Yüksek İdare Mahkemesi Numara 130-131/2010 Dava No 1/2013 Karar Tarihi 23.01.2013
Karar Dilini Çevir:
Yüksek İdare Mahkemesi Numara 130-131/2010 Dava No 1/2013 Karar Tarihi 23.01.2013
Numara: 130-131/2010
Dava No: 1/2013
Taraflar: Mehmet Lala ile KKTC Elektrik Kurumu arasında
Konu: Disiplin Cezası - 2 ay süre ile görevden geçici olarak uzaklaştırma (yarı ödenekli) - Görevden uzaklaştırma kararının hükümsüz olduğuna dair emir talebi - Görevden uzaklaştırma kararının iptali
Mahkeme: YİM
Karar Tarihi: 23.01.2013

-D.1/2013 Birleştirilmiş
YİM 130/2010 ve 131/2010

Yüksek İdare Mahkemesinde
Anayasanın 152. Maddesi Hakkında.

Yargıç Ahmet Kalkan huzurunda.

Yim 130/2010

Davacı: Mehmet Lala, Maraş - Gazim-ağusa

-ile-

Davalı: KKTC Elektrik Kurumu, Lefkoşa

A r a s ı n d a.

Davacı hazır değil tarafından Avukat Can Yeşilada
Davalıyı temsilen Avukat Fevzi Hansel adına Avukat Pembe Adem.


YİM 131/2010

Davacı: Ozan Alçıner, Gazimağusa -

-ile-

Davalı: KKTC Elektrik Kurumu, Lefkoşa


A r a s ı n d a.


Davacı hazır değil tarafından Avukat Can Yeşilada
Davalıyı temsilen Avukat Fevzi Hansel adına Avukat Pembe Adem.



H Ü K Ü M

Birleştirilerek dinlenen her iki d-avanın konusu tamamen aynı olup, her davadaki Davacı, Davalının Disiplin Kurulunun 04.08.2010 tarihinde aldığı ve Yönetim Kurulu tarafından 02.09.2010 tarihinde, HK/344/10 No.lu karar ile onayladığı disiplin cezalarının hükümsüz ve etkisiz olduğuna ve herh-angi bir sonuç doğurmayacağına karar verilmesini talep etmektedir.


TALEP:

Her iki Davacının talebi aşağıdaki gibidir:

"Davalı tarafından alınan ve Davacıya S.5.K.2029/660/10 sayı ve 14.09.2010 tarihli yazı ile bildirilen ve Davacının hakkında başlatıl-an disiplin kovuşturması sonunda suçlu bulunduğuna ve Kıb-Tek Disiplin Tüzüğünün 4. maddesinin (4)(a) fıkrası uyarınca 15 Eylül 2010 tarihinden itibaren 2 ay süre ile görevinden geçici olarak (yarı ödenekli) uzaklaştırılmasına karar verildiğine dair Disipl-in Kurulunun 04.08.2010 tarihinde aldığı kararın, KKTC Elektrik Kurumu Yönetim Kurulu tarafından 02.09.2010 tarihli HK/344/10 No.lu karar ile onaylandığına dair kararın hükümsüz ve etkisiz olduğuna ve herhangi bir sonuç doğurmayacağına ve/veya iptal edilme-sine dair karar verilmesi"

TALEP TAKRİRİ:

Birleştirilerek dinlenen her iki davadaki hukuki esaslar tamamen aynıdır. Olgular bakımından tek farklılık, YİM 130/2010 sayılı davadaki Davacının teknisyen III kadrosunda, YİM 131/2010 sayılı davada ise Davacın-ın teknisyen I kadrosunda bulunmasıdır. Bu farklılık dışında, talep takririndeki iddialar özetle şöyledir:

Davacılar tesisat kontrol etme konusunda ehliyetli olmadıkları halde, 2009 yılı Milletvekilliği Genel Seçimlerinden önce, Yeni İskele ve Gazimağusa- bölgesindeki evlere elektrik akımı verilmesi konusunda ev tesisatlarının kontrolü ile görevlendirildiklerini, ufak tefek noksanlıkların bulunması halinde dahi onay verilmeyeceğini bilmediklerini, Davalının menfaatlerini gözeterek görevlerini yaptıklarını,- 12.3.2010 tarihinde Davalının Lojistik Müdür Muavini tarafından kendilerine bir yazı gönderilerek, 189 evin tesisatlarında can ve mal güvenliği açısından eksiklikler saptandığını, bu nedenle yazılı ifadelerinin istendiğini, 29.3.2010 tarihinde cevabi bir -yazı ile iddiaları reddettiklerini, daha sonra Davacılara, Davalının Disiplin Kurulu tarafından 22.06.2010 tarihli celpname tanzim edildiğini, muğlak ifadeler içeren ithamnamede Davacıların hangi kuralı ihlal ettiklerinin belli olmadığını, 28.06.2010 tarih-inde yapılan disiplin yargılamasında, Davacıların kendilerini müdafaa ettiklerini, 13.07.2010 tarihinde, Disiplin Kurulunun oy birliği ile Davacılara uyarı cezası verdiğini, daha sonra 14.09.2010 tarihinde Davacılara gönderilen bir yazı ile 22.08.2010 tari-hinde Davacıların suçlu bulundukları ve 2 ay süreyle görevden geçici olarak men cezası verildiğini bildirdiklerini, Yönetim Kurulu tarafından 2.09.2010 tarihinde onaylandığı ifade edilen bu cezanın, usulsüz ve yasa dışı olduğunu iddia ederek iptalini talep- etmektedirler.

MÜDAFAA TAKRİRİ

Davalı tarafından dosyalanan müdafaa takririnde, ortada hatalı bir karar bulunmadığı, Davacıların takriben Kasım 2008 veya Nisan 2009 tarihlerinde birlikte tesisat kontrolünde bulundukları, her ikisinin de ehil ve mevzuat-ı bilmekle yükümlü oldukları, talep takririnde belirtilen miktardaki evlere eksik tesisata rağmen lesso tanzim edilerek onay verdikleri, Davalının her iki Davacı aleyhine soruşturma başlattığı, gerekli soruşturmanın ardından 22.06.2010 tarihli celpname ve -ithamname ile 28.06.2010 tarihinde duruşma yapıldığı, Disiplin Kurulunun 22.08.2010 tarihli toplantıda dava konusu kararı aldığı, 02.09.2010 tarihinde Yönetim Kurulu tarafından onaylanan karar gereğince Davacıların 15.09.2010 tarihinden itibaren iki ay sür-eyle yarı ödenekli olarak görevden uzaklaştırıldıkları, iddia edildiği gibi 13.07.2010 tarihinde bir karar alınarak, Davacılara uyarma cezası verilmediği, ortada mükerrer soruşturma ve mükerrer ceza bulunmadığı, bu nedenle davanın ret ve iptali talep edilm-iştir.

Davacı, müdafaaya cevap takririnde, talep takririndeki iddialarını yinelemiştir.

OLGULAR

Davanın duruşmasında, her iki dava bakımından belgeler 1'den 9'a kadar işaretlenip sayılandırılarak, müşterek emare olarak ibraz edilmiştir.

Davacıların -her ikisi de şahadet vererek, Disiplin Kurulu üyesi Kamil Özinal'ı tanık olarak dinlettiler.

Davalı ise, mezkur tarihte, Davalının Disiplin Kurulu Başkanı olan Hasan Hasipoğlu'nu tanık olarak dinletti.

Huzurumdaki davada, olgular bakımından Disiplin Ku-rulunun verdiği ceza dışında, taraflar arasında ihtilaf bulunmamaktadır.

Mevcut şahadet ve emareler ışığında dava ile ilgili olgular özetle şöyledir:

Davacıların her ikisi de, Davalının kadrolu teknisyenidir. Davacılar takriben 2008 yılının Kasım ayında-, Davalı Kurumun Gazimağusa Bölge Amiri tarafından, tesisat kontrol bölümünde görevlendirildiler.

Davacılar takriben Nisan 2009 tarihine değin kontrole çıkarak, özellikle Gazimağusa ve Yeni İskele bölgesinde birçok evin tesisat kontrolünde bulundular; te-sisatlarını onayladıkları evlerle ilgili lesso doldurup tanzim ettiler.

27.04.2010 tarihinde, Davalının Lojistik Müdür Muavini, Nisan 2009 Milletvekili Genel Seçimleri öncesi, Gazimağusa Bölge Amiri olarak görev yapan Emir Aranır'a bir yazı yazarak, ehil- olmadıkları halde Davacıları tesisat kontrolü için görevlendirdiğini ve bu konuda şikayet olduğunu belirterek, kendisinden yazılı savunma istedi.(Emare 1, ek 1)

03.05.2010 tarihinde Emir Aranır yazılı savunmasını yazarak, Davacıların ehil olduklarını, y-apılan işleri Başmühendisin onaylandığını, şikayetin ne olduğunu bilmediğini ileri sürerek, durumu Davalının Lojistik Müdür Muavinine bildirdi. (Emare 1 ek 2)

27.04.2010 tarihinde kendisinden yazılı savunma istenilen Baş mühendis Hasan Zeki, Lojistik Müd-ür Muavinine yazdığı, 05.05.2010 tarihli yazısında, Davacıların, ehil olduklarını ve her iki Davacının doldurdukları lessoları imzaladığını bildirdi.(Emare 1 ek 4)

Konu hakkında soruşturma memuru olarak atanan Lojistik Müdür Muavini 26.04.2010 tarihli ya-zı ile YİM 130/2010 sayılı davadaki Davacı Mehmet Lala'ya yazı göndererek, hatalı tesisat bağlantısı saptadıkları evlerin listesini vermek suretiyle yazılı savunmasını istedi.(Emare 1 ek 5)

Mehmet Lala, 26.04.2010 tarihinde yazılı savunmasını soruşturma -memuruna göndererek, listedeki kontrollerin kendi tarafından yapıldığını, herhangi bir noksanlık veya hata olmadığını iddia ederek, sorumluluğu olmadığını belirtti. (Emare 1 ek 6)

12.03.2010 tarihinde, YİM 131/2010 sayılı davadaki Davacı Ozan Alçıner'e s-oruşturma memuru tarafından gönderilen yazı ile, konu hakkında yazılı savuması istendi. (Emare 1 Ek 7)
Ozan Alçıner, yazılı savunmasında gerekçelerini belirterek, sorumluluğu olmadığını belirtti. (Emare 1 ek 8)

Ozan Alçıner'in kontrol edip eksik tesisat-a rağmen onay verdiği ev sayısı 78 adet (Emare 1 ek 9), Mehmet Lala'nın ise onay verdiği ev sayısı 17 adettir. (Emare 1 ek 5)

22.06.2010 tarihinde, her iki Davacıya, Davalı Kurumun Disiplin Kurulu Başkanı tarafından celpname ısdar edildi ve 28.06.2010 ta-rihinde, Lefkoşa'da Genel Müdürlük binasında hazır olmaları istendi (Emare 2). Konu celpname ile birlikte tanzim edilen ithamname Davacılara gönderildi.(Emare 2 ve Emare 8)

13.07.2010 tarihinde Disiplin Kurulu Başkanının el yazısı ile düzenlenen yazıda, -Davacılara, oybirliği ile uyarı cezası verilmesinin karara bağlandığı yazıldı.(Emare 3)

Konu yazıyı Hasan Erçen dışında, tüm üyeler imzaladı.

22.08.2010 tarihinde, Disiplin Kurulu KARAR başlığı ile ikinci bir yazı düzenleyerek, Davacılara, oy çokluğu i-le 2 ay geçici görevden çıkarma cezası verilmesi kararına vardıklarını
belirtti ve bu cezayı Yönetim Kurulunun onayına sundu.(Emare 4)

Aynı zamanda sendika temsilcisi olarak Disiplin Kurulunda bulunan Kamil Özinal kararı imzalamadı ve neden imzalamadığı-nı şahadet vererek Mahkemeye anlattı.

02.09.2010 tarihinde, Davalının Yönetim Kurulu, verilen
2 aylık görevden uzaklaştırma cezasını oybirliği ile onayladı. (Emare 5)

14.09.2010 tarihinde her iki Davacıya yazı gönderilerek, cezaları bildirildi.( Em-are 6 ve Emare 9)

İNCELEME

Sunulan şahadet, mevcut olgular, ibraz edilen emareler ve tarafların hukuki argümanları tarafımdan tetkik edilip incelendi.

Her iki Davacı, şahadetlerinde, 13.7.2010 tarihinde yargılandıklarını, kendilerine uyarma cezası ver-ildiğinin söylendiğini ve işlerine döndüklerini söylemişlerdir.

Bu meseledeki esas ihtilaf, 13.07.2010 tarihinden sonra, 22.08.2010 tarihinde, Disiplin Kurulunun aynı zamanda sendika temsilcisi olan Kamil Özinal'ın gıyabında toplanıp, Davacılara oy çokl-uğu ile görevden uzaklaştırma cezası vermesi ve bu cezanın yönetim kurulu tarafından 2.09.2010 tarihinde onaylanarak, Davacılara yazılı olarak tebliğ edilmesidir.

Davacılar Avukatının temel iddiası, bir disiplin yargılamasında iki cezanın verilemeyeceği- yönündedir.

Disiplin kurullarının kararları, esas itibarıyla idari işlem niteliğindedir. Özellikle Davalı konumunda olan KKTC Elektrik Kurumunun Disiplin Kurulunda sendika temsilcisinin bulunması, işlerlik açısından Fransız sistemi ile büyük benzerlik- oluşturmaktadır.

Prof. Dr. A. Şeref Gözübüyük ve Prof Dr. Turgut Tan, İdari Hukuk Cilt 1, 6. baskı sayfa 1025'de bu konuda şöyle demektedir:


"Bazı yabancı ülkelerde, bu arada Fransa'da disiplin
kurullarının kararları idari işlem niteliğind-edir.
Disiplin kurullarının kararları genellikle üstün
onaylaması ile tamamlanır. Fransa'da disiplin
kurullarına memur temsilcileri de katılmaktadır."

Durum böyle olmakla birlikte, Disiplin Kurulu kararlarını diğer idari işlemler gibi göre-meyiz. Bu tür kararların istenildiği zaman geri alınması veya duruma göre yargılanan kişiye önce başka sonra başka, disiplin cezası verilmesi mümkün değildir. Yargılamanın adı ister adli, ister idari , isterse disiplin yargılaması olsun, doğal adalet ilkel-eri yargılama sürecinden sarfı nazar edilemez. (Doğal adalet ilkelerinin uygulanması ile ilgili bkz. Iordanous v. Republic (1974) 3 CLR 194)

Disiplin kurulu kararlarının nitelikleri itibarı ile diğer idari işlemlerden farklı oldukları, yukarıda temas et-tiğim eserin aynı sayfasının son paragrafında, Danıştay 8. Dairesinin 10.11.1998 tarihinde okunan E.996/866 - K 998/3620 kararından atıfla şöyle izah edilmiştir:

"Kamu hizmetlerinin belli bir düzen içerisinde yürütülmesi için gerekli önlemlerden olan disi-plin cezası, niteliği gereği öteki idari işlemlerden farklıdır."

Disiplin cezası vermeye yetkili organlar, bu organların oluşumu, çalışma usulü, karar oluşturulması, bu kararlara itiraz ve bütün bu sürecin her aşaması için öngörülen süre koşulları ile dis-iplin işlemi sıkı şekil şartına bağlı olarak uygulanabilmektedir.

Bu özellik disiplin cezasının yeni bir idari işlemle ortadan kaldırılmasına engeldir. Ceza ancak bir yargı kararı yahut yasama tasarrufu ile iptal edilebilir veya ancak disiplin cezasının a-ğırlığına göre belli süreler geçtikten sonra sicil dosyasından silinmesi, atamaya yetkili amirden istenebilir.

İktibas ettiğim bu karar, disiplin kurulu kararının niteliğini açık bir şekilde izah etmekte, özellikle verilen disiplin cezasının yeni bir idar-i işlemle ortadan kaldırılamayacağını ifade etmek suretiyle diğer idari işlemlerle olan farkını ortaya koymaktadır.

Huzurumdaki dava açısından üzerinde durulması gereken nokta, Disiplin Kurulu tarafından verildiği iddia edilen uyarma cezasının, karar hali-ne gelip gelmediği ve daha sonra Davacılara verilen 2 ay görevden uzaklaştırma cezasının daha önce verilen uyarma cezasını, başka bir idari işlemle, ortadan kaldırıp kaldırmadığıdır.

Davacıların iddialarını dayandırdıkları Emare 3 belge 'KARAR' başlığı al-tında kaleme alınmış ve disiplin yargılamasına katılan üyeler tarafından imzalanmıştır.

Kararda imzası olmayan, Disiplin Kurulu Üyesi Hasan Erçen Mahkemede şahadet vermedi, Emare 3'ü neden imzalamadığını, 13.7.2010 tarihinde disiplin duruşmasında hazır b-ulunup bulunmadığını izah etmedi.

Davalı Tanığı Disiplin Kurulu Başkanı Hasan Hasipoğlu, şahadetinde, Emare 3'ün nihai karar olmadığını, bunun bir hazırlık çalışması olduğunu söylemiştir.

Bilindiği gibi, bir yargılama sonucunda karar verilinceye kadar g-eçen sürede yapılan hazırlık çalışmaları, yargılamanın bir parçası değildir. Karar, yargılanan kişiye, usulüne uygun olarak bildirilmesi ve üyelerin imzalaması ile hukuk alemindeki yerini alır.

Davacıların her ikisi de, 13.7.2010 tarihinde, disiplin yargı-laması sonunda, kendilerine uyarma cezasının verildiğinin sözlü olarak söylendiğini belirtmişlerdir.

Davacılara, herhangi bir şekilde, yazılı olarak uyarma cezası verildiği bildirilmemiştir.

Davalı tarafından hazırlık çalışması olduğu iddia edilen Emare- 3 yazılı belgenin son paragrafı aynen şöyledir:

"Disiplin kurulu üyeleri kendi aralarında bu olayla
ilgili olarak yapmış oldukları görüş alışverişi
sonucu ve verilen şahadet ve emareler ışığında her
iki şahsa da Disiplin Tüzüğünün ilgili maddeleri -
uyarınca uyarma cezası verilmesini oybirliği ile
karara bağlamıştır."

Emare 3 belgedeki sonucun, 4 üye tarafından imzalanması ve Davacılara aynı gün sözlü olarak bildirilmesi, konu yazıyı hazırlık çalışması olmaktan çıkarıp karar niteliğine sokmakta-dır.

Bu aşamadan sonra yapılması gereken, Disiplin Tüzüğünün 4(1) maddesine göre, Yönetim Kurulunun onayına sunulmasını gerektirmeyen cezalardan olan uyarma cezasının, yazılı olarak Davacılara bildirilmesi idi.

Ancak farklı bir yönteme başvuran Davalı-nın Disiplin Kurulu, 22.8.2010 tarihinde Davacıların gıyabında ayrı bir karar üreterek, bu sefer oy çokluğu ile Yönetim Kurulunun onayına tabi, daha ağır nitelikte Davacıları 2 ay süreyle (yarı ödenekli) geçici olarak görevden uzaklaştırdı. Bu karar Yöneti-m Kurulu tarafından onaylanarak yazılı olarak Davacıların bilgisine getirildi.

Disiplin Kurulunun 13.7.2010 tarihindeki oturumunda oy birliği ile aldığı uyarma cezası kararı, Davacıların bilgisine getirildikten ve karar üyeler tarafından imzalandıktan s-onra, Disiplin Kurulunun 22.8.2010 tarihinde, yeniden farklı ceza kararı alması, verilmiş cezanın keyfi olarak başka bir kararla değiştirilmesi anlamına gelmektedir.

Davalının Disiplin Kurulunun böyle bir işlem yapmaya yetkisi olmadığı gibi, bu yöntemle -kararın değiştirilmesi, ne doğal adalet, ne adil yargılama, ne de disiplin yargılamasının usul kurallarına uymaktadır.

Disiplin Kurulu aldığı ve Davacıların bilgisine getirilen uyarma cezası kararını, Disiplin Tüzüğünün 4(1) maddesine göre yazılı olarak -Davacılara bildirmesi gerekirken, 22.8.2010 tarihinde ikinci bir karar üreterek daha ağır ceza vermek ve bu cezayı Yönetim Kurulunun onayına sunmakla yetkisini aşmış ve disiplin yargılaması usulünü ve doğal adalet ilkelerini ihlal etmiştir.

Bu esastan h-areketle, Davacılar aleyhine verilen 2 ay süreyle geçici olarak görevden uzaklaştırılmaları kararı ve buna bağlı olarak Yönetim Kurulunun cezayı onama kararının iptali gerektiğine ilişkin bulgu yaparım.

Taraflar duruşmada değinmemekle birlikte bir hususa- daha dikkat çekmeyi uygun buldum.

Bir ceza veya disiplin yargılaması sonunda, suçlu bulunan kişiye ceza vermeden önce, lehindeki hafifletici sebepleri söylemesi için söz hakkı verilir. Bu husus yazılı olmasa dahi, doğal adalet ilkeleri gereği uyulması g-ereken bir prensiptir. Nitekim daha önce atıfta bulunduğum İordanous v. Republic (1974) 3 CLR 194 davasında, ihlal edilen bu kuralın ihlalinin sonuçları detaylı olarak incelenmiştir.

Davacıların hazır olmadıkları, 22.8.2010 tarihinde, 'KARAR' başlığı ile- kaleme alan Emare 4 yazıda, Davacıların aleyhine getirilen suçlamalardan mahkum edildikleri yazılmış ve Davacılara söz hakkı verilmeden, haklarında 2 ay süreyle geçici olarak görevden uzaklaştırma cezası verilmiştir.

Disiplin Tüzüğünün 2(6) maddesi, "di-siplin cezası takdir edilirken, ilgilinin geçmiş hizmet durumu ve fiilin işleniş durumu göz önünde tutulur" hükmünü içermektedir. 22.8.2010 tarihinde yapılan işlem, bir disiplin yargılaması işlemi ise, Davacılar mahkum edildikten sonra, ceza vermeden önce -Davacılara veya varsa avukatlarına söz hakkı verilmeliydi. Disiplin Kurulunun uygulaması sonucunda, Davacılar, hafifletici sebepleri Disiplin Kurulu huzuruna getirmekten mahrum olmuşlardır. 22.8.2010 tarihli Emare 4 karar, bu şekli ile hatalı ve Doğal Adal-et İlkelerine aykırı üretildiğinden iptal edilmesi gerekmektedir.

SONUÇ - - - -

Netice itibarıyla; her iki Davacı davalarında başarılı o-lmuşlardır.

Birleştirilmiş olarak dinlenen her iki davada, ayrı ayrı aşağıdaki şekilde karar verilir.

YİM 130/2010 sayılı dava;
A. Davalının Disiplin Kurulu tarafından alınan ve Davacının Kıb-Tek Disiplin Tüzüğünün 4(4)(a) maddesi uyarınca 15.9.2010 -tarihinden itibaren 2 ay süreyle görevinden geçici ve yarı ödenekli olarak uzaklaştıran 22.8.2010 tarihli karar ile Davalının, Yönetim Kurulu tarafından alınan 2.9.2010 tarihli HK/344/10 sayılı onama kararının hükümsüz ve etkisiz olduğuna ve herhangi bir -sonuç doğurmayacağına KARAR verilir.
B. Mukayyit tarafından usulüne uygun olarak tespit edilecek dava masrafları, Davalı tarafından ödenecektir.

YİM 131/2010 sayılı dava;
Disiplin Kurulu tarafından alınan ve Davacının Kıb-Tek Disiplin Tüzüğünün 4(4)(a) -maddesi uyarınca 15.9.2010 tarihinden itibaren 2 ay süreyle görevinden geçici ve yarı ödenekli olarak uzaklaştıran, 22.8.2010 tarihli kararı ile Davalının Yönetim Kurulu tarafından alınan 2.9.2010 tarihli HK 344/10 sayılı onama kararının hükümsüz ve etkisi-z olduğuna ve herhangi bir sonuç doğurmayacağına KARAR verilir.
Mukayyit tarafından usulüne uygun olarak tespit edilecek dava masrafları, Davalı tarafından ödenecektir.





Ahmet Kalkan
Yargıç

23 Ocak, 20-13











13






Full & Egal Universal Law Academy