Yüksek İdare Mahkemesi Numara 132/1989 Dava No 6/1992 Karar Tarihi 30.03.1992
Karar Dilini Çevir:
Yüksek İdare Mahkemesi Numara 132/1989 Dava No 6/1992 Karar Tarihi 30.03.1992
Numara: 132/1989
Dava No: 6/1992
Taraflar: Emel Beyitler ile İç. Köy. Ve Çev. Bak. Vd
Konu: Yürütsel ve yönetsel olmayan kararlar iptal davası konusu olamaz.
Mahkeme: YİM
Karar Tarihi: 30.03.1992

-D.6/92 YİM 132/89

Yüksek İdare Mahkemesi Olarak Oturum Yapan
Yüksek Mahkeme Huzurunda.
Mahkeme Heyeti: Niyazi F. Korkut, Aziz Altay, Özkan Tunçağ.
Anayasanın 152. Maddesi hakkında.-

Müstedi: Emel Beyitler, Çamlıbel, Girne.
ile
Müstedaaleyhler: 1. İçişleri, Köyişleri ve Çevre Bakanlığı vasıtası ile
KKTC, Lefkoşa.
2. Lefkoşa Kaymakamlığı, Lefke Dairesi vasıtasıyle KKTC,
Lefkoşa.
- A r a s ı n d a.


Müstedi namına: Vehit Nekipzade.
Müstedaaleyhler namına: Mustafa Arıkan.



Yasa Maddesi: Fasıl 351 Kuyular Yasasının 7. maddesi, 46/77 sayılı Su Temini (Özel Tedbirler) Yasası altında ç-ıkarılan 1983 ve 269 sayılı Amme Enstrümanı (Denetimli Bölgeler Kararnamesi), 46/77 sayılı Su Temini (Özel Tedbirler) Yasası.

İstemin Özeti: Müstedinin başvuru konusu taşınmaz malına kuyu açma ruhsatına ilişkin müracaatına Müstedaalehlerin "sıra kuyuların- hemen yanında olması cihetiyle istenilen ruhsatın verilemeyeceği"ne ilişkin kararlarının hükümsüz ve etkisiz olduğuna ve herhangi bir sonuç doğurmayacağına karar verilmesi istemi.

OLAY: Müstedi Taşpınar köyünde kayıtlı mal sahibi olduğu malına kuyu kazma-k için izin talebinde bulundu. Müstedi bilâhare talebinden vazgeçti. Bilâhare Müstedi başka bir yere kuyu kazmak için talepte bulundu. Müstedaaleyhler Müstedilerin bu talebini reddetti. Başvuru bu karardan yapıldı.

SONUÇ: Müstediye verilen her iki yanıtta-ki kararları içeren yazılar ayni makamdan çıkmıştır ve ayni kişiye hitap etmektedir. Müstediye verilen ilk yanıttaki ret kararı yürütsel nitelikte olup ancak bu karar iptal davası konusu olabilirdi. Anılan taşınmaz malın bir başka noktasına kuyu kazılması -için yapılan ikinci bir müracaatta "sıra kuyular" ile konu malın konumunda ve koşullarında değişiklik olmadıkça yürürlükteki yasal mevuzata göre durumunda bir değişiklikten söz edilemez.
Yapılan ön itiraz nazarı dikakte alınarak 75 günlük hak düşürücü s-ürenin çoktan geçirilmiş olması gerçeği ışığında başvuru ret ve iptal edilir.

Atıfta Bulunulan Bilimsel İçtihatlar:
YİM 39/85 (D.24/87) sayılı Yüksek İdare Mahkemesi kararı.
YİM 29/78 sayılı Yüksek İdare Mahkemesi kararı.
YİM 68/78 sayılı Yüksek İdare Ma-hkemesi kararı.
YİM 63/82 sayılı Yüksek İdare Mahkemesi kararı.
YİM/İstinaf 17-18/88 (D.2/88) sayılı Yüksek İdare Mahkemesi kararı.

Atıfta Bulunulan Bilimsel İçtihatlar:
M. Necati, Cyprus Administration Law, s.119-120.




H Ü K Ü M

Niyazi F. Korkut: Bu- başvuruda Mahkemenin hükmünü Sayın Yargıç Özkan Tunçağ verecektir.

Özkan Tunçağ: Müstedi 7.8.1989 tarihinde dosyaladığı işbu başvuru ile Müstedaaleyh No.2 ve/veya Müstedaaleyhler tarafınan 23.5.1989 tarihinde alınıp 5.6.1989 tarihinde Müstedinin bilgisin-e gelen ve Müstedinin Lefkoşa Kazası Taşpınar Köyünde Varaka/Harita XXVIII/15 Parsel 37 ve 38/1 içerisinde kâin taşınmaz malına bir adet kuyu açma ruhsatına ilişkin müracaatının, Müstedinin daha önce Müstedaaleyhler nezdinde aynı konu ile ilgili olarak yap-mış olduğu 24.12.1985 tarihli müracaatına verilen ve Taşpınar "Sıra kuyuların hemen yanında olması cihetiyle istenilen ruhsatın verilemeyeceği"ne ilişkin 10.9.1986 tarihli ve aynı sayılı yazıya atıfta bulunarak reddini içeren kararının hükümsüz ve etkisiz -olduğu ve herhangi bir sonuç doğurmayacağı hususunda Mahkemenin bir karar vermesi isteminde bulunmuştur.

Müstedi başvurusunda özetle Taşpınar Köyünde Varaka/Harita XXVIII/15 Parsel 37 ve 38/1'de kâin taşınmaz malın kayıtlı mal sahibi olduğunu, 1985 yılı -içerisinde mezkûr kayıtlı malın Kuzey kısmına kuyu açma ruhsatı talep ettiğini ancak bilâhare bu talebinden vazgeçtiğini ve yaptığı araştırma sonucu mezkûr arazinin orta kısmına yakın başka bir yerde kuyu açmak istediğini ve bu nedenle işbu başvuruya konu -müracaatı yaptığını, Müstedaaleyhlerin ise hiçbir araştırma yapmadan 10.9.1986 tarihli yazıya atıfta bulunarak yapmış olduğu yeni müracaatı gerekçesiz ve mesnetsiz bir şekilde reddettiklerini, Sıra Kuyuların taşıyıcı nitelikte özellikleri olduğunu, işbu ba-şvuruya konu teşkil eden müracaatını Müstedaaleyhlerin hiçbir araştırma yapmadan ve başvurusu ile ilgili Devletin yetkili organları tarafından verilen olumlu raporlara bakmaksızın reddetmekle yasal dayanaktan yoksun bir şekilde hareket ettiklerini öne sür-müştür.

Müstedaaleyhler ise, 13.9.1989 tarihinde dosyalamış oldukları itirazna-melerinin hukuki esaslar bölümünde, sair şeyler yanında, bir ön itiraz yaparak başvuru konusu edilen 23.5.1989 tarihli yazının yeni bir yürütsel veya yönetsel karar içermeyip -10.9.1986 tarihli Müstediye gönderilen yazıdaki kararı aynen tekrarladığını, bu nedenle 23.5.1989 tarihli yazıdaki kararın başvuru konusu yapılamayacağını, 10.9.1986 tarihli yazıdaki kararın ise 75 günlük hak düşürücü süre içerisinde başvuru konusu yapılma-dığından kesinleşmiş olduğunu, Müstedinin 24.12.1985 ve 11.5.1989 tarihli Lefke İdare Amirliğine muhatap dilekçelerindeki tüm ilgili bilgilerin aynı olduğunu öne sürerek başvurunun daha ileri gitmeden bu aşamada masraflarla reddini talep etmiştir.

Başvur-unun duruşması başlamadan Müstedaaleyhleri temsil eden Savcı, ön itirazın öncelikle ele alınıp bir karara bağlanması hususunda ısrarlı olmamış ve başvurunun sonunda ele alınıp karara bağlanmasını istemiştir. Taraflar işbu başvuruda 10 adet belgeyi emare ol-arak sunmuşlardır. Duruşmanın sonunda Müsetdinin avukatı ve Müstedaaleyhleri temsil eden savcı konunun olgusal ve hukuksal yönleri ile ilgili olarak Mahkemeye hitap etmişlerdir.

Huzurumdaki şahadeti, emareleri ve Mahkemeye yapılan hitapları inceledikten -sonra Müstedaaleyhlerin itiraznamelerinde ön itiraz olarak yer alan yukarıda değindiğimiz 75 günlük hak düşürücü sürenin geçmiş olduğu nedeni ile başvurunun daha ileri gidemeyeceğine ilişkin savı öncelikle incelemeyi uygun bulduk.

Ön itirazla ilgili tara-fların mutabık kaldığı olgular özetle aşağıdaki gibidir:

46/77 sayılı Yasa altında 1983'de çıkarılan ve 269 sayılı Amme Enstrümanı olarak yayınlanan Denetimli Bölgeler Kararnamesi gereğince Taşpınar Köyü (Denetimli Bölge) içerisinde olup Müstedinin anıla-n taşınmaz malı "Sıra Kuyuların" hemen yanındadır. Müstedinin kuyu açmak için yaptığı her iki başvuruda kuyuların kazılması için kendi taşınmaz malı içerisinde gösterdiği yerler (noktalar) "Sıra Kuyulara" 600 ayaktan çok daha yakın bir mesafededir.

KKTC -İçişleri Bakanlığı Lefkoşa Kaymakamlığı Lefke Dairesi 10.9.1986 tarih ve LKDK. 20/85 sayılı yazı ile Müstediye konu ile ilgili yanıtını vermiştir. Anılan yanıtı içeren belge Emare 7 olarak sunulmuştur.

Emare 7 yazı ile Müstedinin yapmış olduğu kuyu kazma- ruhsatı talebine olumsuz yanıt vermekte ve neden olarak da bahse konu kuyu yerinin Taşpınar "Sıra Kuyular" İskaiye Cemiyetinin sıra kuyuların hemen yanında olması gösterilmektedir.

Müstedi Emare 9 olarak dosyalanan belge ile 11.5.1989 tarihinde yukarıda- zikredilen taşınmaz malın başka bir yerine bahçe sulama gayesi ile kuyu kazmak için yeni bir başvuru yaparak izin talebinde bulunmuştur. Müstedaaleyhler Emare 10 olarak dosyalanan 23.5.1989 tarihli ve LKDK.20/85 sayılı belge ile Müstediye yazılı bir yanıt- vermişlerdir.

Müstedaaleyhlerin söz konusu yanıtını içeren Emare 10 belge aynen şöyledir:

"Sayı LDKK.20/85
Konu: Kuyu Kazma Ruhsatı Hk. Tarih 23.5.1989

Sn. Emel Beyitler,
Çamlıbel,
Girne.

İLGİ: 11.5.1989 t-arihli müracaatınız.

Taşpınar köyünde Var/Har XXVIII/15 ve 37, 38/1 No.lu kıt'a içerisinde bir adet kuyu açma Ruhsatı ile ilgili dilekçenize atfen yapılan tahkikat neticesinde 24/12/1985 tarihinde de ayni yere kuyu açma müracaatınız olduğu ve bahse konu -yerin Taşpınar 'Sıra Kuyular' İskaiye Cemiyetinin 'Sıra Kuyuları'nın hemen yanında olması cihetiyle istenen ruhsatın verilemiyeceği 10.9.1986 tarihli ve aynı sayılı yazımızla tarafınıza bildirilmişti. Durumda herhangi bir değişiklik olmadığına göre bahse k-onu Ruhsatın verilemiyeceği bir kez daha tarafınıza bildirilir.

(Bekir HALOĞLU)
Kay. Mv.
Kay. ad. "

Huzurumuzdaki ihtil-âfsız şa-hadetten de görülebileceği gibi Müsteda-aleyhler başvuruda yakınma konusu olan kararı almadan önce konuyu yeniden inceleme ve gerekli araştırmayı yapma yoluna gitmeyi gereksiz görerek daha önce aynı konu ile ilgili olarak alınan karara atıfta bulunmakla ye-tinmişlerdir. Müstedaaleyhler bu kararı alırken özellikle Fasıl 351 Kuyular Yasasının 7. maddesini göz önünde bulundurmuşlardır. Bu madde aynen şöyledir:

"7. Bu Yasanın 3. veya 15. maddeleri uyarınca Kaymakamın ruhsat vermiş olmasına bakılmak-sızın, -yeraltı suyunun yeryüzüne akmasını sağlayan sıra kuyulardan veya kuyular sistemindeki veya doğal olarak yeryüzüne akan herhangi bir su pınarı veya kaynağındaki herhangi bir noktadan altı yüz ayağa kadar olan veya her ne surette olursa olsun herhangi bir va-sıta ile yeryüzüne su çıkarılan başka herhangi bir kuyudan seksen ayağa kadar olan mesafe içine hiçbir kuyu açılmaz veya kazılmaz."Bazı hallerde
kuyuların Korunması.







Müstedaaleyhleri temsil eden savcı hukuki argümanlarını yaparken ön itirazla il-gili görüşlerini de dile getirmiştir. Savcı daha önce de özetle değindiğimiz gibi, başvuru konusu edilen 23.5.1989 tarihli yazının yeni yürütsel veya yönetsel bir karar içermediğini, özde 10.9.1986 tarihli Emare 7 yazıdaki kararı aynen tekrarladığını ısrar-la öne sürmektedir. Savcıya göre 23.5.1989 tarihli yazıdaki karar başvuru konusu yapılamazdı. Çünkü 10.9.1986 tarihli yazıdaki karar içerik ve öz bakımından 23.5.1989 tarihli yazıdaki kararla tamamen aynı olup esas olan 10.9.1986 tarihli yazıdaki karardır.- Bu karar ise Müstedi 75 günlük hak düşürücü süre içerisinde yasal yollara başvurmadığı nedeni ile kesinleşmiştir. Bunların bir sonucu olarak 23.5.1989 tarihi karar yürütsel veya yönetsel bir nitelikte olmadığı cihetle iptal davası konusu olamaz.

Müstedi- avukatı ise bunun yeni bir müracaat olduğunu, bu nedenle 23.5.1989 tarihli yazıdaki kararın yürütsel bir karar olduğunu, süresi içinde başvuruyu dosyaladıklarını öne sürerek Müstedaaleyhlerin her iki müracaatta da Fasıl 351 Kuyular Yasasının özellikle 7. -maddesini göz önünde bulundurarak bir karara varmalarının hatalı olduğunu, uygulanması gereken yasanın münhasıran 46/77 sayılı Su Temini (Özel Tedbirler) Yasası olduğunu öne sürmüştür.

Ön itirazlarla ilgili Müstedi avukatı ve Müstedaaleyhleri temsil eden- Savcının öne sürdükleri hususları esaslıca inceledik. Kuşkusuz ki; Müstedi Müstedaaleyler nezdinde aynı taşınmaz malın içerisinde bir başka noktada bahçe sulama nedeni ile kuyu kazmak için yeni bir müracaat yapmıştır. Müstedaaleyhler de daha önce aynı kon-uda alınan bir karara atıfta bulunarak yeni bir araştırma yapmak için bir neden görmediklerini çünkü Fasıl 351 Kuyular Yasası madde 7'nin öngördüğü mesafeler nedeni ile ruhsatın verilemeyeceğini, ikinci müracaatta da mesafe açısından durumun aynı olduğunu -ve bu nedenle daha önceki müracaattan hiçbir farkı olmadığını belirterek Müstedinin müracaatını reddetmişlerdir.

Müstedi avukatı Fasıl 351 Kuyular Yasası madde 7'nin katı bir şekilde uygulanmaması gerektiğini, kaldı ki 46/77 sayılı Su Temini (Özel Tedbir-ler) Yasasının yürürlükte olduğunu, münhasıran bu Yasanın uygulanması gerektiğini, bu durumda ise Fasıl 351 Kuyular Yasasının yürürlükte olmadığı şeklinde bir yorum yapılmasının daha uygun ve adil olacağını öne sürmüştür.

Fasıl 351 Kuyular Yasasının yürü-rlükte olup olmadığı konusuna sadece halen incelemekte olduğumuz işbu ön itiraz maksatları bakımından ve genel bir şekilde değineceğiz. 46/77 sayılı Yasa tümü ile okunduğu zaman bu Yasanın hiçbir yerinde Fasıl 351 Kuyular Yasasının yürürlükten kaldırıldığı-na dair herhangi bir hükme rastlanmamaktadır. Kaldı ki; 46/77 sayılı Yasanın esprisi uzun bir süreden beri Adamızda hüküm sürmekte olan ve adli ihbar (judicial notice) alabileceğimiz kuraklık nedeni ile iyicene azalan su kaynaklarını korumaktır. Dikkatlice- incelendiği zaman bu Yasa kuyu açma izinlerinin verilmesi ile ilgili olarak Fasıl 351 Kuyular Yasasından daha sıkı koşullar koymuştur. Hatta mevcut kuyu izinlerinin yeni baştan gözden geçirilmesi ile izin verilecekse Kaymakamın izninin, Bakan veya Temsilc-isinin onayına tabi olduğu hususu da aynı Yasada düzenlenmektedir. Bu Yasalarla ilgili genel bir görüş belirttikten sonra Fasıl 351 Kuyular Yasasının tamamen yürürlükten kaldırıldığı ve Fasıl 351 Kuyular Yasasına dayanarak alınan yürütsel bir kararın bu n-edenle geçersiz olduğuna ilişkin öne sürülen hukuki argümana katılmamız olası değildir. Bundan hareketle ön itiraz konusu olan ve özellikle karara bağlamamız gereken 23.5.1989 tarihli yazıdaki kararın yeni bir karar olup olmadığı hususunu inceleyip yanıtla-mamız gerekmektedir.

Müstedi avukatının öne sürdüğü gibi, bu karar yürütsel bir karar mıdır, yoksa Müstedaaleyhleri temsil eden savcının öne sürdüğü gibi yürütsel bir karar olmayıp daha önce alınan yürütsel bir kararı teyit eden veya tekrarlayan "Confirm-atory" bir karar mıdır?

Bu hususta YİM 39/85 (D.24/87) sayılı içtihat kararında sayfa 4 ve 5'de şöyle denmektedir:

"Kaideten, yönetimin bir meselede daha önce verdiği kararını tekrarlayan (Confirmatory) diğer bir kararı icrai karar mahiyetinde değildir-. Yönetimin sadece icrai (executory) kararlarının başvuru konusu yapılabileceği ise, yönetim hukukunun yerleşmiş prensiplerindendir. Ancak, yönetimin daha önce vermiş olduğu kararını tekrarlayan diğer kararı meselede yapılan yeni bir soruşturma (new inquir-y) neticesi verilmiş ise, ikinci karar icrai bir mahiyet almakta, dolayısıyle, yeni bir karar olarak idari dava konusu yapılabilmektedir. Belli bir meselede yeni bir soruşturma yapılıp yapılmadığı, dolayısıyle verilen kararın yeni bir karar olup olmadığı o-lgusaldır ve başvurudan başvuruya değişir. (Gör- M. Nedjati, Cyprus Administrative Law, sayfa 119-120)"

Ayrıca Gör- YİM 29/77, YİM 68/78 ve YİM 63/82.

Birleştirilmiş YİM/İstinaf 17/87 ve 18/87 (D.2/88) sayfa 3 ve 4'te bu konu ile ilgili olarak aşağıdak-i görüşlere yer verilmiştir:

-"Ayrıca bizi bağlamamakla birlikte Güney Kıbrıs'ta hukuki durumun bu merkezde olduğu görülmektedir. Gör: Kyprianides v. The Republic 1982 CLR part III, s.611 sayfa 618-619. İlginç bulduğumuz cihetle bu kararın sayfa 619'daki kısmını iktibas etmeyi uygun b-ulduk.
-
'It is well settled that a confirmatory act lacks executory nature and, therefore, it cannot be made the subject-matter of a recourse under Article 146 of the Constitution. (Tsatsos-Application for Annulment, 3rd. edition, p.131). For an act to be confirm-atory the following elements are required:-

Identity of the issuing authority;
Identity of the person or persons to whom it relates;
Identity of the procedure;
Identity of the reasoning; and,
Identity of the order.

(Tsatsos-Op. cit., pp.132-1-33)'

-Yukarıdaki alıntıdan hareketle 13.5.1987 tarihli yazıdaki kararın 22.10.1986 tarihli karar gibi aynı makamdan çıktığı, aynı kişiye hitap edildiği, aynı yöntemin uygulandığı, ayni usulün takip edildiği, aynı sebebin ve aynı cevabın verildiği görülecektir. -O halde geçerli olan ve iptalinin istenmesi gereken karar 22 Ekim 1986 tarihli yazıda ifadesini bulan kararın iptalini istememektedir. Bunun tam aksi olarak, Müstedi spesifik olarak 13.5.1987 tarihli yazıdaki kararının iptalini istemektedir. 13.5.1987 tari-hli karar yeni bir karar olmadığına göre bunun başvuru konusu yapılmasına olanak yoktur. Başvuru konusu dahi yapılamıyan bir kararın iptali ise söz konusu edilemez. Bu durumda başvurunun şimdiki haliyle daha ileri gitmeyip reddolunması gerekirdi."
-
-Bizim incelediğimiz- konuda da her iki kararı içeren yazılar aynı makamdan çıkmıştır, aynı k-işiye hitap et-mektedir, aynı yöntem uygulanmıştır, ayni usul takip edilmiştir, aynı sebep ve aynı yanıt verilmiştir. Tüm bu nedenlerle geçerli olan ve iptalinin istenmesi gereken ka-rarın 10.9.1986 tarihli karar o-l-d-uğu görüşündeyiz. Başka bir anlatımla 10.9.1986 tarihli karar yürütsel nitelikte bir karar olup ancak bu karar iptal d-a-vası konusu olabilirdi. Anılan taşınmaz malın bir başka noktasına kuyu kazılması için yapılan ikinci bir müracaatta "Sıra Kuyular" ile konu malın konumunda ve koşullarınd-a- deği-şiklik ol-m-a-dıkça yür-ür-lükteki yasal mevzuata -göre durumda herh-a-n-gi bir değişiklikten söz edilemez.

Bu nedenlerden dolayı Müstedaaleyhleri temsil eden savcının ön itirazının başarılı olduğu ve 75 günlük hak düşürücü sürenin çoktan geçirilmiş olması gerçeği ışığında başvurunun daha ileri gitmeden iptal edilmesi gerekti-ği kanısına varmış bulunyoruz.

Sonuç olarak başvuru ret ve iptal edilir.

Masraflar için emir verilmez.


(Niyazi F. Korkut) (Aziz Altay) (Özkan Tunçağ)
Yargıç Ya-rgıç Yargıç

30 Mart 1992





-


-9-



-


Full & Egal Universal Law Academy