Yüksek İdare Mahkemesi Numara 126/2010 Dava No 32/2012 Karar Tarihi 21.12.2012
Karar Dilini Çevir:
Yüksek İdare Mahkemesi Numara 126/2010 Dava No 32/2012 Karar Tarihi 21.12.2012
Numara: 126/2010
Dava No: 32/2012
Taraflar: Zeki Gürsel ile KKTC Maliye Bakanlığı ve diğerleri arasında
Konu: Başbakanlık Denetleme Kurulu Başkanlığı mevkiine yapılan atama - Atama kararnamesinin iptali için Davacının dava açması - Meşru menfaat - Davacının, davanın ileri gitmesinde meşru menfaati olmadığınından davanın ret ve iptal edilmesi.
Mahkeme: YİM
Karar Tarihi: 21.12.2012

-D. 32/2012YİM: 126/2010

Yüksek İdare Mahkemesinde.

Anayasanın 152. maddesi hakkında.

Mahkeme Heyeti: Necmettin Bostancı, Talat D.Refiker, Ahmet Kalkan

Davacı : Zeki Gürsel - Lefkoşa.

ile

Davalı : 1. KKTC Maliye Bakanlığı vasıtasıyla KK-TC
Başsavcılığı, Lefkoşa.
2. KKTC Başbakanlığı vasıtasıyla KKTC Başsavcılığı,
Lefkoşa.
3. KKTC Cumhurbaşkanlığı vasıtasıyla KKTC
Başsavcılığı, Lefkoşa.

A r a s ı n d a.

Davacı Zeki Gürs-el şahsen hazır.
Davalılar namına Savcı İlter Koyuncuoğlu hazır.
İlgili şahıs tarafından Avukat Müjgan Irkad hazır.

K A R A R

Necmettin Bostancı: Bu başvuruda, Mahkemenin kararını, Sayın Yargıç Ahmet Kalkan okuyacaktır.

Ahmet Kalkan :Davacı, 29.7-.2010 tarihinde, Başbakanlık Denetleme Kurulu Başkanlığı mevkiine, Muzaffer Sevinç'in atanması üzerine, Davalılar aleyhine bu davayı dosyaladı.

TALEP:

Davacının talepleri özetle şöyledir:
Davalıların, 29/07/2010 tarihinde ve/veya o tarihlerde Resmi Ga-zete'nin 107. sayısı 358. sayfasında, yayımlanmak suretiyle duyurdukları, Başbakanlık Denetleme Kurulu Başkanı mevkiine Muzaffer Sevinç'i atayan kararnamenin, yok hükmünde ve/veya geçersiz ve/veya hükümsüz olduğuna ve iptal edilmesi gerektiğine dair Hüküm -ve Emir verilmesi;
Davalıların, Davacının, 23.6.2010 tarihli dilekçesine Anayasal süresi içerisinde cevap vermemiş olmalarının ihmal teşkil ettiğine dair Hüküm ve/veya Emir verilmesi.

TALEP TAKRİRİ:

Davacı, iddialarını dayandırdığı hukuki esasları ile-ri sürdükten sonra, davasında özetle, kendi özgeçmişini belirterek halen KKTC Yüksek Yönetim Denetçisi (Ombudsman) Dairesi Müdürü olarak görev yaptığını, mesleki birçok başarısı bulunduğunu, 20.1.2010 tarihinde Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren,- Başbakanlık Denetleme Kurulu Yasası tahtında oluşturulan Başbakanlık Denetleme Kurulu Başkanlığı mevkiine atanmak için, 53/1977 sayılı Üst Kademe Yöneticiliği Yapan Kamu Görevlilerinin Atanması Hakkında Yasa'nın 3(1),6 ve 5A(B) maddelerinde belirlenen nit-elikleri haiz olduğunu belirten ve bu mevkiiye atanması talebini içeren 23.6.2010 tarihli yazısını Davalılara tevdi ettiğini, Davalıların, Davacının müracaatını değerlendirmeden ve herhangi bir sebep göstermeden, 29.7.2010 tarihinde haksız ve kanunsuz olar-ak, Muzaffer Sevinci bu mevkiiye atadıklarını, bu durumu 29.7.2010 tarihli Havadis Gazetesinde yayımlanan haberle öğrendiğini, kendisinin, ilgili şahıstan daha iyi bir özgeçmişe sahip olduğunu, atamanın keyfi ve/veya hatalı olduğunu, Davalıların 23.6.2010- tarihli yazısına cevap vermemelerinin ihmal olduğunu ileri sürerek, atama kararının iptalini talep etmiştir.

MÜDAFAA TAKRİRİ:

Bu meselede hem Davalılar, hem de davaya ilgili taraf olarak dahil edilen Muzaffer Sevinç, ayrı ayrı müdafaa takriri dosyaladı-.

Davalılar, Başsavcılık tarafından dosyalanan müdafaa takririnde özetle, 7/10 sayılı Başbakanlık Denetleme Kurulu (Kuruluş,Görev ve Çalışma Esasları) Yasası'nın 4. maddesine göre, Kurul Başkan ve Üyelerinin üst kademe yöneticisi olup, etmek suretiyle k-ararname ile atandıklarını, Davacının bu göreve müracaat etmek suretiyle talip olmasının yasa ve teammüllere uygun bir yöntem olmadığını, dilekçenin cevap verilmesi gereken türden bir dilekçe olmadığını, dava konusu mevkie atanan İlgili Şahsın Personel Dai-resi Müdürü olarak görev yapmış olan Hukuk Fakültesi mezunu bir kişi olduğunu ve mevkiinin niteliklerini haiz olduğunu ileri sürerek, davanın reddini talep etmişlerdir.

İlgili Şahıs, Avukatı vasıtasıyla dosyaladığı müdafaa takririnde, özetle hukuki esasl-ara ilişkin cevaplarını ortaya koyduktan sonra, Hukuk Fakültesi mezunu olan İlgili Şahsın, Personel Dairesi Müdürlüğünden Başbakanlık Denetleme Kurulu mevkiine üçlü kararname ile atandığını, bu atamanın tamamen yasal olduğunu ileri sürerek, davanın ret ve -iptalini talep etmiştir.

OLGULAR:

Davanın duruşmasında, 29 adet belge, Emare 1'den 29'a kadar sayılandırılıp, işaretlendikten sonra, Davalıları temsil eden Savcı bir beyanda bulunarak, İlgili Şahıs Muzaffer Sevinç'in 2.1.2012 tarihi itibarıyla emekli o-lduğunu, bu nedenle, Davacının davasını ileri götürmesinde meşru menfaati kalmadığı iddiasıyla bu konudaki itirazın öncelikle dinlenmesini talep etti.

Tüm taraflar İlgili Şahıs Muzaffer Sevinç'in 2.1.2012 tarihi itibarıyla emekli olduğunu kabul ettikleri-nden, Mahkeme, meşru menfaat konusunu öncelikle karara bağlamayı uygun buldu.

Mahkemenin bu kararının akabinde, taraflar hukuki argümanlarını sundular.

İNCELEME:

Davacının davasını ileri götürmekte meşru menfaati kalmadığını iddia eden Savcılık, meşru- menfaat ile ilgili iddialarını üç ana başlık altında sunmuştur:

Davalıların itirazları özetle şöyledir.

İdare Hukuku ilkelerine göre, bir Davacının hem davanın açıldığı tarihte, hem de duruşma tarihinde meşru menfaatinin olması gerekmektedir. Bu mesele-de Davacı, İlgili Şahsın, atanma kararının iptalini talep etmektedir. İlgili Şahıs, duruşma tarihinde emekliye ayrılmış olduğundan, atanma kararı niteliğindeki üçlü kararname ortadan kalkmıştır. Bu nedenle, ortada iptaline karar verilecek bir karar bulunma-maktadır.

İlaveten, 7/2010 sayılı, Başbakanlık Denetleme Kurulu Yasası'nın 4. maddesi uyarınca Başkanın atandığını, Yasa'nın 4(3) maddesine göre Başkan ve Üyelerin atanmalarında ve görevden alınmalarında, Üst Kademe Yöneticiliği Yapan Kamu Görevlilerinin- Atanmaları Hakkında Yasa'nın uygulandığını, bu nedenle münhal ilanına gerek olmadığını, idarenin üst kademe yöneticileri arasından birini seçme yönünde takdir hakkına sahip olduğunu, İlgili Şahsın bu nitelikleri haiz olduğunu, dolayısıyla, Davacının, dava-nın dosyalandığı tarihte de meşru menfaatinin olmadığını, bu nedenle davanın reddi gerektiğini; son olarak, Davacının 2. kısım talebinde yer alan 23.6.2010 tarihli dilekçesinin, Anayasa'nın 76. maddesi kapsamında olmadığını, ortada herhangi bir ihmalden ba-hsedilemeyeceğini, İlgili Şahsın Başbakanlık Denetleme Kurulu Başkanlığına atanması ile dilekçeye zımnen cevap verildiğini, ortada kararı gerektiren bir ihmal bulunmadığını ileri sürerek, davanın reddini talep etmiştir.

İlgili Şahsın Avukatı, hitabında; -Savcılığın iddialarına katıldığını belirterek, uyuşmazlık konusu mevkiin 53/77 sayılı Yasa'da düzenlendiği şekli ile münhale açık olmadığını veya müracaat ile münhal hakkı elde edilemeyeceğini, yapılan işlemlerin doğru olduğunu, İlgili Şahsın emekliye ayrı-lması ile Davacının davada meşru menfaatinin kalmadığını ileri sürmüştür.

Davacı ise özetle, ortada bir hukuksuzluk ve hükümsüzlük olduğu için dava açtığını, İlgili Şahsın emekli olmasının, kendisinin uğradığı mağduriyeti ortadan kaldırmadığını, temel ha-k ve özgürlüklerinin kısıtlanması nedeni ile dava açtığını, üçlü kararname yönteminin, ilgililere değerlendirme yapmama, keyfi bir şekilde atama yapma hakkını vermediğini, davada meşru menfaatinin olduğunu ileri sürmüştür.

Tarafların hukuki argümanlarını- tetkik ve tezekkür ettik.

Bir idari davada, meşru menfaat yokluğu ileri sürüldüğünde mahkeme, davanın özü ile ilgili yargısal bir adım atmadan, meşru menfaat ile ilgili iddiaları inceler. Davalı tarafından meşru menfaat ile ilgili itiraz yapılmayan duru-mlarda, meşru menfaatin mevcut olmadığı mahkeme önündeki olgulardan açıkça görülüyorsa, mahkeme bu hususu re'sen dikkate alarak davanın özünü incelemeye geçmeden davayı iptal eder.(Bkz.Erhürman, KKTC İdari Yargılama Hukuku sayfa 282, YİM-İstinaf 9/10 ve 10-/2010(D.1/2011))

Yukarıdaki tanımlama gayet açıktır. İdari davalarda, meşru menfaat bir önkoşuldur ve taraflarca bu uyuşmazlık konusu yapılır veya mevcut olgulardan meşru menfaatin olmadığı açıkça ortaya çıkarsa, mahkeme tarafından re'sen incelenir ve k-arara bağlanır.

Bir çok içtihat kararında ve öğretide, Sıddık S. Onar'ın meşru menfaatin oluşabilmesi için öngördüğü tanımlama üzerinde görüş birliği vardır.

Onar'a göre "menfaatin meşru olabilmesi için hukuki bir durumdan çıkması, böyle bir duruma daya-nması lazımdır. Binaenaleyh Anayasa, kanun, nizamname, talimatname, idari teamüller, içtihat, mukavele veya diğer idari karardan çıkan umumi veya hususi bir hukuki duruma dayanan menfaatler meşru sayılır."(Bkz.Erhürman, KKTC İdari Yargılama Hukuku, sayfa 2-91)

Meşru menfaatin hukuki tanımı ile ilgili bu kadarla yetinip, birçok içtihat kararında detaylı olarak üzerinde durulan meşru menfaatin hukuki tanımı ve analizi üzerinde daha fazla duracak değiliz.

Esas itibarıyla, bu davada üzerinde durmamız gereken -husus, davanın devam ettiği bir sırada, İlgili Şahsın emekli olmasının, Davacının meşru menfaatine olan etkisidir.

Onar'ın anlatımı ile "davanın kabulu için meşru, şahsi ve halen mevcut bir menfaat olması lazımdır."(Bkz.Onar, İdare Hukukunun Umumi Esasla-rı, 1952 yılı baskısı, sayfa 1233)

İhlâl edilen menfaatin kişisel olması ve doğrudan doğruya davacıyı olumsuz etkilemesi, KKTC Anayasası'nın 152. maddesinde ifadesini bulan bir tanımlamadır.

Ancak bunun davacıya olan etkisi, meşru menfaatin hem davanın -açıldığı, hem de duruşması aşamasında mevcut olması gerektiği şeklinde kendisini gösterir.(Bkz. YİM 93/83(D.21/1984))

Ne gelecekte ihlâl edileceği düşünülen bir menfaat için idari dava açılabilir, ne de açıldıktan sonra menfaati ihlâl eden durumun ortada-n kalkması halinde dava devam ettirilebilir. Meşru menfaat bu anlamda güncel olmalıdır.

Bazı idari davalarda, davacının zarar-ziyan hakkı bakımından, tüm hukuki sonuçlarını doğurmuş bir idari işlemin zarar-ziyana olan etkisi incelenerek, menfaatin güncel-liği daha geniş yorumlanmıştır. (Bkz.YİM 103/98 (D.7/2003)

İlgili Şahıs, 2.1.2012 tarihinde, Başbakanlık Denetleme Kurulu Başkanlığından emekli olmuştur.

İlgili Şahsın emekliye ayrılması ile, Başbakanlık Denetleme Kurulu Başkanlığı mevkii, duruşma tarih-i itibarıyla boşalmıştır.

Bu olgu karşısında, Davacının meşru menfaatinin incelenmesi gerekmektedir.

Davacının iddia ettiği gibi, İlgili Şahsın atanma kararının yok hükmünde olduğu sonucuna varsak bile, atanma kararı niteliğindeki üçlü kararname, İlgil-i Şahsın emekliye ayrılması ile ortadan kalktığı cihetle, yokluğuna bulgu yapılabilecek bir kararın varlığından bahsedilemez. Dolayısıyla, duruşma tarihi itibarıyla, Davacının herhangi bir menfaatinin olumsuz yönde etkilenmesi mümkün değildir.

Yok hükmün-de olan bir işlemin, bir diğer işlemin nedenini oluşturamayacağı, hukuki varlıktan yoksun olan bir işleme dayanılarak tesis edilen işlemlere hukuki hüküm ve sonuçlar atfedilmeyeceği, idare hukukunun genel prensibidir.

Yokluk kararının anlamı, bir hukuksal- işlemin hiç doğmamış, hukuk alemine hiç çıkmamış sayılmasıdır.

Bu esaslara göre, uyuşmazlığa konu atama kararının yok hükmünde olması, Davacının, Başbakanlık Denetleme Kurulu Başkanlığı mevkiine atanmasına sebep teşkil etmez. Bu nedenle, uyuşmazlık konu-su atama kararının ortadan kalkması ve mevkiin boşalması ile artık Davacının dava tarihi veya duruşma tarihi itibarıyla, olumsuz etkilenen meşru menfaatinden bahsedilemez.

Bunun yanısıra, İlgili Şahsın, Başbakanlık Denetleme Kurulu Başkanlığına atanması -kararının, yokluk dışında bir nedenle iptal edilebilir nitelikte olması halinde, durumun ne olacağına bakmamız gerekmektedir.

7/2010 sayılı Başbakanlık Denetleme Kurulu (Kuruluş,Görev ve Yetkileri) Yasası'nın 4(3) maddesi: "Kurul Başkan ve Üyelerinin ata-nmalarında ve görevden alınmalarında, Üst Kademe Yöneticiliği Yapan Kamu Görevlilerinin Atanmaları Hakkında Yasa Kuralları uygulanır" hükmünü amirdir.

Başbakanlık Denetleme Kurulu Başkanlığı, münhal ile ataması yapılan bir mevkii olmadığı gibi, Davacının- mevkie müracaat etmesi ile kendine münhal yaratması mümkün değildir.

7/2010 sayılı Yasa'nın 4(3) maddesi gereğince, Üst Kademe Yöneticileri arasından yapılan dava konusu atama, atandığı tarihte üst kademe yöneticisi olan İlgili Şahsın emekliye ayrılması- ile hukuki sonuçlarını tamamlamış, mevkii boşalmıştır.

Ortada münhal ilan edilerek atama yapılan bir mevkii olmadığı için, Davacının dava açmış olması, mevkiin boşalması halinde kendisinin söz konusu mevkie atanmasını mümkün hale getirmemektedir. Bu ned-enle Davacının, meşru, şahsi ve halen mevcut bir menfaati, duruşma tarihi itibarıyla kalmamıştır.

Mezkur atama kararının iptali, halen üst kademe yöneticisi olarak görev yapan Davacıya ileride zarar-ziyan hakkı vermeyeceğinden, duruşma tarihi itibarıyla -Davacının güncel meşru menfaatinin devam ettiği söylenemez.

İlgili Şahsın emekliye ayrılması ile atama kararı hükmünü ve etkisini yitirdiğinden, Davacının davada meşru menfaati kalmamıştır. Bu nedenle, Davacının davasının iptal edilmesi gerekmektedir.

İ-lgili Şahsın, 29.7.2010 tarihinde Resmi Gazete'de yayımlanmak suretiyle Başbakanlık Denetleme Kurulu Başkanlığına atanması, Davacının 23.6.2010 tarihli yazısına zımni ret cevabı teşkil ettiğinden, Mahkemenin karar vermesi gereken idari ihmalin varlığından -bahsedilemez. Bu anlamda 2. kısımdaki talebi bakımından da Davacının meşru menfaati kalmamıştır.


SONUÇ:

Tüm yukarıdakiler ışığında, Davacının davası ret ve iptal edilir.




Necmettin Bostancı Talat D.Refiker Ahmet Kalkan
Yargıç - Yargıç Yargıç


21 Aralık, 2012





2






Full & Egal Universal Law Academy