Yüksek İdare Mahkemesi Numara 123/1987 Dava No 33/1987 Karar Tarihi 27.07.1987
Karar Dilini Çevir:
Yüksek İdare Mahkemesi Numara 123/1987 Dava No 33/1987 Karar Tarihi 27.07.1987
Numara: 123/1987
Dava No: 33/1987
Taraflar: Kamu Hizmeti Kom. İle Dışileri ve Sav. Bak.
Konu: Ara emri
Mahkeme: YİM
Karar Tarihi: 27.07.1987

-
D.33/87 YİM 123/87
Yüksek İdare Mahkemesi Olarak Oturum Yapan
Yüksek Mahkemede
Yargıç Aziz Altay huzurunda
Anayasanın 152. maddesi hakkında

Müstedi: Kamu Hizmeti Komisy-onu, Lefkoşa.
- ile -
Müstedaaleyh:Dışileri ve Savunma Bakanı ve/veya Bakanlığı ve/veya
Dışişleri ve Savunma Bakanı ve/veya Bakanlığı vasıtasıyle
KKTC, Lefkoşa.
- A r a s ı n d a.

Müstedi namına: Fuat Veziroğlu
Müstedaaleyh namına: Yaşar Cemal Boran


Yasa Maddesi: 19/83 sayılı Dışişleri Dairesi Kuruluş, Görev ve Çalışma Esas- ları Yasasının 25. Maddesi, 1962 Yüksek Anayasa Mahkemesi Tüzüğünün 13. Maddesi ve Anay-asanın 145. Maddesi.

İstemin Özeti: Müstedaaleyhin Müstedinin New-York Temsilciliğine nakil ile ilgili kararının, başvurunun sonuçlanacağı tarihe kadar ara emri ile dur- durulması istemi.

OLAY: Müstedaaleyh 19/83 sayılı Dışişleri Dairesi Kuruluşu, Görev -ve Çalışma Esasları Yasasının 25. maddesine dayanarak Müstediyi KKTC New York Temsilciliğine nakletti. Müstedi bu naklin Anayasa ile Müstedinin yetkisine verilen bir nakil işlemi olduğunu iddia ederken Müstedaaleyh bunun bir nakil işlemi değil bir görevlen-dirme olduğunu ileri sürdü. Müstedi yetki uyuşmazlığı ile ilgili olarak Anayasa Mahkemesine de başvurdu.

SONUÇ: Özellikle taraflar arasında yetki uyuşmazlığı niteliğinde olduğu iddia edilen bu ihtilafta, bir ara emri ile yapılan görevlendirmeyi durdruma d-oğru ve makul bir hareket değildir. Ve yine davanın adilane kararlaştırılabilmesi için ara emrinin verilmesi gerektiği söylenemez. İstida reddolunur.
Atıfta Bulunulan Yargısal İçtihatlar:
1- A.M.10/87 sayılı Anayasa Mahkemesi kararı.
____________________-


H Ü K Ü M

Müstedaaleyh 17 Haziran 1987 tarihinde Dışişleri Dairesinde 2. sekreter olan Aytuğ Plümer'in KKTC New York Temsilciliğine nakledilmesi hususunda SD 81 sayılı bir karar aldı. Müstedi bu karar aleyhine bir başvuru dosyaladı ve bu istidası ile -başvurunun sonuçlanacağı tarihe kadar konu kararın bir ara emriyle durdurulmasını istedi.

Talep edilen ara emrin verilebilmesi için, karara bağlanması gereken konunun ciddi olması, davacının iddiasında haklı odluğuna dair belirtilerin bulunması ve emrin -verilmemesi halinde ileride telafisi mümkün olmayacak bir zararın doğacağı veya eski duruma dönüşün çok zorlaşacağı hususunda mahke- menin kanaat getirmesi gerekir. Belirtilen hususulardan herhangi birinin kanıt- lanmaması halinde talep edilen ara emri ver-ilmez.

Müstedi talep ettiği ara emrinin verilmesi için gerekli olan tüm unsurların mevcut olduğunu öne sürdü ve özellikle emrin verilmemesi ve başvuruda başarılı olması halinde konu kararın önemli bir kısmının uygulanmış olacağını ve böylece eski duruma -dönüşün çok zorlaşacağını iddia etti. Yine müstedi 1962 Yüksek Anayasa Mahkemesi Tüzüğünün 13. maddesine atıfta bulunarak ara emrin verilmesinin daha adilane olacağını savundu.

Gerek dosyanın incelenmesinden ve gerekse mahkemeye yapılan beyan- lardan açı-kça görüleceği gibi taraflar arasındaki ihtilaf müstedaaleyhin 19/83 sayılı Dışişleri Dairesi Kuruluşu, Görev ve Çalışma Esasları Yasasının 25. mad- desine dayanarak dış temsilciliklere yapmakta olduğu görevlendirmelerden kay- naklanmaktadır. Müstedaaleyh -yapılmakta olan görevlendirmelerin nakil sayıla- mayacağını öne sürmekte, müstedi ise görevlendirme adı altında yapılan işlemlerin aslında Anayasa ile müstedinin yetkisine verilmiş olan birer nakil işle- mi olduğunu iddia etmektedir. Bundan dalayıdır ki mü-stedi, ihtilafın bir yetki uyuşmazlığı niteliğinde olduğu noktasından hareketle, ayrıca Anayasanın 145. maddesi altındaAnayasa Mahkemesine A.M.10/87 sayılı başvuruyu da dosyalamış bulunmaktadır.



Müstedi ara emrinin verilmemesi halinde ileride telafisi -mümkün olmıyacak bir zararın doğacağı hususunun kanıtlanması gereken unsurlardan biri olduğuna değinerek sözkonusu zararın maddi zarar olması gerektiğini kabul etti. Müstedi zararın bazı hallerde manevi olabileceğini de ileri sürmekle birlikte Kıbrıs'ta bu- iddiasını destekleyen herhangi bir içtihat kararının bulunmadığını ve uygulamanın da bu yönde olmadığını teslim etti. Müstedi, yukarıda da belirtil- diği gibi, daha ziyade talep edilen emrin verilmemesi halinde eski duruma dönü- şün çok zor olacağı üzeri-nde durdu. Bu nedenle ileride telafisi mümkün olmayacak bir zararın doğup doğmayacağı hususunu incelemeği uygun bulmadım.

Müstedi tarafından talep edilen emrin verilmemesi halinde eski duruma dönüşün çok zor olacağı idiasına gelince. Başvuru müstedi lehi-ne sonuçlandığı takdirde konu kararın hükümsüz ve etkisiz olacağı, bunun sonucu olarak eski duruma dönüleceği ve yapılan görevlendirmenin yapılmamış sayılacağı açıktır. Bu nedenle eski duruma dönüşün zor olacağı iddiası varit olamaz. Özellikle taraflar ars-ında yetki uyuşmazlığı niteliğinde olduğu iddia edilen bu ihtilafta, bir ara emri ile yapılan görevlendirmeyi durdurmanın doğru ve makul bir hareket olacağı kanısında değilim. Aksine, ihtilaf sonuçlanıncaya kadar Dışişleri hizmetlerinin aksatılmasından yür-ütülmesinede kamu yararı bulunduğuna inanıyorum.

Müstedi 1962 Yüksek Anayasa Mahkemesi Tüzüğünün 13. madde- sine dayanarak ara emrinin verilmesinin daha adilane olacağını da iddia etti. Konu Tüzüğün 13. maddesi hakimin, davanın adilane bir şekilde kararl-aştırılması icap ettirirse, bir geçici ara emri verebileceğinden söz etmektedir. Bu meselede davanın adilane bir şekilde kararlaştırılabilmesi için ara emrinin verilmesi gerek- tiği söylenemez. Başka bir deyişle ara emri verilmediği takdirde başvurunun adi-lane bir şekilde karara bağlanamayacağı söz konusu değildir. Tüm bu nedenlerden dolayı ara emrinin verilmesine olanak yoktur.

Sonuç olarak istida reddolunur.

Masraflar için herhangi bir emir verilmez.

- (Aziz Altay)
Yargıç

27 Temmuz 1987






Full & Egal Universal Law Academy