Yüksek İdare Mahkemesi Numara 116/1988 Dava No 21/1989 Karar Tarihi 20.04.1989
Karar Dilini Çevir:
Yüksek İdare Mahkemesi Numara 116/1988 Dava No 21/1989 Karar Tarihi 20.04.1989
Numara: 116/1988
Dava No: 21/1989
Taraflar: Akile Ali Haydar vd ile İskân Bakanlığı
Konu: Tahsis ve kesin tasarruf belgesi verme ile ilgili işlemlerin iptali istemi
Mahkeme: YİM
Karar Tarihi: 20.04.1989

-D.21/89 YİM 116/88

Yüksek İdare Mahkemesi Olarak Oturum Yapan
Yüksek Mahkemede
Yargıç Taner Erginel Huzurunda
Anayasanın 152. Maddesi hakkında.

Müstedi: 1. Akile Nafiz v-eya Akile Ali Haydar - Güzelyurt.
2. Çağaloğlu Emlâk Ltd., Lefkoşa.
-ile-
Müstedaaleyh: 1. İskân Bakanlığı ve/veya İskân ve Rehabilitasyon Dairesi
Müdürlüğü ve KKTC Lefkoşa.
2. İnceleme ve Dağıtım Komisyonu- vasıtaıyle KKTC. L/şa.
3. Saptama, Değerlendirme ve Tazmin Komisyonuları
vasıtasıyle KKTC Lefkoşa.
4. Devlet Emlâk ve Malzeme Dairesi Müdürlüğü ve/veya
Müdü-rü vasıtasıyle KKTC Lefkoşa.
A r a s ı n d a.

Müstediler namına: Ergin Ulunay.
Müstedaaleyhler namına: Yaşar Boran.
İlgili Şahıs namına: Kıvanç M. Riza.



Yasa Maddesi: Anayasan-ın 152(2). maddesi ile 41/77 sayılı İskân, Topraklan- dırma ve Eşdeğer Mal Yasasının 69(1) maddesi.

İstemin Özeti: Müstedi 2'ye kiralanan işyerinin İlgili Şahıs leyhine yapılan işlemlerinin iptâli ile işyerinin Müstedi 1'e eşdeğerine karşılık verilmesini,- Müstedi 2'ye ise kirasının uzatılmaması işleminin yapılmaması gereken ihmal olduğu hususunda hüküm talebi.

OLAY: Rumdan kalan dükkân Müstedi 2'ye kiralanmıştı. Emlâk işleri ile ilgilenmek üzere önceden iki ortakla kurulan şirket, bilâhare el değiştirmişt-ir. Şirket adına kiralanan dükkânın kira müddeti sona ermeden Müstedaaleyh Müstedilere gönderdiği yazı ile kira süresi sonunda kira mukavelesinin yenilenmeyeceğini bildirmiş, Müstediler de bunun üzerine İskân ve Rehabilitasyon Dairesine yaptıkları müracaat-la şirket ortaklarından eşdeğer alacaklısı Müstedi 1'e verilmesini talep etmişlerdir. Ancak müracaatlarını yapmada geç kalmışlardır çünkü dükkân müracaat tarihinde zaten İlgili Kişiye verilmişti. Bunun üzerine Müstediler işbu başvuruyu dosyaladılar.

SONUÇ-: İskân Bakanlığının malı başka kişilere vermesi ancak yasada belirtilen yöntemlerden birinde olur. Bunun ışığında İskân Bakanlığının sözleşmeyi sona erdirme, müstediler aleyhine tahliye davası açma ve dükkânın tahliyesini sağladıktan sonra başka kişilere -tahsis etme hakkının bulunduğu kanısına varırırm. Tahliyeyi sağlamadan malı başka kişilere tahsis edemeyeceği, 1978 İnceleme ve Dağıtım Komisyonu Tüzüğünde belirtilmiştir. Tahsis, icar veya kullanım belgesi eşdeğer mal almada tasarrufun yasal olduğunu göst-eren birer özellikten başka birşey değildir.
Netice olarak başvuru kısmen kabul edilir ve ilgili şahsın leyhine yapılan tahsis ve kesin tasarruf belgesi verme işlemleri iptâl edilir. Başvuru konusu dükkânın Müstedi 2'ye yeniden kiralanmasının ve Müstedi- 1'in T cetveline işlenerek ona verilmemesinin yapılmaması gereken bir ihmal olduğu hususundaki talepler reddedilir.



H Ü K Ü M

Müstedi 2 Lefkoşa'da emlâk işleriyle uğraşan bir limited şirket, Müstedi 1 ise bu şirketin ortak ve direktörlerinden biridir-. Lefkoşada Sarayönü Caddesi No.18 de bulunan bir işyeri Rumdan kalan bir taşınmaz mal olduğu için Müstedi 2'ye kirlalanmıştı. Daha sonra bu işyeri eşdeğerine karşılık ilgili şahsa verildi. Müstediler bu başvuruda İlgili Şahıs leyhine yapılmış işlemlerin i-ptalini talep etmektedirler. Müstedi 1 ayrıca iş yerinin eşdeğerine karşılık kendisine verilmesinin, Müstedi 2 ise iş yerinin kirasının uzatılmasının yapılmaması gereken birer ihmal olduğu hususunda hüküm talep etmektedirler.

Başvurunun olguları özetle ş-öyledir:

Müstedi 2 Çağaloğlu Emlâk Ltd., 31.7.1986 tarihinde emlâk işleri ile uğraşmak amacıyle kurulmuş bir şirkettir. Herbiri 50'şer hisseye sahip Salih Gürel ve Niyazi Çağaloğlu isimli iki ortak tarafından kurulan şirketin ortakları arasında zamanla d-eğişiklikler oldu. Önce Salih Gürel hisselerini Niyazi Çağaloğlunun eşi Özcan Çağaloğluna satarak şirketten ayrıldı. Daha sonra Niyazi Çağaloğlu ve Özcan Çağalolu Müstedi 1 Akile Nazif'e 20'şer hisse satıp devrettiler. Böylece Niyazi Çağaloğlu 30, Özcan Ça-ğaloğlunun 30 ve Akile Nazifin 40 hissesi oldu.

Şirket kurulduğu tarihten itibaren Sarayönü Caddesi No.18 de veya Blok D, Harita XXI/46.2.XI, parsel 24 de bulunan işyerinde faaliyet göstermeye başladı. Bir süre sonra şirket bu işyerini 1 yıllık bir kira -sözleşmesi ile Devlet Emlâk ve Malzeme Dairesinden kiralamayı başardı. Devlet Emlâk ve Malzeme Dairesi yıl sonunda işyerini tekrar Müstedi 2'ye kiraladı ve böylece kira sözleşmesi 30.9.1988'e kadar uzatıldı. Ne var ki bir süre daha sonra ermeden 9.5.1988 t-arihinde şirket direktörlerinden Niyazi Çağaloğlu şöyle bir ihtar aldı.



"K.K.T.C.
EKONOMİ VE MALİYE BAKANLIĞI
DEVLET EMLAK VE MALZEME DAİRESİ
MERSİN 10 - TÜRKİYE


Sayı: 1/İ 180
Konu: Mukavelenin uzatılmaması Hk. Lefkoşa 9/5/1988

-Sn. Niyazi Çağaloğlu
Mahkemeler Önü Sok. No.18,
Lefkoşa.

İLGİ: İskân ve Rehabilitasyon Dairesi (4) Lef.
1749/2559 sayı ve 5/4/1988 tarihli yazı.

İlgide sayı ve tarihi belirtilen yazıda İskân ve Rehabilitasyom Dairesi icarınızda -bulunan 18, Mahkemeler önü adresinde bulunan iş yerinin 30/9/1988 tarihinde sona erecek mukavelesinin yeniden uzatılma- masını Dairemiz'den talep etmiştir.

Bu nedenle sözkonusu iş yeri mukavelesinin 30/9/1988 tarihin- den sonra kesinlikle uzatılmayacağın-ın bilinmesini saygı ile rica ederim.

Hüda Reis
Devlet Emlâk ve Malzeme
Dairesi Müdürü."


-Bu ihbar üzerine İskân ve Rehabilitasyon Dairesine başvuran Niyazi Çağaloğlu iş yerinin ilgili şahıs Sıdkıye Mehmet Avni'ye verilmek üzere olduğunu öğrendi. Bunun üzerine Niyazi Çağaloğlu ile Akile Nafiz İskân Dairesine müşterek bir müracaat yaptılar.

5- Temmuz 1988 tarihli müracaat şöyledir:


" İskân ve Rehabilitasyon Dairesi Müdürlüğü,
Lefkoşa.

İLGİ; Devlet Emlâk ve Malzeme Dairesi Müdürünün 9.5.1988
- ve 1/İ 180 sayılı yazısı.

Devlet Emlâk ve Malzeme Dairesi Müdürünün yukarıda referansı verilen yazısı uyarınca Müdürlüğünüzün kararı ile şirketimiz Çağaloğlu Emlâk Ltd.'e 16.9.1987 tarihli kira mukavelesi uyarınca kirala-nan 18, Sarayönü Caddesi, Lefkoşa adresindeki dükkânın ve/veya işyerinin işbu mukavelenin hitam tarihi olan 30.9.1988 tarihinden sonra şirketimiz tarafından tahliyesi istenmektedir.

Şirketimiz son bir yıl içerisinde büyük yatırımlara girmiş ve iş bağlant-ıları kurmuştur. Binayı tahliye etmemiz halinde zararımız çok büyük olacaktır. Keza şirketimiz ortaklarından Akile Ali Haydar n/d Akile Nafiz eşdeğer olacaklısıdır ve 2,500,00 dolayında puanı vardır. Ayrıca mezkûr kira mukavelesinin 13. maddesine göre mezk-ûr mal 41/77 sayılı Eşdeğer Yasası uyarınca hak sahiplerine eşdeğere karşılık verilebilmektedir.

Bu durum karşısında 18, Sarayönü Caddesinde halen şirketimiz tasarrufunda bulunan mezkûr dükkânın ve/veya işyerinin mukavelesinin yenilenmesini veya şirketim-iz hissedarlarından Akile Nazife eşdeğerine karşılık olarak aşağıdaki nedenlerle tahsis edilmesini rica ederiz.

Bilindiği ve kayıtlarımızdan görülebileceği üzere şirketimiz hissedarlarından Akile Nafiz'in bu malı yasal tasarrufunda bulunduran şirketimizi-n hissedarı olduğu durumunu size bildirmiş ve puanlarıma karşılık bu yerin kendisine veya mümkünse direk şirkete verilmesi yönünde müracaatta bulunmuştuk.

Esefle öğrendiğimiz kadarıyle eşdeğer alacaklısı olan bizlere bu malın eşeğer olarak verilmemesi bi-r yana bu dükkânın bize icar edilemeyeceğini de Devlet Emlâk ve Malzeme Dairesi Müdürünün 9.5.1988 tarihli yazı ile bildirilmiştir.

Bütün bunlar ışığında eski müracaatımızı bir kez daha tekrarlar bu yerin eşdeğer olarak bize veya özellikle bu malı tasarr-ufunda bulunduran şirketimiz hissedarı ve eşdeğer alacaklısı Akile Nazif'e verilmesi için gerekli işlemlerin yapılmasını ve bu arada işlem yapılıncaya kadar da mukavelenin yenilenmesini bir kez daha rica ederiz.

- Saygılarımızla,

Niyazi Çağaloğlu ve Akile Nafiz
Çağaloğlu Emlâk Ltd., Şahsen.
- Direktörü."


Müstediler bu müracaatlarını yapmada çok geç kalmışlardı. Çünkü dava konusu işyeri bu tarihten önce 27.4.1988 tarihinde İlgili Şahsa tahsis edilmiş bulunuyordu. İskân Dairesinin İlgili Şahsa gönderdiği 13 Mayıs 1988 tarihli yazı şö-yledir:


"KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ
İSKAN BAKANLIĞI
İSKAN VE REHABİLİTASYON DAİRESİ MÜDÜRLÜĞÜ
LEFKOŞA İSKAN ŞUBE MÜDÜRLÜĞÜ

Sayı: LİD 10/87-411
Konu: İşyeri tahsisi hk. Lefkoşa: 13 Mayıs, 1988

Sn. Sıtkiye Aziz Altay-
Lefkoşa.

Lefkoşa'da Mahkemeler Önü, 18 no'lu iş yeri, İnceleme ve Dağıtım Komisyonu'nun 27.4.1988 tarih ve R-254/88-1617 sayılı kararı ile, 1974 Baf Göçmeni olarak adınıza tahsis edilmesine karar verilmiştir.

Bilgi edinilmesini saygılarımla rica- ederim.

Altay ÖZSOY
İskân Şube Müdürü"


İşyerinin tahsisini alan İlgili Şahıs 17.6.1988 tarihinde Saptama Değerlendirme ve Tazmin Komisyonu Başkanlığına başvurara-k eşdeğerine karşılık iş yerinin kesin tasarrufunun kendisine verilmesini talep etti.

Bu başvuru şöyledir:


" Adres: Lefkoşa
Tarih: 17/6/1988

Saptama Değerlendirme ve T-azmin
Komisyonu Başkanlığı

406932 puan sahibi olduğumu gösteren Mal Değer Belgemi ilişikte sunar, tasarrufumda bulunan ve aşağıda cetvelde belirtilen taşınmaz mallar için bana kesin tasarruf belgesi verilmesini saygı ile rica ederim.

- Saygılarımla,

İmza : ..........
Açık İsim : Sıtkiye Mehmet Avni
K.K. No : 016173 "


İlgili Şahsın bu müracaatı Saptama Değerlendirme ve Tazmin Komis- yonu -tarafından olumlu karşılandı ve 24.6.1988 tarihinde kendisine kesin tasarruf belgesi verildi. Komisyon Başkanlığı 26 Eylül, 1988 tarihinde Müstedi 2 şirkete aşağıdaki yazıyı yazdı.


"EŞDEĞER MAL SAPTAMA DEĞERLENDİRME VE TAZMİN
KOMİSYONU BAŞKANLIĞI
LEFKOŞA-

Sayı: DBİT 4101 Lefkoşa 26 Eylül, 1988

Çağaloğlu Emlâk Ltd., 1437
Postahane Yanı,
Lefkoşa.


Lefkoşa-Arabahmet Mahallesinde kiranızda bulunan pafta/harita XXI/46.2.VII Blok "D" Parsel 24 no'lu iş yerinin -(dükkânın) Bayan Sıtkiye Mehmet Avni adına kaydedildiği cihetle, İTEM Yasası'nın 79. maddesi hükümlerine uyun olarak kira süresinin sonunda tahliye edilerek yeni mal sahibine teslimi gerektiği tarafınıza saygıyle duyurulur.

Saptama Değerlendirme ve
Tazmi-n Komisyonu Başkanı."


Bu yazıyı alan Müstediler önümüzdeki başvuruyu dosyalayarak İlgili Şahıs leyhine yapılmış işlemlerin iptalini talep ettiler. Müstedilerin iddiaları başvurunun hukuki esaslar bölümünün 2'inci paragrafında şöyle özetlenmiştir:

"Müs-tediler ve/veya Müstedi No.1 Eşdeğer Mal açısından hak sahibidir. Başvuru konusu bina da Müstedilerin Yasal tasarrufundadır. Bu nedenle Müstedilerin söz konusu binayı öncelikle eşdeğer olarak almak hakkına sahiptirler ve ilgili kişiye karşı birçok öncelikl-eri vardır. Söz konusu önceliklerin korunması ve/veya Status Quo'nun korunması için söz konusu bina hiçbir zaman ilgili kişinin tasarrufunda ve/veya yasal tasarrufunda olmadığından söz konusu binanın İlgili Kişiye tahsis edilmesi ve/veya T cetveline işlen-mesi ve/veya Kesin Tasarruf Belgesi verilmesi geçersizdir ve yoklukla butlandır. Herhlûkarda söz konusu taşınmaz mal kaynak pakete alınmadan ilgili kişiye kesin tasarruf belgesi verilmekle 41/77 sayılı yasa hatalı uygulandı."

Müstedaaleyhleri temsil eden- Savcılığın dosyaladığı itirazda ise savunmanın özetini itirazın 3 ve 4'üncü paragraflarında bulabiliriz.

"3. Müstedi No.1 eşdeğer mal alma bakımından hak sahibi olmakla beraber, Güneyde başvuru konusu malın cinsi ve evsafına benzer cins ve/veya evsafta -mal bırakmış değildir ve/veya terketmiş olduğu mal ve/veya mallar başvuru konusu mal ile benzeri cins ve/veya evsafta değildir. Müstedi No: 1'in terkettiği mallar köyde kuru tarla ve sairedir, halbuki başvuru konusu mal Lefkoşa şehrinin en işlek yerinden b-irinde dükkândır. İlgili şahıs başvuru konusu malın benzeri cins ve/veya evsafta çok mallar terketmiştir. Bu nedenle No.1'e nazaran önceliği vardır.

4. Başvuru konusu malın pakete konmadan ilgili şahsa verilmesinden Müstedi No.1'in Anayasanın 152. maddes-i anlamında herhangi bir meşru menfaati menfi yönden etkilenmemişti. Çünkü yukarıda da belirtildiği gibi ve/veya nedenlerden dolayı ilgili şahsın başvuru konusu mal bakımından Müstedi No.1'e karşı önceliği vardır ve/veya benzeri cins ve/veya evsafta mal bı-rakmış olmayan Müstedi No.1'in sözkonusu mal için benzeri cins ve/veya evsafta mal bırakan ilgili şahıs ve/veya başka şahıslar talip olduğu cihetle, sözkonusu malın ilgili şahsa verilmesine ilişkin başvuru konusu karardan doğrudan doğruya ve menfi yönden e-tkilenen herhangi bir meşru menfaatı yoktur."

Başvurunun duruşmasında Müstediler tarafından Müstedi 2 şirketin direktörlerinden Niyazi Çağaloğlu şahadet verdi. Müstedaaleyhler de Tapu ve Kadastro Genel Müdürü Mehmet Kâmiloğlunu tanık olarak dinlettiler. -Niyazi Çağaloğlu Mahkemeye yukarıda özeti verilen olayları anlattı. Mehmet Kâmiloğlu ise Müstedi ile İlgili Şahsın Güneyde bıraktığı mallar arsında bir kıyaslama yaptı ve Müstedi 1'in mallarının Aşağı Civiya isimli küçük bir köyde olduğunu, bu mallar arası-nda dükkân bulunmadığını halbuki İlgili Şahsın mallarının Kasabanın en iyi yerinde ev, avlu ve beş dükkândan oluştuğunu söyledi. Tanıkların dinlenmesinden sonra taraflar Mahkemeye hitap ederek yasal argümanlarınını yaptılar.

Önümdeki başvuruda açıkca ort-aya çıkan gerçeğe göre, İlgili Şahsın Güneyde bıraktığı mallarla Müstedi 1'in güneyde bıraktığı mallar arasında değer ve özellik yönünden büyük fark vardır. Bu açıdan bakıldığı zaman İlgili Şahsın dava konusu malı talep etmeye Müstedilerden daha fazla hakk-ı bulunduğu söylenebilir. Önümüzdeki sorunu Güneyde bırakılan malları kıyaslamakla çözmek mümkün olsaydı şüphe yok ki İlgili Şahsın leyhine karar vermem gerekecekti. Ne var ki yapılan argümanlardan sorunun o kadar basit olmadığı anlaşılmaktadır.

Bir dava-yı dinleyen yargıcın genel hukuk anlayışı doğal olarak verdiği karara yansır. Görüşlerimin daha iyi anlaşılabilmesi için davaya özgü yasal tartışmalara eğilmeden önce genel hukuk anlayışıma kısaca değinmek istiyorum.

Bir kısım hukukcuların görüşüne göre -mahkemelerde davalar moral yönleriyle karara bağlanmazlar. Yargıçların görevi davanın moral yününü dikkate almadan yasaları yorumlayıp uygulamaktan ibarettir. Bu görüşte olan meslektaşlarıma saygım saklı kalma koşuluyla daha farklı bir yaklaşım içinde oldu-ğumu belirtmek istiyorum. Bence moral yönü yasaların içerisindedir. Şöyle ki; dünyada hukuk diyebileceğimiz en ilkel kuralları bile incelediğimizde, bu kurallarda eşitlik ilkesi olduğunu, bu kuralların benzer durumda olan tüm kişilere uygulanmak üzere yapı-ldığını, her bireye farklı bir kural uygulanırsa hukuktan söz edilmediğini görürüz. Yeni hukuk eşitlik ve adalet kavramı ile birlikte doğmuş ve gelişmiştir. Bu durumda yasaların doğru yorumunun yasaların içerisindeki eşitliği ve adaleti bulup ortaya çıkara-n yorum olduğunu söylemek hatalı olmaz. Benimsediğim bu görüşe göre yasaların doğru yorumu mahkemelerin âdil kararlar vermesi sonucunu doğurmalıdır. Mahkemelerin verdiği kararlar âdil olmakla da kalmamalı adaletin gerçekleştiği mesajını topluma vermeli ve -halktaki güven duyusunu artırmalıdır.

41/77 sayılı İskân, Topraklandırma ve Eşdeğer Mal Yasası iki yöntemle eşdeğer mal dağıtımını öngörmüştür. Bu yöntemlerden biri 69(1) inci maddede yer alan bir kimsenin halen tasarruf etmekte bulunduğu bir malı T cetv-eline işleyerek alması, diğeri ise 71 ve bunu izleyen maddelerde yer alan kaynak paketlerinde ilân edilen mallara müracaat ederek bu mallardan almasıdır. İskân Bakanlığının uygulaması maalesef yasanın öngördüğü bu iki yönteme sadık kalmamıştır. İskân Bakan-lığı zamanla kiralama yoluyla mal dağıtımı diye isimlendirebileceğimiz 69. ve 71'inci maddelere girmeyen bir dağıtım şekline başlamıştır. Bu uygulama Yim İstinaf 30/87 sayılı karara kadar sürmüştür. 30/87 sayılı Yim İstinaf kararında mal değer belgesi almı-ş kişilerin ikinci bir T cetveli düzenlenerek kiralama yoluyla mal almalarının yasaya aykırı olduğu belirtilmişti. Ne var ki bu kararın gerekçesi ile sonucu bu kadar dar olmamıştır. Kararın gerekçesi "fırsat eşitliğinden" dolayısıyle adaletten söz etmekted-ir. Karar uygulamada ortaya çıkan "suistimal ve haksızlıkların" durdurulmasını amaçlamaktadır. Yani 30/87 sayılı Yim İstinaf kararı yukarıda anlattığım gibi topluma âdalet olduğu mesajını veren mahkemelerin fonksiyonunu doğru bir şekilde yerine getiren bi-r karardır. Sonucu da böyle olmuştur. İskân Bakanlığı bu karar ışığında yasada mevcut iki dağıtım yönteminin dışındaki tüm dağıtımları durdurmuştur. Ne var ki çok geçmeden 30/87 sayılı kararın sanıldığı kadar geniş bir karar olmadığı tartışılmaya başlanmış-tır. Örneğin 30/87 de mal değer belgesi aldıktan sonra kiralamaların yasaya aykırı olduğu belirtildiğine göre bundan öncekilerin yani henüz mal değer belgesi almıyanların kiralama yoluyla mal almaya devam edebileceği öne sürülmüştür. 30/87 sayılı karar oku-nduğu zaman böyle bir yoruma açık olmakla birlikte kararın gerekçesi ve amacına bakıldığı zaman bu tür bir daraltmanın hatalı olabileceği anlaşılmaktadır. Dar bir yorum 30/87 sayılı kararın topluma verdiği adalet mesajını geri alabileceği için kaygılanmama- neden olmuştur.

Diğer bir tartışma konusu ise mal değer belgesi alanların kira yerine tahsisle mal almaya devam edebilecekleri şeklinde ortaya çıktı. Bu da dar bir yorumla mümkün gibi görünmesine rağmen gerçekte Yim İstinaf 30/87'nin hem gerekçesine hem- de amacına ters düşmektedir. Daha doğrusu bu yorum izlendiği takdirde bir şekil değişikliği ile yasa dışı uygulamanın aynen devam etmesi söz konusu olabilir. Şüphe yok ki bir İlk Mahkeme Yargıcı olarak beni bağlayan istinaf kararlarına uymak zorundayım. N-e var ki burada Savcılık 30/87 sayılı kararı daraltmamı veya bu karara bir istisna getirmemi İlk Mahkeme olarak benden istemektedir. Yukarıda genel hukuk anlayışım ışığında bunu yapmayı olanaksız buluyorum.

Savcılık meşru menfaat konusu üzerinde önemle d-urmuştur. Savcılığın görüşüne göre Müstedi 1'in Güney'de bıraktığı mallar cins ve evsaf açısından dava konusu mala uymadığına göre, Müstedi 1'in bu malı talep etmeye ve dolayı- sıyle bu davayı açmaya hakkı yoktur. 30/87 sayılı kararda yer alan meşru menfaa-tla ilgili görüşe katılmamakla birlikte bu görüş beni bağladığı için aynen uygulamaya kalktığımda yine Savcılıkla hemfikir olamıyorum. Kanımca 30/87 sayılı karar bir kimsenin Güneyde bıraktığı malla ayni cins ve evsaftaki malı talep ettiği zaman meşru menf-aatinin mevcut olacağını belirtmiştir. Ancak bir kişinin başka herhangi bir nedenle meşru menfaatinin olamıyacağını belirtmemiştir. Diğer bir deyişle 30/87 sayılı karar yasada mevcut meşru menfaat nedenlerine Güneyde ayni cins ve evsafta mal bırakmak gibi -bir nedeni de eklemiş bulunmaktadır.

Yukarıdaki nedenlerle Savcılığın ve İlgili Şahsın bu başvurusundaki itirazlarını reddetmekten başka alternatif göremiyorum. Buna rağmen İlgili Şahsın Güneyde bıraktığı malları ve haklılık durumu dikkate alındıktan son-ra bu noktada durmamam gerektiğini ve yasayı kendi açımdan yorumladıktan sonra İlgili Şahıs leyhine ortaya çıkan hususları da kararıma eklemem gerektiğini düşünüyorum. Bu arada meşru menfaat konusu üzerinde biraz daha durmanın yararlı olacağına inanıyorum.-

Belirttiğim gibi 41/77 sayılı İskân, Topraklandırma ve Eşdeğer Mal Yasası iki yöntemle eşdeğer mal dağıtımını öngörmüştür.

1. Yasanın 71 ve bunu izleyen maddelerinde yer alan kaynak paketle- rinde ilân edilecek mal dağıtımı:

72. inci maddenin birin-ci cümlesi şöyledir:

"72. Ellerinde mal değer belgesi bulunanlar, kaynak paketleri ilân edilince, mal değer belgelerinde gösterilen puan değerine uygun mal isteminde bulunabilirler."

Böylece istemde bulunanlar arasında kimin öncelikle malı alması gerekt-iği 76. maddedeki öncelikler listesinde belirtilmiştir. Yetkili Komisyon 76. madde ile bu madde altında yapılan öncelikler tüzüğünü dikkate alarak malı müracaatçılardan birine verecektir. Bu karara karşı, karardan meşru menfaatleri etkilenen kişilerin Yüks-ek İdare Mahkemesine başvurma hakları vardır. Meşru menfaat idari davalarda bir dava açabilme şartıdır. Bir kimsenin dava açıp yürütebilmesi için ön koşuldur. Yukarıdaki prosedür içerisinde kaynak paketinde ilân edilen bir malı almak için müracaat eden tüm- kişilerin dava açmaya hakları olduğunu kabul etmemiz gerekir. Tümünün Anayasanın 152(2) maddesi anlamında meşru menfaatlerinin etkilendiği yasanın düzenlemesinden ortaya çıkmaktadır. Şüphe yok ki bir kimsenin meşru menfaatinin etkilenmesi ve dava açabilme-si davayı kazanacağı anlamına gelmez. Davayı kazanması için meşru menfaatten öte farklı kriterlere bakmamız gerekecektir. Ancak Mahkemenin diğer kriterleri inceleyebilmesi için müracaatçıların öncelikle dava açabilmeleri şarttır.

2. Yasanın 69(1) inci ma-ddesinde bir kimsenin halen tasarruf etmekte bulunduğu bir malı T cetveline işleyerek alması.

Yasanın 69(1) maddesi şöyledir:

"69(1). Terkedilen veya hasara uğrayan malın değerinin askı tarihinden başlayarak en geç üç ay içerisinde ilgili kişiye, terke-ttiği veya hasara uğrayan malları ile Kuzey bölgesinde halen tasarruf etmekte olduğu (icarında bulunanlar da dahil) taşınmaz malları ve puan değerini işler."

Bu maddedeki tasarruf sözcüğünü içtihatlar yorumlayarak yasal tasarrufla sınırlamışlardır. 12/89- sayılı Değişiklik Yasası ise tefsir bölümünde tasarruf sözcüğüne daha açık bir anlam getirmiştir. Bu durumda bir mala yasal olarak tasarruf etmekte olan bir kimsenin o malla ilgili dava açmaya hakkı olmalıdır. Yasada mevcut iki dağıtım şeklinden biri bir -kimsenin halen tasarruf etmekte olduğu bir malı T cetveline işleyerek alması olduğuna göre, tasarruf edene dava açma hakkı bile tanımamak yasaya göre ters düşer. Şüphe yok ki bir malı tasarrufunda bulunduran ve dava açma hakkı kullanan kimse mutlaka davayı- kazanacak demek değildir. Davanın kazanılması meşru menfatin ötesinde faktörlerin yerine gelmesine bağlı olacaktır.

Bu meselede dava konusu malın Müstedi No.2'nin yasal tasarrufunda olduğu tartışmasız kabul edilen bir gerçektir. Bu durumda Müstedi 2'nin- bu başvuruyu dosyalamaya meşru menfaati vardır. Bir şirket veya tüzel kişi tasarruf gibi fiili bir durumu ancak organları vasıtasıyle yerine getirebilir. Yani şirket perdesi arkasında tasarruf eden gerçekte organ ve ortaklardır. Şirketin tasarrufu yasal o-lunca organ ve ortaklarının tasarrufunun da yasal olması gerekir. Bu nedenle Müstedi 1'in de yasal tasarrufunun olduğu ve dolayısıyle bu başvuruyu dosyalamak için meşru menfaatinin bulunduğu görüşündeyim.

Müstedilerin dava konusu malla ilgili dava açmaya- hakları olduğuna göre İlgili Şahıs leyhine yapılmış ve yasaya uygun olmayan işlemleri durdurmaya ve ortadan kaldırmaya hakları vardır. Ne var ki Müstediler bu noktada durmayarak malın kendilerine verilmesini de istemektedirler. Müstedi 2 kiralamanın uzatı-l- mamasının Müstedi 1 ise malın eşdeğerine karşı kendisine verilmemesinin yapılmaması gereken birer ihmal olduğuna dair hüküm talep etmektedir. İşte bu noktada büyük tereddütlerim vardır. Müstedi 2 ile Devlet Emlâk ve Malzeme Dairesi arasında imzalanmış s-özleşmenin 13'üncü maddesi şöyledir:


"İşbu kira sözleşmesi, konusu kiralanan mal 27/82 sayılı Değişiklik Yasası ile değiştirilen 41/77 sayılı İskân, Topraklandırma ve Eşdeğer Mal Yasası maksatları için hak sahiplerine eşdeğer olarak verilebilir ve bu ta-kdirde bu yasanın hükümlerine tabi olacaktır. Ancak bu kira münasebeti kiracıya eşdeğer mal uygulaması açısından herhangi bir öncelik kazandırmaz."

Sözkonusu kira sözleşmesinin özel hukuk alanına mı kamu hukuku alanına mı girdiği duruşmada uzun boylu tar-tışılmıştır. Bir kira sözleşmesi eşdeğer mal verme işlemlerine başlama niyetiyle yapıldığı takdirde bunun kamu hukuku alanına girdiği geçmiş içtihatlarda karara bağlanmıştır. Ancak bir sözleşme eşdeğer mal verme işlemlerine başlamak niyetiyle yapılmadığı t-akdirde sorun nasıl çözülecektir? Kanımca sözü edilen kira sözleşmesi ve buna benzer sözleşmeler sui generis mahiyette yani kendine özgü sözleşmelerdir. Bu sözleşmelerin hem kamu hukukuna giren hem de özel hukuka giren karakterleri vardır. Sözleşmenin 13. -üncü maddesine göre böyle bir mal hak sahiplerine eşdeğer olarak verilebilir. Yani diğer hak sahiplerinin yanısıra kiracının da bu malı eşdeğerine karşılık almağa hakkı vardır. Fakat önceliği yoktur. Bu madeyi yorumladığımız zaman İskân Bakanlığının razı o-lması halinde Müstedilerin bu malı almaya hakları bulunduğu fakat razı değilse malın başka kişilere de verilebileceği sonucuna varırız. İskân Bakanlığının malı başka kişilere vermesi şüphe yok ki yasada belirtilen yöntemlerden biriyle olabilir. Bu gerçekle-r ışığında İskân Bakanlığının sözleşmeyi sona erdirme, Müstediler aleyhine tahliye davası açma ve dükkânın tahliyesini sağladıktan sonra başka kişilere tahsis etme hakkının bulunduğu kanısına varıyorum. İskân Bakanlığının tahliyeyi sağlamadan malı başka ki-şilere tahsis edemiyeceği 1978 İnceleme ve Dağıtım Komisyonu Tüzüğünde de belirtilmiştir. Bu Tüzüğün 16 maddesinin 2. paragrafı şöyledir:


"Mahkemece tahliyesine karar verilen kaynak, karar tarihinden itibaren Komisyonca başka bir hak sahibine tahsis edi-lebilir. Mahkeme kararından önce dava konusu kaynak hiçbir şekilde tahsis edilemez."


İskân Bakanlığı tahliye kararını aldıktan sonra dükkânı kaynak paketine koyarak dağıtabileceği gibi uygun gördüğü takdirde 69(1) maddede belirtilen yöntemle İlgili Şahsa- verme yönüne de gidilebilir. Ancak vurgulanmakta yarar gördüm ki, 69(1) inci maddeye göre malın "T" cetveline işlenerek alınmasını sağlayan tahsis değil malın hak sahibinin "halen tasarruf etmekte olduğu bir mal" tanımına girmesidir, tahsis, icar veya kul-lanım belgesi eşdeğer mal almada tasarrufun yasal olduğunu gösteren birer özellikten başka bir şey değildir.

Yukarıdaki nedenlerle başvuruyu kısmen kabul eder, İlgili Şahsın leyhine yapılmış tahsis ve kesin tasarruf belgesi verme işlemlerini iptal ederim-.

Başvuruda söz konusu malın Müstedi 2'ye yeniden kiralanmamasının ve Müstedi 1'in "T" cetveline işlenerek ona verilmemesinin yapılmaması gereken birer ihmal olduğu hususundaki taleplerini reddederim.

Masraflar için emir verilmez.


(Taner Erginel)
- Yargıç

20 Nisan 1989





-

-


451



-


Full & Egal Universal Law Academy