Yüksek İdare Mahkemesi Numara 139/2012 Dava No 21/2014 Karar Tarihi 30.05.2014
Karar Dilini Çevir:
Yüksek İdare Mahkemesi Numara 139/2012 Dava No 21/2014 Karar Tarihi 30.05.2014
Numara: 139/2012
Dava No: 21/2014
Taraflar: Cemal Yorgancıoğlu ile Kamu Hizmeti Komisyonu arasında
Konu: Mahkumiyet nedeniyle kamu görevine alınmama - Davacının uyuşturucu tasarrufu ile ilgili Güney Kıbrıs Rum Yönetimi Mahkemesi tarafından 3 yıl hapislik cezasına çarptırılması - Davacının, hapislik cezasının KKTCnin tanımadığı bir mahkeme tarafından verildiği için 7/79 sayılı Kamu Görevlileri Yasasının 62. maddesi kapsamına girmediği iddiası - Kararın hukuka aykırı olmadığı sonucuna varılarak davanın reddedilmesi.
Mahkeme: YİM
Karar Tarihi: 30.05.2014

-D.21/2014 YİM:139/2012
Yüksek İdare Mahkemesinde
Anayasanın 152.Maddesi Hakkında.
Mahkeme Heyeti: Talât D.Refiker, Ahmet Kalkan, Mehmet Türker.

Davacı:Cemal Yorgancıoğlu, Gündüz Sokak No:12, Aşağı Dikmen-
Girn-e
-ile-
Davalı:Kamu Hizmeti Komisyonu Başkanlığı vasıtasıyla,
KKTC-Lefkoşa
A r a s ı n d a.

Davacı namına:Avukat Süleyman Dolmacı
Davalılar namına: Savcı İlter Koyuncuoğlu.

---------
K A R A R

Talât D.Refiker:Davacı, Sayıştay Kadrosunda m-ünhal bulunan III'üncü Derece Denetçi mevkii için 11.2.2012 tarihinde yapılan sınavda başarılı olmasına karşın, "Güney Kıbrıs'ta Kontrollü Farmasötik madde tasarrufu suçundan 5 yıl hapis ve buna bağlantılı başka bir suçtan da 3 yıl hapis cezasına" ilişkin -olan mahkûmiyetinin kamu görevine alınmasına engel teşkil eden bir olgu olarak Davalı tarafından değerlen-dirilmesi nedeniyle, kesin başarı listesinde ismine yer verilmemesi ve buna bağlı olarak da sözlü sınava çağrılma-
ması üzerine, Davalı aleyhine ikâme- ettiği bu davada, Kamu Görevlileri Yasası'nın kamu görevine atanmayı düzenleyen 62.maddesinde "bir yıldan fazla hapis cezasına çarptırılmamış olma" kuralı yer almakla beraber, KKTC'nin tanımadığı Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin bir Mahkemesi tarafından veri-len mahkûmiyet kararının mezkûr Yasa maddesi kapsamında değerlen-dirilemeyeceği ve keza KKTC Mahkemeleri tarafından verilmeyen bir mahkûmiyet kararının, kamu görevine atanmasına engel teşkil etmediğini iddia etmekte ve aşağıda belirtildiği şekilde;

A)Sayı-ştay Başkanlığı III.Derece Denetçi ve Hazine ve
Muhasebe Dairesi III.Derece 2.Sınıf Maliye Memuru mevkisi için Komisyonlukça 11 Şubat 2012 tarihinde yapılan sınavdan geçen Davacının, "'G.K.R.Y'nde bir yıldan fazla hapis cezasına mahkûm olması gerekçesiyle-" kamu görevine alınmada aranan koşulları yerine getirmediğine ilişkin Sayı:P.14476-470 ve 15 Mart 2012 tarihli yazı ile bildirilen kararının iptali ve/veya bu karar tahtında yapılan işlemlerin ve/veya fiil ve eylemlerin hükümsüz ve etkisiz olduğuna ve her-hangi bir sonuç doğurmayacağına dair Mahkeme emri ve/veya hükmü;

B)Mahkemece uygun görülecek başka herhangi bir emir
ve/veya karar;

C)İşbu dava masrafları için

karar verilmesini talep etmektedir.

Davalı ise, Davacının yukarıda yer alan iddia-larına mukâbil dosyaladığı müdafaa takririnde, değiştirilmiş şekliyle 7/79 sayılı Kamu Görevlileri Yasası'nın 62'nci maddesine göre, 1 yıldan fazla hapis cezasına çarptırılmamış olma koşulunun kamu görevine girmekte aranan şartlardan biri olduğunu ve mezkû-r Yasa maddesinde "yurt içinde veya yurt dışında işlenen suçlar ve alınan mahkûmiyetler" şeklinde bir ayrımın yapılmadığını, Davacının Güney Kıbrıs'ta işlediği uyuşturucu madde ile ilgili suçlardan dolayı 1 yıldan fazla olan hapislik cezalarına ilişkin ola-n mahkûmiyeti nedeniyle sözlü sınava çağrılmadığını ve Davalının bu yöndeki kararının kamu yararı amacı ile alındığını ve mevzuata uygun olduğunu, mezkûr Yasa maddesinin KKTC dışındaki bir ülkedeki mahkûmiyetlerin kamu görevine girilmesine engel olamayacağ-ı şeklinde yorumlanması halinde, bu hususun kamu görevine girmek isteyen KKTC vatandaşları arasında eşitsizlik yaratacağını iddia etmekte ve dava konusu kararın yürürlükteki mevzuata ve yerleşmiş idare hukuku prensipleri ile içtihadi kararlara uygun olmas-ı nedeniyle, davanın ret ve iptal edilmesini talep etmektedir.

Davanın yapılan duruşmasında, taraflar tanık dinletmeyip, hukuki argümanlarını Mahkemeye sunmakla yetinmişlerdir.

Davacının Güney Kıbrıs'ta Kontrollü Farmasötik madde, uyuşturucu tasarrufu ve- buna bağlantılı başka bir suçtan mahkûm olduğu ve 1'inden 5 yıl, diğerinden ise 3 yıl hapislik cezası aldığı, gerek mahkûmiyetinin ve gerekse cezasının kesinleşmiş olduğu ihtilâfsız bir olgu olmasına karşın, Davacı, KKTC'nin tanımadığı Güney Kıbrıs Rum Yö-netimi Mahkemesi tarafından verilen bu mahkûmiyetin ve cezanın 7/79 sayılı Kamu Görevlileri Yasası'nın 62'nci maddesi kapsamında olmadığını iddia etmektedir.

7/79 sayılı Kamu Görevlileri Yasası'nın 62'nci maddesi aynen şöyledir:

62.Kamu görevine alına-caklarda aşağıdaki genel ve özel koşullar aranır:
(1)Genel Koşullar(a)Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti yurttaşı olmak;
(b)On yedi yaşını bitirmiş olmak;
(c)Bu yasada öngörülen hizmet sınıflarına girebilmede aranan öğrenim koşullarını taşımak;
-(d)Kamu haklarından yasaklı bulunmamak;
Bir yıldan fazla hapis cezasına çarptırılmamış olmak veya rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtekarlık, irtikap, ırza geçme, hileli iflas ve benzeri yüz kızartıcı suçlardan dolayı mahkum olmamış olmak;
Ancak-, onaltı yaşından küçükken yukarıda öngörülen suçları işleyenlere, bu bend kuralları uygulanmaz ve kamu görevine girme hakları saklıdır.(f)Yurt ödevi (Mücahitlik veya askerlik) yükümlülüğünü yerine getirmiş olmak;(g)Atanacağı görevi sürekli olara-k yapmasına engel olabilecek bedensel bir hastalık veya sakatlığı veya akıl hastalığı bulunmadığı Devlet Hastahanesi Sağlık Kurulu Raporuyla onaylanmış olmak; (h) Kamu görevinden emekli maaşı çekmemiş olmak
veya disipli-n suçundan ötürü daha önce kamu
görevinden azledilmemiş olmak (görevden
uzaklaştırılmamış olmak);
(2) (a) Hizmet göreceği sınıf için bu Yasada öngörülen esaslara uygun olarak Kuruluş ve Görev yasa ve tüzüklerinde- belirlenen eğitim ve öğretim kurumlarından bitirmiş olmak;
(b) Bağlı bulunduğu kurumun kuruluş ve görev yasa veya tüzüklerince atanacağı kadronun hizmet şemasında öngörülen diğer nitelikleri taşımak .

Görüleceği üzere, madde içeriğinde KKTC'de işle-nen suçlardan dolayı alınan mahkûmiyetler şeklinde bir ibare yer almamaktadır. Savcılık ise, bundan hareketle, KKTC dışında alınan mahkûmiyetlerin de bu Yasa maddesi kapsamında olduğunu iddia etmektedir.

Davacı Avukatı ise buna katılmamakta ve Mahkemeye -yaptığı hitabesinde, mahkûmiyetin Devletimizin yargı organına bağlı bir Mahkeme tarafından verilmesi gerektiğini, KKTC'nin de-facto varlığına karşın, Türkiye Cumhuriyeti dışındaki devletler tarafından resmi olarak tanınmayan bir devlet olması ve Türkiye Cu-mhuriyeti dışındaki ülkelerle resmi olarak ikili ilişkileri ve karşılıklılık (mütekâbiliyet) anlaşmalarının olmaması bağlamında, bu ülke mahkemeleri tarafından verilen mahkeme kararlarının, KKTC'de kaydının ve icrasının mümkün olmadığını, dolayısıyla 62.ma-ddede belirtilen 'Mahkeme'den KKTC Mahkemesinin anlaşılması gerektiğini, karşılıklı olarak birbirlerini tanımayan taraf konumunda olan Güney Kıbrıs Rum Yönetiminin bir Mahkemesi tarafından verilen mahkûmiyet ve hapislik kararlarının, KKTC'de de geçerli kıl-ınmasının olası olmadığını ve buna bağlı olarak Davacının yukarıda zikredilen hapislik cezalarına ilişkin olan mahkûmiyetinin 7/79 sayılı Kamu Görevlileri Yasası'nın 62'nci maddesi kapsamında olmadığını ve buna bağlı olarak, Davacının kamu görevine girmesi-ne engel teşkil etmediğini iddia etmektedir.

Davacı Avukatının yukarıda yer alan ve tanınma sorunu bulunmayan devletler arası resmi ilişkiler ve karşılıklılık (mütekâbiliyet) esasına göre yapılan veya yapılması gereken anlaşmalar konusunda belirtmiş oldu-ğu hususlar, teorik olarak doğru olmakla beraber, KKTC ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin siyasi ve hukuki olarak birbirlerini tanımamaları bağlamında teorinin pratiğe dönüşmesi ve uygulanması söz konusu olamayacağına gör, ülkemizdeki de-facto durumu göz ar-dı etmeden siyasi, hukuki ve sosyal realiteler göz önünde bulundurulması suretiyle önümüzdeki meselenin incelenmesi kaçınılmazdır.

KKTC, Türkiye Cumhuriyeti dışındaki ülkeler tarafından siyasi olarak tanınmamış olmakla beraber, Güney Kıbrıs da dahil olmak- üzere, birçok ülke ile resmi olmayan ikili ilişkileri bulunmaktadır. Buna örnek teşkil eden ve Emare 5'in ekinde yer alan Suç ve Suçlara İlişkin Konular Teknik Komitesi'nin 23.2.2012 tarihli yazısı ise aynen şöyledir:

" SUÇ VE SUÇLARA İLİŞKİN KONULAR -TEKNİK KOMİTESİ
TECHNICAL COMMITTEE ON CRIME AND CRIMINAL MATTERS
----------------------------------------------------------------------------------------
23.2.2012
Sn.Çetin Uğural
Kamu Hizmeti Komisyonu Başkanı,
Lefkoşa.

İlgi:KHK 0-/00/31/65/16-A-12 sayı ve 15 Şubat 2012 tarihli yazınız.

İlgi yazınıza atfen Komitemize ulaşan sözlü bilgiye göre adı geçen Cemal Yorgancıoğlu'nun Güney Kıbrıs'ta Kontrollü Farmasötik madde tasarrufu ve buna bağlantılı başka bir suçtan mahkûm olduğu ve bi-rinden 5 yıl, diğerinden 3 yıl hapislik cezası aldığı öğrenilmiştir.

Söz konusu bilginin tarafımıza yazılı olarak da teyit edilmesini müteakiben yine size bilgi verilecektir.

Saygılarımla

Hakkı ÖNEN

(Suç ve Suçlara İlişkin Konular Teknik Komite Başkanı-) "




Görüleceği gibi, yukarıda yer alan yazı içeriğinde
belirtilen hususlar, mezkûr ilişkinin bir göstergesidir.

KKTC ile GKRY arasında yukarıdaki türden ilişkiler devam etmekle birlikte, gerçek olan; Kıbrıs'ın kuzeyinde otorite kullanan KKTC ile Kı-brıs'ın güneyinde otorite kullanan GKRY'ın birbirlerini siyasi ve hukuki yönden tanımadıklarıdır.

Kural olarak birbirlerini tanımayan devletler, otoriteler, yönetimler ne ad altında olursa olsun, diğerinin egemenliğine statü kazandıracak eylem veya işle-mler yapmazlar ve bu konuda KKTC yargı organı da dahil olmak üzere, devletin diğer organları kurum ve kuruluşları devletin belirlediği politikaları ortadan kaldıracak şekilde yetki kullanmazlar.

Bu prensip, İngiltere'de, Carl Zeiss Stiftung v Rayner & Ke-eler Ltd. and others; Rayner & Keeler Ltd. and others v Courts and Others (1967) 1 AC 853, davasında sayfa 903'te şöyle izah edilmiştir:

"... the courts of this country are no more entitled to
hold that a sovereign, still recognised by our Governmen-t, has ceased in fact to be sovereign de jure, than they are entitled to hold that a government not yet recognised has acquired sovereign status."


Bu prensibin kaynağı, Birleşik Devletler Yüksek Mahkemesinin 1890'da kabul ettiği ve tüm Common Law ülkeler-inin benimsediği, Jones v United States (1890) 137 US 202; 34 Law Ed.691,696 davasıdır. Bu davada şöyle denmiştir:

"Who is the sovereign, de jure or de facto, of a territory
is not a judicial, but a political question the determination of which by the l-egislative and executive departments of any government conclusively binds the judges as well as all other officers, subjects and citizens of that government."


Bu prensibe göre, bir bölgenin de-jure veya de-facto olup olmadığı sorusu yargısal değil, polit-iktir. Yasalar tahtında hükümet tarafından alınan kararlar kesin olarak yargıçları ve diğer bütün görevlileri ve vatandaşları bağlar.

Gelişen süreç içerisinde, hayatın genel akışı, zorunlu ihtiyaçlar, bu kuralın istisnalarını yaratmıştır.

Çok detaya gi-rmeden ifade edilecek olursa, önce yukarıda değindiğimiz Carl Zeiss Stiftung v Keeler Ltd. davasının azınlık kararında, özel hukuktan kaynaklanan haklar veya hayatın getirisi olarak ortaya çıkan hukuki fiiller, ya da idarenin baştan savmak amacıyla gerçekl-eştirdiği birtakım işlemler ile ilgili olarak, Mahkemelerin adalet ve sağduyu anlayışı içinde, kamu düzenine aykırı olmamak koşuluyla, söz konusu bölge içindeki fiili durumu veya gerçekliği tanıyabileceği ifade edilmiş; daha sonra Hesperides Hotels Ltd. v -Aegean Holidays Ltd. (1978) 1 Q B 205, davasında, Kuzey Kıbrıs'taki taşınmazların kamulaştırılması ile ilgili Lord Denning, bir toprak parçası üzerinde, fiili olarak hakimiyet sahibi olan bir oluşum, hukuki veya fiili olarak Birleşik Krallık Devleti tarafı-ndan tanınmasa bile, gerekli olduğu takdirde, böyle bir oluşumun yasa ve düzenlemelerinin İngiliz Mahkemeleri tarafından tereddütsüz olarak kabul edileceğini belirtmiştir. Daha sonra Caglar v Billingham (inspector of Taxes) 1996, STC (SDC) 150, davasında, -hayatın genel akışı içinde ortaya çıkan ve rutin olarak kabul edilebilecek doğum, ölüm, evlenme gibi idari kayıtların kabul edilebileceği ifade edilerek, bu tür hukuki işlemlerin kabulünün, o devletin veya otoritenin hukuki statüsünü tanıma anlamına geleme-yeceği karara bağlanmıştır. Tanınmayan bir ülkenin varlığını da kabul etmeyen ve bunun Birleşik Krallık Devletinin dış politikasına aykırı olacağı prensibini kabul eden İngiliz Mahkemeleri, Emin v Yeldağ (2002) 1 FLR 956, davasında KKTC Mahkemelerinde, KKT-C hukuku uygulanarak verilen boşanma kararını tanımıştır.

Yukarıda belirttiğimiz tüm kararlar detaylı incelendiğinde, kararların, kişisel sonuçlar doğuran ve kamu düzenine aykırı olmayan kararların kabul edilebileceği ve bunun siyasi tanıma anlamına gelm-eyeceği temelinde oluşturulduğu görülecektir.

Genelde tanınmayan otorite tarafından gerçekleştirilen ve kamu hukukunu ilgilendiren düzenlemeler, kamu hukukuna olan etkileri bakımından direkt egemenliği ilgilendirdiğinden, bu tür işlemler öteki devlet tar-afından tanınmaz. Buna örnek olarak, bizim ülkemizi de ilgilendiren KTHY ve diğeri v İngiltere Ulaştırma Bakanlığı davasını gösterebiliriz.

Huzurumuzdaki davada, Davalı, Suç ve Suçlara İlişkin Konular Teknik Komitesinden aldığı bilgi uyarınca, Davacının,- GKRY'nde 1 yıldan fazla hapis cezasına çarptırılması gerekçesiyle, kamu görevine alınmada aranan koşulları yerine getirmediğine karar vermiştir.

Davalı, Davacı aleyhine aldığı olumsuz kararına gerekçe olarak, GKRY'ndeki mahkumiyeti ve cezayı esas aldığ-ına göre, ortaya çıkan idari işlem veya kararın İdare Hukuku kriterlerine göre değerlendirilmesi gerekmektedir.

İdari işlem ve kararlarda, amaç, her zaman kamu menfaatidir.

Davacının GKRY'nde aldığı mahkumiyet, kişisel sonuç doğuran yargısal bir işlem-dir. Böyle bir mahkumiyete bağlı olarak Davacının aldığı hapislik cezasının süresi, KKTC'de kamu görevine girmek için aranan niteliği ortadan kaldıran, kamu düzeni ile yakından alakalı bir husustur.

Davalı, bu bilgiyi, GKRY ile ikili ilişkilerin neticesi-nde oluşturulan Suç ve Suçlara İlişkin Konular Teknik Komitesinden almıştır. Bu anlamda verilen bilgi, KKTC'nin benimsediği ve oluşturduğu idari mekanizmanın ürünü olup, ayrıca kararın tanınmasını gerektirecek herhangi bir yargısal işleme gerek yoktur.

9-/76 Sayılı Mahkemeler Yasası'nın 26(3) maddesine göre, KKTC sınırları dışında ancak Kıbrıs'ta işlenen suçlarda KKTC Mahkemeleri yetkilidir. Bu maddeye göre, Davacının işlediği suçlardan KKTC'de de yargılanması gerekmektedir. Ancak, Davacı, mahkum olduğu ve- cezasını Güney Kıbrıs'ta çektiği bu suçlar için, "kişi aynı fiilden dolayı iki kere yargılanamaz ve cezalandırılıamaz" prensibinden hareketle, mezkûr suçlardan dolayı KKTC'de yeniden yargılanamamasına karşın, mezkûr suçlardan aldığı mahkumiyetin veya diğe-r bir ifade ile sabıkanın kamu görevine girmesine engel teşkil edeceği için, aynı Mahkeme kararının yok sayılmasını talep etmektedir.

İdare hukuku alanında eşitlik ilkesinin uygulanması kamu hizmeti kavramı ile birlikte değerlendirilmektedir. Buna göre, -eşitlik, kamu hizmetinin genel ilkelerinden biridir. Bu çerçevede İdare, kamu hizmetini dilediğine sunmakta özgür olmadığı gibi, eşit durumda bulunanlara eşit, farklı konumda bulunanlara da farklı biçimde sunmak zorundadır. Ayrıca kamu hizmetinin tarafsızl-ığı ilkesi, "ayırımcılık yapmama" yükümlülüğünü de içinde barındırmaktadır. (Bkz. Danıştay 12.Daire, E 2009/5045, D.2013/5796)

Davacının talebinin kabul edilmesi halinde, aynı suçtan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde mahkûm olanların kamu görevine giremem-esine karşın, Davacının kamu görevine girmesi sağlanmış olacaktır. Bu olgunun ise, KKTC vatandaşları arasında yaratacağı eşitsizlik bağlamında, adil olmadığı görülmektedir.

Bunun yanı sıra, Davacının 5 yıllık hapislik cezasının İdare tarafından göz ardı e-dilmesi, KKTC'deki kamu düzenine aykırıdır. Bu sonuçtan hareket ettiğimizde, Davacı için kişisel sonuç doğuran ve KKTC'deki kamu düzeni bakımından önem arz eden GKRY'deki mahkumiyetin, Davalı tarafından dikkate alınması GKRY'ni tanıma anlamında değerlendir-ilemeyeceği gibi, İdarenin herkese eşit muamele etmesi gerektiği ilkesi bakımından bir zorunluluktur.

Bu bakımdan, ülkemizin yukarıda temas edilen siyasi ve hukuki realiteleri ışığında, Davalının, Davacının Güney Kıbrıs'ta işlediği, mahkum olduğu ve ceza-sını çektiği suçların, Kamu Görevlileri Yasası'nın 62'nci maddesi tahtında kamu görevine girmesine engel teşkil ettiğine ilişkin olan kararının, hukuka aykırı olduğu sonucuna varılması olası değildir.

Dolayısıyla, yukarıda temas edilen hususlar nedeniyle,- Davacı davasında başarılı olamadığından, davası ret ve iptal edilir. Davanın niteliği itibarıyla masraf emri verilmesi uygun görülmediğinden, masraf emri verilmez.


Talât D.Refiker Ahmet KalkanMehmet Türker
Yargıç Yargıç Yargıç


30 Mayı-s, 2014



7






Full & Egal Universal Law Academy