Yüksek İdare Mahkemesi Numara 127/1998 Dava No 6/2001 Karar Tarihi 19.04.2001
Karar Dilini Çevir:
Yüksek İdare Mahkemesi Numara 127/1998 Dava No 6/2001 Karar Tarihi 19.04.2001
Numara: 127/1998
Dava No: 6/2001
Taraflar: Berkin and Sons Ltd. ile Gümrük ve Rusumat Dairesi
Konu: Ödenen gümrüğün gereğinden fazla olduğu...
Mahkeme: YİM
Karar Tarihi: 19.04.2001

-D.6/2001 YİM 127/98
Yüksek İdare Mahkemesinde
-Anayasanın 152. Maddesi Hakkında.
Mahkeme Heyeti:Taner Erginel,Nevvar Nolan,Gönül Erönen.
Davacı: 1. Berkin and Son Ltd. 20 Tabak Hilmi Sok.Lefkoşa
2. Berkin and Son(Free Port) Ltd.20 Tabak Hilmi
Sok. Lefkoşa

ile -

Daval-ı: KKTC Başsavcılığı vasıtası ile Gümrük ve Rusümet
Dairesini temsilen KKTC Maliye Bakanlığı -
Lefkoşa

A r a s ı n d a .
Davacılar namına: Avukat Talat Kürşat
Davalılar namına: Başsavcı Yardımcı Mu-avini Müjgan Irkad.

-----------------
- H Ü K Ü M

Taner Erginel: 1998 yılında Güney Kore'den 26 araba ithal eden Davacılar bu arabaların gümrüğünü ödeme konusunda Gümrük ve Rusumet Dairesi ile ihtilâfa düştüler. Davacıların sunduğu faturaları doğru kabul etmeyen Gümrük Daire-si re'sen arabaların değerini tespit ederek gümrük talep etti. Talep edilen gümrüğü protestolu olarak ödeyen Davacılar daha sonra önümüzdeki davayı açtılar. Ödedikleri gümrüğün gereğinden fazla olduğunu öne süren Davacılar kendilerinden fazla gümrük tale-p eden kararın hükümsüz ve etkisiz olmasını ve yok sayılmasını talep etmektedirler.

Davaya ilişkin olgular özetle şöyledir: K.K.T.C.'de kayıtlı şirketler olan Davacılar ticaretle uğraşmaktadırlar. 1997 yılının son yarısı ile 1998 yılının ilk yarıs-ında Uzak Doğuda ve özellikle Güney Kore'de mali kriz yaşandığını öğrenen Davacılar bundan yararlanmak istediler. Güney Kore'de Paul Trading Corporation isimli bir firma ile temas eden Davacılar 2.3.1998, 5.3.1998 ve 24.3.1998 tarihlerinde bu şirketten to-plam 26 araba satın alarak KKTC'ye ithal ettiler. Gümrüğü ödemek için arabaların faturalarını Gümrük Dairesine sunan Davacılar, Daire ile anlaşmazlığa düştüler. Faturalardaki fiyatları emsallerinden düşük bulan Gümrük Dairesi, Davacılardan arabaların fiya-tı konusunda ek kanıt istedi. Gümrük Dairesine 21.5.1998 tarihli bir yazı göndererek faturalar gereğince işlem yapılmasını talep eden Davacılara, Gümrük Dairesi 27.5.1998 tarihli bir yanıt verdi. Bu yanıt şöyledir:

"KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHU-RİYETİ
MALİYE BAKANLIĞI
GÜMRÜK MÜDÜRLÜĞÜ
Sayı: GRDM.23/98 Lefkoşa, 27/5/1998

Selçuk Berkin
Berkin & Son Ltd.
20 Tabak Hilmi Sk.
LEFKOŞA. -

İLGİ: 21.5.1998 tarihli yazınız.

İthal etmekte olduğunuz yeni motorlu
araçların kıymetleri ile ilgili ilgi yazınız
incelenmiştir.
İhracatçı firma ile müessesenizin
"soyut bey-anına" dayanan gerekçelerle ithal
etmekte olduğunuz sözkonusu motorlu araç-
ların halen Müdürlüğümüzce kabul edilmiş
emsal fiyatlarından daha düşük olduğu
nedeniyle ibraz edilen fiyatlarınızın kabul
edilmesine yasal -olanak bulunmamaktadır.
Bilgi edinilmesini ve ilgili gümrük
şubesi ile temas edilerek gümrükleme
işlemlerini sonuçlandırmanızı saygı ile
rica ederim.
Mustafa Numan
- Müdür.
DAĞITIM:
Maliye Bakanlığı,
Teftiş İşleri Şübesi."


27.9.1998 tarihli yazıdan da anlaşılacağı gibi Gümrük Dairesi fiyat tespitinde emsal fiyatlara sadık kalmak istiyordu. Davanın duruşmasında Daire görevlile-ri araba piyasasının açık ve herkes tarafından bilinen bir piyasa olduğunu, fiyatların uluslararası kataloglarda görülebileceğini söylediler. Daire görevlileri bu kataloglara ve emsal fiyatlara dayanarak arabaların fiyatlarını saptadılar.

Gümrük Daires-inin saptadığı fiyatların genelde doğru olduğunu Davacılar da kabul etmektedir. Ancak Davacılar Uzak Doğu'da 1997 yılının ikinci yarısında başlayan ve 1998 ortalarına kadar devam eden bir kriz yaşandığını, bu kriz nedeniyle fiyatlarda büyük bir düşüş olduğ-unu ve kendilerinin bundan yararlanarak dava konusu arabaları daha ucuza ithal edebildiklerini iddia etmektedirler. Gümrük Dairesi ise böyle bir kriz konusunda bilgisizlik beyan etmekte ve kriz olsa bile bu krizin araba fiyatlarını etkilemediğini ve Davac-ıların sunduğu faturaların gerçeği yansıtmadığını iddia etmektedirler.

İthal edilen malların gümrüğünün tespitine ilişkin İthal Olunan Mallar (Kıymet Kavramı) Tüzüğünün Cetvel 1., madde 1 şöyledir:

"İthal eşyanın gümrük kıymeti, eşyanın satış
- bedelidir. Yani ithal ülkesine ihraç amacıyla
ile yapılan satış sırasında ortaya çıkan ve
8'inci maddeye göre gerekli düzeltmelerin
yapıldığı, gerçekten ödenen veya ödenecek
fiyattır."


Tüzüğe göre bir ithalatçı ithal ettiği mal- için gerçekte ödediği paraya göre gümrük ödemek zorundadır. Dolayısıyle değerli bir malı ucuza satın alıp ithal etmeyi başaran kişi, satın aldığı fiyat üzerinden gümrük ödemeye hak kazanır. Dikkate alınacak fiyat eşyanın değeri olmayıp gerçekte satıcıya- ödenen paradır. Şüphe yok ki malı normal fiyatının altında satın aldığını iddia eden ithalatçı bunu kanıtlamakla yükümlü olacaktır.

Bir malın kaça satın alındığı konusunda ithalatçı firma ile Gümrük Dairesi arasında anlaşmazlık çıktığı zaman bu anlaşmaz-lık nasıl giderilebilir? 37/83 sayılı Gümrük ve İstihsal Yasasının 158. maddesinin 2. fıkrası şöyledir:

"Kişilerin, malların, Müdürün kanaatince
en uygun bir şekilde değerlendirilmelerine
gerekli olan bilgileri ve malların satın
alınması-, ithalatı veya tekrar satışı ile
ilgili tutulan her türlü hesap kayıtlarını
ve diğer evrakı Müdüre ibraz etmelerini
öngören Tüzük yapabilir."


Bu yasa maddesine göre malların satın alınması ve satışı konusunda hesap kayıtlarının ibraz-ına ilişkin tüzük yapılacaktır. 16/92 sayılı Gümrük ve İstihsal
(Değişiklik) Yasasının 27.3.1992 tarihinde tadil edilmiş şekli ile 160. maddesi şöyledir:

"Yapılacak itirazların niteliğine göre
aşağıdaki belge ve örneklerin gerekli
olanlarının sunulma-sı istenir:
Uyuşmazlığın Tarife sınıflandırmasından kaynaklanması halinde;
Mallar ile ilgili analiz belgesi;
Malların örnekleri;
Resim, broşür, katalog; ve
(Ç) Müdürlüğün uygun görüp isteyeceği herhangi
bir bilgi veya belge.
Uyuşmazlığın malla-rın kıymetleri
üzerinde olması halinde:
(A) Faturalar;
(B) Satış mukavelesi veya fiyat listeleri;
(C) İthal izinleri;
(Ç) İthalatçı veya ihracatçının konu mallarla
ilgili hesap kayıt defterleri v.s.; ve
- (D) Müdürlüğün uygun görüp isteyeceği herhangi
bir bilgi veya belge."


İthal Olunan Mallar (Kıymet Kavramı) Tüzüğünün Cetvel I, madde I 2(d) paragrafı ise şöyledir:

"Ödenmiş veya ödenecek olan ticari işlem
kıymetin-in doğruluğunun ispatı ithalatcıya
aittir. Bu amaçla Gümrük idaresi makul ölçüler
içerisinde ve ticari teammüllere uygun olarak
ithalatçılardan ibraz ettikleri beyanlara ek
olarak ayrıca evraka dayanan bilgi isteyebilir.
Bu bilgilerin- verilmemesi ve kıymet üzerindeki
şüphenin giderilmemesi halinde malların bu
madde altında değerlendirilmesi reddedilebilir."


Yukarıdaki yasal düzenlemenin yorumuna ilişkin taraflar arasında görüş ayrılığı yoktur. Yani bir ithalatçının malı g-enel değerinden daha düşük fiyata satın almayı başarması halinde satın aldığı fiyat üzerinden gümrük ödeyeceğini, Gümrük Dairesi de kabul etmektedir. Buna karşılık malı daha düşük fiyata satın aldıklarını kanıtlama yükümlülüğünün kendilerine ait olduğunu -Davacılar da kabul etmektedir.

Acaba Davacılar bu olayda arabaları genel değerlerinden daha düşük fiyata satın aldıklarını kanıtlayabildiler mi? Bu davada yanıtlamamız gereken soru budur. Acaba bir ithalatçı malı genel değerinden daha ucuz fiyata satı-n aldığını nasıl kanıtlayabilir?

Davacıların arabaları genel fiyatların altında satın aldıklarını iddia etmeleri üzerine Gümrük Dairesi Davacılardan ek bilgi olarak araçların fabrika çıkış ve ihracat fiyatlarını gösteren kataloglar ve broşürler istedi.- Davacılar talep edilen bu belgeleri temin edemediler. Davacıların iddiasına göre bu belgeleri temin etmek mümkün değildir. Çünkü Uzak Doğu krizi 6 ayla 1 yıl arasında sürmüş olup bu devreye ilişkin özel kataloglar veya broşürler hazırlanmış değildir. G-erçekte büyük belirsizlik yaşanan böyle bir devrede katalog ve broşür hazırlanması mümkün değildi. Talep edilen belgelerin sunulamaması üzerine Cetvelin I. maddesini uygulamaktan vazgeçen Gümrük Dairesi 2. ve 3. maddeleri dikkate alarak emsal fiyatlara gö-re değerlendirme yaptı. Şüphe yok ki bu değerlendirme Haziran 1997 - Haziran 1998 arasında Uzak Doğu'da mali kriz yaşanmamış gibi yapıldı.

Acaba 1997 yılının ikinci yarısı ile 1998 yılının ilk yarısında Uzak Doğu'da gerçekten bir mali kriz yaşandı mı?- Bu davada yanıtlamamız gereken önemli soru budur. Davacılar Uzak Doğuda mali kriz yaşandığını kanıtlamak için KKTC Merkez Bankası Kambiyo Şefi İnci Çetin'i tanık olarak dinlettiler. Bu tanığa göre 1997-1998 yıllarında Güney Kore parası olan Won'da büyük- değer kaybı olmuştur. Şöyle ki krizin başladığı 4.7.1997 tarihinde 1 dolar=887 Won iken krizin ağırlaştığı 28.2.1998 tarihinde 1 dolar= 1633 Won olmuştur. Bu rakamlar Uzak Doğuda 1997'nin son yarısı ile 1998'in ilk yarısında gerçekten ciddi bir mali kriz -yaşandığını göstermektedir. Buna göre Güney Kore'de yaşayan ve banka hesabı dolar olan bir kişi, 1997 ortalarında bir araba alabileceği parayla Mart 1998'de iki veya buna çok yakın araba alabilecek duruma gelmişti. Bir kısım Koreli iş adamının bu durumdan -yararlanarak yarı fiyata araba satın alıp bunları ihraç etmemeleri için bir neden yoktu. Bu kadar büyük bir krizde iflas tehlikesi ile karşı karşıya kalan firmaların ellerinde bulunan stoğu genel fiyatların çok altında satma zorunda kalmaları olasılığı da- ortaya çıkmıştı. Dolayısıyle Davacıların iddialarının doğru olma ve arabaları genel fiyatların altında satın alınmış olma olasılığı vardı. Acaba bu durumda Davacıların arabaları satın aldıkları fiyatları kanıtlamak için ne gibi deliller sunmaları gerekiy-ordu? Bu delilleri kabul etmeyen Gümrük Dairesinin ise Davacıların iddialarını çürütmek için neler kanıtlaması gerekmektedir?
Kanımca Davacıların sunduğu faturaları gören ve iddialarını dinleyen Gümrük Dairesinin gerçeği araştırma yönüne gitmesi gerekiyor-du. Nitekim bir ara, Dairenin böyle bir çabası oldu. Türkiye Cumhuriyeti Güney Kore Ticaret Ateşeliğine bir yazı yazan Daire ekonomik kriz yaşanıp yaşanmadığını ve söz konusu devrede araba fiyatlarında bir düşme olup olmadığını sordu. Maalesef bu yazıya- herhangi bir yanıt alamadı. Bunun üzerine daha fazla araştırmayı gereksiz gören Daire kriz yaşanmamış gibi işlem yapmayı tercih etti.

Davanın duruşmasında Davacılar arabaları ucuza aldıklarını ve Gümrüğe sundukları faturaların gerçeği yansıttığını kanı-tlayacak teyid edici şahadet sunmaya çalıştılar. Öne sürdükleri argümanlardan biri sözkonusu arabaları ucuza satın aldıkları gibi ucuza sattıkları argümanıdır. Bu ciddi bir argümandır. Çünkü bir malın satıldığı fiyat, kaça satın alındığı konusunda bize -fikir verebilir. O tarihlerde ülkemizde mali kriz yoktu. Davacıların arabaları satın aldıkları fiyattan daha düşük fiyata satmaları için bir neden yoktu. Bir tüccar hiçbir neden yokken malı zararına satmayacağına göre arabaların satış fiyatları kaça alı-ndıklarını gösteren önemli bir delil olabilir. 37/83 sayılı Gümrük ve İstihsal Yasasının 158. maddesinin (2). fıkrası da diğer faktörlerin yanısıra "tekrar satışın" dikkate alınmasını öngörmektedir. Buna rağmen Gümrük Dairesi arabaların kaça satıldığı ko-nusu ile ilgilenmedi ve satış fiyatlarının tümünün göstermelik ve sahte olabileceğini öne sürdü. Halbuki bu satışlar arasında sahte olamayacak olanlar vardı. Örneğin arabalardan birini bir kamu kuruluşu olan Güvenlik Kuvvetleri satın almıştı. Gümrük Dair-esi buna da önem vermedi ve bu satışın göstermelik ucuz bir satış olabileceğini veya Güvenlik Kuvvetlerine yapılmış kısmî bir hibe olabileceğini öne sürdü. Gümrük Dairesi Mahkemede sunulan tüm delilleri şüphe ile karşılayan, gerçeği bulmak için araştırma -yapmayan ve Mahkemeyi Davacıların sunduğu delillerden şüphe etmeye davet eden bir yaklaşım içerisine girdi.

Bu davada önemli olan diğer bir nokta ise arabalar KKTC'ye taşınırken kaça sigortalanmış olduğudur. Davacı şirketlerin direktörü Borahan Berkin ar-abaları sigortasız veya eksik sigorta ile getirme riskini göze alamayacağını, çünkü geçmişte yaptığı sigortasız bir ithalatta geminin battığını ve bundan büyük zarar gördüğünü, dava konusu arabaların taşınması için yapılan sigortaların faturalardaki fiyatl-arla aynı olduğunu söyledi. Gümrük Dairesi Davacıların bu iddialarına önem vermedi ve sigortanın bilinçli olarak yanıltıcı şekilde yapılmış olabileceğini iddia etti.
Davacıların iddialarını kanıtlamak için öne sürdükleri diğer önemli bir kanıt ise arabal-arın ithali için açılan akreditiflerdir. Akreditif açma bir malın ithalinde izlenen garantili yoldur. Akreditif açıldığında paranın bankaya yatırıldığı konusunda satıcı firmaya bilgi verilir ve para, mallar gemiye yüklendikten sonra satıcı firma tarafınd-an çekilebilir. Dolayısıyle ithalatçı firma, mallar gemiye yüklenmeden paranın çekilemeyeceğini bilmekte bir riske girmeden malları ithal edebilmektedir. Satıcı firma ise malları gemiye yüklediği zaman parayı alacağından emin olmaktadır. Bu nedenle akred-itif yöntemi her iki tarafa güven veren risksiz bir ithalat yöntemidir.

Akreditif yönteminin dışında bir de peşin ödeyerek veya daha sonra ödenmek üzere, yani veresiye satın alma yöntemleri vardır ki bu yöntemler birbirini tanıyan, birbirine güvenen tara-flar arasında izlenebilecek yöntemlerdir. Bu yöntemlerde ya ithalatçı firma parayı herhangi bir koşula bağlı olmadan sadece güvenerek gönderir ya da satıcı firma ileride parayı alacağına inanarak eşyaları gönderir. Bu yöntemlerde para genellikle T.T., yan-i telgrafik transferle havale edilir.

Davacılar davalarında "bizim Gümrüğe sunduğumuz faturalar sahte olamaz. Çünkü gönderdiğimiz parayı İş Bankası, Lefkoşa Şubesi vasıtasıyle, akreditif açarak gönderdik. Gönderdiğimiz para ile faturalardaki miktar birbir-ini tutmaktadır." iddiasında bulundular. Gümrük Dairesi bunun yeterli bir kanıt olamayacağını çünkü Davacıların T.T. yöntemi ile de ayrıca para göndermiş olabileceğini öne sürdüler. Davacılar buna yanıt olarak ihracatçı firma olan Paul Trading Corparation -ile ilk defa alış veriş yaptıklarını, T.T. yöntemi ile para göndermenin riskli olduğunu, tanımadıkları bir şirkete bu yöntemle para gönderme riskini göze alamayacaklarını öne sürdüler. Duruşmada Davacıların T.T. yöntemi ile satıcı firmaya para gönderip gö-ndermedikleri uzun süre tartışılmıştır. Davacı şirketlerin direktörü Borahan Berkin şahadetinde tüm işlemleri hatırlamadığını fakat yedek parça ve klimalar için T.T yöntemiyle para göndermiş olabileceğini söyledi. Savcılık Davacılar direktörünün doğruyu- söylemediğini ve arabalar için açıktan T.T. yöntemiyle büyük miktarlarda para gönderildiğini kanıtlamak için İş Bankası İthalat ve İhracat servis yetkilisi Yalçın Ertugan'ı tanık olarak dinletti. Bu tanığın şahadetine göre Davacılar dava konusu arabalar -için akreditif yoluyla para göndermişlerdir. Açılan akreditiflerle faturalardaki fiyatlar birbirini tutmaktadır. Ancak bunun dışında T.T. yoluyla da toplam $ 49 000 Paul Trading Corporationa gönderilmiştir. Yalçın Ertugan'nın şahadeti ilk anda Davacılar-ın iddialarını zayıflatan bir şahadet izlenimi vermektedir. Fakat tanık şahadetine devamla Davacıların T.T. yoluyla yaptıkları transferlerin üzerinde açıklamalar olduğunu ve bu paraların yedek parça, klima ve motosiklet almak için gönderildiğini söylemişt-ir. T.T. ile gönderilen miktarlar arasında açıklama olmayan bir iki havale ise küçük miktarlar olup 1999 yılına taşmıştır. Davacılar direktörü T.T. yoluyla yapılan havaleleri açıklamak için zaman içinde Paul Trading Corparation'la aralarında güven oluşt-uğunu ve bu nedenle yedek parça ve klimalar için bu yöntemle para göndermekte sakınca görmediklerini söyledi.

Kanımca Tanık Yalçın Ertugan'nın şahadeti Davacıların iddialarını çürütmemiş aksine desteklemiştir. Çünkü açılan akreditiflerle faturalardaki f-iyatların birbirini tuttuğunu teyid etmiştir. Daha sonra T.T. yöntemiyle yapılan havalenin ise arabalar için değil, klima, yedek parça ve motosiklet için gönderildiği ortaya çıkmıştır.

Savcılık Davacıların iddialarını çürütmek için Uzak Doğuda Davacıla-rın iddia ettiği gibi bir kriz olmadığını, Uzak Doğudan başka tüccarların da mal ithal ettiğini, onların ithal ettiği mallarda fiyat değişikliği olmadığını öne sürdü. Şüphe yok ki bu oldukça ciddi bir iddiadır. Başka tüccarların aynı devrede aynı koşulla-rda Güney Kore'den mal ithal etmeleri ve onların ithal ettiği malların fiyatlarında değişiklik olmaması Davacıların iddialarını çürütecek bir olgudur. Ancak bunun için sunulacak şahadetin net olması gerekir. Örneğin krizden önce yapılmış bir satış anlaşm-ası sonucu ithal edilen malın fiyatı Davacıların iddialarını çürütmez. Bunun gibi değişik koşullarda yapılan ithalatlar da Davacıların iddialarını çürütecek netlik kazanmaz. Savcılık bu konudaki iddiasını kanıtlamak için Hyundai şirketi KKTC. acenti Met-in Menteş'i tanık olarak dinletti. Bu tanık Güney Kore malı Hyundai arabalar getirdiğini, 1997 ile 1998 arasında Güney Korede ekonomik kriz yaşandığını gazetelerde okuduğunu, fakat fiyatlarda bir değişiklik olduğunu farketmediğini söyledi. Metin Menteş -istintakında kendisinin arabaları doğrudan Güney Koreden değil, Türkiye'de bulunan Hyundai Assan A.Ş. şirketinden ithal ettiğini, Hyundaki Assan A.S.'nin arabaları Türkiye'de imal ettiğini, sadece bazı arabaları Güney Kore'den getirip sattığını, kendisinin- Güney Koreye ait fiyat listesini görmediğini, Hyundai Assan A.Ş.nin Güney Kore'ye ne kadar para ödediğini bilmediğini söyledi. Kanımca Metin Menteş'in şahadeti Davacıların şahadetini çürütecek kesinlikte bir şahadet değildir. Çünkü arabaları doğrudan Gü-ney Kore'den ithal etmiyordu. Kriz devresinde ucuza araba satın almak için özel bir çabası olmadı. Paul Trading Corporation gibi krizden etkilenebilecek küçük bir şirketten değil, Güney Kore'deki imalatcı firmadan Türkiye'ye araba ithal eden ve imalâtcı -firmanın ortağı olan bir şirketten araba ithal etti. Ayrıca istintak yoğunlaşınca örnek olarak üzerinde durulan bir araba için Metin Menteş'in ödediği paranın Davacıların benzer arabalar için ödendiğinden pek farklı olmadığı anlaşıldı.
Özetlemek gerekirs-e;
Davacılar kriz devrinde arabaları daha ucuza aldıklarını gösteren faturalar sundular.
Güney Kore'de 1997'nin son yarısı ile 1998'in ilk yarısında mali kriz yaşandığını kanıtladılar.
Açtıkları akreditifin faturalara uyduğunu gösterdiler.
Yaptıkları s-igortanın faturalara uyduğunu gösterdiler.
Arabaları ucuza aldıkları gibi ucuza sattıkları konusunda şahadet verdiler.

Bu olgulara karşı Gümrük Dairesi görevlileri güvenilecek tek kanıtın uluslararası kataloglar ve broşürler olabileceğinde ısrar etti. -Davacılar yukarıdaki kanıtları sundukça bunların tümünün sahte olabileceğini öne sürdüler.

Kanımca önümüzdeki davada Gümrük Dairesi bir inatlaşma içerisine girerek her ne pahasına olursa olsun yanılmadığını kanıtlamaya çalışmıştır. Kısa süren bu ekonomik- krizde Gümrük Dairesinin Davacılardan talep ettiği gibi katalog ve broşür hazırlanması mümkün değildi. Dolayısıyle Daire Davacıların sunduğu delilleri dikkate almak zorundaydı. Özellikle akreditif, sigorta ve arabaların düşük fiyata satıldığını gösteren- deliller ciddi delillerdi. Dairenin bunların doğru olup olmadığını araştırması gerekiyordu. T.C. Güney Kore Ticaret Ataşeliğine yazarak konuyu aydınlatmaya çalışma yerinde bir davranıştı. Maalesef bu yönde gayretlerine devam etmedi ve Davacıların tüm s-öylediklerinin yalan olduğunu tüm delillerin sahte olduğunu öne süren bir strateji benimsedi.

-Davacılar iddialarını kanıtlamak için daha başka ne yapabilirlerdi? Kanımca Davacılar bu koşullarda sunabilecekleri tüm delilleri sunmuşlardır. Gümrük Dairesi bu delillerin tümünün sahte olduğu iddiasını yapmıştır.- Gümrük Dairesinin Davacının sunduğu belgelerin sahte olduğundan şüphelenmesi makul olabilir. Gerçekte her belgenin sahtesinin yapılması mümkündür. Ünlü klasik tabloların dahi orijinallerden ayrılması çok zor taklitlerinin yapıldığını biliyoruz. Ancak -Yüksek İdare Mahkemesinin karar verirken böyle bir şüpheye veya olasılığa dayanarak karar vermesi doğru değildir. Gümrük Dairesinin bir çalışma yaparak belgelerin sahte olduğunu veya gerçeği yansıtmadığını gösteren somut kanıtlar sunması gerekiyordu ki bu-nu yapamamıştır.

Bu nedenlerle Gümrük Dairesi tarafından verilen ve Davacıların ibraz ettiği faturaları reddedip dava konusu arabalar için daha yüksek gümrük talep eden kararın iptal edilmesi gerektiği görüşündeyim.


Nevvar Nolan: -Davacılar 1998 yılının ilk yarısında Güney Kore'den toplam 26 motorlu araç ithal ettiler. Gümrük Müdürlüğü konu araçların gümrük vergisini saptarken Davacıların sunduğu fatura bedellerini kabul etmeyerek gümrükçe kabul edilen aynı veya benzeri eşya kıymetl-erini emsal aldı. Davacılar işbu dava ile ihracatçı Güney Kore firmasının fatura fiyatlarını kabul etmeyip her araç için daha yüksek bir fiyat baz alarak gümrük vergisi talep eden Gümrük Müdürlüğü kararının ve/veya işleminin hükümsüz ve/veya etkisiz olduğu-na ve herhangi bir sonuç doğuramayacağına dair karar talep etmektedirler.
-
Ülkeye ithal edilen motorlu araçlar gümrük vergisine tabidir. 37/83 sayılı Gümrük ve İstihsal Yasası, madde 158(1)'e göre
".....bir satış sözleşmesi uyarınca ithal edilen ve iç tüketime arzedilecek mallarla ilgili olarak, gümrük vergisi satış sözleşmesind-e belirtilip beyan edilen ve gümrükçe kabul edilen kıymet üzerinden ödenir".

Gümrük Müdürlüğü ile ithalatçı arasında, ithal edilen malların kıymetleri üzerinde, uyuşmazlık olması halinde 16/92 sayılı Gümrük ve İstihsal (Değişiklik) Yasası ile değiştirilmi-ş şekli ile 37/83 sayılı Yasanın 160. maddesi altında Müdürlük uygun gördüğü bilgi veya belgenin sunulmasını isteyebilir.

Bakanlar Kurulu 37/83 sayılı Yasanın 158 (1) maddesinin verdiği yetkiyi kullanarak 2.9.1993 tarih ve 86 sayılı Resmi Gazetenin Ek 111-'ünde yayınlanan İthal Olunan Mallar (Kıymet Kavramı) Tüzüğünü yaptı. Bu Tüzüğün 7. maddesine göre ithal eşyasının gümrük kıymeti, Tüzüğe Ek I. Cetvelde belirtilen kurallar uyarınca saptanır. Tüzüğe Ek I. Cetvel gümrük kıymetine ilişkin kuralları düzenlem-ektedir.

I. Cetvelin 1. maddesinin 1. Bendine göre:
"İthal eşyasının gümrük kıymeti, eşyanın satış bedelidir. Yani ithal ülkesine ihraç amacıyla yapılan satış sırasında ortaya çıkan..
....gerçekte ödenen veya ödenecek fiyattır"

l. Cetvelin l. maddesinin- 2. Bendinin (d) paragrafı şöyledir:
"Ödenmiş veya ödenecek olan ticari işlem kıymetinin doğruluğunun ıspatı ithalâtçıya aittir. Bu amaçla Gümrük İdaresi makul ölçüler içerisinde ve ticari teamüllere uygun olarak ithalâtçılardan ibraz ettikleri beyanlara e-k olarak ayrıca evraka dayanan bilgi isteyebilir. Bu bilgilerin verilmemesi ve kıymet üzerindeki şüphenin giderilmemesi halinde malların bu madde altında değerlendirilmesi reddedilebilir".

l. Cetvelin 2. Maddesi, 1. madde hükümlerine göre belirlenemeyen i-thal eşyasının gümrük kıymetinin, ayni ithal ülkesine ihraç amacıyla satılan ve kıymeti belirlenecek eşya ile ayni veya yakın bir tarihte ihraç edilen, aynı eşyanın satış bedeli olduğunu ve I. Cetvelin 3. maddesi de, 1 ve 2. madde hükümlerine göre belirlen-emeyen ithal eşyasının gümrük kıymetinin, aynı ithal ülkesine ihraç amacıyla satılan ve kıymeti belirlenecek eşya ile aynı veya yakın bir tarihte ihraç edilen, benzer eşyanın satış bedeli olduğunu ifade etmektedir.

Bakanlar Kurulunun 37/83 sayılı Yasanın- 158(2) maddesinin verdiği yetkiyi kullanarak yaptığı ve 27.11.1983 tarih, 95 sayılı Resmi Gazete Ek 111'de yayınlanan İthal Vergileri (Malların Kıymetlendirilmesi) Tüzüğünün 3. maddesi altında ithallerinde yürürlükte olan mevzuat uyarınca, kıymetleri üzer-inden, gümrük vergisine tabi olunacak malların ithalâtçısı malların gümrük mevzuatına uygun bir şekilde değerlendirilmesi için Müdürün kanaatlarıyle gerekli olan bütün ayrıntıları Gümrük İdaresine ibraz etmekle yükümlüdür.

Gümrük Müdürlüğü Davacıların Gü-ney Kore'den ithal ettikleri araçların gümrük kıymetinin Davacıların ifade ettiği ve Güney Kore firmasının faturalarında gösterilen satış bedeli olduğunu kabul etmedi. Gümrük Müdürlüğü faturalarda görülen satış bedellerini emsallerinden düşük buldu ve göst-erilen satış bedellerinden kuşku duyarak Davacılardan araçların fabrika çıkış fiyatlarını, yeni araç satış fiyatlarını gösteren katalog, broşür sunmalarını talep etti. Davacılar kendilerinden talep edilenleri Gümrük Müdürlüğüne sunmadılar. Davacılar 1997 y-ılının ikinci yarısı ile 1998 yılının ilk yarısını kapsayan dönemde Uzak Doğuda mali kriz yaşandığını, Güney Kore para birimi olan wonun değer yitirdiğini, bu nedenle konu araçları ucuza satın aldıklarını iddia ettiler. İhracatçı Güney Kore firmasının fatu-ralarında gösterilen satış bedellerinin doğru olduğunu kanıtlamak için, Davacılar ihracatçı firmayı akreditif yolu ile ödediklerini ve açılan akreditiflerin bu bedeller ile uyuştuğunu, keza araçları faturalarda gösterilen satış bedelleri kadar bir miktar i-çin sigortaladıklarını Gümrük Müdürlüğünün bilgisine sundular.

Gümrük Müdürlüğü Davacıların ithal ettikleri araçların gümrük kıymeti, yani araçların satış bedelleri, üzerindeki kuşkularının giderilememesi üzerine araçların gümrük kıymetinin I. Cetvelin 1-. maddesi altında değerlendirilmesini reddetti. Gümrük Müdürlüğü araçların gümrük kıymetini 1. Cetvelin 2 ve 3. maddeleri altında aynı eşyanın veya benzer eşyanın satış bedellerini emsal alarak değerlendirdi.

Gümrük Müdürlüğü Davacıların ithal ettikleri -araçların ihracatçı Güney Kore firmasının faturalarında gösterilen satış bedellerini düşük buldu ve bu satış bedellerinin doğruluğundan kuşku duydu. Gümrük Müdürlüğünün böyle bir kuşku duyması makul mu?

Araçların gösterilen satış bedellerinin daha önce it-hal edilen araçların satış bedelleri ile kıyaslandığında düşük olduğu kabul edilen bir olgudur. Bu durumda, gösterilen satış bedellerinden Gümrük Müdürlüğünün ilk nazarda kuşku duyması doğaldır. Davacılar araçların satış bedellerinin düşük olmasını Uzak Do-ğuda yaşanan krize ve buna bağlı Güney Kore para birimi olan wonun değer kaybetmesine bağladılar, wonun değer kaybına uğraması nedeni ile araçları daha düşük satış bedelleri ile satın aldıkları izahatını verdiler. Güney Kore para birimi wonun 1997 yılının -ikinci yarısı ile 1998 yılının ilk yarısı arasında değer kaybına uğradığı doğrudur; örneğin 4.7.1997 tarihinde 1 US Dolar = 887.35won iken, 22.5.1998 tarihinde 1 US Dolar = 1383.50 won idi.

Gümrük Müdürlüğü araçların gösterilen satış bedellerinden duyduğ-u kuşku üzerine, bu kuşkuyu gidermek için, yukarıda da ifade ettiğim gibi, örneklerini de göstererek, Davacılardan araçların fabrika çıkış fiyatlarını, yeni araç satış fiyatlarını gösteren katalog, broşür gibi belgeleri sunmalarını talep etti; ancak Davacı-lar talep edilenleri sunmadılar. KKTC.'ye Güney Kore'den sadece motorlu araç değil, televizyon, müzik seti, klima ve benzer eşyaların da ithal edildiğini dikkate alan Gümrük Müdürlüğü, o dönemde ithal edilen bu eşyaların fiyatlarını da kontrol etmiş ancak,- fiyatlarda bir düşüş görmemiştir. Güney Kore'den KKTC.'ye, Türkiye'ye ve Avrupa'ya ihraç edilen eşyaların fiyatlarında bir düşme olduğunu görmeyen Gümrük Müdürlüğü konu araçların gösterilen satış bedelleri üzerindeki kuşkusundan kurtulmadı ve konu araçlar-ın gümrük kıymetini I. Cetvelin 2 ve 3. maddeleri altında, yani, aynı veya benzer eşyanın satış bedellerini emsal olarak değerlendirdi.

Gümrük Müdürlüğünün, Davacıların verdiği izahata rağmen, konu araçların satış bedelleri üzerinde duyduğu kuşkudan kurt-ulmaması makul mu? Güney Kore'den ithal ülkesi olan KKTC.'ye gelen eşyaların satış bedellerinde düşüş görmeyen, başka ülkelerde de Güney Kore mallarının fiyatlarının düştüğünü görmeyen Gümrük Müdürlüğünün konu araçların satış bedelleri üzerindeki kuşkusund-an kurtulmamasını gayrimakul ve anlaşılmaz diye niteleyemem. Gümrük Müdürlüğü davacıların dosyaladığı işbu dava nedeni ile konuyu davadan sonra da araştırmaya devam etmiş, Güney Kore'den ülkemize, Almanya ve İngiltere'ye ihraç edilen eşyaların, özellikle m-otorlu araçların, fiyatlarını internetten ve kataloglardan takip etmiş ve yine, herhangi bir zaman dilimi içerisinde, fiyatlarda bir düşüşe rastlamamıştır.

Gümrük Müdürlüğünün konu araçların gümrük kıymetini belirlerken ihracatçı Güney Kore firmasının fat-uralarında gösterilen satış bedellerinden, bu bedellerin o güne dek gösterilen bedellerden daha düşük oldukları açıkça kabul edildiği cihetle, kuşku duymasını, Davacılardan talep ettiği katalog, broşür gibi belgelerin sunulmaması ve verilen izahat sonrası -da, yukarıdaki nedenlerle, Gümrük Müdürlüğünün kuşkusunun devam etmesini makul ve kabul edilebilir bulurum.

Davacıların Yüksek İdare Mahkemesinde dosyaladıkları işbu dava bir iptal davasıdır. İptal davası, hukuka aykırılık durumunda, hukuka aykırı bir yön-etsel işlemin yönetsel yargı yerince iptal edilmesi istemi ile açılan bir davadır. Klasik bir sınıflandırma ile yetki, biçim, neden, konu ve amaç yönlerinden hukuka aykırılık yönetsel bir işlemin iptal nedenleri olarak belirlenmiştir; bunlara ek olarak kab-ul görüp uzun yıllar uygulanmış ve hukuk dünyasında yerini almış Doğal Adalet Kuralları gibi hukuk kurallarına aykırılık da iptal nedenleri arasındadır.

Davacılar işbu dava ile, yukarıda daha önce de ifade ettiğim gibi, Güney Kore'den ithal ettikleri mot-orlu araçların gümrük kıymetlerini ihracatçı Güney Kore firmasının faturalarında görünen satış bedelleri olarak kabul etmeyen ve konu araçların gümrük kıymetlerini aynı ve benzer eşyanın satış bedeli olarak değerlendiren Gümrük Müdürlüğünün karar ve/veya i-şleminin iptalini talep etmektedirler.

Gümrük Müdürlüğü, Davacıların iptalini istediği kararı 37/83 sayılı Gümrük ve İstihsal Yasasının ve bu yasa altında yapılan, yukarıda adları verilen, tüzüklerin verdiği yetkileri, yine konu yasanın ve tüzüklerin bel-irlediği kurallar içerisinde, kullanarak almıştır. Gümrük Müdürlüğünün bu davaya konu edilen işlemlerinde herhangi bir hukuka aykırılık görülmediğinden davanın masraflarla reddedilmesi görüşündeyim.

Gönül Erönen : Bu davada Sayın Taner Erginel ve Sayın Ne-vvar Nolan'ın kararlarını daha önceden okuma ve tartışma fırsatım olmuştur. Sayın meslektaşım Nevvar Nolan'ın kararını benimsediğimi ve kararına aynen katıldığımı beyan etmek isterim.

Mahkeme : Dava oyçokluğu ile reddedilir. Masraflar Davacılar tarafınd-an ödenecektir.



Taner Erginel Nevvar Nolan Gönül Erönen
Yargıç Yargıç Yargıç


19 Nisan,2001


-1


20



-


Full & Egal Universal Law Academy