Yüksek İdare Mahkemesi Numara 1/1999 Dava No 19/2000 Karar Tarihi 26.10.2000
Karar Dilini Çevir:
Yüksek İdare Mahkemesi Numara 1/1999 Dava No 19/2000 Karar Tarihi 26.10.2000
Numara: 1/1999
Dava No: 19/2000
Taraflar: Rasıh Keskiner ile Girne Belediyesi
Konu: Hizmetlerin birleştirilmesi
Mahkeme: YİM
Karar Tarihi: 26.10.2000

-D.19/2000 YİM 1/99 Yüksek İdare Mahkemesinde
Anayasanın 152. Maddesi Hakkında.
Mahkeme Heyeti: Taner Erginel,Nevvar Nolan,Gönül Erönen.
Davacı: Rasıh Keskiner - B/7 Milopetr-es Apt.- Girne
- ile -

Davalı: 1. Girne Belediyesi ve/veya Belediye Başkanı
ve/veya Belediye Meclis Üyeleri ve/veya Girne
Belediyesi Hemşehrileri- Girne
2. İçişleri ve Köyişleri Bakanlığı vasıtası- ile
KKTC.Lefkoşa
A r a s ı n d a .

Davacı namına: Avukat Süleyman Dolmacı ve Avukat İlter Koyuncuoğlu
Davalılar namına: Savcı Süleyman Candar.



------------------------------------

H Ü K Ü M

Taner Er-ginel:Girne Belediyesinde mimar olarak görev yapan Davacı 1.2.1991 tarihinde emekliye ayrıldı. Kasım 1998 emekli aylığını alamayan Davacı, bunun nedenini soruşturunca Girne Belediyesi ona 25.12.1998 tarihli bir yanıt verdi ve Sayıştay Başkanlığından alın-an bilgi ışığında emeklilik hakkı kazanamayacağını bildirdi. Davacı bu yanıt üzerine önümüzdeki davayı açmış bulunmaktadır ve yanıtta açıklanan kararın iptal edilerek herhangi bir sonuç doğurmamasını talep etmektedir.

Davanın olguları özetle şöyledir: -Mimar olan Davacı 1.4.1975 tarihinde Plânlama İnşaat Dairesinde çalışmaya başladı. 16.6.1975 tarihinde bu görevden ayrılan Davacı 1.8.1976 tarihinde Lefkoşa Türk Belediyesinde görev yapmaya başladı. 1.11.1984 tarihinde tüm hakları saklı kalma koşuluyla L-efkoşa Belediyesinden Girne Belediyesine nakledildi. 23.6.1985 tarihinde milletvekili seçilen Davacı, 1990 yılında milletvekilliği sona erince Girne Belediyesindeki görevine geri döndü. 1.2.1991 tarihinde emekliye ayrılan Davacının yukarıda belirtilen h-izmetleri 26/82 sayılı Emeklilik Yasasının 15.maddesine göre birleştirildi. Birleştirme sonunda Davacının hizmetlerinin 26 yıl 3 ay 4 gün tuttuğu görüldü. Davacı bu hizmetin karşılığı olan emekli maaşını almaya başladı. 1.2.1991 tarihinden Kasım 1998'e k-adar emekli maaşını muntazam aldı.

Sunulan emarelerden anlaşıldığına göre bir şikâyet üzerine Temmuz 1998'de Sayıştay Dairesi Davacının dosyasını incelemeye başladı. Sayıştay Başkanı Soner Vehbi Başsavcılığa yazdığı 23 Temmuz 1998 tarihli yazıda Davacın-ın durumuna ilişkin görüş istedi. Bu yazının son paragrafında şöyle denmektedir.

"Anılan şahsa Girne Belediyesince siyasal kamu görevi ile diğer kamu personeli olarak yaptığı hizmetlerin birleştirilmesi sonucu yapılan bu uygulamanın, 26/1982 sayılı Emekl-ilik Yasası'nın 15(3) maddesine uygun olup olmadığı hususunda tereddütler hasıl olduğundan konuya ilişkin görüşlerinizin, Sayıştay'a ulaştırılmasını saygı ile arz ve rica ederim."


Yazıdan anlaşıldığına göre sorun, Davacının "Siyasal Kamu Görevlisi" olar-ak yaptığı hizmet ile Belediyede "Diğer Kamu Görevlisi" olarak yaptığı hizmetin birleştirilmesinde ortaya çıkmıştır. Acaba 26/82 sayılı Emeklilik Yasasının 15(3) maddesi böyle bir birleştirmeye olanak veriyor mu? Yazışmalarda 15(3) denmesine rağmen 15. -maddenin diğer alt paragrafları iptal edildiğinden bazan 15(3), bazan 15. madde diye anılan maddeler birbirinin aynıdır. 26/77 sayılı Emeklilik Yasasının 15. maddesi olup daha sonra 26/82 sayılı Emeklilik Yasasının 9. maddesi ile 26/82 sayılı yasanın 15.- maddesi haline gelen bu madde şöyledir.

"Kamu görevinde iken siyasal kamu görevine seçilen veya atananların, gerek kamu görevinde gerekse siyasal kamu görevinde geçen emeklilik hakkı kazandıran hizmet süreleri bir bütün olarak hesaplanır ve siyasal kamu -görevleri sona erince, kendi tercihlerine göre, ya bu bütünleştirilmiş hizmet üzerinden emekliye ayrılırlar veya kamu görevinden ayrıldıkları mevkiye veya buna denk ve uygun görülecek bir mevkiye istihdam edilirler."


Başsavcılık Sayıştayın sorusuna 13 E-kim, 1998 tarihli yazı ile cevap verdi ve Belediye Kamu Görevlilerinin, Kamu Görevlilerinden farklı bir statüsü olduğunu, onlara 26/82 Sayılı Emeklilik Yasasının 15.maddesini uygulamanın mümkün olmadığını bildirdi. Başsavcılığa göre Anayasamız 120(2) ve 1-21(3) maddelerinde Belediyelerde çalışan Kamu Görevlilerini devlette çalışan Kamu Görevlilerinden ayırmış ve onlardan "Diğer Kamu Görevlileri" diye söz etmiştir. Diğer Kamu Görevlileri, Kamu Görevlileri Yasasına tabi olmayıp kendi özel yasalarına tabidirl-er. Bu nedenle Emeklilik Yasasının 15. maddesinin onlara uygulanması mümkün değildir.

15. maddenin sağladığı hizmetleri birleştirme olanağı ortadan kalkınca Davacının emeklilik hakkı da ortadan kalkmış oldu.

Bir an için Başsavcılığın öne sürdüğü 15-. maddenin Belediye Kamu Görevlilerine uygulanamayacağı görüşünün doğru olup olmadığını bir tarafa bırakalım. Acaba yıllar süren bir uygulamadan sonra Davalıların yeni bir karar üreterek 8 yıla yakın bir süre emekli maaşı almış bir kişinin emeklilik hakkı- olmadığını karara bağlaması doğru mu?
Önümüzde bireysel bir olay yoktur. Hizmetlerin birleştirilmesinden yalnız Davacı değil Kasım 1998'e kadar emekliye ayrılan tüm Belediye Kamu Görevlileri yararlanıyordu. Şu halde burada yasanın belli bir tarihe kadar- benimsenen yorumunun, belli bir tarihten sonra değişmesi ve verilen kararın geri alınması olayı ile karşı karşıya bulunuyoruz.

Bir kişi emekli olma kararı vermeden önce yasal durumu göz önünde bulundurur. Yasaların yetkili organlar tarafından nasıl y-orumlanıp uygulandığına bakar. Bunu dikkate alarak emekliye ayrılan ve kendisini emeklilik hayatına adapte eden kişilere yıllar sonra "yasanın daha önce yapılan yorumu yanlıştı sizin emeklilik hakkınız yok" denebilir mi? İşte önümüzdeki davada yanıtlamam-ız gereken soru budur.

Yönetsel Yargı, Prof.Dr.A.Şeref Gözübüyük sayfa 147'de açıklandığına göre bir yönetsel kararın geri alınabilmesi için aşağıdaki durumlardan birinin gerçekleşmesi gerekir.
hile ile elde edilmiş olması,
geçici nitelikte olması,
yok h-ükmünde olması.

1.2.1991 tarihinde Davacının emekliye ayrılma işlemlerinde herhangi bir hile olmadığı açıktır. Kararın geçici nitelikte olmadığı da ortadadır. Şu halde burada söz konusu olabilecek olan sadece üçüncü alternatiftir. Acaba 1.2.1991 tarih-inde verilen Davacıyı emekliye ayırma kararında yok sayılmayı gerektirecek kadar önemli bir hukuka aykırılık mevcut mu?

Yoklukla malûl işlemlerin neler olduğu hususunda Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde Anayasa ve Yönetim Hukuku, Zaim Necatigil sayfa 124-'de şöyle denmektedir.

"Genellikle, ağır yetki gaspı nedeniyle hukuka aykırı olarak alınan kararlar hiç doğmamış, yani "yoklukla malûl" sayılabilmektedir.

Bir de sakatlıkları o kadar ağır olan işlemler vardır ki, bunlara da "yoklukla malûl" veya- "batıl" ("void") işlemler denir. Bunlar hukuk açısından doğmamış sayılır; yok hükmündedir. Bunlar ilgililer hakkında bir hüküm ifade etmezler. Teoride "yok hükmünde" olan işlemlerin iptali için mahkemeye başvurmak gerekmez, çünkü söz konusu işlem ortada- yoktur ve iptal edilebilecek işlem de söz konusu değildir(63). Fakat pratikte işlemin yokluğunu doğrulamak için mahkemeye başvurmak gerekmektedir.

Yüksek İdare Mahkemesi bir kaç kararında "iptal edilebilir" ve "yoklukla malûl" işlemler arasında bir ay-ırım yapmıştır. Mahkeme 18 Mart 1977 gün ve YİM 5/1976 sayılı kararında, yürütsel organın aldığı kararın "esaslı bir şekilde sakat" olması nedeniyle "yoklukla malûl" olduğunu ve bu gibi durumlarda Mahkemeye başvurmanın herhangi bir süre aşımına tabi olma-dığını hükme bağlamıştır."


Yukarıdaki alıntıdan ve konuya ilişkin içtihatlardan anlaşıldığına göre ağır bir yetkisizlik halinde verilen karar yok sayılır. Mahkemeye gidilmese de karar yok hükmündedir. Mahkemeye sadece yokluğu doğrulamak için gitmek ger-ekir. Örneğin bir organın alması gereken kararı yetkisi olmayan başka bir organın alması halinde kararın yok hükmünde olduğunu kabul edebiliriz. Önümüzdeki olayda bu tür yetkisizlik hali olmadığı açıktır. Çünkü 1.2.1991 tarihinde verilen emeklilik karar-ı yetkili organlar tarafından verilmiştir. Yukarıdaki alıntıdan anlaşıldığına göre yönetsel kararın esaslı bir şekilde sakat olması halinde de karar yok sayılabilir. Ancak içtihatlar çok ender hallerde bu denli büyük bir sakatlık olabileceğini kabul etme-ktedirler. Bunun için verilen kararda ilk bakışta anlaşılacak kadar açık bir hukuka aykırılık olması; ve kararın Mahkemeye gidilmese bile yok sayılacak kadar hukuk dışı olması gerekmektedir.

Acaba Davacının emekliye ayrılmasında Emeklilik Yasasının 15. -maddesinin uygulanması bu denli büyük bir hukuka aykırılık hali midir?
Belediyelerde çalışan kamu görevlilerinin emeklilik haklarını düzenleyen herhangi bir yasa yoktur. 15/80 sayılı Belediyeler Yasasının 73. maddesi şöyledir.

"73.(1)Belediyenin sürekl-i kadroları
emeklilik hakkı kazandıran
kadrolardır.
(2) Belediye memurlarının hizmet koşulları, nitelikleri, atanmaları, yetiştirilme ve yükselmeleri ödev, hak yüküm ve sorumlulukları, aylıkları, haklarında disiplin kovuşturması yapıl-ması, disiplin cezası uygulanması, azilleri, emeklilikleri ve diğer özlük işleri Bakanlıkça hazırlanacak bir tüzükle düzenlenir."


Yasa emeklilik konusunda tüzük yapılmasını öngörmektedir.

514/84 sayılı Belediye Kamu Görevlileri Tüzüğünün 69. maddesi ş-öyledir.


"(2)Belediye görevinden çekilme isteminde bulunan belediye görevlisine yürürlükte bulunan Kamu Görevlileri Emeklilik Yasası uyarınca gerekli işlemler uygulanır."


Görüleceği gibi 15/80 sayılı Belediyeler Yasası, 514/84 sayılı Tüzüğe gönderme y-apmış, Tüzük ise Kamu Görevlileri Emeklilik Yasası uyarınca işlemlerin yapılmasını öngörmüştür. Şüphe yok ki yukarıdaki alıntılar sorunu tamamen çözemezler. 26/82 sayılı Emeklilik Yasasının 15. maddesinin emekliye ayrılan bir Belediye Kamu Görevlisine uy-gulanıp uygulanamıyacağı tartışmaya açık bir konu olarak kalabilir. Bu konuda farklı argümanlar yapmak ve farklı sonuçlara varmak mümkündür. Ancak bu tartışmalar bizim konumuz dışındadır. Çünkü biz burada yok sayılan bir karar olup olmadığını tartışmak- zorundayız. Yukarıdaki alıntılar bir Belediye Kamu Görevlisi emekliye ayrılırken 15. maddeyi uygulama kararının yoruma açık olduğunu; yetkili organların önündeki olasılıklardan birinin de bu maddeyi uygulamak olduğunu göstermektedir. Dolayısıyle kararın- yok sayılmasını gerektirecek kadar açık bir hukuka aykırılık halinin bulunmadığı anlaşılmaktadır.

Davacıya ilişkin emekliye ayırma kararı 1.2.1991 tarihinde verilmiş ve Kasım 1998'de yani 8 yıla yakın bir zaman geçtikten sonra geriye alınmıştır. Kararın- yok sayılmasını gerektirecek kadar esaslı bir hukuka aykırılık bulunmadığı ve dolayısıyle makul süre geçtikten sonra geri alınamayacağı görüşündeyiz.





Bu nedenlerle Davacının talebinde haklı olduğu sonucuna varır davada talep olunduğu gibi hüküm veri-riz. Masraflar için emir verilmez.




Taner Erginel Nevvar Nolan Gönül Erönen
Yargıç Yargıç Yargıç


26 Ekim 2000
-1


4



-


Full & Egal Universal Law Academy