Yüksek İdare Mahkemesi Numara 119/2003 Dava No 13/2009 Karar Tarihi 22.04.2009
Karar Dilini Çevir:
Yüksek İdare Mahkemesi Numara 119/2003 Dava No 13/2009 Karar Tarihi 22.04.2009
Numara: 119/2003
Dava No: 13/2009
Taraflar: Mehmet S. Uğraşın ile Kamu Hizmeti Komisyonu ve diğerleri arasında
Konu: Mecburi emekliye sevk kararının iptali - Anayasaya havale
Mahkeme: YİM
Karar Tarihi: 22.04.2009

-D. 13/09YİM: 119/2003

Yüksek İdare Mahkemesinde
Anayasanın 152. Maddesi Hakkında.

Mahkeme Heyeti : Seyit A.Bensen, Şafak Öneri, Narin F.Şefik

Davacı : Mehmet S.Uğraşın, 9 Bornova Sok. Gönyeli - Lefkoşa

- ile -

Davalı : 1. KKTC Ka-mu Hizmeti Komisyonu Başkanlığı
vasıtasıyla KKTC, Lefkoşa
2. KKTC Bakanlar Kurulu vasıtasıyla KKTC, Lefkoşa
3. KKTC Sayıştay Başkanı vasıtasıyla KKTC,Lefkoşa

A r a s ı n d a.

Davacı Mehmet S. Uğraşın şahsen
Davalı namına- : Kıdemli Savcı Behiç Öztürk.

-----------------------

A R A K A R A R


Seyit A.Bensen : Davacı dosyalamış olduğu YİM 119/2003 sayılı dava ile aynen aşağıdaki taleplerde bulunmuştur.

"1. Sayıştay Başkanının, 7 Kasım 2002 tarih ve
S.O.-10.000/10086 (p.86) sayılı, Sayıştay Denetçisi Mehmet S. Uğraşın'ın yaş haddinden önce mecburi emekliye sevkini KKTC Başbakanından talep eden kararının,
2. Bakanlar Kurulunun, 4 Haziran 2003 tarih ve 1133/2003
sayılı, Sayıştay Denetçisi Mehmet S. Uğra-şın'ın tüm kamu görevlileri için yasa ile belirlenmiş yaş haddinden önce, mecburi emekliye sevkini Kamu Hizmeti Komisyonuna öneren kararının,
3. Kamu Hizmeti Komisyonunun, 23 Haziran 2003 tarih ve
P.4880 sayılı, Sayıştay Denetçisi Mehmet S. Uğraşın'ı,-
tüm kamu görevlileri için yasa ile belirlenmiş mecburi
emekliye ayrılma yaşından önce ve kendi iradesi
hilâfına, mecburi emekliye sevkeden kararının,
iptali ve/veya tamamen geçersiz, etkisiz,
hükümsüz olduğu ve/veya hiçbir hukuki değeri hai-z
olmadığı ve/veya mutlak butlanla ve/veya yoklukla
sakat olduğu hususunda bir karar ve/veya hüküm."


Bu davadaki olgular özetle şöyledir: Davacı 1976 Nisan ayı ile 24.6.2003 tarihleri arasında Sayıştayda Denetçi olarak kamu görevi ifa etti. Sayışt-ay Başkanı 7.11.2002 tarih ve S.O.10.000/10086(P.48) sayılı yazısı ile KKTC Başbakanından, Davacının mecburi emekliye sevkini Kamu Hizmeti Komisyonuna öneren Bakanlar Kurulu kararı çıkarılmasını talep etti. Bu talep üzerine Başbakanlık, 12.11.2002 tarihind-e Bakanlar Kuruluna sunmuş olduğu bir önerge ile Davacının mecburi emekliye sevk edilmesi için Bakanlar Kurulunun Kamu Hizmeti Komisyonuna öneride bulunması isteminde bulundu. 4.6.2003 tarihinde toplanan Bakanlar Kurulu, Davacının mecburi emekliye sevk edi-lmesinin Kamu Hizmeti Komisyonuna önerilmesine karar verdi. Kamu Hizmeti Komisyonu, 23.6.2003 tarihinde Davacının 24.6.2003 tarihinden itibaren mecburi emekliye sevk edilmesine karar verdi. Davacı da 5.9.2003 tarihinde YİM 119/2003 sayılı davayı dosyaladı -ve yukarıdaki taleplerde bulundu.

Dava layihalarının tamamlanmasından sonra, Davalı No.3, yukarıda sayı ve ünvanı verilen dava altında Davacı aleyhine 13.3.2006 tarihinde dosyaladığı ihbarlı istida ile Sayıştay Başkanlığının huzurumuzdaki davada Davalı ol-arak yer almaması gerektiğini iddia ederek Mahkemeden, davadan çıkarılmasını öngören bir emir verilmesini talep etmiştir.

Davacı ise yukarıda serdedilen iddialara mukabil şahsen dosyaladığı itiraznamesinde Davalı No.3'ün aksi yöndeki iddia ve talebinin -reddedilmesi gerektiğini iddia etmiştir.

İstidanın yapılan duruşmasında konuyu inceleyen Yüksek İdare Mahkemesi, YİM 119/2003 (D.5/2006) sayılı ve 30.3.2006
tarihli KARAR'da Davalı No.3'ün yukarıda sayı ve ünvanı verilen davadan ihraç edilmesine karar v-erdi.

Yüksek İdare Mahkemesi Davalı No.3'ün davadan ihraç edilmesine karar verirken kararında şöyle demiştir.

"Bu Yasa kuralını yukarıda temas ettiğimiz hukuki
olgular veya argümanlar ile birlikte değerlendirdiğimiz zaman mezkûr kararın alınmasından- önceki süreçte Davalı No.3'ün Davalı No.2'den Davacıyı mecburi emekliye sevketmesini talep etmesinin, mütalâadan veya diğer bir ifade ile görüş ve düşünceden öteye bir anlam ifade etmediği ve bu olgunun ise yalnız başına Davacının hukuksal durumunu değişt-irmeye muktedir olmadığı gibi icrai bir karar olma özelliğini de taşımadığı ve buna bağlı olarak Anayasamızın 152. maddesi tahtında iptal davasına konu yapılamayacağı ve esasen Davalı No.3'ün yukarıda atıfta bulunduğumuz Emeklilik Yasasının 9(1) maddesi ta-htında mecburi emekliye sevk kararı verme yetkisini de haiz olmaması bağlamında Davalı No.3'ün Davacı hakkında icrai karar almaya salahiyetli bir merci veya organ olmaması nedeni ile davadan ihraç edilmesi gerektiği sonucuna varmaktayız."



Yüksek İdare -Mahkemesi, Davalı No.3'ün davadan ihraç edilmesine karar verdikten sonra dava duruşma olarak 22.5.2007 tarihine tayin edilmiştir. Davanın duruşmasına başlandığında Davacı, Mahkemeye yaptığı müracaatta 18/78 sayılı Sayıştay Yasasının 5. maddesinin (1) ve (2-). fıkralarının ve ayni Yasanın 11(1) ve(2). fıkralarının Anayasa'nın 132. maddesine, keza 5/2002 sayılı Yasa ile değiştirilen Sayıştay Yasanın 6. maddesinin (1). fıkrasının Anayasa'nın 1,3,4,7,8,72,78,93,132 ve 136. maddelerine aykırı olduğunu, keza 26/82- sayılı Yasa ile tadil edilen 26/77 sayılı Emeklilik Yasası'nın 9(1) şart bendinin Anayasa'nın 1,3,4,5,6,7,8,10,11,14,17,18,47,48,49,
51,72,76,90,113,121,132, ve 152. maddelerine aykırı olduğunu ileri sürdü ve Anayasa'nın 148. maddesine dayanarak konunun
-karara bağlanması için Yüksek Mahkemeye, Anayasa Mahkemesi olarak sunulmasını Yüksek İdare Mahkemesinden talep etti.

Davalıları temsilen bulunan Savcı ise yapılan müracaata itiraz etti.

Tarafların yapmış oldukları beyanlar ışığında konuyu inceleyen Y-üksek İdare Mahkemesi 18.6.2007 tarihinde Davacının Anayasa Mahkemesine havale isteminin reddedilmesine karar verdi.

Yüksek İdare Mahkemesi, Davacının Anayasa Mahkemesine havale istemini reddederken YİM 119/2003 (D.8/07) sayılı ARA KARAR'ında şöyle demiş-tir:-


"Yukarıdaki beyanlar ışığında gerek Davacı gerekse
Davalı, davanın karara bağlanmasında etken olan 26/82 sayılı Yasa ile tadil edilen 26/77 sayılı Yasanın 9(1) şart bendinin Anayasa Mahkemesine havale edildiği ve son olarak Anayasa Mahkemesi 6-/93 (D.3/94) sayılı kararında konunun etraflıca incelendiği ve ilgili maddenin Anayasa'ya aykırı olmadığı sonucuna varıldığı anlaşılmaktadır. Bu durumda konu daha önce Anayasa Mahkemesine havale edilip karara bağlandığı cihetle havale talebinin reddedilmes-ine karar verilebilir ve bu bağlamda aradan geçen zaman içerisinde gerek Anayasal ve gerekse yasal durumda herhangi bir değişiklik olmadığını da gözönünde bulundurduğumuz zaman havale talebinin reddedilmesi gerektiği sonucuna vardığımız cihetle Anayasa'nın- 148. maddesinin verdiği yetkiye istinaden Davacının Anayasa Mahkemesine havale isteminin reddedilmesine karar verilir."



Davacı bu karardan sonra davanın karara bağlanmasında etken olan ve istidasında tafsilâtı verilen yasa maddelerinin, belirtilen Ana-yasa maddelerine aykırı olduğu iddiası ile ikinci kez Anayasa Mahkemesine havalesi için 23.10.2008 tarihinde bir ihbarlı istida dosyalayarak Mahkemeden aynen aşağıdaki taleplerde bulunmuştur:

"Davacı/Başvuranın Mahkemeden talebi yukarıda sayı ve
- ünvanı yazılı davanın karara bağlanmasında etken
olan aşağıdaki yasa maddelerinin belirtilen Anayasa
maddelerine aykırı olduğu iddiası ile Anayasa
Mahkemesine havalesidir.
18/1978 sayılı Sayıştay Yasasının ;
(a) 5(1)(2) ve 11(1)(2) -maddelerinin Sayıştay
Başkanına monokratik yetkiler verdiği ölçüde Anayasanın 132. maddesine aykırı olduğu iddia edilir ve Anayasa Mahkemesine havalesi talep edilir.
(b) 6.(1) maddesi Bakanlar Kuruluna Sayıştay
Başkanı atanmak üzere Cumhurbaşkanına- isim
önerme yetkisi verdiği ölçüde Anayasanın
132, 136, 72 ve 90. maddelerine aykırı olduğu
iddia edilir, Anayasa Mahkemesine havalesi
talep edilir.
2. 26/1977 sayılı Emeklilik Yasasının 26/1982 sayılı
Emeklilik (Değişi-klik) Yasası ile değişik 9(1)
şart bendinin;
Bakanlar Kuruluna verdiği kamu görevlilerinin mecburi emekliye sevkini Kamu Hizmeti Komisyonuna önerme yetkisinin Sayıştay Denetçilerini ilgilendirdiği ölçüde Anayasanın 132. maddesine aykırı olduğ-u iddia edilir ve Anayasa Mahkemesine havalesi talep edilir.
Bakanlar Kuruluna verdiği kamu görevlilerinin mecburi emekliye sevkini Kamu Hizmeti Komisyonuna önerme yetkisinin ve Kamu Hizmeti Komisyonuna verdiği mecburi emekliye sevk yetkisinin sebep göste-rmeyi gerektirmediği ölçüde Anayasanın 11,48,49 ve 72. maddelerine aykırı olduğu iddia edilir ve Anayasa Mahkemesine havalesi talep edilir.
Sebepsiz mecburi emekliye sevk işlemi, sebepsiz
istihdama son verme işlemidir. Cumhuriyet
Meclisinin 17/-1993 sayılı yasa ile onaylanmasını
uygun bulduğu Uluslararası Çalışma Örgütü
(ILO)'nun 158 sayılı İstihdama Son Verme Sözleşmesi
diğer şeyler yanında sebepsiz istihdama son vermeyi
yasaklamaktadır. Anayasanın 90. maddesine göre
uluslar-arası sözleşmeler aleyhine Anayasaya
aykırılık iddiasında bulunulamaz. AYM.9/2005
D.4/2005 sayılı karardaki kendi ifadesi ile
"...Anayasa Mahkemesi...doğrudan veya dolaylı
olarak bir uluslararası anlaşmayı değiştirmez...."
Yüksek İdar-e Mahkemesinin YİM İstinaf 22/87
(D.10/88) sayılı Kutlu Adalı ve Anayasa
Mahkemesinin AYM.6/93 D.3/1994 sayılı Öztekin
Öztekiner kararlarını bugün hukuken geçerli saymak
17/1993 sayılı yasa ile yürürlüğe konmuş olan
Uluslararası Ça-lışma Örgütü (ILO)'nun 158 sayılı
İstihdama Son Verme Sözleşmesini dolaylı yoldan
değiştirmek anlamına geldiği iddia edilir ve
Anayasanın 90. maddesi bakımından incelenebilmesi
için konunun Anayasa Mahkemesine havalesi talep
edilir.
26-/1977 sayılı Emeklilik Yasasının değişik 9(1) şart bendine YİM İstinaf 22/87 (D.10/88) sayılı Kutlu Adalı içtihadında verilmiş olan "Sözü edilen fıkra uyarınca hareket edilirken İdarenin herhangi bir sebep göstermesi gerekmez." manasının ve bu manayı Anaya-saya aykırı bulmayan Anayasa Mahkemesinin AYM 6/1993 (D.3/1994) sayılı Öztekin Öztekiner içtihadının ;
a. 21/1993 sayılı Yasa ile onaylanması uygun
bulunmuş olan ILO'nun 1958 tarihli 111 sayılı işe alınmada ve meslekte her türlü ayrımcılığı reddede-n (Discrimination Employment and Occupation) sözleşmesini,
b. 27/2004 sayılı Yasa ile onaylanması uygun bulunmuş olan Birleşmiş Milletlerin 1966 tarihli Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Sözleşmesini,
c. 29/2004 sayılı yasa ile onaylanması uygun bulunm-uş olan Birleşmiş Milletlerin 1966 tarihli Kişisel ve Siyasal Haklar Sözleşmesini,
değiştirmekte olduğu iddiası ile Anayasanın 90. maddesi bakımından incelemek üzere konunun Anayasa Mahkemesine havalesini talep ediyorum.
5. Yukarıdaki iddialarımın r-eddi ihtimaline binaen
Alternatif olarak Anayasanın 149. maddesi altında;
Anayasanın 148. madde 1. fıkra şart bendindeki "... herhangi bir yasanın veya kararın veya sözkonusu yasa veya kararın herhangi bir kuralının Anayasaya aykırılığı konusu-nda aynı veya benzeri bir konuda daha önce karar verilmişse..." ibaresinin bir yasa kuralı bakımından daha önce aykırılık iddiası yapılmamış Anayasa maddelerini kapsamadığı iddiası ile yorumlaması için Anayasa Mahkemesine havalesini talep ediyorum.
Anayas-anın 152. maddesindeki "...başvuru hakkında, kesin karar vermek münhasır yargı yetkisine sahiptir." ibaresindeki 'kesin karar'ın "davanın taraflarının, konularının ve hukuki nedenlerinin aynı olması" halini ifade ettiği ve karar metnine dahil edilmemiş, in-celenmemiş, açıkça reddedilmemiş bir Anayasaya aykırılık iddiasının gündeme getirilmesine engel oluşturmadığı iddiası ile yorumlanmak üzere Anayasa Mahkemesine havalesini talep ediyorum.
Anayasanın 152. maddesindeki 'karar' sözcüğünün kararın bütün unsurla-rını kapsadığı ve Anayasada bu kapsayıcılığa istisna bulunmadığı iddiası ile yorumlanmak üzere Anayasa Mahkemesine havalesini talep ediyorum.
Anayasanın 139. maddesindeki kararlar gerekçeli yazılır emrinin bütün mahkemeleri, fakat öncelikle "kesin karar ve-rmek münhasır yargı yetkisine" sahip olan mahkemeleri bağladığı iddiası ile yorumlanmak üzere Anayasa Mahkemesine havalesini talep ediyorum.
Usulü dairesinde onaylanmış bir uluslararası sözleşmeyi değiştirdiği iddia edilen bir Yüksek İdare Mahkemesi veya -Anayasa Mahkemesi kararının varlığı iddia edildiğinde konunun Anayasanın 90. maddesi altında incelenmek üzere Anayasa Mahkemesine havale edilmesi gerektiği iddiası ile yorumlanmak üzere Anayasa Mahkemesine havalesini talep ediyorum.
Anayasanın 11. maddesi-ndeki 'öz' kavramının temel hak ve özgürlüğün sebebe dayalı olarak kısıtlanması gereğini de içerdiği iddiası ile yorumlanmak üzere Anayasa Mahkemesine havalesini talep ediyorum."


Davalılar, Davacının ihbarlı istidasına karşı itirazname dosyaladılar ve i-tiraznameye ekli yemin varakalarında Sayıştay Yasasının 5(1)(2), 6(1) ve 11(1)(2) maddelerinin, bu davadaki Davacının mecburi emekliye sevki hususundaki uyuşmazlık konusunun karara bağlanmasında etkisi olmadığını ileri sürerek Anayasa Mahkemesine havale ta-lebinin reddini talep ettiler. İlaveten 18/78 sayılı Sayıştay Yasası'nın 5(1)(2),
11(1)(2) maddelerinin ve keza 5/2002 sayılı Yasa ile tadil edilen Sayıştay Yasası'nın 6(1) maddesinin ve keza 26/82 sayılı Yasa ile tadil edilen 26/77 sayılı Emeklilik Yasas-ı'nın 9(1) şart bendinin Anayasa'nın 1,3,4,5,6,7,8,10,11,14,17,18,
47,48,49,51,72,76,90,113,121,132 ve 152. maddelerine aykırı olduğunu iddia ederek Anayasa Mahkemesine havalesi için yaptığı talebi, Yüksek İdare Mahkemesinin YİM 119/2003 (D.8/07) sayılı ar-a kararında reddettiği cihetle, Davacının 26/77 sayılı Yasanın 9(1) şart bendinin Anayasa'ya aykırı olduğu nedeni ile Anayasa Mahkemesine havale isteminin reddini;
Davacının istidasının 3. ve 4. paragrafındaki talebin hukuken dikkate alınmasının mümkün o-lmadığı iddiasıyla reddini;
Davacının istidasının 5. paragrafındaki yorum talebi ile ilgili iddialarını talep takririnde ileri sürmediğinden yorum almak için Anayasa Mahkemesine bu iddialarını sunamayacağını, bu nedenle Davacının istidasının 5. paragrafı-ndaki taleplerinin reddini, talep ettiler.

Davacı, Mahkemeye hitabında, Anayasaya aykırılığını iddia ettiği maddeler ile ilgili 18.6.2007 tarihindeki davanın duruşmasında kısmen ayni iddiaları yaptığını, şu anda ikinci kez bu iddiaları yaptığını, bu id-diaların hiçbirinin YİM 119/2003 (D.8/07) sayılı ARA KARAR'da yazılmadığını ve değerlendirilmediğini; yaptığı iddiaların dikkate alınmadığını, bu nedenle Mahkemenin karar vermiş sayılmadığını; o nedenle
bu iddiaların ilk kez yapılmış addedilmesini talep e-tti.

Davacı hitabına devamla, Anayasanın 148. maddesi altında Mahkemenin herhangi bir takdir yetkisinin olmadığını ve yaptığı iddiaları Anayasa Mahkemesine havale etmek zorunda olduğunu, Anayasa Mahkemesinin bu konuyu A.M. 6/93 (D.3/94) sayılı kararda i-ncelediğinin doğru olduğunu, ancak Anayasa Mahkemesinin, Anayasa'nın 1,11,48,49,72,152. maddeleri yönünden incelemediğini, Anayasa'nın 132. maddesi yönünden ise hiç incelemediğini, Emeklilik Yasasının 9(1) maddesinin Anayasa'nın 11,48,49,72 maddelerine ayk-ırı olduğunu ilk defa ileri sürdüğünü ve daha önce bu maddelerin hiç incelenmediğini belirtti.

Davalının adına hazır bulunan Kıdemli Savcı Mahkemeye hitabesinde, Davacının Anayasa'nın 149. maddesi altında yorum talebinde bulunabilmesi için, iddiasını ta-lep takririnde ileri sürmesi gerektiğini, Davacının talep takririnde ise yorum talebi olmadığını, bu nedenle yorum talebinde bulunamayacağını ve bu talebinin reddedilmesi gerektiğini belirtti.

Dava konusu meselede uyuşmazlık konusunun Emeklilik Yasası'nı-n 9(1) maddesi olduğunu ve Yüksek İdare Mahkemesinin YİM 119/2003 (D.8/07) sayılı ARA KARAR'da Davacının Anayasa'ya aykırılık iddialarını inceleyip reddettiğini; bunun ise kesin hüküm teşkil ettiğini ileri sürerek Anayasa'ya havale talebinin reddini tale-p etti.

Yine Sayıştay Yasası'nın 6(1) maddesinin konunun çözümünde etken olmadığını, kaldı ki bu iddiaların talep takririnde yer almadığını, bu nedenle bunun da reddini talep etti. Yine Emeklilik Yasası'nın 9(1) maddesinin şart bendinin Anayasanın 11,48-,49 ve 77 maddelerine aykırı olduğunu iddia etmekle birlikte, ortada kesin bir hüküm olduğu cihetle, kaziye-i muhkeme (Res Judicata) olduğunu ve bu nedenle havale talebinin reddedilmesi gerektiğini ileri sürdü.

Yine uluslararası sözleşmelerin yasaların -üzerinde olduğunu, bu nedenle davanın kendi içinde konu edilebileceğini, ancak Anayasa Mahkemesinin bunları yorumlamasının mümkün olmadığını, bu nedenle talebin reddini talep etti. Neticede Davacının havale talepleri ile yorum taleplerinin tümünün reddini -talep etti.

Görülebileceği gibi Davalıları temsilen bulunan Kıdemli Savcı, Yüksek İdare Mahkemesinin 18.6.2007 tarihinde
YİM 119/2003 (D.8/07) sayılı ARA KARAR'da kesin hüküm verdiğini ve kesin hükümden dolayı "kaziye-i muhkeme" (Res Judicata) prensibi-nin bu meseleye uygulanmasını istemektedir.

Hukuk/İstinaf 6/75; Yargıtay/Hukuk 17/78 ve Yargıtay/Hukuk 111/87 (D.40/88) sayılı içtihat kararlarında belirtildiği gibi herhangi bir davada "kaziye-i muhkeme"
(Res Judicata) müdafaasının başarılı olabilmesi- için aşağıdaki 3 koşulun varolması gereklidir:

"(i) Davaya konu teşkil eden ihtilâflı hususun daha
önceki davada karara bağlanmış olması;
(ii) Daha önceki davadaki hükmün nihai olması; ve
(iii) İki davada da tarafların ayni olması."



B-u prensibi huzurumuzdaki meseleye uygulamaya çalışalım. İlk önce istidanın 2. paragrafındaki talebi incelemeyi uygun bulduk. Davacı, YİM 119/2003 (D.8/07) sayılı ARA KARAR'da ve bu istida da karara bağlanmak istenen konunun 26/82 sayılı Yasa ile tadil edil-en 26/77 sayılı Emeklilik Yasası'nın 9(1) şart bendinin Anayasa'nın 1,3,4,5,6,7,8,10,11,14,17,18,47,48,
49,51,72,76,90,113,121,132 ve 152. maddelerine aykırı olduğunu ileri sürdü. Anayasa'nın 148. maddesine dayanarak konunun karara bağlanması için Yüksek M-ahkemeye, Anayasa Mahkemesi olarak sunulmasını Yüksek İdare Mahkemesinden talep etti. Bu konu YİM 119/2003 (D.8/07) sayılı ARA KARAR'da incelenmiş ve Davacının Anayasa Mahkemesine havale isteminin reddedilmesine karar verilmiştir. Yüksek İdare Mahkemesinin- 3 yargıçlı heyet olarak vermiş olduğu karar kesindir. YİM 119/2003 (D.8/07) sayılı ARA KARAR'daki taraflar ile bu istidadaki taraflar aynidir.

Bu durumda yukarıda arzettiğimiz 3 şart bu meselede mevcut olduğu cihetle, kaziye-i muhkeme (Res Judicata) me-vcut olduğu kanısındayız ve bu hususta bulgu yaparız.

İstidanın 3,4 ve 5. paragraflarındaki talepleri incelediğimizde, 3 ve 4. paragraflar altındaki taleplerin Anayasa'nın 90. maddesi bakımından incelenmek üzere, konunun Anayasa Mahkemesine havalesi tal-ep edilmektedir. 5. paragraf altındaki talebin ise Anayasanın 149. maddesi altında yorumlanması için Anayasa Mahkemesine havalesi talep edilmektedir.

YİM 119/2003 (D.8/07) sayılı ARA KARAR'a göz atıldığında ayni iddiaların ilk müracaatta yapılmamış olduğ-u görülür.

+Kaziye-i Muhkeme konusu ile ilgili olarak Yargıtay/Hukuk 17/78 sayılı istinafta sayfa 4'de şu görüşe yer verildi.

"Genellikle bir Davalı veya Davacı tüm meselesini Mahkeme
önüne koymalıdır ve ihmal, dikkatsizlik veya kazaen meselesinin- bir kısmını Mahkeme önüne koymamışsa bile ayni dava konusunu tekrar açamaz. Böylelikle taraflar dava sebebini veya taleplerini bölemezler ve daha önceki davadaki ihtilâflı hususlar altında kendilerine açık olan olguları daha sonraki davada ileri süremezle-r. Mamafih, talep olunan davanın daha önceki davada elde edilmesine fırsat veya ileri sürülen sorunun daha önceki davada uygun şekilde kararlaştırılmasına olanak yok idi ise, böyle bir talebin ikinci davada yapılmasına veya böyle bir sorunun ikinci davada -ortaya atılmasına hukuki bir engel mevcut olamaz."


İlk müracaatta ayni iddialar yapılmamış olsa dahi ayni taraflar arasında, ayni mesele, daha önce Yüksek İdare Mahkemesi önüne gelmiş olduğu ve karara bağlandığı cihetle, ayni konu üzerinde yeniden farkl-ı iddialar ileri sürülmesi, meseleyi kaziye-i muhkeme prensipleri dışına itmemektedir. Böyle iddialar ilk müracaatta yapılmamış olsa dahi, bu iddiaları yapmak, iddiayı yapan tarafa açık olduğu cihetle, onun bu iddiaları Yüksek İdare Mahkemesinde yapmamış o-lması neticeyi değiştirmemektedir. Bu nedenle Davacının 3,4 ve 5 paragraflar altındaki taleplerinin reddedilmesi gerekir.

Davacının müracaatının 1. paragrafına gelince; Davacı bu paragraf altında 18/1978 sayılı Sayıştay Yasası'nın,

5(1)(2) ve 11(1)(2) -maddelerinin Sayıştay Başkanına monakratik yetkiler verdiği ölçüde Anayasa'nın 132. maddesine aykırı olduğu iddia edilir ve Anayasa Mahkemesine havalesi talep edilir.
6(1) maddesi Bakanlar Kuruluna Sayıştay Başkanı atanmak üzere Cumhurbaşkanına isim önerme- yetkisi verdiği ölçüde Anayasanın 132,136,72 ve 90. maddelerine aykırı olduğu iddia edilir. Anayasa Mahkemesine havalesi talep edilir.


YİM 119/2003 (D.8/07) sayılı ARA KARAR'ın incelenmesinden 18/78 sayılı Sayıştay Yasası'nın 5. maddesinin (1) ve (-2). fıkralarının ve ayni Yasanın 11(1) ve (2) fıkralarının Anayasanın 132. maddesine, keza 5/2002 sayılı Yasa ile değiştirilen Sayıştay Yasası'nın 6. maddesinin (1). fıkrasının, Anayasa'nın 1,3,4,7,8,72,78,93,132 ve 136. maddelerine aykırı olduğu iddialar-ının yapılmış olduğu, ancak bu iddiaların Yüksek İdare Mahkemesi tarafından incelenmediği ve karara bağlanmadığı açıkça görülmektedir. Esasen Davalıları temsilen bulunan Savcı da bunun aksini iddia etmiş değildir.

Yukarıda belirtilenlerden anlaşılacağı ü-zere her iki müracaattaki taraflar ayni olmakla birlikte, Anayasaya aykırılık konusunun daha önceki müracaatta incelenmediği ve karara bağlanmadığı açıktır. Bu nedenle, bu paragraf altında Davalılar tarafından ileri sürülen kaziye-i muhkeme (Res Judicata) -iddiası reddolunur. Bu durumda istidanın 1. parag rafı altında yapılan Anayasa'ya aykırılık iddialarının Anayasa Mahkemesine havalesinin yapılıp yapılamayacağına karar verilmesi gerekir.

Şimdi de havale konusunu incelemeğe çalışacağız.

Bilindiği gibi,- havale konusu, KKTC Anayasası'nın 148. maddesinde hükme bağlanmıştır. Bu maddenin ilgili kısmı ise şöyledir:

" 148 (1) İstinaf işlemleri de dahil olmak üzere, herhangi
bir mahkeme işlemindeki bir taraf, bu işlemin
herhangi bir sa-fhasında bu işlemdeki uyuşmazlık
konularından herhangi birinin karara
bağlanmasında etkisi olabilen herhangi bir
yasanın veya kararın veya sözkonusu yasa veya
kararın herhangi bir kuralının Anayasa'ya
- aykırılığını ileri sürebilir ve bunun üzerine,
Mahkeme bu konuyu, Anayasa Mahkemesine sunar ve
bu konu hakkında Anayasa Mahkemesince bir karar
verilinceye kadar sözkonusu işlemi durdurur.
Ancak, Anayasa Ma-hkemesince herhangi bir
yasanın veya kararın veya sözkonusu yasa veya
kararın herhangi bir kuralının Anayasaya
aykırılığı konusunda ayni veya benzeri bir
konuda daha önce karar verilmişse, Mahkeme
- konunun Anayasa Mahkemesine iletilmesinin
reddine karar verebilir."


Anayasanın 148(1) maddesinin esas unsurlarından biri, Anayasa'ya aykırılığı ileri sürülen kuralın, davadaki uyuşmazlık konularının karara bağlanmasında etkisi olmasıdır. B-u konuda YİM 2/82 (D.25/82) sayılı kararda şöyle denmektedir:

"Dikkat edilirse bu maddenin içeriğinin esas
unsurlarından birisinin karara bağlanacak hususun uyuşmazlık konusunun halline etkisi olmasına bağlıdır. Bir hususun uyuşmazlık konusunda etkili- olabilmesi için uyuşmazlık konusunun,diğer şeyler meyanında, İlk Mahkemenin yetkisine girip girmediği veya başvuru sahibinin İlk Mahkemeye müracaat etmeğe hakkı olup olmadığı ön koşuluna bağlıdır. Örneğin, idari davalarda bir başvuru sahibi idari bir kara-rdan doğrudan doğruya olumsuz yönde etkilendiği sürece Yüksek İdare Mahkemesine başvurabilir. Dolayısıyle doğrudan doğruya ve olumsuz yönde etkilenmeyen bir başvuru sahibinin Yüksek İdare Mahkemesinde çare aramasına ve bu nedenle de ortada bir uyuşmazlıkta-n söz edilmesine olanak olmadığına kuşku yoktur. Bu durumda başvuru sahibi mevcut olmayan bir uyuşmazlık konusunun hallinde bir yasa veya belli bir kuralının Anayasaya aykırılığını ileri sürüp konunun Anayasa Mahkemesine havale edilmesi isteminde bulunamaz-. Bu durum meşru menfaatın yokluğunda da ayni şekilde geçerlidir. Binaenaleyh meşru menfaatın yokluğu iddia edildiği hallerde ilkin bu hususun karara bağlanması ve meşru menfaatın varlığına karar verilmesi halinde Anayasa Mahkemesine havale istemine itibar- edilmesi gerekir."



Bu karara göre konunun Anayasa Mahkemesine havale edilebilmesi için, ön koşul olarak, önce Davacının bu davada meşru bir menfaatının mevcut olup olmadığını tesbit etmek gerekmektedir.

Önümüzdeki davada, Yüksek İdare Mahkemesi YİM -119/2003 (D.5/06) sayılı ve 30.3.2006 tarihli kararda "Davalı No.3'ün Davalı No.2'den Davacıyı mecburi emekliye sevketmesini talep etmesinin mütalâadan veya diğer bir ifade ile görüş ve düşünceden öteye bir anlam ifade etmediği ve bu olgunun ise yalnız ba-şına Davacının hukuksal durumunu değiştirmeye muktedir olmadığı gibi icrai bir karar olma özelliğini de taşımadığı ve buna bağlı olarak Anayasamızın 152. maddesi tahtında iptal davasına konu yapılamayacağı" kararına vardı ve Davalı No.3'ün davadan ihraç e-dilmesine emir verdi. Dolayısıyle Davalı No.3'ün işlemi yüzünden, meşru menfaatı doğrudan doğruya ve olumsuz yönde etkilenmeyen Davacının, Yüksek İdare Mahkemesinde çare aramasına ve bu nedenle de ortada bir uyuşmazlıktan söz edilmesine olanak yoktur. Bu d-urumda Davacı, mevcut olmayan bir uyuşmazlık konusunun hallinde, bir yasa veya belli bir kuralının Anayasaya aykırılığını ileri sürüp konunun Anayasa Mahkemesine havale edilmesi isteminde bulunamaz.


Yukarıda belirtilenlerin tümü ışığında, Davacı tarafın-dan Anayasaya aykırılığı ileri sürülen 18/78 sayılı Sayıştay Yasası'nın 5(1)(2),6(1) ve 11(1)(2) maddelerinin, Davacının davasının karara bağlanmasında, meşru menfaat yokluğunda, etken olmadığına karar verilir.

Sonuç olarak Davacı tarafından yapılan Anay-asa Mahkemesine havale istemi reddolunur. İstida masrafları Davacı aleyhine olacaktır.



Seyit A. Bensen Şafak Öneri Narin F.Şefik
Yargıç Yargıç Yargıç



22 Nisan, 2009 - -




15






Full & Egal Universal Law Academy