Yüksek İdare Mahkemesi Numara 136/2012 Dava No 1/2015 Karar Tarihi 15.01.2015
Karar Dilini Çevir:
Yüksek İdare Mahkemesi Numara 136/2012 Dava No 1/2015 Karar Tarihi 15.01.2015
Numara: 136/2012
Dava No: 1/2015
Taraflar: Mehmet Ünder ile Kuzey Kıbrıs Eğitim Vakfı ve diğeri arasında
Konu: Akademik personel görevinin sonlandırılması -İşe son verme kararının yetkisiz alındığı iddiası ile hükümsüz kılınması talebi - İhmal - Meşru menfaat - Sözleşme - Sözleşmenin yenilenmemesi veya iptali halinde öğretim elemanlığı görevinin sona ermesi - Sözleşmede, sözleşmenin kendiliğinden uzayacağına ilişkin hüküm olmaması. YİMin davayı ret ve iptal etmesi
Mahkeme: YİM
Karar Tarihi: 15.01.2015

-D.1/2015YİM:136/2012
Yüksek İdare Mahkemesinde
Anayasanın 152.Maddesi Hakkında

Yargıç Tanju Öncül Huzurunda.

Davacı:Mehmet Ünder, Namık Kemal Yolu, No:4, Suriçi, Mağusa
İle
Davalı:1)Kuzey Kıbrıs Eğitim Vakfı, Gazimağusa
2)Doğu Akd-eniz Üniversitesi, Gazimağusa

A r a s ı n d a.

Davacı namına:Avukat Menteş Aziz
Davalılar namına:Avukat Fuat Veziroğlu ve Avukat Pınar Güzel.

---------
K A R A R

Davacının davasındaki talepleri:
(A)Davacının, 5/10/2009, 8/3/2010- ve son olarak da
25/1/2012 tarihli yazılı taleplerine karşın Davalıların hiçbir karar üretmemesi ve/veya bu konuda Anayasal hükme rağmen Davacının bu başvurularını karara bağlamamakla ve/veya Davacının sözleşmesinin uzatılması veya sona erdirilmesi ile i-lgili Vakıflar Yöneticiler Kurulunun herhangi bir karar üretilmeden ve/veya bu konuda bir karar varsa bile bu kararı Davacıya bildirmesi gerekirken bu işlemleri yapmaması ve/veya Davalıların, Davacının 12 saatlik ders programını tedricen düşürmek ve nihaye-tinde de bu ders programlarını tamamen kaldırmak suretiyle, herhangi bir karar üretilmeden Davacının Akademik Personel Görevinin sona erdirilmesi, yapılmaması gereken bir ihmal olduğuna ve ihmal olunan işlem ve/veya kararların yapılması gerektiğine dair hü-küm;

(B)Davalılar tarafından, müştereken ve münferiden alınan
ve Davacıya ders açılmamak suretiyle, Davacının fiilen
işine son verme eylem ve/veya fiillerinin ve/veya
işlemlerinin yetki tecavüzü ve/veya yetkisiz makamlarca
yapılan işleml-er olduğu cihetle, yoklukla sakat
olduğuna ve/veya hükümsüz ve/veya etkisiz olduğuna ve
hiçbir sonuç doğuramayacağına dair Mahkeme hükmü

şeklindedir.

Davacı, ihmalle ilgili iddialarının özünü, davanın dayandığı hukuki esaslar başlığı altında sıra-lamıştır. Olgular ise, Davacının, imzasını taklit eden üçüncü bir kişiyi şikâyet etmesi sonrası, önce Davacının ders sayısının düşürüldüğü, 2010-2011 yılında ise, Davacıya hiç ders verilmeyerek, fiilen Davacının işine son verildiği, bu işlemleri yapan bölü-m başkanı veya dekanın, anılan fiili yapma yetki ve görevine sahip olmadığı, Davacının yazılı taleplerine karşın, herhangi bir karar veya işlemin Davacının bilgisine getirilmediği, ihmal nedeniyle Davacının mağdur olduğu ve meşru menfaatinin doğrudan doğru-ya etkilendiği biçiminde izah edilmiştir.

Talep Takririne karşı dosyalanan müdafaa takririnde, Davacı ile Davalı No.2 arasındaki 21.5.2010 tarihli Sözleşmenin, 30.6.2010 tarihinde kendiliğinden sona erdiği, Davacının herhangi bir meşru menfaati olmadığı,- davanın yasal süresinde açılmadığı, Davacının iş ilişkisi kendiliğinden kesildikten sonra, Vakıf Yöneticiler Kurulunun karar üretmekle yükümlü olmadığı, taraflar arasındaki sözleşmeye göre, Davalı No.2'nin ders yükü vermeme yetkisine sahip olduğu, Davacın-ın sözleşmesinin uzatılamayacağının Davacının bilgisine getirildiği ve Davacının da bunu kabul ettiği ve bu çerçevede iş ilişkisinin kesildiği, Davalı tarafın sözleşmeyi uzatma mükellefiyeti olmadığı, Davacı ile Davalı No.1 arasında hiçbir zaman hukuki i-lişki bulunmadığı iddia edilmiştir.

Talimat safhasında, Davacı tarafından sunulacağı belirtilen ikinci evrak, "DAÜ Akademik Personel Sözleşmesi (Son Sözleşme)" şeklinde olmakla birlikte, dosyalanan ve duruşma safhasında da Emare 2 olarak kaydolunan Sözle-şme, 24.9.2007-5.2.2008 tarihleri arasında geçerli olacağı belirtilen Sözleşmedir.

Duruşma için tanık dinlemesine geçilmezden önce, tarafların önceden dosyaladıkları toplam 18 evrak emare olarak kaydolunmuştur. Bunlardan ayrı olarak ise, Davacıya yazılmış- iki adet yazı, Emare 19 ve 20 şeklinde işaretlenmiştir.

Davacı Avukatının, yine tanık dinletmeden önce emare yapmak istediği sözleşmeler ise, eksik sayfalardan oluştukları yönündeki Mahkeme uyarısı sonrası, "başka evrak sunacak değilim" şeklindeki Davac-ı Avukatının beyanına bağlı olarak, emare yapılmamışlardır.

Davacı taraf, davayı kanıtlamak amacıyla, şahsen Davacıya tanıklık yaptırmış, başka tanık ise dinletmemiştir. Davalılar tarafı ise hitapla yetinmiştir.

Davacının şahadetinin bir kısmında, haks-ız yere işten durdurulduğunu belirtmiş olmasına, keza Davacı ile yapılmış en son sözleşmenin Mahkemede emare yapılmamasına karşın, şahadetten açıkça ortaya çıkan gerçek, Davacı ile yapılmış son sözleşmenin 30.6.2010'da sona erdiği ve Davacının o tarihten s-onra ders vermediği şeklindedir. Emare 2'den ve şahadetten hareketle olay değerlendirildiğinde, Davacı ile Davalı No.2 Üniversite arasında bir hizmet sözleşmesi yapıldığı, Davalı No.1 ile yapılmış herhangi bir sözleşmenin varlığının kanıtlanamadığı, son sö-zleşmenin 30.6.2010 tarihine kadar geçerli olduğu ve 30.6.2010'da sona erdiği ve bu tarihten sonra da, Davacının, Davalı No.2 Üniversitede herhangi bir şekilde ders vermediği sonuçlarına varmak kaçınılmaz hale gelmektedir ki, ben de, anılan hususları doğr-u kabul eder ve bu hususlarda bulgu yaparım.

Emare 14, 25.1.2011 tarihli Mimarlık Fakültesi Dekanlığına yazılmış yazı içeriği incelendiğinde, Davacının, "...15 yıldır ders verdiğim bölümden haksız yere uzaklaştırıldım" şeklindeki iddiası ile karşılaşılmak-tadır. Davacının 19 Eylül 2011 tarihli, doğrudan DAÜ Rektörlüğüne yazılmış Emare 15 yazısında da benzer bir iddia yer almaktadır. Talep Takririnde yer alan ve Emare 4 olan 25.1.2012 tarihli yazısında ise, Davacının göreve tekrar alınma özlü bir talebi mevc-ûttur.

Davacının davası incelendiğinde, Davalılar tarafından yayınlanmış herhangi bir karardan söz edilmediği anlaşılmaktadır. Bu nedenle, olayda ister bir karar olsun, isterse de ihmal bulunsun, Davacının dava açma süresinin, işlemin veya ihmalin öğreni-lmesi tarihinden itibaren başlayacağı açıktır.

Yukarıda sıralanan ve emare olan, Davacı tarafından yazılmış yazılar incelendiğinde, Davacının, kendisine sırf ders verilmeyeceğini veya kendi iddiası ile "görevden uzaklaştırıldığını", en azından Emare 14'ü-n tarihi olan 25.1.2011'de öğrendiği sonucuna varmak kaçınılmaz haldedir ki, ben bu hususu da doğru kabul eder ve bu hususta da bulgu yaparım.

Davacının davasının, 18.4.2012 tarihinde dosyalandığı açık gerçeği karşısında da, 75 günlük hak düşürücü süre d-olduktan sonra davanın açıldığı sonuç ve bulgusuna varırım. Davacının birçok kez aynı özde yazdığı yazıların veya taleplerin dava açma süresini uzatıcı veya daha ileri bir tarihten itibaren başlatıcı nitelikte olmadığını da belirtmekte yarar görürüm.


75- günlük süre dolduktan sonra davanın açıldığı ve bu nedenle davanın iptali gerektiği şeklindeki sonuca karşın, menfaat ihlali noktasından da konuyu incelemekte yarar bulunmaktadır.

Doğu Akdeniz Üniversitesinde, sözleşme ile görev yapan sözleşmeli persone-lin, sözleşme süresi bitimindeki statüsü, YİM/İstinaf 7/2005, Dağıtım 1/2008'de incelenip değerlendirilmiştir. Davacının, Doğu Akdeniz Üniversitesinde sözleşmeli personel olarak çalıştığı ve sözleşmesinin, 30.6.2010'da sona erdiği kesindir. Davacı ile Dava-lılar veya Davalı No.2 arasında, 30.6.2010 tarihinden sonra yapılmış herhangi bir sözleşme bulunduğu da kanıtlanmış değildir. Sözleşmenin geçerlilik süresinin veya sözleşmenin süresinin, kendiliğinden uzadığı sonucuna varmak da, tüm huzurumdaki-lerden hare-ketle olanaklı görünmemektedir. Bu nedenlerle, Davacının sözleşmesinin sona erdiği 30.6.2010'dan itibaren, Doğu Akdeniz Üniversitesindeki görevinin son bulduğu anlaşılmaktadır. Davalıların sözleşmeyi yenileme yükümlülüğü olduğu ise, Davacı tarafından kanıt-lanamamıştır. Anılan YİM/İstinaf 7/2005'te vurgulandığı üzere, Davalıların ilgili sözleşmeyi yenileme yükümlülüğü olmadığı durumlarda, hitam bulan sözleşmenin yenilenmemesi dolayısıyla dava açmak için meşru menfaatin varlığından söz edilememektedir. Bu yak-laşım huzurumdaki mesele için de aynen geçerli olduğundan, Davacının ihlâl edilmiş meşru bir menfaati de olmadığı sonuç ve bulgusuna varırım.

Belirttiklerim ışığında, davanın esasına girmeden davanın iptali gerektiği için, davayı ret ve iptal ederim.

Ko-nunun esasının incelenmemesi gerektiğini düşünüyor olmakla birlikte, olası istinafı göz önüne alarak, konunun esası ile ilgili şu hususları belirtmekte de yarar görürüm:

Davacının Talep Takririnin "Bu Dava Aşağıdaki Hukuki Esaslara Dayanır" başlıklı kısmı-nda, "...Anayasal hükme rağmen 30 gün içerisinde gerekçeye dayanan yazılı cevap vermemesi nedeni ile Davalılar ihmalde bulundu" iddiası yer almakla birlikte, Talep Takririnin (A) paragrafı incelendiğinde, Davacının davasında, ilgili yazılara 30 gün içerisi-nde yanıt verilmemesini, yapılmaması gereken bir ihmal olarak belirleyecek bir hüküm talebinde bulunmadığı görülmektedir. Talep Takririnin (A) paragrafındaki, "bu konuda Anayasal hükme rağmen Davacının bu başvurularını karara bağlamamakla" şeklindeki cümle-yi, 30 gün içerisinde yanıt verilmemesi dolayısıyla ihmalde bulunulduğu biçiminde yorumlamak ve Davacının davasında bu yönde açık bir talebi olduğu sonucuna varmak ise mümkün olamamaktadır. Olay bu yaklaşımla incelendiğinde de, YİM/İstinaf 7/2005'te vurgu-lanan, sözleşme sona erdiğinde görevin de sona ereceği gerçeğinden, keza bu olayda, Davalıların sözleşmeyi yenileme yükümlülüğü olduğunun kanıtlanmadığı noktasından hareketle, Davalıların, Davacının başvurularını karara bağlamamasının ya da diğer bir anlat-ımla, Davacı ile sözleşme yenileme yönüne gitmemesinin ihmal olarak değerlendirilmesinin olanaklı olamayacağı sonucuna varılmaktadır. Bunun gereği olarak da Talep Takririnin (A) paragrafındaki talebin reddi kaçınılmaz hale gelmektedir.

Talep Takririnin (-B) paragrafındaki talep, yukarıda belirtildiği üzere, Davacıya ders açılmayarak, fiilen işe son verme eylem veya fiilinin yetkisiz yapıldığı, bu nedenle hükümsüz ve etkisiz olduğu özlüdür. Davalıların Davacıya ders açılmaması yönünde bir kararları bulunduğ-u bu davada kanıtlanmış değildir. Bu yaklaşımın gereği olarak ve her halükârda ihmal iddiasının temel alındığı açık olan böylesi bir dava dolayısıyla, Davalıların yetkisiz işlem yaptıkları söylenemeyeceğinden (B) paragrafındaki talebinin reddi de kaçınıl-maz olacaktır.

Sonuç olarak;

Dava ret ve iptal edilir. Masraflar, Davacı aleyhine verilir.
Masraf miktarı, usulüne uygun olarak yapılacak masraf listesi sonrası Mukayyitçe belirlenecektir.


Tanju Öncül
Yargıç

15 Ocak, 2015





7






Full & Egal Universal Law Academy