Yüksek İdare Mahkemesi Numara 122/1994 Dava No 6/1997 Karar Tarihi 04.04.1997
Karar Dilini Çevir:
Yüksek İdare Mahkemesi Numara 122/1994 Dava No 6/1997 Karar Tarihi 04.04.1997
Numara: 122/1994
Dava No: 6/1997
Taraflar: Ünal Bektaşi ile İskân Encümeni
Konu: İfrazın iptali istemi
Mahkeme: YİM
Karar Tarihi: 04.04.1997

-D.6/97 YİM 122/94

Yüksek İdare Mahkemesi Olarak Oturum Yapan
Yüksek Mahkeme Huzurunda
KKTC Anayasasının 152. maddesi hakkında.

Mahkeme Heyeti: Metin A. Hakkı,Nevvar Nolan,Seyit A.Bensen

Müstedi: Ünal Bektaşi, Lapta-

- ile -

Müstedaaleyh: 1. İskân Encümeni vasıtasıyle KKTC, Lefkoşa
2. Tapu ve Kadastro Müdürlüğü vasıtasıyle
KKTC, Lefkoşa

A r a s ı n d a.

Müstedi namına Avuka-t Oktay Bayramoğlu
Müstedaaleyhler namına Savcı Ali F. Yeşilada
İlgili Şahıs namına Avukat Mustafa Asena.

--------

H Ü K Ü M


Metin A. Hakkı: Müstedi, 16.8.1994 tarihinde Yüksek Mahkeme Mukayyitliğine dosyaladığı yukarıda ünvan ve sayısı gösterilen baş-vurusu ile özetle; aşağıdaki talep doğrultusunda lehine karar verilmesi isteminde bulunmuştur:

Müstedaaleyh 1 tarafından 15.6.1994 tarihinde alınan ve takriben 20.6.1994 tarihinde Müstedinin bilgisine gelen bir kararla Lefkoşa Kazasına bağlı, Lefke'd-e, Mağralı Tepe mevkiinde 16 dönüm 1 evlek 1600 ayak kareden müteşekkil J299 sayılı koçan gereğince Müstedinin ismine kamilen kayıtlı bulunan Blok C, Parsel 325'deki tarlanın takriben 2 evlek 1000 ayakkarelik kısmının ifraz edilerek Müstedinin tarlasından -ayrılıp koçanından çıkarılmasına ve sözü edilen alanın Parsel 325/2, geri kalan Müstedinin tarlasının alanının ise Parsel 325/1 olarak numaralanmasını öngören karar veya işlemin hükümsüz ve etkisiz olduğuna ve herhangi bir sonuç doğurmayacağına dair bir Ma-hkeme kararı verilmesi isteminde bulunmuştur.

Müstedaaleyhler, mezkûr başvuruya 28.9.1994 tarihinde bir itirazname dosyalayarak Müstedinin başvurusunun reddedilmesi talebinde bulunmuşlardır. Müstedaaleyhlerin itiraznameleri incelendiğinde, yukarıda -teferruatı verilen J299 sayılı koçan mucibince Müstedaaleyhler tarafından Müstediye 18.10.1990 tarihli kararla eşdeğerine tuta verilen ve takriben 16 dönüm 1 evlek 1600 ayakkareden oluşan tarlanın Müstedaaleyhlerin bilgisi dışında tarlanın kenarında takrib-en 120 metrekarelik bir konut da ihtiva ettiği, bu konutta 1970 senesinden beridir Ahmet Ulualp isimli bir şahsın ikamet ettiği, bu hususun gözden kaçarak tüm Parsel 325'in sadece tarla olarak telâkki edilerek ve bu sıfatla Müstediye eşdeğerine tuta verild-iğini, gerçek ortaya çıktığında Parselin ifraz edilerek Müstediye kalması öngörülen kısmın Parsel 325/1, konutun üzerinde oturduğu takriben 2 evlek 1000 ayakkarelik alan ve içinde Ahmet Ulualp'ın oturduğu konutun Müstedinin malından ayrılarak Parsel 325/2 -olarak ifraz edilmesi düşünüldüğünü bu hususun Müstediye bildirildiğini ancak Müstedinin Müstedaaleyhlerin bunu gerçekleştirmelerine hiç yardımda bulunmadığını iddia etmişler, Müstedinin başvurusunda haksız olduğu bu nedenle başvurusunun reddedilmesi gerek-tiğini iddia etmişlerdir.

Başvuru ile yakın ilgisi olduğu görülen Ahmet Ulualp da başvuruya İlgili Taraf olarak Mahkemece dahil edilmiş, davanın tüm safahatlarında o da hazır bulunmuş ancak 14.10.1994 tarihinde İlgili Şahsın avukatı Mahkemeye yaptığı- bir beyanla Başsavcılığın dosyaladığı itiraza katıldıklarını ayrı itirazname dosyalamayacaklarını beyan etmiş ve davada bu çerçevede duruşmaya gelmiştir.

Başvurunun duruşması tüm taraflar huzurunda 19.2.1997 tarihinde ele alınmış hitabeler de o gün -dinlendikten sonra başvuru karar için bilâmüddet ertelenmiş durumdadır. Başvurunun duruşması esnasında taraflardan herhangi biri Mahkemeye şifahi şahadet ibraz etmemiş ancak evraklardan oluşan 11 adet emare karşılıklı muvafakat çerçevesinde ibraz edilmiş- ve taraflar bu evraklardan kaynaklanan olguları müşterek beyan ile olgu olarak Mahkemeye aktarmışlardır.

Müşterek olgu olarak Mahkemeye aktarılan beyan ve emareleri inceledikten sonra başvurunun kökeninde yatan olguları bulgularımız olarak şöyle öze-tlemek mümkündür:
Lefkoşa Kazasında, Lefke'de, Mağralı Tepe mevkiinde takriben 16 dönüm 1 evlek 1600 ayakkare alanı olan tarla 1974 Barış Harekâtı öncesi Rum malı idi. Barış Harekâtını müteakiben ilgili Rumun, malını terkedip KKTC'den ayrılmasını müteakip- Anayasa ve onun altındaki mevzuat mucibince sözü edilen gayrımenkulün mülkiyeti KKTC'ye intikal etti. Sözü edilen tarlanın içinde tapu kütüklerine işlenmeyen ve tapuda görülmeyen ve takriben 120 metrekare alanı olan bir de konut mevcuttu ki bu konutta 19-70 yılından beri İlgili Şahıs ikamet etmekte idi. J299 kayıt numaralı koçan gereğince kayıtlı bulunan bu tarlanın içinde bir de konut olduğu tarla Müstediye verildiğinde Müstedaaleyhlerce bilinmemekte idi.

Müstedi, eşdeğer alacaklısıdır ve bu münase-betle 12. kaynak paketine 4174 sıra numarası ile Müstedaaleyhlerce "tarla" olarak konulan ve eşdeğercilerin müracaatına açık bulunan bu kaynağa müracaat etti. Müstedinin bu müracaatı Müstedaaleyhlerce uygun karşılanıp 18.10.90 tarihinde tarla diye sınıfla-ndırılan ve tarla olarak puan değeri biçilen kaynak, 12. kaynak paketinde yayınlanmasını müteakip 18.10.1990 tarihinde Müstedinin müracaatı ışığında Müstediye verilmesine karar verildi. Bu karara uygun olarak da Müstedi 17.12.1990 tarihinde koçana "tarla"- diye geçen gayrımenkulün tümünü yani 16 dönüm 1 evlek 1600 ayakkarenin koçanını aldı. 1994 yılında bu gerçeği öğrenen İlgili Şahıs, Müstedaaleyhlere müracaatla sözü edilen gayrımenkulün içinde bir de konut olduğunu ve bunun içinde 1970 senesinden beridir- eşi ile birlikte kendinin ikamet ettiğini ve bunu almak istediğini, Müstedaaleyhlere şikayet etmesi üzerine Müstedaaleyhlerce durum yerinde incelendikten sonra Müstediye verilen gayrımenkulün içinde hakikaten bir de konut olduğu gerçeği ortaya çıktı. Müs-tedaaleyhler Müstediyi akabinde görüşmeye davet etti ve tarlanın içinde İlgili Şahsın halen tasarrufunda bulunan ev ve üzerinde oturduğu takriben 2 evlek 1000 ayakkarelik alanın Müstediye verilen tarladan ifraz edilerek ayırıp İlgili Şahsa verilmesi, müteb-aki tarlanın ise Müstediye kalması önerildi. Bu şekilde malın ifraz edilerek Parsel 325/1, ve Parsel 325/2 olarak 2'ye bölünmesi istenildi ki ev ve üzerinde oturduğu 2 evlek 1000 ayakkarelik kısmın İlgili Şahsa, geri kalan takriben 15 dönüm 1 evlek 2000 a-yakkarelik alan da Müstediye bırakılsın, ancak Müstedi bunu kabul etmeyerek önümüzdeki başvuruyu dosyaladı.

Başvurunun kökeninde yatan olguları yukarıdaki şekilde özetledikten sonra şimdi de yapmamız gereken şey uygulamakla yükümlü olduğumuz mevzuatı- uygulayarak başvuruyu sonuçlandırmaktır. Bunu yapmaya kalktığımızda konuyu ikiye ayırarak incelememiz yerinde olacaktır. 1.husus 18.10.1990 tarihli kararda Müstediye eşdeğerine tuta verilmesi kararlaştırılan tarlanın bir kısmının ifraz edilerek geri alı-nması, 2. husus ise İlgili Şahsın Müstediye halihazırda verilmiş bulunan tarlanın içindeki konutta ikamet etmesi veya başka herhangi bir nedenle bunun geri İlgili Şahsa verilip verilemeyeceği hususudur. Kanımızca başvuruyu sonuçlandırmak için 2. hususu ka-rara bağlamak gerekmemektedir. Bizi ilgilendiren başlıca husus Müstediye Müstedaaleyhlerce verilen tarlanın ifraz edilerek üzerinde ev bulunan kısmın geri alınıp alınamayacağıdır. Bu çerçeve içinde konuya baktığımızda ve yukarıda özetlediğimiz olgularda-n sarih olduğu veçhile başvuru konusu gayrımenkul pakete konurken "tarla" diye konmuş ve değerlendirilmesi de bu açıdan yani sadece "tarla" olarak yapılmıştır. İlgili gayrımenkulün içinde 120 metrekarelik bir de konut olduğu Müstedaaleyhlerce bilinmemesin-den mütevellit bu husus hesaba katılmamış ve malın puan değeri hatalı olarak Müstedaaleyhlerce gerçekleştirilmiştir.

Yerleşmiş İdare Hukuku prensiplerine göre, ki Müstedi bu başvurusunu Yüksek İdare Mahkemesinde dosyalamış olduğuna göre ve bu Mahke-me de sair mevzuat yanında İdare Hukuku prensiplerini de uygulamakla yükümlü olduğuna göre, İdare yanlış bir idari kararı geri almakta serbesttir. Meselâ, konuya ilişkin olarak Zaim M. Necatigil, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde Anayasa ve Yönetim Hukuku- isimli kitabının 126 ve 127. sayfalarında "Yanlış İşlemlerin Geri Alınması" başlığı altında aynen şöyle demektedir:

"Yönetim, herhangi bir işlemin yanlış
veya sakat olduğunu sonradan fark etmesi
halinde, ilgili kişinin yargı organ-ına
başvurmasını beklemeden bunu geri almalıdır.
İyi yöneticilik ilkeleri böyle yapılmasını
gerektirmektedir. Yönetim hukuku ilkelerine
göre, yönetimin aldığı herhangi bir karar
sakat ise böyle bir karar geri alınabilir.-
Zaten "hukuk devleti" ilkeleri de bunu
gerektirmektedir. Yönetim, sakat veya
"illegal" işlemini yürürlükte tutmaya devam
etmemelidir. Ancak, yönetsel karar hukuka
uygun ise ve kişinin lehine hak doğurmuşsa,
yas-ada aksi olmadıkça, geri alınamaz."

Aynı şekilde Profesör Forsthoff, The Administrative Act, 1963'de Lefkoşa'da yayınlanan kitabının 29. sayfasında aynen şöyle demektedir:

"........ the administration is responsible
for the legality -of its actions. This
responsibility implies the obligation to
cancel, even without a review having been
applied for, an administrative act which is
inconsistent with a law, for example because
the legal prerequisites of such -an act are
obviously not existent."

Aynı meyanda deyimler yine Zaim M. Necatigil'in Administrative Law, isimli kitab-ının (1974 baskı) 174 ve 175. sayfalarında da mevcuttur. Yukarıda sözü edilen iktibasların ortaya koyduğu prensip sadece hukuk kitaplarında kalmakla sınırlı olmayıp tatbikatta da mevcuttur ve zaman içerisinde hukuk sistemimize de girmiştir. Bu konuda son- zamanlara ait bir misal vermek gerekirse Birleştirilmiş YİM 24/93 ve 56/93 (D.23/96) sayılı içtihat gösterilebilir.

Önümüzdeki meselede İdarenin ilgili gayrımenkulde konut olduğu gerçeği gözden kaçırılarak hatalı puanlama neticesi söz konusu gayrıme-nkulün tümü Müstediye verilmiş olduğuna göre ve bu hata Müstedinin lehine veya masum 3. kişiler lehine tamiri imkansız herhangi bir menfaat doğurmamış olduğuna göre sözü edilen karar bu oranda Müstedaaleyhlerce geri alınabilir ve alınmalıdır.

Netice -olarak yukarıdakilerden de görülebileceği gibi Müstedi başvurusunda muvaffak olamamıştır ve başvurusunun iptali gerekmektedir.

Sonuç olarak başvuru reddolunarak iptal edilir. Meselenin tüm ahval ve şeraitini göz önünde bulundurarak


masraflarla ilg-ili herhangi bir emir vermemeyi uygun gördük.



Metin A. Hakkı Nevvar Nolan Seyit A. Bensen
Yargıç Yargıç Yargıç



4 Nisan 1997








-


7



-


Full & Egal Universal Law Academy