Yüksek İdare Mahkemesi Numara 160/1991 Dava No 1/1995 Karar Tarihi 02.01.1995
Karar Dilini Çevir:
Yüksek İdare Mahkemesi Numara 160/1991 Dava No 1/1995 Karar Tarihi 02.01.1995
Numara: 160/1991
Dava No: 1/1995
Taraflar: Kıvanç Ltd. ile Elektrik Kurumu arasında
Konu: Elektrik enrjisi bağlanması için talep edilen miktara itiraz -
Mahkeme: YİM
Karar Tarihi: 02.01.1995

-D.1/95 YİM 160/91

Yüksek İdare Mahkemesi Olarak Oturum Yapan
Yüksek Mahkemede
Yargıç Gönül Erönen huzurunda.
Anayasanın 152. maddesi hakkında.

Müstedi: Kıvanç Ltd. Lefkoşa.
ile
-Müstedaaleyh: Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Elektrik Kurumu, Lefkoşa.
A r a s ı n d a.

Müstedi namına: Av. Kıvanç M. Riza.
Müstedaaleyh namına: Av. Ümit Özdil.-



Yasa Maddesi: Fasıl 170 Elektrik Yasasının 16. maddesi, 66/93 sayılı Elektrik (Değşiklik) Yasası, 1985 KKTC Anayasasının geçici 4(1)(4) maddesi, Bakanlar Kurulunun 5580 ve 6216 sayılı kararının 5 ve 12. maddeleri.

İstemin Özeti: Müstedinin tasarrufund-a ve/veya kullanımındaki binaya elektrik enerjisi verilebilmesi için Müstedaaleyh tarafından talep edilen ve ödenen müktarın ödenmemesini öngören kararın hükümsüz ve etkisiz olduğuna ve herhangi bir sonuç doğurmayacağına ilişkin karar verilmesi istemi.

OL-AY: Tasarruf ve kullanımında bulunan binaya elektrik akımı bağlanması için müracaat eden Müstediye, Müstedaaleyh trafo katkı payı olarak belli bir meblağın ödenmesini talep etti. Müstedi talep edilen parayı vakit kaybetmeden zararı azaltmak ve/veya asgarid-e tutmak gayesi ile Müstedaaleyhe ödendikten sonra işbu başvuruyu dosyalayarak yukarıdaki istemde bulundu.

SONUÇ: Müstedi alelade bir tüketici değildir. Müstedi alelade bir tüketici olan kendisinden masraf talep edilmeyecekti. Kaldıki eski direkten başka -yere de elektrik verildiğine dair şahadet mevcut değildir. Dolayısı ile Müstedinin binasına elektrik veren direğin ana dağıtım merkezi olduğu hususunda bulguya varılması mümkün değildir. Binaya verilecek elektrik mevcut direkten verilmeyeceğine ve 132 aya-ktan fazla bir mesafeden döşenen ana dağıtım merkezinden verildiği şahit olduğunndan başvuru reddedilir.

Atıfta Bulunulan Yargısal İçtihatlar:
A.M. 14-15/93 sayılı Anayasa Mahkemesi kararı.
YİM/İstinaf 24/87 - (D.4/89) sayılı Yüksek İdare Mahkemesi karar-ı.
YİM/İstinaf 33/89 - (D.10/91) sayılı Yüksek İdare Mahkemesi kararı
Hukuk İstinaf 7/68 sayılı Yüksek Mahkeme kararı.
Yargıtay/Hukuk 11/84 - (D.9/84) sayılı Yüksek Mahkeme kararı
YİM/İstinaf 1/92 (D.3/93) sayılı Yüksek İdare Mahkemesi kararı.
A.M.1/77 -sayılı Anayasa Mahkemesi kararı.
4/72 sayılı Yüksek Mahkeme kararı.
12/79 sayılı Yüksek Mahkeme kararı.
Lewis and Son Lrd. v. Morelli and Another (1984) 2 All E.R. 1021, p.1024.

Atıfta Bulunulan Bilimsel İçtihatlar:
Zaim Necatigil, KKTC'de Anayasa ve Yöne-tim Hukuku, s.2.
Maxwell on Interpretation of Statutes 10. baskı, sayfa 176-177.




H Ü K Ü M

Müstedi, Lefkoşa'da Girne Caddesi ile Fevzi Çakmak Bulvarı arasında bulunan tasarrufunda veya kullanımındaki binaya elektrik enerjisi verilebilmesi için KKTC E-lektrik Kurumuna 23.5.1991 tarihinde bir müracat yaptı. Müste-daaleyh KKTC Elektrik Kurumu ise Müstedinin müracaatına 23.5.1991 tarihinde verdiği cevapta konu binaya elektrik akımı verilebilmesi için elektrik proje maliyeti olarak 33.854.267.-Tl ödemesi ge-rektiğini bildirdi. Müstedi ise talep edilen parayı, fazla vakit kaybetmemek, zararını azaltmak ve/veya zararını asgaride tutmak gayesi ile 24.5.1991 tarihinde Müstedaaleyhe tüm haklarını mahfuz tutarak ödemiştir. Müstedi daha sonra işbu başvuruyu dosyalay-arak söz konusu binasına elektrik akımı verilebilmesi için talep edilen ve ödenen 33.854.267.-Tl'nın ödenmesini öngören kararın hükümsüz ve etkisiz olduğuna ve herhangi bir sonuç doğurmayacağına ilişkin karar verilmesini talep etmiştir.

Müstedi başvurusu-nda, sair şeyler yanında, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Şirketler Mukayyitliği nezdinde kayıtlı bir şirket olduğu; konu binanın Lefkoşa'da İbrahim Paşa mahallesinde kain olup 812 nolu koçan tahtında kayıtlı olduğu, meskûn bir bölgede ve Lefkoşa hudutları d-ahilinde olduğu ve özel maksatlar için elektrik enerjisi sağlayan bir saha dahilinde, Müstedaaleyhin dağıtım şebekelerinden 132 ayak bir mesafede olmadığı ve konu binaya 30 ayakyan fazla bir hat çekmek gerekmediği; bu durumda Müste-daaleyhin konu binaya el-ektrik enerjisi vermekle yükümlü olduğu ancak herhangi bir miktar para isteme hakkı olmadığı; hakkı olmuş olsa bile Müstedaaleyh tarafından talep edilen ve alınan 33.854.257.-Tl'sının çok fahiş bir miktar olduğu ve yapılan projenin makul veya gerçek maliye-tinin çok üstünde olduğu nedeni ile Müstedaaleyhin konu kararı veya işlemleri yaparken yasal yetkilerini aştığını, kötüye kullandığını, hukuk prensiplerine aykırı hareket ettiğinden meşru menfaatının bu yüzden olumsuz yönde etkilendiği cihetle talebi doğru-ltusunda emir verilmesini istemiştir.

Müstedaaleyh ise dosyalamış olduğu itiraznamesinde, başka şeyler yanında, birinci ön itiraz olarak, elektrik akımı verilecek olan yerin sadece sahibi veya işgalcisinin kendilerine müracaat edebileceğini; Müstedinin b-öyle bir statüde olmadığı cihetle konu başvuruda bir meşru menfaatı bulunmadığını ileri sürmüştür.

İkinci ön itiraz olarak, Müstedaaleyhin 23.5.1991 tarihinde talep ettiği 33.854.267.-TL'nin enerjinin verildiği binanın tasarruf edeni veya işgalci adına M-üstedi tarafından 23.5.1991 tarihinde Müstedaaleyhe ödemiş bulunduğunu; Müstedaaleyhin söz konusu miktarın Müstedi tarafından şartlı ödenmesini kabul etmediğini; tek şartın ödeme şartı olduğu ve bunun da yerine getirildiği cihetle taraflar arasında bir aki-t oluştuğu, akdin mevcudiyeti konuyu kamu hukuku kapsamı dışına çıkardığı için Müstedinin Yüksek İdare Mahkemesine başvurmasının mümkün olmadığını ileri sürmüştür.

Müstedaaleyh itiraznamesinde devamla, sair şeyler yanında, özetle, Elektrik Kurumunun Baka-nlar Kurulunun 5580 ve 6216 sayılı kararları ile kurulmuş ve bu kararlar ile belirlenen yetkilere göre hareket eden yeni bir kuruluş olduğunu, Yasanın öngördüğü Elektrik Dairesi veya Elektrik Kurumu ile bir ilgisi bulunmadığını ileri sürmüştür. Müstedaaley-h Kurumun İdare Meclisi, 17.9.1984 tarihinde aldığı bir karar ile mezkûr yetkiye dayanılarak Kuruma mal ve hizmet fiyatlarını ve elektrik enerjisi verilmesi talebinde bulunan yeni proje sahiplerinden talep edilecek ücretleri, proje maliyetlerini ve trafo k-atkısını formüle ederek tespit ettiğini; Müstedaaleyh sunulan proje ve sair bilgiler ışığında başvuru konusu çok katlı ve işyeri olarak kullanılacak binaya 44 KVA puant gücünde elektrik enerjisi verilmesi gerektiğini kararlaştırdığını; Müstedaaleyhin yönet-im kurulunun kararı ile uyguladığı mal ve hizmet fiyatları çerçevesinde kullanılack malzeme bedeli olarak 6.086.482.-Tl, işçilik maliyeti olarak 9.031.070.-Tl asfalt kazısı ve tamirat için 2.400.000.-Tl'sından oluşan toplam proje maliyeti 9.417.552.-Tl bun-a ek olarak her puantın 370 bin Tl'sından 1.227 kat sayılıp özel feeder trafo katkısı tutarı 19.973.560.-Tl ve sair servis ücreti olarak 4.461.155.-Tl'den ibaret toplam 33,854.267.-Tl tutarında bir meblağın 23.5.1991 tarihli BISI/AG 16-91/490/91 sayılı ya-zısı ile 30 gün içerisinde ödenmesini talep eden Müstedaaleyhin bu meblağın ödenmesi kaydı ile, başvuru konusu binanın yerinde daha önce akım almakta olan bir evin olduğunu bu evin akımının 10.10.1978 taihinde kesildiğini ve o tarihten itibaren oraya akım -verilmediğini başvuru konusu binanın mezkûr evin yıkılan yerine inşa edilmiş olduğunu, yıkılan evin aylık elektrik tüketimi 160 KVA, yeni binanın ise ortalama 2800 KVA olduğunu yeni binaya elektrik akımı verilebilmesi, ancak Kurumun daha önce tesis ettiği -ve 30 ayağın üstünde bir uzunluktaki şebeke ve trafo veya trafolar sayesinde mümkün olduğunu ve ayrıca binaya elektrik akımı verilebilmesi için 30 ayaktan çok fazla kablo kullanılmış ve 70 metre özel fider tesis edildiğini, kullanılan malzeme ve sayaç serv-is maliyetleri 23.5.1991 tarihli maliyet keşif ve sayaç servis maliyet keşif kurumlarına gösterildiğini beyan etmiştir. Söz konusu meblağı mal sahiplerinin vekili ve/veya onlar adına hareket eden Müstedilere bildirdiklerini ve Müstedinin de konu meblağı 24-.5.1991 tarihinde, Müstedaaleyhin veznesine yatırdığını, Müstedaaleyhin Müstedinin ileri sürdüğü "uner protest" şartını kabul etmediğini ve mezkûr paranın ödenmiş olması nedeni ile konu binaya akım verildiğini beyan etmiştir. Keza Müstedinin başvuru konusu- binanın sahibi veya işgalcisi olmadığını, mezkûr binanın Kıvanç Rıza veya Neriman Rıza'ya ait olduğunu, mezkûr binaya akım verilebilmesi için onlar tarafından mürcaat yapılmış olduğunu belirten Müstedaaleyh, konu binanın işgalcisi ve/veya kiracısı Kıbrıs -Endüstri Bankası olduğuna, ayrıca konu binanın başvuru ile ilgili tüm zamanlarda Müstedinin kira veya tasarruf veya kulla-nımında olduğu iddiasını kabul etmediğine göre de Müstedinin sadece ilgili zamanlarda ve halen mal sahiplerinin vekili sıfatı ile hare-ket ettiği cihetle başvuruda locus standı sahibi olmadığını beyan etmiştir.

Müstedi ise itiraznameye verdiği cevapta, sair şeyler yanında, konunun Yüksek İdare Mahkemesi yetkisi dahilinde olmadığı ile ilgili iddiaları ret ederek ilgili zamanlarda ve hale-n konu binanın kirasında ve/veya tasarrufunda ve/veya kullanımında olduğunu ve konu binayı Kıbrıs Endüstri Bankasına kendisinin kiraladığını beyan etmiştir. Bakanlar Kurulunun söz konusu kararının yasaları değiştirme gücü olmadığı, yasalara uyulması gerekt-iği, konu Bakanlar Kurulu kararlarının yasal dayanaktan yoksun olduklarını, keza Resmi Gazete'de yayınlanmadığı cihetle geçerli veya bağlayıcı olmadıklarını, Müstedaaleyhin 17.9.1984 tarihli kararının geçersiz ve yasal mevzuata ters düştüğünü, yasal mevzua-tı değiştirmediğini veya Müstedinin ücret ödemeden elektrik akımı isteme hakkını ortadan kaldırmadığını, başvuru konusu hususlarda Kıvanç Rıza ve Neriman Rıza'nın vekiller olarak değil Kıvanç Ltd. olarak hareket ettiklerini ileri sürmüştür.

24.12.1994 ta-rihinde Müstedi avukatı Mahkemeye yapmış olduğu müracaat ile, 1.12.1993 tarihinde yürürlüğe girerek Bakanlar Kurulunun 4.2.1975 tarih ve 6216 sayılı kararı ile oluşturulmuş olan Kıbrıs Türk Elektrik Kurumunun yapmış olduğu değerlendirmeler, talepler veya t-ahsilat, doğru ve yasal yetkileri içinde yapılmış veya tahsil edilmiş sayılır ve hiçbir kimsenin ödemiş olduğu meblağları iadesi talebinde bulunamıyacağını öngören 66/93 sayılı Yasa ile Fasıl 170 Elektrik Yasasına eklenmiş olan Geçici 1. maddenin işbu baş-vuruya uygulanabildiği oranda Anayasanın 1. ve 75. maddelerine aykırı olup olmadığı hususunu görüşülmek üzere, Müstedaaleyh avukatının rızası ile, Anayasa Mahkemesine havale ettirmiştir. 9.3.1994 tarihinde karar veren Anayasa Mahkemesi Birleştirilmiş 14-15-/93 sayılı kararda:

-"..66/93 sayılı Elektrik (Değişiklik) Yasası ile Esas Yasa olan Fasıl 170 Elektrik Yasasına getirilen Geçici 1. maddenin Anayasanın 1. maddesine aykırı olduğuna ancak Anayasanın 75. maddesine aykırı olmadığına ..."
-
karar verdi.

Başvurunun duruşması sırasında Müstedi tarafından direktör ve hissedarlarından Kıvanç M. Rıza şahadet vermiştir. Şahadetinde, sair şeyler yanında, başvuru konusu binanın ilgili zamanlarda yarı hissesi Neriman Kıvanç Rıza'nın, yarım hissesin-in de kendisne ait olduğu halde başvuru konusu malın tasarruf ve kullanımının Müstedi şirkete ait olduğunu, binanın en işlek cadde olan Girne Caddesinde bulunduğunu, Müstedaaleyhin elektrik enerjisi dağıtım şebekelerinden 132 ayaktan fazla bir mesafede olm-adığını, binaya elektrik enerjisi verilmesi için 30 ayaktan fazla bir elektrik hattı çekmek gerekmediğini, Müstedaaleyhin orada elektrik şebekelerinin mevcut olduğunu, ayni binanın bulunduğu arsanın içerisinde eskiden ev olduğunu ve ayni yerden elektrik en-erjisi aldığını, Müstedaaleyhe parayı ödeyenin Kıvanç Ltd. olduğunu, başvuru konusu binanın "özel maksatlar" için elektrik enerjisi sağlayan bir saha dahilinde olduğunu, "özel maksatlar"dan kastedilenin Elektrik Yasasında belirtilen maksatlar olduğunu beli-rtmiştir. Keza binanın bodrum ve dükkândan müteşekkil olduğunu, asma kat dükkânın yanındaki giriş ve yukarıda üç kat ve asansörlü olduğunu, Elektrik Kurumunun buna benzer bölgelerde bulunan yerlere elektrik enerjisi vermekle mükellef olduğunu, kendisine ka-ç KVA verildiğini ve elektrik akımının hangi trafo ana dağıtım merkezinden geldiğini bilmediğini, binanın yanında bir şebeke olduğunu, bu durumda 30 ayaktan fazla bir hat çekmek gerekmediğini ve talep edilen müktarın fahiş bir miktar olduğunu belirtmiştir.-

Müstedaaleyh tarafından şahadete çağrılan Elektrik Kurumu Baş Mühendisi Olgun Dayıoğlu ise şahadetinde, sair şeyler yanında, özetle konu binaya elektrik verilebilmesi için Lefkoşa Bölge Mühendisiliğine, 6.5.1991 tarihinde müracaatçı namına, müracaatçın-ın mühendisinin verdiğini, durumun aciliyetinden dolayı projenin ereken bir zamanda değerlendirilmesi istenmesine karşın 17.5.1991 tarihinde hazırlanan projenin Ticari Şubeye havale edildiğini, projenin Kıvanç M. Rıza ve Neriman Rıza'ya ait olduğunun söyl-endiğini, binanın 44 KVA puant gücüne ihtiyacı olduğu tesbit edildiğini, alelade tüketicinin 3 KVA'ya kadar gereksinim olan kişiler olduğunu (ordinary consumer), keza tanık konu binaya elektrik akımı verilebilmesi için yapılan işlemler, kullanılan malzemel-er ve hesaplanan masraflar hakkında Mahkemeye bilgi vermiştir.

Duruşma sonrası taraflar Mahkemeye hitap ettiler ve yukarıda özetlenen iddialarına ve sunulan şahadete ilişkin beyanda bulundular.

Özetlenen olgular ve hitabelerde söylenenlerden de görülec-eği gibi bu başvuruda öncelikle karara bağlanması gereken hususlar, Müstedinin mal sahibi veya işgalci olup olmadığı, bunun neticesinde meşru menfaatı bulunup bulunmadığı ve Yönetim Kurulunun 5580 ile 6216 sayılı kararları ışığında Müstedaaleyhin statüsü i-le Fasıl 170-171'in Müstedaaleyhi bağlayıp bağlamadığı hususlarıdır.

KKTC Anayasasının 152(2) maddesi uyarınca Yüksek İdare Mahkemesine başvuru dosyalanabilmesi, yakınma konusu yapılan yürütsel veya yönetsel karar veya işlem veya ihmalin Müstedinin meşru- bir menfaatının olumsuz yönde ve doğrudan doğruya etkilenmesine bağlıdır. Gerek öğreti gerekse tatbikat meşru menfaatın hem başvurunun dosyalandığı zaman, hem de başvurunun işitilme aşamasında mevcut olması gerektiği görüşündedir. Bak YİM/İstinaf 24/87 (D-.4/89) ile YİM/İstinaf 33/89 (D.10/91)

Fasıl 170 madde 16(1) aynen şöyledir:

-"The undertakes shall, upon being required to do so by the owner or occupier orf any premises situated within 123 feet from any distributing main of the undertakes in which they are, for the time being, required to maintain or are maintaining a supply of e-nergy for the purposes of general supply to private consumers under any Order or regulations made under his law, give a supply of energy for those premises in accordance with the provisions of the Order and of the Regulations, and they sahll furnish and la-y any electric lines that may be necessary for the purpose of supplying the maximum power with which any such owner or occupier is entitled to be supplied under the Order subject to the condition following-
--
The cost of so much of the construction of any electric line as exceeds a lengty f 30 feet, for the supply of energy from any distributing main of the undertakers to any owner or occupier shall, if the undertakers so require, be defrayed by that owner or- occupier."

İşbu başvuruda şahadetle ve taraflarca kabul edildiğ gibi gerek başvuru konusu binaya elektrik akımının verilmesi -aşamasında gerekse duruşma tarihinde konu taşınmaz malın ortak sahipleri Neriman ve Kıvanç Rıza olduğu sabittir. (Emare 8 ve 9) Keza elektrik akımı için Müstedaaleyhlere yapılan müracaat bu kişiler adına yapılmıştır. Ancak Müstedaaleyhin başvuru konusu 23.-5.1991 tarihli yazısı (Emare 17), Kıvanç Ltd.'ı muhatap almıştır ve o tarihten sonra yapılan işlemler ve yazışmalar Müstedi olarak görülen Kıvanç Ltd. ile yapılmıştır. Durum böyle iken Müstedinin başvuru maksatları açısından statüsünün ne olduğuna bakmak g-erekir.

Müstediyi temsilen şahadet veren Kıvanç Rıza, konu malın tasarrufu ve kullanımının Müstedi şirkete ait olduğunu ve şirketçe Kıbrıs Endüstri Bankasına kiralandığını belirtmiştir.

Kıbrıs Endüstri Bankası ile Kıvanç Ltd. arasında imzalanan 31.5.19-91 tarihli Emare 20 Kira mukavalesinde Kıvanç Ltd. "mal sahibi" olarak anılmaktadır. Kiralayan ile kiraya alan (Lanlord and Tenant) ile ilgili yerleşmiş hukuk prensiplerine göre, kira mukavelesi tahtında meydana gelen mal sahibi-kiracılık ilişkisi kiracıya- konu malı tasarruf etme ve kullanım hakkı verdiği ve kiracının mal sahibinin konu mal üzerindeki haklarını inkâr edemiyeceği bir tarafa, başvuru konusu meselede Kıvanç Ltd.'in "mal sahibi" statüsünün sadece kiracı durumunda olan Endüstri Bankası Ltd.'e ka-rşı ileri sürülebileceği kabul edilmesi gereken bir öğedir. (Bak: Hukuk/İstinaf 7/68, Yargıtay/Hukuk 11/84 (D.9/84), Lewis and Sons Ltd. v. Morelli & Another (1948) 2 All E.R. 1021, at page 1024.)

Başvuru maksatları açısından şahadet hiçbir şekilde konu -yerin Müstedinin kullanımında ve/veya tasarrufunda ve/veya kirasında bulunduğunu göstermemektedir. Konu malın tasarrufu ve kullanımı Endüstri Bankası Ltd.'e verildiğine ve hiçbir zaman Müstedinin tasarruf ve kullanımına geçmediğine göre Kıvanç Ltd.'in gere-k 31.5.1991 tarihinde gerekse başvurunun dosyalandığı tarihte işgalci (occupier) de sayılması mümkün değildir.

Müstedi, ustaları kendisinin ödemiş olduğunu; suyu, elektriği kendisinin bağlattığını ve asansörü kendisinin taktırdığı cihetle Kıvanç Ltd.'in -işgalci sayılabileceğini ima etmeye çalışmışsa da kanaatimce bu hususlar işgalci olduğunu göstermek için ölçü olarak alınabilen hususlar değildir.

Keza Kıvanç Ltd. Fasıl 170 tahtında 16. madde kapsamına giren ne "owner" ne de "occupier" durumundadır. Baş-vuru konusu malın kayıtlı mal sahipleri Neriman ile Kıvanç Rıza (owner), tasarruf ve kullanımı da (occupier) Kıbrıs Endüstri Bankası Ltd. olduğu gerçeği karşısında, Kıvanç Ltd.'in başvuru konusu malla ilgili herhangi bir meşru menfaatının olumsuz yönde ve -doğrudan doğruya etkilendiği söylenemez. Bu nedenle Müstedaaleyhin, bu konudaki birinci ön itirazının ve elektrik akımı için ödenmiş olan meblağa ilişkin iddialarının kabul edilerek, başvurunun esasına girmeden, reddedilmesi gerek-mektedir.

Müstedaaleyhi-n ikinci ön itirazı (akit) ile ilgili ileri sürmüş olduğu iddialara gelince; bu konu YİM/İstinaf 1/92 sayılı (D.3/93) kararda şöyle neticeye bağlanmıştır:

-"Kamu tüzel kişiliğine haiz Elektrik Kurumunun direk, trafo, tel ve sair aksam gibi malzeme satın alınmalarında bir özel kuruluş gibi hareket ettiği ve özel hukuk sahasına girebilecek akit yapabildiğini kabul etmemiz gerekir. Ancak binalara veya ilgili yer-lere cari mevzuat ışığında akım vermek bir kamu görevi olduğu ve verilecek akımın verilip verilmemesi veya verilmesi halinde bunların birim fiyatlarının tespit edilmesi Kamu Hukuku sahasına giren idari işlemlerdir. Bu hususları göz önünde bulundurduğumda b-u gibi işlemlere taraf olan kişilerin akitlerde mevcut olan bir iradeyi kullandıklarını söylemek olası değildir. En azından Kurumun akitlerde olduğu gibi idarenin cari mevzuatın gereklerine göre hareket edeceği de aşikardır. Bu durumda bu başlık altındaki -işlemleri idari yargı sahasında mütalâa etmek gerekir. Bu işlemlerden mutazarrır olan kişilerin, örneğin akım verilmemesine karar verilmesi veya verilmesi halinde mevzuata aykırı olarak para talep edidliği gibi yakınmaları konu edebilecekleri Mahkeme idari- konulara bakmakla görevli olan Yüksek İdare Mahkemesi olduğu görüşündeyim. Bu nedenle İlk Mahkemenin bu yöndeki yargısının da yanlış olduğu söylenemez."
-
denmektedir.

Yüksek İdare Mahkemesi, daha önce vermiş olduğu kararlara bağlı kalmakta ve bu kararları kolay kolay değiştirmemektedir. Meğer ki, kararın değiştirilmesi için ortada iyi sebepler bulunmuş olsun. Müstedaaleyh avukatının bu konuda söyledikler-ini inceledim. Müstedaaleyhin binalara veya ilgili yerlere geçerli mevzuat ışığında akım vermesi, Kamu Hukukuna giren idari bir işlem olduğu ve akitlere taraf olan kişiler gibi iradeye sahip olmadığı ve Müstedaaleyh ile diğer taraf arasındaki ihtilâfların,- idari konu olduğu için, Yüksek İdare Mahkemesinin görev alanına girdiği ile Yüksek İdare Mahkemesinin YİM/İstinaf 1/92 (D.3/93) sayılı kararındaki görüşleri ile hemfikir olduğum cihetle bu konuda Müstedaaleyhin taraflar arasında basit şarta bağlı bir akit- oluşturduğu ile ilgili söyledikleriyle ikna olmadım. Bu nedenle bu safhada ikinci ön itirazın da daha ileri gidemeyeceği görüşüne vararak reddetmeyi uygun görüyorum.

Muhtemel istinafı gözönünde bulundurarak, yukarıda Müstedinin meşru menfaatının olmadığ-ına ilşkin görüş ve bulgularına halel getirmeksizin, konunun esası ile ilgili diğer bulgu ve görüşlerime de değinmeyi uygun görmekteyim.

Yürütme Kurulunun 5580 ile 6216 sayılı kararlarını inceleyen ve YİM/İstinaf 1/92 sayılı kararda (D.3/93) serdedilen g-örüşler neticesinde karara bağlanan başvuru, YİM 197/91 sayılı başvurudur. YİM/İstinaf 1/92 sayılı karar önümde içtihat olarak durmaktadır. Bu karar, Anayasada belirtildiği gibi tüm Mahkemeleri ve tüm Organ ve Makamları bağlamaktadır. Bu kararın yanlışlığı- ve doğruluğu hakkında burada görüş beyan etmem doğru olamıyacağı gibi, etmem halinde meslektaşlarıma karşı saygısızlık yapmış olacağım ki, böyle bir niyetim olmadığını belirtmek isterim.

Huzurumdaki meselede benim yegane yapabileeğim şey kendine has olg-ular ve bu başvuruya ilişkin hukuki prensipler çerçevesinde kendi görüşlerimi serdetmek ve eğer bahse konu istinafta incelenmemiş herhangi bir husus varsa onu irdelemektir.

Aşağıda serdedeceğim inceleme ve görüşlerimi YİM/İstinaf 1/92 sayılı kararda bulu-nan muhterm heyetin görüşlerine ve vardıkları neticelere saygım baki kalarak yapmakta olduğumu belirtmek isterim.

Müstedaaleyh Avukatı Fasıl 170 ve 171'in halen yürürlükte olduğunu kabul ettiğini Mahkemede hitap safhasında defalarca tekrarlamıştır. Bunun- nedenini de sözkonusu YİM/İstinaf duruşmasında ileri sürmediği halde kendisinin Fasıl 170-171'in yürürlükte olmadığını ileri sürmüş izlenimini vermiş olabileceğini yanlış anlaşılmış olduğu, bu yaklaşımla Mahkemenin ilgili kararı verdiğini beyan ederek, aç-ıklamıştır. Müstedaaleyh avukatı devamla, yasa niteliğini taşıyan Temel Kurallar altında isdar edilen 6216 sayılı kararın Fasıl 170 ve 171 den bağımsız bir şekilde kullanıldığı ve bugünkü Elektrik Kurumunun bu Yürütme Kurulu kararı altında faaliyetlerini s-ürdürdüğünü ileri sürmektedir. Müstedaaleyh avukatı bu argümanı aynen YİM 1/92 sayılı istinafta da ileri sürmüş ve Mahkemece değerlendirilip neticeye bağlanmıştır. Ancak Müstedaaleyh avukatının bu görüşlerine işbu başvuru maksatları açısından hakkını verme-k ve argümanı yine benzer şekilde ileri sürdüğü cihetle geçerlilğini ölçebilmek için 6216 sayılı karara ve ona ilişkin hususlara kendi yaptığım incelemelerle değinmek istiyorum.

1960 Anayasası altında kurulmuş olan Kıbrıs Cumhuriyeti, Rumların hükümet yö-netiminden Kıbrıs Türk toplumunun yetkilerini gasp etmeleri sonucu yıkılmasıyle, Kıbrıs Türk toplumu kendi otonom yönetimini kurmuştur. Bu hususta aşağıda referansı verilen eserde şöyle denmektedir:

"28.2.1967'de Temel Kuralların kabul edilmesi ile Kıbrıs- Geçici Türk Yönetimi kuruldu. Temel Kurallar, Yönetimin yasama, yürütme ve yargı organlarının esas teşkilatlanmasında gerekli olan düzenlemeyi yapmış oldu. Aynı zamanda 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasasının kuralları, Temel Kurallarla etkilenmiş biçimde yü-rürlükte tutuldu. ....."
(Zaim Necatigil "KKTC'inde Anayasa ve Yönetim Hukuku" sayfa 2)

Temel Kuralların ilgili dönemde ne güçte olduğuna işaret eden kararlardan biri olan Anayasa 1/77 sayılı kararın 3. sayfasında şöyle denmektedir.

".. 1963 hadiselerin-den sonra Kıbrıs Türk Cemaatının içinde bulunduğu durum dolayısıyle 1960 Anaysasının bütün hükümleri tatbik olunamayacağından, 27 Aralık 1967 tarihinde Türk Cemaatı ileri gelenleri Cumhurbaşkan Muavinliği Dairesinde bir toplantı yaparak Anayasanın bütün hü-kümlerinin tatbiki kabil oluncaya kadar Cemaat idaresinin daha müessir şekilde işlemesi için alınması gereken tedbirleri görüştüler ve bu görüşme neticesinde Cemaatin muhtelif unsurlarının bünyesinde temsil edildiği bir tertip üzerinde mutabık kalarak bazı- Temel Kurallar tesbit ettiler. Bilahare 1970'de Temel Kurallar bazı tadilatlara uğramıştır. Son olarak 1973'de Temel Kurallarda yine bazı tadilatlar yapılmıştır."

Anayasa 1/77 sayılı kararda Temel Kuralların yasa gücünde bir nitelik taşıdığı Anayasaya a-ykırılık halinde iptal edilebilen kurallar da içermekte olduğuna işaret edilmektedir. Bu kuralların ve altında yapılan mevzuatın geçerliliği 1975 KTFD Anayasasının Geçici Madde 1 ve KKTC Anayasanın Geçici Madde 4 altında korunmuştur.


1075 KTFD Anayasası-nın Geçici 1. maddesi aynen şöyledir:

"(1) 16 Ağustos 1960 tarihli Anayasasnın ve bu Anayasaya uygun olarak, 21 Aralık 1963 tarihine kadar kabul edilmiş mevzuatın; 28 Aralık 1967 tarihli Kıbrıs Türk Yönetimi Temel Kurallarının ve tadillerinin ve bunlara u-ygun olarak kabul edilmiş mevzuatın; Otonom Kıbrıs Türk Yönetimi Yürütme Kurulu ve Meclisinin 13 ve 18 Şubat 1975 tarihlerinde birleşik olarak yaptıkları toplantılarda alınan kararların ve bunlara uygun olarak kabul edilmiş mevzuatın; bu Anayasa kuralların-a veya bu Anayasa uyarınca konulacak yasalara aykırı olmayanları, yürürlükte kalır."

1985 KKTC Anayasasının Geçici Madde 4'ün (1) ve (4). fıkraları aynen şöyledir:

"(1) Bu Anayasanın yürürlüğe girdiği tarihte yürülükte olan mevzuat, bu Anayasa kuralları-na aykırı olmadığı ölçüde yürürlükte kalır.
(2) ......................
(3) .......................
(4) Bu madde uyarınca yürürlükte sayılan mevzuat, Anayasa gücünde veya Anayasa nitelikte mevzuat sayılmaz ve mevzuatın niteliğine göre, herhangi bir yasa ile- veya bu Anayasanın yetkili kıldığı organ kararı ile iptal edilebilir, değiştirilebilir veya yürürlükten kaldırılabilir."

1985 Anayasası Temel Kuralların Anayasa gücünü ortadan kaldırmıştır. Ancak Temel Kurallar altında çıkarılan mevzuatın yasa niteliğin-deki gücünü ve geçerlilğini korumuştur.

Temel Kuralalrın 12. maddesi aynen şöyledir:
"İdari teşkilatı değitirmeyi ve bu teşilata verilecek görevleri tesbite, Yürütme Kurulu yetkilidir."

Emare 2 Yürütme Kurulunun 6216 sayılı kararın tesvip edilen ikinci- sayfasındaki "önerge" başlığı altındaki yazı aynen şöyledir:

"Bakanlar Kurulunun 5580 no'lu kararı ile müstakil mahiyette çalışabilecek ve ayrı bütçesi ile kendi kendini idame ettirilebilecek bir elektrik dairesinin kurulması hususunda çalışmalar yapılma-sı kararlaştırılmıştır."


6216 sayılı kararın 5 ve 12. maddeleri aynen şöyledir:

"Halen yürürlükte olan elektrik kanun ve tüzüklerinin, OKT Yöneti-minin ilgili organları ile bilistişare, Toplumumuz bünyesine uygun biçimde revize edilerek Bakanlar Kurulu-na sunulmasının, İdare Meclisine bir görev olarak verilmesi, bu işlemllerin gerçekleşmesi ile Kıbrıs Türk Elektrik Teşkilat Kanununun son şekli ile onaylanarak yürürlüğe girmesine kadar geçecek devrede İdare Meclisinin görev, yetki ve sorumluluklarının Ek -1'de belirtildiği gibi saptanması."

12. İdarenin mal ve hizmet fiyatlarını tesbit etmek."


Fasıl 1 Tefsir Yasasının 2. maddesinde Bakanlar Kurulu kararlarının "Order in Council" ne olduğunu tefsir ederken şöyle diyor: "Order in Council means an order ma-de in pursuance of powers conferred by law. .."

Yasa gücünde sayılan temel Kuralların, 12. maddesi tahtında alınan 5580 ile 6216 sayılı Yürütme Kurulu kararlarının, Fasıl 1 madde 2'nin belirttiği "order made in pursuance of powers conferred by law" sayıl-abileceği anlaşılmaktdır. Yine Temel Kuralları ve bilhassa 12. maddesini inceleyen bir başka Yüksek Mahkeme kararı ise, 1975 ve 1985 Anayasaları henüz yapılmadığı dönemde, 18 Mart 1972 tarihli YİM 4/72 sayılı karardır. Kararın 7. ve 8. sayfalarında şöyle d-enmektedir:


"Kanaatımızca Temel Kurallar 1960 Anayasasının etkilendiği gibi, 21 Aralık 1963 tarihine kadar o Anayasaya uygun olarak kabul edilmiş bulunan Temsilciler Meclisinin ve Cemaat Meclislerinin kanunlarını da etkiler. Madem ki Temel Kuralların 12.- maddesi "idari teşkilatı değiştirmeye ve bu teşkilata verilecek görevleri tesbit" etmeye Yürütme Kurulunun yetkili kılmaktadır, mezkur maddenin gayesinin bu yetkiyi Yasama işlerini yürütmekle görevli Yasama Meclisine vermek değil de Yürütme işlerini yürüt-mekle görevli Yürütme Kuruluna vermek olduğu meydana çıkmaktadır. 1960 Anayasasından önce 15 Ağustos 1960 tarihinde yürürlükte olan Kanunlar 1960 Anayasasına tabi olarak yürürlükte kaldığı gibi, ayni şekilde Kıbrıs Türk Yönetiminin ek Anayasası seviyesinde- olan Temel Kurallara aykırı olan veya Temel Kurallarla bağdaşmayan 1960 Anayasının veya herhangi bir Kanunun hükümleri, Temel Kurallar yürürlükte kaldıkça, tatbik olunamaz kanaatindeyiz. (Bak A.M.Y. İstinaf No.1/69, sayfa 4). Her ne kadar da 1960 Anayasas-ının 188. maddesinin muadili Temel Kurallarda yer almamış ise de, Yüksek Anayasa Mahkemesinin Charalambos Zacharia (2 R.S.C.C.1) davasında verdiği hükümde ihtiva ettiği beynelmilel hukuk prensipleri böyle durumlara 188. madde olmamış olsa da zaten şamildir- ve 188. madde Anayasaya ihtiyaten ("ex abundante cautela") konmuştur. Temel Kurallara böyle bir maddenin korunması Temel Kuralların Anayasayı ve 21 Aralık 1963 tarihine kadar 1960 Anayasasına uygun olarak kabul edilmiş bulunan kanunları etkilemediği manas-ına alınamaz kanaatindeyiz. Böylece 8/1962 sayılı Türk Cemaat Meclisi Kanunun ve bu davayı ilgilendiren 7. maddesinin idari teşkilat ile ilgili hükümleri, Temel Kurallar yürürlükte kaldığı müddetçe, Temel Kuralların 12. maddesi hükümlerine tabi olarak yoru-mlanmalı ve uygulanmalıdır. (Bak "Maxwell On The Interpretation of Statutes", 11. Baskı, s.156-162) Temel Kurallardan önce yürürlükte olan idari teşkilat ile ilgili Kanunların üstünde olan Temel Kuralların 12. maddesinin yekisi yukarıda izah ettiğimiz gibi- olmasaydı, o zaman gerek 8/1962 sayılı Türk Cemaat Meclisi Kooperatif İşleri Dairesi Teşkilat Kanunun idari teşkilat ile ilgili hükümleri, gerek 1/1960 sayılı Türk Cemaat Meclisi Teşkilat Kanunu ve bilhassa o kanunun 35. ve idari teşkilat ile ilgili diğer- hükümleri ve gerekse 2/1960 sayılı Cemaat Meclisi Amme Hizmeti Kanunu, Temel Kurallarından sonra da aynen yürürlükte addolunacaklardı. Aynı zamanda Temel Kuralların yürürlüğe girdiği tarihten önce yürürlükte olan Türk Cemaat Meclisi Kanunlarının idari teş-kilatla ilgili hükümleri muteber diye addolunsaydı ve bu hükümleri değiştirmeye ancak Yönetimin Yasama Meclisinin yetkisi olsaydı, o zaman idari teşkilatı değiştirmeye ve bu teşkilata verilecek görevleri tesbite Temel Kuralların 12. maddesi hilafına Yürütm-e Kurulu değil de Yasama Meclisi olacaktı. Normal zamanda bu yetki Devletin Yasama Meclisi tarafından kullanılan bir yetkidir.Fakat Türk Cemaatının olağan üstü durumunu nazarı itibara alan Temel Kurallar idari işlerin pratik ve seri olarak yürütülmesini sa-ğlamak maksadı ile olağan üstü bir tedbir olarak bu yetkiyi Yürütme Kuruluna vermeyi uygun bulmuştur.

Kanaatımızca Yürütme Kurulunun Kooperatif İşleri Dairesi Müdürü mevkiinin hizmet şemasını tesbit ve kabul eden ve 18 Ocak 1972 tarihinde aldığı 3421 say-ılı kararı almaya Temel Kuralların 12. maddesi tahtında yetkisi vardı ve bu karar tahtında kabul edilen hizmet şemaları 8/1962 sayılı Türk Cemaat Meclisi Kooperatif İşleri Dairesi Teşkilat Kanunun 7. maddesinde tesbit edilen hizmet şemaları ile bağdaşmamak-la beraber mezkur Kanunun 7. maddesi Temel Kuralların ve bilhassa 12. maddenin hükümleri ışığında yürürlükte addolunma-dığından mezkur Kanuna aykırı değildir. .."


Ayrıca Müstedaaleyhin statüsüne ilişkin ve 1979 senesine ait Yüksek Mahkeme kararı olan Yİ-M 12/79 sayılı kararın 2. sayfasında bu konuda şöyle denmiştir:

"Emarelerden de görüleceği gibi Müstedaaleyh Bakanlar Kurulunun 17.9.1974 gün ve 5580 numaralı kararı ışığında daha sonra 4.2.1975 gün ve 6216 numaralı kararda belirtilen esaslar üzerine kur-ulmuştur.

5580 numaralı karara göre Müstedaaleyhin müstakil mahiyette çalışması ve ayrı bütçesi ile kendi kendini idame ettirecek şekilde oluşması koşullandırılmıştır. 1960 Anayasası'nın 122. maddesi uyarınca o zamanın Elektrik İdaresi personeli kamu gör-evlisi sayılarak Amme Hizmeti Komisyonunca atanmakta idi. Halbuki yukarıda belirtilen Bakanlar Kurulu kararı ile Müstedaaleyhe ayrı bir statü verilerek personel atama yetkisi Kamu Hizmeti Komisyonundan alınıp Müstedaaleyh Kuruma verilmiştir."

Hukuk anlay-ışına atfen 6216 sayılı kararnamenin metnine, incele-melerime ve yukarıda değindiğim 4/72 ve 12/79 sayılı iki Yüksek Mahkeme kararına bakıldığı zaman 6216 sayılı kararın, Fasıl 170-171 tahtındaki mevzuatta belirtilen ve faaliyet gösteren Elektrik Kurumund-an bağımsız ve ayrı bir teşkilâtlanma güttüğünü anlamaktayım. Ayrıca bu görüşe varmama neden olabilecek bir örenk vermek gerekirse de şuna dikkat çekebiliriz: Fasıl 170-171 tahtında kurulmuş ve faaliyet gösteren birer Elektrik Kurumu var olduğuna göre . "m-üstakil mahiyette çalışabilecek ve ayrı bütçesi ile kendi kendini idame ettirebilecek bir Elektrik Dairesi kurulması"na gerek olmayacaktı. Herhalûkarda Bakanlar Kurulunun konu ile ilgili 6216 sayılı kararı, yukarıda belirttiğim şekilde halen yürürlükte bul-unan ve yasal mevzuat olan Fasıl 170-171'e ek veya "in pari materia" (ayni konuya ilişkin) nitelikte bir düzenleme olduğunu ve Fasıl 170-171'in revize edilerek günün koşullarına uyum sağlamasına kadar, Elektrik Kurulunca uygulanan mevzuat olduğunu kabul et-tiğimde dahi yine de her iki mevzuatın birlikte ve birbirini açıklayıcı nitelikte incelenmesi kaçınılmazdır.

Craie's On Statute Law 6th edition sayfa 134'de;

"As Knight-Bruce L.C. said in Ex p. Copeland, upon a question of construction arising upon a su-bsequent statute on the same branch of the law, it is perfectly legitimate to use the former Act though repealed. For this, continued he, I have authority of Lord Manisfield, who in R. v. Loxdale, thus lays down the rule, where there are different statutes- in pari materia, though made at different times, or even expired and not referring to each other, they shall be taken and construed together as one system and as explanatory of ecah other."

-6216 sayılı kararın 12. maddesi idarenin mal ve hizmet fiyatlarını tesbit etmek için genel bir yetki içermektedir. Bu genel yetki Elektrik Kurumunun yaptığı tüm işlemleri kapsamaktadır. Halbuki Fasıl 170'in konumuz olan 16. maddesine baktığımız zaman bu m-adde spesifik bir hizmetten bahsetmekte ve bu spesifik hizmet için uygulanmakta olan kuralları ve alınabilen masrafların nereden, kimden ve nasıl alınacağını kapsamaktadır. Bu böyle olduğuna göre genel hukuk prensipleri ve yukarıda değindiğim içtihat karar-ları çerçevesinde, genel ve özel nitelik taşıyan bu iki ayrı mevzuatın birlikte ve birbirini tamamlayan iki mevzuat oalrak mütalâa edilmesi gerekir. Başka bir anlatımla, 6216 sayılı kararın 12. maddesi halen yürürlükte olan Fasıl 170'in 16. maddesine tabi -olarak değil, Fasıl 170'in 16. maddesi 6216 sayılı kararın 12. maddesini açıklayan ayrı bir mevzuat olarak değerlendirilmesi gerekmekte olduğu görüşündeyim. (Bak ayrıca Maxwell on Interpretation of Statutes 10. baskı "Construction to Avoid Collision with o-ther Provisions" başlığı altında, ve sayfa 176-177)

Keza Müstedaaleyhce yapılmış olan ve 16. madde kapsamına girmeyen diğer masraflarla (örneğin trafo inşaası ve malzemesi, trafo yeri bedeli v.s.) ilgili Fasıl 170 ile 171'de spesifik madde olmaması halin-de halen geçerli mevzuat sayılan 6216 sayılı kararın 12. maddesine başvurulabileceği inancında olduğumu belirtmek isterim.

Maalesef müşahade edildiği gibi Fasıl 170-171'in günün koşullarına uygun olmayışı ve halen yasaya dönüştürülmeyen 6216 sayılı Bakan-lar Kurulu kararındaki noksanlıklar, bu iki mevzuat arasında mekik dokuyarak hizmet vermeye çalışan Müstedaaleyhe büyük külfetler getirmektedir. Bugüne kadar Yasama Meclisinin günün koşullarına uygun Elektrik Kurumunun esaslı bir şekilde dayanabileceği rev-ize edilmiş yasa üretmediği cihetle huzurumda bulunan başvuruya benzer birçok başvuruyu Yüksek İdare Mahkemesini meşgul ettiği gibi Müstedaaleyhce halka sunulan amme hizmetinin ifasında büyük sıkıntılara, aksaklıklara ve huzursuzluklara neden olmaktadır. B-u durumun ivedilikle giderilmesi ve artık ülkemizin rafahı için konunun ilgililerce ele alınması gerekmektedir.

YİM/İstinaf 1/92 sayılı kararda belirtilen görüş ve bulgular neticesinde daha fazla görüş beyan etmeyi uygun bulmadığım gibi, meseleye 1/92 sa-yılı YİM/İstinaf kararı doğrultusunda Müstedaaleyhin hizmet fiyatlarını tesbit etme yetkisini yürürlükte bulunan Fasıl 170 ve 171 Yasaların kuralları altında çıkarılan ve geçerli tüzüklerle sınırlı bir yetki olduğu noktasından hareketle diğer etüt ve görüş-lerime değinmeyi uygun bulmaktayım.

Fasıl 170 Elektrik Yasasının 2. maddesinin tefsir bölümünde:

"distributing main"

"menas the portion of any main wh,ch is used for the purpose of giving origin to service lines for the purpose of general supply;"

"ma-in"

"means any electric line which may be laid underground or erected overhead by the undertakers and through which energy may be supplied by the undertakers for the purposes of general supply;"

"service line"

"means any electric line through which ener-gy may be supplied or intended to be supplied bay the undertakers to a cosnumer either from any distributing main or directly from the premises of the undertakers;"

"electric line"

"means any wire, wires, conductor or other means used for conveying elect-ricity for power lighting or heating purposes and includes any instrıument, insulator, casing, tubing or post supporting any electric line or anything connected therewith;"

"general supply"

"means the general supply of energy to ordinary consumers and in-clides unles otherwise specially agreed with the Municipaity, the General supply of energy to public lamps where the Municipality are not thenselves the undertakers, but shall not include the supply of energy to any one or more particular cconsumers under -special agreement."

denmektedir.

YİM/İstinaf 1/92 sayılı kararda konu bina önündeki elektrik direği birden fazla yere elektri-k akımı verdiği için "distributing main" olduğu kabul edilmiştir. Keza ayni şekilde madde 16'da belirtildiği şekilde Müstedaaleyhin sadece 30 ayağa kadar olan ek cereyan teli ilavelerini talep edebileceği, bunun dışında herhangi bir tadilat veya sair elekt-rik hatlarındaki düzenleme için masraf talep edemiyeceği vurgulanmıştır. Söz konusu içtihat kararının 12. sayfasında;

".... Yukarıda (D) fıkrasında belirlenen argümana gelince; akım verilen binanın önüne isabet eden direkten birden fazla binaya akım veril-diği sabit olmuştur. Diğer bir ifade ile, bu direğin tek bir binaya hizmet eden bir servis direği olarak nitelendirilemeyeceği açıktır. Bu durumda bu direğin Fasıl 170'in 16. maddesinin öngördüğü dağıtım şebekesi olduğu açıktır..."

denmektedir.

Fasıl 17-0 madde 16'da yer alan ve "distributing main" ibaresinin tefsir bölümündeki tarifinde belirtilen "origin" kelimesinin herhangi bir şekilde ilgili kararda işlendiği dikkatimi çekmemiştir.

"Origin" kelimesinin genel sözlük anlamı:

"Origin" başlangıç, kayn-ak, kök, asıl neden."dir.

Müstediyi temsilen şahadet veren Kıvanç Rıza şahadetinde başvuru konusu binanın elektrik enerjisi dağıtım şebekesinin 132 ayaktan fazla bir mesafede olmadığını ve 30 ayaktan fazla elektrik hattı çekilmesi gerekmediğini vurgulama-ktadır. Bunun esas nedenini de konu binanın bulunduğu yerde daha önce bulunan eve karşısındaki direkten elektrik akımının sağlanmış olmasına dayandırmaktadır.

Müstedaaleyh adına şahadet veren Olgun Dayıoğlu ise daha önce başvuru konusu yerde bulunan evin- önünden geçen elektrik hatlarından 3 KVA gücünde elektrik aldığını, bunun 10.10.1978 tarihinde kesildiğini, başvuru konusu binanın ise 44 KVA elektrik akımına ihtiyacı olduğunu, ayni şekilde elektrik akımı sağlanması teknik açıdan mümkün olmadığı cihetle -Fevzi Çakmak alanı diye bilinen Samanbahçe bölgesinde bulunan trafodan çıkan ve sadece Müstedinin binasına kullanılmak üzere ayrı özel 70 merte uzunluğunda yeraltı hattı (özel feeder) (service line) çekilerek sağlandığını belirtmektedir. Beslenmesi başka y-erden sağlanmadan, ilgili direkten gelen hattan 3 KVA elektrik akımından fazla akım verilemiyeceği, başvuru konusu binaya bu miktardan çok daha fazla, 44 KVA'ya ihtiyaç olduğu, bir gerçektir. Bu miktarda elektrik akımının ilgili direkten sağlanamıyacağı ve- 1991'deki günün kullanım koşullarına uygun, gerekli elektrik akımını sağlamak için 16. maddeye uygun başka yerde bulunan bir dağıtım merkezinden çekilen elektrik hatları ile elektrik akımının sağlanabileceğini kabul etmek gerekir. Keza Müstedi konu bina i-çin ne kadar elektrik akımına ihtiyacı olduğu hususunda huzurumda şahadet dahi sunmamıştır.

Fasıl 170, madde 16 tahtında yetkiler kullanılıp faaliyet yapılırken, verilmesi öngörülen elektrik akımını sağlayan elektrik hatlarının (service lines) başlangıç -noktası elektrik şebekesi (distributing main) sayılmaktadır Başvuru konusu binaya verilecek 44 KVA'lık elektrik akımının eski eve akım veren elektrik direğinden başlayıp sağlanmadığı ve Emare 16'da belirtilen Parsel 14 içerisinde Fevzi Çakmak trafo dağıtım- merkezinden yer altından geçerek gelen elektrik servis hatlarından sağlanmakta olduğu sabit olmuştur.

Alelade tüketicinin (ordinary consumer) 3 KVA kullanan bir kişi olduğu ve şahadet ile Müstedi 44 KVA kullanacağı için alelade tüketici olmadığı, eğer M-üstedi alelade tüketici olmuş olsa idi kendisinden masraf talep edilemeyeceğine değinilmiştir. Bu şahadete karşılık Müstedinin nasıl ve ne şekilde "ordinary consumer" olduğuna dair başka şahadet sunulmamıştır. Müstedaaleyh tarafından sunulmuş olan bu şahad-et dürüst ve açık bir şekilde verilmiştir. Müstedinin Yasada belirttiği şekilde "ordinary consumer"olmadığını kabul etmekteyim. Kaldı ki Fasıl 170'in 1941'de geçirildiği dönemde herhangi bir binada 44 KVA elektrik enerjisinin halk tarafından kullanılması -belki de çok az veya hiç kullanılmadığı varsayılabileceği görüşü ile, 3 KVA kullananın alelade tüketici sayılması makul ve mantiki bir izahattır.

Keza alelade tüketici 3 KVA kullananlar olduğunu kabul ettiğimde, Müstedi herhalûkarda "general supply" in t-arifinde belirtilen alelade tüketici sayılamıyacağından, Fasıl 170'in 16. maddesi kapsamına girmediği görüşün-deyim. Bu görüşüme itibar edilmemesi halinde bile yukarıda belirttiğim nedenlerden ötürü öngörülen elektrik akımını sağlamak için başvuru konusu y-ere dağıtım merkezinden 30 ayaktan fazla 70 metrelik, (takriben 229 ayak) elektrik hattı (service lines) çekildiğinin kabulü ile, Müstedaaleyhin 16. madde altında bu doğrultuda yapılan ve şahadetinde izah ettiği masrafı almaya hakkı vardır.

Keza şunu da -belirtmek gerekir ki, yine incelendiği zaman eski binanın önünde bulunan ve eski eve elektrik akımı sağlayan direkten gerek 10.10.1978'e kadar gerekse bugün, başka yere de elektrik akımı verilmiş veya verilmekte olduğunu gösteren şahadet yoktur. Bu nedenle- ilgili direğin YİM/İstinaf 1/92'de bulguya varıldığı gibi ana dağıtım merkezi (distributing main) olduğu hususunda bulguya varmam mümkün değildir.

Kullanılacak olan 44 KVA elektrik akımı ilgili direkten verilemiye-ceğinden, sunulan ve doğru kabul ettiği-m şahadet ve emareler ışığında, konu binaya 132 ayaktan fazla bir mesafeden Parsel 14 içerisinde bulunan Fevzi Çakmak Trafo ana dağıtım merkezinden akım sağlandığı ve döşenen servis hatlarından verildiğinin sabit olduğu görüşündeyim.

Yukarıda serdettiğim- görüşler çerçevesinde netice itibarıyle başvuru reddedilir.


Başvuru masraflarını Müstedi, Müstedaaleyhe ödeyecektir.


(Gönül Erönen)
Yargıç

2 Oc-ak 1995



























-


1



-


Full & Egal Universal Law Academy