmektedir."
Bu prensipler Bellapais Manastırının yanına inşa edilmesi tasarlanan arıtma tesisi ile ilgili kararın iptali için açılan YİM 254/2014, D.8/2015 -sayılı davada da benimsenmiştir.
Huzurumuzdaki Davacı gerçek bir kişi olup Gazimağusa'nın çevre, imar ve diğer sorunlarına çok duyarlı bir kimse olduğunu iddia etmektedir.
Davacının esas iddiası, dava konusu projenin trafik hacmini artır-acağı, bu artışın da çevreyi ve trafik akışını olumsuz şekilde etkileyeceği yönündedir.
Huzurumuzdaki şahadet ve emareler incelendiğinde, Davacı Tanığı Ayça Soygür Çıralı, sunduğu Emare No.5 Raporda, dava konusu proje için en az 159 araçlık otopar-k ihtiyacı olmasına rağmen sadece 50 araç için yeterli bir alanın ayrıldığını, bazı araçların ana yola geri geri çıkış yapması gerekeceğini,
bu yurt projesinin DAÜ için elzem olmadığını, projenin getireceği trafik hacminin Salamis Yoluna yoğunluk getirece-ğini ileri sürmüştür.
Dava konusu Emare No.8 Projenin DAÜ Kampüsü içerisinde yer alan 115 odalı yurt ve 8 dükkan yapımı için olduğu açıklıkla görülebilmektedir.
Ayça Soygür Çıralı, Emare No.5 Raporunda, dava konusu projeyi bir rezidans ve alışveri-ş merkezi olarak değerlendirmiş ve 159 adet otopark yeri ihtiyaç sayısını tespit etmiştir. Ancak Belediye İmar Bölümünde görevli Aysel Alihan'ın şahadetinden, projenin DAÜ Kampüsü içerisinde yurt ve dükkan projesi olduğu için otopark yeri sayısının Fasıl 9-6 Yollar ve Binalar Yasası altında yurtlara uygulanan hesaplamada 50 araç için otopark yeri belirlendiği, Çevre Dairesi, DAÜ ve Jeoloji Dairesinden onay alındıktan sonra inşaat ruhsatının verildiği görülmektedir.
Davacı dava konusu proje için ÇED rapo-ru gerektiğini iddia etmiş ancak Çevre Koruma Dairesinde görevli Neylan Naim'in yurt projeleri için ÇED raporunun gerekmediği ve mevcut DAÜ
Kampüsü içerisinde yer alacak olan dava konusu projenin Çevre Dairesi açısından çevreye herhangi olumsuz bir etkisi- olmayacağı yönündeki şahadeti ışığında, Davacının bu iddiası reddedilir.
Davacı tarafından verilen şahadette, dava konusu projenin yol açacağı trafik yoğunluğu ve bunun neticesinde meydana gelecek olan çevre kirliliği ile ilgili iddialarını varsayımd-an ibaret ve fazla yüzeysel bulduğumuzu belirtmek isteriz.
Davacı Tanığı Hürrem Tulga'nın şahadeti çok genel olup, dava konusu projenin küçük esnaflar için haksız rekabete yol açacağı yönündedir. Bu Tanığın şahadetinin çevre ve imar ile ilgisi olm-adığından, Davacının iddialarını destekler mahiyeti yoktur.
Davacı Tanığı Ayça Soygür Çıralı'nın şahadeti ve Emare No.5 Rapordaki veriler, dava konusu projenin bir rezidans ve alışveriş merkezi olacağı varsılarak hesaplandığını gösterme-ktedir. Ancak dava konusu yurt ve dükkan projesinin mevcut DAÜ Kampüsü içerisinde yer alacağı ve tamamen üniversite öğrencilerine yönelik olduğu gerçeği ışığında, bu Tanığın şahadetini ikna edici bulmadık.
Tüm yu-karıda belirtilenler ışığında, dava konusu inşaat projesinin çevre ile ilgili konular dahilinde olmadığından,
Davacının meşru menfaatinin bulunmadığı sonucuna varırız.
Vardığımız sonuç ışığında, Davacının dava ehliyeti (meşru menfaati) bulunmadığı -cihetle, davası ret ve iptal edilir.
Dava masraflarının Davacı tarafından ödenmesine emir verilir.
Mehmet Türker Tanju Öncül Peri Hakkı
Yargıç Yargıç Yargıç
19 Aralık, 2-017
11
Full & Egal Universal Law Academy