Yüksek İdare Mahkemesi Numara 118/2006 Dava No 42/2009 Karar Tarihi 20.11.2009
Karar Dilini Çevir:
Yüksek İdare Mahkemesi Numara 118/2006 Dava No 42/2009 Karar Tarihi 20.11.2009
Numara: 118/2006
Dava No: 42/2009
Taraflar: Aytaç Canalp ile İçişleri, Köyişleri ve İskan Bakanlığı ve diğeri arasında
Konu: Canlandırma istidası - Meşru menfaat
Mahkeme: YİM
Karar Tarihi: 20.11.2009

-D.42/2009 YİM 118/2006
Yüksek İdare Mahkemesinde
Anayasanın 152. Maddesi Hakkında.
Mahkeme Heyeti: Necmettin Bostancı, Talat D. Refiker, Narin F. Şefik.
Davacı: Aytaç Canalp, Mehmetçik-İskele
- ile -
Davalı: 1. KKTC İ-çişleri, Köyişleri ve İskan Bakanlığı, İskele
Kaymakamlığı vasıtası ile KKTC Başsavcılığı
2. KKTC İçişleri, Köyişleri ve İskan Bakanlığı,
Lefkoşa vasıtasıyle, KKTC


A r a s ı n d a.

Davacı namına: Avukat Oğuzhan Ha-sipoğlu adına Avukat
Kaya Münüroğlu
Davalılar namına: Savcı Sarper Altıncık.

-----------

K A R A R

Necmettin Bostancı: Bu istidanın kararını Sayın Yargıç Narin F. Şefik okuyacaktır.

Narin F. Şefik: Davacı 6.3.2009 tarihli çift taraflı i-stidası ile 15.2.2009 tarihinde 09.35'de verilen ve davayı takipsizlik nedeni ile iptal eden emrin iptalini talep etmektedir.

İstidaya ekli yemin varakasında Davacı Avukatı 15.2.2009 tarihinde Davacının 09.00'da, kendisinin ise 09.15'de Mahkemede oldukla-rını, alt katta bekledikleri halde dava için çağrıldıklarını duymadıklarını, ilgili Savcıyı bulmadan Mahkeme huzuruna çıkmamaları gerektiğini düşündüklerinden Savcıyı aramakta olduklarını ifade etti. Davacı Avukatı davanın iptal edildiğini öğrenince işbu -istidayı dosyalamak zorunda kaldığını, davanın bu istida ile canlandırılmaması halinde 75 günlük zaman aşımı süresine tabi olunduğu için, aynı davanın artık tekrar dosyalanamayacağını, bu durumda Avukatın gecikmesi nedeni ile esas Davacının cezalandırılmak-ta olduğunu, adaletin tecellisi ve davanın adilane çözümü amacıyla davanın kaldığı yerden devam etmesini sağlamak amacıyla iptal emrinin iptal edilmesini ve davanın yeniden canlandırılmasını talep etmektedir.

Davalılar tarafından istidaya dosyalanan itir-az ihbarnamesine ekli yemin varakasında, Davacı ve Avukatının 25.2.2009 tarihinde 09.00'da veya 09.15'de Mahkemede hazır olmadıklarını, Davalı 1 nezdinde ilçe müfettişi Necmi Karakılıç ile davayı yürüten Savcının 08.50'de Mahkemede hazır olduklarını, davan-ın takipsizlikten iptal edilerek Mahkemeden ayrılana kadar Davacı ve Avukatının Mahkemeye gelmediklerini, Davacının davasının herhalükarda 75 günlük hak düşürücü süreden sonrada açılmış bulunduğunu, Davacı ile yapılan sözleşmelerin sürelerinin bitmiş olduğ-unu, sözleşmelerin veya mevzuatın Davacıya süre uzatım konusunda hak ve/veya yasal dayanak sunmadığını, dolayısı ile Davacının meşru menfaati bulunmadığını, zaten Davacının Davalı 1'in kira takdir komisyonunun uzatmama konusundaki kararını bildiren, bildir-im niteliği taşıyan yazısını dava ettiğini, bunun yasal olmadığını, Davacının davasında haklı olabilmesine dair en küçük bir belirti dahi olmadığını, dava dinlense de muvaffak olma şansı olmadığını ifade ederek istidanın iptalini talep etmiştir.

İstida m-aksatları için birtek Davacı şahadet verdikten sonra, taraflar Mahkemeye hitap etmişlerdir. Davacının şahadetinde Gazi Mağusa Kaymakamlığı ile Emare 1 ve Emare 2 icar sözleşmelerini imzaladıklarını, bu sözleşmelerin 22.10.1993 - 21.10.2003 ile 16.6.1994 --15.6.2004 tarihlerini kapsayan dönemler için yapıldıklarını ve iki sözleşmenin de hitam bulduğunu, Emare 18, 26.6.2006 tarihli yazı ile İskele Kaymakamlığının "her iki sözleşmenin bitmesi nedeniyle ve mevcut icar sözleşmelerinde belirtilen icarlama şartlar-ına uygun kullanılmaması ve mevcut mozaik fabrikasının meskun mahal içerisinde kalması sebebiyle 53/89 sayılı Hali Araziler (Kiralama ve Yönetim) Yasası 18(1) maddesine atfen süresi biten" sözleşmelerin "yenilenmeyerek fesh edilmesine ve aynı yasanın (53/8-9) 18(2) maddesine atfen icar sözleşmelerinin feshinden dolayı hali araziye yapılan yatırımın devlete kalmasına" ,Davacıya "herhangi bir zarar ziyan ve tazminat" ödenmemesinin Hali Arazi İcar Takdir Komisyonunca kararlaştırıldığını bildirdiğini, Davacının -bu yerleri 99 yıllığına kiraladığını bildiğini, ilgili yerde 500,000 Sterlin'lik yatırımı bulunduğunu, oraya mozaik taş kırma tesisi yaptığını izah ederek dava günü vaktinde Mahkemeye geldiğini ancak ilgili Yargıç odası yanında değil aşağıda beklediği nede-niyle çağrıldığını duymadığını ifade etmiştir.

Hitabında ise Davacı Avukatı davanın canlandırılmaması halinde Davacının çok büyük zarara uğrayacağını ileri sürmüş ve davanın her safhasında Mahkemede hazır oldukları halde birtek son celsede geciktiklerin-i ifade etmiştir.

Davalılar adına bulunan Savcı hitabında, Davacının davanın iptal edildiği tarihte Mahkemede hazır bulunmaması için makul mazaret gösteremediğini, ayrıca Davacının gerek dava açıldığı zaman gerekse istidanın dinlendiği tarihte meşru menf-aati bulunmadığını, konu yeri fiili kullanımının Davacıya meşru menfaat vermediğini, bu nedenlerle istidanın redddedilmesi gerektiğini ileri sürdü.

Davacı istidasını Emir 33 Nizam 1-6, Emir 48, Nizam 2-8 ve 11'e istinad ettirmiştir. Bu emirler Hukuk Muh-akemeleri Usul Tüzüğüne aittir. İşbu dava Yüksek İdare Mahkemesinde ikame edildiği cihetle Mahkemenin yetkilerinin ne olduğunu görmek için öncelikle 1997 Yüksek İdare Mahkemesi Tüzüğüne bakmak gerekir. Bu tüzüğün 18. maddesi altında Yüksek İdare Mahkemesi- Tüzüğünde bir kural olmaması halinde Hukuk Muhakemeleri Usul Tüzüğünün uygulanmasını emreder. Madde 18 aynen şöyledir:

"Bu Tüzüğün yapıldığı tarihte Cumhuriyet dahilinde
yürürlükte bulunan Hukuk Muhakemeleri Usulü Tüzüğü,
durum uygun olduğu hallerd-e, Mahkeme huzurundaki
bütün işlemlerde gerekli değişiklikler yapılarak
uygulanır; meğer ki bu Tüzüğe başka bir hüküm konmuş
veya Mahkeme veya bir Yargıç başka türlü kararlaştırmış
olsun".

Davacı istidasını Emir 33 Nizam 1-6'ya istinad -ettirmiştir. Emir 33 Nizam 5 canlandırma istidasının 15 gün içerisinde yapılması gerektiğini belirtir ve nitekim Davacı istidasını 15 gün içerisinde dosyalamıştır. YİM 114/96 (D.8/2003)'de belirtildiği şekilde 1997 Yüksek İdare Mahkemesi Tüzüğünde davanın- yeniden canlandırılması için bir kural bulunmadığından uygulanacak tüzük Hukuk Muhakemeleri Usul Tüzüğü olmalıdır. Hukuk Muhakemeleri Usul Tüzüğü Emir 33 Nizam 4 ve 5 aynen şöyledir:

"4. If on the day fixed for trial the defendant
appears when the- trial is called on but the plaintiff
does not, then upon proof being given of the
plaintiff having been given notice of such day, the
defendant, if he has no counter-claim, shall be
entitled judgment dismissing the action, but if -he
has a counter-claim, then he may prove his counter-
claim so far as the burden of proof lies upon him,
and judgment may be given accordingly.
5. Any judgment obtained where one party does
not appear at the trial may in a pr-oper case be
set aside by the Court upon such terms as may
seem fit, upon an application made within fifteen
days after the trial."


Belirtilen süre içerisinde yapılan bir müracaat üzerine Yüksek İdare Mahkemesinin davayı canlandırması -için Davacının istidasının dinlendiği tarihte meşru menfaatinin devam etmesi gerekir ve meşru menfaatin istidanın dinlenme tarihinde olmaması halinde davanın canlandırılmaması gerekir. Bu durumda incelenmesi gerekli husus Davacının bugün meşru menfaatinin- bulunup bulunmadığıdır. Yüksek İdare Mahkemesinin 114/96 (D.8/2003) sayılı kararında sayfa 7'de bu konu ile ilgili şu sözler yer alır:

"Bir an için bu hususu bir kenara bırakarak davanın
esasına bakıldığında Davacı-Müstedinin bugün iptal
e-dilmiş durumda olan davasının canlandırılmasında
herhangi bir meşru menfaatının kalmadığı görülür.
Bilindiği gibi idari davalarda Davacının hem dava
dosyalandığı gün hem de davanın duruşma gününde meşru
menfaatının olması şarttı-r. Bu prensip KKTC'de birçok
içtihatlarla iyi yerleşmiş bir prensiptir. Bu
içtihatların bazılarını sıralamaya bile herhangi
bir gerek görülmemekle beraber Zaim Necatigil'den
bir tek alıntıya yer vermekle yetineceğiz. Zaim
Necatigil'in dediği g-ibi:

"Meşru menfaatın hem iptal davasının açıldığı zaman,
hem de davanın işitilme aşamasında mevcut olması
gerekmektedir: Bu konuda Sıddık Sami Onar bu
görüşe yer vermektedir. Menfaatın halen mevcut
olması davanın ikamesi- ve hiç olmazsa intacı
zamanında mevcut ve tahakkuk etmiş olması
demektir. İleride usulü melhuz olan, düşünülen,
ihtimal dahilinde bulunan, menfaat iptal davası
açma salahiyeti vermez." (Bak: Zaim M. Necatigil
Kuzey Kıbrıs- Türk Cumhuriyetinde Anayasa ve
Yönetim Hukuku Sayfa 95)


Yine YİM 162/93 (D.2/2000)'de sayfa 6 ve 7'de aynı konuda şu sözler yer alır:

"Muhakkak ki; şayet Davacının haklı ve halen geçerli
bir dava sebebi var ise, adaletin tecellisi için
- teknik bir arıza yüzünden hakkından mahrum olmaması
gerekmektedir, ve Davalılara da zay olan masraflarının
ödenmesi koşulu ile Davalıların bir mağduriyetleri
olmayacaksa teknik bir arıza yüzünden iptal olunan
davanın canland-ırılması adil ve uygundur. Ancak
davanın canlandırılması pratikte hiçbir gayeye hizmet
etmeyecekse, sırf akademik eksersiz yapmak için
davalar canlandırılmamalıdır. -Bu hem fuzuli zaman
kaybına hem de gereksiz yere masrafların çoğalmasına
neden olacaktır. Bu dava bir idari davadır. İdari
davalarda hem davanın açıldığı gün, hem de duruşma
günü Davacının meşru menfaatının mevcut olması şartı
- zaruridir. Bu durumda geçen zaman süreci içerisinde
iptali istenen iznin ömrü, zaman açısından dolmuş
olduğuna göre, Davacının canlandırma istidasına itibar
edip YİM 162/93 sayılı davayı canlandırma pratikte
- Davacıya hiçbir menfaat sağlamayacaktır ve bugün
Davacı Müstedinin bu davada meşru bir menfaatı
olduğu da görülmemektedir. (Bak: YİM 49/77).


Meşru menfaatin tanımı İdare Hukuku cilt 2. 2008 ed. Prof. Dr. Şeref Gözübüyük ve Prof. Dr. -Turgut Tan'ın kitabının 398. sayfasında yer almaktadır:

"Meşru olmayan bir menfaat iptal davası açabilme
olanağını vermez. Menfaatin meşru sayılabilmesi
için hukuksal bir durumdan kaynaklanması ya da böyle
bir duruma dayanması gerekir. Hukuka ay-kırı bir
durumun korunmasına yönelik dava açmada meşru menfaat
yoktur."


Aynı kitabın 399. sayfasında 13.11.2002 tarihli E2002/1407 K2002/4320 sayılı Danıştay kararından bir alıntı vardır:

"İptal davasını, işlem nedeni ile menfaati ihlal
edilenl-er açabilecek ise de söz konusu menfaatin
kişisel, aktüel ve meşru olması gerekir. Meşru
menfaatin varlığından söz edebilmek hukuken ileri
sürülebilir olmasına bağlıdır."


Davacının bu davadaki hukuken ileri sürülebilir aktüel ve meşru menfaati nedi-r? Davacı hali arazi icarı ile ilgili olarak İskele Kaymakamlığının M.K. Gen. 196/91/1 sayılı ve 26.6.2006 tarihli kararının ve/veya icar sözleşmesinin yenilenmesini uygun görmeyen kararın ve/veya bu karara mesnet teşkil eden Davalıların almış oldukları k-ararların veya 26.6.2006 tarihli karar doğrultusunda yapılan işlemlerin hükümsüz ve etkisiz olduğuna karar verilmesini talep etmektedir.

Davacının 2. talebi için Davacı ile imzalanan 22.10.1993 tarihli icar sözleşmesinin fesh edilmesi kararının ve/veya- işleminin etkisiz ve/veya hükümsüz olduğu doğrultusundadır.

Davacı 22.10.1993'de yapılan icar sözleşmesi uyarınca Pafta/Harita VIII/25 E2 Parsel 634 proje 5,6,7 parselleri icarına almış ve icar sözleşmelerinin sona erme tarihi olan 21.10.2003'den sonra -icar sözleşmesi yenilenmemiş olmasına rağmen orada faaliyetlerini sürdürmüştür. Davacı ile yapılan icar sözleşmesi yenilenmemiştir. Davacı 53/89 sayılı yasanın sözleşmelerin feshi ile ilgili maddelerde belirtilen hiçbir şartı ihlal etmediğini ve konu ye-re 150.000 Sterling değerinde mermer mozaik üretiminde kullanılan makine araç ve gereci koyduğunu ileri sürmektedir. Davacı sözleşmesinin yenilenmemesinin Davalıların yetkilerini kötüye kullanmaları ve/veya yasayı Davacı aleyhine yorumlamaları ve/veya ihm-alleri neticesinde geliştiğini ileri sürmektedir.

Emare 1 ve Emare 2 Davacı ile Gazi Mağusa Kaymakamlığı arasında imzalanan 2 icar sözleşmesidir. Emare 1 22.10.1993 - 21.10.2003 tarihleri arasında geçerli Emare 2 ise 16.6.1994 - 15.6.2004 tarihleri aras-ında geçerli idi. 53/89 sayılı Hali Araziler (Kiralama ve Yönetim) Yasasına tabi olan icar sözleşmeleri hitam bulmuşlardır. Davacının geçerli bir icar sözleşmesi olmadan, konu yeri sadece tasarrufunda bulundurması Davacıya meşru bir menfaat sağlayamaz. -Bu koşullarda Davacının ne davayı ikame ettiği tarihte ne de davanın yeniden canlandırılmasını talep ettiği bu istidanın dinlendiği aşamada meşru menfaati bulunduğu söylenemez. Davacının davasının bu safhada canlandırılmasında Davacının herhangi bir meşru- menfaati olmadığı nedeniyle Davacının istidası ret ve iptal edilmelidir.

İstida masrafları Davacı aleyhine verilir.




Necmettin Bostancı Talat D. Refiker Narin F. Şefik
Yargıç Yargıç Yargıç


20 K-asım 2009
-

-
-8

-




Full & Egal Universal Law Academy