Yüksek İdare Mahkemesi Numara 135/1987 Dava No 3/1992 Karar Tarihi 17.02.1992
Karar Dilini Çevir:
Yüksek İdare Mahkemesi Numara 135/1987 Dava No 3/1992 Karar Tarihi 17.02.1992
Numara: 135/1987
Dava No: 3/1992
Taraflar: Ali Gazioğlu ile Güv. Kuv. Komutanlığı
Konu: Güvenlik Kuvvetlerinden ilişik kesme
Mahkeme: YİM
Karar Tarihi: 17.02.1992

-D.3/92 YİM 135/87

Yüksek İdare Mahkemesi olarak oturum yapan
Yüksek Mahkemede
Yargıç Celâl Karabacak Huzurunda
Anayasanın 152. Maddesi Hakkında

Müstedi: Ali Gazioğlu, Eski- Lârnaka Yolu, No.38, Mağusa.
ile
Müstedaaleyh: Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı, Boğaz vasıtasıyle
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Lefkoşa.
A r a s ı n d a.

Müstedi namın-a: Güner Çakın.
Müstedaaleyh namına: Behiç Öztürk.



Yasa Maddesi: 13/79 sayılı Disiplin Mahkemelerinin Kuruluşu, Disiplin Kabahat ve Cezaları ve Yargılama Usulü Yasasının 46(10) maddesi, 15/79 sayılı Güvenlik Kamu Göervlileri Yasasının 48, 49, 51(3)(g) -maddeleri, 8/1961 sayılı 1961 Cumhuriyet Ordusu Kanunu, KKTC Anayasasının 121(2)(4). maddesi, fasıl 1 tefsir Yasasının 19. maddesi. 34/1984 sayılı /15/1979 sayılı Güvenlik Kamu Görevlileri Yasasının değiştirilmiş şekli ile Yasanın 51(2)(3)(a)(b)(c)(d)(e)(f-)(g) maddesi.

İstemin Özeti: Güvenlik Kuvvetlerinden ilişiği kesilen Müstedinin avukatı vasıtası ile kararın gerekçelerini vermeyi reddeden Müstedaaleyh kararının hükümsüz ve etkisiz olduğuna ve herhangi bir sonuç doğurmayacağına karar verilmesi istemi.

-OLAY: Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığının teklifi ve Bakanlar Kurulu kararı ile Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığına piyade astsubay çavuş olarak nasbedilen Müstedi çeşitli disiplin suçları işleyerek hapse mahkûm olmuş, mahkûmiyeti bittikten sonra da Güvenlik- Kuvvetlerinden ilişiği kesilmiştir. Müstedi ilişiği kesme kararının gerekçelerinin kendisine verilmesi talebinde bulunmuşsa da Müstedaaleyh bu talebini reddetmiştir. Başvuru bu karardan yapılmıştır.

SONUÇ: Müstedaaleyh Müstediyi Güvenlik Kuvvetlerinden a-yırmadan önce ona isnat olunan suçları yazılı bildirmesi ve savunmasını alması gerekirdi. Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı Müstediye ayırma işleminde söz hakkı vermemekle Anayasanın 121(4) fıkrasına ve doğal adalet ilkelerine aykırı hareket etmiştir. Bu ned-enle kararın iptâl edilmesi gerekir. Bu nedenle Müstediyi Güvenlik Kuvvetlerinden ayıran kararın hükümsüz ve etkisiz olduğuna ve herhangi bir sonuç doğurmayacağına karar verilir.

Atıfta Bulunulan Yargısal İçtihatlar:
A.M. 14/88 sayılı Anayasa Mahkemesi k-ararı.



H Ü K Ü M

İşbu başvuru ile Müstedi Ali Gazioğlu; (A) Müstedaaleyh Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığının kendisini Güvenlik Kuvvetlerinden ayıran 13.6.1987 gün ve Per:7622-49-87/614 sayılı karar ve/veya işleminin ve (B) mezkûr karar ve/veya işlemin- gerekçelerini kendisine vermeği reddeden 26.6.1987 gün ve Per:7110-55-87/674 sayılı kararının hükümsüz ve etkisiz olduğu ve herhangi bir sonuç doğurmayacağı hususunda karar verilmesini Mahkemeden talep etmiştir.

Müstedi başvurusunu ispat için bizzat şah-adet vermiştir. Müstedaaleyh ise Bölük Komutanı Abdullah Tuver'ı tanık olarak dinletmiştir. Taraflar, duruşmada ayırca 16 adet belgeyi emare 1-16 olarak Mahkemeye sunmuştur.

Yukarıdaki her iki tanığı da şahadet verirken yakından müşahade altında bulundur-dum. Huzurumdaki şahadetleri de etraflıca tezekkür ettim. Bunun sonucunda, inandığım şahadete dayanarak olgularla ilgili aşağıdaki bulguları yaparım:

Müstedi, Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığının teklifi ve Bakanlar Kurulunun kararı ile 30 Ağustos 1979 tar-ihinde Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığına Piyade Astsubay Çavuş olarak nasbedilmiştir.

Nasıp tarihinden itibaren Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığına bağlı 7. Piyade Taburunun muhtelif birliklerinde hizmet ifa eden Müstedi, 9.4.1982 tarihinde gece eğitiminin- yapıldığı bir sırada birliği terketmek suçundan Birlik Komutanı tarafından şiddetli tevbih cezası, 5.7.1984 tarihinde birlikten izinsiz ayrılmak suçundan Tabur Komutanı tarafından 2 gün göz hapsi cezası, 2.11.1984 tarihinde ise emre itaatsizlik suçundan B-ölük Komutanı tarafından 2 gün oda hapsi cezası almıştır.

Müstedi, bağlı bulunduğu taburun disiplin amirlerinden aldığı yukarıdaki cezalara ilâveten, 15.1.1983 tarihinde 7. Piyade Taburu Disiplin Mahkemesi tarafından 13/1979 sayılı Disiplin Mahkemelerini-n Kuruluşu, Disiplin Kabahat ve Cezaları ve Yargılama Usulü Yasasının 46(10) maddesine aykırı olarak hoşnut- suzluk yaratmak, Güvenlik Kuvvetlerinin prestij ve itibarını sarsacak davranışta bulunmaktan 8 gün oda hapsi cezasına da mahkûm edilmiştir.

Müste-di, son olarak da 30.1.1987 tarihinde Güvenlik Kuvvetleri Mahkemesi tarafından 305/86 sayılı ceza davasında, 22.6.1986 tarihinde Mağusa'da 7. Piyade Taburunda görevde bulunduğu bir sırada ev tüfeği ile ateş açarak, bedelli askerliğini yapmakta olan Piyade -Er Hasan Mustafa'yı yaralama suçundan 2 ay hapis cezasına, yine ava kapalı mevsimde ateşli silâh taşımak suçundan 2 ay hapis cezasına ve patlayıcı madde taşıma suçundan da 2 ay hapis cezasına mahkûm edilmiştir. Müstedi, Mahkemece verilen ve birlikte çekilm-esi emrolunan yukarıdaki hapislik cezalarının aşikâr surette çok olduğunu iddia ederek ceza aleyhine 1/87 sayılı istinafı dosyalamışsa da, Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı Askeri Yargıtayı bu istinafı reddetmiş, böylece mezkûr hapislik cezaları aynen kalmı-ştır.

Yukarıda belirtilen hapislik cezalarını 30.1.1987 ile 19.3.1987 tarihleri arasında çekerek hapishaneden tahliye edilen Müstedi, 20.3.1987 tarihinde Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığının 1. Piyade Alayı, 2. Piyade Taburu, 4. Piyade Bölüğüne verilmiş ve- orada Bölük Astsubayı olarak tekrar hizmete başlamıştır.

Müstedi, yeni birliğinde hizmet ifa ederken hakkında bir sicil belgesi düzenlenmiştir. 12.6.1987 tarihli olup Mahkemeye emare 15 olarak ibraz edilen bu sicil belgesinin ilgili kısımları aynen şöyl-edir:

"I'nci Sicil Üstü:
Astsb.'lığa nasbından itibaren bugüne kadar disiplini bozucu hareketlerde bulunmak, hizmetin gereği olan tavır ve hareketlerini düzeltmemek, yasalarla menedilen ve uyması zorunlu olan hususları yerine getirmemek, Güvenlik Kuvevtl-erinin itibarını sarsacak şekilde ahlâk dışı hareketlerde bulunmak ve Mahkeme kararı ile 180 günden fazla süreli cezaya çarptırılmış bulunduğun- dan, Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığında kalması uygun değildir.

(İmza)

Abdullah Tuver
P.Ütğm
4.Bl.K.

11'nci -Sicil Üstü:
1'nci Sicil üstünün kanaatine aynen iştirak ediyorum.

(İmza)
Sadri Kıral
- P.Alb.
1.P.A.K. "

Sicil üstleri tarafından düzenlenen ve "Müstedinin Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığında kalması uygun değildir" kararını içeren mezkû-r sicil belgesini alan Güvenlik Kuvvetleri Komutanı, Müstediye herhangi bir bilgi vermeksizin, söz veya savunma hakkı tanımaksızın Müstedinin durumunu incelemiş ve onu Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığından ayıran aşağıdaki emare 8 kararını almıştır.

" K.K.T-.C.
GÜVENLİK KUVVETLERİ KOMUTANLIĞI
BOĞAZ

PER : 7622-49-87/614 13 HAZİRAN 1987
KONU: P.Astsb. Ali GAZİOĞLU Hk.

İLGİ: (a) 15/1979 sayılı Güvenlik Kamu Görevlileri Yasası.
(b) G.K.K.lığı Muv. Sb., Astsb.-, Aylıkçı Er ve Erbaş Tüzüğü.
(c) Güvenlik Kuvvetleri Sicil Talimatı.
(d) Güvenlik Kuvvetleri Mahkemesinin 305/86 No.lu hükmü.

-1. 7nci P.Tb.K.lığı emrinde görevli iken 22 HAZİRAN 1986 tarihinde kendisine ait olan Av Tüfeğini izinsiz olarak birliğe getirmek, ruhsatsız silah taşımak, adam yaralamak, meskûn mahalde ateş etme ve patlayıcı madde bulundurmak suçlarından hakkında kamu da-vası açılan P.Astsb.Üçvş. Ali GAZİOĞLU (1979-8)'nun bu davasının sonuçlandığı ve anılan kişi hakkında 4 (Dört) ayrı suçtan toplam 6(Altı) AY CEZA verildiği ilgi (d) gerekçeli hükümden anlaşılmıştır.

2. Ayrıca adı geçen astsubay'ın 30 AĞUSTOS 1979 tarihind-e Astsubaylığa nasbedildikten bugüne kadar muhtelif tarihlerde almış olduğu hapis cezaları sonucu toplam 180 (YÜZ SEKSEN) günden fazla süreli mahkum olduğunu, yine bu süre içerisinde tavır ve hareketlerini düzeltmediği, disiplinle bağdaşmayan hareketlerine- devam ettiği, yasalarla menedilen ve uyması zorunlu olan hususuları yerine getirmediği, gerek Güvenlik Kuvvetlerinin gerekse kendisinin itibarını sarsacak ahlâk dışı hareketlerde bulunduğu Şahsi Dosyasında bulunan bilgi ve belgelerden anlaşılmış bulunmakt-adır.

3. Halen 2.P.Tb.K.lığı emrinde görevli olan Astsb. GAZİOĞLU hakkında ilgi (a) Yasa'nın 51/3(g), İlgi (b) Tüzüğün 28/1(g) ve İlgi (c) Talimatın 30/g maddesi uyarınca, yine aynı mevzuat hükümleri doğrultusunda da sıralı sicil üstlerince "GÜVENLİK KUVV-ET-LERİNDE KALMASI UYGUN DEĞİLDİR" kararlı sicil belgesine istinaden GÜVENLİK KUVVETLERİ KOMUTANLIĞI ile ilişiği kesilmştir.

4. Emrin ilgili Astsubay'a tebliğ edilmesini ve bu konuda alınacak tebellüğ belgesi ile Kıt'a Şahsi Dosyasının bekletilmeden Komut-anlığa gönderilmesini rica ederim.

(İmza)
.......
- Tuğgeneral
G.K.Komutanı.

KİMLİĞİ:
P.Astsb. Üçvş. Ali GAZİOĞLU
"

Güvenlik Kuvvetleri Komutanı tarafından alınmış olan yukarıdaki -ayırma kararı 16.6.1987 tarihinde Müstediye tebliğ edilerek, bu hususta emare 10 tebellüğ belgesi de düzenlenmiştir.

Ayırma kararının tebliği ile 16.6.1987 tarihinden itibaren Güvenlik Kuvvetlerinden ilişiği kesilen Müstedi, 19.6.1987 tarihinde ise avuka-tı vasıtası ile Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığına müracaat ederek mezkûr kararın gerekçelerini istemiştir.

Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı yapılan bu müracaatı incelemiş ve Müstedinin istemini uygun görmeyerek reddetmiştir. Bu durum, komutanlığın 26.6.19-87 gün ve 7110-55-87/674 sayılı emare 12 yazısı ile Müstediye bildirilmiştir.

Bunun üzerine Müstedi, bu başvuruyu dosyalayarak Mahkemeden yukarıda belirtilen taleplerde bulunmuştur.

Yukarıda alıntısı yapılan 13.6.1987 gün ve Per:7622-49-87/614 sayılı b-aşvuru konusu ayırma kararı incelendiğinde, bu kararın Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı tarafından alındığı görülmektedir.

Müstedi avukatı hitabesinde, diğer şeyler meyanında, 8/1961 sayılı 1961 Cumhuriyet Ordusu (Tesis ve Kaydedilme) Kanununa göre vazife-den ihracın Bakanlar Kurulunca yapıldığını, kaldı ki bu başvurudaki Müstedinin Güvenlik Kuvvetlerine Bakanlar Kurulu tarafından nasbedildiğini, görevden ayırmanın da Fasıl 1 Tefsir Yasasının 19. maddesi uyarınca yine Bakanlar Kurulu tarafından yapılması ge-rektiğini, halbuki bu meselede ayırma işleminin Bakanlar Kurulu tarafından değil de Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı tarafından yapıldığını, Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığının ise böyle bir yetkisinin bulunmadığını iddia etmiştir.

Müstedaaleyh namına bul-unan Savcı ise hitabesinde, sair şeyler meyanında, yürürlükteki mevzuatın Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığına bir astsubayı Güvenlik Kuvvetlerinden ayırma konusunda da yetki veren açık hükümler içerdiğini, Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığının bu yetkiye dayana-rak Müstediyi Güvenlik Kuvvetlerinden ayırdığını savunmuştur.

Şimdi de bu konudaki mevzuatı incelemeğe çalışacağım.

Bilindiği gibi, Mutlu Barış Harekâtından sonra kurduğumuz ayrı Devleti barışta ve savaşta her türlü iç ve dış tehlikelere karşı korumak -amacıyle, Kıbrıs Cumhuriyeti Ordusundan tamamen ayrı kendi Güvenlik Kuvvetlerimiz oluşturulmuştur. Güvenlik Kuvvetlerimiz yukarıda belirtilen yükümlülüklerini güvenlik kamu görevlileri eli ile yürütmektedir. Bu görevleri yürütecek olan personelin nasıpları-nı, atanmalarını, terfilerini, nakillerini, hizmet koşullarını, niteliklerini, güvencelerini, diisiplin işlemlerini ve öteki özlük işlemlerini düzenlemek için Yasama Meclisimiz 15/1979 sayılı Güvenlik Kamu Görevlileri Yasasını yapmıştır. Mezkûr yasa ile de- Kıbrıs Cumhuriyetinin 8/1961 sayılı 1961 Cumhuriyet Ordusu (Tesis ve Kaydedilme) Kanunu zımnen ilga edilmiş oldu.

15/1979 sayılı Güvenlik Kamu Görevlileri Yasasının 48 ve 49. maddeleri, diğer şeyler meyanında, astsubayların güvenlik kamu görevlisi olduk-larını, bunların nasıplarının da Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığının teklifi üzerine Bakanlar Kurulu kararı ile yapılacağını hükme bağlamıştır. Müstedi de 30 Ağustos 1979 tarihinde bu yasa uyarınca Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığına astsubay olarak nasbedilm-iştir.

Güvenlik Kamu Görevlileri Yasası ayrıca Güvenlik Kuvvetlerine mensup subay ve astsubayların kadrosuzluk, yetersizlik, disiplinsizlik veya ahlâki durum nedeni ile Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığından ayırma işlemine tabi tutulabileceğini, bu işlemle-rin nasıl yapılacağının ise yasa uyarınca çıkarılacak tüzükle düzenleneceğini de hükme bağlamıştır (gör. madde 51).

Sözkonusu hükme uygun olarak da mezkûr yasanın 76. maddesi uyarınca çıkarılan Güvenlik Kuvvetleri Muvazzaf Subay, Astsubay, Aylıkçı Er ve -Erbaş Tüzüğüne, ayırma işlemleri ile ilgili maddeler konmuştur. Tüzüğün incelenen konu ile ilgili 25. maddesi aynen şöyledir:

"Muvazzaf Subay ve Astsubaylar; kadrosuzluk, yetersizlik, disiplinsizlik, ahlâki durum veya mahkumiyet nedeni ile Komutanlık tara-fından Güvenlik Kuvevtlerinden ayırmağa tabi tutulurlar."

Yukarıdaki maddede geçen "Komutanlık" sözcüğü, mezkûr Tüzüğün tefsir maddesi olan 2. maddeye göre Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığını anlatmaktadır.

Söylenenlerden analşılabileceği gibi, mezkûr me-vzuat Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığına, Bakanlar Kurulu tarafından nasbedilen bir astsubayı Güvenlik Kuvevtlerinden ayırmaya, diğer bir deyişle, Güvenlik Kuvvetleri ile ilişiğini kesmeye açıkca yetki vermektedir.

Anayasanın 121. maddesinin (2). fıkrası,- kamu görevlilerinin atanmalarını, onaylanmalarını, sürekli ve emeklilik hakkı kazandıran kadrolara yerleştirilmelerini terfilerini, nakillerini, emekliye sevklerini, uyarma ve kınama cezasını gerektiren disiplin işlemleri dışında, azil ve görevden uzaklaş-tırma dahil diğer tüm disiplin işlemlerini yapmak üzere tarafsız ve bağımsız organ veya organlar kurulmasını öngörürken; Güvenlik Kuvvetlerinin özelliklerini de göz önüne alarak, silâhlı kuvvetler mensupları hakkındaki kuralları, dolayısıyle yukarıda belir-tilen işlemlerle ilgili mevzuatı saklı tutmuştur.

Müstedi avukatının iddiasında atıfta bulunduğu Fasıl 1 Tefsir Yasasının 19. maddesinin ilgili kısmı ise şöyle demektedir:

"Where any Law confers upon any person or public authority power to make appointm-ents to any office or place the power shall be construed as including the power to determine any such appointment. ......"

Tefsir Yasasının yukarıda alıntısı yapılan maddesine göre herhangi bir yasa bir kişi veya kamu makamına herhangi bir mevki veya yer-e atama yetkisi verdiğinde, bu yetki, o atamayı sona erdirmeyi de kapsar şekilde anlaşılmıştır. Kuşkusuz Tefsir Yasasındaki bu genel kural, ilgili mevzuatta atamayı sona erdirme konusunda herhangi bir düzenlemenin bulunmadığı hallerde uygulanabilir. Halbuk-i yukarıda da belirtildiği gibi, 15/1979 sayılı Güvenlik Kamu Görevlileri Yasası ile bu yasa uyarınca yapılan Güvenlik Kuvvetleri Muvazzaf Subay, Astsubay, Aylıkçı Er ve Erbaş Tüzüğü, Güvenlik Kuvvetlerinden ayırma konusunda nasıptan ayrı özel bir düzenlem-e yaprak, ayırma yetkisini Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığına vermiştir. İlgili mevzuatta bu konuda açık ve sarih kural bulunduğuna göre, Fasıl 1 Tefsir Yasasının 19. maddesinin bu meseleye uygulanması da olanaksızdır.

Yukarıda belirtilen tüm hususlar ışı-ğında, Müstediyi Güvenlik Kuvvetlerindeki görevinden yalnızca onu nasbeden Bakanlar Kurulunun ayırabileceği ve Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığının ayırma konusunda yetkisi bulunmadığına ilişkin Müstedi avukatının iddiaları kabul edilemez olup reddolunur.

-Müstedi avukatı hitabesinde, diğer şeyler meyanında, Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığının ayırma yetkisi olsa bile Müstediyi değiştirilmiş şekli ile 15/1979 sayılı Güvenlik Kamu Görevlileri Yasasının 51(3)(g) maddesi uyarınca ayırma işlemine tabi tutarken on-a Anayasa Mahkemesinin A.M.14/88 sayılı kararında belirttiği şekilde söz hakkı veya savunma hakkı tanınmadığını, bu nedenle Müstedi hakkında alınan 13.6.1987 tarihli ayırma kararının Anayasanın 121. maddesinin (4). fıkrası ile doğal adalet ilkelerine aykır-ı olduğunu, mevzuata aykırı olarak alınan bu kararın bu bakımdan Mahkemece iptal edilmesi gerektiğini iddia etmiştir.

Müstedi avukatının yukarıdaki iddiasına karşı Savcı hitabesinde, sair şeyler meyanında, ayırma öncesindeki disiplin işlemlerinde ceza ve-rilmeden önce her seferinde Müstediye savunma hakkı veya söz hakkı verildiğini, tüm o displin işlemlerine dayalı olan bu ayırma işleminde de Müstediye tekrar söz hakkı veya savunma hakkı vermeye gerek bulunmadığını, hal böyle olunca da mezkûr kararın bu s-ebepten iptalinin mümkün olmadığını savunmuştur.

Şimdi de söz konusu bu iddiaları incelemem gerekir.

Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığının Müstedi hakkında aldığı mezkûr ayırma kararı incelendiğinde, kararın esas itibarı ile 15/1979 sayılı Güvenlik Kamu G-örevlileri Yasasının 51(3)(g) maddesine dayanmakta olduğu görülmektedir.

Müstedi avukatı, başvurunun duruşmasına başlamadan önce 34/1984 sayılı Yasa ile değiştirilmiş şekli ile 15/1979 sayılı Güvenlik Kamu Görevlileri Yasasının 51(2)(3)(a)(b)(c)(d)(e)(f)-(g) maddelerinin kişiye isnat olunan hususların açıkça ve yazılı olarak bildirilmesini, yazılı savunmasının istenmesini ve ona belli bir süre tanınmasını öngörmediği oranda Anayasanın, diğer şeyler meyanında 121. maddesinin (4). fıkrasına aykırı olduğunu i-ddia ederek, konuyu Anayasa Mahkemesine de havale ettirmişti.

A.M. 14/88 sayılı havaleyi inceleyen Anayasa Mahkemesi, konu hakkında kararının 6. ve 7. sayfalarında şöyle demektedir:

"Bu meselede ilkin tezekkür edilmesi gereken husus Yasanın 51. maddesin-in (2) ve (3). fıkrasında öngörülen işlemlerin birer disiplin meselesi olup olmadığıdır. .................. ............................. Madenin (3). fıkrası ise disiplinsizlik veya ahlâki durum veya Güvenlik Kuvvetlerinden ayırmayı gerektirecek şekilde m-ahkûmiyet nedeni ile Güvenlik Kuvvetlerinde kalması uygun görülmeyen bir muvazzaf subay veya astsubay hakkında, hizmet süresine bakılmaksızın, Güvenlik Kuvvetlerinden ayırma işlemi yapılmasını öngörmektedir. Bu fıkra içeriğinden de görülebileceği gibi disi-plin işlemi öngörmektedir. Bu fıkrada öngörülen bir mahkûmiyet nedeni ile ayırma işlemi de, ayırma mahkûmiyetin otomatik bir sonucu olmadığına göre, bir disiplin işlemidir.

Anayasanın 121. maddesinin (4). fıkrası kamu görevlileri ve diğer kamu personeli- hakkında yapılacak disiplin kovuşturmalarında isnat olunan hususun ilgiliye açıkça ve yazılı olarak bildirilmesini, yazılı savunmasının istenmesini ve kendisine savunma için belli bir sürenin tanınmasını öngörmektedir. Bu fıkranın sonunda "Yargıçlar ve sa-vcılar hakkında bu Anayasanın kuralları saklıdır" denmekte ise de silâhlı kuvvetler mensuplarından söz edilmemektedir. Halbuki kamu görevlilerinin atanmaları ve özlük hakları ile ilgili (2). fırkanın sonunda yargıçlar, savcılar, silâhlı kuvvetler ve polis -mensupları hakkındaki kurallar ile Anayasanın bu konudaki diğer kuralları saklı tutulmuştur. Bundan da anlaşılacağı gibi (4). fıkra, yargıçlar ve savcılar dışında tüm kamu görevlilerine, silâhlı kuvvetler mensupları da dahil olmak üzere, şamildir.

Yukarı-da söylenenlerden anlaşılacağı gibi bir silâhlı kuvvetler mensubu hakkında yapılacak displin kovuşturmasında isnat olunan hususun ilgiliye açıkça ve yazılı olarak bildirilmesi, yazılı savunmasının istenmesi ve kendisine savunması için belli bir sürenin tan-ınması gereklidir. Esasen bir kişi aleyhinde başlatılan disiplin işleminde ona söz hakkı tanınması doğal adalet ilkelerinin de bir icabıdır.

Değiştirilmiş şekli ile 15/1979 sayılı Güvenlik Kamu Görevlileri Yasasının 51. maddesinin (2) ve (3). fıkralarını-n kişiye isnat olunan hususların açıkça ve yazılı olarak bildirilmesini, yazılı savunmasının istenmesini ve ona belli bir süre tanınmasını öngörmediği ve bu nedenle Anayasanın, diğerleri yanında, 121(4) maddesine aykırı olduğu ileri sürülmüştür. Yasanın ko-nu fikralarında bunların yapılmasına dair açık kural yoksa da bunların yapılmasını önleyen kural da mevcut değildir. Yasaların, mümkün olduğu oranda, Anayasaya uygun olarak yorumlanması gerekir. -Gör: A.M.9/77. Kanımızca, Yasanın konu fıkraları, engelleyic-i kural içermediğine göre, disiplin işlemlerinin ilgili merci veya makam tarafından Anayasa kurallarına uygun olarak yapılabileceğini öngörmekte olduğu şeklinde yorumlandıkları takdirde de Anayasanın 121(4) maddesine ters düşmemektedirler.

..............-..................................................................

Tüm söylenenlerden anlaşılacağı gibi Yasanın 51. maddesinin (2) veya (3). fıkrasının Anayasanın sözü edilen maddelerine aykırılığı yoktur. Tabiidir ki havaleye konu meselede müstediye ger-ektiği şekilde söz hakkı tanınmış olup olmadığı hususunu karara bağlamak bize değil havaleyi yapan Yüksek İdare Mahkemesine düşmektedir."

Yukarıdaki alıntılardan da görülebileceği gibi, Anayasa Mahkemesi söz konusu kararında değiştirilmiş şekli ile 15/19-79 sayılı Güvenlik Kamu Görevlileri Yasasının 51(3) maddesi uyarınca yapılan ayırma işleminin önceki mahkûmiyetleri otomatik bir sonucu olmayıp ayrı bir disiplin işlemi olduğunu, bu nedenle ayırma işleminde Anayasanın 121. maddesinin (4). fırkası ile doğal- adalet ilkeleri uyarınca ilgili kişiye isnat olunan hususların açıkça ve yazılı olarak bildirilmesi, yazılı savunmasının istenmesi ve ona belli bir de süre tanınması gerektiğini belirtmiştir. Bilindiği gibi Anayasa Mahkemesinin A.M. 14/88 sayılı havalede -vermiş olduğu bu karar, hem Mahkememizi hem de başvurunun taraflarını bağlamaktadır.

Mahkemye ibraz edilen şahadete göre, Müstediye ayırma öncesindeki diğer tüm disiplin işlemlerinde, ceza verilmeden önce her seferinde söz hakkı veya savunma hakkı tanınm-ıştır. Ancak, verilen bu söz hakkı veya savunma hakkı tamamen o zamanki suçlarla ilgilidir. Kaldı ki ayırma işlemi, yukarıda da belirtildiği gibi, bu mahkûmiyetlerin otomatik bir sonucu da değildir. Ayırma işlemi diğer disiplin işlemlerinden tamamen ayrı, -yeni bir disiplin işlemi olduğuna göre, Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığının Müstediyi değiştirilmiş şekli ile 15/1979 sayılı Güvenlik Kamu Görevlileri Yasasının 51(3)(g) maddesi uyarınca Güvenlik Kuvvetlerinden ayırıp ayırmayacağına karar vermeden önce Anay-asa Mahkemesinin mezkûr havalede belirttikleri ve Anayasanın 121. maddesinin (4). fıkrası ile doğal adalet ilkeleri uyarınca hakkında isnat olunan hususları açıkça ve yazılı olarak Müstediye bildirmesi, yazılı savunmasını istemesi ve savunma için de belli -bir süre tanıması gerekirdi. Halbuki olgulardan görülebileceği gibi, Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı söz konusu ayırma işleminde Müstediye hiçbir bilgi vermediği gibi, söz veya savunma hakkı da tanımamıştır. Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı ayırma işleminde- Müstediye söz hakkı veya savunma hakkı tanımamakla da Anayasanın 121. maddesinin (4). fıkası ile doğal adalet ilkelerine aykırı hareket etmiştir. Bu yüzden, Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığının almış olduğu 13.6.1987 gün ve Per:7622-49-87/614 sayılı başvuru- konusu ayırma kararının iptal edilmesi gerekir.

Varılan bu sonuç ışığında, Müstedinin şikâyet konusu yaptığı diğer hususları incelemeye de gerek kalmamıştır.

Sonuç olarak, Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığının Müstediyi Güvenlik Kuvvetlerinden ayıran 13.-6.1987 gün v Per: 7622-49-87/814 sayılı kararının tamamen hükümsüz ve etkisiz olduğuna ve herhangi bir sonuç doğurmayacağına karar verliir.

Hemen eklemeliyim ki Mahkeme, Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığının mezkûr kararının Anayasanın 121. maddesinin (4). -fıkrası ile doğal adalet ilkelerine uyulmadan alındığı için iptal etmiştir. Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı, arzu ettiği takdirde Müstediye söz hakkı veya savunma hakkı vermek ve ilgili yasalara uymak koşulu ile Müstedi hakkında gereken disiplin işlemini -yapmakta serbesttir.


(Celâl Karabacak)
Yargıç

17 Şubat 1992


-









-










-


12



-


Full & Egal Universal Law Academy