Yüksek İdare Mahkemesi Numara 122-148/2009-2010 Dava No 19/2012 Karar Tarihi 26.09.2012
Karar Dilini Çevir:
Yüksek İdare Mahkemesi Numara 122-148/2009-2010 Dava No 19/2012 Karar Tarihi 26.09.2012
Numara: 122-148/2009-2010
Dava No: 19/2012
Taraflar: Hasan Temel ile Gönyeli Belediyesi arasında
Konu: İnşaat izni talebi - İnşaat izni alınmadan başlatılan inşaatın Davalı tarafında dururulması - Davacının durdurma kararının iptali için dava açması - Davacının mevzuata uygun inşaat izninin bulunmaması nedeniyle inşaat başlatma ve inşaata devam etmesinin yasal olmaması nedeniyle talebinin reddi.
Mahkeme: YİM
Karar Tarihi: 26.09.2012

-D.19/2012 Birleştirilmiş
YİM 122/2009 ve 148/2010

Yüksek İdare Mahkemesinde
Anayasanın 152. Maddesi Hakkında.

Mahkeme Heyeti:Necmettin Bostanc-ı,Talât D.Refiker,Mehmet Türker

YİM 122/2009

Davacı: Hasan Temel, No:1, Sabiha Gökçen Sokak, Güzelyurt.

- ile -

Davalı: Gönyeli Belediyesi n/d Gönyeli Belediye Başkanı,
Başkan Yardımcısı ve Göny-eli Belediye Meclisi Üyeleri
ve Gönyeli Şehri Türk Hemşehrileri, Gönyeli.


A r a s ı n d a.

Davacı namına: Avukat Çağdaş Par ve Avukat Betül Ciyaslıoğlu
Davalı namına: Avukat Ezer Özsoy

YİM 148/2010

Davacı: Hasan- Temel, No:1, Sabiha Gökçen Sokak, Güzelyurt.

- ile -

Davalı: Gönyeli Belediyesi n/d Gönyeli Belediye Başkanı,
Başkan Yardımcısı ve Gönyeli Belediye Meclisi Üyeleri
ve Gönyeli Şehri Türk Hemşehrileri, Gönyeli.

-
A r a s ı n d a.

Davacı namına: Avukat Çağdaş Par ve Avukat Betül Ciyaslıoğlu
Davalı namına: Avukat Ezer Özsoy

---------------

H Ü K Ü M

Necmettin Bostancı: Davacı, Davalı aleyhine ikâme ettiği 122/09 sayılı davada dosyala-dığı talep takriri ile aşağıdaki şekilde talepte bulunmuştur:
"A) Davacı adına kayıtlı, Gönyeli-Lefkoşa'da Aşıklar
Tepesi Mevkiinde, Kayıt No.F1682, Blok F, Pafta No:XXI, Harita No:12.W.2, Parsel 1502'deki tasvip olunmuş arsa ve/veya gayrimenkul- üzerinde başlatılan
3 adet inşaatla ilgili Davalının yetkisini aşarak ve/veya kötüye kullanarak ve/veya kanunsuz olarak 24.11.2009 tarihinde aldığı ve aynı gün Davacının bilgisine gelen kararın tamamen geçersiz ve/veya hükümsüz ve/veya etkisiz o-lduğuna ve herhangi bir sonuç doğurmayacağına dair Mahkeme kararı;

B) Mahkemenin uygun göreceği başka adil bir çare.


Davacı, 148/10 sayılı davada ise, aşağıdaki şekilde talepte bulunmuştur:
"A) Davacının, adına kayıtlı olan Lefkoşa-Gönyeli'de ka-in,
Kayıt No: F 1682, P/H: XXI/12. W2, Blok:F, Parsel:1502'deki arsa niteliğindeki taşınmaz mal ve/veya gayrimenkul üzerine 3 adet inşaat yapmak maksadı ile ilgili olarak daha önceden 15.09.2009 tarihinde yapmış olduğu inşaat izni verilmesi başvu-rusunun, Davalıya sunulan 16.09.2010 tarihli İçişleri ve Yerel Yönetimler Bakanlığı'nın düzenlediği mezkur arsa ile ilgili sınır tespitleri hakkındaki raporu ışığında yeniden değerlendirilmesi ile ilgili 20.09.2010 tarihinde yaptığı ve aynı gün Davalının a-ldığı ve aradan 30 günden fazla bir zaman geçtiği halde başvuru için Davacıya hiçbir cevap vermemekle ve/veya bir karar vermemekle ve/veya talep ettiği şekilde inşaat izni vermemekle göstermiş olduğu ihmalin yapılmaması gerektiği hususunda bir Mahkeme kara-rı ve/veya emir,

B) Davacının 20.09.2010 tarihinde yaptığı sözkonusu
başvuruya herhangi cevap ve/veya bir karar vermemesinden dolayı Davalının yaptığı ihmalin yapılmaması gerektiğine ve/veya talep ettiği inşaat iznini vermemekle yapılması ihma-l edilen işlemin yani söz konusu müracaata cevap vermesi gerektiği ve/veya inşaat izninin verilmesi gerektiğine dair Emir verilmesi,

C) Mahkemenin uygun göreceği başka adil bir çare.



Davalı, her iki davada da müdafaa takriri dosyalayarak, Dava-cının iddialarını reddetmiştir.

Taraflar, davada toplam 15 adet emare sunmuşlardır.

Davacı, davasını ispat için 2 tanık, Davalı ise 3 tanık dinletmiştir.

Davanın layihaları ve huzurumuzdaki şahadet ışığında, dava ile ilgili olguları aşağıdaki şekilde- özetlemek mümkündür:

Davacı, Lefkoşa Kazası Gönyeli'de Aşıklar Tepesi mevkiinde kâin kayıt numarası F 1682 Pafta XXI Harita 12 W 2 Parsel 1502 referanslarına tabi, 2 evlek 1500 ayakkarelik bir arsanın kayıtlı mal sahibidir. Davacı, konu arsa içine bina i-nşa etmek için, Şehir Planlama Dairesine başvurarak onay verilmesini talep etti. Başvuru üzerine, Şehir Planlama Dairesi, Davacıya, A,B ve C tipi 3 adet konut yapması için onay verdi. Davacı, 15.9.2009 tarihinde D 160/2009 sayılı dilekçe ile Davalıya başvu-rarak, inşaat izni verilmesini talep etti. Davacı, iddiasına göre, Davalının sözlü izni üzerine inşaatlara başladı ve devam etti. Ancak Davalı, bölgede yapılan hudut tespitlerinde farklılıklar olduğunu gerekçe göstererek Davacının inşaatını durdurmuştur.
-
Tarafların, özel ölçümcüler ve Tapu Dairesi nezdinde yaptırdıkları ölçümlerde, Davacının arsasının hudutlarında bir aykırılık tespit edilmemiştir.

Davalı, 24.11.2009 tarihinde 122/2009 sayılı davanın konusu olan kararı alarak, Davacının inşaatını durdur-up mühürlemiştir. Daha sonra Davalı, Davacıya, 2 adet konutun inşaatına devam etmesine izin vermiş, 1 adet konutun inşasına ise izin vermemiştir. Ancak bahse konu izinle ilgili yazılı bir izin belgesi mevcut değildir.

Davacı, İçişleri ve Yerel Yönetimler- Bakanlığına, 21.6.2010 tarihli dilekçe ile müracaat ederek, tekrar hudut tespiti talebinde bulunmuştur. İçişleri ve Yerel Yönetimler Bakanlığı, bahse konu dilekçeye verdiği yanıtta, Tapu ve Kadastro Dairesinin yanıtına atıfta bulunmuştur. Atıfta bulunulan- 16.9.2010 tarihli Tapu ve Kadastro Dairesi Müdürünün yazısında, Parsel 1502 ile ilgili herhangi bir ihlalin olmadığı belirtilmiştir. Bilâhare, Davacı, Avukatı vasıtasıyla, Davalıya yaptığı 20.9.2010 tarihli müracaatla, İçişleri ve Yerel Yönetimler Bakanlı-ğının cevabi yazısına ve eklerine atıfta bulunarak, D 160/09 sayılı dilekçenin yeniden değerlendirilmesini, inşaat izni verilip verilmeyeceğinin kendisine bildirilmesini talep etmiştir. Bahse konu bu talebe Davalı herhangi bir yanıt vermemiştir. Keza Daval-ı, bugüne kadar inşaatlarla ilgili de inşaat izni vermiş değildir. Akabinde Davacı, 2.12.2010 tarihinde yukarıda sözü edilen 148/10 sayılı davayı ikâme etmiştir.

Davacı, dava konusu karar ve bu karara dayanarak Davalı tarafından yapılan işlemlerin, huku-ki gerekçelerden yoksun, açıkça hukuka aykırı, keyfi ve/veya maksatlı olduğunu ileri sürmekte; Davalı ise karar veya işlemlerin gerekçeli olduğunu, yaptığı inceleme, araştırma ve ölçümler sonucunda dava konusu arazi ve bölgedeki diğer arazi tespitlerinde h-atalar, yanlışlıklar ve/veya karışıklıklar olduğunu, eski hudut kazıkları ile yeni hudut kazıkları arasında farklar olduğunu, kısaca komşu arsa hudutları ile yol hudutlarında anomaliler olduğunu saptadığını, bu hususu Davacının bilgisine getirdiğini ve kon-u anomaliler ortadan kalkmadan Davacıya izin veremeyeceğini bildirdiğini iddia etmektedir. Keza Davalı, bir kamu kuruluşu olduğunu, bahsettiği anomaliler ortadan kalkmadan Davacıya izin vermesinin bölge halkı arasında kargaşaya neden olacağını ve böyle bir- hareketin bölge halkının menfaatine olmadığını ileri sürmüştür.
Davalı, keza 148/2010 sayılı davada da, Davacının, İçişleri ve Yerel Yönetimler Bakanlığının 17.8.2010 tarihli yazısı üzerine, durumu yeniden değerlendirmesini talep eden 20.9.2010 tarihli -müracaatına, konunun yargıya intikal ettiği gerekçesi ile cevap vermediğini ileri sürmüştür.

Her iki taraf da, Davacının inşaatları için yetkili makam olan Davalı tarafından yasaya uygun olarak ısdar edilmiş bir inşaat izninin mevcut olmadığını kab-ul etmektedir. Bu konuda taraflar arasında bir ihtilaf yoktur. İhtilafsız bir başka olgu da, Belediye Başkanının inisiyatif alarak veya bir lütuf olarak işlemlerin gecikeceği gerekçesiyle, Davacıya inşaatlarına başlayabileceğini bildirdiği ve Davacının da -bunun üzerine inşaatlara başladığıdır.

Görüldüğü gibi ortada mevzuata uygun bir inşaat izni yoktur. Açıkçası, Davacının inşaata başlaması ve devam etmesi yasal değildir. Belediye Başkanının sözlü olarak "inşaatlara başla" demesi durumu yasal hale get-irmez. Bu nedenle, Davalının gayri yasal duruma müdahale etmesi ve bu konuda 122/2009 sayılı davaya konu olan kararı almasında yasaya aykırılık söz konusu olamaz.

Yukarıda belirtilenler ışığında, Davacının 122/2009 sayılı davada başarılı olması düş-ünülemez.

Olgulardan görüleceği gibi, Davacının, İçişleri ve Yerel Yönetimler Bakanlığı nezdinde yaptığı girişim sonucu, Parsel 1502'nin sınırlarında bir sorun olmadığını öğrenmesi üzerine, durumun yeniden değerlendirilip inşaat izni verilip verile-meyeceğinin bildirilmesini talep eden 20.9.2010 tarihli müracaatına, müracaatı aynı gün almasına rağmen anayasal süre olan 30 gün içinde cevap vermemiştir. Davalı cevap vermemeyi 122/2009 sayılı davanın devam etmekte oluşuna bağlamıştır. Talebin yapıldığı- tarihte 122/2009 sayılı davanın devam etmekte olduğu bir vakıadır. Ancak Davacı, dava konusu Parsel 1502'nin bulunduğu bölgede anomaliler olduğunun bildirilmesi üzerine, yeniden hudut tespiti yapılmasını sağlamış, eski durumu teyit eden cevap üzerine de s-öz konusu talebi yapmıştır. Böyle bir durumda Davalının, Davacının talebine askıda olan davayı gerekçe göstererek, yanıt vermemesi mazur görülemez. Davalı, Davacının 20.9.2010 tarihli dilekçesine anayasal süre olan 30 gün içinde cevap vermemekle ihmalde bu-lunmuştur.

Bölgede bazı parsellerin hudutlarında hatalar olduğu, yolun olması gereken yerde olmayıp, asfaltın Davacının parselinin bulunduğu doğuya kaydığı ihtilafsızdır. Ancak Davacının arsasının hudutlarında herhangi bir aykırılık söz konusu deği-ldir. Davalı diğer bazı parsellerdeki aykırılıkları söz konusu ederek inşaata izin vermemektedir. Söz konusu aykırılık veya anomaliler bölgesel olarak yapılacak planlama ve gerektiği takdirde yapılacak istimlaklerle çözülebilir kanaatindeyiz. Huzurumuzdaki- şahadette, Davalının böyle bir girişim veya niyeti olduğu görülmemektedir.

İlgili Makam, binaların üzerinde inşa edilmekte olan arsa ile ilgili nihai tasvip şahadetnamesi vermiştir. Arsanın konumu ve hudutları ile ilgili bir uygunsuzluk veya aykır-ılık mevcut olsaydı, hali ile nihai tasvip şahadetnamesi verilmeyecekti veya aykırılık veya uygunsuzluk o aşamada tezekkür edilecekti. Bariz şekilde yasaya aykırılık veya bir hata olmadığı sürece, arsanın konumunun bu safhada tezekkür edilmesi düşünülemez.- Davalı bu aşamada, ancak arsa içerisine yapılacak bina veya binalar ile ilgili bir uygunsuzluk veya yasaya aykırılık varsa onu tezekkür edebilir. Davalı bina ile ilgili herhangi bir yasaya aykırılık iddiasında bulunmamaktadır. Hal böyle olunca, Davalının -Davacıya inşaat izni vermesi gerekir. Bu şekilde davranmamakla ihmalde bulunmuştur.

Netice olarak Davacının 122/2009 sayılı davadaki talebi reddedilir. 148/2010 sayılı davada ise Davalının Davacının 20.9.2010 tarihli dilekçesine 30 gün içerisinde c-evap vermemekle ihmalde bulunduğu, keza bina inşaat izni vermemekle de ihmalde bulunduğu hususunda hüküm verilir.


Necmettin Bostancı Talât D. Refiker Mehmet Türker
Yargıç Yargıç Yargıç



26 Eylül, 2012


-








7






Full & Egal Universal Law Academy