Yüksek İdare Mahkemesi Numara 116/1993 Dava No 24/1996 Karar Tarihi 11.10.1996
Karar Dilini Çevir:
Yüksek İdare Mahkemesi Numara 116/1993 Dava No 24/1996 Karar Tarihi 11.10.1996
Numara: 116/1993
Dava No: 24/1996
Taraflar: Turhan Ahmet Hızlı ile İskân ve Rehabilitasyon
Konu: Tahsisi iptal edilmeden taşınmazın kaynak paketine konması – Zamanaşımı
Mahkeme: YİM
Karar Tarihi: 11.10.1996

-D.24/96 YİM 116/93

Yüksek İdare Mahkemesi Olarak Oturum Yapan
Yüksek Mahkeme Huzurunda.
Mahkeme Heyeti: Metin A. Hakkı, Nevvar Nolan, Seyit A. Bensen.

Müstedi: Turhan Hızlı n/d Turh-an Ahmet Hızlı, Gemikonağı.
ile
Müstedaaleyh: 1. İskân ve Rehabilitasyon Dairesi Müdürlüğü, Lefkoşa.
2. Saptama, Değerlendirme ve Tazmin Komisyonları, Lefkoşa.
3. Tapu ve Kadastro Dairesi Müdürlüğü, Lefkoşa.
4. İskân Bakanlığı vasıtası ile KKTC, L-efkoşa.
A r a s ı n d a.

Müstedi namına: Avukat Süleyman Dolmacı.
Müstedaaleyhler namına: Başsavcı Yardımcısı Muavini Mehmet A. Şefik.
İlgili Şahıs namına: Avukat Kıva-nç N. Riza adına Avukat Mustafa Asena.



H Ü K Ü M

Metin A. Hakkı: Müstedi 5.7.1993 tarihinde Yüksek Mahkeme Mukayyitliğine dosyaladığı yukarıda ünvan ve sayısı gösterilen başvuru ile özetle; Müstedaaleyhlerce alınıp 24.6.1993 tarihinde bilgisine gelen v-e Lefke'de Gemikonağı Mahallesinde Pafta/Harita XXVIII/2.E.I, Blok B Parsel 176 ve/veya Parsel K.307 ve/veya Parsel 176/1 no'lu gayrımenkulü rezerv kaynak olarak kabul edip ifraz eden, yine bu amaçla 15. kayank paketinde ilân ederek müracaata açık tutan ve- Yücel Işıkgün isimli şahsa kesin tasarruf ve/veya koçanının verilmesini öngören karar ve/veya işlemlerin hükümsüz ve etkisiz olduğuna ve herhangi bir sonuç doğuramayacağı yönünde lehine karar verilmesini talep etmiştir.

Müstedinin bu başvurusuna Müsteda-aleyhler herhangi bir itirazname dosyalamazken, Müstedinin başvurusunda konu edilip İlgili Şahıs olarak başvuruya dahil edilen Yücel Işıkgün ise 11.4.1994 tarihinde itirazname dosyalamıştır. İlgili Şahsın itirazı incelendiğinde özetle; Müstedinin Gemikonağ-ında tasarrufunda bulundurduğu taşınmaz malların norm fazlasına girdiği, dolayısıyle bu başvuruyu dosyalamaya hakkı olmadığı gibi herhangi bir meşru menfaatı da bulunmadığı iddia edilmekte ve konu mal 15. kaynak paketinde ilân edildiğinde Müstedinin buna m-üracaat dahi etmediği, esasen bu malı almaya yeterli puanı veya hiç puanı olmadığı, Müstedaaleyhlerin ilgili malı kaynak paketinde ilân ederek İlgili Şahsa verilmesine ilişkin kararları aldıktan ve bu kararlar Müstedinin bilgisine geldikten sonra, Müstedin-in hak düşürücü süreyi geçirip başvurusunu dosyalamakla talebinin zamanaşımına uğradığı ve bu cihetle daha ileri gitmeden iptal edilmesi gerektiğini müdafaa olarak öne sürdüğü görülmektedir.

Başvurunun talimatı 14.11.1994 tarihinde yapılarak duruşmaya ge-çilmiş ve 10.4.1996, 3.5.1996 ve 10.5.1996 tarihlerinde dinlenmeye devam edilmiştir. Duruşma Müstedi şahsen kendisi, İlgili Şahıs ise kendisi dahil 2 tanık dinletirken, Müstedaaleyhler herhangi bir şahadet ibraz etmemiştir. Taraflar şahadetlerini ibraz edi-p hitabe safhasına geçileceğinde, Müstedi ek şahadet ibraz etme talebinde bulunmuş ve bu maksatla 24.4.1996 tarihinde çift taraflı bir istida dosyalamıştır. İlgili Şahıs bu istidaya 3.5.1996 tarihinde bir itiraz dosyalamış konu istida Mahkemenin 10.5.1996 -tarihli oturumunda ele alınmış ve tarafların karşılıklı iddiaları dinlendikten sonra Mahkeme 10.5.1996 tarihinde verdiği bir kararla Müstedinin istidasını olumlu karşılayıp Müstedinin 7 tanık daha dinletmesine izin vermiş ve bu tanıklar dinlenip istintak e-dildikten sonra duruşmaya 7.6.1996 tarihinde devam edilmiş ve hitabeler de dinlendikten sonra başvuru karar için bilâmüddet ertelenmiş durumdadır.

Keza taraflar, karşılıklı muvafakat çerçevesinde Mahkemeye ceman 23 adet de Emare sunmuşlardır.

Önümüzde -ibraz olunan şahadet ve emareleri inceledikten sonra, başvurunun kökeninde yatan olguları, bulgu olarak, aşağıdaki şekilde özetlemeyi uygun görmekteyiz:-

Müstedi 1963 Gemikonağı göçmenidir ve 1974 Barış Harekâtından sonra Müstedaaleyhler tarafından Gemik-onağına iskan ettirilmiştir. Yine Müstediye Toprak Komisyonu tarafından tahsis yolu ile kendisini iskân etmek ve toprakalndırmak amacı ile aralarında oturduğu ev ve ihtilaf konusu gayrimenkulün de bulunduğu alan, ceman 7 dönümden az olan sulu arazi tahsis -edilmiştir.
Uygulamakla yükümlü olduğumuz mevzuata göre Müstediye sulu arazi olarak 7 dönüm veya susuz arazi olarak 75 dönümlük bir arazi tahsis yolu ile verilebilirdi. Bir başka deyişle, Müstediye tahsis edilen gayrımenkullerde herhangi bir norm fazlalığ-ı yoktur. Ayrıca, başvuruda ihtilâf konusu edilen gayrımenkulün de Müstediye tahsisli olduğunu gösteren bir belge Mahkemeye Emare 3 olarak ibraz edilmiş durumdadır ve bu belgeye göre konu parselin parsel numarası 176'dır. Bu belge, Müstediye Müstedaaleyhle-r tarafından tahsis yapıldıktan seneler sonra 1987 senesinde düzenlenip verilmiştir. Yine Müstedinin hibe yolu ile elde ettiği şahsına ait 121,828 eşdeğer puanı yanında eşinin de 161.082 eşdeğer puanı vardır. ilâveten Müstedinin şahsının ve babası ile kard-eşinden hibe yoluyla elde ettiği 900,000 mütecaviz mücahit puanı mevcuttur. Müstedi "T" cetvellerinin çıkması için Müstedaaleyhlere 1991 senesinde müracaat etmiş, ancak bugüne kadar müspet veya menfi herhangi bir yanıt almamıştır.

Müstedaaleyhler bu gayr-ımenkulün Müstediye tahsisli olduğu ve yasal tasarrufunda bulunduğu bir sırada, tahsisini iptal etmeden Batı Yolları Genişleme Projesinin uygulanması amacıyle, ilgili gayrımenkulün alanının bir kısmı yola alınmış ve kıta numarası da Müstediye haber verilme-ksizin Müstedaaleyhlerce 176/1 olarak değiştirilip resmi plânlara bu şekilde işlenmiştir. Bilahare ilgili gayrımenkul 15. kayank paketinin 20287 sıra numarasında rezerv kaynak ilân edilerek pakete konmuş ve İlgili Şahıs buna 'bona fide' müracaat edip bu mü-racaatı Eşdeğer Tazmin Komisyonu tarafından değerlendirildikten sonra ilgili mal Müstedaaleyhlerce arsa olarak telâkki edilmiş ve Parsel numarası tekrar K.307 olarak değiştirilmek suretiyle 31.7.1992 tarihinde Eşdeğer Tazmin Komisyonunun kararı ile İlgili -Şahsa tümü prensip olarak verilmiş ve İlgili Şahıs da bu karara dayanarak 4.9.1992 tarihinde ilgili gayrımenkulün koçanını almıştır.

İlgili Şahsın koçanını aldığı bu gayrımenkulün hudutlarını tespit ettirmek amacı ileTtapu ve Kadastro Dairesine 12.1.1993- tarihinde yaptığı müracaatına istinaden 24.6.1993 tarihinde Tapu Dairesince konu malın hudutları yerinde tespit edilirken, Müstedi bunu görmüş ve aynı gün ilgili malın İlgili Şahsa koçan edildiğini öğrenmesi üzerine Güzelyurt Toprak Komisyonu Başkanlığına- gidip konuyu araştırdığında, Toprak Komisyonu Başkanlığı ona 24.6.1993 tarihli bir belge vererek konu maldaki tahsisinin devam ettiğini teyit etmiştir. Bu belge de Emare 11 olarak Mahkememize ibraz edilmiş durumdadır.

Müstedi tarafı, ihtilâf konusu gayr-ımenkulün İlgili Şahsa verildiğini 24.6.1993 tarihinde öğrendiğini iddia edip, bu doğrultuda şahadet verirken, İlgili Şahıs ise bu hususun konu malın hudutlarının Tapu ve Kadastro Dairesi tarafından tespit edilmeye çalışıldığı gün olan 15.1.1993 tarihinde -Müstedinin bilgisine geldiğini iddia ederek Mahkemeye bu doğrultuda şahadet vermiştir. İlgili Şahıs ve hudut tespitini gerçekleştiren Tapu Memuru İhsan Mullaaziz bu tarihin 15.1.1993 tarihinde olduğunda direnirken Müstedi tarafı ilgili tarihin 24.6.1993 ol-duğunda direnmiştir. Emareler incelendiğinde ise, Emare 22 olarak Mahkemeye sunulan Tapu dosyasının "mesaha referansı" bölümünde mesaha tarihinin 24.6.1993 olduğu görülürken Emare 23 arazi defterindeki plânlarda ise tarihin 15.1.1993 olduğu görülmektedir. -Tüm sunulan şahadeti ve emareleri tetkik ettikten sonra Emare 22'nin "mesaha referansı" bölümünde görülen 24.6.1993 tarihinn kabul edilmesinin daha doğru olabileceği görüş ve kanaatindeyiz. Zıt iddialar karşısında Tapu ve Kadastro Dairesinin resmi dosyasın-da 'mesaha referansı' bölümünde mesaha tarihinin 24.6.1993 tarihi olarak görülmesi ve bunun tekzip edilmeden Müstedi tarafının ibraz ettiği birçok güvenilir şahidin şahadeti ile teyid edilmesi karşısında kanımızca 24.6.1993 tarihini doğru olarak kabul etme-k daha salim bir karardır.

Müstedi tarafı, devamlı olarak, İlgili Şahsın ilgili malın koçanını aldığını 24.6.1993 tarihinde Tapu Dairesince mesaha işlemlerinin yapılması esnasında öğrendiğini hiç şaşmaz bir şekilde ve dava süresince iddia etmesine karşın- (consistently), İlgili Şahıs ve çağırdığı tanık duruşma sırasında mesaha işlemlerinin 15.1.1993 tarihinde olduğunu iddia etmesine rağmen, İlgili Şahsın bu iddia ve direnci hep bu doğrultuda olmamıştır. Örneğin esas başvurunun duruşmasından önce, ara emri -safhasında da , taraflar Mahkemeye gelmiş ve İlgili Şahıs 22.7.1993 tarihinde Mahkemeye dosyaladığı ve şahsının yaptığı bir yemin varakasında 3(b),(bb) paragrafında "..... Müstedi ahar surette benim koçan aldığımı takriben Eylül 1992 tarihinden itibaren bi-lmekte idi" demiştir. İlaveten böyle mühim bir noktayı müdafaa olarak öne süren İlgili Şahıs 11.4.1996 tarihinde dosyaladığı itirazın 2. sayfasının 3. paragrafında "başvuru konusu taşınmazın kaynak paketinde ilan ve İlgili Şahsa koçan edilme tarihleri dikk-ate alındığında 75 günlük süre geçmiştir" demiştir ki, böyle canalıcı olabilecek bir hususun daha açık ve doyurucu bir şekilde itirazda yer alması beklenirken bu iddianın ayrıntılarını yeterince vermediği görülmektedir. Konu ile ilgili olarak Zaim Necatig-il'in Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde Anayasa ve Yönetim Hukuku isimli eserinin 96 ve 97. sayfasında aynen şöyle denmektedir:

-"Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Anayasasının 152. maddesinin (3). fıkrası, Yüksek İdare Mahkemesine yapılacak başvurunun, karar veya işlemin yayınlanması tarihinden veya yayınlanmadığı takdirde veya bir ihmal halinde, başvuran kişinin bunu öğrendiği tariht-en başlayarak 75 gün içinde yapılması gerektiğini öngörmektedir.
Yukarıda belirtilen süre geçtikten sonra iptal davası açma hakkı düşer. Ancak, daha önce de belirtildiği gibi, Yüksek İdare Mahkemesi, 18 Mart 1977 hün ve Y.İ.M. 5/1976 sayılı kararında yöne-tsel organın aldığı kararın "esaslı bir şekilde sakat" olması nedeniyle "yoklukla malul" sayılması halinde 75 günlük sürenin aşılmış olmasına rağmen davanın açılabileceğini karara bağlamış bulunmaktadır.

Yukarıda belirtilen istisna dışında, zamanaşımı sü-resine uyulması zorunludur. Bu sürenin uzatılmasına olanak yoktur. Fakat, doğal afet veya bir çatışma (force majeure) sonucu ilgili kişinin zamanında dava açmasına olanak yoksa, sözkonusu hak düşürücü sürenin uzatılması belki haklı gösterilebilir.

Yöneti-m hukukunda zamanaşımı, özel hukuktaki zamanaşımı ilkesinden farklıdır. Özel hukukta zamanaşımını yargı organı kendiliğinden dikkate alamaz. Halbuki, kamu hukuku alanında zamanşımı kamu düzeni ile ilgilidir; yargı organı bu konuda itiraz yapılmamış olsa bi-le, bunu kendiliğinden dikkate alır."

Bunlardan görülebileceği gibi, Müstedinin başvurusunda yakınma konusu yaptığı Müstedaaleyhlerce alınan karar ve yapılan işlemlerin "yoklukla malul" olmaması halinde zamanaşımının çok büyük önem arzettiği ortadadır. S-öz konusu karar ve işlemlerin "yoklukla malul" eylemler arasında yer alıp almadığının, bu başvuruyu karara bağlamak için yukarıda zamanaşımı ile ilgili yaptığımız bulgu muvacehesinde, önem arzetmediği cihetle bu hususu tezekkür etmemeyi daha uygun bulduk.
-
Yukarıdaki olgusal ve yasal gerçekler muvacehesinde, Müstedi tarafının iddia ettiği, ve olayın bilgisine gelme tarihi olduğunu belirttiği 24.6.1993 tarihinin doğru kabul edilmesi kanımızca daha salimdir ve dolayısıyle bu yönde bulgu yaparız. Bu tarih, M-üstedi tanıklarının sarsılmaz şahadetlerinde söylendiği bir yana, yukarıda değindiğimiz gibi, kısmen de olsa Tapu kayıtları (real evidence) ile de desteklenmektedir.

Bu bulgulara varıldıktan sonra Müstedinin başvurusunda haklı olduğunun kabul edilmesi ge-rekir. Nitekim, İlgili Şahıs avukatı da Mahkemeye yaptığı hitabesinde müdafaa olarak sadece zamanaşımı üzerinde durmuş ve bunun ötesinde İlgili Şahsın itirazında öne sürülen hususlardan feragat etmiştir. Müstedaaleyhleri Mahkemede temsil eden Savcı ise dur-uşma sırasında Mahkemede hazır bulunmasına rağmen Müstedinin başvurusuna itiraz dahi dosyalamamakla, zımnen de olsa Müstedinin haklı olduğunu teslim etmiştir. Bu gerçekler muvacehesinde ihtilâf konusu olduğunu teslim etmiştir. Bu gerçekler muvacehesinde ih-tilâf konusu gayrımenkul Müstedinin tahsis ve yasal tasarrufunda iken ve bu tahsisi iptal edilmeden, ilgili malı rezerv kabul edip, 15. kaynak paketinde ilân ederek müracaata açık tutan ve neticede İlgili Şahsa kesin tasarruf belgesi veren Müstedaaleyhleri-n, bu yöndeki karar ve işlemlerinin yanlış olduğuna kuşku yoktur. Dolayısıyle Müstedinin talebinin kabul edilerek sözü edilen kararın ve işlemlerinin hükümsüz ve etkisiz olduğuna ve herhangi bir sonuç doğuramayacağına karar verilmesi gerektiği görüşündeyiz- ve sonuç olarak bu doğrultuda karar verilir.

Müstedaaleyhlerin herhangi bir itiraz dosyalamadıkları hususunu bilhassa gözönünde bulundurarak masraflarla ilgili herhangi bir emir vermemeyi uygun ve adil görüyoruz.


(Metin A. Hakkı) - (Nevvar Nolan) (Seyit A. Bensen)
Yargıç Yargıç Yargıç

11 Ekim 1996







-










-


1



-


Full & Egal Universal Law Academy