Yüksek İdare Mahkemesi Numara 147/2008 Dava No 18/2010 Karar Tarihi 31.05.2010
Karar Dilini Çevir:
Yüksek İdare Mahkemesi Numara 147/2008 Dava No 18/2010 Karar Tarihi 31.05.2010
Numara: 147/2008
Dava No: 18/2010
Taraflar: Mehmet Okay ile KKTC Merkez Bankası arasında
Konu: Çek yasağı kararının iptali istemi.
Mahkeme: YİM
Karar Tarihi: 31.05.2010

-D. 18/2010 YİM: 147/2008
Yüksek İdare Mahkemesinde
Anayasanın 152. Maddesi Hakkında.
Yargıç Narin Ferdi Şefik Huzurunda.
Davacı: Mehmet Okay, K. Kaymaklı - Lefkoş-a
ile -
Davalı: KKTC Merkez Bankası şahsen ve/veya KKTC Merkez Bankası
vasıtası ile KKTC, Lefkoşa

A r a s ı n d a.

Davacı namına: Avukat Mustafa Asena adına Avukat Yankı Akif
Davalı namına: Avukat Ali Fevzi Yeşilada
İlgili Şahıs Kıbrıs Continent-al Bank Ltd. namına: Avukat Derviş Akter.


--------------


H Ü K Ü M


Narin F. Şefik: Davacı, Davalı tarafından Davacının 16.11.2008 tarihinden itibaren çek yasağına girmesini öngören kararın ve bu karar doğrultusunda yapılan işlemlerin hükümsüz ve/vey-a etkisiz olduğuna ve herhangi bir sonuç doğurmayacağına dair karar verilmesini talep etmektedir.

Taraflar duruşmadan önce 7 adet emareyi müştereken sunmuşlar ve davanın esasını teşkil eden müşterek olgularını da sıralamışlardır.

Müşterek olgular şun-lardır:

Davacı Emare 2 Kıbrıs Continental Bankası çekini 29.7.2008 tarihinde Sultan Göçer emrine yazarak Mehmet Diana Ltd. adına imzalamıştır.
Davacı, 29.7.2008 tarihinde Mehmet Diana Ltd'in direktörü ve hissedarı idi.
4.8.2008 tarihinde Davacı, Mehmet D-iana Ltd'deki tüm hisselerini Ünsal Minare'ye devretti ve şirketin direktörlüğünden ayrıldı.
Mehmet Diana Ltd'in yeni direktörü Ünsal Minare'nin talimatı ile direktör iken imzaladığı Emare 2 çekin tarihini 8.9.2008 olarak değiştirdi.
Çek 8.9.2008'de bankay-a ibraz edildi ve karşılıksız diye mühürlendi.
Kıbrıs Continental Bank Ltd. 9.9.2008'de Mehmet Diana Ltd'e Emare 3 Poliçeler Yasası madde 74 B(1) altında bildirim gönderdi. Burada hesap sahibinden çek karnelerinin iadesi talep edilmekte ve ihbar aldıktan -10 iş günü içerisinde düzeltme işlemi yapılabileceği ifade edilmektedir.
10 iş günü içerisinde düzeltme işlemi yapılmamıştır.
Konu çek ile ilgili 24.10.2008 tarihinde Kıbrıs Continental Bankası Davalı Merkez Bankası'na gerekli duyuruları yapabilmesi için- çek yasak bildirimi, Emare 7 yazıyı göndermiştir. Emare 7'de Mehmet Diana Ltd. tüzel kişisinin hesapta yetkilisi olarak Mehmet O. Diana görülmektedir.
Davalı tanığının ibraz ettiği Emare 1 Davacının 1.2.2006'da Mehmet Diana Ltd.'in direktörü olduğu belir-tilerek, imza örneği verilmiş, ekteki kart fotokopisinde ise yine Davacının Mehmet O. Diana olarak ismi imzası yer almaktadır.
10)Davalı Poliçeler Yasasının 74 (C) maddesi altında
hazırladığı Emare 5, çek kullanmaktan men edilenler
listesinde, 958.- sırada Mehmet Diana Ltd. ve Mehmet O.
Diana yazarak, 16.11.2008 tarihini de çek yasağının
başlama tarihi olarak belirtmiştir.

Taraflar müşterek olgulara ek şahadet sunmadan Mahkemeye hitap etmekle yetinmişlerdir.

Bu dava tamamen Fasıl 262 Po-liçeler Yasasının çekler ile ilgili kısmına dayanmaktadır. Davayı ilgilendiren madde 74 (B)'dir. Bu maddenin (1) ve (2).fıkraları aynen şöyledir:

"74B.(1) Karşılığı olmadığı için çeki ödemeyen
muhatap banka, hesap sahibinin kendisinin veya vekil
- veya temsilcilerinin elinde bulunan o bankanın bütün
çek karnelerini geri vermesini bu maddenin (2)'inci
fıkrası gereğince düzeltme işlemlerini yerine getirmeden
bir yıl süre ile çek keşide edemeyeceğini ve aksine
davranışların cezai müeyyideler ge-rektireceğini, ibraz
tarihini izleyen beş iş günü içinde, iadeli taahhütlü
mektupla hesap sahibine bildirir. Mektubun bir sureti
aynı gün Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Merkez Bankasına
gönderilir.
(2) Hesap sahibi ihtar mektubunu aldığı v-eya bu
Yasanın 74D maddesine göre almış sayıldığı tarihten
başlayarak on iş günü içerisinde, çek tutarını %10
tazminat ve gecikme faizi ile birlikte hamil adına
muhatap bankaya yatırdığı takdirde çek keşide etmek
hakkını -yeniden kazanır. Muhatap banka bu durumu
yukarıdaki (1)'inci fıkraya uygun olarak gönderilen
mektup tarihinden başlayarak yirmibir iş günü içinde
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Merkez Bankasına bildirir.
Bu madde amaçları bakımınd-an gecikme faizi,
Merkez Bankasınca Sözleşmeler Yasasının 78'inci maddesi
amaçları bakımından saptanmış, Resmi Gazete'de ilan
edilen faiz oranıdır."


Emare 2 çek 8.9.2008'de bankaya ibraz edildi, karşılığı olmadığı için mühürlendi. Bunun üzerine İ-lgili Kişi Kıbrıs Continental Bank Ltd., Mehmet Diana Ltd.'e yani hesap sahibine Emare 3 ihbarı göndererek çek karnelerinin iadesini, ihbarı aldığı tarihten 10 iş günü içerisinde çek tutarını %10 tazminat ve gecikme faizi ile birlikte çekin hamili adına ba-nkaya yatırmasını talep etmiştir. Hesap sahibi 10 iş günü içerisinde ihbara konu miktarı yatırmamıştır.

İlgili Kişi Davalıya Emare 7 çek yasak bildirimi başlığı ile bir yazı göndererek çek sahibi tüzel kişinin ünvanını ve hesapta yetkili kişi olarak ç-ek üzerinde imzası bulunan şahıs olarak Davacıyı belirtmiştir.

Bilahare Emare 5 Çek Kullanmaktan Men Edilenler listesinde Davacının ismi Mehmet Diana Ltd. ile birlikte yer almıştır.

Madde 74(B)(1) altında gönderilen ihbar hesap sahibi olarak Mehmet D-iana Ltd.'e gönderilmiştir. Madde 74(B)(2) altında hesap sahibi, yani Mehmet Diana Ltd. düzeltme işlemi yapmamıştır. Madde 74(C) altında İlgili Kişi, hesap sahibi, yani Mehmet Diana Ltd., hakkındaki bilgileri Davalıya Emare 7 yazı ile bildirmiştir. Madde- 74(C) altında Davalıya İlgili Kişi tarafından "hesap sahibi hakkında gereken bilgiler" bildirilir. Emare 7 yazıda hesap sahibi ile ilgili bilgiler yazının 3. paragrafında yer almıştır ve aynen şöyledir:

"3(a) Tüzel kişi ünvanı Mehmet Diana Ltd.
-(b) Hesapta yetkili kişi/kişilerin adı, soyadı,
mesleği, KKTC kimlik no: (çek üzerinde imzası olan)
1) MEHMET O. DIANA İŞ ADAMI 091111
2) .................
3) ................ "


Emare- 7 yazıdan, Davacının, hesap sahibi Mehmet Diana Ltd'in hesabı ile ilgili yetkili kişi ve ayrıca dava konusu çek üzerinde imzası bulunan kişi sıfatı ile Emare 7 yazıya ve ondan sonra Emare 5 çek kullanmaktan men edilenler listesine girdiği anlaşılmaktadır.-

Emare 7 yazıdan Davacının Mehmet Diana Ltd'in vekili veya temsilcisi sıfatı ile Emare 7'de yer almadığı anlaşılmaktadır. Davacının Mehmet Diana Ltd'in vekili olduğunu gösterecek bir vekaletname ibraz edilmediği gibi, şirketi temsil yetkisi olduğunu g-österen bir karar veya belge de ibraz edilmiş değildir. Zaten Davalı Davacının Mehmet Diana Ltd.'in vekili veya temsilcisi sıfatı ile Emare 7 yazıya dahil edildiğini ileri sürmemekte, Davacının hesap sahibi tefsirine dahil olduğunu ileri sürmektedir. Dav-alı Davacının hesap sahibi için imza atan kişi olarak, hesap sahibi, tanımına girmesi gerektiğini ifade etmektedir. Davacının hesap sahibi tanımına dahil olamayacağı cihetle 74(B)(1) maddesi kapsamına ancak şirketin vekili veya temsilcisi sıfatı ile gireb-ileceği ve Davacının bu sıfatı taşımadığı cihetle madde 74(B)(1) kapsamında olmadığı iddiası Davacının iddiasıdır.

Huzurumdaki şahadet ışığında dava ile ilgili tarihlerde Davacının Mehmet Diana Ltd'in vekili veya temsilcisi tayin edildiğini söylemeye im-kan yoktur. Davacı hesap sahibi değildir. Hesap sahibi Mehmet Diana Ltd.'dir.

Bu durumda Davalının iddia ettiği şekilde Davacının çekin isdar tarihinde Mehmet Diana Ltd., için imza yetkisine haiz kişi olarak hesap sahibi tanımı içerisinde yani "hesap sah-ibi" kapsamında tezekkür edilip edilemeyeceğine karar verilmesi gerekir.

Fasıl 262 altında bu davanın olguları ışığında çek yasağına girebilecek olan yegane kişi hesap sahibidir. Davacı, hesap sahibinin yani Mehmet Diana Ltd.'in çekin isdar edildiği ta-rihteki direktörüydü ve çeki şirket adına keşide etmeye yetkiliydi. Bu konumu ile Davacının hesap sahibi kapsamına girdiğini kabul etmek mümkün müdür?

Fasıl 113 Şirketler Yasası ve şirketler ile ilgili mevzuat incelendiği zaman, bir şirketin tüzel kişili-ği bulunduğu ve bu tüzel kişiliğinin şirkete hissedarlarından ayrı bir kişilik verdiği görülmektedir. Bir kişinin bir şirketin (agent) ajanı veya müstahdemi kabul edilerek o sıfatı ile yaptığı işlem veya fiillerinden şirket sorumlu tutulabilir. Şirketin -görevlilerinin ve/veya müstahdemlerinin belirli hareketleri veya işlemleri ise bu kişilerin şirketteki konumları nedeni ile bir şirketin hareketleri sayılabilmektedir. Bir şirketin mesuliyetinin nasıl oluştuğu Tesco Supermarkets Ltd v. Nattrass (1971) 2 A-ll. ER 127'de Lord Reid'in kararının 131. sayfasında şu şekilde izah edilmiştir:

"I must start by considering the nature of the
personality which by a fiction the law attributes
to a coroporation. A living person has a mind
which can have knowledge- or intention or be negligent
and he has hands to carry out his intentions. A
corporation has none of these; it must act through
living persons, though not always one or the same
person. Then the person who acts is not speaking or
acting for the company. H-e is acting as the company
and his mind which directs his acts is the mind of
the company. There is no question of the company
being vicariously liable. He is not acting as a
servant, representative, agent or delegate. He is
an embodiment of the compa-ny or, one could say he
hears and speaks through the persona of the company,
within his appropriate sphere, and his mind is the
mind of the company. If it is a guilty mind then
that guilt is the guilt of the company. It must be
a question of law whet-her, once the facts have been
ascertained, a person in doing particular things is
to be regarded as the company or merely as the
company's servant or agent. In that case any liability
of the company can only be a statutory or vicarious
liability.

-Normally the board of directors, the managing director
and perhaps other superior officers of a company carry
out the functions of management and speak and act as
the company. Their subordinates do not. They carry out
orders from above and it can make n-o difference that
they are given some measure of discretion. But the
board of directors may delegate some part of their
functions of management giving to their delegate full
discretion to act independently of instructions from
them. I see no difficult-y in holding that they have
thereby put such a delegate in their place so that
within the scope of the delegation he can act as the
company. It may not always be easy to draw the line

but there are cases in which the line must be drawn.
Lennard's cas-e was one of them.

In some cases the phrase alter ego has been
used. I think it is misleading. When dealing with a
company the word alter is I think misleading. The
person who speaks and acts as the company is not
alter. He is identified with the c-ompany."

"Bu yazıda izah edilen şudur: Bir kişi bilgi ve niyet sahibi veya ihmalkar olabilir ve niyetini yürürlüğe koymak için de kişinin elleri vardır. Bir tüzel kişinin bunlar yoktur, bir tüzel kişi ancak yaşayan kişiler vasıtası ile bunları yapabilir-, ki bu kişilerin de daima ayni kişiler olması gerekmez. Bir fiili yapan kişi şirket adına konuşmaz veya şirket için hareket etmez, şirket olarak hareket eder ve hareketlerine direktif veren aklı, şirketin aklıdır. Şirketin o kişinin hareketlerinden işve-ren sıfatı ile (vicarious) sorumlu olması söz konusu değildir. Şirketin müstahdemi, temsilcisi, ajanı veya delegesi olarak hareket etmemektedir. Şirketin somutlaştırılmış (embodiment) şeklidir ve şirket olarak konuşur ve şirket olarak duyar ve aklı şirke-tin aklıdır. Eğer suçlu bir akılsa, suç şirketin suçudur. Ancak olgular kesinleştikten sonra bir kişinin yaptığı işlemin şirketin işlemi veya şirketin ajanı veya müstahdeminin işlemi olduğuna karar verilebilinir. Böyle bir durumda şirketin sorumluluğu a-ncak yasal bir sorumluluk veya işveren sıfatı ile bir sorumluluk olabilir.

Genellikle şirketin yönetim kurulu ve müdürü ve üst düzey görevlileri şirket olarak hareket ederler ve konuşurlar, ancak yönetim kurulu bazı durumlarda yetkilerini başkalarına del-ege edebilir. Şirket için konuşan ve hareket eden şirket ile aynı kabul edilmelidir."

Bir şirketin üst düzey yöneticilerinin hereketleri ve fiilleri şirketin hareketleri ve fiilleri olarak kabul edilir ve bu kişilerin yaptıklarından şirket sorumlu tutula-rak şirket aleyhine dava ikame edilebilinir. Ancak bir şirketin faaliyetleri nedeni ile o faaliyeti yapan kişinin şirketin hareketlerinden şahsi bir sorumluluğu olabilmesine imkan yoktur. Böyle bir durumun olabilmesi için bu hususun ilgili mevzuatta spesif-ik olarak yer alması gerekir. Fasıl 262'de hesap sahibi veya vekili veya temsilcisi muhatap alınmaktadır. Hesap sahibinin bir şirket olması halinde çeki imzalayan direktör şirket için imza atmıştır, şirket imzayı ancak bir kişi vasıtası ile attığı cihetl-e o imzayı atmıştır ve o çekten ancak şirket sorumludur. Şirketin çek ile ilgili sorumluluğu direktöre veya imzalayan kişiye yükletilemez.

Fasıl 262'nin çekler ile ilgili tadil maddeleri mevzuatımıza Türkiye Cumhuriyetinden alınarak uyarlanmıştır. Türki-ye Cumhuriyetinde 31/67 sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanundan bazı maddeler Fasıl 262'ye dahil edilmiştir. Bu yasayı inceleyen Gönen Eriş'in Uygulamalı Çek Hukuku (2000) adlı eserinde hesap sahibinin şirket o-lması halinde mesuliyet durumu sayfa 701'de incelenmiştir:

"Tüzel kişiler, organları aracılığıyla temsil
edilirler. Çeki, tüzel kişi adına organ düzenleyici
için bu organlar sorumlu olur. Sözgelimi, anonim
ortaklıkta organ, yönetim kuruludur. Çeki b-u yönetim
kurulu imza edebileceği gibi, yönetim kurulunun kendi
arasında görevlendirdiği üyeler de imza edebilir.
Bu durumda, bu üyeler sorumlu olur ve ihtar mektubu
bu üyelere tebliğ edilir. Bu üyeler sonradan ayrılsa
bile yine sorumludur. Ancak yön-etim kuurlu üyeleri
kendilerini temsilen vekil tayin etmiş olabilirler.
Bu durumda sorumluluk, az önce açıklanan vekilin
sorumluluğu gibi olur."


Aynı eserin 699. sayfasında şu sözler yer almaktadır:

"Çek Yasasının 7,8 ve 9 uncu maddelerinde "hes-ap
sahibi" deyimi kullanılmasına karşın, aynı Yasanın
3/1, 10/1 ve 16 ıncı maddelerinde "keşideci" sözcüğü
kullanılmıştır. Hesap sahibi gerçek kişi olup da
kendisi çek düzenlediği takdirde, hesap sahibi ile
keşideci aynı kişidir. Temsilci aracılığı-yla çek
düzenlenirse, keşideci ile hesap sahibi farklı
kişilerdir. Böyle farklı durumlarda ihtarname kime
gönderilecektir? Yasanın 7 ve 8 inci maddelerine göre,
ihtar mektubunun hesap sahibine gönderilmesi gerektiği
izlenimi vardır.

Burada çözümlenmesi -gereken sorun şudur. Hesap
sahibi keşide etmiş ve çek karşılıksız çıkmışsa,
düzeltme hakkının kullanılmasına ilişkin tebligat,
hesap sahibine yapılır. Yasanın 7 inci maddesinin
hükmü de budur. Ancak, çek her zaman hesap sahibi
tarafından keşide edilmeye-bilir. Çek, hesap sahibinin
vekili ve temsilcisi aracılığıyla da keşide edilebilir.
Çek keşide etmeye, yani çek düzenlemeye yetkili olan
kimse çek keşide etmiş ve bu çek karşılıksız çıkmışsa,
çeki keşide eden cezai yönden sorumlu olur. Çünkü,
hesap üzeri-nde tasarruf etmeye yetkilidir ve hesapta
olan karşılık durumuna göre çek keşide etmelidir.
Eğer hesapta, karşılık yoksa, vekil veya temsilci çek
keşide etmemelidir. Buna karşın, vekil veya temsilci
çek keşide etmiş ve karşılığı çıkmamışsa, bu vekil
ve-ya temsilcinin cezai sorumluluğu doğar. Bu nedenle,
düzeltme hakkının kullanılması için çek keşide eden
vekil veya temsilciye ihtar mektubu tebliğ edilmelidir.
Çünkü, bu kişiler düzeltme hakkını kullanarak, karşılık-sız çek suçunun oluşmasını önleyebilirl-er. O halde,
vekil veya temsilci aracılığıyla çek keşide edilmesi halinde, çek hesabı sahibine değil, çeki vekil veya temsilci olarak imza edenlere düzeltme hakkının kullanılması için tebligat yapılmalıdır."


Fasıl 262'nin tadil maddelerinde "keşideci"- sözcüğü kullanılmış değildir. Çekler ile ilgili maddelerde birtek hesap sahibi, vekil veya temsilci sözleri vardır. Bu durumda Fasıl 113 ışığında yukarıdaki alıntının bizim mevzuatımızda yeri yoktur. Fasıl 113 ve limited şirket oluşumuna bu görüş uymama-ktadır.

Fasıl 262'nin ceza ile ilgili 75. maddesine bakıldığı zaman suç işleyenler banka tarafından ihbarı aldıktan sonra düzeltme işlemini yerine getirmeyenler; çek karnelerini geri vermeyenler; çek yasağına girildiği halde çek keşide edenler, çek hesa-bı açtıranlar; çek kaybolmadığı veya çalınmadığı halde çekin kaybolduğunu, çalındığını, veya imza edilmediğini polise veya bankaya bildirenler; ibrazında karşılığı bulunmaması nedeniyle ödenmeyen çeki keşide eden kişiler olarak sıralanabilir.

Düzeltme işl-emini yerine getirecek olan hesap sahibidir. Çek karnelerini bankaya iade edecek olan yine hesap sahibi, vekili veya temsilcisidir. Çeki keşide eden hesap sahibidir. Tabi ki hesap sahibi bir şirketse çeki keşide ederken bunun bir kişi vasıtası ile yapılm-ası gerekir. Ancak imzayı atan kişi o imzayı atarken şirket olarak atmaktadır. Çek yasağına giren şirketin tekrar çek keşide etmesi bir kişi tarafından yapılmakla beraber, bu kişi o imzayı şirket için atmaktadır, şahsı için değil. Bu nedenle şirket için- imza atan yetkili ve/veya direktöre şahsi sorumluluk sırf imzayı atması nedeni ile atfedilemez. Böyle bir sorumluluk ancak yasada
açıkça belirtildiği halde olabilir ki Fasıl 262'de bu doğrultuda bir madde yoktur.

Tüm söylenenler ışığında Davacı, Emare- 2 çeki imzaladığı zaman bunu Mehmet Diana Ltd.'in direktörü ve banka nezdinde şirket için imza yetkisi bulunan kişi olarak imzaladığı cihetle bu imza kendisine şahsi sorumluluk vermez. Daha sonra şirketin yeni direktörünün direktifi ile çekin tarihinin d-eğiştirilmesi de bu durumu değiştirmez. Netice itibarı ile Davacının Emare 2 çek üzerindeki imzası ile hesap sahibi tefsirine girmesine ve çek üzerindeki imzası nedeni ile Davacıya şahsi bir sorumluluk yükletilmesi söz konusu olamaz.

Bu nedenle Davacının- Mehmet Diana Ltd. ile birlikte çek yasağına konması ile ilgili Davalının kararının hükümsüz ve/veya etkisiz olduğuna karar veririm.

Dava masrafları Davacı leyhine verilir.




Narin F. Şefik
Yargıç


-31 Mayıs 2010













11






Full & Egal Universal Law Academy