Yüksek İdare Mahkemesi Numara 16/1991 Dava No 10/1992 Karar Tarihi 24.04.1992
Karar Dilini Çevir:
Yüksek İdare Mahkemesi Numara 16/1991 Dava No 10/1992 Karar Tarihi 24.04.1992
Numara: 16/1991
Dava No: 10/1992
Taraflar: Ahmet Soyutürk ile Sedat Simavi Mes.Lis.Müd. Vd
Konu: Öğretmenlik görevi yaptırmama
Mahkeme: YİM
Karar Tarihi: 24.04.1992

-10/92 YİM 16/91

Yüksek İdare Mahkemesi Olarak Oturum Yapan
Yüksek Mahkeme Huzurunda.
Mahkeme Heyeti: Niyazi F. Korkut, Aziz Altay, Özkan Tunçağ.

Müstedi: Ahmet Soyutür-k, Lefkoşa.
ile
Müstedaaleyhler: 1. Sedat Simavi Yapı ve Endüstri Meslek Lisesi
Müdürü vasıtasıyle KKTC
2. Milli Eğitim ve Kültür Bakanlığı vasıtasıyle KKTC.
- A r a s ı n d a.


Müstedi namına: Ergin Ulunay.
Müstedaaleyhler namına: Mehmet Ali Şefik.



Yasa Maddesi: 25/85 sayılı Öğretmenler Yasasının 27 ve 31. maddeleri.

İstemin Özeti: Müstedinin, Müstedaaleyhlerce kendisine ders verilmemesi, sınavla-r yapmasına, yönetmesine izin verilmemesi ve diğer öğretmenlik görevlerini yaptırmamalarına ilişkin karar ve/veya işlemlerin tamamen hükümsüz ve etkisiz olduğuna ve herhangi bir sonuç doğurmayacağına dair Mahkemeden emir istemi.

OLAY: Bir olay nedeni ile -hakkında disiplin işlemi başlatılan Müstedi geçici olarak görevden alındı. Bilâhare Kamu Hizmeti Komisyonu tarafından görevine iade edilen Müstediye, Müstedaaleyh görev vermedi. Müstedi vaktini okul bahçesinde ve öğretmenler odasında geçirdi. Müstedi Müste-daaleyhler tarafından kendisine ders verdirilmemesinin öğretmenlik görevlerinin yaptırılmamasını işlemlerine karşı işbu başvuruyu dosyalayarak yukarıdaki taleplerde bulundu.

SONUÇ: Başvuru hak düşürücü süre olan 75 gün içerisinde açılmadığı nedeni ile re-ddolunur.

Atıfta Bulunulan Yargısal İçtihatlar:
YİM 67/87 (D.9/88) sayılı Yüksek İdare Mahkemesi kararı.
YİM/İstinaf 4/88 (D.3/89) sayılı Yüksek İdare Mahkemesi kararı.
YİM 147/86 (D.4/89) sayılı Yüksek İdare Mahkemesi kararı.
YİM 131/78 ve 195/78 sayıl-ı Yüksek İdare Mahkemesi kararı.
YİM 84/84 (D.18/85) sayılı Yüksek İdare Mahkemesi kararı.
YİM/İstinaf 17-18/87 (D.2/88) sayılı Yüksek İdare Mahkemesi kararı.
YİM 182/88 (D.48/89) sayılı Yüksek İdare Mahkemesi kararı.

Atıfta Bulunulan Bilimsel İçtihatlar:-
Zaim M. Necatigil, KKTC'de Yönetim Hukuku ve Anayasa Yargısı, Baskı 1986, s.36, 57.
Ord. Prof. Sıddık Sami Onar, İdare Hukukunun Umumi Esasları, s.5.



K A R A R

Niyazi F. Korkut: Bu başvuruda Mahkemenin hükmünü Sayın Yargıç Özkan Tunçağ verecektir.

Öz-kan Tunçağ: Bu başvurudaki Müstedi Ahmet Soyutürk Sedat Simavi Yapı ve Endüstri Meslek Lisesinde Fizik Öğretmeni olarak görev ifa etmekte iken bir olay nedeni ile Milli Eğitim, Gençlik Kültür ve Spor Bakanlığı tarafından hakkında soruşturma açıldığından, K-amu Hizmeti Komisyonunca 8.1.1985 tarihinden itibaren görevden geçici olarak durduruldu. Bilâhare Kamu Hizmeti Komisyonu 16.4.1985 tarihli yazısı ile Müstediyi 17.4.1985 tarihinden itibaren görevine iade etti. Bu yazı üzerine okuluna dönen ancak Okul Müdür-ü tarafından ders vermekten ve diğer mesleki ve sosyal etkinliklerden men edilen Müstedi mesai saatlerini öğretmenler odası ile okul bahçesinde geçirmek zorunda kaldı. Müstedinin 26.9.1986 tarihinden itibaren 27.3.1989 tarihinde kendi istemi ile emekli old-uğu tarihe kadar geçen süre bu başvuruyu karara bağlamak için etken olmadığı nedeni ile bu süre ile ilgili hususlara değinmek istemiyoruz.

Müstedi 22 Ocak 1991 tarihinde dosyalamış olduğu işbu başvuru ile 25.4.1985 tarihinden 26.9.1986 tarihine kadar (he-r iki tarih de dahil) Müstedaaleyhlerce kendisine ders verilmemesi, sınavlar yapmasına, yönetmesine izin verilmemesi ve diğer öğretmenlik görevlerini yaptırmamalarına ilişkin kararların ve/veya işlemlerin tamamen hükümsüz ve etkisiz olduğuna ve herhangi bi-r sonuç doğurmayacağına dair Mahkemeden bir karar talep etmiştir.

Müstedaaleyhler, 12.4.1991 tarihinde dosyalamış oldukları itirazname-lerinde, sair şeyler yanında, iki ön itirazda bulunmuşlardır. 1. ön itiraz başvuru konusu karar veya işlemlerin Müstedi-nin bilgisine gelmesinden sonra 75 gün geçmiş olduğundan Anayasanın 152(3) maddesi ışığında işbu başvurunun zamanaşımı nedeni ile reddedilmesi gerektiğine ilişkindir. 2. ön itiraz ise Müstedinin kendi davranış ve kabulü ile başvuru konusu karar veya işleml-erin alınmasına katkıda bulunduğu veya rıza gösterdiği nedeniyle işbu karar veya işlemler aleyhine itirazda bulunmaktan hukuken men edildiği savını içermektedir.

Başvurunun duruşmasına başlamadan önce Müstedaaleyhleri temsil eden Savcı ön itirazların önc-elikle ele alınarak dinlenmesi ve karara bağlanması isteminde bulunmuştur. Müstedi avukatı ise bu isteme itiraz etmemiştir. Mahkeme istem doğrultusunda ön itirazların öncelikle dinlenmesine karar vermiştir.

Müstedaaleyhler namına bulunan Savcı hitabesind-e Müstedinin başvu-rusunun 1991'de dosyalandığını, halbuki başvurudan görüleceği gibi ilgili dönemin 25.4.1985 ile 26.9.1986 tarihleri arasında (her iki tarih de dahil) olan süre olduğunu, bu durumda 75 günlük hak düşürücü sürenin çoktan geçmiş olduğunu, e-sasen 27.3.1989 tarihinde Müstedinin emekliye ayrılması gerçeği ışığında Müstedinin meşru menfaatının bahis konusu olamayacağını, emeklilik tarihinin esas alınması halinde dahi 75 günlük hak düşürücü sürenin geçtiğini, başvuruda yakınma konusu yapılan kara-r veya işlemlerin yoklukla malûl olduğuna ilişkin Müstedi avukatının öne sürmüş olduğu savın hukuken geçerli olmadığını, bu mesele ile ilgili Müstedinin emekliye ayrılma dilekçesine çekince koymasının hukuksal açıdan bir değer taşımadığını, Müstedinin hale-n emekli oluşu nedeni ile işbu başvuruda başarılı olsa da göreve iade edilemeyeceği, kaldı ki başvurusunda böyle bir istemde bulunmadığını, Müstedinin başvurusunda başarılı olmasının pratikte hiçbir değeri bulunmadığını, başarılı olması halinde dahi konunu-n tamamen akademik nitelikte kalacağını öne sürerek konu ile ilgili bazı içtihat kararları ve doktrine değinmiştir.

Müstedi avukatı ise hitabesinde, özetle, başvuruda yakınılan karar veya işlemlerin yoklukla malûl olduğunu, bu nedenle bir nevi ceza nitel-iği taşıdığını, ancak bağımsız bir organ olan Kamu Hizmeti Komisyonu tarafınan verilebileceğini, esasen İdarece yapılan keyfi bir uygulamanın da yoklukla malûl bir karar veya işlemin meydana gelmesine yeterli bir sebep olduğunu, işbu başvuruda yakınılan ko-nun aynı kategori içerisinde mütalâa edilmesi gerektiğini, yetki gaspının aşikâr olduğunu, yoklukla malûliyet durumunda o karar veya işlemin hiç doğmadığının veya yapılmadığının hukukta kabul edilen bir olgu olduğunu ve bu nedenle 75 günlük hak düşürücü sü-renin işlemediğini öne sürmüştür.

Müstedi avukatına göre Müstedaaleyhleri temsil eden Savcı itiraz-namesinde öne sürmüş olduğu 2. ön itirazında haklı değildir. Şöyle ki; Müstedi Emare 13 olan emeklilikle ilgili dilekçesinde yasal haklarını saklı tutmak s-ureti ile çekince koymuştur. Konu tümüyle değerlendirildiği zaman Müstedinin serbest iradesi ile hareket etmiş olmadığı anlaşılmaktadır. Eğer Müstedi Emare 13'de görülen çekinceyi koymamış ve serbest iradesi ile hareket ederek emekliliğini almış olsaydı es-toppel prensibinin uygulanabileceğini, halbuki yukarıda değinildiği gibi serbest iradesi ile hareket etme olanağı bulamamış ve bu nedenle emeklilik dilekçesine yasal haklarını saklı tuttuğuna dair çekince koyan Müstedi için estoppel ilkesinin uygulanması s-öz konusu olamaz.

Müstedi avukatı hitabesine devamla tüm bu hususular göz önünde bulundurulduğu zaman ortada geçerli bir hukuki durumun olmadığı ve kendisine imkân verilseydi Müstedinin 60 yaşına kadar çalışabileceği, bu arada terfi de alabileceğinin kuv-vetle muhtemel olması gerçeği karşısında meşru menfaatının halen devam etmekte olduğu savını da öne sürmüştür.

Huzurumuzda ön itraz sebepleri ile ilgili olarak gerek Müstedi avukatının ve gerekse Savcının konunun olgusal ve hukuksal yönlerine ilişkin ya-pmış oldukları argümanları inceledik. Müstedinn işbu başvuruda yakınma konusu yaptığı ve yukarıda değinilen idari karar veya işlemlerin 25.4.1985 ile 26.9.1986 tarihleri arasındaki zaman sürecine ilişkin olduğu kuşkusuzdur. Müstedinin işbu başvurusunu 22 O-cak 1991 tarihinde dosyalamış olduğu yani takriben 5 sene sonra konuyu Yüksek İdare Mahkemesine getirdiği de aşikârdır. İşbu başvuru dosyalanıncaya kadar Müstedi ile Müstedaaleyhler arasında 1985 yılından beri ihtilâf çıktığı ve bu nedenlerden ötürü Müsted-inin müteaddit defalar yasal yollara başvurarak Mahkemeden hal çaresi istemlerinde bulunduğu taraflar arasında kabul edilen ihtilâfsız bir olgudur. Esasen sunulan emarelerden özellikle YİM 68/87 (D.9/88) sayılı başvuru ile YİM/İstinaf 4/88 (D.3/89) sayılı -başvurudan, Müstedi ve Müstedaaleyhler arasındaki ihtilâfın uzun süre Mahkemelerde konu olduğu bir gerçektir. Müstedi 22 Mart 1989 tarihinde Emare 13 belgeden de görüleceği gibi emekliye sevki için İlgili Makama dilekçesini sunmuştur. Müstedaaleyhleri tems-il eden Savcının da ifade ettiği gibi, ilk bakışta emeklilik tarihi esas alınsa dahi işbu başvuru için 75 günlük hak düşürücü sürenin çoktan geçtiği kuşkusuzdur.

Müstedi avukatının üzerinde ısrarla durduğu husus başvuruda yakınma konusu yapılan karar vey-a işlemlerin yoklukla malûl olduğu, bu nedenle hukuken hiç doğmamış, tamamen geçersiz karar veya işlemler olarak addolunması gerektiği cihetle 75 günlük hak düşürücü sürenin işbu başvuruda kesinlikle söz konusu olamaycağına ilişkindir.

Yapılan ön itirazl-ar açısından öncelikle inceleyip yanıtlamamız gereken husus Müstedinin başvurusunda yakınma konusu yaptığı karar veya işlemlerin yoklukla malûl işlemler olup olmadığıdır.

İdari karar veya işlemlerin yoklukla malûl olması konusu idare hukukçularını eskide-n beri meşgul etmektedir. Biz de kısaca bir idari karar veya işlemin ne zaman yoklukla malûl sayılabileceği hususuna değinmekte yarar görüyoruz. Zaim M. Necatigil, KKTC'de Yönetim Hukuku ve Anayasa Yargısı, Baskı 1986, sayfa 57'de bu konu ile ilgili aynen -şöyle denmektedir:

"Genellikle, Ağır yetki gaspı nedeniyle hukuka aykırı olarak alınan kararlar hiç doğmamış, yani 'yoklukla malûl' sayılabilmektedir.... ............................. Bir de sakatlıkları o kadar ağır olan işlemler vardır ki, bunlara da 'y-oklukla malûl' veya 'batıl' (void) işlemler denir. Bunlar hukuk açısından doğmamış sayılır; yok hükmündedir."

Aynı eserin 36. sayfasında bu gibi durumlarda 75 günlük hak düşürücü sürenin söz konusu olamaycağı açıklıkla ifade edilmektedir. Bu hususla ilg-ili YİM 147/86 (D.4/89) sayılı kararda sayfa 8'de aynen şöyle denmektedir:

"Açıktan açığa yasaya aykırı veya tamamıyle görev ve yetki dışı tasarruflar hükümsüzlükle malûl oldukları cihetle, bunlar hiçbir vakit sıhhat iktisap etmezler ve Anayasa'nın 152(3-) maddesi hükümlerine tabi olmayıp her vakit ortadan kaldırılabilirler. (Gör: YİM 5/76 Fevzi Direkoğlu ile K.T.F.D.)"

Birleştirilmiş YİM 131/78 ve 195/78 sayılı başvurularla ilgili 6.2.1979 tarihinde okunan içtihat kararında idari karar veya işlemlerde y-oklukla malûliyet konusu etraflıca incelenmiştir. Aynı konu YİM 84/84 (D.18/85) sayılı başvuruda da incelenerek ilgili hukuki ilkeler benimsenerek uygulanmıştır.

Yine yukarıda değinilen içtihat kararlarında belirtilen görüşler Birleştirilmiş YİM/İstinaf -17/87 ve 18/87 (D.2/88) sayılı başvurularda incelenmiş ve benimsenerek uygulanmıştır. Konunun önemine binaen bu karadan bazı alıntılar yapmayı uygun gördük. Bu kararın 4. sayfasında Ord. Prof. Sıddık Sami Onar'ın İdare Hukukunun Umumi Esasları isimli eseri-ne atıf yapıldıktan sonra 5. sayfada aşağıdaki görüşlere yer verilmiştir:

"Yukarıda ismi verilen eserin 323. sayfasında, sair şeyler meyanında, yoklukla malûl olan işlemler hakkında şöyle denilmektedir:

-'Umumi olarak bir hukuki tasarrufun maddi veya manevi yapıcı unsurlarının yokluğu bu tasarr-ufun da yok, hükümsüz sayıl-m-a-sını; unsurların kanunun emir ve nehyedici hükümlerine muhalif hareket mutlak butlanı, tasarrufların rızalarındaki fesat, bozukluk ise, nisbi butlanı husule getirir. Bu itibarla hukuki tasarruflarıdaki sakatlıkların müeyyidesi esas itibarıyle yokluk, mutl-ak butlan ve nisbi butlan şeklinde görünür.'
-
Yukarıda yapılan alıntıdan da görüleceği gibi bir hukuki tasarrufun yoklukla malûl sayılabilmesi için bunun maddi ve hukuki yapıcı unsurlarının mevcut olmaması gerekir. Öte yandan bu gibi unsurların mevcut ve bunların yasanın öngördüğü emir veya yasaklay-ıcı hükümlerine aykırı olması halinde ise bunun sonucu elde edilen tasarruf da mutlak butlanla malûldür. Gerek yoklukla malûl ve gerekse mutalk butlan hallerinde iptal davaları zamanla mukkayet değildir. Yokluk doktrini Ord. Prof. Sıddık Sami Onar'ın sözü -edilen eserinin 328. sayfasında geniş bi şekilde incelenmiştir. Bu incelemeye bir göz atıldığında yokluk kavramının daha ziyade şekil ve selâhiyet alanına münhasır tutulduğu ve bundan hareketle, yetkisizlik, yetki tecavüzü ve fonksiyon gasbı gibi durumları- da kapsadığı görülecektir. Aynı zamanda Gör: YİM 5/76. Nadiren olmakla birlikte bu kavramın sebep ve mevzu unsurlarının yok olduğu durumlarda da görüldüğünden bahsedilmektedir. Bazı müellifler ''mutlak butlan' dan söz etmemekte ve çok ağır sakalıkla malûl- işlem veya kararları batıl veya yok hükmünde saymaktadırlar. Bak. Prof. Dr. Şeref A. Gözübüyük 4. Baskı sayfa 128 ve 129 para.170."

YİM 182/88 (D.48/89) sayılı kararda özellikle yetki konusu ayrıntılı bir şekilde incelendikten sonra sayfa 8'de bizim de -benimsediğimiz aşağıdaki görüşe yer vermiştir:

".. Komisyonun konu kararı Tüzüğe dayandırılmış olması, onun Anayasadan kaynaklanan azil yetkisini ortadan kaldırmaz ve konu kararı almaya yetkisi olmadığı anlamına gelmez. Bu nedenle konu kararın yoklukla m-alûl olduğu söylenemez."

İşbu ön itiraz maksatları bakımından huzurumuzdaki ihtilâfsız olguları yukarıda atıfta bulunduğumuz içtihadi kararlarda ve doktrinde konuya ilişkin vazedilen ve bizim de benimsediğimiz hukuki ilkeler ışığında esaslıca tezekkür et-tik. Müstediye başvurusunda belirtilen tarihler arasında görevli olmasına rağmen mesleğini ifa etme olanağı tanımayan ve bir anlamda engel olan Okul Müdürü veya İdaresinin yakınma konusu yapılan karar veya işlemleri alma ve uygulama yetkisinin olup olmadığ-ı hususunu inceleyerek karara bağlamamız gerekir. Bu konuda 25/85 sayılı Öğretmenler Yasası madde 27'de şöyle denmektedir:

"Öğertmenlerin
görevleri 27. Orta, Mesleki ve Tenik Öğretim öğret- menlerinin, okul müdürünün denetimine ve yönerilerine bağlı ol-arak yerine getirmekle yükümlü oldukları görevler şunlardır:--
Öğretmeni bulunduğu okulda, okul müdürünce kendisine verilen ders veya konuları, saptanan günlük ders programı çerçevesinde öğretmek;
Okul müdürünce kendisine verilen diğer eğitim ve öğretim işleri ile okulla ilgili sosyal ve kültürel etkinlik-leri yerine- getirmek;
............
............
............."

Aynı Yasanın 31. maddesi ise şöyledir:


"31. (1) .................
Müdürün
görevleri-- (2) Müdürlerin, bu Yasa ve yürürlükteki diğer yasa ve kurallarına bağlı olmak koşuluyla, Bakanlığın yönerilerine uygun olarak yürüt-mekle yükümlü oldukları görevleri şunlardır:


-- (a) ...............
-- (b) ...............--
(c) Eğitim ve öğretim etkinlikleri ile diğer okul etkinliklerini düzenlemek, pr-ogramla-mak ve uygulanmasını sağlamak;


-- (ç) Öğretmenlere, okutacakları sınıf ve dersleri belirlemek ve yürütecekleri diğer okul etkinliklerini göstermek;


-- ..............-- ..............."
--
Söz konusu edilen Yasanın 27 ve 31. maddelerinden yapılan alıntılardan Okul Müdürlerinin -yasal açıdan kendi okul-l-a-rında gerek ders ve gerekse diğer mesleki ve sosyal etkinliklere ilişkin programları hazırlamak ve uygulanmasını sağlamakla görevli ve yetkili oldukları anlaşılmaktadır.

Yukarıda belirtilenler ışığında Müstedinin başvurusunda yakınma konusu yapılan idari- karar veya işlemlerin yasal mesnetten yoksun olduğuna dair Müstedi avukatının yapmış olduğu maruzatı ve buna ilişkin -hukuki argümanı kabul etmemiz o-l-a-sı değildir. Yukarıda da belirttiğimiz- -gibi Müstedaaleyhler yakınma konusu karar ve işlemleri alırken ve takdir haklarını kullanırken hataya düşmüş olsalar bile, idare hu-kuku açısından herh-a-n-gi bir yetkisizlik veya yetki gasbı söz konusu olamayacağından işbu başvuruda yakınılan karar veya işlemlerin yoklukla malûl oldukları söylenemez.

Yoklukla malûliyetten söz- edilemeeyceğine göre işbu başv-u-r-unun hak düşürtücü süre olan 75 gün içerisinde açılmadığı nedeni ile daha ileri gitmeden -bu aşamada Mahk-em-e-ce reddedilmesi gerekir.

Müstedaaleyhler tarafından öne sürülen 2. ön itirazı, yukarıda varılan sonuç ışığında akademik kaldığından, inceleyip karara bağlamamıza gerek yoktur.

Sonuç olarak başvuru reddolunur.


Masraflar için emir verilmez.


(Niyazi -F. Korkut) (Aziz Altay) (Özkan Tunçağ)
Yargıç Yargıç Yargıç

24 Nisan 1992



-


9



-


Full & Egal Universal Law Academy