Yüksek İdare Mahkemesi Numara 113/1985 Dava No 30/1987 Karar Tarihi 29.06.1987
Karar Dilini Çevir:
Yüksek İdare Mahkemesi Numara 113/1985 Dava No 30/1987 Karar Tarihi 29.06.1987
Numara: 113/1985
Dava No: 30/1987
Taraflar: Hasan İbrahim Dolmacı ile İskan Bakanlığı
Konu: Tahsis iptali
Mahkeme: YİM
Karar Tarihi: 29.06.1987

-
D.30/87 YİM 113/85
Yüksek İdare Mahkemesi Olarak Oturum Yapan
Yüksek Mahkeme Huzurunda
Yargıç N. Ergin Salahi Huzurunda.
Anayasanın 118. Maddesi Hakkında.

Müstedi: Ha-san İbrahim Dolmacı, Lapta, Girne.
- ile -
Müstedaaleyh: KKTC İskan Bakanlığı, İnceleme ve Dağıtım Komisyonu
vasıtasıyle KKTC c/o Başsavcılık Dairesi, Lefkoşa.
A r -a s ı n d a.

Müstedi namına: Selçuk Gürkan.
Müstedaaleyh namına: Mustafa Arıkan.
İlgili şahıs namına: Güner Göktuğ


Yasa Maddesi: 41/77 sayılı İskan, Topraklandırma ve Eşdeğer Mal Yasasının 3(b)(ii) ve 40. maddeleri.

İstemin Özeti: Müstedinin dedesine t-ahsisli evin dedesinin ölümünden sonra Müstedaaleyh tarafından bir başkasına tahsis edilmesi kararının veya işle- minin idarenin yetkilerini aşarak veya kötüye kullanarak alınmış olmasından dolayı hükümsüz ve etkisiz olduğuna ve herhangi bir sonuç doğurmay-acağına karar verilmesi istemi:

OLAY: Aslen Lapta göçmeni olan ve evi Rumlar tarafından hasara uğratılan Müstedinin dedesinin ölümü üzerine, Müstedi evin kendi adına tahsisi için Müstedaaleyhe müracaatta bulundu. Ancak Müstedaaleyh evi t Müstediye değil i-lgili şahsa tahsis etti. Başvuru Müstedaaleyhin bu kararından yapılmıştır.

SONUÇ: Vefat eden dul ve yaşlı birisidir. Hayatta aile nufusuna dahil kimse kal- mamıştır. Bu durumda Müstedaaleyhin bu konutu başka hak sahibi kişilere tahsis etme haklkı mevcuttu-r. İdari bir hata olmadığı gibi, alakadar şahsın ev tahsisinde hak sahibi olduğu, Müstedinin ise konut tahsisi açısından hak sahibi olmadığı tespit edildiğinden başvuru reddolunur.
____________________


H Ü K Ü M

Müstedi başvurusunda, Lapta'da Şehit Cel-al Hasan Sokak No.B 2 adreste kain, müteveffa dedesi Mustafa A. Ruso'nun sağlığında ona tahsis edilmiş bulu- nan evin, müstedaaleyhin 17.4.1985 tarih ve 118/85 sayılı kararı ile Laptalı Mehmet Mustafa Arabacı'ya tahsis edilmesi karar veya işleminin, idaren-in yetkilerini aşarak veya kötüye kullanarak alınmış olmasından dolayı hükümsüz ve etkisiz olduğuna ve herhangi bir sonuç doğuramayacağına karar verilmesi isteminde bulunmuştur.

Başvuru layihasının olgular kısmında müstedi dedesi müteveffa Mustafa A. Rus-o'nun aslen Lapta göçmeni olduğunu, evinin Rumlar tarafından hasara uğratıldığını ve bu nedenle dedesine konu evin tahsis edildiğini, dedesinin 27.6.1982 tarihinde konu evde vefat ettiğini ve evin vefat edinceye kadar müte- veffanın tasarrufunda bulunduğun-u, halen Mustafa A. Ruso'nun evine Rumlar tarafından yapılan hasar için herhangi bir tazminat ödenmediğini, kendisinin Lapta'da ikamet etmekte olduğunu, evli ve bir çocuk babası bulunduğunu, bu evin kendisine tahsis edilmesi için müracaat ettiğini ancak mü-stedaaleyhin kendisine bu yeri tahsis etmeyip bekar olan alakadar şahsa tahsis ettiğini ve bunu yaparken de kafi araştırma yapmayıp yetkilerini kötüye kullandığını iddia etmiştir.

Müstedaaleyh tarafından dosyalanan itirazda özetle; müstedinin başvuru kon-usu konutla ilgili olarak herhangi bir tahsis veya idari bir karardan kaynakla- nan yasal tasarrufu bulunmadığını, bu başvuru açısından doğrudan doğruya etkilenmiş meşru bir menfaatının bulunmadığını ileri sürmüştür. Ayrıca bu ön itiraza ilaveten müteveffa- Mustafa A. Ruso'ya 7.10.1974 tarihinde tahsis edilen evin tahsis belgesinde görüleceği gibi aile nufusunun sadece bir kişiden oluştuğunu, bu şahsın ölümü üzerine 41/77 sayılı Yasanın 40. maddesi gereğince boş kalıp devlete intikal edildiğini, konuyu değer-lendiren İnceleme ve Dağıtım Komisyonu göçmen durumunda bulunan ve halen kendisine bir konut tahsis edilmeyen Mehmet Arabacı'ya yapılan tahsis işlem ve kararının sakat olmadığını ileri sürerek müstedi tarafından yapılan iddiaları reddetmiştir. Başvuruya al-akadar şahıs olarak eklenen ve avukatı tarafından temsil edilen Mustafa Arabacı ise müstedaaleyh tarafından dosyalanan itirazı benimsemiştir.

Başvurunun duruşmasında müstedi kendisi şahadet vermiş ve aynı bölgenin muhtarı bulunan Erdal Nesim'i de şahit o-larak çağırmıştır.

Müdafaa ise İskan ve Rehabilitasyon Dairesi Müdürlüğü Hukuk İşleri Amiri Alibey Ahmet'i şahit olarak çağırmıştır. Alakadar şahıs ise kendisi şahadet vermiş ve ayni bölgede ikamet eden İrfan Buzcu ile Dürü Kavaklı'yı şahit olarak çağırm-ıştır.

Müstedi şahadetinde özetle, ailesi ile birlikte 1963 Lapta göçmeni bulunduğunu ve 1974 Barış Harekatından sonra lapta'ya iskan ettirildiklerini, ilkin ailesi ile birlikte ikamet ettiğini, daha sonraları dedesi yalnız olduğu için onunla birlikte ik-amet etmekte olduğunu, 16.10.1982 tarihinde evlendiğini ve dedesinin vefatı üzerine bu evi tamir edip yerleştiğini, konu evin kendisine verilmesi için emare VI'da görülen müracaatı, İçişleri ve İskan Bakanlığına yaptığını ancak konu yerin kendisine tahsis -edilmeyerek alakadar şahsa tahsis edildiğini, kendisi bu evde ikamet ettiği cihetle bu yerin tahsis hakkına sahip olduğunu ileri sürüştür. Şahit olarak çağrılan Tepebaşı Mahallesi muhtarı Erdal Nesim ise özetle; merhum Mustafa A. Ruso'nun ihtiyar ve yalnız- bir şahıs olduğunu ve müstedinin bu evde onunla birlikte kaldığı hususunda şahadet vermiştir. Ancak istintakında evin durumu hakkında bilgi vermediği gibi müstedinin bu evde devamlı olarak ikamet ettiğini nasıl bildiği hususunda da kafi bir izahat vermemi-ştir.

Müdafaa tarafından çağrılan Alibey Ahmet ise İnceleme ve Dağıtım Komisyonu tarafından konunun nasıl değerlendirildiği hususunda şahadet vermiş ve müstedinin bu eve yapmış olduğu müracaatının da değerlendirildiğini ancak 27/82 sayılı değişiklik Yasa-sının öngördüğü tarihten sonra evlenip aile reisi olması nedeni ile ev tahsisinde hak sahibi olamadığını ayrıca yapılan araştırmada tesbit ettikleri kadarı ile dedesi ile beraber ikamet etmediğini ve müteveffanın aile nüfusunu oluşturmadığını ileri sürmüşt-ür.

Alakadar şahıs ise şahadetinde kendisinin belirli bir süre kızkardeşinin evinde sığıntı olarak kaldığını, ancak ayni evde ikamet eden kardeşi kızının genç kızlık çağına gelmesi ile bu evde daha fazla kalamadığını, göçmen olup tahsise hak sahibi bir k-işi olduğunu, halen kendi tahsisinde bulunan bahçedeki motor evinde zor şartlar altında kaldığı hususunda şahadet vermiştir. Ayrıca müstedinin konu evde kalmadığını da iddia etmiştir. Alkadar şahıs tarafından çağrılan İrfan Buzcu ve Dürü Kavaklı ise aynı y-önde şahadet vererek Mustafa Arabacı'nın şahadetini bir dereceye kadar desteklemişlerdir.


Müstedinin esas itibarı ile üzerinde durduğu husus; kendisinin göçmen olup, evli, aile reisi olduğunu, dedesi müteveffa Mustafa A. Ruso'nun vefatından önce konu ev-de devamlı ikamet ettiğini ve onun nüfusunu oluşturduğunu bu nedenle konu evin kendisine tahsis edilmesi gerektiğini ve tahsise hak sahibi bulunduğunu iddia etmiştir.

İlkin müstedaaleyh tarafından ileri sürülen ve konu konutun müstedinin yasal tasarrufun-da bulunmadığı cihetle onun doğrudan doğruya etkilenmiş meşru bir menfaatının bulunmadığı yönündeki ön itirazı ele almayı uygun buluyorum.

Müstedinin konu konutun yasal tasarrufuna sahip olup olmadığı hususu bir yana aynı yerin kendisine verilmesi için a-ynı tarihlerde müracaat ettği cihetle etkilenmiş meşru bir menfaatının var olduğu açıktır. Bu nedenle müstedaaleyhin bu iddiasının red edilmesi gerekir.

Müstedinin müteveffa dedesi ile birlikte ikamet edip etmediği ve onun aile nufusunu oluşturup oluştur-madığı; yasal tasarrufu bulunup bulunmadığı hususuna gelince; Müstedinin yaşlı dedesi ile birlikte belirli bir süre konu evde ikamet etmiş olabileceği ihtimali mevcuttur. Ancak şahadette evin yapılan tarifine göre birden fazla kişinin devalı ikameti için y-eterli ve müsait olmadığı da açıktır. Ayrıca müstedi bu yerin kendisine tahsis edilmesi için yapmış olduğu emare VI müracaatta halen ikamet etmekte olduğu adresi İbrahim Nidai Caddesi No.83 Lapta olarak gösterilmiştir ki bu yer anlaşıldığı kadarı ile ailes-inin ikamet etmekte olduğu ev olup başvuru konusu yer değildir. Bu durumda emare VI'daki müracaatındaki beyanı dahi kendisinin konu yerde devamlı ikamet ettiği hususundaki iddiasını tekzip etmektedir. Bu nedenle müstedinin konu yerde devamlı ikamet ettiği -hususundaki iddiaları ile müteveffanın aile nüfusunu oluşturduğu ve yasal tasarrufu bulunduğu yöndeki iddialarının doğru olmadığı kanaatındayım. Aynı nedenlerle çağırmış olduğu şahit No.2'nin şahadetine de itibar edilmemektedir.

Gerek müdafaa şahidi ve g-erekse alakadar şahıs olarak çağırmış olduğu şahitlerin şahadetlerini tekik ettim ve kanaatımca bunların bazı hususlarda yanılgıya düşmüş olmalarına rağmen yine de mahkemeye doğruyu aktardıkları kanaatındayım ve bunların şahadetlerine inanmamaya bir sebep -görmüyorum.

Müstedinin evli olup tahsis açısından hak sahibi olduğu hususuna gelince; Bir göçmen çocuğu ve küçük yaşta göç eden müstedinin 27/82 sayılı Değişiklik Yasası ile değiştirilen 41/77 sayılı İskan, Topraklandırma ve Eşdeğer Mal Yasasının 3(b)(ii-) fıkrasına bakıldığında şöyle denmektedir:

"31 Temuz, 1982 tarihinden sonra, Eşdeğer mal uygulamaları tamam- lanmadan, yukarıda (a), (b) ve (c) fıkraları uyarınca vaki olacak hak sa- hiplilik müracaatları işleme konulamaz ve yeni hak sahipleri ihdas edil-emez."

Bu değişiklik fıkrası yasanın 3'üncü maddesinin diğer fıkraları ile birlikte okunduğunda 31.7.1982'den sonra aile reisi durumunda olan kişilerin tahsis açısından hak sahibi olamayacakları anlamı çıkmaktadır. Bu durumda emare olarak sunulan evlenme -şahadetnamesinden görüleceği üzere 16.10.1982 tarihinde evlenen ve ancak bu tarihten sonra aile reisi durumunda bulunan müstedinin bir göçmen çocuğu olmasına rağmen ayrı bir konut açısından hak sahibi olabileceği söylenemez.

Konu konutun müteveffanın vef-atından sonra onun ailesine intikal edip edemiyeceği veya bu konutun statüsüne gelince; 27/82 sayılı Değişiklik Yasası ile değiştirilen 41/77 sayılı İskan, Topraklandırma ve Eşdeğer Mal Yasasının 40. maddesi aynen şöyledir:

"Esas Yasa, 40. maddenin sonuna- aşağıdaki yeni paragraflar eklenmek suretiyle değiştirilir:
"Bu şekilde tahsis edilen taşınmaz mallardan, hak sahibi aile reisi ile birlikte aile nüfusunu oluşturan tüm aile fertleri eşit şekilde tasarruf hakkına haizdirler. Ancak, karı ve kocanın boşanm-aları halinde, bu haklar ilgili Mahkeme kararı ile yeniden düzenlenebilir. Esas durumda doğabilecek değişiklikler İskan İşlerinden sorumlu Bakanlığa ilgililerce intikal ettirilir.
Bu taşınmaz mallara ait hakların devirlerıne ilişkin usul, zaman ve diğer h-ususlar, Bakanlar Kurulu'nca hazırlanacak Tüzükle saptanır.
Mülkiyet devri işlemlerinin tamamlanmasına kadar, tahsis hakkı verilen aile fertlerinden herhangi birinin hayatta kalmaması veya sürekli olarak Kıbrıs Türk Federe Devletini terketmesi halinde, bu- aileye verilen taşınmaz mallar Devletin kullanımına geçer.
Ancak şehit ve hadise kurbanının en yakını tanımına girenler için böyle bir işlem yapılmaz."

Görüleceği gibi aile nufusunu oluşturan kişiler eşit tasarruf hakkına haizdirler. Ancak bunların hay-atta kalmaması halinde, konu taşınmaz malın kullanımının devlete intikal edeceğine dair hükümler mevcuttur. Önümüzdeki meselede müstedinin başvurusunun olgular kısmında müteveffa dedesinin aile nüfusunu oluşturduğuna dair başvuru layihasında bir iddiası ol-mamasına rağmen duruşmada bu iddiayı ileri sürmüştür. Başvuruda mevcut olmayan iddiaları ileri süremeyeceği bir yana yukarıda vardığım bulgular ışığında müteveffa dedesi ile devamlı ikamet etmediği ve özellikle emare VI'daki kendi beyanı ile ikamet yerinin- anne ve babasının evi olduğu görüldüğüne göre dedesinin aile nüfusunu oluşturduğu ve onunla birlikte eşit kullanım hakkına sahip olduğu söylenemez. Vefat edenin dul ve yaşlı bir kişi olduğu ve konu konutta aile nüfusunu oluşturan herhangi bir kişi hayatta- kalmadığına göre bu konutun tasarrufunun devlete intikal ettiği açıklıkla görülmektedir. Bu durumda müstedaaleyhin bu konutu başka hak sahibi kişilere tahsis etme hakları mevcuttur. Bu hususta idari bir hata işlendiği söylenemez. Alakadar şahsın ise yukar-ıda değinildiği gibi ev tahsisinde hak sahibi olduğu, müstedinin ise konut açısından hak sahibi olmadığı tesbit edildiğine göre idarenin kafi araştırmayı yapmadan konuyu yanlış değerlendirdiği ve neticede yanlış bir karara vardığı da söylenemez.

Netice o-larak başvuru reddedilir.

Masraflar hususunda herhangi bir emir verilmez.


(N. Ergin Salahi)
- Yargıç

29 Haziran 1987



Full & Egal Universal Law Academy