Yüksek İdare Mahkemesi Numara 128/1988 Dava No 30/1989 Karar Tarihi 26.06.1989
Karar Dilini Çevir:
Yüksek İdare Mahkemesi Numara 128/1988 Dava No 30/1989 Karar Tarihi 26.06.1989
Numara: 128/1988
Dava No: 30/1989
Taraflar: Ahmet Tokkan vd ile İsk. Bak. Vd
Konu: Kiralama kararının iptali istemi
Mahkeme: YİM
Karar Tarihi: 26.06.1989

-D.30/89 YİM 128/88

Yüksek İdare Mahkemesi Olarak Oturum Yapan
Yüksek Mahkemede
Yargıç Taner Erginel Huzurunda
Anayasanın 152. Maddesi hakkında

Müstedi: 1. Ahmet Tokkan, m-erhum Balıkesirli İbrahim Mulla Mehmet
veya İbrahim Tokkan Terekesi Tereke İdare Memuru sıffatıyle,
Balıkesir.
2. Mehmet Tokkan, Balıkesir
3. Şifa Hoşgör, Balıkesir.
-ile-
Müstedaaleyh: 1. İskân Bakanlığı ve/-veya İskân ve Rehabilitasyon Dairesi
Müdürlüğü ve/veya İskân ve Rehabilitasyon Dairesi
Müdürlüğü Hukuk İşleri Amiri vasıtasıyle KKTC.
2. İnceleme ve Dağıtım Komisyonu vasıtasıyle KKTC.
3. Saptama, Değerlendirme ve Tazmin Komisyonları
- vasıtasıyle KKTC.
4. Devlet Emlâk ve Malzeme Dairesi Müdürlüğü ve/veya
Müdürü vasıtasıyle KKTC.

Müstedi namına: Ergin Ulunay.
Müstedaaleyh namına: Mustafa Arıkan.
İlgili Şahıs namına: Kıvanç M. Riza.



Yasa Maddesi: 41/77 sayılı iskân, Topraklan-dırma ve Eşdeğer Mal Yasasının 29, 69(1) ve 70(3) maddeleri.

İstemin Özeti: Müstedilerin İlgili Şahsa kiralanan konutun İlgili Şahsa verilmeyip kendilerine kiralanması istemi.

OLAY: 1963'de terk ettiği mallarına karşılık kendilerine ev tahsisedilen mütev-effa Müstedi 1, eşi ve bir oğlu ile evde kalmağa başladı. Mütevef- fanın evlenen oğlu da Gazi Mağusa'da kendilerine tahsis edilen evde ikâmet etmeğe başladı. Müteveffa ve eşinin ölümünden sonra ev bir süre boş kaldı ve arada Mağusadaki evli oğlu eve gidip -gelmeye ve evin kendi adlarına devri için gerekeni yapmağa çalışırken, evin akrabaları olan ilgili şahsa kiralandığını öğrendi ve işbu başvuruyu dosyaladı.

SONUÇ:YİM İstinaf 30/87'de, mal değer belgesi almış kişilerin kiralama yolu ile eşdeğer mal almalar-ının yasaya aykırı olduğu kabul edilmiş ve bu karar genel tasvip gördüğünden kiralama yoluyla mal dağıtımı durdurulmuştur. 30/87'ye göre Müstedilerin hiç hakları olmasa bile evin kiralanarak eşdeğere karşılık ilgili şahsa verilmemesi, kaynak paketine kona-rak dağıtılması gerekmektedir. Bu nedenle YİM/İstinaf 30/87'nin benimsendiği prensip değişmediği sürece başvuruyu İlgili Şahıs lehine sonuçlandırma olanağı yoktur.
-Daha önceki YİM 176/86'da ileri sürdüğüm görüşümde de bir malın bir şahsın "T" cetveline işlenebilmesi için yasal tasarrufunda olması gerektiğini ileri sürmüştüm. Bu meselede ev İlgili Şahsın tasarrufunda da değildir. Bu temel yasal tablo ortaya kondukt-an sonra İlgili Şahıs leyhine bir sonuca varma alanağım yoktur.
Başvuru kabul edilir.

Atıfa Bulunulan Yargısal İçtihatlar:
YİM 176/86 sayılı Yüksek İdare Mahkemesi kararı.
YİM/İstinaf 30/87 sayılı karar.




-
H Ü K Ü M

Müstediler Balıkesirde A.18 numaralı konutun Gönül Gültekin'e kiralanmasına karşı bu başvuruyu dosyalamış bulunmaktadırlar ve sözkonusu konutun Gönül Gültekin'e verilmeyip kendilerine kalmasını istemektedirler.

Merhum İbrahim Mulla Mehmet v-eya İbrahim Tokkan 1963 Balıkesir göçmeni idi. 1963 yılında Balıkesirde terkettiği ev ve diğer taşınmaz mallara hasar oldu ve evi kullanılamıyacak hale geldi. Bu nedenle 1974 Barış Harekâtından sonra köyüne dönen İbrahim Tokkan'a A.18 numaralı ev tahsis ed-ildi. 14.10.1974 tarihli tahsis belgesinde aile sayısı 3 olarak belirtildi. İbrahim Tokan ile eşi Ayşe Tokkanın Şifa Hoşgör ve Mehmet Tokkan isimli iki çocukları vardı. Çocukların büyüğü Şifa Hoşgör aile yuvasını terkettiğinden aile sayısına sadece Mehmet -Tokkan dahil edildi ve bu nedenle aile sayısı 3 olarak belirtildi. Aile bir süre çocukları Mehmet Tokkan ile kendilerine tahsis olan evde oturdular. 1976 yılında Mehmet Tokkan evlendi ve malûl gazi olduğu için Mağusa'da kendisine tahsis edilen bir evde eşi- ile yaşamaya başladı. 1981 yılında İbrahim Tokkanın eşi Ayşe Tokkan vefat etti. 8 Temmuz, 1985 tarihinde ise İbrahim Tokkan vefat etti.

Mehmet Tokkan evlendikten kısa bir süre sonra eşi ile ihtilâfa düştüğü ve köye dönerek anne ve babasıyle birlikte yaş-amaya devam ettiğini iddia etmektedir. Karşı taraf ise bu iddiayı kabul etmemekte ve Mehmet Tokkan'ın evde iddia ettiğinden daha az kaldığını babasının ölümünden sonra birkaç ay sürekli kaldıktan sonra Mağusa'ya döndüğünü ve arada bir Balıkesire gelerek ev-de kaldığını öne sürmektedir. Bu iddiaların her ikisinde de İbrahim Tokkanın ölümünden sonra evin tasarrufunun Mehmet Tokkana geçtiği kabul edildiği için karşılıklı iddialar üzerinde uzun boylu durmayı gereksiz buluyorum.

İbrahim Tokkanın vefat etmesinde-n sonra birçok kişi Balıkesirde bulunan A.18 numaralı evle ilgilenmeye ve evi almak için İskân Dairesine başvurmaya başladı. Tokkan ailesiyle akraba olan Çiftçiler Birliği Genel Başkanı Hüseyin Gültekin Balıkesirde A.18 numaralı evin yakınında ikâmet ediyo-rdu. Şahadetine göre İbrahim Tokkanın ölmesiyle ev bir süre boş kaldı ve daha sonra Mehmet Tokkan arada bir gelerek evde kalmaya başladı. Hüseyin Gültekin "Hem Mağusada hem burada ev olmaz. Başınızın çaresine bakın çünkü eve müracaat- çılar var" diye Mehme-t Tokkanı ikaz etmeye çalıştı. Bu ikaza Mehmet Tokkan "tamam amca çaresine bakacağız" diye yanıt verdi. Ne var ki Mehmet Tokkan, karşılaştığı sorunu çözmeye fırsat bulamadı ve bir süre sonra Hüseyin Gültekin'in kızı Gönül Gültekin evi almak için İskân Dair-esine başvurdu.

Gönül Gültekin'in 24.3.1988 tarihli müracaatı aşağıdaki gibidir:

"24.3.1988
İskân Bakanlığı,
Lefkoşa.
Ben aşağıda imza sahibi Balıkesir sakinlerinden Gönül Gültekin yine Balıkesir sakinlerinden Mehmet Bullici ile evlenme hazırlığı içeri-sindeyiz. Konut sorunumuz vardır.

Merhum Muhtar İbraim Tokkan (Dayımız)'a ait A.18 no'lu ev boş ve kullanılmaz durumdadır.

Sözkonusu evin eşdeğerime karşılık bana kiralanmasını saygıla-rımla istirham ederim.

Gönül Gültekin

Ek: Eşdeğerimle ilgili be-lgeler."


Bu müracaat üzerine İnceleme ve Dağıtım Komisyonu A.18 numaralı konutun tahsisinin iptaline karar verdi. 30.3.1988 tarihli bu kararda iptal gerekçesi "tahsi-s sahibinin vefat etmesi üzerin-e sözkonusu konutun boş kalması" olarak belirtildi. Bu karardan sonra 8.4.1988 tarihinde İskân ve Rehabilitasyon Dairesi Müdürü, Devlet Emlâk ve Malzeme Dairesine bir yazı yazarak A.18 numaralı konutun Gönül Gültekine kiralanmasını bildirdi. Bu yazıya 22.4-.1988 tarihinde Devlet Emlâk ve Malzeme Dairesi Müdürü yanıt verdi. Bu yanıt şöyledir:


"Sayı: 1/K.1342
Konu: Balıkesir'de A.18 No'lu Lefkoşa: 22.4.1988
konut hakkında.

İskân ve Rehabilitasyon Dairesi
Müdürlüğü - Lefkoşa
-
İlgi: (4) Bal. 187-2658 sayı ve 8 Nisan, 1988
tarihli yazınız.

Balıkesir'de A.18 No'lu konutun Gönül Gültekin'e kiralanma- sının uygun görüldüğü ilgi yazınızla Dairemize bildirilmiştir.

Kira takdiri için yerinde yapılan incelemede konu evde -ikamet eden şahsın vefat ettiği ancak eşyalarının boşaltılmadığı tesbit edilmiştir.

Bu durumda kira mukavelesinin hazırlanması Dairemizce sakıncalı görülmektedir.

Bilgi ve görüşlerinizi saygılarımla rica ederim.

- Hüda Reis
Devlet Emlâk ve Mazleme
Dairesi Müdürü"


Bir süre Devlet Emlâk ve Malzeme Dairesi Müdürü görüşünü değiştirmiş olacak ki- sözkonusu konut Gönül Gültekin'e kiralandı. Ancak kira sözleşmesine rağmen evde ölen şahsın eşyaları kaldığı ve Müstedi 2'nin tasarrufu devam ettiği için Gönül Gültekin eve giremedi.

30.6.1988 tarihli kira sözleşmesi bir yıl süre için yapılmıştı ve sözl-eşmenin 13'üncü maddesindeki "ancak bu kira münasebeti kira veya eşdeğer mal uygulamaları açısından herhangi bir öncelik kazandırmaz" cümlesinin üzeri çizilmişti. Dolayısıyle Gönül Gültekin'e bu malı eşdeğerine karşılık alma olanağı verilmiş oluyordu.

İs-kân Dairesinde Gönül Gültekin lehine işlemler yapılırken İbrahim Tokkanın tereke idare memuru kardeşi Ahmet Tokkan da Devlet Başkanı Sayın R.R. Denktaş'a bir müracaatta bulundu ve evin Gönül Gültekin'e verilmek istenmesinden şikâyet ederek evin terekeye k-alması için yardım rica etti. Devlet Başkanının İskân Dairesine devrettiği 13.4.1988 tarihli müracaata İskân Dairesi Hukuk İşleri Amirinin verdiği yanıt şöyledir:

"Sayı 6/9. 6710
Konu: ....

Ahmet Tokkan
Balıkesir.

İlgi: 13.4.88 tarihli dilekçeniz.

Ba-kanlığımızın kontrol ve tasarruf altındaki kaynaklardan olan Balıkesir A.18 no'lu konut 002111 sayılı tahsis belgesiyle kardeşiniz İbrahim Murat Tokkan'a 1 nüfus olarak tahsis edilmişti.

İbrahim Mehmet Tokkan'ın vefat etmesi üzerine konutun boş kalması g-erekçesine atfen İnceleme ve Dağıtım Komisyonunun (4)66/77-9 sayı ve 30/3/88 tarihli önerisi ve ayni tarihli Bakanlık onayı ile konuta ilişkin tahsis İbrahim Mehmet Tokkan'ın adından iptal edilmiştir.

Terekenin güney mal varlığı puanlarının konutun puanla-rını karşılamaması ve/veya aile nüfüsüna dahil başka bir şahsın bulunmayışı hususları da dikkate alınarak A.18 no'lu konutun Gönül Gültekin'e kiralanması Müdürlüğümüzce uygun görülmüş ve kira mukavelesi yapılmak üzere konu Devlet Emlâk ve Malzeme Dairesine- aktarılmıştır.

Yukarıda belirtilen nedenlerden ötürü Balıkesir A.18 no'lu konuta ilişkin olarak dilekçenize olumlu yanıt verilme olanağı bulunamamıştır.

Bu nedenle sözkonusu konutu bu ihtar elinize ulaştığı tarihten itibaren 30 gün içinde tahliye eder-ek Müdürlüğümüzce teslim etmeniz gerekiyor.

Aksi takdirde tahliyeniz hususunda hakkınızda yasal işlem başlatılacaktır.

Bilgi edinmenizi ve gereğini saygı ile rica ederim.

A-libey Ahmet
Hukuk İşleri Amiri

Dağıtım: 1) İskân Şube Müd. Lefkoşa
2) İnceleme Değerlendirme Şube Amirliği - L/şa."


Bu yanıtı alan Ahmet Tokkan diğer Müstedilerle birlikte önü-müzdeki başvuruyu dosyalayarak,

Tahsisin iptal kararının hükümsüz kabul edilmesini;
Gönül Gültekine kiralama kararının hükümsüz kabul edilmesini;
Gönül Gültekinle Devlet Emlâk ve Malzeme Dairesi arasında yapılmış kira sözleşmesinin hükümsüz kabul edilmesi-ni;
Dava konusu evin tahsis veya kesin tasarruf olarak Müstedilere verilmesinin yapılmaması gereken bir ihmal olduğuna karar verilme-sini talep etti.

Gerek Müstedaaleyhleri temsil eden savcı gerekse İlgili Şahıs Gönül Gültekin avukatı bu başvuruya ön iti-razla yanıt verdiler. Savcılığın görüşüne göre Müstedilerin bu başvuruyu do-syala-maya meşru menfaatleri yoktur. Çünkü Müstedilerin evde yasal tasarrufları olmadığı gibi evi eşdeğerine karşılık alacak yeterli puanları da bulunmamaktadır. Müstedilerin görüşüne göre ise evi tamamen değilse bile kısmen eşdeğer olarak almaya hakları vardır.- Ayrıca ev yasa dışı ki-ralama yötemiyle Gönül Gültekin-'-e- verilmek istenmektedir. Kendilerinin evi almaya hakları olmasa bile evin kay-n-ak paketinde il-ân edilmeden Gönül Gültekin-'-e- verilmesi yasalara aykırı olacaktır.

Yasal konuları incelemeye başlamadan önce davanın genel bir değer-lendirmesini yaptığımız zaman İskân Dairesinin evi Gönül Gültekin'e vermek istemekle isabetli hareket ettiğini görürüz. İbraz edilen emarelere göre Gö-nül Gültekin anne ve babasından bağış yolu ile güney puanları almıştır. Dört ayrı mal değer belgesinde yer alan bu puanların toplamı 2991392'yi bulmaktadır. Bir tarafta 29192 puanı olan ve evlenmek üzere olup bir eve ihtiyacı bulunan bir hanım ile diğer ta-rafta 189000 puanı olan bir tereke ve bu terekenin başka evlerde oturan yani ev ihtiyacı bulunmayan mirasçıları arasında bir tercih yapmak gerekirse şüphe yok ki Gönül Gültekinin tercih edilmesi gerekir. Ne var ki, İskân Dairesinin bu tercihini yerine geti-rirken yasal bir yol izlemesi de zorunludur. Önümüzdeki davada İskân Dairesinin yasal bir yol izlemediği daha ilk bakışta görülmektedir. Çünkü YİM İstinaf 30/87 de mal değer belgesi almış kişilerin kiralama yolu ile eşdeğer mal almalarının yasaya aykırı ol-duğu kabul edilmiş ve bu karar genel tasvip gördüğünden kiralama yoluyla mal dağıtımı durdurulmuştur. 30/87'ye göre Müstedilerin hiç hakları olmasa bile evin kiralanarak Gönül Gültekin'e verilmemesi ve kaynak paketine konarak dağıtılması gerekmektedir. Bu -nedenle YİM İstinaf 30/87'nin benimsediği prensip değişmediği sürece önümüzdeki başvuruyu Gönül Gültekinin lehine sonuçlandırma olanağının bulunmadığı görüşündeyim. 176/86 sayılı YİM kararında bu konuda farklı bir görüş öne sürmüştür. Özetle kiralama yoluy-la eşdeğer mal verilebileceğini ancak 69(1) maddeye göre bir malın T cetveline işlenebilmesi için İlgili Kişinin tasarrufunda bulunması gerektiğini veya malın İlgili Kişinin "halen tasarruf etmekte olduğu" bir mal tanımına girmesi gerektiğini izah etmiştim-. Önümdeki meselede ev Gönül Gültekinin tasarrufunda olmadığına göre kendi görüşlerim doğrultusunda hareket etsem bile yine onun leyhine bir sonuca varma olanağı bulamıyorum. Bu temel yasal tablodan sonra başvuruda tartışılan diğer yasal konular kanımıca -önemsiz ve sonucu etkilemiyen konular olarak kalmaktadır. Buna rağmen kısaca onlara da değinmeye çalışacağım.

a) Gönül Gültekinle Devlet Emlâk ve Malzeme Dairesi arasında yapılmış 30.6.1988 tarihli kira sözleşmesinin özel hukuka girdiği iddiası; Yukarıda -açıkladığım gibi sözleşmenin 13. maddesinin iptal edilmesi kira sözleşmesinin eşdeğer işlemlerini başlatmak amacıyle yapıldığını göstermektedir ve dolayısıyle sözleşmenin kamu hukuku alanına girdiği açıktır. Ancak böyle olmasa ve İskân Dairesi salt özel hu-kuka giren bir kira sözleşmesi yapmak istese bile yine yasalara uymak zorundadır. Bir başka şahsın tasarrufunda -bulunan ve eşdeğer olarak tale-p edilen bir malı "ben özel hukuka giren- -basit bir kira sözleşmesi yapıyorum" diyerek yargı denetiminin dışına çıkaramaz. Bu mümkün olsa eşdeğere ilişkin hiçbir YİM Başvurusunun anlamı kalmıyacaktı. Ayrıca bir şahsın tasarrufunda bulunan bir evin bir başka şahsa kiralanması özel hukukta da mümkün- değildir. Daha doğrusu böyle bir sözleşme tarafları bağlamakla birlikte eve ilişkin bir hak kazandırmamaktadır. Yani Gönül Gültekinle Devlet Emlâk ve Malzeme Dairesi arasında yapılmış kira sözleşmesi özel hukuka bu evi tasarruf edenleri ilgilendirmeyen an-lamsız bir sözleşmeden başka birşey değildir.

b) Müstedilerin yasal tasarrufları olmadığı için meşru menfaatlerinin bulunmadığı iddiası; Meşru menfaat konusunda hatalı bir yaklaşımın hukukun temel prensiplerini ihlâl edebileceği ve hukuk sistemimizi yara-layabileceği kaygısı içerisindeyim. Meşru menfaat bir dava açabilme şartıdır. 41/77 sayılı İskân, Topraklandırma ve Eşdeğer Mal Yasasının 69(1) maddesi şöyledir:

"-69(1) T-erkedilen veya hasara uğrayan malın değerinin askı tarihinden başlıyarak en genç üç ay içerisinde ilgili kişiye; terkettiği veya hasara uğrayan malları ile Kuzey bölgesinde halen tasarruf etmekte olduğu (icarında bulun-anlar da dahil) taşınmaz mal-l-a-rı ve puan değerlerini bundan böyle "T" cetveli olarak isimlendirilen bir cetvele işler."

Görüleceği gibi yasamız bir malı halen tasarruf etmekte olan bir şahsa o malı T cetveline -işleyerek eşdeğerine karşılık a-lma hakkı tanımıştır. Şu halde bir malı tasarruf etmekte olan bir şahsın o mala ilişkin bir hakkı vardır ve dava açarak hakkını arayabilmesi gerekir. Meşru menfaat tartışması burda sona eren bir tartışmadır. Bir kimseye "nasıl olmasa dava açsan da kazanamı-yacaktın o halde meşru menfaatın yok" denemez. Çünkü meşru menfaat konusu yani dava açabilme hakkı ile davanın sonucu birbirinden farklı konulardır. Eğer bir şahsın tasarrufu yasal değilse İskân Bakanlığının dava açarak bu yasa dışı tasarrufu sona erdirmes-i gerekir. Bu yapılmadan bir kişinin tasarrufunda bulunan malı başka bir kişiye vermek için işlem yapılırsa yasal çelişkilerin ortaya çıkması kaçınılmazdır. Örneğin önümüzdeki başvuruda savcılığın görüşlerini şöyle özetlemek mümkündür: "Gerçi ev Gönül Gült-ekine yasalara aykırı olarak verilmek isteniyor fakat Müstedilerin bundan şikâyet etmeye hakları yok. Çünkü Müstedilerin bu evle yasal bir ilgileri yok." Buna karşılık niçin yasal bir ilgileri olmadığı sorusunu sorduğumuzda "İlgi-l-ileri yok çünkü İskân Dairesi merhum İbrahim Tokkanın sağlığında T cetvelini çıkarıp evin kesin tasarrufunu kısmen veya tamamen ona vermeyi ihmal etmişti" yanıtını alıyoruz. Yani savcılık İskân Dair-e-sinin kendi kusuruyla yarattığı bir durumu bahane ederek yasa dışı bir işlem yapabileceğini öne sürmektir. Böyle bir argümanı kabul etmek mümkün değildir.

41/77 sayılı yasanın 70(3)(c) paragrafı şöyledir:

"Hak sahibinin tasarrufundaki konutu almaya eşd-eğer puanları yetmiyorsa ona konut için puanları orantısında hisseli Kesin Tasarruf Belgesi, geri kalan hisseler için de Tahsis Belgesi verilebilir. Bu yasa kuralları uyarınca tahsisli hisseler; herhan-gi bir zamanda Dev-let'e geçerse Devlet Kesin Tasarruf Belgesi sahiplerine rayiç bedelden tazminat ödeyerek hisseli Kesin Tasarruf Belgesini iptal ettirip konutun tümüne sahip olabilir."

Yasanın 69(1) ve 70(3) maddelerine göre İskân Dairesi merhum İbrahim Tokkanın T cetveli-ni hazırlamak; bu T cetveline puanları ile kuzeyde tasarruf etmekte olduğu malları işlemek, tesbit edilen puanlara karşı ona itiraz fırsatı tanımak ve yapılan itirazın sonucuna göre ya kısmen veya tamamen kesin tasarruf belgesini vermek zorunda idi. Bu işl-emin zamanında yapılmamış olmasına İbrahim Tokkanın en küçük bir kusuru yoktur. Yasa kısmen verilmiş bir kesin tasarrufun nasıl geri alınabileceğini dahi belirtmiştir. Tüm bu yasal düzenlemeleri devre dışı bırakmak ve bu yasalar yokmuş gibi hareket etmek m-ümkün değildir. İbrahim Tokkan öldüğüne göre onun eşdeğerine ilişkin hakları terekesine geçmiştir ve ayni işlemlerin tereke adına yapılması gerekir.

Bu görüşlere paralel olarak evi tasarruf etmeye devam eden Davalı 2'nin de dava açma hakkı bulunduğu görü-şündeyim. Madem ki Davalı 2 evi tasarruf etmektedir bu tasarrufun ilk bakışta yasalara aykırı olduğu söylenemez. Onun da dava açarak evle ilgili işlemlerin yasalara uygun olup olmadığını sormaya hakkı olmalıdır. İskân Dairesinin böyle bir davayla karşılaşm-aması için başka kişiler lehine işlem yapmadan önce Davalı 2 aleyhine dava açarak yasa dışı olduğunu iddia ettiği tasarrufu sona erdirmesi gerekirdi.

c) Müstedilerin yeterli puanları olmadığı için meşru menfaatleri olmadığı iddiası, savcılık dava konusu -evi dıştan görerek bir puan değerlendirmesi yaptırmış ve "Müstedi 1'in T cetveli çıksaydı ve itiraz etseydi yine durum değişmeyecekti çünkü Müstedi 1'in yeterli puanı olmıyacaktı" anlamına gelen bir argüman yapmıştır. Herşeyden önce yukarıda 70(3)(c) parag-rafında görüldüğü gibi Müstedi 1'in yeterli puanı yoksa hisseli olarak kesin tasarruf belgesi almaya hakkı vardı. Fakat böyle olmasaydı bile yasanın tesbit ettiği bir prosedürün "nasıl olmasa bu prosedür izlense bile sonuç değişmeyecekti" diye devre dışı b-ırakılması mümkün değildir. Aynı argüman kaynak paketlerine ilişkin olarak tekrar edilmiştir. Müstedilerin evin kaynak paketine konarak dağıtılması gerektiği görüşüne karşı "kaynak paketine konsa durum değişmiyecekti çünkü İlgili Şahısla Müstedilerin puan -durumu kıyaslandığında yine İlgili Şahsın tercih edilmesi gerekecekti" şeklinde bir görüş öne sürülmüştür. Kanımca, yasanın yapılmasını şart koştuğu bir işlemi yapmıyarak "nasıl olmasa bu işlemi yapsak da sonuç değişmiyecekti" diye görüş öne sürmek doğru d-eğildir. Daha doğrusu böyle bir görüşle tüm yasal müsseselerin ortadan kalkması mümkündür. Örneğin bu yöntemle bir sanığa "gerçi sana savunma hakkı tanımadık ancak savunma hakkı tanısak ne fark edecekti, nasıl olmasa kendini savunamıyacaktın" diyebiliriz. -Böyle bir yaklaşımın hukuka ne ölçüde ters düşeceği açıkça görülmektedir. Kanımca bir malı kaynak paketine koymak gerekiyorsa bu işlemi gerçekten yapmak ve sonucunu görmek gerekir. Bu nedenlerle ön itirazların reddedilmesi gerektiği görüşündeyim.

Başvuru-yu burada sonuçlandırmam gerektiği halde eşdeğer sorununun önemi nedeniyle bu konuya ilişkin görüşlerimi bir kez daha anlamakta yarar görüyorum. Eşdeğer sorununun önemini ifade edebilmek için söz bulmak kolay değildir. Eşdeğer sorunu halkımızın özgürlüğünü- ve mutluluğunu ilgilendiren en önemli sorunlardan biridir. Bu gerçeği dikkate alan Anayasamız yürülüğe girdiği tarihten itibaren 5 yıl içinde eşdeğer sorununun çözümünü şart koşmuştur. Kanımca 41/77 sayılı Eşdeğer Mal Yasası eşdeğer sorununun çözümünü sağ-lamak için basit fakat etkili bir sistem getirmişti. Bu sistemin çalıştırılmamış olması eşdeğer sorunun çözümünü önlemiş ve sorunun gittikçe daha karmaşık ve içinden çıkılmaz bir hale gelmesine neden olmuştur. Sistem çalıştırılmadığı için sorunlar gittikçe- artmakta ve bir çıkış yolu arayan İskân Bakanlığı yasalara ters düşmek zorunda kalmakta, Mahkemeler ise hukukun temel prensiplerinden ayrılmaya davet edilmektedir.

Kuzey Kıbrıs'ta yapılmış tahislerin bir bölümünün haksız olduğu ve bu haksızlığın düzelti-lmesi gerektiği eskiden beri tartışılmaktaydı. Haksız tahsisleri ortadan kaldırmak için tarımsal kaynaklara 1976 Toprak Dağıtım Kararnamesi, konutlarda ise 41/77 sayılı Yasanın 29. maddesi kabul edilmiştir. Haksız tahsisleri ortadan kaldırmak amacıyle kabu-l edilen bu yasal düzenlemeler bazı nedenlerle uygulanamadı ve tahsislerin büyük bir bölümü olduğu gibi kaldı. Eşdeğer mal verme konusu haksız tahsislerin geri alınmasından farklı, tamamen değişik bir konudur. Öyle sanıyorum ki bu iki konunun birbiriyle ka-rıştırılmış olması ve "eşdeğer sorununun çözümünü önleyelim ve böylece haksız tahsis sahiplerinin yararlanmasına fırsat vermiyelim" diye düşünülmesi sorunun çözülmesini önlemiştir. Tahsis konusu veya diğer bir deyişle malların tasarrufunun yasallaşması eşd-eğer uygulamalarından önce tamamlanmalıydı veya bu konu kapanmış kabul edilerek eşdeğer işlemlerine karıştırılmamalıydı. 41/77 sayılı Yasa eşdeğer açısından bir kişinin tasarrufunda tuttuğu malları puan karşılığında alması sistemini kabul etmiştir. Bu sist-eme göre bir kişinin tasarrufunda tuttuğu malı karşılayacak puanı varsa tasarrufu haksız olamaz ve kesin tasarruf alabilmelidir. Eğer bir kişinin yeterli puanı yoksa puan satın alarak bu eksikliğini tamamlamak zorundadır ve dolayısıyle haksızlığının bedeli-ni ödeyecektir. Böyle hareket eden birisi puan sahibi olup mal alamamış kişilerden puan satın alacak dolayısıyle bu kişileri tazmin etmiş olacaktı. Şu halde taşınmaz malları tasarruf edenleri puan alımında serbest bırakmak veya puan almaya teşvik etmek ger-ekirdi. Puan satın almayı reddeden bir kişi ise tasarrufunda fazladan tuttuğu malı feragat etmeye teşvik edilmeliydi. Böylece mallar, feragat sonucu mal alma fırsatı bulamamış puan sahiplerine geçecek ve puan sahipleri ikinci kez tazmin edilmiş olacaklardı-. Özetle Eşdeğer Mal Yasasına göre tamamen serbest kalması ve teşvik edilmesi gereken puan alımı ile feragatlerin yasaklanması veya büyük ölçüde sınırlandırlması tüm sistemin bozulmasına neden olmuştur. Mahkemelere gelen davalar bu bozukluğun ürünüdür. Örn-ek olarak önümüzdeki davayı ele alalım. Puan alımı ile feragatler serbest kalsa puana duyulan talebin artacağından puanların değeri yükselecek ve piyasa değeri ile gerçek değeri eşit hale gelecektir. O zaman İlgili Şahsın elindeki puanları satarak dava kon-usu ev gibi başka bir ev alması mümkün olacaktı. Müstedilerin ise gerçek değerinde puan satın alıp eksikliklerini tamamlamak istemeleri için fazla bir menfaatleri kalmıyacaktı. Müstedilere terekeye ait puanları satmak ve evden bir bedel karşılığında ferag-at etmek daha cazip gelecekti. Böylece sorun kendiliğinden çözülmüş olacaktı.

Görüleceği gibi önümüzdeki ihtilâfın gerçek nedeni puanların piyasa değerinin düşük olmasıdır veya puanların piyasa değeri ile malların piyasa değeri arasında büyük farklılık b-ulunmaktadır. Bunun nedeni ise puan alımı ile feragat- lerin yasaklanarak veya büyük ölçüde sınırlandırılarak puana duyulan talebin azaltılmış olmasıdır. Yalnız önümüzdeki meseleyi değil Mahemelere gelen hemen her meseleyi veya herhangi bir eşdeğer sorunun-u ele alalım. Dikkatle incelediğimiz zaman 41/77 sayılı Yasanın orijinal sisteminin doğru uygulanması halinde sorunun kendiliğinden ortadan kalktığını görürüz. Sistemin doğru uygulanması puan rezervini süratle eriteceğinden İskân Bakanlığı geriye kalan mal-larla ilgili yeni yasal düzenlemeler yapma olanağı bulacak ve böylece eşdeğer sorunu tümüyle çözülmüş olacaktı. Diğer taraftan orijinal sisteme dönmeden hatalı yöntemlerle sorunu çözmeye çalışmanın daha büyük sorulara neden olacağını görmek için biraz zam-an ayırmak ve etraflı düşünmek yeterlidir.

Yukarıdaki nedenlerle başvuru kabul edilir. Balıkesirde A.18 numaralı evle ilgili olarak verilmiş tahsisin iptali kararı ile İlgili Şahıs leyhine verilmiş karar ve yapılmış sözleşme iptal edilir.

Masraflar i-çin emir verilmez.


(Taner Erginel)
Yargıç

26 Haziran 1989

-


-534-



-


Full & Egal Universal Law Academy