Yüksek İdare Mahkemesi Numara 149/1981 Dava No 21/1982 Karar Tarihi 02.08.1982
Karar Dilini Çevir:
Yüksek İdare Mahkemesi Numara 149/1981 Dava No 21/1982 Karar Tarihi 02.08.1982
Numara: 149/1981
Dava No: 21/1982
Taraflar: Osman Mustafa Nuri ve diğerleri ile İzin Makamı
Konu: Otobüs çalıştırma izninin iptali istemi
Mahkeme: YİM
Karar Tarihi: 02.08.1982

-D.21/82 YİM 149/81

Yüksek İdare Mahkemesi Olarak Oturum Yapan.

Yüksek Mahkeme Huzurunda.

Mahkeme Heyeti: N. Ergin Salâhi, Niyazi F. Korkut, Aziz Altay.

Anayasanın 118. Maddesi hakkında.

Müstedi:1. Osman Mustafa Nuri, Mehmetçik.
- 2. Mustafa Mahmut Çelebi, "
3. Emir Ali Amber, "
4. Hasan Akil, "
5. Mahmut Halil, "

ile -

Müstedaaleyh: İzin Makamı ve/veya Motorlu Araçlar İzin Makamı
ve/ veya İzin Makamı Dairesi ve/veya onun vasıtasıyle -
KTFD
Arasında.


Müstediler namına: Fuat Veziroğlu.
Müstedaaleyh namına: Mustafa Arıkan.
İlgili şahıs hazır.



Yasa Maddesi: Anayasanın 1 ve 118. maddeleri ile 27/75 sayılı Motorlu Araçlarla Yolcu ve Eş-ya Taşınması (Denetim) Yasasının 13, 14 ve
15. maddeleri.

İstemin özeti: Başvurudaki ilgili şahsa İzin Makamı tarafından otobüs çalışma izni verilmesi kararının hükümsüz ve etkisiz olduğuna ve herhangi bir sonuç doğurmayacağına karar verilmesi istemi-.

OLAY: Müstediler Mehmetçik Gazi Mağusa arasında ilgili zamanlarda düzenli sefer yaptıkları ve bölgenin ihtiyacını karşıladıklarını, sabit yolcu kapasitesi bulunduğunu, kendi araçlarının bile tam kapasite olarak çalışmadığını, buna rağmen İzin Makamının -ilgili şahsa bu hatta çalışma izni verdiğini belirterek bu yanlış işlemin iptalini istemişlerdir.

SONUÇ: İlgili şahsa verilen izni kâfi bir araştırma yapılmadan ve durum layıkı ile değerlendirilmeden hatalı olarak verilmiştir. Neticede Müstedaaleyh tarafı-ndan verilen yol kullanma izninin ve/veya yolcu taşıma izninin ve/veya işletme izninin hükümsüz ve etkisiz olduğuna ve herhangi bir sonuç doğuramayacağına karar verilir.




Atıfta Bulunulan Yargısal İçtihatlar:
YİM 111/80 sayılı Yüksek İdare Mahkemesi ka-rarı.
YİM 49/77 sayılı Yüksek İdare Mahkemesi kararı.

Atıfta Bulunulan Bilimsel İçtihatlar:
1- Sıddık Sami Onar - İdare Hukukunun Umumi Esasları, 3. baskı, cilt III, sayfa 1780-1781-1782-1790-1796.



HÜKÜM

N. Ergin Salâhi: Müstediler, Mehmetçikli olup m-eslekten şofördürler ve 1974 barış Harekâtından çok önce hatta bazıları 20 seneyi aşkın bir zamandan beri başvuru konusu sefer hattı üzerinde izinli olarak otobüs çalıştırmaktadırlar. Müstedi 1 ve 3 sadece Mehmetçik - Gazi Mağusa ve geri hattında, müstedi -2 ve 4 ise Mehmetçik - Gazi Mağusa - Lefkoşa ve geri hattı için izine sahiptirler. Son 2-3 seneden beri daha verimli ve düzenli kamu taşımacılığını sağlamak için bir nevi iş ortaklığı altında koordineli olarak konu hatta sefer yapmaktadırlar.

Müstedaaleyh-, Motorlu Araçlar İzin Makamı, 11 Haziran 1981'den 10 Haziran 1982 tarihine kadar geçerli olmak üzere, alâkadar şahıs olarak başvuruya eklenen Hasan Esat Uçar namı diğerle Hasan Kara Hasan'a, 41 kişilik yolcu kapasiteli olan TAE 892 plâkalı otobüsünü Mehme-tçik - Gazi Mağusa ve geri hattında çalıştırmak için izin vermiştir.

Başvuru bu izin kararına karşı yapılmış olup, müstediler konu kararın hükümsüz ve etkisiz olduğuna ve herhangi bir sonuç doğuramayacağına dair, mahkemece karar verilmesi isteminde bulunm-uşlardır.

Müstediler başvurularını Anayasanın 1 ve 118. maddesi ile 27/75 sayılı Yasanın 13, 14 ve 15. maddeleri ile diğer ilgili maddelerine ve sair ilgili mevzuata dayandırmaktadırlar.

Müstediler, başvurularında ileri sürdükleri olgularda özetle; Mehme-tçik ile Gazi Mağusa arasında ilgili zamanlarda düzenli seferler yaptıklarını bölgenin ihtiyacını karşıladıklarını, sabit yolcu kapasitesi bulunduğunu, yolcu sayısının kendi araçlarını tam kapasite ile çalıştıracak yeterlikte olmadığını ileri sürmektedirle-r. Durum böyle olmasına rağmen, kendi iddialarına göre Haziran 1981'de seçim arifesinde izin makamı kâfi araştırma yapmadan alâkadar şahsa ait TAE 892 plâkalı araca Mehmetçik-Gazi Mağusa-Lefkoşa sefer hattı için izin vermiştir. Bu şahsa izin verildiği zama-nlarda, alâkadar şahıs meslek itibarı ile şoför olmayıp Mağusa Serbest Liman bölgesinde makinist olarak çalışmakta idi ve halen de şoförlükle iştigal etmemektedir.

Müstediler 25 Ağustos 1981'de İzin Makamına gerekçeli olarak itiraz etmişler bu yanlış işle-min veya kararın iptalini istemişlerdir.


Ancak bu müracaatlarına herhangi bir yanıt alamamışlar ve neticede işbu başvuruyu dosyalamışlardır.

Müstedaaleyh yapılan cevabi itirazda ilkin ön itiraz olarak 27/75 sayılı Yasanın 13, 14 ve 15. maddelerinin yol-cu taşımak için müracaat eden kişileri ilgilendirdiğini, İzin Makamının, başvuru konusu olan kararı aleyhine müstedilerin başvurma yetkisi bulunmadığını ileri sürerek başvurunun esasa girilmeden reddedilmesi gerektiği görüşünü ileri sürmüştür. Müstedaaleyh-in iddiasına göre 27/75 sayılı Yasanın 13. maddesi altında itiraz hakkı sadece alınan karardan olumsuz yönde etkilenen kişilere şamil bir madde olup, Müstedilerin olumlu olarak alınan bir karara karşı itiraz hakkı bulunmadığını ileri sürdüler. Bu itiraza i-lâveten alınan kararın yerinde bir karar olduğunu, kâfi araştırma yapıldığını mevcut izinli otobüslerin ihtiyaca kâfi gelmediğini de ileri sürdüler.

Başvuruya alâkadar şahıs olarak eklenen Hasan Kara Hasan, Savcılığın yapmış olduğu itirazı benimseyerek ek- bir itiraz dosyalamamış ve başvurunun duruşmasında da hazır bulunmuştur.

Başvurunun duruşmasında müstedaaleyh ilkin, cevabi itirazda yer alan ön itirazın ele alınması isteminde bulunmuştur ancak bu itirazın dava neticesinde ele alınması Mahkemece uygun g-örüldüğünden duruşma hitamında bu konu üzerinde durulmuştur. Dava hitamında müstedaaleyh yapılan bu itiraz üzerinde betekrar durarak YİM 111/80 sayılı içtihat kararında 27/75 sayılı Yasanın 13. maddesinin sadece müracaat eden kişiyi yani alâkadar şahsı ilg-ilendirdiği, karara bağlandığı bu nedenle müstedilerin bu yasa altında başvurma hakları bulunmadığı üzerinde durmuştur. İlâveten müstedilerin meşru bir menfaati bulunmadığını, meşru bir menfaatleri mevcut olsa dahi son duruşma tarihi olan 10.6.1982' den so-nra verilecek mahkeme kararı tarihinde başvuru konusu karar yürürlükte bulunmayacağı cihetle meşru menfaatleri kalmayacağını ve esasen yürürlükte bulunmayacak olan kararın iptal edilmesi gerekmediğini ileri sürmüştür.

Müstedilerin avukatı, müstedilerin me-şru menfaatlerinin mevcut olduğunun, Yasanın 15. maddesinde görülebileceğini, esasen başvurularını sadece Yasanın 13. maddesine istinad ettirmediklerini ileri sürmüştür. Ayrıca başvuru dosyalandığında ve duruşma safhasında meşru menfaatlerinin devam ettiği-ni, İzin Makamının başvuru konusu kararı sakat olması halinde bu sakat izin süresince müstedilerin haleldar edilen meşru ve maddi haklarını alabilmeleri için kararın iptal edilmesi gerektiğine işaret etmiş ve halen meşru menfaatlerinin devam ettiğine değin-miştir.

Duruşmada verilen şahadete değinilmeden önce bu konuyu inceleyip bir karara bağlamayı uygun bulduk.

İlkin şunu belirtmek yerinde olur; İzin Makamı kamu taşımacılığında yol kullanma izinlerini verirken takdir yetkisini 27/75 sayılı yasa hükümlerin-i ve özellikle Yasanın 15. maddesinde belirlenen kriterleri göz önünde tutmak mecburiyetindedir. Ayrıca bir karara varırken nelerin göz önünde tutulduğunu belirleyecek gerekli tutanakların ve gerekçelerin de zabıtlarda yer alması gerekmektedir. Hemen şunu -belirtelim ki başvuru konusu karar alınırken ne gibi gerekçelere dayanıldığı belli olmadığı gibi herhangi bir zabıt da tutulmamıştır.
Yasanın 15. maddesi bir bütün olarak incelendiğinde, o bölgede içerisinde kamu taşımacılığında kamu yararı ile, düzenli ve- yeterli seferlerin sağlanmasının göz önünde tutulması gerekmekle beraber o bölge içerisinde uzun seneler başarılı olarak sefer yapan izinli araç çalıştıranların korunması gerektiği ilkesi de yer almaktadır. Ayrıca yol izinleri senelik olarak düzenlenmekle- beraber başarılı sefer yapan izinli araçların izinlerinin betekrar yenilenmesi ve bu gibi izinlerin bazı düzenlemeler dışında bir nevi devamlılık arzettiği de gözükmektedir. Dikkatlice okunduğunda Yasanın amacı ve bilhassa 15. maddenin ruhu budur. Bu duru-mda daha önce o bölge içerisinde kamu taşımacılığı yapmayan izinli araç sahibi bulunmayan bir kişiye yeni izin verilirken kamu yararı yanında halen izinli bulunan araç sahiplerinin haklarının da korunması gerektiği ilkesi gözükmektedir. Konuya bu açıdan ba-kıldığında müstedilerin meşru bir menfaatleri bulunduğu sarihtir. Esasen meşru menfaat kavramı geniştir. Sıddık Sami Onar İdare Hukukunun Umumi Esasları 3. baskı cilt III sayfa 1780-1781- 1782'de meşru menfaatı şöyle tarif etmektedir:
"Bilindiği gibi her m-enfaat hak kuvvet ve mahiyetinde olmadığından bundan maksat kararın subjektif bir hakkı ihlâl etmesi değildir. Buradaki menfaatten maksat ciddi ve makul bir alâkadan ibarettir. Binaenaleyh menfaatin mutlaka para ve sair maddi bir kıymet ölçüsü ile ölçülebi-lecek mali bir mahiyeti haiz olması lâzım değildir. Ciddi ve makul olmak şartı ile manevi bir alâka ve menfaatin ihlâl edilmiş olması da bu şartın tahakkuku bakımından kâfidir. .............. .......... ............ . .

Menfaatin meşru sayılabilmesi için -hukuki bir durumdan çıkması, böyle bir duruma dayanması lâzımdır. Binaenaleyh anayasa, kanun, tüzük, yönetmelik, idari teamüller, içtihat, mukavele veya diğer bir idari karardan çıkan umumi veya hususi bir hukuki duruma dayanan menfaatler meşru sayılır.
Me-nfaatin şahsi mahiyette olması demek idari kararın doğrudan doğruya veya dolayısıyle alâkalıya, davacıya tesir etmesi demektir. Binaenaleyh şahıs tâbirini geniş manada almak lâzımdır. Objektif bir tasarrufun in'ikâsına maruz kalan bir şahıs menfaat sahibi -sayılabilir."
Yukarıda değindiğimiz gibi meşru menfaatleri bulunan müstedilerin, aynı sefer hattı üzerinde başka yeni bir kişiye hatalı olarak izin verilmesi halinde bu menfaatlerinin olumsuz yönde etkileneceğine kuşku yoktur. Bu şekilde meşru menfaatı olu-msuz yönde etkilenen kişi veya kişilerin Anayasanın 118. Maddesi altında Yüksek Mahkemeye Yüksek İdare Mahkemesi olarak müracaat etme hakları saklıdır.



Bu nedenle müstedaaleyhin ön itiraz olarak sürdüğü görüşü paylaşma- maktayız.
Müstedaaleyh YİM 111/8-0 sayılı içtihat kararına ve bu kararda belirtilen görüşe atıfta bulunmuştur. Bu kararda 27/75 sayılı Yasanın sadece 13. maddesi hususunda bir görüş belirtilmiştir. Halbuki müstedilerin başvuruları sadece bu maddeye dayanmamaktadır. Bu nedenle söz konusu k-ararda belirtilen görüşlerin önümüzdeki meselede etkisi yoktur.
İtirazda ikinci olarak ileri sürülen hususa gelince; başvuruda karar verileceği günde başvuru konusu kararın yürürlükte bulunmayacağı nedeni ile, mahkemenin böyle bir idari karar hakkında her,- hangi bir karar veremeyeceği iddia edilmiştir.
Yukarıda değindiğimiz gibi belirli bir sefer hattı için İzin Makamı tarafından verilen sefer izinleri senelik olarak verilmekle beraber, zaman zaman yapılacak gerekli bazı düzenlemeler dışında, böyle bir sefe-r hattı üzerinde izinli olarak araç çalıştıran şahısların izinleri bir nevi devamlılık kazanmaktadır. Konuya bu açıdan bakıldığında bir nevi devamlılık arzeden bu gibi işletme izinlerine ilişkin meselelerde meşru menfaat başvurunun açıldığı tarihte olduğu -kadar duruşma tarihinde de devam ettiği görüşündeyiz. Kaldı ki YİM 49/77 sayılı başvuruda Sayın Şakir Sıdkı İlkay bu gibi işletme izinleri ile ilgili istidalarda istidanın dosyalandığı tarihte meşru menfaatın bulunmasını yeterli görmektedir.
Ayrıca bu gibi- davalarda meşru menfaatı direkt olarak ve bilhassa maddi yönden etkilenen kişiler açısından, sakat olduğu ileri sürülen idari kararın iptal edilmesi, konu kararın, süresini veya miyadını doldurmuş olduğu nedenine bakılmaksızın iptal edilmesi makul ve adil-dir. Esasen iptal edilmesi istenen kararın iptali idarece alındığı tarihten itibaren ortadan kalkacağı cihetle yanlış olarak alınan karar neticesi meşru hakları haleldar olan kişilerin bu haklarını aramaları için böyle bir kararın kaldırılması gerekmektedi-r.

Sıddık Sami Onar'ın İdare Hukukunun Umumi Esasları, III. baskı Cilt III sayfa 1790'dan itibaren iptal edilen kararların makabline şamil olduklarını ancak bazı durumlarda kararın alındığı günden itibaren ortadan kalkmasının bazı zoruluklar yaratacağına -değinerek genelde her konuyu kendine has olgular içerisinde mütalâa ederek misallerle uzun boylu incelemiştir. Neticede sayfa 1796'da bu hususta şunları söylemektedir:

"Görülüyor ki iptal kararının idari bakımdan hükümleri karardan evvelki durumun tanınma-sı ve bu durumun hükümlerinin yerine getirilmesi ve icabında eski durumun iadesi için gereken idari tasarrufların idari fiil ve ameliyelerin tamamen ifa ve icrasıdır. Hatta iptal edilen tasarruflarla iptal kararı arasında mevzuat, hukuki durum değişmiş bul-unursa da mevzuatın değişmesine kadar olan durumlar bu mevzuat dairesinde tesis ve iade olunmaklâzım gelir. İptal kararının makabline şamil olması idareye iptal edilen idari tasarruf vaki olmadığı takdirde nasıl bir durum, ne şekilde müktesep bir vaziyet h-asıl olacaksa, iptal edilen kararın tesirine uğramayanlar mevcut mevzuat dairesinde ne gibi haklar ve durumlar iktisap etmişlerse, iptal edilen karardan müteessir olanların da aynı duruma getirilmeleri ve bunun için hukuki ve fiili bütün tasarruf ve ameliy-eleri idarece ifası lâzım gelir."

Önümüzdeki meselede, müstedilerin menfaatleri bilhassa direkt olarak ve maddi yönden etkilenmiş olabileceği söz konusu olduğuna göre başvuru konusu idari kararın başvuruda karar verildiği günde yürürlükte olmadığı nedeni -ile müstedilerin meşru menfaatlarının kalmadığı ve bu sebeple başvurunun reddedilmesi gerektiği görüşüne katılmamaktayız. Bu nedenle itirazın bu kısmı da reddolunur.

Müstedi 1, 2 ve 3 yemin tahtında şahadet vermişlerdir. Müstedaaleyh ise alâkadar şahıs ol-an Hasan Kara Hasan veya n/d Hasan Esat Uçar'ı İzin Makamı Sekreterliğini yapmakta olan Ünal Özcanı'ı keza aslen Kaleburnulu olup Mehmetçik'te evli olan ve devamlı alâkadar şahsın arabası ile seyahat etmekte olan Ahmet Kasım ile Mehmetçikli olup ilgili zam-anlarda Çayırovada ikamet eden Saadet Dervişi' şahit olarak çağırmışlardır.
Müstedi 1 şahadetinde özetle 30-32 seneden beri şoförlük yapmakta olduğunu, 15 seneden beri de Mehmetçik-Mağusa-Lefkoşa arasında sefer yapmakta olduğunu, diğer müstedilerle birlikt-e şu anda bir nevi ortak veya iş düzeni açısından ortak olarak uyum içerisinde çalıştıklarını, örneğin ilkin sabahleyin bir işçi otobüsü Mehmetçikten Mağusa'ya saat 6.00'da gittiğini, bilâhre başka bir işçi otobüsü saat 6.30'da hareket ettiğini takriben 7.-10'da talebeleri götüren otobüs ve 8.00-8.30 arası da normal yolcu otobüsü çalıştırdıklarını söylemiştir. Bu hareket eden otobüsler müstedilere ait olup günde bir defa sefer yapmaktadırlar. Yapılan iş bölümüne göre sırasında beş müstediden dördü devamlı Me-hmetçik-Mağusa arasında sefer yapmakta, sadece Mustafa Mahmut Çelebi Mehmetçik-Mağusa-Lefkoşa ve geri seferini haftada 2 gün yapmaktadır. Müstedi 2 Mustafa Mahmut Çelebi sair günlerde Mehmetçik-Mağusa arasında sefer yapmaya hakkı olduğu halde yolcu eksikli-ği neden ile izinli otobüsünü Mehmetçik-Mağusa arasında çalıştırmamaktadır. Esasında Mustafa Mahmut Çelebinin işlettiği TS037 numaralı araç minüsbüstür, araba yıprandığı için bunu değiştirerek kasasını büyültmüş ve daha büyük bir araç koymuştur. Bu ihtiyac-a binaen olmayıp, arabasının yıpranmış olması nedenine bağlı olduğunu bu şahit iddia etmektedir. Bu şahide göre mevcut devamlı işçi, yolcu ve talebe dökümü şöyledir: Gerek saat 6.00, gerek 6.30'da devamlı seyahat eden işçi adedi 45-46'yı aşmamaktadır. Bu s-ayı saat 6.00 ve 6.30'da hareket eden 33-34 kişilik iki otobüs ile gerçekleştirilmektedir. Mağusa'da okuyan talebe sayısı ise 36'dır. Seyahat eden talebeler ortalama günde 20-25'tir. Bu rakam haftanın belirli günlerine göre değişmektedir, bazen 5 talebe ge-lip 30 gitmekte veya 30 gelip 5 gitmektedir. Ancak her halûkarda günlük ortalama olarak 20-25'i geçmemektedir. Yolcu sayısı da bu müstediye göre 8.00-8.30 arasında devreye giren otobüsü doldurmamakta ve ekseri 15-20 yolcu ile seyahat etmektedirler. Nadiren- tam kapasite ile seyahat edilmektedir. Bu müstediye göre polis raporunda belirlenen Mehmetçik-Mağusa arasındaki yolcu sayısının 125-140 olduğu doğru değildir, kendisi uzun senelerdir bu işi yapmaktadır ve mevcut yolcular, işçiler ve talebeler dahil, tüm y-olcu sayısı 107 ile 110 civarındadır. Mevcut otobüsler bu talebe cevap verebilecek durumdarılar ve tamamen dolu gidip dolu gelmemektedirler. Kaldı ki polisin raporunda belirtildiği gibi 135-140 rakamları doğru olsa dahi devamlı seferde bulunan 4 otobüsün y-olcu kapasitesi 137'dir ki Emniyet Müdürlüğü tarafından verilen rakama göre bile talebi karşılayabilecek durumdadır. Karşılamaması halinde beşinci otobüs olan ve Mağusaya sefer hakkı olan Mustafa Mahmut Çelebinin otobüsünü sefere koyabilirlerdi halbuki Meh-metçik-Mağusa arasında sefer koyma ihtiyacı duyulmamıştı. Ayrıca saat 6.00'da ayrılan aracın çift sefer yapması kolay olmasına rağmen çift sefer hiçbir zaman yapılmamış ve buna ihtiyaç da duyulmamıştır.

Şahit No.2 olarak çağrılan müstedi no.3 Emirali Ambe-r aynı meyanda şahadet vermiş ve otobüslerin ihtiyaca kâfi geldiğini, altıncı bir Qtobüse izin vermenin gereksiz olduğunu, bu şahit şahadetinde otobüslerin hemen hemen yarı yarıya boş gidip boş geldiklerini söylemektedir. Kendisi de meslekten şofördür ve 1-964'ten beri şoförlük yapmaktadır. Şahit no.3 olarak çağrılan müstedi no.2 Mustafa Mahmut Çelebi yine aynı yönde şahadet vererek diğer iki müstedinin şahadetini teyid etmiştir. Bu şahidin şahadetine göre kendisinin esas izni Pazartesi ve Cuma olmak üzere M-ehmetçik-Mağusa-Lefkoşa ve geri seferdir. 16 kişilik olan minübüsü bu ihtiyâca kâfidir. Esasen müstedi 1'in de Mehmetçik-Mağusa-Lefkoşa seferi için izni vardır fakat yolcu olmadığı için sadece Mehmetçik-Mağusa arasında sefer yapmaktadır. Kendisi arabası yı-prandığı için, daha büyük bir araç sefere koymaya çalışmaktadır. Bu müstediye göre ihtiyaç olması halinde, kendisi de bu iki gün dışında Mehmetçik-Mağusa seferine yardım edebilir ancak şimdiye kadar böyle bir ihtiyaç doğmamıştır ve kendisi sadece iki gün M-ehmetçik'ten Lefkoşa'ya sefer yapmaktadır.

Müstediler şahadetlerine ilâveten Emare 9A da gösterilen Muhtar sertifikasını İçişleri ve İskân Bakanlığına 22 Haziran 1981'de göndererek Muhtar sertifikasını da ibraz etmişlerdir. Muhtar ve üç aza tarafından imz-alı Muhtar sertifikasında şöyle denmektedir:

"Bizler Mehmetçik köyü muhtar ve azaları olarak köyümüzün yolcu taşıma aracına ihtiyacı olmadığını ve hatta köyümüzde bulunan yolcu taşıma iznine sahip olan araçların da fazla olduğunu ve hatta köyümüze gereken-den fazla iyi hizmet verdiklerini saygı ile bilgilerinize sunar, gereğini saygı ile arzederim."

Bu muhtar sertifikası Güneş Otobüs Şirketi, Mehmetçik başlığı altında müstediler tarafından imzalı ve Hasan Uçar'a verilen izne karşı yapılan şikâyete ekli yem-in varakası olarak izin makamına gönderilmiştir.
Müstedaaleyin sunduğu şahadete gelince, ilkin şahadet veren alakadar şahıs Hasan Esat Uçarın şahadetine göz atıldığında bu şahit 19.6.1981 tarihinde 41 kişilik 302 Mercedes'i satın aldığını ve aynı gün evvel-ce yaptığı müracaat uyarınca iznin kendisine verildiğini ve bu otobüsü sefere koyduğunu söylemektedir. Bu kişi şoförlükle iştigal etmemekte ilgili zamanlarda serbest liman bölgesinde makinist olarak çalışmakta idi ve o günlerde l8.OOOTL maaş almakta idi. K-endi ifadesine göre halen bu mesleğini bırakmamış ve makinist olarak çalışmaktadır. Bu şahit kendisinin konu otobüsü aynı gün devreye koyduğunu, Mehmetçik-Mağusa arasında her gün saat 6.00'da devamlı sefer yaptığını, Mehmetçik'te kayıtlı 19 abonman işçisi -bulunduğunu, bunlara ilâveten 3 tane Çayırova'dan 12 tane de Kalecik'ten abonesi bulunduğunu ve otobüsün her gün 35-40 yolcu ile seyahat ettiğini, dolu gidip dolu geldiğini söylemektedir. Bu Mehmetçik-Mağusa hattında kendisinin arabasına ihtiyaç olduğunu, -müstedilerin verdiği şahadete katılmadığnı söylemiştir. Bu şahide göre Mehmetçik'ten Mağusa'ya seyahat eden ortalama yolcu kapasitesi 160'tır. Yine bu şahid şahadetinde yol izninin Mehmetçik-Mağusa-Lefkoşa ve geri seferi olmasına rağmen sadece izni ilk ald-ığı günlerde bir defa Lefkoşa'ya geldiğini ve ilk defa geldiğinde aile efradı ve 3-5 yolcu bulup getirebildiğini, bu seferi bir ikinci defa daha müteakip bir tarihte tekrarladığını ancak yolcu azlığı nedeni ile bu seferden vazgeçtiğini ve sadece Mehmetçik--Mağusa arasında sefer yapmaya devam ettiğini söylem ektedir.
Şahadetinde alâkadar şahıs verdiği rakamların sıhhatli olduğunu iddia etmesine, 1981 yılı içerisinde bu otobüslerde seyahat ettiğini ve durumu görüp takdir edecek durumda olduğunu söylemesine rağ-men, daha sonra sıkı istintakında 1981 yılı içerisinde kendisine izin verilinceye kadar bu otobüslerde hiç seyahat etmediği ortaya çıkmıştır. Şöyle ki kendi şahadetine göre Murat marka bir arabası vardı ve 1981 yılı Ocak ayı başından itibaren konu yol izni-ni alıncaya kadar Murat marka arabası ile seyahat etmekte, gidiş ve gelişinde mesai arkadaşlarını da götürüp getirmekte idi. Ondan önceki tarihte yani Aralık 1980 de ise motor ile gidip gelmiştir ve yine otobüslerle seyahat etmemiştir. Öyle anlaşılıyor ki -bu şahsın verdiği bilgiler en azından Kasım 1980'den itibaren 10 Haziran 1981 tarihine kadar olan sürede Mehmetçik-Mağusa arasındaki yolcu adedini doğru olarak yansıtmamaktadır. Yine bu şahit şahadetinde Emare No.4 olarak ibraz edilen Emniyet Genel Müdürlü-ğü raporunda yer alan "müracaat sahibi Gazi Mağusa-Lefkoşa arasında yolcu taşımayacağını, bu yöndeki müracaatını yanlışlıkla yaptığını, Lefkoşa'ya gerektiğinde yolcusuz gidip geleceğini beyan etmiştir" şeklinde olan ve Emniyet Genel Müdürlüğünün Emare 4 ol-arak ibraz edilen raporundaki beyanın tamamen yanlış ve asılsız olduğunu, Emniyet Genel Müdürlüğüne böyle bir beyanda bulunmadığını söyleyerek Emniyet Genel Müdürlüğünün raporunu bu yönden tekzip etmiştir. Yine bu şahit Emare No.l olarak ibraz edilen Içişl-eri ve İskân Bakanlığına yaptığı müracaatta "halen haftanın 5 gününde Mağusa'ya sabah gidip akşam dönen 1 talebe, 2 işçi ve 1 yolcu otobüsü varken Lefkoşa'ya haftanın sadece 2 gününde sabah gelip akşam dönen 13 kişilik bir minibüs olup ihtiyaca yeterli olm-amaktadır" şekinde bir ifade yer almaktadır ve 50 kişilik otobüsü devreye koyacağını iddia etti ve esas müracaatının Mehmetçik-Lefkoşa seferi olduğu gözüktüğü kendisine sorulduğunda bu hususta tatminkâr bir yanıt vermemiştir.

Ünal Özcan İzin Makamı Sekret-er Yardımcısı olduğunu, toplantılara katıldığını söyleyerek bu izin makamının yaptığı toplantılar hakkında bilgi vermiş ve esas itibarı ile izin makamının polis raporu, kaymakamlık raporu ve sosyal yardım raporunu değerlendirdiğini ve buna göre bir izin ve-rdiğini söylemiştir. Ancak bu şahıs istintakında polis raporunda alâkadar şahıs dışında Mehmetçik-Mağusa seferini yapan otobüslerin ellerindeki vesikalara olsun bakmış olsalardı yolcu taşıma kapasitesinin 137 olduğunun görülebileceği sorulduğunda, bu konun-un gözden kaçmış olduğunu, ellerindeki daha evvel verilen izinlere bakıp bu yönde bir araştırma yapmadıklarını kabul etmiştir. Ayrıca yine polis raporunda alâkadar şahsa Lefkoşa-Mağusa-Mehmetçik hattı verilmesi hususunun tavsiye edilmediği halde niye bu ha-ttın verildiği sorulduğunda yine tatminkâr bir yanıt vermemiştir. Kaymakamlık raporunda izin verilmesi hususunda yanıt olduğunu söylemiştir ancak yine şahadetinde raporlar arasında çelişki olması halinde konunun tartışma ve değerlendirme için usulen daha d-erin araştırma yapıldığını söylemekle beraber bu yönde daha derin bir araştırma yapılmadığını da kabul etmiştir. Sosyal yardım raporunun faydasının ne olabileceği sorulduğunda müracaatçının durumunun değerlendirilmesi açısından kale alındığını, istintakınd-a bu kişinin şoför olmayıp devamlı istihdam edilen bir kişi olduğunun nazarı dikkata alınıp alınmadığı sorulduğunda bu hususta da tatmin edici bir yanıt vermemiştir. Yine bu şahide göre alakâdar şahsın Mehmetçik-Mağusa-Lefkoşa seferini yapmadığı hakikaten -tesbit edilmiş olsaydı, iznin iptal edileceğini de bildirmiştir. Yine bu şahide göre verilen izin dışına çıkarak saat 6.00'da seyreden bir aracın yol güzergâhı üzerinde Çayırova ve Kalecikten saat 6.00'da yolcu alma hakkı bulunmadığını ve bu durumun kesinl-ikle verilen izne aykırı olduğunu vurgulamıştır.

Şahit No.3 olarak çağrılan Ahmet Kasım ise yolcu otobüslerinin boş mu dolu mu gidip geldikleri hususunda şahadet vermeye çalışmıştır. Bu şahidin kayda değer ilginç şahadeti, 41 kişilik olup devreye giren al-âkadar şahsın otobüsüne rağmen halâ daha yolcuların ayakta gidip gelecek kadar dolu gidip geldikleri hususunda şahadeti vardır. Saadet Dervişin kayda değer bir şahadeti yoktur, esasen Mehmetçik'te kalmamaktadır.

Müstediler tarafından verilen şahadete göz -atıldığında hakikateri müstedilerin doğru şahadet verdiklerini, şahadetlerini mantıki verilerle desteklediklerini ve şahadetleri tekzip edilmediği görülmektedir. Bunların şahadetinin doğru olduğuna inanmaktayız. Alâkadar şahsın şahadetine gelince bu şahit -şahadeti sırasında bir çok soruya kaçamak cevap verdiği ne maksat için sorulduğunu anladıktan sonra hemen cevabını değiştirdiği gözlemlenmiştir. Ayrıca polis raporunda yer alan ve kendisinin söylemiş olduğu kuvvetle muhtemel olan beyanını da inkâr etmiştir-. Bu beyanı inkâr ederken aynı zamanda kendi şahadetinde söyledikleri ve tutumu ile, yani ruhsatı alındıktan sonra sadece iki defa Lefkoşa'ya sefer yaptığı hususunu nazarı itibara aldığımızda hakikatte polise yapmadığını iddia ettiği beyanı bu tutumu ile d-esteklemekle mahkemedeki şahadetini de tekzip etmektedir. Aynı zamanda ilkin bilmediği bir devre için şahadet vermek yani 1981 yılı başından Haziran aynın 10'una kadar olan devre için şahadet vermek yönüne gitmiş ve bu şahadetini ilkin otobüslerle de seyah-at ettiğine ve bildiğine bağlamış, sıkı istintakında ise durumun tamamen yanlış olduğu ve hakikaten Murat marka arabası ile bu devrede seyahat ettiği ve hiç bir suretle bu otobüslerle seyahat etmediği ortaya çıkmıştır. Bu durumda alâkadar şahıs olan bu şah-idin şahadetini doğru olarak kabul edemeyiz. 2. şahit Ünal Özcan'ın şahadetine gelince bu şahit şayet dürüst olarak ifade ettiği gibi, ilgili İzin Komitesi, sadece, polis, kaymakamlık ve sosyal yardım raporlarına dayanarak bu kişiye izin vermiştir, alâkada-r şahsın esas müracaatının Mehmetçik-Mağusa-Lefkoşa haddı için olduğunu ve Mehmetçik-Mağusa hattında bir sıkışıklık olmadığı hususunda Emare I müracaatında sarahat ve açıklıkla bir iddia mevcut olduğu görülmekle beraber bu konu üzerinde lâyıkı ile durulmad-ığını kabul etmiştir. Yine Emare No.4 polis raporunda Mehmetçik-Mağusa-Lefkoşa haddı için yapılan müracaatın yanlışlıkla yapıldığı hususu açıklıkla görülmekle beraber bunun da gözden kaçtığını, ayrıca Emare No.4 raporda alâkadar şahıs dışında Mağusa'ya sef-er yapan müstedilerin otobüslerinin yolcu adedinin 130 olmayıp 137 olduğunu, ellerinde mevcut evraklardan araştırıp bulmak yönüne gitmediklerini kabul etmiştir. Bu şahidin itirazına göre esasen bundan sonra sadece bu makamların raporlarına değil de bu maka-mlar aracılığı ile detaylı olarak sorulacak sorulara alınacak yanıtlar ışığında konunun değerlendirme yönüne gidileceğini ve bu yöntemin daha doğru olduğunu teslim etmiştir. Bundan sonra bu yöntemin uygulanacağını da vurguımıştır. Yine bu şahide göre konu- karar alınırken tutanak tutulmamış ve karara mesnet teşkil eden gerekçeleri gösteren zabıtlar da mevcut değildir.
Şahit No.(3) Ahmet Kasımın şahadeti üzerinde pek fazla durmak istemiyoruz. Bu şahidin şahadetini bir an için doğru olarak kabul etsek o zaman- polis raporunda ileri sürülen Mehmetçik-Mağusa arasındaki yolcu kapasitesinin 135-140 arası değil, 250'nin üzerinde olması gerekir ki bu ne verilen diğer şahadet ne de polis raporu ile bağdaşmadığı gibi mantık dışı veya en hafif tabiri ile abartılmıştır.
-Verilen şahadeti değerlendirdikten sonra, müstedaaleyhin 11 Haziran 1981'den 10 Haziran 1982 tarihine kadar geçerli olmak üzere
alâkadar şahsa TAE 892 numaralı yolcu aracı için verdiği Mehmetçik- Gazi Mağusa-Lefkoşa ve geri hattı izninin kâfi bir araştırma- yapıl- madan ve durum lâyıkı ile değerlendirilmeden hatalı olarak verilmiş olduğu görülmektedir.

Şunu da ayrıca belirtmek yerinde olur ki bu gibi izinler verilirken o sefer hattı üzerinde izinli olan araçların durumu, yolcu kapasitesi sıhhatli bir kontro-la tabi tutularak Yasanın öngördüğü kriterler çerçevesinde bütün durum araştırıldıktan sonra ve sağlıklı bilgi temin ettikten sonra böyle bir karara varılması gereklidir. Esasen Yasanın 15. maddesi ne gibi kriterlerin göz önünde tutulacağını belirtmiştir. -Halbuki önümüzdeki meselede bu kriterlerin göz önünde tutulup tutulmadığı hangi verilere dayanılarak bir karara varıldığı görülmemektedir. Esasen böyle bir karar verilirken zabıt tutulmadığı gibi gerekçe de verilmemiştir.
Netice olarak verilen karar hatalı-dır ve Mehmetçik köyünden Hasan Uçar'a Mehmetçik-Mağusa yolu için müstedaaleyh tarafından verilen yol kullanma izninin ve/veya yolcu taşıma izninin ve/veya işletme izninin ve buna ilişkin kararın hükümsüz ve etkisiz olduğuna ve herhangi bir sonuç doğuramay-acağına karar verilir.


(N. Ergin Salâhi) (Niyazi F. Korkut) (Aziz Altay)
Yargıç Yargıç Yargıç

2 Ağustos 1982





- 95 -



Full & Egal Universal Law Academy