Yüksek İdare Mahkemesi Numara 122/2010 Dava No 18/2013 Karar Tarihi 17.05.2013
Karar Dilini Çevir:
Yüksek İdare Mahkemesi Numara 122/2010 Dava No 18/2013 Karar Tarihi 17.05.2013
Numara: 122/2010
Dava No: 18/2013
Taraflar: Yrd. Doç. Dr. Özlem Çaykent ile Kuzey Kıbrıs Eğitim Vakfı Doğu Akdeniz Üniversitesi ve diğerleri arasında
Konu: Hizmet sözleşmesi - Öğrenci sayısında azalma olduğu nedeniyle sözlşemenin süresi dolmadan sonlandırılması - Sonlandırma kararının iptali talebi - Hak düşürüxü süre - Davanın 75 gün içerisinde açılmadığı ön itirazı - Yüksek İdare Mahkemesi, davanın hak düşürücü süre geçirildikten sonra açıldığı bulgusuna vararak davayı iptal etmesi.
Mahkeme: YİM
Karar Tarihi: 17.05.2013

-D. 18 /2013 YİM:122/2010


Yüksek İdare Mahkemesinde

Anayasanın 152. maddesi hakkında.

Yargıç Ahmet Kalkan huzurunda.

Davacı: Yrd. Doç.Dr. Özlem Çaykent, Ankara

-ile-

Davalı: 1. Kuzey Kıbrıs Eğitim Vakfı Doğu Akdeniz Üniver-sitesi
Gazimağusa.
2. Kuzey Kıbrıs Eğitim Vakfı Vakıf Yöneticiler Kurulu,
Doğu Akdeniz Üniversitesi, Gazimağusa.
3. Doğu Akdeniz Üniversitesi Rektörü, Gazimağusa.


A r a s ı n d a.

Davacı namına: Avukat Güner Ç-akın
Davalılar namına: Avukat Fuat Veziroğlu


K A R A R

Ahmet Kalkan: Doğu Akdeniz Üniversitesinde akademik personel olarak çalışan Davacı, hizmet sözleşmesinin sonlandırılması üzerine, Davalılar aleyhine bu davayı dosyaladı.

TALEP:

Davacının ta-lebi aynen şöyledir.

Öğrenci sayısındaki düşüş nedeni ile hizmet vermekte olduğu programa öğrenci alımının durdurulmuş olması gerekçesi ile hizmetine ihtiyaç duyulmadığına ilişkin Rektörlük önerisi ve Davalı No.2 tarafından 30.6.2010 tarihinde alınan ve 1-.7.2010 tarih ve 250/506/2746 Referans No.lu yazı ile Davacının hizmet sözleşmesini 13 Ağustos 2010 tarihi itibarı ile sonlandıran ve yıllık izinde olduğu nedeniyle bilgisine, tahminen 2010 yılı Temmuz ayı sonunda ulaşan karar ile bu karar doğrultusunda ya-pılan işlem ve/veya işlemlerin hükümsüz ve etkisiz olduğuna ve herhangi bir sonuç doğurmayacağına dair bir mahkeme hükmü.

TALEP TAKRİRİ:

Davacı, Talep Takririnde, davasını dayandırdığı hukuki esasları belirttikten sonra, mesleki özgeçmişini izah ederek,- özetle, en son imzaladığı hizmet sözleşmesinin, 1.8.2009 - 31.7.2012 tarihleri arasındaki 3 yıllık bir süreyi kapsadığını, Davalıların mezkur hizmet sözleşmesini süresinden evvel sonlandırma hakları bulunmadığını, Davalıların, 13.8.2010 tarihi itibarıyla -Davacının işine son verme kararı aldıklarını, Davacının ilişki kesme formunu protestolu olarak doldurup, 31.8.2010 tarihinde DAÜ'ye verdiğini, Davalıların Davacının işine haksız, kanunsuz ve yetki aşımı suretiyle son verdiklerini, bu nedenle sözleşmeyi son-landıran ve işine son veren kararın iptalini talep etmiştir.

MÜDAFA TAKRİRİ:

Davalılar, Avukatları vasıtasıyla dosyaladıkları Müdafaa Takrirlerinde, özetle; davanın, idari kararın, Davacının bilgisine gelmesinden itibaren 75 gün içerisinde açılmadığı ne-deniyle ret ve iptal edilmesi gerektiğini, kararın alınmasında hukuka aykırılık bulunmadığını, 1.7.2010 tarihli kararda ifade edilen gerekçelerin haklı sebeplere dayandığını, kararın 30.6.2010-1.8.2010 tarihleri arasında izinde bulunan Davacıya, 7.7.2010 t-arihinde bildirildiğini, kararın mevzuata uygun alındığını, bu nedenle davanın reddini talep etmişlerdir.

OLGULAR:

Duruşmada, 13 adet yazılı belge, tarafların mutabakatı ile emare olarak ibraz edilmiştir.

Davacı bizzat şahadet verdi, başka tanık çağır-madı.

Davalılar herhangi bir tanık dinletmediler.

Layihalar, sunulan şahadet ve ibraz edilen emareler ışığında dava ile ilgili olgular şöyledir.

T.C. vatandaşı olan Davacı, 1989-1994 yılları arasında Boğaziçi Üniversitesinde İngiliz Edebiyatı eğiti-mini aldı ve mezun oldu. Bilkent Üniversitesinde 1994-1997 yılları arasında master, 1997-2004 yılları arasında doktora eğitimini tamamladı.

Davacı, 2003 yılında doktora tezini tamamladıktan sonra, DAÜ'de işe başladı. Eylül 2003 ile Ağustos 2010 tarihleri- arasında 7 yıl süreyle DAÜ, Fen ve Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümünde öğretim üyesi olarak çalıştı. Görev yaptığı süre içerisinde birçok konferans ve seminere katıldı, proje hazırladı.

Davacının son sözleşmesi, 1.8.2009 -31.7.2012 tarihleri arasındaki -3 yıllık bir süreyi kapsamaktaydı. (Emare No.3)

Emare No.3 sözleşme hükümleri konusunda herhangi bir ihtilaf bulunmamaktadır. Davacının verdiği dersler ve öğrencilerin Davacıyı değerlendirmeleri, Emare No.4 olarak ibraz edilmiştir.

Emare No.4'de yer al-an son 3 yılın değerlendirmelerine göre Davacının notu 3.54'tür. Davacıya göre bu not 3.59 olmalıdır.

Davacının hizmet vermekte olduğu programa öğrenci sayısındaki düşüş nedeni ile öğrenci alımı durduruldu. Davacının görev yaptığı Tarih Bölümünde 4 öğret-im görevlisi bulunmaktaydı. Şubat 2010 tarihinde bölüm kapatıldıktan sonra Fen ve Edebiyat Fakültesindeki 3 bölüm, toplam 14 öğretim görevlisi ile birleştirildi.

30.6.2010 tarihinde Vakıf Yöneticiler Kurulunun aldığı
09-10/27-4 sayılı kararla, Davacını-n sözleşmesinin yenilenmemesine ve/veya Üniversite ile ilişkisinin kesilmesi konusunda Rektörlüğe yetki verildi. (Emare No.8)

Kararın gerekçesi aynen şöyledir:

"Öğrenci sayısındaki düşüş nedeni ile hizmet vermekte
olduğu programa (Tarih) öğrenci- alımının durdurulmuş
olması.
Detayları;
-Tarih Bölümü öğrenci sayısındaki düşüşe örnek;
2005-2006 Akademik yılı: 44 yeni kayıt
2009-2010 Akademik yılı: 3 yeni kayıt.
-Tarih Öğretim elemanları arasından neden Özlem
Çaykent seçildi?
Bölü-m kapandığı için mevcut öğrenciler mezun olana
kadar belli bir program dahilinde her yıl veya birkaç
tarih öğretim elemanının sözleşmesinin sonlandırılması
gerekir. Buna göre mevcut tarih öğretim elemanları
Slobodan İliç, Luca Zavagno, Zeliha- Gül İnanç ve
Özlem Çaykent arasından seçim için araştırma
etkinlikleri arasında belirgin fark görülmedi. Bunun
yerine son 3 yılın öğrenci değerlendirmeleri
ağırlıklı ortalamaları kriter alındı. Buna göre en
düşük öğrenci değerlendirmesi not-u Özlem
Çaykent'indir.(3.54) Diğerleri şöyledir: Slobodan
İliç:3.74, Luca Zavagno: 3.78, Zeliha Gül İnanç:
3.57, Zeliha Gül İnanç ile Slobodan İliç'in
eşlerinin Üniversitemizde çalışıyor olmaları da
dikkate alındı. (eş durumu)

Ayrıca Özlem- Çaykent zaten 6 ay (1 Akademik yarı
yıl, Güz Dönemi) ücretsiz izinli olarak ayrılmak
üzere başvurmuştu. Önümüzdeki yıl hizmet vereceği
bahar dönemi (4.5 ay) için bir yıl sözleşme
imzalamak Üniversitemizi maddi olarak zarara
uğratırdı."

Va-kıf Yöneticiler Kurulunun kararı Rektörlük tarafından gönderilen Emare No.12 elektronik posta ile Davacıya bildirilmiştir.

Emare No.12 bildirim şöyledir:

"Gönderilen /To:Yrd.Doç.Dr. Özlem Çaykent
Tarih: 01.07.2010
Sanat Beşeri ve Sosyal Bil-.Bölümü
Gönderen/From:Prof.Dr.Osman Yılmaz
Rektör Yardımcısı, Akademik işler.
Sayı/Ref.No: 250/506/2746
Konu/Subject: Sözleşmeniz hakkında.

Öğrenci sayısındaki düşüş nedeni ile hizmet vermekte
olduğunuz programa- öğrenci alımının durdurulmuş olması
gerekçesi ile hizmetinize ihtiyaç duyulmadığından,
Rektörlüğün önerisi ve Vakıf Yöneticiler Kurulu'nun
30.6.2010 tarih ve 09-10/27-4 sayılı kararı
doğrultusunda, mevcut sözleşmenizin 13 Ağustos 2010
tarih-i itibarı ile sonlandırılmasına karar
verilmiştir.
Bu nedenle, bu tarihe kadar, ilişki kesme formunu
doldurarak Personel İşleri Müdürlüğüne iletmeniz
gerekmektedir. Bu sürede mevcut izinlerinizi de
kullandıktan sonra, 13 Ağustos 2010 tarihinden- sonra
Üniversitemizle ilişkiniz sonlandırılmış olacaktır.
Bugüne kadar Üniversitemize vermiş olduğunuz
hizmetlerden dolayı teşekkür eder, ileriki yaşamınızda
ve çalışmalarınızda başarılar dilerim."


Davacı, bu gönderiyi aldıktan sonra-, 7.7.2010 tarihinde Rıza Bashirov'a Emare No.6 cevabi yazıyı yazarak, elektronik posta ile gönderdi ve konu ile ilgili geniş bilgi istedi. Davacı daha sonra, Prof. Dr. Abdullah Öztoprak, Osman Yılmaz ve Rıza Bashirov'a Emare No.13 elektronik postayı gönde-rdi ve işten durdurulma gerekçeleri hakkında bilgi istedi.

Davacı, 13.8.2010 tarihinde Emare No.9 ilişki kesme belgesini, haklarını saklı tutarak imzaladı.

18.8.2010 tarihinde Türkiye'deki avukatı vasıtasıyla DAÜ'ye ihtarname gönderdi ve 22/92 sayılı İş- Yasası altındaki haklarını talep etti. (Emare No.10)

Davacı, 31.8.2010 tarihli yazıyı Doğu Akdeniz Üniversitesine gönderdi ve İş Yasası altındaki haklarına bağlı olarak ihbar tazminatı ve 13. Maaş taleplerinde bulundu. (Emare No.11)

Yaptığı müracaatla-rın hiçbirine cevap alamayan Davacı, 22.9.2010 tarihinde huzurumdaki davayı dosyaladı.

İNCELEME:

Mevcut olguları, ibraz edilen emareleri ve tarafların hukuki argümanlarını inceleyip değerlendirdim.

Davalılar ön itiraz olarak, davanın, konu kararın D-avacının bilgisine gelmesinden ve/veya Davacıya tebliğ edilmesinden itibaren 75 gün içerisinde açılmadığından ret ve iptal edilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.

Gerek öğretide gerek Yüksek İdare Mahkemesi içtihatlarında dava açma süresi "hak düşürücü sü-re" olarak kabul edildiğinden, dava açma süresinin geçirildiğine ilişkin ön itirazın öncelikle karara bağlanması gerekmektedir.

Anayasa'nın 152. maddesinin (3). fıkrasına göre, Yüksek İdare Mahkemesine başvuru "karar veya işlemlerin yayınlanması tarihin-den veya yayınlanmadığı takdirde veya ihmal halinde, başvuran kişinin bunu öğrenmesi tarihinden başlayarak 75 gün içinde" yapılır.

Huzurumdaki davada Davacı, sözleşmenin sonlandırıldığına ilişkin kararı, 7.7.2010 tarihinde öğrendiğini kabul etmektedir. -

Bunun yanısıra, Davacı Avukatı, davayı, sözleşmenin sonlandırılması kararını öğrendikleri tarihten itibaren 77. günde açtıklarını teslim etmektedir.

Davacının sözleşmesini sona erdiren, Emare No.12 1.7.2010 tarihli kararın Davacıya bildirildiği ve Dav-acı tarafından alındığı, Davacının Rıza Bashirov'a gönderdiği, 7.7.2010 tarihli Emare No.6 elektronik posta ile sabittir. Huzurumdaki dava, 22.9.2010 tarihinde açılmıştır. Aradaki süre hesaplandığında, Davacı Avukatının kabul ettiği gibi, Dava, sözleşmenin- sonlandırıldığının Davacı tarafından öğrenilmesinden itibaren 77'nci günde açılmıştır.

Davacı Avukatının buradaki esas iddiası, sözleşmenin sonlandırıldığı tarihte Davacının Amerika'da olduğu, Davalıların kararını öğrendikten sonra gerekçelerini öğrenm-ek için Davalılara elektronik posta gönderdiği, özellikle Emare No.13 elektronik postada işten çıkarma kriterlerini öğrenmek istediği, işten durdurulma gerekçelerini öğrenme hakkı olduğu, dolayısıyla 75 günlük sürenin, Emare No.13 elektronik postanın Daval-ılar tarafından alındığı 13.7.2010 tarihinden itibaren başlaması gerektiği doğrultusundadır. Davacı Avukatı bu iddialarına alternatif olarak, ortada yetki aşımı olduğunu, Kuzey Kıbrıs Eğitim Vakfı ve Doğu Akdeniz Üniversitesi Kuruluş Yasası'nın 7(f) maddes-ine göre, Vakıf Yöneticiler Kurulunun sadece Rektörün önerisi ile Üniversitenin öğretim üyelerinin atama ve yükselmelerini yapabileceğini, görevi sonlandırma yetkisinin olmadığını, Davacı ile Üniversite arasında aktedilen sözleşmeyi sadece tarafların sonla-ndırabileceğini, Vakıf Yöneticiler Kurulunun tek başına sözleşmeyi sonlandırma yetkisi olmadığını ileri sürerek, 75 günlük dava açma süresinin davasına engel oluşturmadığını iddia etmiştir.

Öncelikle yetki aşımı konusunu ele alacak olursam; Davacı Avuka-tının yetki aşımı konusundaki iddialarında başarılı olması imkanı bulunmadığını belirtmek isterim. Vakıf Yöneticiler Kurulunun en yüksek karar organı olması sıfatı ile herhangi bir öğretim görevlisinin işine son verme konusunda Rektörlüğe yetki vermesinde -hukuka aykırı bir durum olmadığı gibi, Emare No.12 karara göre, Davacının sözleşmesi, Rektörlüğün önerisi, Vakıf Yöneticiler Kurulunun kararı doğrultusunda, Rektörlük tarafından sonlandırılmıştır. Bu neticeden hareketle, Davacı Avukatının yetki aşımı iddia-sını reddederim.

Dava açma süresinin başladığı tarihe gelince;

Anayasa'nın 152(3) maddesine göre, yayınlanmayan bir karar veya işlemde, dava açma süresinin başlangıcı olarak "öğrenme tarihi" esas alınmıştır. Dava açma süresi, usül hukukunu ilgilendir-en bir konu olmakla beraber, "öğrenme" olgusunun nasıl ve hangi tarih itibarıyla başlayacağı veya süreyi durduran haller konusunda, ne Yüksek İdare Mahkemesi Yasası'nda ne de 1997 Yüksek İdare Mahkemesi Tüzüğü'nde bir düzenleme bulunmaktadır.

Anayasa Ma-hkemesi, 13/77 sayılı kararında, kararın ve ihmalin öğrenildiği tarihten itibaren bir gün sonra sürenin başlayacağını yorumlamış olmakla birlikte, öğrenme tarihi ile ilgili herhangi bir yorum getirmiş değildir. Uygulamada öğrenme tarihi her meselenin koşul-larına ve olgularına göre belirlenmektedir. Bu davada ise asıl sorun, dava açma süresinin durup durmayacağı ile ilgilidir.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde, Türkiye Cumhuriyeti'ndeki gibi yasal bir düzenleme bulunmadığından, dava açmadan önce idareye b-aşvurulması durumunda, dava açma süresi durmamakta, bu yola başvuran kişi, dava açma süresini kaçırma riskiyle karşı karşıya kalmaktadır. (Bkz.Doç.Dr.Tufan Erhürman KKTC İdari Yargılama Hukuku sayfa 397)

Türkiye Cumhuriyeti'nde yürürlükte olan, 2577 say-ılı İYUK, 20.1.1982 tarihinde yürürlüğe girmiş bir kanun olmasına ve 11. maddesinde, ilgililerin dava açmadan önce, süresi içerisinde idareye başvurarak, idari işlemin geri alınmasını, kaldırılmasını, değiştirilmesini veya yeni bir işlem yapılmasını isteme-leri halinde dava açma süresinin duracağını düzenlemesine rağmen, bu hususlar dışında dava açma süresinin mucbir sebeple dahi durmayacağı, Danıştay tarafından hükme bağlanmıştır.

Danıştay aşağıda referansı verilen kararında şöyle demiştir:

"Dava açma s-üresi hak düşürücü bir süre niteliğindedir.
Yani süresinde kullanılmayan dava hakkı düşmekte ve yargı yolu kapanmaktadır. Bu süre zorlayıcı nedenlerle (mucbir sebeplerle) durmaz ve kesilmez. Başka bir ifade ile hastalık halinde dava açma süresinin uzatıl-ması veya yeniden canlanması mümkün değildir." (Danıştay Dergisi sayı 58-59, 1985: Danıştay 7.D'nin 9.7.1987 gün ve E.84/1081 D.84/1385)


Esas itibarıyla idari davalarda dava açma süresi, amme intizamı ile doğrudan alakalı olduğundan, hak düşürücü süre t-anımlamasına uygun olarak, yasal düzenleme olmadan, sürenin esnek bir şekilde yorumlanmasına olanak yoktur. Bu anlamda, Davacının kararın alındığı tarihte yurt dışında olması, sürenin durmasına etken bir faktör değildir.

Davacının kararı öğrenmesinden -sonra, kararın gerekçelerini öğrenmek için Davalılara müracaat etmesi, dava açma süresine etki eden bir faktör olmamalıdır. Gerekçe ya da karardaki sebep unsurunun eksikliği veya aykırılık hali, kararı hukuka aykırı, iptal edilebilir hale getirebilir ve bu- durum iptal davası açma sebebidir. İdare tarafından alınan böyle bir kararın, varsa eksik unsurunun tamamlanması için yapılan bir müracaat, dava açma süresini durdurmaz. Nitekim aynı sistemin yürürlükte olduğu Türkiye Cumhuriyeti'ndeki yasal düzenlemeye g-öre, dava açılmadan önce sadece idari işlemin kaldırılması, geri alınması, değiştirilmesi veya yeni işlem yapılması taleplerinde süre durmakta, gerekçe bilgilendirilmesi talebi ile yapılan müracaatlar bu kapsama alınmamaktadır. Bizde yasal düzenleme olmadı-ğına göre, idari davalarda, Anayasa'nın 152(3) maddesinde yer alan 75 günlük dava açma süresine sıkı surette uyulması gerekir.

Mevcut olgular ışığında, Davacı, sözleşmesinin sonlandırılmasına ilişkin kararı öğrendiği tarihten itibaren 77'nci günde dava -açmıştır. Bu durumda Dava, Anayasa'nın 152(3) maddesinin öngördüğü 75 gün içerisinde açılmadığından ret ve iptal edilmesi gerekmektedir.

Anayasa'nın 152(3) maddesinde yer alan, 75 günlük dava açma süresi yokluk hali hariç, idari davaların ön koşuludur.- Bu koşul yerine getirilmediği zaman, mahkeme, davanın esasını incelemeden davayı reddeder.

Bu kural, genellikle heyet davalarında uygulanmaktadır. Ancak tek yargıçlı Yüksek İdare Mahkemesi olarak oturum yaptığım bu davada, kararın istinaf edilebileceği-ni dikkate alarak, esasa ilişkin iddiaları incelemeyi uygun gördüm.

İki yanlı işlemlerden olan idari sözleşmelerde, idarenin kamu gücünü kullanarak sözleşmede yer almayan sebeplerle sözleşmeye aykırı bir şekilde sözleşmeyi sonlandırması halinde, kararın -iptali için Yüksek İdare Mahkemesine; bunun dışında idarenin akit taraf gibi davranarak, sözleşmeyi sonlandırdığı hallerde, meydana gelen uyuşmazlıkların çözümü için Kaza Mahkemesine başvurulacağı yerleşmiş içtihatlar ile ülkemizde tartışma konusu olmaktan- çıkmıştır.

Bu tür ihtilaflardan kaynaklanan görev yetkisi uyuşmazlıklarında, prensip açıklığa kavuşmuş olmasına rağmen, pratikte bunu saptamak çok kolay değildir.

Huzurumdaki davada, Davacının sözleşmesi, Üniversitenin, Davacının hizmet vermekte olduğ-u programa (tarih) öğrenci alımının durdurulmuş olması nedeniyle sonlandırılmıştır.

Davalıların, kendi kamu gücünü kullanarak, Üniversitenin bir bölümüne öğrenci alımını durdurmaları, tek yanlı ve doğrudan sonuç doğuran icrai nitelikli bir idari karardır-.

Emare No.3 hizmet sözleşmesinde, Davacının hizmet vermekte olduğu bölüme öğrenci alımının durdurulması halinde, Davalıların sözleşmeyi sonlandırabileceklerine ilişkin herhangi bir hüküm bulunmamaktadır.

Huzurumdaki davada, Davacının hizmet sözleşmesi-nin sonlandırılmasına, idarenin almış olduğu başka bir idari karar gerekçe gösterildiğinden, Emare No.3 hizmet sözleşmesinin, İdarenin kamu gücünü kullanarak almış olduğu idari karar neticesinde sonlandırıldığı sonucuna ulaşmak kaçınılmazdır.

Buna göre, -Davacının hizmet sözleşmesi, Davalıların kamu gücünü kullanarak aldıkları idari bir kararla sonlandırıldığından, uyuşmazlığın çözüm yeri Yüksek İdare Mahkemesidir.

Yüksek İdare Mahkemesi, alınan kararla ilgili yargısal denetim görevini yerine getirirken,- idare hukukunun esaslarından hareket etmekle yükümlüdür. Bu anlamda, Davacının hizmet sözleşmesine bağlı olarak İş Yasası altındaki haklarının saklı olduğunu belirtmek isterim.

Davacı, kendi bölümüne öğrenci alımını durduran kararı dava konusu yapmadığı- gibi, şahadetinde öğrenci sayısının azlığını kabul etmektedir. Ancak bu olgu sadece Davacı için subjektif bir durum yaratmamakta, bölümünde çalışan tüm öğretim görevlileri için objektif bir hal içermektedir. Nitekim Davalılar da, diğer öğretim görevlileri- arasından niçin Davacının işine son verdiklerini iki farklı gerekçeye dayandırmışlardır.

Akademik Personelin Kadro ve Çalışma Tüzüğü'nün 9. maddesi, Davalılara, sözleşmeli olarak Akademik Personel istihdam etme hakkı vermektedir.

Davalıların, sözleşme-li olarak akademik personel istihdam etme yetkisi olduğuna göre, sözleşmeyi sonlandırma yetkisinin de olduğunu kabul etmek gerekmektedir.

Davalılar, bir öğretim görevlisi ile sözleşme yaptıklarında, sözleşme hükümleri dışındaki bir nedenle sözleşmeyi son-landırırken, hukuka uygun davranmakla yükümlüdürler.

Kuzey Kıbrıs Eğitim Vakfı ve Doğu Akdeniz Üniversitesi mevzuatında, öğrenci alımının durdurulduğu bölümlerde görev yapan öğretim görevlilerinin sözleşmesine son verilebileceğine ilişkin bir düzenlemeye- rastlamadım.

Bu durumda idarenin, Davacının işine son verirken, kamu hukuku prensiplerine sıkı surette uyması ve sadece kendisinin değil, çalışanının haklarını da gözetmesi esas olmalıdır.

Davalılar kamu hizmeti gördüklerine göre, bu hizmeti yerine ge-tiren ve yaşamlarını yaptıkları sözleşmelere uygun olarak düzenleyen öğretim görevlilerinin işine son verirken, idarenin keyfi davranma hakkı bulunmamaktadır.

Davalılar, Emare No.8'de yer alan işe son verme gerekçesinde, öğrenciler tarafından yapılan değ-erlendirmede Davacının puanının diğer öğretim görevlilerinden daha düşük olduğunu belirtmişlerdir.

Bu gerekçe, öğretim görevlisinin nisbi (göreli) başarısızlığı anlamına gelmektedir. Bu gerekçe ile Davacının işine son verilmeden önce, Davacıya savunma ha-kkı verilmeliydi. Bu yapılmamakla hukuka aykırı davranılmıştır.

Bunun dışında, gerekçede, Davacının 6 aylık bir süre için, ücretsiz izinli olarak görevinden ayrılmak istediği, dolayısıyla kalan süre için sözleşmenin devamının Üniversiteyi maddi olarak za-rara sokacağı belirtilmiştir.


Davalıların, Davacının yaptığı izin müracaatını, kabul veya reddetmeden, izin müracaatını sözleşmenin sonlandırılmasına gerekçe yapmaları, hukuka uygun olmadığı gibi, sözleşmesi devam eden bir öğretim görevlisinin, halihaz-ırda öğrencileri olduğunu ve kamu hizmetinin sürdürüldüğünü dikkate aldığımda, oluşacak herhangi bir maddi zarardan bahsedilemeyeceği açıktır. Davalılar oluşacak maddi zararı önlemek için Davacının izin müracaatını reddedebilecekken, işine son vermesi, alı-nan idari kararı sebep ve konu yönünden sakat hale getirmektedir.

Mevcut gerçekler ışığında, Davacı, dava açma süresi içerisinde dava açmış olsaydı, Davalılar tarafından alınan, sözleşmesinin sonlandırılması suretiyle Davacının işine son verilmesi kararı-nın, hukuka aykırı alındığı gerekçesi ile hükümsüz ve etkisiz olduğuna ve hiçbir sonuç doğurmayacağına karar verecektim.


SONUÇ:

Netice itibarıyla;

Davacı, sözleşmesinin sonlandırıldığına ilişkin kararı öğrendiği tarihten itibaren 75 gün içerisinde d-ava açmadığından dava ret ve iptal edilir.

Masraf emri verilmez.



Ahmet Kalkan
Yargıç
17 Mayıs, 2013



14






Full & Egal Universal Law Academy