Yüksek İdare Mahkemesi Numara 14/1986 Dava No 31/1988 Karar Tarihi 20.09.1988
Karar Dilini Çevir:
Yüksek İdare Mahkemesi Numara 14/1986 Dava No 31/1988 Karar Tarihi 20.09.1988
Numara: 14/1986
Dava No: 31/1988
Taraflar: Suna Çobanoğlu ile L.T.B.
Konu: Parselasyon izni istemi
Mahkeme: YİM
Karar Tarihi: 20.09.1988

-D.31/88 YİM 14/86

Yüksek İdare Mahkemesi Olarak Oturum Yapan
Yüksek Mahkemede
Yargıç Niyazi F. Korkut Huzurunda
Anayasanın 152. Maddesi hakkında.

Müstedi: Suna Çobanoğlu, -lefkoşa (oğlu ve yetkili vekili Dr. Turgut Çobanoğlu
vasıtasıyle)
- ile -
Müstedaaleyh: Lefkoşa Türk Belediyesi ve/veya Belediye Başkanı, Başkan
Yardımcısı, Belediye Meclisi Üyeleri ve Lefkoşa kenti
- hemşehrileri, Lefkoşa.
A r a s ı n d a.

Müstedi namına: Av. Ümit A. Özdil
Müstedaaleyh namına: Av. Aydın Kalfaoğlu



Yasa Maddesi: Fasıl 96 Yollar ve Binalar Düzenleme Yasasının 9 (c) ve 14. -maddeleri ile 15/80 sayılı Belediyeler Yasasının 24, 53, 54, 159. maddeleri ve Anayasanın 76. maddesi.

İstemin Özeti: Müstedinin başvuru konusu taşınmaz malın parsellenmesine ilişkin talebinin, Müstedaaleyh tarafından reddedilmesine ilişkin karar ya da iş-lem ve eyleminin tamamen hükümsüz ve etkisiz olduğuna ve herhangi bir sonuç doğurmayacağına karar verilmesi istemi.

OLAY: Müstedi, adına koçanlı malın, proje uyarınca 30 parsele taksimi için Müstedaaleyhten izin talebinde bulundu. Müstedaaleyh konu yerin -Bakanlar Kurulu kararı ile eğlence, dinlence, spor amaçlı bina v.s. amaçlı binaların inşaası için ayrıldığını ve bölgeye ayrıca Su İşleri Dairesinden alınan yazıda da su verilmesinin olanaksız olduğunu bu nedenle Müstediye parselleme izni verilemeyeceğini -bildirdi. Müstedi bunun üzerine işbu başvuruyu dosyaladı.

SONUÇ: Müstedaaleyhin Müstedinin dilekçesini reddederken öne sürdüğü gerekçelerden biri, konu bölgenin Bakanlar Kurulu kararı ile belirlenen amaçlar için ayrılmış olmasıdır. Konu Amme Enstrümanı Mü-stedinin dilekçesine uygulanıp uygulanmayacağına gelince Müstedaaleyhin Müstedinin dilekçesini inceleyip bir karara bağlamada gecikmesinin ve bu arada ilgili mevzuatın değişmiş olmasının Müstedi aleyhine alınmaması ve Müstedinin dilekçesinin değişiklikten -önceki yasal duruma göre karara bağlanması gerekir.
Müstedaaleyhin ikinci ret gerekçesi ise bölgeye su verilmesinin olanaksız olduğudur. Şahadete çağrılan Su İşleri Dairesi ise konu yazının su verilemez anlamında olmad-ığını, Büyük Lefkoşa İçme Suyu P-rojesi tamamlandığında su verilebileceğini belirtmiştir. Bir an için konu Amme Enstrümanının geçerli olduğunu varsaysak bile bu parselasyon izninin verilmesine engel teşkil etmez.
Sonuç olarak başvuru kabul edilir ve Müstedinin Müstedaaleyhe yapmış oldu-ğu dilekçesini reddeden kararın tamamen hükümsüz ve etkisiz olduğuna ve herhangi bir sonuç doğurmayacağına karar verilir.

Atıfta Bulunulan Yargısal İçtihatlar:
YİM 133/78 sayılı Galip Erdil ve KTFD Başsavcısı arasındaki Yüksek İdare Mahkemesi kararı.

At-ıfta Bulunulan Bilimsel İçtihatlar:
Zaim Necatigil, Administrative Law, sayfa 246.




H Ü K Ü M

-Müstedi L-efkoşa'da Ortaköy'de Harita/Pafta XXI/21 W.2, Blok E, Parsel 17'de kâin bir taşınmaz malın sahibidir.

Müstedi 28.11.1984 tarihinde Müstedaaleyhe bir dilekçe ile başvurarak dilekçeye ekli proje uyarınca konu taşınmaz malının 30 parsele taksimi için izin v-erilmesine ilişkin istemde bulundu. Müstedaaleyhin konu dilekçeyi 30 gün içerisinde inceleyip gerekçeli bir karar vermemesi ve gayrı resmi bilgisine gelen bazı hususlar üzerine Müstedi 30.7.1985 tarihinde Müstedaaleyhe ikinci bir yazı daha göndererek parse-lleme izninin arsalara yeterli su temini tesislerinin yapılması koşuluna tabi olarak verilmesine ilişkin istemde bulunup bu dilekçesine konu koşulun yerine getirilmemesi halinde nihai tasvibin verilmemesi durumunu da kabul ettiğini bildirdi.

Müstedaaleyh- Müstediye 21.11.1985 tarihinde bir yanıt vererek:


(i) Bölgeye su verilmesinin olanaksız oluşu ve

(ii) Belediye Meclisince 14.12.1984 tarihinde alınmış olup Bakanlar Kurulunca onaylanıp 8.3.1985 tarihinde Resmi Gazete'de yayınlanan Amme Enstrü-manı 113 ile dilekçe konusu araz-i eğlence, dinlence, spor amaçlı bina, yüzme havuzu, spor salonu, lunapark ve benzeri amaçlı binalar inşaası için ayrılan bölge içerisinde oldu-ğundan, Müstediye parselleme iz-n-i- verilemiyeceğini bildirdi.


Bu yanıt üzerine Müstedi bu başvuruyu dosyal-a-yarak, sair şeyler yanında, başvuru konusu taşınmaz malın parsellenmesine izin verilmesi için Müstedaaleyhe yapmış olduğu 28.11.1984 ve 30.7.1985 tarihli başvurularını reddettiğine ilişkin Müstedaaleyhin göndermiş olduğu ve 21.11.1985 tarihli yazı ile bilg-isine gelen karar ya da işlem ve eylemin tamamen hükümsüz ve etkisiz olduğuna ve herhangi bir sonuç doğuramıyacağına karar verilmesini istedi.

Müstedi başvurusunda, sair şeyler yanında, Fasıl 96 Yollar ve Binalar Düzenleme Yasasının 9( c ) maddesi tahdın-da Müstedaaleyhin bir parselasyon izni verirken yeterli su temini tesisine ilişkin koşul koymaya yetkisi olmasına karşın izin verirken bu koşulun yerine getirilmesini ön koşul olarak ileri süremiyeceğini; Fasıl 96 madde 14'ün Müstedaaleyhe 8.3.1985 tarihli- Resmi Gazete'de yayınlanan emirnamede belirtilen amaçlar için korunacak bölgeler ayırma yetkisi vermediğini; ve 8.3.1985 tarihinde Resmi Gazete'de Amme Enstrümanı 113 olarak yayınlanan emirnamenin de Fasıl 96 madde 14, Belediyeler Yasası madde 24, 53, 54,- 159 ve keza Anayasaya aykırı olduğunu ve herhangi bir gerekçeden de yoksun olduğunu ileri sürdü.

Müstedaaleyh ise bir itirazname dosyalayarak, sair şeyler yanında, Müstedinin parsellemek istediği taşınmaz malın Belediye Meclisince alınan karar ışığında -Bakanlar Kurulunca onaylanarak 8.3.1985 tarihli Resmi Gazete'de Amme Enstrümanı 113 olarak yayınlanan emirnamede belirlenen amaçlar için ayrılan bölge içerisinde oluşu ve keza konu bölgeye halen su verilmesinin olanaksız oluşu nedeniyle Müstedinin müracaat-ının reddedildiğini ileri sürdü.

Başvurunun duruşmasında Müstedi 6 tanık dinletti. Müstedaaleyh ise, herhangi bir şahadet çağırmadı.

Müstedi avukatı Mahkemeye hitabında, sair şeyler yanında, bölgeye su verilmesinin olanaksız oluşu ve 8.3.1985'de yayınl-anan Amme Enstrümanı 113 uyarınca konu taşınmaz malın bulunduğu bölgenin sadece emrinamede belirlenen amaçlar için ayrıldığı gerekçesi ile Müstediye parselasyon izni verilmediğini ve başvuruya karşı dosyalanan itiraznamede de aynı savların yinelendiğini vu-rguladıktan sonra ibraz edilen şahadet ile bölgeye su verilmesinin olanaksız olmadığının saptandığını ve Emare 20 olan Su Dairesinin yazısının su verilemiyeceği anlamında olmadığını ve Müstedaaleyhin su verilemez gerekçe ile Müstedinin dilekçesini reddetme-mesi gerektiğini ileri sürdü. Müstedi avukatı argümanlarına devamla Amme Enstrümanı 113 olan emirnamede belirlenen amaçlar için su vereceğine ilişkin Müstedaaleyhin kendini bağlamış durumda olduğuna göre de su ile ilgili ret gerekçesinin ayakta duramıyacağ-ını savundu.

Müstedi avukatı hitabında ayrıca Amme Enstrümanı 113 ile ilgili yasal duruma da değinerek Bakanlar Kurulu'nun sadece Belediyenin aldığı kararın Resmi Gazetede yayınlanmasına ilişkin karar aldığını halbuki Fasıl 96 madde 14 uyarınca Belediyen-in aldığı kararın Bakanlar Kurulunca onaylanması gerektiğini ve keza yönetsel kararların gerekçeli olmasının ana ilke olmasına karşın Amme Enstrümanı 113 olarak yayınlanan ve Belediye Meclisinin sınırlayıcı bölgeleri belirleyen kararının da herhangi bir ge-rekçe içermediği gibi bu kararın Amme Enstrümanı olarak yayınlanmasına ilişkin Bakanlar Kurulu kararının da gerekçesiz olduğunu savundu.

Müstedi hitabında son olarak Müstedi parselasyon için başvurduğunda herhangi bir sınırlayıcı durum var olmayıp Amme E-nstrümanı 113'ün Müstedinin dilekçesinden 3 ½ ay sonra yayınlandığını ve bu nedenle Müstedinin dilekçesinin yapıldığı tarihteki mevzuata göre incelenmesi gerektiğini ve Anayasaya göre yapılan bir müracaatın 30 gün içerisinde incelenip sonuçlandırılması ger-ekirken Müstedaaleyhin Müstedinin dilekçesini bir yıla yakın bir zaman geciktirdiğini ve bu gecikmenin bedelini de Müstedinin ödememesi gerektiğini savundu.

Müstedaaleyh avukatı ise Mahkemeye hitabında, sair şeyler yanında, olgular hususunda taraflar ara-sında bir çelişki bulunmadığını, Müstedinin Amme Enstrümanı 113'den önce dilekçe verdiğini ve emirlerinden sonra yeni bir başvurusu bulunmadığını ancak Müstedinin bölgeye su verilemiyeceğini gayrıresmi olarak öğrenip nihai tasvibin su verilmesi koşuluna ba-ğlanmasını isteyen dileçesine yanıt olarak Müstedaaleyhin istenen parselasyon iznini verebilmesi için Yasa gereği birçok yerlerden yazılı koşula ya da yanıt alma durumunda olup Su Dairesinin bölgeye su verilmesinin olanaksız olduğuna ilişkin yanıtı ışığınd-a Müstedinin dilekçesini reddettiklerini; Fasıl 96'ya göre su sağlanmasının da koşul olduğunu ve bu gerçekler ışığında Müstedaaleyhin başka türlü hareket etmesine olanak bulunmadığını savundu.

Müstedaaleyh avukatı argumanlarına devamla başvuru konusu taş-ınmaz malın bulunduğu bölgenin konut bölgesi olarak ayrılmadığını, Müstedaaleyhin sair amaçlar için bir bölgeyi koruma amaçlı karar alabileceğini ve Müstedaaley- hin Fasıl 96 madde 14 altında bir adım atarak Amme Enstrümanı 113'ü çıkardığını ve bu yetkiye -dayanarak kamu yararı için bir kısıntı yapıldığını savundu.

Müstedaaleyhin Müstedinin dilekçsini raddederken öne sürdüğü gerekçelerden biri Amme Enstrümanı 113 uyarınca konu bölgenin emirnamede belirlenen amaçlar için ayrılmış oluşudur. Bu nedenle önceli-kle 8.3.1985 tarihli Resmi Gazete'de yayınlanan Amme Enstrümanı 113'ün Müstedinin dilekçesine uygulanıp uygulanamıyacağının incelenmesi gerekir.

YİM 133/78 sayılı Galip Erdil v K.T.F.D. Başsavcısı davasında bir dilekçeye hangi mevzuatın uygulanacağı ile -ilgili olarak aynen şöyle söylendi:

-"İdare Hukukunun yerleşmiş ilkelerine göre idari kararlar kararın alındığı tarihte cari olan kanun ve mevzuata uygun olmaları gerekir. Bu prensip bir istidanın yapıldığı tarih ile karara bağlandığı zaman arasında yeni kanun ve mevzuat geçirilmiş ise onlara- da şamildir. Ancak bu genel prensip, bir müracaat yapıldıktan sonra gerekli idari kararın alınması veya işlemin yapılması için idari organ tarafından bir ihmal yapılmış veya makul sayılamıyacak süre idari organ tarafından geçirilmiş ise o müracaatın karar-a bağlanması için bilâhare geçirilen mevzuata değil de müracaat tarihinde mevcut mevzuata uygun olarak idari karar alınmalıdır."
-
-Zaim N-ectigil'in Administrative Law isimli yapıtında da sayfa 246'da aynı konu ile ilgili olarak şu görüşe yer verilmektedir:

-"It is a cardinal principle of administrative law that the legality of administrative acts is governed by the legislation in force at the time they are made. This principle applies even to cases in which there has been a change in the relevant legislation -between the submission of an application to an administrative authority and the doing of an act or the taking of a decision on such application. Apart from the construction of the relevant legislation, however, the general principle mentioned above is subj-ect to the exception that the pre-existing legislation is applicable when there has been an omission on the part of the administration to perform within a reasonable time what it was in duty bound to do before the change of the law."
-
Bu başvuruda Müstedi adına şahadet veren yetkili vekili şahadetinde yapmış oldukları parselasyon dilekçesi ile ilgili olarak 27.12.1984'de Belediyeye başvurmaları istenen yazıya uygun olarak Belediyeye gittiğinde kendisine henüz bir netice alınmadığının -söylendiğini ve ondan sonra da birçok kez Belediyeye gitmesine karşın bir sonuç alamadıklarını söyledi. Nitekim emare olarak sunulan belgelerden de görülebileceği gibi Müstedinin 28.11.1984 tarihli dilekçesinin alındığını belirleyen ve Müstedaaleyhin aynı -t-a-rihte Müstediye verdiği yazıda Müstedinin konu ile ilgili olarak 27.12.1984 tarihinde belediyeye başvurması belirtilmesine karşın Müstedaaleyhin konu hakkına görüş için Su Dair-e-si ile sair daire ve kuruluşlara ancak 9.1.1985 tarihinde yazı gönderdiği ve Su Dairesinin de Belediyenin ihmalinden daha büyük bir ihmal göstererek Müstedaaleyhin 9.1.1985 tarihli yazısına 12.4.1985 tarihinde bir yanıt verdiği görülmektedir. Emarelere gör-e Müstedaaleyhin görüş istediği Daire ve Kuruluşlar 24.1.1985 ile 5.9.1985 tarihleri ar-a-sında görüş belirtmelerine- -karşın Müstedaaleyh bir kez daha tekasül göstererek Müstediye ancak 21.11.1985 tarihinde bir yanıt vermiştir.

İnşaat ve parselasyon izinleri ile ilgili olarak dilekçe yapan vatandaşların başvurularının Belediye tarafından makul bir zaman içerisinde incel-enip karara bağlanması gerekir. Aksi halde, adli ihbar alabileceğimiz mevcut enflasyon durumu nedeniyle, yapılması istenen projelerin maliyetinin artacağı ve vatandaşlara telâfisi imkânsız zarar olacağı da dikkate alındığında bu tür dilekçelerin gereği bir- o kadar daha önem kazanır. Halbuki Müstedaaleyh, yukarıda belirtilen olgulardan da görülebileceği gibi, herhangi bir işlem gerektirmeyen ve sadece basit bir görüş isteyen yazıları bile ilgili daire ve kuruluşlara Müstedinin dilekçe tarihinden 40 gün sonra- yazmıştır. Anayasanın 76. maddesine göre vatandaşların yaptığı dilekçelerin süratle incelenmesi ve karara bağlanması ve keza gerekçeye dayanacak olan bu tür kararların en geç 30 gün içinde dilekçe sahibine bildirilmesi gerekli iken Müstedaaleyhin Müstedin-in dilekçesi ile ilgili olarak görüş isteyeceği Daire ve Kuruluşlara gönderdiği yazıları bile bu süre geçtikten sonra yazmış olması affedilemiyecek bir ihmâldir. Müstedaaleyhin bu ihmâline ilâve olarak ilgili daire ve kuruluşların istenen görüşlere yanıt v-ermede gösterdikleri tekasülü anlamak güç olup bu ihmâllerinin bir izahı da yoktur. Bütün bunlara ilâveten ilgili daire ve kuruluşlardan gerekli görüşü aldıktan sonra Müstedaaleyhin Müstediye yine zamanında bir yanıt vermede gecikmiş olmasının ise hiç izah-ı yoktur.

Müstedinin herhangi bir kusuru olmaksızın ve dilekçesini devamlı takip etmesine karşın Müstedaaleyhin Müstedinin dilekçesini inceleyip bir karara bağlamada gecikmesinin ve bu arada ilgili mevzuatın değişmiş olmasının Müstedi aleyhine alınmaması- ve Müstedinin dilekçesinin değişiklikten önceki yasal duruma göre bir karara bağlanması gerekir.

Müstedaaleyhin ikinci ret gerekçesi ise bölgeye su verilmesinin olanaksız oluşu olup bu gerekçelerini de Su Dairesinin 12.4.1985 tarihli yazısına dayandırma-ktadırlar. Müstedi tarafından şahadete çağrılan Su Dairesi Müdür Vekili Ali Tel şaahdetinde konu yazısının su verilemez anlamında olmayıp Büyük Lefkoşa İçme Suyu Projesi tamamlandığında su verilebileceği anlamında olduğunu, nitekim daha sonraki müracaatlar-da bu projeden su vermeyi taahhüt ettiklerini ve şimdi başvuranlara da su vermeyi taahhüt ettiklerini ve projenin de bitmek üzere olduğunu belirtti.

Bu olgular ışığında Müstedaaleyhin su verilemez gerekçesi ile Müstedinin dilekçesini reddetmemesi ve en a-zından Büyük Lefkoşa İçme Suyu Projesinden su verilme koşuluna bağımlı olarak gerekli izni vermesi gerekirdi.

Müstedi başvurusunda başarılı olup lehine hüküm verilmesi gerekli olmasına karşın verilen karardan istinaf edilebileceği gerekçesi ile Amme Enst-rümanı 113'ün Fasıl 96 madde 14 altında Yasanın verdiği yetkiye dayanarak yapılıp yapılmadığını da incelemeyi uygun gördüm.

Fasıl 96 madde 14(a) aynen şöyledir:

-"The appropriate authority may, with the approval of the Governor, by notice to be published in the Gazette, define zones -
-
within which buildings for special trades or industries may or may not be erected or which shall be reserved exclusively for residential or other purposes;"

Maddenin içeriğinden de görülebileceği gibi Belediyenin Bakanlar Kurulu'nun onayı ile bir bildiri- yayınlayarak sair şeyler yanında, bazı bölgeleri korunacak bölge olarak ilân edebilir.

Bu meselede de Müstedaaleyh Belediye, Fasıl 96 madde 14'ün altında, başvuru konusu taşınmaz malın bulunduğu bölge ile ilgili bildiri düzenleyip Bakanlar Kurulu da kon-u bildirinin Resmi Gazete'de yayınlanmasını onaylamıştır.

Müstedi konu kararın Bakanlar Kurulu tarafından da onaylanması gerektiği halde onaylanmadan sadece yayınlanmasına ilişkin karar alındığı ve keza gerekçeden yoksun olduğu savını ileri sürmüştür. Em-are 4 olan Bakanlar Kurulu kararı, eki olan Belediyenin bildirisi ile birlikte okunduğunda bildirinin 5. maddesi Bakanlar Kurulu tarafından onaylanarak yayınlandığı tarihten itibaren yürürlüğe gireceğine ilişkin koşul içerdiği görülür. Ancak ne bildirinin -içinde ve ne de Bakanlar Kurulu kararında hangi neden ve gerekçe ile böyle bir bildiri yayınlanmasına gerek duyulduğuna ilişkin hiçbir şey yoktur.

Yüksek İdare Mahkemesinde denetlenebilmeleri için yönetsel kararların gerekçeli olması gerektiği defalarca -vurgulanmasına karşın gerek Belediye tarafından düzenlenen bildiride gerekse konu bildirinin yayınlanmasına ilişkin karar alan Bakanlar Kurulu kararında herhangi bir gerekçe verilmediğine göre de konu karar geçersizdir.

Bir an için konu Amme Enstrümanını-n geçerli olduğunu varsaysak bile kanımca, yine de bu emirname Müstedinin istediği parselasyon izninin verilmesine bir engel teşkil etmez. Emirname sadece ilgili bölgede yapılacak inşaatların tümünü sınırlamakta olup bölgede parselasyon yapılmasına bir eng-el değildir.

Sonuç olarak başvuru kabul edilerek başvuru konusu taşınmaz malın parsellenmesine izin verilmesi için Müstedinin Müstedaaleyhe yapmış olduğu dilekçesini reddeden Müstedaaleyhin 21.11.1985 tarihli kararının tamamen hükümsüz ve etkisiz olduğun-a ve herhangi bir sonuç doğuramıyacağına karar verilir.

Masraflarla ilgili herhangi bir emir verilmez.


( Niyazi F. Korkut)
Yargıç

20 Eylül 19-88

-


-193-



-


Full & Egal Universal Law Academy